Vikipedi:Günün maddeleri/Nisan 2019


1 Nisan
At terbiyesi (veya dresaj; Fransızca "eğitmek, terbiye etmek anlamında bir terimdir) at eğitiminin belli kurallar ve rekabet ortamı çerçevesinde gelişmiş amatör seviyeden olimpik seviyeye kadar turnuvaların düzenlendiği bir spor dalıdır. En önemli amacı; standardize edilmiş yoğun eğitim yöntemlerini, bir atın doğal atletik yeteneğini ve gönüllüğünü geliştirip, aynı zamanda binek at potansiyelini en yüksek seviyeye ulaştırmaktır. Bir atın jimnastik gelişiminin terbiyesinin doruk noktasında, uzman binicinin en az yardımıyla istenen hareketi rahat bir şekilde sergileyebilir. Dresaj bazen "At Balesi" olarak açıklanabilir. Bu disiplin antik köklere sahip olmasına rağmen, önemli bir at müsabakası olarak Batı'da ilk Rönesans süresince değer kazanmıştır. Bu dönemin Avrupalı büyük binicileri o zamandan beri çok az değişen ardışık eğitim sistemi geliştirmişlerdir. Klasik at terbiyesinin hâla eğitimli modern at terbiyesinin temelini oluşturduğu dile getirilmektedir.

İki tür saha bulunmaktadır: küçük ve standart. Her biri dresaj hareketlerinin arena çevresinde nerede yer alacağını belirten harfler bulunmaktadır. Küçük arena 20m boy ve 40m ene sahiptir ve 3 günlük düşük seviye dresaj aşamaları burada yapılır. Sahanın dışındaki harfler girişten başlamakla beraber saat yönünde A-K-E-H-C-M-B-F dir. Ortada D-X-G harfleri ve en ortada X bulunur. Standart arena 20m boy ve 60m ene sahiptir ve (USEF İlk Seviye ve yukarısı) dresaj faaliyetleri burada yapılır. Harfler A-K-V-E-S-H-C-M-R-B-P-F dir. Köşelere en yakın mesafe 6m ve bu noktaların birbirine uzaklığı 12m dir. En ortada X olmak üzere sahanın ortasındaD-L-X-I-G harfleri bulunmaktadır. (Devamı...)


Alfons Mucha ya da tam adıyla Alfons Maria Mucha (24 Temmuz 1860 – 14 Temmuz 1939), Çek ressam ve grafik sanatçısıdır.

Alfons Mucha, Moravya'nın Ivančice kentinde doğdu. Resim yapmak çocukluğundan beri onun ilk aşkı olmasına rağmen, şarkı söylemekteki yeteneği, Moravya'nın başkenti Brünn'deki liseye devam edebilmesini sağladı. Moravya'da dekoratif çizim işlerinde çalıştı. Genelde teatral sahne çizimleri hazırladı. Daha sonra, 1879'da hem sanatsal eğitimini ilerletmek hem de önde gelen bir Viyanalı tiyatro tasarımı firmasında çalışmak üzere Viyana'ya gitti. 1881 yılında bir yangın çalıştığı firmayı yok edince tekrar Moravia'ya dönerek dekoratif ve portre çizimleri konusunda serbest olarak çalıştı. Nikolsburg'lu Kont Karl Khuen, Mucha'yı Hrušovany Emmahof Kalesi'ni duvar resimleri ile süslemesi için kiraladı ve çalışmalarından çok etkilendiği Mucha'nın Münih Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki resmi eğitimi için sponsor olmaya karar verdi. Mucha 1887'de Paris'e taşındı. Dergiler ve reklamlar için çizimler yaparken, bir yandan da Académie Julian ve Academie Colarossi'deki çalışmalarına devam etti. 1894'te, Theatre de la Renaissance'da sahne alan Sarah Bernhardt'ın tanıtımı için lithographed tekniği ile bir poster hazırladı. Mucha'nın renkli ve stilize poster sanatı ona ün ve pek çok ödül kazandı. Mucha resimler, posterler, reklam afişleri ve kitap çizimlerinden oluşan zengin bir ürün yelpazesi sunarken aynı zamanda mücevher, halı, duvar kağıdı ve tiyatro setleri de hazırladı. Çalışmaları daha sonra Art Nouveau stili olarak anılacak olan ekole dahildir. Mucha'nın çalışmaları genellikle Neoklasik bir tarzda giyinmiş güzel sağlıklı kadınları resmeder. Arka planda genellikle girift çiçek desenleri betimlenir ve bazen bu çiçekler kadınların başlarında bir hale şekline dönüşür. Sanatındaki art nouveau tarzı çoğunlukla taklit edilmiştir. Ancak Mucha daima sanatının herhangi bir moda akımından ziyade içten gelen bir stilistik form olduğunu belirtti. Sanatın sadece ruhani mesajı iletmek için varolduğunu iddia etti. Ticari işlerinden elde ettiği ün ve başarı onu asıl yapmak istediği sanatından uzaklaştırdı. (Devamı...)


2 Nisan
[[Dosya:|sağ|150px]] Zhit stalo luchche (TürkçeHayat daha iyi hale geldi), Sovyetler Birliği Komünist Partisi genel sekreteri Josef Stalin'in 17 Kasım 1935 tarihinde Stahanov hareketinden işçilerle birlikte düzenlediği toplantıda söylediği sözler üzerine söz sonucu yazılan şarkıdır. Bolşevik Parti Marşı, Sovyetler Birliği Marşı ve Rusya Federasyonu Devlet Marşı bu eserden köken alır.

Stalin söz konusu toplantıda "Hayat daha iyi hale geldi, yoldaşlar. Hayat daha neşeli hale geldi. Ve hayat daha neşeli hale geldiğinde, çalışma daha etkili olur. ... Eğer mutsuz, sevimsiz, kötü, yaşasaydık, ülkemizde Stakhanov hareketi olmayacaktı." sözlerini sarf etmiştir. Stalin'in sözleri şarkıya uyarlanarak Vasili Lebedev tarafından yeniden düzenlendi. Aleksandr Aleksandrov tarafından bestelendi. Şarkının girişi aynı besteciye sahip olmasından dolayı Bolşevik Parti Marşı ve Sovyetler Birliği Marşı'na benzemektedir. Günümüzde Rusya Federasyonunun resmi devlet marşı olan Rusya Federasyonu Devlet Marşı'nın temelini bu şarkı oluşturur. Dönemin tanınmış ressamı Arkadi Plastov'un 1937 yılında tamamladığı "Kollektif Çiftlik Tatili" adlı eserde bu sözler yazılıdır. Ayrıca bu söz kalıbı 1930'lı yıllarda geniş kitlelere ulaşmış ve Sovyetler Birliği'nde bu sözlerin yazılı olduğu propaganda posterleri üretilmiştir. Devamı...


İlerleme Yayıncılık (Moskova) (İngilizce: Progress Publishers) ya da Yabancı Diller Yayınevi (Rusça: Издательство литературы на иностранных языках), 1931 yılında Sovyetler Birliği'nin başkenti Moskova'da "SSCB Dışişleri İşçileri Derneği" ismiyle kurulan yayınevi. Yayınevi; Marksist-Leninist eserlerin İngilizce sürümlerini yayımlamasıyla bilinmektedir.

Yayınevi 1939 yılında isim değişikliğine giderek "Yabancı Diller Yayınevi" adını almış, ardından 1963 yılında yabancı edebiyat dünyasındaki eserlerin de yayımlamasıyla birlikte "İlerleme Yayıncılık" (Rusça: Прогресс) ismini almıştır.

Karl Marx, Friedrich Engels, Vladimir Lenin, Josef Stalin gibi bir çok komünist liderin teorik ve felsefik eserlerini İngilizceye çeviren yayınevi, bu katkılarıyla Marksizm-Leninizm ideolojisinin dünyaya tanıtılmasında önemli bir yere sahiptir. Bunun yanında yabancı dil, kılavuz kitapları, bilimsel kitaplar, sanat kitapları, eşitli siyasi kitaplar, klasik kitaplar, çocuk edebiyatı, roman ve kısa kurgu gibi kitap türleri de kitap yayımlamıştır. Ayrıca Marx ve Engels'in yayımlanmayan mektup ve diğer eserlerini de literatüre kazandırmıştır. Devamı...


3 Nisan
Kuzey Kore-SSCB ilişkileri Kuzey Kore ile Sovyetler Birliği arasındaki diplomatik ilişkilerdir.

Kuzey Kore ile Sovyetler Birliği (SSCB) arasındaki ilk resmi ilişkiler 12 Ekim 1948'de Kuzey Kore'nin komünizm ilkelerini barından kuruluş ilanından hemen sonra kuruldu. Kuzey Kore başlangıçta yalnızca Doğu Bloku ülkelerince tanınmıştı. 1958'de Cezayir ülkeyi tanıyan ilk komünist olmayan ülke oldu. Sovyetler Birliği 1950 yılında Kuzey Kore askeri birliklerine güneye doğru ilerlemesi için ekonomik ve askeri yardım sağladı. Kore Savaşı boyunca Sovyet yardımı ve etkisi yüksek seviyede devam etti. Sovyet 64. savaş uçağı filosu Kore Savaşı'na katılmıştır. Sovyetler yine savaş kapsamında Şubat 1950'de Çin ile birlikte bir ittifak anlaşması imzalamış, Kuzey Kore'ye destek veren Çin'e sadece bu savaş sırasında 2.000.000.000 dolarlık yardımda bulunmuştur. Savaştan sonra Sovyetler Kuzey Kore ekonomisini yeniden inşa etme konusunda büyük ölçüde dayanışma sağladı. Buna ek olarak, savaş sırasında Çin Halk Kurtuluş Ordusu askerlerinin yardımları ve 1958 yılına kadar ülkede bulunmaları Kuzey Kore'de Çin yanlısı olumlu bir etki yarattı. 1961'de Kuzey Kore hiçbir zaman resmi olarak sona ermeyen Sovyetler Birliği (daha sonra Rusya tarafından devralınmıştır) ve Çin Halk Cumhuriyeti ile resmi karşılıklı güvenlik anlaşmaları imzaladı. (Devamı...)


İskitler MÖ 8. yüzyıl ile MÖ 3. yüzyıl arasında Avrupa'nın doğusu (Kırım ve Pontik Bozkırlar) ile Orta Asya'da, Tanrı Dağları ve Fergana Vadisi'ni de içine alan bölgelerde yaşamış, muhtemelen çoğunlukla Doğu İran dilleri grubuna ait bir dil konuşmuş göçebe halk.

İskitler için tarih boyunca Grek kaynaklarında "Skythai", Asur kaynaklarında "Aşguzai", Pers kaynaklarında "Saka" ve Çin kaynaklarında "Sai" tabirleri kullanılmıştır. İskitler savaşlarda süvari birlikleri kullanımında uzmanlaşan ilk halklardan biridir. At, koyun ve sığır sürüleri yetiştirmiş, çadırlarda yaşamış ve at üzerinde ok ve yay ile savaşmış olan İskitler aynı zamanda kendilerine has metal işlemeciliği, anıt mezarlar ve sanat tarzları ile karakterize edilen zengin bir kültür geliştirmişlerdir.

İskitler ilk olarak tarihi kayıtlarda MÖ 8. yy'da yer alır. Herodot, İskitler'in kökenine dair üç çelişkili yorumda bulunmuştur. Heredot'un İskitlerin baskın faaliyetleri ile ilgili yazdıkları güvenilir olarak kabul edildiyse de, İskitlerin kökeniyle ilgili yazdıkları yakın zamanda geçerliliğini yitirmiştir. Dahası, İskitler, Kimeryalılar gibi, Karadeniz'den Güney Sibirya ve Orta Asya'ya kadar yayılmış çeşitli grupları ifade etmek için kullanılmıştır. (Devamı...)


4 Nisan
Yel değirmeni enerji üretmek için rüzgâr gücünden faydalanarak çalışan büyük pervaneli çarklı makine.

Çok eski zamanlardan beri yel değirmenleri, buğday öğütmek ve su pompalamak gibi işler için mekanik güç elde etmekte kullanılmıştır. Hollanda'da bulunan yel değirmenleri, karayı denizden ayırmak için su pompalamakla görevlidir. Gelişmekte olan ülkelerde halâ önemli güç kaynağı olmalarına rağmen endüstri bakımından gelişmiş ülkelerde rolleri azalmıştır. Elektrik enerjisi kaynağı olarak kullanılan ilk yel değirmeni 1890 yılında Danimarka'da yapılmıştı. Bu tarihten sonra rüzgârla çalışan değirmenler küçük ev ve çiftliklere elektrik sağlamak için kullanılmıştır. Yel değirmeninin model ve çalışması rüzgâr hızına, yönüne ve yüksekliğine bağlıdır. Rüzgârın saatteki hızı ortalama 29 – 40 km olan yerler yel değirmenleri için uygundur. Saatte 8 km hızı olan hafif rüzgârlar yel değirmenini çalıştıramazlar, güçlü rüzgârlar ve fırtınalar ise yel değirmenini hasara uğratabilirler. Yel değirmenleri genel olarak rüzgârla dönen bazı parçalardan meydana gelir. Başlıca iki çeşidi vardır; yatay eksenli ve dikey eksenli yel değirmenler. Bir yel değirmenini döndüren rüzgârın gücü, hızının küpü, yel değirmenini döndüren pervane çapının karesi ve havanın yoğunluğu ile doğru orantılıdır. Küçük çaptaki rüzgâr güç sistemleri, elektrik ve mekanik güç sağlamak bakımından ekonomik önem taşır. 6 kilowattlık bir rüzgâr jeneratörü, ortalama rüzgâr hızının saatte 16 km olduğu kabul edilirse, ayda 325 kilowatt saat (kWh) elektrik üretebilir. Bu da orta halli bir evin bütün elektrik ihtiyacını karşılamaya yeterlidir. Rüzgâr olmadığı zaman elektrik, rüzgâr enerjisinin kimyasal enerji olarak depolandığı akümülatörlerden sağlanır. (Devamı...)


Zoe Saldana ya da tam adıyla Zoe Yadira Zaldana Nazario (d. 19 Haziran 1978) Amerikalı aktris. Aynı zamanda Zoë Saldana, Zoe Saldaña ve Zoë Saldaña olarak da bilinmektedir.

Saldana New Jersey'de doğdu. Annesi Porto Rikolu babası ise Dominik Cumhuriyeti'ndendir. Queens, New York'ta büyüyen sanatçının ilk öğrendiği diller İngilizce ve İspanyolca oldu. Zoe, 9 yaşında iken babası bir trafik kazasında öldü. Bunun üzerine annesi Zoe'yi ve Zoe'nin kızkardeşini de alarak Dominik Cumhuriyeti'ne yerleşti. Orada, ülkenin en prestijli dans okuluna devam eden Zoe bale eğitimi aldı ve bir dansçı olmak için çalıştı. ABD'ye geri döndüklerinde lisede tiyatro programlarına yazıldı ve bir oyunculuk kursuna gitti. Aynı zamanda 1990'ların ortalarında Burger King'de kasiyer olarak çalıştı. Saldana, hala programın bir üyesi iken ilk kez bir televizyon yapımında rol aldı, Law & Order dizisinin 13 Ekim 1999 tarihli bölümünde göründü. Bir grup dansçının hikâyesini anlatan Center Stage filminde aldığı önemli rol sebebiyle okulu terketti ve 2000 yapımı bu filmde oynadı. 2002 yılında Britney Spears'ın Crossroads filminde ve Drumline adlı komedi filminde oynadı. Daha sonra Anamaria adlı bir korsanı canlandırdığı 2003 yapımı Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl filminde rol aldı.Devamında birçok televizyon şovu ve filmlerinde rol aldıktan sonra 2004 yılında The Terminal ve 2005 yılında Guess Who filmlerinde oynadı. Juan Luis Guerra'nın "La llave de mi corazón" adlı şarkısının klibinde rol aldı. Uhura rolüyle Star Trek filminin kadrosunda yer aldı. 2009 yılında Neytiri adlı bir Na'vi prensesini canlandırdığı, James Cameron'un Avatar filminde başrollerden birini oynadı. (Devamı...)


5 Nisan
Kosta Rika (İspanyolca: Costa Rica ya da República de Costa Rica), bir Orta Amerika ülkesidir. Kosta Rika adı İspanyolcada zengin sahil anlamına gelmektedir. Kuzeyde Nikaragua, güneydoğuda Panama ile komşudur. Batısında Büyük Okyanus, doğusunda ise Karayip Denizi vardır. Büyük Okyanus'taki toprağı Cocos Adası Ulusal Parkı dolayısı ile Güney Amerika ülkesi Ekvador'a komşu sayılmaktadır. Ayrıca Kosta Rika, ordusu bulunmayan az sayıdaki ülkelerden biridir.

16. yüzyılda İspanyol kolonisi olmadan önce bu topraklarda oldukça seyrek bir yerli nüfus bulunuyordu. 19. yüzyılda İspanya'dan bağımsızlığını kazandığında dış dünyaya kapalı ve fakir bir ülke olan Kosta Rika, aradan geçen yıllarda Latin Amerika'nın en istikrarlı, müreffeh ve gelişmiş ülkelerinden biri haline geldi. 1949 yılında kabul edilen bir yasa ile ülkede ordu tamamen kaldırılmıştır. Egemen devletler arasında bunu gerçekleştiren pek az devlet vardır. Kendisiyle aynı gelir seviyesindeki ülkelere göre çok daha fazla insani kalkınma gerçekleştirdiği için 2010 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından örnek ülke seçilmiştir. 2011 yılında ise yine aynı kuruluş tarafından insani kalkınma ve eşitsizlikle mücadele yanı sıra, sürdürülebilir cevre politikaları konularında UNDP'nin örnek gösterdiği bir ülke olmuştur. Kosta Rika'da yapılan arkeolojik kazılarda bulunan en eski insan izleri Turrialba Vadisi'ndeki taştan yapılan aletlerdir. Bunlar MÖ 10.000 - 7.000 yıllarında yaşamış çeşitli avcı-toplayıcı ziyaretçilere aittir. Buluntular arasında Kuzey'deki kültürlere ait mızrak uçları ve Güney Amerika'daki kültürlere ait oklar bulunmuştur. Bu buluntulardan dolayı aynı anda iki kültürün bir arada yaşadığını varsayabiliriz. Bundan 5.000 yıl önce yaygın şekilde tarım yapıldığının izlerine ulaşılmıştır. Yetiştirilen tarım ürünleri yumrular ile havuç ve diğer köklerdi. MÖ 2. ve 1. bin yıllarda yaşamış dağınık ve çok küçük ölçekli yerleşik tarım toplulukları tespit edilmişse de, avcı-toplayıcı toplumun tarım toplumuna evrilmesinin kesin tarihleri bilinmemektedir. (Devamı...)


Davor Šuker (d. 1 Ocak 1968), Hırvat eski millî futbolcudur. 2012 yılının Temmuz ayından beri Hırvatistan Futbol Federasyonu başkanlığı görevini yürütmektedir.

1 Ocak 1968 tarihinde Hırvatistan'ın Osijek ilinde doğmuştur. 1.83 boyunda 80 kg. ağırlığındadır. Çok parlak bir kariyere sahiptir. Kariyerinin en parlak noktası Fransa'da düzenlenen 1998 FIFA Dünya Kupası'dır. Suker bu kupada 7 maçta attığı 6 gol ile turnvanın gol kralı olmuş ve Altın Ayakkabı Ödülü'nü kazanmış, attığı gollerle de takımını katıldıkları ilk FIFA Dünya Kupası turnuvasında üçüncülüğe taşımıştır. Kendisi aynı zamanda attığı 45 golle Hırvatistan millî futbol takımı tarihinin en çok gol atan oyuncusudur. Suker profesyonel futbol hayatına 1984 yılında, doğduğu kasaba olan Osijek'te NK Osijek kulübünde başladı. Daha sonra 1989 yılında Dinamo Zagreb kulübüne transfer oldu ve burada iki sezon oynadı. 60 maçta 34 gol kaydetti. Burada gösterdiği üstün performans sayesinde Yugoslavya millî futbol takımına çağrıldı. Bu aynı zamanda yabancı kulüplerin de dikkatlerini üzerine çektiği dönemdi. 1991 yılında İspanya'nın Sevilla kulübüne transfer oldu. Suker, Sevilla forması altındaki ilk maçına 17 Kasım 1991 tarihinde Espanyol karşısında giymiştir. Sevilla takımınyla ilk sezonunda 22 maçta 6 gol atabilmiştir, fakat bir sonraki sezonda 33 maçta 13 gol atarak performansı arttırmayı bilmiştir. O sezonun ilk maçında Albacete karşısında 3 gol birden atmış ve ilk La Liga hat trick'ini yapmış, böylece takımının 4-3 kazanmasını da sağlamıştır. 1993-94 sezonunda İspanya liginin en iyi oyuncuları arasına seçilmiş ve attığı 24 gol ile gol krallığı sıralamasında Barcelona'nın yıldızı Romário'nun ardından ikinciliği kapmıştır. Daha sonra Sevilla'da iki sezon daha oynamış ve 64 maçta 33 gol daha atmıştır. (Devamı...)


6 Nisan
Kosta Rika (İspanyolca: Costa Rica ya da República de Costa Rica), bir Orta Amerika ülkesidir. Kosta Rika adı İspanyolcada zengin sahil anlamına gelmektedir. Kuzeyde Nikaragua, güneydoğuda Panama ile komşudur. Batısında Büyük Okyanus, doğusunda ise Karayip Denizi vardır. Büyük Okyanus'taki toprağı Cocos Adası Ulusal Parkı dolayısı ile Güney Amerika ülkesi Ekvador'a komşu sayılmaktadır. Ayrıca Kosta Rika, ordusu bulunmayan az sayıdaki ülkelerden biridir.

16. yüzyılda İspanyol kolonisi olmadan önce bu topraklarda oldukça seyrek bir yerli nüfus bulunuyordu. 19. yüzyılda İspanya'dan bağımsızlığını kazandığında dış dünyaya kapalı ve fakir bir ülke olan Kosta Rika, aradan geçen yıllarda Latin Amerika'nın en istikrarlı, müreffeh ve gelişmiş ülkelerinden biri haline geldi. 1949 yılında kabul edilen bir yasa ile ülkede ordu tamamen kaldırılmıştır. Egemen devletler arasında bunu gerçekleştiren pek az devlet vardır. Kendisiyle aynı gelir seviyesindeki ülkelere göre çok daha fazla insani kalkınma gerçekleştirdiği için 2010 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından örnek ülke seçilmiştir. 2011 yılında ise yine aynı kuruluş tarafından insani kalkınma ve eşitsizlikle mücadele yanı sıra, sürdürülebilir cevre politikaları konularında UNDP'nin örnek gösterdiği bir ülke olmuştur. Kosta Rika'da yapılan arkeolojik kazılarda bulunan en eski insan izleri Turrialba Vadisi'ndeki taştan yapılan aletlerdir. Bunlar MÖ 10.000 - 7.000 yıllarında yaşamış çeşitli avcı-toplayıcı ziyaretçilere aittir. Buluntular arasında Kuzey'deki kültürlere ait mızrak uçları ve Güney Amerika'daki kültürlere ait oklar bulunmuştur. Bu buluntulardan dolayı aynı anda iki kültürün bir arada yaşadığını varsayabiliriz. Bundan 5.000 yıl önce yaygın şekilde tarım yapıldığının izlerine ulaşılmıştır. Yetiştirilen tarım ürünleri yumrular ile havuç ve diğer köklerdi. MÖ 2. ve 1. bin yıllarda yaşamış dağınık ve çok küçük ölçekli yerleşik tarım toplulukları tespit edilmişse de, avcı-toplayıcı toplumun tarım toplumuna evrilmesinin kesin tarihleri bilinmemektedir. (Devamı...)


Davor Šuker (d. 1 Ocak 1968), Hırvat eski millî futbolcudur. 2012 yılının Temmuz ayından beri Hırvatistan Futbol Federasyonu başkanlığı görevini yürütmektedir.

1 Ocak 1968 tarihinde Hırvatistan'ın Osijek ilinde doğmuştur. 1.83 boyunda 80 kg. ağırlığındadır. Çok parlak bir kariyere sahiptir. Kariyerinin en parlak noktası Fransa'da düzenlenen 1998 FIFA Dünya Kupası'dır. Suker bu kupada 7 maçta attığı 6 gol ile turnvanın gol kralı olmuş ve Altın Ayakkabı Ödülü'nü kazanmış, attığı gollerle de takımını katıldıkları ilk FIFA Dünya Kupası turnuvasında üçüncülüğe taşımıştır. Kendisi aynı zamanda attığı 45 golle Hırvatistan millî futbol takımı tarihinin en çok gol atan oyuncusudur. Suker profesyonel futbol hayatına 1984 yılında, doğduğu kasaba olan Osijek'te NK Osijek kulübünde başladı. Daha sonra 1989 yılında Dinamo Zagreb kulübüne transfer oldu ve burada iki sezon oynadı. 60 maçta 34 gol kaydetti. Burada gösterdiği üstün performans sayesinde Yugoslavya millî futbol takımına çağrıldı. Bu aynı zamanda yabancı kulüplerin de dikkatlerini üzerine çektiği dönemdi. 1991 yılında İspanya'nın Sevilla kulübüne transfer oldu. Suker, Sevilla forması altındaki ilk maçına 17 Kasım 1991 tarihinde Espanyol karşısında giymiştir. Sevilla takımınyla ilk sezonunda 22 maçta 6 gol atabilmiştir, fakat bir sonraki sezonda 33 maçta 13 gol atarak performansı arttırmayı bilmiştir. O sezonun ilk maçında Albacete karşısında 3 gol birden atmış ve ilk La Liga hat trick'ini yapmış, böylece takımının 4-3 kazanmasını da sağlamıştır. 1993-94 sezonunda İspanya liginin en iyi oyuncuları arasına seçilmiş ve attığı 24 gol ile gol krallığı sıralamasında Barcelona'nın yıldızı Romário'nun ardından ikinciliği kapmıştır. Daha sonra Sevilla'da iki sezon daha oynamış ve 64 maçta 33 gol daha atmıştır. (Devamı...)


7 Nisan
Kosta Rika (İspanyolca: Costa Rica ya da República de Costa Rica), bir Orta Amerika ülkesidir. Kosta Rika adı İspanyolcada zengin sahil anlamına gelmektedir. Kuzeyde Nikaragua, güneydoğuda Panama ile komşudur. Batısında Büyük Okyanus, doğusunda ise Karayip Denizi vardır. Büyük Okyanus'taki toprağı Cocos Adası Ulusal Parkı dolayısı ile Güney Amerika ülkesi Ekvador'a komşu sayılmaktadır. Ayrıca Kosta Rika, ordusu bulunmayan az sayıdaki ülkelerden biridir.

16. yüzyılda İspanyol kolonisi olmadan önce bu topraklarda oldukça seyrek bir yerli nüfus bulunuyordu. 19. yüzyılda İspanya'dan bağımsızlığını kazandığında dış dünyaya kapalı ve fakir bir ülke olan Kosta Rika, aradan geçen yıllarda Latin Amerika'nın en istikrarlı, müreffeh ve gelişmiş ülkelerinden biri haline geldi. 1949 yılında kabul edilen bir yasa ile ülkede ordu tamamen kaldırılmıştır. Egemen devletler arasında bunu gerçekleştiren pek az devlet vardır. Kendisiyle aynı gelir seviyesindeki ülkelere göre çok daha fazla insani kalkınma gerçekleştirdiği için 2010 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından örnek ülke seçilmiştir. 2011 yılında ise yine aynı kuruluş tarafından insani kalkınma ve eşitsizlikle mücadele yanı sıra, sürdürülebilir cevre politikaları konularında UNDP'nin örnek gösterdiği bir ülke olmuştur. Kosta Rika'da yapılan arkeolojik kazılarda bulunan en eski insan izleri Turrialba Vadisi'ndeki taştan yapılan aletlerdir. Bunlar MÖ 10.000 - 7.000 yıllarında yaşamış çeşitli avcı-toplayıcı ziyaretçilere aittir. Buluntular arasında Kuzey'deki kültürlere ait mızrak uçları ve Güney Amerika'daki kültürlere ait oklar bulunmuştur. Bu buluntulardan dolayı aynı anda iki kültürün bir arada yaşadığını varsayabiliriz. Bundan 5.000 yıl önce yaygın şekilde tarım yapıldığının izlerine ulaşılmıştır. Yetiştirilen tarım ürünleri yumrular ile havuç ve diğer köklerdi. MÖ 2. ve 1. bin yıllarda yaşamış dağınık ve çok küçük ölçekli yerleşik tarım toplulukları tespit edilmişse de, avcı-toplayıcı toplumun tarım toplumuna evrilmesinin kesin tarihleri bilinmemektedir. (Devamı...)


Davor Šuker (d. 1 Ocak 1968), Hırvat eski millî futbolcudur. 2012 yılının Temmuz ayından beri Hırvatistan Futbol Federasyonu başkanlığı görevini yürütmektedir.

1 Ocak 1968 tarihinde Hırvatistan'ın Osijek ilinde doğmuştur. 1.83 boyunda 80 kg. ağırlığındadır. Çok parlak bir kariyere sahiptir. Kariyerinin en parlak noktası Fransa'da düzenlenen 1998 FIFA Dünya Kupası'dır. Suker bu kupada 7 maçta attığı 6 gol ile turnvanın gol kralı olmuş ve Altın Ayakkabı Ödülü'nü kazanmış, attığı gollerle de takımını katıldıkları ilk FIFA Dünya Kupası turnuvasında üçüncülüğe taşımıştır. Kendisi aynı zamanda attığı 45 golle Hırvatistan millî futbol takımı tarihinin en çok gol atan oyuncusudur. Suker profesyonel futbol hayatına 1984 yılında, doğduğu kasaba olan Osijek'te NK Osijek kulübünde başladı. Daha sonra 1989 yılında Dinamo Zagreb kulübüne transfer oldu ve burada iki sezon oynadı. 60 maçta 34 gol kaydetti. Burada gösterdiği üstün performans sayesinde Yugoslavya millî futbol takımına çağrıldı. Bu aynı zamanda yabancı kulüplerin de dikkatlerini üzerine çektiği dönemdi. 1991 yılında İspanya'nın Sevilla kulübüne transfer oldu. Suker, Sevilla forması altındaki ilk maçına 17 Kasım 1991 tarihinde Espanyol karşısında giymiştir. Sevilla takımınyla ilk sezonunda 22 maçta 6 gol atabilmiştir, fakat bir sonraki sezonda 33 maçta 13 gol atarak performansı arttırmayı bilmiştir. O sezonun ilk maçında Albacete karşısında 3 gol birden atmış ve ilk La Liga hat trick'ini yapmış, böylece takımının 4-3 kazanmasını da sağlamıştır. 1993-94 sezonunda İspanya liginin en iyi oyuncuları arasına seçilmiş ve attığı 24 gol ile gol krallığı sıralamasında Barcelona'nın yıldızı Romário'nun ardından ikinciliği kapmıştır. Daha sonra Sevilla'da iki sezon daha oynamış ve 64 maçta 33 gol daha atmıştır. (Devamı...)


8 Nisan
Kosta Rika (İspanyolca: Costa Rica ya da República de Costa Rica), bir Orta Amerika ülkesidir. Kosta Rika adı İspanyolcada zengin sahil anlamına gelmektedir. Kuzeyde Nikaragua, güneydoğuda Panama ile komşudur. Batısında Büyük Okyanus, doğusunda ise Karayip Denizi vardır. Büyük Okyanus'taki toprağı Cocos Adası Ulusal Parkı dolayısı ile Güney Amerika ülkesi Ekvador'a komşu sayılmaktadır. Ayrıca Kosta Rika, ordusu bulunmayan az sayıdaki ülkelerden biridir.

16. yüzyılda İspanyol kolonisi olmadan önce bu topraklarda oldukça seyrek bir yerli nüfus bulunuyordu. 19. yüzyılda İspanya'dan bağımsızlığını kazandığında dış dünyaya kapalı ve fakir bir ülke olan Kosta Rika, aradan geçen yıllarda Latin Amerika'nın en istikrarlı, müreffeh ve gelişmiş ülkelerinden biri haline geldi. 1949 yılında kabul edilen bir yasa ile ülkede ordu tamamen kaldırılmıştır. Egemen devletler arasında bunu gerçekleştiren pek az devlet vardır. Kendisiyle aynı gelir seviyesindeki ülkelere göre çok daha fazla insani kalkınma gerçekleştirdiği için 2010 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından örnek ülke seçilmiştir. 2011 yılında ise yine aynı kuruluş tarafından insani kalkınma ve eşitsizlikle mücadele yanı sıra, sürdürülebilir cevre politikaları konularında UNDP'nin örnek gösterdiği bir ülke olmuştur. Kosta Rika'da yapılan arkeolojik kazılarda bulunan en eski insan izleri Turrialba Vadisi'ndeki taştan yapılan aletlerdir. Bunlar MÖ 10.000 - 7.000 yıllarında yaşamış çeşitli avcı-toplayıcı ziyaretçilere aittir. Buluntular arasında Kuzey'deki kültürlere ait mızrak uçları ve Güney Amerika'daki kültürlere ait oklar bulunmuştur. Bu buluntulardan dolayı aynı anda iki kültürün bir arada yaşadığını varsayabiliriz. Bundan 5.000 yıl önce yaygın şekilde tarım yapıldığının izlerine ulaşılmıştır. Yetiştirilen tarım ürünleri yumrular ile havuç ve diğer köklerdi. MÖ 2. ve 1. bin yıllarda yaşamış dağınık ve çok küçük ölçekli yerleşik tarım toplulukları tespit edilmişse de, avcı-toplayıcı toplumun tarım toplumuna evrilmesinin kesin tarihleri bilinmemektedir. (Devamı...)


Davor Šuker (d. 1 Ocak 1968), Hırvat eski millî futbolcudur. 2012 yılının Temmuz ayından beri Hırvatistan Futbol Federasyonu başkanlığı görevini yürütmektedir.

1 Ocak 1968 tarihinde Hırvatistan'ın Osijek ilinde doğmuştur. 1.83 boyunda 80 kg. ağırlığındadır. Çok parlak bir kariyere sahiptir. Kariyerinin en parlak noktası Fransa'da düzenlenen 1998 FIFA Dünya Kupası'dır. Suker bu kupada 7 maçta attığı 6 gol ile turnvanın gol kralı olmuş ve Altın Ayakkabı Ödülü'nü kazanmış, attığı gollerle de takımını katıldıkları ilk FIFA Dünya Kupası turnuvasında üçüncülüğe taşımıştır. Kendisi aynı zamanda attığı 45 golle Hırvatistan millî futbol takımı tarihinin en çok gol atan oyuncusudur. Suker profesyonel futbol hayatına 1984 yılında, doğduğu kasaba olan Osijek'te NK Osijek kulübünde başladı. Daha sonra 1989 yılında Dinamo Zagreb kulübüne transfer oldu ve burada iki sezon oynadı. 60 maçta 34 gol kaydetti. Burada gösterdiği üstün performans sayesinde Yugoslavya millî futbol takımına çağrıldı. Bu aynı zamanda yabancı kulüplerin de dikkatlerini üzerine çektiği dönemdi. 1991 yılında İspanya'nın Sevilla kulübüne transfer oldu. Suker, Sevilla forması altındaki ilk maçına 17 Kasım 1991 tarihinde Espanyol karşısında giymiştir. Sevilla takımınyla ilk sezonunda 22 maçta 6 gol atabilmiştir, fakat bir sonraki sezonda 33 maçta 13 gol atarak performansı arttırmayı bilmiştir. O sezonun ilk maçında Albacete karşısında 3 gol birden atmış ve ilk La Liga hat trick'ini yapmış, böylece takımının 4-3 kazanmasını da sağlamıştır. 1993-94 sezonunda İspanya liginin en iyi oyuncuları arasına seçilmiş ve attığı 24 gol ile gol krallığı sıralamasında Barcelona'nın yıldızı Romário'nun ardından ikinciliği kapmıştır. Daha sonra Sevilla'da iki sezon daha oynamış ve 64 maçta 33 gol daha atmıştır. (Devamı...)


9 Nisan
Uruguay Hava Kuvvetleri'nin 571 sefer sayılı uçuşu ya da And Dağları uçak kazası, havacılık tarihinde özel yeri olan bir uçak kazası. 13 Ekim 1972 tarihinde 45 kişiyi taşıyan bir uçak And Dağları’na çarpıp düşmüş, hayatta kalan 16 kişi ancak 23 Aralık 1972 günü kazanın üzerinden iki aydan uzun bir süre geçtikten sonra kurtarılabilmiştir.

13 Ekim 1972 Cuma günü, bir Uruguay Hava Kuvvetleri twin turboprop Fairchild FH-227D uçağı, Uruguay'ın Montevideo şehrindeki Stella Maris Koleji'nin "Old Christians" isimli ragbi takımını And Dağları üzerinden geçen bir uçuşla Şili’nin Santiago şehrinde yapacakları karşılaşmaya götürüyordu. Yolculuk bir gün önce 12 Ekim’de Carrasco Uluslararası Havaalanı’nda başlamıştı ancak fırtınalı dağ havası yüzünden, uçak geceyi geçirmek üzere Arjantin’in Mendoza şehrine inmişti. 13 Ekim öğleden sonra yolculuğa devam etmek üzere havalanan uçak kısa süre sonra dağlardaki bir geçitin üzerinden uçmaya başlamıştı. Uçağın pilotu Santiago’daki hava kontrol görevlilerine Şili’nin Curicó şehri üzerinde olduğunu bildirmiş ve iniş için gereken izni almıştı. Daha sonra bunun ölümcül bir hata olduğu ortaya çıkacaktır. (Devamı...)


[[Dosya:|sağ|150px]] Geri Halliwell (d. 6 Ağustos 1972, Watford), 1990'ların ünlü pop müzik topluluğu The Spice Girls'ün Ginger ve seksi Spice lakaplı üyesi olarak ünlenen, çıkardığı solo albümlerle büyük bir hayran kitlesi edinen, kızıl saçlı şarkıcı. Bir dönem, Türkiye televizyonlarındaki "Seç Bakalım" adlı yarışma programında hosteslik yapan Geri, It's Raining Men, Look At Me, Lift Me Up ve Mi Chico Latino gibi hitlerle tanınıyor.

Geri Halliwell Spice Girls grubuyla ünlendi. Grubun lideri ve en çok dikkat çeken ismiydi. Grubun en güzel kızıydı. Ginger Spice olarak tanılır. 1998 yılında grup zirve günlerini yaşarken, dünya turnesi sırasında gruptan ayrılmasıyla çok konuşuldu. Gruptan ayrıldıktan sonra otobiyogrofisini bir kitapta topladı. Büyük bir satış rakamına ulaştı. Kimse Geri'nin gruptan ayrıldıktan sonra başarılı olabileceğini düşünmüyordu. Fakat sanatçı onları 4 tane 1 numara single ve birbirinden başarılı albümlerle susturdu. 2007 yılında Spice Girls'ün birleşmesinde Geri'nin çok yararı oldu. 2008 yılında piyasaya sürdüğü Ugenia Lavender ismindeki çocuk kitapları serisiyle tekrar gündeme gelen Halliwell'ın serinin Hollywood adaptasyonunda senaryo yazacağı konuşuluyor. (Devamı...)


10 Nisan
Dünya (Yerküre, eski:Küre-i Arz), Güneş Sistemi'nde Güneş'e en yakın üçüncü gezegendir. Güneş Sistemi'ndeki en yoğun ve beşinci büyük gezegendir. Yaşamın olduğu bilinen tek gezegendir.

Katı ya da 'kaya' ağırlıklı yapısı nedeniyle üyesi bulunduğu yer benzeri gezegenler grubuna adını vermiştir. Bu gezegen grubunun kütle ve hacim açısından en büyük üyesidir. Büyüklükte, Güneş Sistemi'nin 8 gezegeni arasında gaz devlerinin büyük farkla arkasından gelerek, beşinci sıraya yerleşir. Tek doğal uydusu Ay'dır. Yeryüzü, Yerküre, Mavi Gezegen ya da Latince adıyla Terra olarak da anılır. Yapılan araştırmalar sonucu gezegeninin yaşı 4,467 milyar yıl olarak hesaplanmıştır. Geçen bu zaman dilimi, karmaşık bileşik yapılar ve içerdiği elementler göze alındığında, Güneş, Dünya ve diğer gezegenler dahil Güneş Sistemi'ndeki yapıları oluşturan moleküler bulutsunun kaynağı, ömrünü önceden tamamlamış bir genç tip yıldızın dağılmış artıklarının ve yıldızlar arası maddenin bir merkez etrafında dönerek gittikçe yoğunlaşmasıyla oluşmuştur. Merkezde yoğunlaşan Hidrojen ve Helyum molekülleri yeni bir G2 türü yıldızı, yani Güneş'i oluşturmaya başlamış, çevre disklerdeki yoğunluklu bölgelerde ise gezegenler oluşmaya başlamıştır. Dünya ise Güneş'e 3. sırada yakınlıkta bulunan karasal bir iç gezegendir. Devamı...


Karagöz ve Hacivat taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyunudur. Karagöz oynatıcısına kurgusal, hayalbaz denir. Yardımcıları çırak, yardak, dayrezen, sandıkkardır. Oyunda konuşmaların değişmesi baş hareketleriyle yapılır.

Bu iki karakterin gerçekten yaşayıp yaşamadığı, yaşadıysa nerede nasıl yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir. Anlatılanlar rivayete dayanır, zira gerçekten yaşamış olsalar bile büyük ihtimalle bahsedilen dönemde tarih kitaplarına girecek kadar önemli bulunmamışlardır. Halkbilimciler Karagöz'ün bazı oyunlarda Çingene olduğunu kendi ağzıyla itiraf etmesi, Bulgar gaydası çalması ve Evliya Çelebi'nin tanıklığına dayanarak Bizans imparatoru Konstantin'in Çingene seyisi Sofyozlu Bali Çelebi olduğunu ileri sürmektedir. Bir diğer rivayet ise Hacı İvaz Ağa ya da halka mal olan adıyla Hacivat ve Trakya'da bulunan Samakol köyünden demirci ustası Karagöz, Orhan Gazi devrinde Bursa'da yaşamış cami yapımında çalışan iki işçidir. Kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin de çalışmasını engellemektedirler. Orhan Gazi'nin, "cami vaktinde bitmezse kelleni alırım" dediği cami mimarı, caminin vaktinde bitmemesine Karagöz ve Hacivat'ın neden olduğunu söyler. Bunun üzerine bu ikili başları kesilerek idam edilir. Karagöz ve Hacivat'ı çok seven ve ölümlerine çok üzülen Şeyh Küşteri, ölümlerinin ardından kuklalarını yaparak perde arkasından oynatmaya başlar. Bu sayede Karagöz ve Hacivat tanınır. Devamı...


11 Nisan
Avrupa kayını (Fagus sylvatica), kayıngiller (Fagaceae) familyası üyelerinden belirli mevsimlerde yaprak döken bir kayın türü.

Doğal dağılım alanı güney İsveç'ten (bazı sınırlı şekildeki türler Norveç'in güneylerinde bulunur) orta İtalya, Fransa'nın batısı, kuzey Portekiz ve İspanya'nın ortaları ve daha doğuda Avrupa kayınının yerini alan doğu kayınıyla (F. orientalis) birleştiği kuzeybatı Türkiye'nin doğusuna kadardır. Balkanlarda, doğu kayınıyla oluşan bazı melez türler görülür, bu melezler Fagus x taurica şeklinde isimlendirilir. Akdeniz civarındaki dağılım alanının güney kısımlarında sadece 600-1.800 m yüksekliklerdeki dağlık ormanlarda yetişir.İngiltere'nin güneylerinde doğal olarak sıkça dikkati çekmesine rağmen, son kanıtlar M.Ö. 4000 yıl önceye kadar ya da buz devri sırasında şekillenen İngiliz Kanalı'ndan 2.000 yıl sonrasına kadar İngiltere'de bulunmadığını öne sürmektedir, türün meyvelerini besin olarak kullanılan Taş Devri insanıyla bölgeye erken bir giriş yapmış olabilir. Asıl yayılış alanı Bulgaristan Istrancaları olan ve orada 40 m boylanabilen Fagus sylvatica, sınır bölgesinden doğuya doğru uzaklaştıkça hem sıklığından kaybeder hem de ağaç formundan çalı formuna dönüşür. Türkiye'de Trakya’da Kırklareli ve Tekirdağ'da Yıldız (Istranca) dağlarında Fagus sylvatica’nın ulaştığı son sınırın, bilinenin aksine, Demirköy hattı değil, daha doğuda İstanbul'da Çatalca'da Binkılıç - Çilingoz hattı olduğu 2010 yılındaki bir araştırmayla ortaya konmuştur. (Devamı...)


Leonhard Euler (d. 15 Nisan 1707, Basel, İsviçre - ö. 18 Eylül 1783, Sankt-Peterburg, Rusya), İsviçreli matematikçi ve fizikçi.

18. yüzyılın en önemli ve tüm zamanların önde gelen matematikçilerinden biri kabul edilmektedir. En üretken matematikçilerden biri olarak çalışmalarının bütünü 70 cildi aşmaktadır. Euler pek çok yeni kavram geliştirmiş, basit aritmetikten sayılar teorisi ve topolojiye kadar farklı alanlarda uzun süre kabul gören birçok teorem ispatlamıştır. Bu çalışmaları esnasında, günümüzde kullanılan modern matematik terminolojisinin yaratıcısı olmuş fonksiyon kavramı ve onun yazımını tanımlamıştır (yaptığı bu çalışma için verilebilecek örneklerden bazıları trigonometrik fonksiyonlar için yaptığı sin, cos ve tan tanımlamalarıdır). Euler'in babası Paul Euler ve annesi Marguerite Brucker'dı. Babası Paul Euler Protestan papazıydı ve oğlunun da kendi yolundan gitmesini istiyordu. Basel doğumlu olmasına rağmen çocukluğunun büyük kısmını babasının Lüteriyen papaz olarak vaaz verdiği komşu şehir Riehen'de geçirdi. Euler çocukluk yılları boyunca gittikçe artan bir ilgiyle matematiğe bağlanmıştı ve bu sırada bir aile dostu olan Johann Bernoulli tarafından eğitiliyordu. Euler babasının isteği üzerine matematik kadar ilginç bulmasa da Basel Üniversitesinde ilahiyat, İbranice ve Yunanca eğitimi aldı. Bu eğitimin sonunda Bernoulli müdahale etmeseydi Euler bir papaz olacaktı. Ama Bernoulli, oğlunun büyük bir matematikçi olabilecek yeteneğe sahip olduğunu söyleyerek baba Paul Euler'i ikna etti. (Devamı...)


12 Nisan
Messerschmitt Me 163 Alexander Martin Lippisch tarafından tasarlanmış, tarihin tek roket itkili savaş uçağıdır. II. Dünya Savaşı sırasında Alman Hava Kuvvetleri tarafından kullanılmıştır. Devrimsel tasarımı ve rakipsiz performansına rağmen, kullanımının tehlikeli oluşu sebebiyle sadece birkaç Müttefik savaş uçağı düşürebilmiştir.

Tasarım çalışmaları, Deutsche Forschungsanstalt für Segelflug (DFS) — Alman Planör Uçuşu Enstitüsü'nün istekleri üzerine başladı. İlk tasarımları daha önceden geliştirilmiş Lippisch Delta IV, diğer adıyla DFS 39 modelinden çevrilerek yapılmıştı ve uçak iskeletinin denenmesi amacıyla tam bir planör olarak kullanıldı. Daha büyük bir yeni versiyon, küçük bir pervaneli motora sahipti ve DFS 194 adıyla tasarlandı. Bu versiyon kanat ucuna takılı dümenler kullanıyordu. Lippisch bu tasarımın yüksek hızda sorun yaratacağını düşünerek sonraki modellerde konvansiyonel arka dikey stabilizöre yer verdi. Tasarım, planör atalarından önemli izler taşıyordu, bu izler arasında uçuş sırasında içeri çekilebilen, iniş için kullanılan kızaklar da vardı. Kalkış için, özel olarak tasarlanmış çapraz aksların ucuna kolaylıkla bağlanan bir çift tekerlek kullanılıyordu. Bu sistem uçağın iniş kızaklarına bağlanıyor, kalkıştan hemen sonra araçtan ayrılarak yere bırakılıyor, bu sayede uçakta ağırlık, yer ve yakıt tasarrufu sağlanıyordu. Planlarda 400 kg (882 lbf) Walter R-1-203 roket motoruna uygun zamanda geçmek vardı. (Devamı...)


İvan Gonçarov (Rusça: Ива́н Алекса́ндрович Гончаро́в) (d. 18 Haziran 1812 – ö. 15 Eylül 1891) Rus yazardır. En ünlü eseri 1859 yılında basılmış Oblomov'dur.

Simbirsk, şimdiki adıyla Ulyanovsk'ta doğmuştur. Babası zengin bir tahıl tüccarıdır. Moskova Devlet Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra 30 yıl boyunca devlet memurluğu yapmıştır. Goncharov'un ilk romanı Alelade Bir Hikaye, Sovremennik''te 1847 yılında yayınlanmıştır. İkinci ve en iyi bilinen romanı olan Oblomov ise 1859 yılında Otechestvennye Zapiski'da yayınlanmıştır. Üçüncü ve son romanı olan Yamaç, Vestnik Evropy'da 1869 senesinde okuyucularıyla paylaşılmıştır. En ünlü romanı olan Oblomov'un aynı isimli karakteri, "Oblomovluk" kavramının doğmasına da yol açmıştır. Bu kavram aşırı tembelliğin bir ifadesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Gonçarov, Fyodor Dostoyevski tarafından kayda değer, itibarlı bir yazar olarak tanımlanmıştır. Anton Çehov kendisinden başarılı bir yazar olarak söz eder. Hiç evlenmemiştir ve 1891 yılında Sankt-Peterburg kentinde ölmüştür. (Devamı...)


13 Nisan
İrlanda tarihi bugünkü İrlanda topraklarının tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar uzanan tarihini kapsar.

İrlandalıların ataları olan Keltlerin İrlanda Adasına Demir Çağı sırasında MÖ 8. - 1. yüzyıllar arasında yerleştikleri düşünülmektedir. Günümüzde daha çok Britanya ve İrlanda ile sınırlı olan Kelt kültürüne o dönemde İber yarımadasından Anadolu'ya kadar Avrupa'nın her bölgesinde rastlanmaktaydı. Ancak Roma İmparatorluğu döneminde Roma kültürü Kelt kültürünü zayıflatmış, ancak İrlanda ve Büyük Britanya gibi Roma İmparatorluğu'nun sınırları dışında kalan ya da sınır uçlarında bulunan bölgelerde etkisini sürdürebilmiştir. Romalılar İrlanda'ya Hiberniya adını veriyorlardı. Yunan coğrafyacı Batlamyus MS 100 yıllarında yazdığı yazılarında İrlanda'nın coğrafyasından ve orada yaşayan kavimlerden söz etmiştir. Hristiyanlık İrlanda'ya 5. yüzyılda ulaştı. Romalı Palladius ve Hristiyan azizi Patrik adaya 430'lu yıllarda gelerek Hristiyanlığı yaymaya başladılar. Ayrıca Latin alfabesini adaya getirdiler. Günümüzde Patrik İrlanda'nın koruyucu azizi (Patron Saint) olarak kabûl edilmektedir ve her yıl 17 Mart günü İrlandalılar tarafından Aziz Patrik Günü olarak kutlanır. İrlanda ilk defa 800 yılı civarında Vikinglerin akınlarına uğradı. 840 yılı civarında Vikingler İrlanda kıyılarında Dublin dahil birçok yerleşim yerleri kurdular. Vikingler hiçbir zaman adayı tamamen ellerine geçirmediler ve etkileri 11. yüzyıl civarında ortadan kalktı. (Devamı...)


Bono yada gerçek adıyla Paul David Hewson (d. 10 Mayıs, 1960; Dublin, İrlanda), İrlandalı rock grubu U2'nin solisti ve şarkı sözü yazarı. Afrika'daki gelir seviyesi düşük ülkeler için birçok organizasyonlar düzenledi. Bunun sonucunda aldığı çok sayıda ödülün yanında 2005 yılında Time Dergisi tarafından "Yılın Adamı" seçildi, İngiltere hükümeti tarafından şövalye ilan edildi, ve "Nobel Barış Ödülü"ne aday gösterildi. Rolling Stone dergisinin hazırladığı tüm zamanların en iyi 100 şarkıcısı listesinde 32. sırada yer aldı.

Zenginlerin dergisi olarak bilinen Amerikan merkezli Forbes'a 2006 yılının Ağustos ayında ortak oldu. Bono'nun Forbes'a, kurulan Elevation adlı yatırım şirketi aracılığıyla ortak olduğu belirtildi. Müziğin yanı sıra, başta Afrika olmak üzere, dünyadaki yoksul insanların sayısını azaltmak gibi sosyal projelere de imza atan Bono'nun, daha önce iki kez ABD Başkanlığı için adaylığını açıklayan Steve Forbes'a ait, 89 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan dergiye ortak olması piyasalarda büyük yankı uyandırdı. Açıklamada Elevation Partners adlı fon şirketi, Türkiye'de de yayınlanan derginin yayıncısı Forbes Media'nın azınlık hisselerini satın aldığı belirtildi. Resmi rakam açıklanmazken, piyasa analistleri Elevation'un Forbes hisselerinin yüzde 40'lık bölümüne 400 milyon dolarlık ödeme yapıldığını kaydediyor. (Devamı...)


14 Nisan
Xinhai Devrimi (Çince: 辛亥革命; pinyin: Xīnhài gémìng) veya 1911 Devrimi veya Çin Devrimi, Çin'in son imparatorluk hanedanının devrilip yerine Çin Cumhuriyeti'nin kurulduğu devrimdir. Devrim Çin takviminde 1911 yılında Xinhai (辛亥) yılına denk geldiğinden Xinhai Devrimi olarak adlandırılmıştır.

Devrim birçok ayaklanma ve çatışmadan oluşmaktaydı. Devrimin dönüm noktası ise Demiryolları Koruma Hareketi'nin kötü yönetimi sonucunda 10 Ekim 1911'de çıkan Wuchang Ayaklanması oldu. Devrimin sonucunda sekiz yaşındaki Son İmparator Puyi'nin 12 Şubat 1912'de tahttan indirilmesiyle Çin'de 2000 yıllık imparatorluk dönemi sona erdi ve cumhuriyetin ilanı ile Modern Çin tarihi başlamıştır. (Devamı...)


August Schleicher (d. 19 Şubat 1821 Meiningen - ö. 6 Aralık 1868 Jena) Alman dilbilimciydi; karşılaştırmalı dil araştırmalarında “Stammbaum” Teorisi’nin (Soyağacı kuramı) kurucusudur ve Franz Bopp ile birlikte Hint-Avrupa Dil Ailesi’nin (Indogermanistik) öncüleridir.

August Schleicher, Hint-Avrupa dil ailesindeki dillerin ilişkilerini araştırmıştır. Dilbilimi, Doğa Bilimleri’nin alanı olarak görmüştür. Dili, yaşamın doğal bir parçası olarak tanımlamıştır ve değişimi ise biyolojik yapıdaki gelişimler gibi, evrimin meşruluğu altında görmüştür. Araştırma sonuçlarının temelinde, Ağustos 1853'te Hint-Avrupa dillerinin kökenini ilk defa, dilbilimin ve biyolojinin tarihinde (örneğin Charles Darwin'in) yayımlanan “Soyağacı teorisiyle” resmetmiştir. Hint-Avrupa dillerinin karşılaştırmalı dilbilgisinin ele alındığı (1861) “Compendium” isimli eser, August Schleicher’in temel eseri olarak görülmektedir. August Schleicher, Türingiya eyaletinde hükûmet merkezi olan Meiningen’de doktor çocuğu olarak doğmuştur. Babası Johann Gottlieb Schleicher (1793–1874) 1815'te üniversite öğrencisiyken, Jena’da “Burschenschaft”ın (demokratik Almanya devleti isteyen üniversite öğrencileri birliği) kuruluşuna katılmıştır. 1822 yılında ailesi Meiningen’den Sonneberg’e taşınır. Burada babası doktorluğuna devam eder. Açık görüşlü olan babasıyla müzikte yeteneği olan annesi, dil yetisi olan oğullarının iyi bir okul eğitimi almasına dikkat ederler. August Schleicher çocukluk ve gençlik yıllarını Sonneberg’de geçirir. 16 yaşından sonra, Coburg’a yakın olan “Casimirianum” lisesine gider. (Devamı...)


15 Nisan
Keskin nişancı uzun namlulu silahlarla -ve genellikle- uzun mesafeden hassas atış yapmak üzere yetiştirilmiş kimse. Çoğunlukla polis, asker gibi silahlı bir birlikte görev alan bu kimselere keskin nişancı tüfekleri ile özel eğitim verilir. Keskin nişancılar hedeflere çok uzaktan isabet kaydetmek ya da çok küçük hedefleri vurmak için keskin nişancı ekipmanlarını kullanırlar. Ayrıca, düşman tarafından görülmemeleri için gizlilik ve kamuflaj eğitimi alırlar.

Ordunun yanı sıra birçok polis departmanı da, özel eğitimli ekiplerinde keskin nişancılara yer verir. Genellikle deneyimli avcılar da keskin nişancıların kullandığı bazı yöntem ve teçhizatları kullanırlar. İngilizcede keskin nişancılar için kullanılan "sniper" terimi vurulması çok zor olan su çulluğu (İngilizce: snipe) kuşundan türetilmiştir. Standart ordu eğitimlerinde çoğu asker 200 ila 300 metre mesafeden atışlarının yarısında hedefi vurmak üzere eğitim alır. Ama bir keskin nişancı 800 metre uzaktan her atışında hedefi vurmak üzere eğitilmiştir. Bazı keskin nişancılar, hedefin elindeki bir cismi vuracak kadar isabetli atışlar yapmak üzere eğitilmişlerdir. Bu tarz atışlar, özellikle uzak mesafelerde çok iyi nişan almayı gerektirir. Rüzgâr hızındaki değişimler, hedeften metrelerce sapmaya sebep olabilir. Bu sebeple keskin nişancılar rüzgârın mermi uçuşundaki etkilerini hesaba katmak zorundadırlar. Ayrıca yer çekimi sebebiyle keskin nişancının attığı mermiler uçuş sırasında bir parabol çizecektir. Bu sebeple keskin nişancı hedefin daha üstüne nişan alır. (Devamı...)


Anthony van Dyck (Flamanca: Antoon Van Dijck; 22 Mart 1599, Anvers - 9 Aralık 1641, Londra), Flaman ressam. Anversli bir tacirin oğlu olarak dünyaya geldi. Sanat yaşamı kısa; fakat göz kamaştırıcıdır. Prenslerin ve kralların gözdesiydi, İngiliz portre okulu'nu kurdu ve bir renge adını verdi (Van Dyck kahverengisi). 1609'dan 1612'ye kadar Hendrick Van Balen'in yanında çıraklık yaptı. İhtiyar adlı bir resmi 1613 tarihini taşır. Jacop Jordaens ve Peter Paul Rubens ile çalıştı, 1618'de usta oldu. 1620'de koleksiyoncu Thomas Howard tarafından saraya sokuldu ve Howard'ın sayesinde Venedik resim sanatıyla tanıştı. 1622'den 1627'ye kadar İtalya'da oturdu; Roma'da Kardinal Bentivoglio'nun misafiri oldu, sonra Cenova'ya yerleşti ve özellikle portreler çizdi.

1627-1632 arasında Ansver'de kiliseler için çalıştı ve portreler yaptı. 1630'da Paris'e gitti, meşhur kemerlerin gravürlerini yaptı. 1632'de I. Charles, ona şövalye unvanı verdi, lütuflara ve paraya boğdu. Van Dyck o tarihten sonra ingiliz soylularının resimlerini çizdi ve Blackfriars veya Eltham'daki kır evinde lüks bir hayat yaşadı. Sanatçı önceleri Caravaggio ile Jordaens'in etkisi arasında kararsız kaldıktan sonra, yaygın fırça vuruşunu ve parlak renklerini benimsediği Peter Paul Rubens'in üslubuna kendini kaptırdı; fakat bu üslubu değiştirerek kendi mizacına uydurmayı başardı. Rubens gibi edebi ve mitolojik konuları işledi. Su perilerinin yıkanması, Diana ve Endymion, Amaryllis ve Myrtila, Renald ile Armida adlı eserleri, ressamın bu dönemine örnek olarak gösterilir. Anthony van Dyck aynı zamanda büyük bir katolik ressamdır; Valon Brabant ve Flandre kiliseleri için hazırladığı geniş tuvallerde, ölçülü ve yumuşak, yepyeni bir barok anlayışı görülür. Dindarlığı sonsuz, bitkin bir üzüntüyü yansıtan ince ayrıntılarla doludur. Kutsal Aile, Pieta gibi tablolarında görülen bu özellik, resimlerinin beğenilmesinde büyük bir rol oynadı. Fakat Anthony van Dyck asıl başarısını eşsiz portreciliğine borçludur.(Devamı...)


16 Nisan
Küçük panda (Ailurus fulgens), Kızıl panda olarak da bilinir, etçiller (Carnivora) takımından çok ürkek ve tehlike altında olan bir tür. Üstünü yalayarak temizlerken bir kediyi andırdığı için "Kedi ayısı" da denilir. Zoolojik sınıflandırılmasının ayrıntıları hala tartışılmaktadır.

Küçük pandanın uzunluğu 120 cm ve ağırlığı 4,5 kg'a varır. Ömrü doğal ortamında 9-10 yıla, hayvanat bahçesinde ise 14 yıla varabilir. Dış görünüşü ile ilk bakışta bir rakuna benzer ama rakundan daha zariftir. Üstü kızıl kahverengi veya bakırımsı kahverengi, altı ise parlak siyah renktedir. yüzü genelde beyaz renktir ve kızıl kahverengi gözyaşı damlalarını andıran işaretler vardır. Burnu kısa ve siyah renk, kafası yuvarlağımsı ve kulakları orta büyüklükte ve sivri olur. Kuyruğu siyah-beyaz halkalıdır. Küçük panda pek ses çıkarmaz. Kendi aralarında iletişim kurmak için ötermiş ya da gıcırdarmış gibi sesler çıkarırlar. Küçük panda Himalaya'nın doğusunda Nepal'dan Çin'in Yunnan iline kadar uzanan bir coğrafyada yaygındır. Bu bölge içerisinde ılıman alanlarda 10-25 °C, dev ormangülü rhododendron, büyük bambu ya da meşe ormanlarını ve 2000-4600m yüksekliği tercih eder. Küçük panda çok yetenekli bir tırmanıcıdır. Geceleri yiyecek arayışına çıkar, gündüzleri ise ağaçların dallarında uyuyarak geçirir. Sıcak havaya hiç katlanamaz; 25 dereceden daha sıcak havalarda sorun yaşayabilir. Zaten bu yüzden bütün gününü yüksek ağaç dallarında ya da mağaralarda uyuyarak geçirir. Tehlike sezdiklerinde ulaşılamayan ağaç dallarına ya da kayalık aralıklarına kaçarlar. Kaçmaya imkânları olmadığı takdirde iki ayak üstünde durarak olduklarından daha büyük görünmeye çalışır ve sivri tırnaklı ön ayakları ile kendilerini savunurlar, ve düşmanlarının üzerinde böylece bayağı derin yaralar bırakabilirler. Küçük panda tehlikeli bir hayvan değildir, ama köşeye sıkıştırıldığında kendini savunmasını iyi bilir. En fazla yediği madde bambu filizleridir. Ayrıca kökler, otlar, meyveler, tohumlar, fındıklar yer ve ara sıra böcek, küçük kemiriciler, kuş yavruları avlar ve yumurta yer. (Devamı...)


Sergey Yutkeviç ya da tam adıyla Sergey Yosifoviç Yutkeviç (Rusça: Сергей Иосифович Юткевич; d. 28 Aralık 1904, Petersburg, Rus Çarlığı - ö. 24 Nisan 1985, SSCB), belgesel filmleriyle tanınmış Sovyet sinema yönetmeni.

Kiev ve Moskova'da resim öğrenimi gördü. Tiyatro ve filmlerde çevre düzenlemecisi olarak çalıştı, yönetmen yardımcılığı yaptı. Grigori Kozintsev ve Leonid Trauberg ile birlikte FEKS'i (Acayip Aktör Fabrikası) kurdu ve sessiz sinemanın sonlarında ilk filmlerini gerçekleştirdi. İki kısa filmden sonra 1931'de yönettiği ilk uzun ve sesli çalışması Zlatiye gori'de (Altın Dağlar) Sovyet sinemacıların kurgu ilkelerini uyguladı. 1932 tarihli filmi Vstrecnyi (Karşı Plan) toplumcu gerçekçilik akımının sinemadaki bir örneğiydi. 1933'te Türk Kurtuluş Savaşı üzerine bir film çekmek üzere Türkiye'ye gelen Yutkeviç, senaryosunun kabul edilmemesi üzerine, içinde Atatürk'ün Onuncu Yıl Nutkunu verdiği sahnenin de yer aldığı Türkiye'nin Kalbi Ankara (1934) belgeselini yaptı. Leningrad'da bir deneme stüdyosu kurarak Noviye pohojdeniya Şveyka (1943; Şvayk'ın Yeni Serüvenleri) ve sansür tarafından yasaklanan Svet nad Rossiei (1947; Rusya'nın Üzerindeki Işık) gibi ilginç filmler yönetti. 1955'te gerçekleştirdiği Othello görkemli bir tiyatro uyarlamasıydı. Yutkeviç, Yves Montand'ın 1957'deki SSCB turnesi ve Kruşçev'in 1960'taki Fransa gezisi üzerine de belgeseller çekti. (Devamı...)


17 Nisan
Kaval çoban çalgısı olarak bilinen kaval, yörede daha çok şimşir ağacından (nadiren livori, incir ve erik ağacından), altta 1 ve üstte 7 delikli olarak imal edilir. Dilli kaval ve dilsiz kaval olarak adlandırılan iki türü vardır. Dilli kavalın ucunda ses üretimini sağlayan bir düdük bulunur. Dilsiz kaval ise içi boş bir boru olup çalan kişi nefes teknikleriyle istenen sesi çıkarır. Çobanların kavalı üflemesindeki bir amaç, otlanan hayvanların sakin kalması ve sürüden ayrılmamasıdır, bu gelenek halen günümüzde de uygulanmaktadır.

Dilsiz kaval üflenme teknikleri açısından Ney'e benzer fakat ayrıldığı önemli farklılıklar vardır. Dilsiz kavaldan ses çıkarmak için dudaklar U harfi biçimine getirilir ve çeneye paralel tutulan kaval yüz ekseninden yaklaşık 45 derece sağ ya da sola saptırılarak ses çıkarılmaya çalışılır. Dilli kavalda ses çıkartmak daha kolay olsa da çalmak için horlatma denilen ve alt-üst çene kemiklerinin de kullanıldığı nispeten kolay bir yöntem uygulamak gerekir. Yapı olarak oldukça basit olan kaval nefese büyük özgürlük tanıdığı için çok değişik üfleme teknikleri geliştirilebilir. (Devamı...)


Aleksios Apokaukos (YunancaGrekçeἈλέξιος Ἀπόκαυκος; ö.1345) Bizans İmparatorları III. Andronikos (1328-1341 arası hükümdar) ve V. İoannis (1341-1357 arası hükümdar) dönemlerinde önde gelen devlet adamı ve yüksek rütbeli (megas doux) askeri. Yüksek devlet makamlarını yükselmesini VI. İoannis'un (1347-1354 arası hükümdar) himayesine borçlu olmasına rağmen 1341-1347 arası iç savaşında V. İoannis'i destekleyen hizbin liderlerinden Patrik XIV. İoannis Kalekas ile hamisine karşı bir olmuştur. Bir hapishane denetimi sırasında siyasi tutuklular tarafından linç edilerek öldürülmüştür.

Aleksios'un kökeni sıradan ailedendir ve Bitinya'da bir yerde 13. yüzyılın sonlarında doğmuştur. Buna rağmen âlim Theodore Hyrtakenos'tan eğitim almış ve vergi memuru olmuştur. 1320 yılında tuz tesislerinin direktörü, sonra Batı themalarının domestikos'u olmuştur. 1321 yılında imparatorluk parakoimōmenos'u (chamberlain, saray nazırı) olana kadar bürokrasi basamaklarında yükselmiştir. Pozisyonu onu torunu III. Andronikos lehine İmparator II. Andronikos'u tahttan indirmek için Syrgiannes Palaiologos ve prōtostratōr Theodore Synadenos ile komplo kuran İoannis Kantakuzinos için ihtiyaç duyulan biri haline getirmiştir. Savaş tehdidi nedeniyle, İmparator Trakya ve Makedonya'nın bazı bölgelerini III. Andronikos'a verdi. 1328 yılında III. Andronikos tek başına imparator olduğunda, yakın arkadaşı Kantakuzinos'u baş bakan yaptı ve Aleksios ise Kantakuzinos'un boşalttığı makam olan imparatorluk sekreteryası başı (mesazōn) ve devletin maliyesinden sorumlu görevler ile ödüllendirildi. Bu makamlar ona önemli bir miktar servet yapmasına imkan verdi, servetiyle Marmara denizi sahilinde Selymbria yanında Epibatai'da kişisel bir sığınağı kale şeklinde bir ev yaptı. 1341 yılının başlarında Andronikos'un ölümünden hemen önce Bizans donanmasına komuta etme gücü veren yüksek bir rütbe olan megas doux ("Büyük dük") ünvanıyla ödüllendirildi. Cebinden 100,000 Hiperpiron vererek donanmayı yeniden donattı. (Devamı...)


18 Nisan
Diyorit doğada nadir bulunan oldukça sert bir yapıya sahip olan plutonik bir kaya çeşidi. Diyoritleri bölmek, parçalamak ve kullanılır hale getirmek çok zordur.

Mağmanın yukarı doğru yükselmesi sonra yerin iç kısmında milyonlarca yıl yavaşca soğuyarak meydana gelmektedir. Fanaritik dokuya sahiptir. Birbirinden gözle kolayca ayrılabilen açık ve koyu renkli minerallerden oluşur. Ana mineral ögeleri feldispat plajiyoklaz, biyotit ve hornblenddir. Diğer mineraller ise zirkon, apatit, sfen, manyetit, ilmenit ve sülfürlerdir. Feldispat oranı %75 dir. Silis oranı %60 a yakındır yani intermediate (ortaç) kayaçtır. Mafik kayaçlara göre daha açık renktedir. Gri, koyu gri ya da yeşilimsi renktedir. Hornblend ve diğer koyu mineral eksikliği olduğu zaman leuco diorite (beyaz diyorit) denir. Olivin ve demir açısından zengin olanlara ise ferro diorite (demirli diyorit) denir. Diyoritler, granit ve gabro ile etkileşimde bulunabilmektedir ve birleşebilmektedir. Bazen granite çok benzer olabilirler ama granite göre daha açık renktedirler. Diyoritler genelde bir yitim zonu üzerinde mafik kayanın kısmı olarak ergimesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Genellikle volkanik yayların içinde ve And dağları gibi büyük batolitlerin bulunduğu alanlarda oluşmaktadırlar. Dünya üzerinde; Kuzey Avrupa'da yeryüzüne çıkmış olarak, güneyde ise sapkın kaya olarak görülür. İngiltere’de Markfield ve Leicestershıre, Almanya’da Thüringen ve Saksonya, İtalya’da Sondria, Türkiye'nin Kuzeydoğu bölgesinde, Yeni Zelanda Darrans aralığı, And Dağları, Guernsey Adası, ABD'de Minnesota ve Mısır’da Idahet, Finlandiya, İsveç, İskoçya ve Romanya'da nadir olarak bulunmaktadır. (Devamı...)


Yoweri Museveni (d. 15 Eylül 1944), Ugandalı siyasetçi. Museveni, Afrika ülkesi Uganda'da 26 Ocak 1986 tarihinden bu yana devlet başkanlığı makamında bulunmaktadır.

Uganda'nın kuzey bölgelerinde kayda değer bir istisna ile Museveni hükümeti kötü yönetim, isyancı faaliyet ve iç savaşa yıllardır maruz kaldığı bir ülkede göreceli istikrar ve ekonomik büyüme getirdi. Yoweri Museveni 1990'ların orta ve sonlarında Afrikalı liderlerin bir yeni nesil parçası olarak Batı tarafından övülmüştür. Ancak Başkanlığı sırasında İkinci Kongo Savaşı sırasında ve diğer Büyük Göller bölgesinde çatışmalar sırasında Kongo'yu istila ve işgal ederek aldığı övgüler gölgelenmiştir. Museveni, iktidardaki 30. yılını geride bıraktığı 2016 yılında gerçekleştirilen son seçimlerde oyların %60,6'sını elde ederek, beş yıllık bir süre için daha iktidarda kalmayı garantilemiştir.(Devamı...)


19 Nisan
Diyorit doğada nadir bulunan oldukça sert bir yapıya sahip olan plutonik bir kaya çeşidi. Diyoritleri bölmek, parçalamak ve kullanılır hale getirmek çok zordur.

Mağmanın yukarı doğru yükselmesi sonra yerin iç kısmında milyonlarca yıl yavaşca soğuyarak meydana gelmektedir. Fanaritik dokuya sahiptir. Birbirinden gözle kolayca ayrılabilen açık ve koyu renkli minerallerden oluşur. Ana mineral ögeleri feldispat plajiyoklaz, biyotit ve hornblenddir. Diğer mineraller ise zirkon, apatit, sfen, manyetit, ilmenit ve sülfürlerdir. Feldispat oranı %75 dir. Silis oranı %60 a yakındır yani intermediate (ortaç) kayaçtır. Mafik kayaçlara göre daha açık renktedir. Gri, koyu gri ya da yeşilimsi renktedir. Hornblend ve diğer koyu mineral eksikliği olduğu zaman leuco diorite (beyaz diyorit) denir. Olivin ve demir açısından zengin olanlara ise ferro diorite (demirli diyorit) denir. Diyoritler, granit ve gabro ile etkileşimde bulunabilmektedir ve birleşebilmektedir. Bazen granite çok benzer olabilirler ama granite göre daha açık renktedirler. Diyoritler genelde bir yitim zonu üzerinde mafik kayanın kısmı olarak ergimesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Genellikle volkanik yayların içinde ve And dağları gibi büyük batolitlerin bulunduğu alanlarda oluşmaktadırlar. Dünya üzerinde; Kuzey Avrupa'da yeryüzüne çıkmış olarak, güneyde ise sapkın kaya olarak görülür. İngiltere’de Markfield ve Leicestershıre, Almanya’da Thüringen ve Saksonya, İtalya’da Sondria, Türkiye'nin Kuzeydoğu bölgesinde, Yeni Zelanda Darrans aralığı, And Dağları, Guernsey Adası, ABD'de Minnesota ve Mısır’da Idahet, Finlandiya, İsveç, İskoçya ve Romanya'da nadir olarak bulunmaktadır. (Devamı...)


Yoweri Museveni (d. 15 Eylül 1944), Ugandalı siyasetçi. Museveni, Afrika ülkesi Uganda'da 26 Ocak 1986 tarihinden bu yana devlet başkanlığı makamında bulunmaktadır.

Uganda'nın kuzey bölgelerinde kayda değer bir istisna ile Museveni hükümeti kötü yönetim, isyancı faaliyet ve iç savaşa yıllardır maruz kaldığı bir ülkede göreceli istikrar ve ekonomik büyüme getirdi. Yoweri Museveni 1990'ların orta ve sonlarında Afrikalı liderlerin bir yeni nesil parçası olarak Batı tarafından övülmüştür. Ancak Başkanlığı sırasında İkinci Kongo Savaşı sırasında ve diğer Büyük Göller bölgesinde çatışmalar sırasında Kongo'yu istila ve işgal ederek aldığı övgüler gölgelenmiştir. Museveni, iktidardaki 30. yılını geride bıraktığı 2016 yılında gerçekleştirilen son seçimlerde oyların %60,6'sını elde ederek, beş yıllık bir süre için daha iktidarda kalmayı garantilemiştir.(Devamı...)


20 Nisan
2013 FIFA 20 Yaş Altı Dünya Kupası finali Türkiye'de düzenlenen 2013 FIFA 20 Yaş Altı Dünya Kupası'nın şampiyonunu belirlemek için İstanbul'daki [[Nef Stadyumu
Türk Telekom Stadyumu]]'nda , 13 Temmuz 2013 tarihinde oynanan maç. Fransa ile Uruguay takımları arasında oynanan final maçının normal süresi ve uzatma dakikaları golsüz eşitlikle tamamlandı. Seri penaltı atışları sonucunda rakibini 4-1 yenen Fransa, kupanın sahibi oldu.

Fransa, organizasyon tarihindeki en büyük başarısını 2011 FIFA 20 Yaş Altı Dünya Kupası'nda yarı final oynayarak elde etmişti. 2013 turnuvasını ise şampiyon olarak tamamlayarak tarihinde ilk defa bu kupanın sahibi oldu. En büyük başarısını 1997 turnuvasında final oynayarak elde eden ve bu finalde Arjantin'e 2-1 kaybeden Uruguay ise, turnuva tarihinde ikinci kez finalde kaybetti. Finale kalan Fransa ve Uruguay takımları, daha önce 20 Yaş Altı Dünya Kupası'nda sadece bir defa karşılaşmışlardı. 29 Haziran 1997 tarihindeki 1997 FIFA Dünya Gençler Şampiyonası çeyrek finalinde oynanan maçın normal süresi ve uzatmalarının 1-1 sonuçlanmasının ardından seri penaltı vuruşlarına geçilmiş, penaltılarda rakibine 7-6'lık üstünlük kuran Uruguay rakibini eleyerek yarı finale yükselmişti. Bu turnuvada finale kadar çıkmayı başaran Uruguay, finalde Arjantin'e 2-1 yenilip turnuvayı ikinci tamamlamıştı. (Devamı...)


Amelia Earhart ya da tam adıyla Amelia Mary Earhart (d. 24 Temmuz 1897; 2 Temmuz 1937'de kayboldu, 20 Haziran 1938'de öldüğü ilân edildi). Amerikalı havacı ve yazar.

Atlas Okyanusu'nu uçakla tek başına geçen ilk kadın pilot Amelia Earhart'tır. ABD'nin Kansas eyaletinde doğan Earhart I. Dünya Savaşı sırasında askerî hastanelerde hemşirelik yaptı. Savaştan sonra hava taşıtlarındaki hızlı gelişmelerle yakından ilgilendi. 1928'de Atlas Okyanusu'nu yolcu olarak geçen ilk kadın olarak ün kazandı. 20-21 Mayıs 1932'de tek başına Newfoundland'dan İrlanda'ya uçarak Atlas Okyanusu'nu geçti. ABD'yi baştan başa geçtiği uçuşundan sonra, Ocak 1935'te, Newfoundland-İrlanda arasındaki mesafeden daha uzun olan Hawaii-California arasını yine tek başına uçan ilk kişi oldu. 1937'de Amerikalı meslektaşı Fred Noonan ile Lockheed Electra modeli, çift motorlu bir uçakla dünya turuna çıktı. Yolculuğunun üçte ikisini tamamladığı sırada, uçak Pasifik Okyanusu'nun ortalarında kayboldu ve Earhart'ın izine bir daha rastlanamadı.ABD o zamana göre tarihin en büyük kurtarma operasyonunu gerçekleştirdi. Anne ve babası, Amy Otis Earhat ve Edwin Stenton Earhart'dı. (Devamı...)


21 Nisan
Antikythera düzeneği (Yunanca: Αντικύθηρα, Türkçe söylenişi: Adikitira), astronomik konumları hesaplamak için tasarlanan eski mekanik bir hesap makinesidir. 1900-1901 yılları arasında Girit ve Mora Yarımadası arasında bulunan Yunan Küçük Çuha (Antikythera) adası yakınlarında keşfedilmiş Antikythera enkazından çıkarılmıştır.

1900 yılında, Elias Stadiatos adlı bir Yunan süngerci, Yunanistan'da Antikythera adlı küçük bir adanın yakınlarında, eski çağlardan kalma bir batık keşfetti. Bu yaklaşık MÖ 87 yılında batmış bir yük gemisiydi. Denizin dibinde, batığın çevresine saçılmış heykeller, süngerciyi çok etkilemişti. Geminin taşıdığı yükler arasında, mücevherler, çömlekler, mobilyalar, bronz eşyalar ve amforalar dolusu şarap vardı. MÖ 1. yüzyılda yaşayan insanlar için lüks tüketim malları taşıyan bir gemiydi bu. Batıktan çıkarılanlar arasındaki en değerli bulgu, içinde tuzlu suyun etkisiyle bozunmuş, ezilerek iç içe geçmiş çarklar bulunan tahta bir kutucuktu. Yaklaşık bir ayakkabı kutusu büyüklüğündeki bu kutunun içinde, bir tür mekanik düzenek bulunuyordu. Batığın bulunduğu yıllarda, ahşap buluntuları korumaya yarayan yöntemler henüz olmadığından, kutu çıkarıldıktan kısa bir süre sonra bozularak yok oldu. (Devamı...)


İbn-i Heysem (Arapça: ابن الهيثم, tam adı: ابو علی، حسن بن حسن بن هيثم‎ Abū 'Alī al-Hasan ibn al-Hasan ibn al-Haytham, Latince: Alhacen ya da Alhazen), Arap fizikçi, matematikçi ve filozoftur.

İbn-i Heysem 965'te Basra'da doğdu, 1038-1040 yılları arasında Kahire'de öldü. Fizik, matematik ve felsefe alanlarında çalışmalar yapmıştır. Öğrenimine Basra'da başladı. Zamanının yüksek din ve fen ilimlerini de burada öğrendi. Tahsilinin bir kısmını tamamladıktan sonra, Bağdat'a giderek özellikle; matematik, fizik, mühendislik, astronomi, metalurji gibi pozitif bilimleri öğrenip, şöhrete kavuştu. Öğrendiklerini uygulama safhasına koymak için çok gayret gösterdi. Birçok önemli neticeler ve başarılar elde etti. İbn-i Heysem'in başarıları diğer memleketlerde duyulunca, Mısır'da hüküm süren Fatimi Devleti hükümdarlarından El-Hakim kendisini Mısır'a davet etti. İbn-i Heysem, Mısır'a gitmeden önce, Nil Nehri ile ilgili bir sulama projesi ve bazı teknik çalışmalarda bulunmuş, Nil Nehri'nden nasıl istifade edilebileceğini araştırmıştı. Projesini Fatimi sultanı El-Hakim'e açıklayınca, sultan projenin gerçekleştirilmesi için ona her türlü yardımı yapacağını bildirdi. İbn-i Heysem, Nil Nehri boyunca ilmi ve teknik incelemelerde bulundu. Yaptığı projelerin başarılı bir şekilde uygulanmasının o günkü şartlarda mümkün olmadığını görünce, hükümdardan af diledi. İbn-i Heysem, El-Hakim'in kendisi hakkında kanaatlerinin değişmesinden korkarak, gözden ırak bir yere çekilip hükümdardan uzak durmaya karar verdi. Gizlice ilmi çalışmalarını sürdürerek birçok eser yazdı. İlim tarihçilerine göre, İbn-i Heysem'in hayatının bu dönemi en verimli ve başarılı devri olmuştur. İbn-i Heysem, Birûni ve İbn-i Sina ile çağdaştı. (Devamı...)


22 Nisan
Kızıldeniz (Arapça (1): ‏البحر الأحمر‎ El-Bahr el-ahmar; Arapça (2): ‏الخليج العربي‎ El-Halic el-Arabi; İbranice: ‏'ים סוף ‎Yam Suf; Tigrinya ቀይሕ ባሕሪ QeyH baHri), Afrika ile Asya (Arap Yarımadası) arasında yer alan, Hint Okyanusu'na bağlı bir denizdir. Kızıldeniz adı, Yunanca Ερυθρά Θάλασσα ("Erythra thalassa") ve Latince "Mare Rubrum" un çevirisinden almıştır. Kızıldeniz, yerel halk tarafından şap denilen mercan kayalıklarından dolayı "Şap Denizi" olarak da bilinmektedir. Uzunluğu yaklaşık 2000 km olup, bazı kaynaklarda 1900 km ya da 2350 km diye geçmektedir. Kuzeyde Mısır'daki Süveyş Kanalı ile doğal olmayan yoldan Akdeniz'e bağlanmıştır; güneyde ise Arap Yarımadası ucunda Babü'l Mendep (Bab el Mendeb) boğazı ile Hint Okyanusu'na bağlanır. Kızıldeniz kuzeyde Sina Yarımadası ile ikiye ayrılır; kuzeydoğuya doğru Akabe Körfezi, kuzeybatıda ise Süveyş Körfezi vardır.İslam dinine göre Musa Kızıldeniz'i asâsıyla yararak İsrailoğullarını Mısır'dan çıkarmış, Firavun ve ordusu İsrailoğullarının peşinden gelirken Kızıldeniz'de boğulmuşlardır.

Bir görüşe göre, Kızıldeniz'in adının, mevsimlik olarak çoğalma patlaması yaşayan Trichodesmium erythraeum adlı alg türlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Ayrıca çevresindeki kıyılarda yer alan mineral bakımından zengin kızıl renkli dağlardan doğmuş olabileceği tahmin edilmektedir. Denizaltı yaşamına ve üremeye elverişli sıcaklıkta olduğundan çok sayıda deniz canlısı barındırmaktadır. Bunun sebebi ise zemindeki büyük sırtta oluşan yarık bölümün yeraltından gelen magma ile dolmasıdır. Bu lavlar çok fazla 1. üretici konumunda bulunan bitkisel planktonlar için besin kaynağı oluşturmaktadır. Tuzluluk binde 44 ile oldukça yüksektir. (Devamı...)


Adam Wilhelm Moltke (d. 25 Ağustos 1785 - ö. 15 Şubat 1864), 1848'den 1852'ye kadar Danimarka Başbakanıydı. 1848'de taslaklanan Danimarka anayasal monarşisinde ilk Danimarka Başbakanı ve 5 Haziran 1849'da Danimarka'nın VII. Frederik tarafından Danimarka Anayasası olarak imzalandı.

25 Ağustos 1785'te Funen adasında, Einsiedelsborg'da doğdu. İnsancıl ve ataerkil bir ata olarak biliniyordu; ancak olağanüstü bir siyasi figür değildi.n 1845 yılından itibaren Mali İşler Bakanı olarak görev yapıyordu. Son mutlak devletin yıkılmasından sonra da görevden alınmıştı. Birkaç gün sonra, yeni ulusal hükümeti hem sosyal konumu hem de ılımlı görüşleri için en uygun lider olarak kurmaya ikna etti. 22 Mart 1848'de yaratılan kabineye Mart Kabinesi adı verildi. 16 Kasım 1848'de yerini Kasım Kabinesi, yerine 13 Temmuz 1851'de Temmuz Kabinesi koydu. 18 Ekim 1851'de yine Ekim Kabinesince değiştirildi. Aslında bir Muhafazakâr Liberal olan kabine, genel liberal çekilme ve dış baskılar yüzünden kademeli olarak giderek muhafazakâr hale geldi. 27 Ocak 1852'de, Christian Albrecht Bluhme, Moltke'nin yerine yeni Başbakan olarak göreve geldi. (Devamı...)


23 Nisan
Fuji Dağı 3.766 m (12.385 ft) yüksekliğiyle Japonya’daki en yüksek dağdır. Fuji, aynı zamanda etkin bir yanardağ olmasına karşın, 1707-08 yıllarındaki patlamasından bu yana volkanik etkinlik göstermemiştir.

Fuji Dağı, uzun eğimli koni biçiminde bir yanardağdır. Tepe kısımları bir hayli soğuk ve her daim karlıdır. Fuji-Hakone-Izu Millî Parkı'nda yer alan Fuji'nin çevresinde pek çok göl ve ormanlık alan bulunmaktadır. Dağ, açık ve nemsiz bir günde, Japonya'nın başkenti Tokyo'dan da görülebilmektedir. Japon halkı, eski çağlardan beri Fuji Dağı’na kutsal bir dağ olarak tapmıştır. Fuji Dağı 2013 yılında dünya mirasları listesine alınmıştır. (Devamı...)


Balder İskandinav tanrılarından Odin ile Frigg'in oğludur. Karısı Nanna, oğlu ise Forseti'dir. Işık, neşe, saflık, güzellik, masumiyet ve barış tanrısıdır. Tanrılar ve insanlar tarafından çok sevilirdi, iyiliği ile dikkat çekerdi. Gücünün az olmasına karşın, sıcakkanlı, akıllı ve belagatliydi. En yakışıklı tanrı olduğu da söylenir. Balder'in salonu Breidablik'di.

Balder, kabuslarında yakında öleceğini görmeye başlamıştı ve bu yüzden Odin ölülerin krallığı Hel'e gidip şüphelenecek bir şey olup olmadığına bakmaya gitti. Orada bir kadınla konuştu ve kadın ona Balder'in gelişine hazırlık yaptıklarını söyledi. Bu durumu duyan annesi Frigg herkesi Balder'e karşı zarar vermemeleri konusunda baskı yaptı ve yemin ettirdi. Artık hiçbir şekilde yara almayan Balder diğer tanrıların hedef tahtası olmuştu. Hepsi atıcılık becerilerini Balder üzerinde deniyorlardı. Ama Frigg ökse otunu unutmuştu ve Loki bu durumu fark etti ve Balder'in kör kardeşi Hod'a ökse otundan yapılmış bir ok vererek Balder'a nişan almasını sağladı. Ok Balder'in tam kalbine geldi ve hemen öldü. Büyük bir keder etrafı sardı. Çünkü Balder sadece Aesir tarafından değil tüm yaşayan canlılar tarafından seviliyordu. Odin cesur Hermod'u atı Sleipnir'i ile birlikte Hel'e yolladı ve ondan Balder'ı oradan geri getirmesini istedi. Hel tüm yaşayan canlıların Balder için gözyaşı dökmesi durumunda onu geri gönderebileceğini söyledi. Ve tüm canlılar ağlamaya başladı. Ama sadece dişi dev Thokk ağlamadı. Thokk, aslında Loki'nin şekil değiştirmiş haliydi. Balder gömülürken karısı Nanna da kederinden öldü ve ikisini yanan bir gemiye koyup denize gönderdiler. Odin oğlunun üzerine eğildi ve kulağına bir şeyler söyledi. Sonra sihirli yüzük Draupnir'i Balder'ın göğsüne koydu. Tanrılar gemiyi denize bırakmak için güçlü dişi dev Hyrrokkin'den yardım istedi. Dev dizgin olarak dört tane yılanı kullanığı bir kurdun üzerinde oraya geldi. (Devamı...)


24 Nisan
Marmara pavuryası (Pachygrapsus marmoratus), Karadeniz, Marmara Denizi, Akdeniz ve Atlas Okyanusunun bir kısmında yaşayan bir yengeç türüdür. Koyu menekşe renginde olup sarı mermer desenlidir. Boyu en fazla 36 mm gelir. Omnivordurlar; su yosunu ve midye ile denizşapkası gibi değişik hayvanlarla beslenir.

Güney Avrupa, Karadenizden Fas kıyılarına, Atlas Okyanusunda Portekiz, İspanya ve Fransa, kıyılarına kadar yayılır. 1996 yılında kuzeyde Manş Denizinde Southampton yöresinde de gözlenmiştir. Kuzeye doğru olan bu yayılma küresel ısınma sonucu su yüzeyinin ısınmasından dolayı olabilir. (Devamı...)


Yi Yuanji (Çince: 易元吉; Wade-Giles: I Yüan-chi) (d. 1000, Changsha, Hunan – ö. 1064) Kuzey Song Hanedanlığı'nın hüküm sürdüğü bölgede yaşayan bir ressamdır. Gerçekçi hayvan tasvirleriyle ün kazanmıştır. Yazar ve oryentalist Robert van Gulik'e göre, Yi Yuanji'nin resimleri gibbonların özellikle tanınmasını sağlamıştır.

11. yüzyıl eleştirmeni Guo Ruoxu (郭若虚) Yi'nin kariyeri ile ilgili şunları söylemektedir. Onun resmi mükemmeldi: Çiçekler ve kuşlar, arılar ve ağustos böcekleri, O ince detaylarla hayatı yorumlamıştı. İlk başta o çiçek ve meyve konusunda uzmanlaşmıştı, fakat sonra Zhao Chang'in resimlerini gördü ve iç çekerek üstünlüğünü kabul etti. Sonra eski sanatçılarca henüz denenmemiş konuları ele alarak ün kazanmak için karaca ve gibbon resimleri yapmaya başladı. Doğal ortamlarında karacaları ve gibbonları izlerken, güney Hubei ve kuzey Hunan dağlarında gezerek aylar geçirdi.(Devamı...)


25 Nisan
Marmara pavuryası (Pachygrapsus marmoratus), Karadeniz, Marmara Denizi, Akdeniz ve Atlas Okyanusunun bir kısmında yaşayan bir yengeç türüdür. Koyu menekşe renginde olup sarı mermer desenlidir. Boyu en fazla 36 mm gelir. Omnivordurlar; su yosunu ve midye ile denizşapkası gibi değişik hayvanlarla beslenir.

Güney Avrupa, Karadenizden Fas kıyılarına, Atlas Okyanusunda Portekiz, İspanya ve Fransa, kıyılarına kadar yayılır. 1996 yılında kuzeyde Manş Denizinde Southampton yöresinde de gözlenmiştir. Kuzeye doğru olan bu yayılma küresel ısınma sonucu su yüzeyinin ısınmasından dolayı olabilir. (Devamı...)


Yi Yuanji (Çince: 易元吉; Wade-Giles: I Yüan-chi) (d. 1000, Changsha, Hunan – ö. 1064) Kuzey Song Hanedanlığı'nın hüküm sürdüğü bölgede yaşayan bir ressamdır. Gerçekçi hayvan tasvirleriyle ün kazanmıştır. Yazar ve oryentalist Robert van Gulik'e göre, Yi Yuanji'nin resimleri gibbonların özellikle tanınmasını sağlamıştır.

11. yüzyıl eleştirmeni Guo Ruoxu (郭若虚) Yi'nin kariyeri ile ilgili şunları söylemektedir. Onun resmi mükemmeldi: Çiçekler ve kuşlar, arılar ve ağustos böcekleri, O ince detaylarla hayatı yorumlamıştı. İlk başta o çiçek ve meyve konusunda uzmanlaşmıştı, fakat sonra Zhao Chang'in resimlerini gördü ve iç çekerek üstünlüğünü kabul etti. Sonra eski sanatçılarca henüz denenmemiş konuları ele alarak ün kazanmak için karaca ve gibbon resimleri yapmaya başladı. Doğal ortamlarında karacaları ve gibbonları izlerken, güney Hubei ve kuzey Hunan dağlarında gezerek aylar geçirdi.(Devamı...)


26 Nisan
SN 1604 Süpernova 1604 (ayrıca Kepler'in Süpernovası, Kepler'in Novası veya Kepler'in Yıldızı olarak da bilinir), gökyüzünde Yılancı takımyıldızı yönünde Samanyolu'nda ortaya çıkan bir süpernova. Eylül 2011 itibarıyla galaksimizde gözlenmiş son süpernovadır ve Dünya'dan yaklaşık olarak 20.000 ışık yılı uzaklıktadır. -2,5 kadir görünen parlaklığıyla gece gökyüzünde tüm yıldızlardan ve Venüs hariç tüm gezegenlerden daha parlak olarak çıplak gözle gözlemlenebilmiştir. Süpernova 1604, üç hafta boyunca gündüzleri de görülebiliyordu.

Süpernova ilk olarak 9 Ekim 1604 tarihinde kuzey İtalya'da gözlenmiştir. Johannes Kepler, 17 Ekim'de gözlemlemeye başladı. SN 1604 üzerinde yaptığı sistemli araştırmalar nedeniyle Kepler'in yıldızı olarak anılmıştır. Kepler bu çalışmalarını LatinceDe Stella nova in pede Serpentarii adlı kitabında toplamıştır. Bu kitapta Kepler, SN 1604'ten şöyle bahseder; Bu ne Satürn'ün, ne Jüpiter'in, ne Mars'ın ve ne de başka bir gezegenin yörüngesinde değildir. Daha da ötesi açıktır ki onu ilk gördüğüm günden beridir aylar süren dönem boyunca yerinden bir tek dakika bile hareket etmemiştir. Eğer gezegen olsaydı hareket ediyor olurdu. Hatta yeni yıldız, ne Ay'ın üzerinde, ne de yedi hareketli yıldızın yörüngesindedir. Fakat diğer sabit yıldızlar gibi 8. kürededir. (Devamı...)


Faike Ateşin (Farsçaفائقه آتشین, AzericeFaiqə Atəşin; 5 Mayıs 1950, Tahran) ya da bilinen adıyla Guguş (گوگوش, Ququş), Azeri asıllı İranlı şarkıcı, oyuncu.

Guguş'un ebeveynleri Sabir ve Nesrin Ateşin Sovyet Azerbaycan kökenliydi ve bu nedenle doğan ilk çocuklarına Guguş ismi vermek istediyseler de İran kültürü dışındaki isimler tanınmadığı için resmiyette Guguş'un adı doğum belgesinde Faike Ateşin olarak tescil edilmiştir. O, 1970'li yıllarda İran'ın en sevilen kadın şarkıcısıydı. Onlarca albüm çıkardı, 500'den fazla filmde oynadı. Ancak 29 yaşında ve kariyerinin zirvesindeyken, ülkesinde rejim değişti. İran'ın yeni yönetimi, önce şarkılarını yasakladı, sonra onu, "evlilik dışı bir ilişki sürdürdüğü" gerekçesiyle hapse attı. Dönemin tüm sanatçıları yurt dışına kaçtı. Fakat o, bütün yaşadıklarına rağmen ülkesinde kalmayı tercih etti. Müziğe küstü, uzun ve sıkıntılı bir döneme girerek evine kapandı. (Devamı...)


27 Nisan
Çin-Sovyet ayrılığı (Çince: 中蘇交惡; Rusça: Советско-китайский раскол), Çin ve Sovyetler Birliği arasında 1960-1989 yılları arasında yaşanan ciddi bir diplomatik ayrılıktır. Stalin'in 1953 yılındaki ölümünden sonra Nikita Kruşçev tarafından başlatılan destalinizasyon politikası sonucunda kısmen başlamış, 1969'da zirveye ulaşmış ve farklı yollarla 1980'lerin sonuna kadar sürmüştür.

ÇKP, 1971 yılında Nikita Kruşçev öldüğünde tekrar Sovyetler Birliği ile diplomatik ilişkiler kurarak görüşmüş, fakat iki ülke arasındaki gerilim Brejnev'in Nikita Kruşçev politikasını devam ettireceğini söylemesi üzerine devam etmiştir. Sovyetler Birliği'nde Gorbaçov SBKP Genel Sekreteri olduğunda sorun büyük ölçüde çözülmüştür.

Bu ayrılık zaman zaman sınır çatışmalarına da neden olmuş, iki taraftan (Kızıl Ordu ve Çin Halk Kurtuluş Ordusu) çeşitli asker kayıpları meydana gelmiştir. Ayrıca bu durum uluslararası komünist akımlarda da paralel etkilere de sebep olmuş, Sovyetler Birliği tezleri yanlıları Çin tezleri yanlıları çeşitli ülkelerde politik olarak zıt kutuplara ayrışmıştır. (Devamı...)


Giovanni Battista Tiepolo bilinen diğer adlarıyla Gianbattista veya Giambattista Tiepolo (5 Mart 1696 - 27 Mart 1770), Venedikli ressam ve baskı sanatçısıydı. Tiepolo, Venedikli fresk ressamlarının son "büyük ustası" olarak gösterilir. Gayet çok sayıda eser bırakmış ve sadece İtalya'da değil Almanya ve İspanya'da da çalışmıştır.

Giambattista Tiepolo Venedik'te, kaptan Domenico Tiepolo ile eşi Orsetta'nın altı çocuğunun sonuncusu olarak doğdu. Tiepolo soyadı aristokrat bir aileye ait olsa da, ressamın babası ariskotrat statüsü almayı istemedi. Bölgedeki kilise olan S. Pietro di Castello'da vaftiz edilen ressama, vaftiz babası olan Venedikli soylu Giovanni Battista Dorià'nın şerefine Giovanni Battista ismi verildi. Tiepolo'nun doğumundan bir yıl sonra babası, aileyi maddi güçlükler içinde bırakarak vefat etti. Giambattista ilk başlarda Gregorio Lazzarini'nin öğrencisiydi, ancak eserlerinde dönemin daha yaşlı ressamları olan Sebastiano Ricci and Giovanni Battista Piazzetta'nın etkileri daha fazla görüldü. 19 yaşındayken, ilk büyük siparişi olan İshak'ın Kurban Edilişi'ni (şimdi Accademia'da) tamamladı. 1717'de Lazzarini'nin atölyesinden ayrıldı ve Fraglia ressamlar loncasına kabul edildi. 1719'da, dönemin iki Venedikli ressamı olan Francesco ve Giovanni Antonio Guardi'nin kız kardeşi Maria Cecilia Guardi ile evlendi. Çiftin dokuz çocuğu oldu, dört kızları ve üç oğulları hayatta kaldı. Domenico ve Lorenzo isimli oğulları ressamın asistanlığını yaptı ve sonraları kendi adlarıyla da tanınmaya başladı. Üçüncü oğlu ise rahip oldu. Udine'nin Friulian kasabasından bir aristokrat olan Dionisio Delfino, kasabadaki şapelin ve sarayın fresklerle dekore edilmesi işini Tiepolo'ya verdi (1726-28). Ressamın Venedik'te yaptığı ilk başyapıtlar ise Ca' Dolfin'in kabul odasının dekorasyonu için büyük tuvallere çizdiği, antik savaşları ve zaferleri betimleyen bir dizi tabloydu (yaklaşık 1726-29). (Devamı...)


28 Nisan
Ferrari merkezi ve kuruluş yeri İtalya'nın Modena şehrinin yakınındaki Maranello'da olan İtalyan bir lüks spor otomobili üreticisidir. 1929'da Alfa Romeo'nun yarış takımı olarak kurulmuş, 1947'de pist dışına da yasal olarak uygun otomobil üretimine başlamıştır.

Ferrari'nin hikayesi, Enzo Ferrari'nin yaşam hikayesi olarak kabul edilir. Ferrari üzerine yayınlanan hemen hemen tüm belgeseller ve tanıtımlarda Enzo Ferrari'nin yaşam hikayesini anlatılır. Enzo Ferrari, Modena şehrinde 1898 yılında dünyaya geldi. I. Dünya Savaşı'nda babasını ve kardeşlerini kaybettikten sonra 1916 yılında, henüz 18 yaşındayken yalnız kaldı. Yarışçılık kariyeri de bu dönemlerde başladı. 1920 yılında Alfa Romeo'nun yarış pilotlarından biri oldu, ismi de bu dönemde bir efsane misali kulaktan kulağa yayıldı. (Devamı...)


Musa (Arapça: موسى, İbranice: מֹשֶׁה Móše), İbrani peygamber, öğretmen ve lider. İslam, Hristiyanlık, Yahudilik ve Bahailikte peygamber kabul edilir. MÖ 13. yüzyılda halkını Mısır'daki esaretten kurtarmıştır.

Musa'nın hayatı ile ilgili kaynak alınan belgeler dinî metinlerdir. Bunlar Tevrat'ın Çıkış, Levililer, Sayılar ve Tesniye bölümleridir. Tekvin ve Çıkış'a göre; İsrailoğulları Mısırlı yerliler ile birlikte Nil Deltası'nın doğu tarafında en ağır işlerde çalışmakta ve Firavun'a kölelik etmekteydiler. Musa, İmran'ın oğludur, Onun babası Yahser, onun da babası Kahes'dir. Levi kabilesindendir, Yakup'un soyundan gelir ve Annesi Yocheved'dir. Kız kardeşi Meryem, erkek kardeşinin adı ise Harun'dur. Musa doğduğu sırada Mısır'da İsrailoğulları köle olarak en ağır işlerde çalıştırılmaktaydı. İsrailoğulları atalarının toprakları olan Kenan illerine gitmek istedi iseler de Firavun onları bırakmadı. Kur'an'a ve Tevrat'a göre Firavun gördüğü bir rüya üzerine İsrailoğullarından doğan bütün erkek çocukların öldürülmesini emretti. Bu hadise Kur'an ve Tevrat'ta yer almaktadır. (Devamı...)


29 Nisan
Berlin Olimpiyat Stadyumu (Olympiastadion Berlin), 1936 yılında Olimpiyat Oyunları için Berlin'de yapılmış olan stadyumdur. 1936 Yaz Olimpiyatları'na ve 1974 FIFA Dünya Kupası'na da ev sahipliği yapan stat 2006 FIFA Dünya Kupası final maçına da ev sahipliği yaptı.

Hertha Berlin'in Bundesliga maçlarını oynadığı stat 74,064 kişiliktir. 2004 yılı içinde tamamen yenilenerek modern hale getirilmiştir. Yenilenen stadyumdaki ilk maç 01/08/2004 tarihinde Hertha Berlin ile Beşiktaş arasında yapılmıştır. 1985'ten beri Almanya Kupası finalleri Berlin Olimpiyat Stadyumu'nda yapılmaktadır. Ayrıca her yıl 6 Avrupa şehrinde yapılan IAAF Golden League atletizm yarışmalarının Berlin ayağı bu statta yapılmaktadır. 1931 yılında, Uluslararası Olimpiyat Komitesi, 11. Yaz Olimpiyatlarına ev sahipliğini yapmak üzere Berlin'i seçti. Adolf Hitler 1933'te Almanya'da iktidara geldi. Propaganda amacı ile 1936 yılında Olimpiyat Oyunları'nı kullanmaya karar verdi. Aklındaki bu planı ile Hitler, yepyeni bir kentte "Reichssportfeld" adlı Grunewald'da büyük bir spor kompleksi inşaatının yapılmasını emretti. Mimar Werner March, kardeşi Walter March'ın yardımıyla projeden sorumlu olmuştur. İnşaat 1934'ten 1936'ya kadar devam etti. Werner Mach, yapının alt yarısı 12 metre yer altındaydı ve Deutsches Stadion'un temeli üzerinde yeni Olimpiyat Stadyumunu inşa etti. (Devamı...)


Ahmed bin Bella (Arapça: أحمد بن بلّة) (d. 25 Aralık 1916 - ö. 11 Nisan 2012), 1963 ve 1965 yılları arası Cezayir'in ilk devlet başkanı olan Cezayirli sosyalist asker ve devrimcidir.

Fransız ordusunda asker olarak II. Dünya Savaşı katıldı. Cesaret madalyası aldı. Savaştan sonra başgedikli rütbesiyle ordudan ayrıldı. Cezayir'in sömürgeci Fransa'dan ayrılması için savaş veren Cezayir bağımsızlık hareketine katıldı. Önce Ahmed Messali Hac'ın önderliğindeki Halk Partisi'ne ve 1946'nın sonunda partinin radikal güçleri tarafından oluşturulan gizli askeri özel örgüte (Organisation Spéciale) geçti. Bir yılda OS'nin başına geçti. Fransızlara karşı ayaklanma başlattı. Fransızların "bir numaralı devlet düşmanı" ilan edildi. 1954'te uçakta en yakın arkadaşı Huari Bumedyen ile birlikte tutuklandı. Paris'te bir hapishaneye konuldu. Yaptığı açlık grevleri sonuç vermedi. Fransa, Cezayir'in bağımsızlığını kabul ettikten sonra Bella yurda döndü. Halk kahramanı olarak saygınlık kazandı. 1962'de Benyoucef Benkhedda ile iktidar kavgasına tutuştu. Askerleri kendi tarafına çekti. Parlamento seçimlerinden önce bütün muhalif adaylarının ismini sildi. Başbakanlık makamına çıktı. Ulusal Kurtuluş Cephesi yardımıyla otoriter bir anayasa kabul ettirdi. 1963'te devlet başkanlığına seçildi. Diktatörce yönetim tarzının ve ekonomik başarısızlığın giderek eleştirilere hedef olmasına, büyük çapta temizlik harekâtıyla tepki gösterdi. Savaş arkadaşı Bumedyen ile de ters düştü. Savunma bakanı olarak orduyu arkasına alan Bumedyen tarafından indirildi. Bella hakkında bir dava açılmadı lâkin aylarca zindanlarda kaldı. Ardından ev hapsi cezasına çarptırıldı. (Devamı...)


30 Nisan
Domates (Solanum lycopersicum), patlıcangiller (Solanaceae) ailesinden, anavatanı Güney ve Orta Amerika olan, meyvesi yenebilen otsu bitki türü.

10 veya 15 cm boya sahip olan domates bitkisinin hafif odunsu bir gövdesi vardır. 10–25 cm uzunluğunda olan yapraklarının üzerinde 5-9 yaprakçık bulunur. Yaprakları tüylüdür. 1–2 cm uzunluğunda ve genellikle sarı olan domates çiçekleri bir sap üzerinde 3-12 adettir. Genellikle kırmızı, yenilebilen meyvesi yabani bitkilerde 1–2 cm çapında iken, kültür bitkilerinde daha büyüktür. Çoğu vitamin bu meyvede bulunur ve kanseri önleyici yapısı vardır. Bu vitamin ve önleyici mineraller domatesin kabuğunda bulunur. ABD'de 1893 yılında mahkeme sebzelerle birlikte saklanıp yenildiğinden onu sebze diye sınıflandırmıştır fakat gerçekte meyvedir. Domatesin ilginç bir tarihi vardır. Bolivya ve Peru'da yabani sarı renkli bir domates türü bulunmuş ve sonra Meksika'da yetiştirilip, Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfinden sonra Avrupa'ya gemilerle gönderilmiştir. İtalyanlar sarı renginden ötürü onu altın elma olarak adlandırdı, ama çok geçmeden kırmızı türleri ortaya çıktı. Domates ABD'de ilk defa Thomas Jefferson tarafından yetiştirildi. Ama pek çok insan zehirli olduğuna inanarak yemeyi reddetti, ta ki 1900'e kadar. Uzun zaman önce, pek çok Avrupalı için aşk elmasıydı, çünkü insanları romantik yaptığına inanılıyordu. (Devamı...)


William Shakespeare (26 Nisan 1564 (vaftiz) – 23 Nisan 1616), İngilizce'nin en büyük yazarı ve dünyanın seçkin drama yazarı kabul edilen İngiliz şair, oyun yazarı ve oyuncu. Sıklıkla İngiltere'nin ulusal şairi ve "Avon'un Ozanı" olarak anılır. Günümüze ulaşan eserleri, bazı ortaklaşa yazılanlarla birlikte 38 oyun, 154 sone, iki uzun öykü şiir ve birkaç diğer kaynağı belirsiz şiirlerden oluşur. Oyunları bütün büyük dillere çevrildi ve diğer bütün oyun yazarlarından daha çok sergilendi.

Shakespeare Stratford-upon-Avon'da doğdu ve yetişti. 18 yaşında, Anne Hathaway ile evlendi ve üç çocuğu oldu: Susanna, ve ikizler Hamnet ile Judith. 1585 ile 1592 arası, Londra'da bir aktör, yazar ve Lord Chamberlain's Men (daha sonra King's Men olarak da bilinir) adında bir tiyatro şirketinin sahibi olarak başarılı bir kariyere başladı. Ölmeden 3 yıl önce 1613'te, 49 yaşındayken Stratford'da emekli olarak görülür. Shakespeare'in kişisel yaşamına dair bazı kayıtlar günümüze ulaşmıştır. Fiziksel görünüşü, cinsel yönelimi, dini inançları, ve başkaları tarafından yazılıp ona atfedilen eserler olup olmadığı hakkında önemli tahminler yürütülmüştür. Shakespeare bilinen eserlerinin çoğunu 1589 ile 1613 yıllarında üretti. İlk oyunları çoğunlukla komedi ve tarihîydi, bu türlerle 16. yüzyıl sonunda kültür ve sanatın zirvesine yükseldi. Daha sonra 1608'e kadar trajedilere yöneldi, İngilizce'nin en iyi ürünlerinden bazıları kabul edilen Hamlet, Kral Lear, Othello, ve Macbeth'i bu dönemde yazdı. Son aşamasında, dram olarak da bilinen trajikomedilerini yazdı, ve diğer oyun yazarlarıyla işbirliği yaptı. Oyunlarının birçoğu hayatı boyunca değişik kalitede ve doğrulukta basınlarda yayınlandı. (Devamı...)