Kızılbaş

Etnik grup

Kızılbaş, eski dinî inanış ve kültürleri ile İslamiyeti kendilerine has bir şekilde birleştirip Şiilik'ten etkilenen Safevi Tarikatı müridleri için kullanılan terim.[1]

Osmanlı kaynaklarında Kızılbaş tabiri; Safevi Tarikatı müridleri ve Kızılbaş askeri, Kızılbaş tarafı, Kızılbaş üzerine sefere çıkmak gibi tabirler doğrudan Safevî Devleti için kullanılır.[2] Safevî Devleti kaynaklarında ise Kızılbaş tabiri Safevî Devleti'nin ordusunu oluşturan ve Türkçe konuşan[3][4][5] Türkmenler için kullanılır.[2]

Tanımı değiştir

Safevî Türkmen Hanedan Tarikâtı'nın şeyhi olan Şeyh Haydar (1460-1488), müritleri arasında birliği sağlamak için yeni bir kıyafet kabul etti. Bu kıyafetin en orijinal tarafı başa geçirilen serpuştu. Kırmızı renkte ve 12 dilimli olan bu serpuşun her diliminde On İki İmam'ın adları yazılı idi. Bu kırmızı serpuştan sonra Osmanlılar, Safevî Devleti'nin resmi dini haline dönüştürülen Safevî Türkmen Tarikâtı'na mensûp olan Kızılbaşları ve onları destekleyen askerlere diğer unsurları nitelendirmek için "Kızılbaş" tabirini kullanmaya başladılar.[6]

Kızılbaş'ın kökeni, hareketin ruhani büyük üstadı Şeyh Haydar'ın (Safeviyye Sufi tarikatının başı) müritlerini militan birlikler halinde organize ettiği 15. yüzyıldan itibaren tarihlendirilebilir. Kızılbaşlar orijinal olarak hepsi Azerice konuşan yedi Türk kabilesinden oluşuyordu: Rumlu, Şamlu, Ustajlu, Afşar, Kaçar, Tekelu ve Zulkadar.[7][8]

Tarihçe değiştir

Osmanlı belgelerinde ise “Kızılbaş” tabiri sıklıkla Safevî Devletinin hizmetindeki Türkmenler için kullanmaktadır.[9] Şah İsmail'in babası Şeyh Haydar'ın rüyasına çıkan İmam Ali'nin emrine göre bu başlığı takmaya başladığı düşünülmektedir. Kızılbaşlar Osmanlı Devleti ve Şeybani Hanlığı'nın "Kızılbaş ülkesi" olarak hitap etikleri Safevi Hanedanı'nın kurulmasında büyük rolü oynamış ve 'soyurghal' adlı büyük toprak sahibi olmuşlardır. Ancak siyaseti karıştırdıkları gerekçesiyle Kızılbaş ordusu yerine saray gulam (Osmanlı'daki Kapıkulu)larından modern orduyu oluşturan Şah Abbas tarafından merkezden uzaklaştırılmışlardır.

 
Safevî Devleti döneminde bir Kızılbaş askeri.

Anadolu'da Kızılbaş değiştir

Kızılbaş sözcüğü Anadolu ve Bulgaristan Alevilerini tanımlamak için de kullanılmıştır. Osmanlı kayıtlarında Alevî Türkmen kökenli Seyyid müslümanlara "Kızılbaş" denilmekteydi. Anadolu’da 13. 14. Asrın sonlarında ortaya çıkan Şiiliğin Hurûfîlik mezhebinin şiddetli tesirleri altında fa’aliyetlerini sürdüren Bektâşîlik ile, 15. Asrın sonlarında ortaya çıkan ve 16. Asrın başlarında Anadolu’da derin izler bırakan Şah İsmâ‘il Safevî’nin takipçilerinin oluşturduğu Kızılbaşlık olmuştu.

Kızılbaş ve Safevîler değiştir

Safevî adlarını bir Alevî Türkmen tarikatlarından olan Bektâşî ve Sultân’ûl-Halvetî [10] Tac’ed-Dîn İbrahim Zahid el-Geylânî’nin kızı “Bibi Fâtıma” ile evlenen ve böylece Tac’ed-Dîn’in vefâtından sonra da kendi adıyla anılan Safevî Tarikâtı kuran Safî’ûd-Dîn-i İshâk Erdebilî’den almaktadır. Şeyh Cüneyd devrinde Şiîliğinİmamiye-i İsnâ‘aşer’îyye/Onikicilik” mezhebini resmen benimseyen Safevî’îyye Tarikâtı, Cüneyd’in torunu İsmâ‘il zamanında kurulan Safevî Devleti’nin de altyapısını oluşturdu. İsmâ‘il Safevî’nin himâye altına almak istediği “Anadolu Alevîleri” Çaldıran Muharebesi esnasında aralarındaki ittikadî ve Seyyid Türkmen soyu olan akrabalıktan dolayı Safevîler’e destek verdiler. Safevî ordusundaki askerler, kafalarına İsmâ‘il’in babası Şeyh Haydar’ın icâdı olan ve On İki İmam inancını anımsatmak maksadıyla da “On İki kıvrımılı - kızıl renkli kumaş ile sargılanan mihverler” taktıklarından ötürü “Kızılbaş” olarak adlandırıldılar.

 
Safev’îyye’nin kurucusu Safî’ûd-Dîn İshâk Erdebilî’nin Türbesi.

Karakoyunlular’ın Safev’îyye Tarikâtı’nın i’tikadî eğilimleri üzerindeki tesirleri değiştir

İran’da zamanın en güçlü hanedanı olan Karakoyunlu hükûmdârı Cihan Şah Şeyh Cüneyd’e Erdebil’i terk etmesini aksi takdirde şehri yakıp yıkacağını bildirmişti.[11] Bu hâdise üzerine Şeyh Cüneyd, Karakoyunlular’ın hasımları olan Akkoyunlu Uzun Hasan’dan sığınma talebinde bulunmuş ve daha sonra da Uzun Hasan’ın kızkardeşi “Hatice Begüm” ile evlenerek bu ilişkiyi bir akrabalığa dönüştürmeyi başarmıştı. Şeyh Cüneyd’in Şirvanşahlar üzerine düzenlenen bir seferde ölümü üzerine yerine geçen oğlu Şeyh Haydar da, Uzun Hasan’ın Trabzon Rum İmparatorluğu Prensesi Theodora Despina Hatun’dan olan kızı “Martha Âlemşâh Begüm”[12] ile evlendi. Bu evlilikten doğan İsmâ‘il ise daha sonra Safevî Devleti’ni kurdu. Uzun Hasan’ın “Pontus Rum Prensesi Theodora Despina Hatun”[13] ile evlendirilmesinin sebebi ise Theodora Despina’nın babası IV. İoannis (Trabzon imparatoru)’un kendi ülke toprakları olan Trabzon Rum İmparatorluğu’nun Osmanlı istilâsından korunması için Uzun Hasan’nın yardımına muhtaç olmasıydı.[14]

 
İsfahan’da Şâh Camiindeki Safevîyye’nin işareti olan Safevî Yıldızı.

Akkoyunlu Şiî Hükûmeti devrinde Anadolu’da Alevîlik hareketleri değiştir

Sekizinci hicrî asırda Anadolu hemen hemen tamamıyla Şiî bir hüviyete bürünmüştü. Harezm’den geri dönen aşîretler, asırlar boyunca çeşitli mezhep mücadelelerinden bitâp düşmüş bir çevrenin sâhip olduğu i’tikadları da beraberlerinde getirmişlerdi. İlhanlılar’ın yıkılması ve Moğol saraylarında yaşayan Şiî ulûlarının buralardan tardedilmelerinden sonra Diyâr-ı Bekir Türkmen Beyliği’nin oluşumuna kadar geçen süre zarfında bu aşîretler bağımsız olarak yaşamlarını sürdürmüşlerdi. Diyâr-ı Bekir Türkmen Beyliği’nin “Akkoyunlu Aşîreti” tarafından kurulması üzerine İlhanlı ve Moğol saraylarını terk eden Şiî âlimleri bu topraklara sığındılar. Çünkü Akkoyunlu Hükûmeti Şiîliği resmî mezhebi olarak kabul etmişti. H. 837 / M. 1434 tarihinden sonra Şiîlik olanca gücüyle Anadolu’da yayılmağa devam etmekteydi. H. 892 / M. 1487 yılında Karakoyunlular Akkoyunlular tarafından mağlûp edilince ülkeleri ellerinden çıktı. Bilâhare Akkoyunlular da H. 907 / M. 1502 tarihinde Nahçivan civarında İsmâ‘il Safevî Hatai ile giriştikleri meydan muharebesini kaybederek tarih sahnesinden silindiler.

Şîʿa’nın resmî devlet mezhebi haline dönüşmesi değiştir

On dördüncü asırda, “Ali bin Şehâb’ed-Dîn-i Hemdânî” ve “Lûtf’ûl-Lâh Nişaburî” ile Hurûfîliğin kurucusu olan “Fadl’ûl-Lâh Ester-Âbâdî” Anadolu’da Râfızîliğin yayılmasında en etkin rolü oynayan şahsiyetlerin başında gelmektelerdi. Sünnî Timur Hükûmeti’nin varisi olan “Şâh-Rûh” uygulamaya koyduğu en şiddetli tedbirlere rağmen bu cereyanın önünü almakta bir başarı sağlayamıyordu. Sonunda, H. 857 / M. 1453 yılında İran’daki dînî hâkimiyet bilûmum “Şîʿamezheplerinin üstünlüğü altına girdi. Safevî Tarikâtı pîri ve ayni zamanda Şeyh Hâmid Hâmid’ûd-Dîn-i Aksarayî’nin de mürşidi olan Hoca Âlâ’ed-Dîn-i Âli’nin devrinde Bâtınîlik Safev’îyye tarikâtının bünyesine girdi. Bunun oğlu olan “Şeyh Şâh” nâmıyla ünlenen “Şeyh İbrahim” zamanında ise Safevi Tarikatı’nın mâli yapısı epey güçlenmişti. Şiî Karakoyunlu hükümdarı Cihan Şah’ın tehditleri neticesinde İbrahim’in oğlu Şeyh Cüneyd devrinde Karakoyunlular’ın himâyesi altına giren tarikât, bu yönetimin idaresi altında iken Şîʿa’nın “İmâmiye-i İsnâ‘aşer’îyye/Onikicilikmezhebini resmen kabul etmek zorunda kaldı. Bilhassâ Keyumers’in girişimleri neticesinde Rüstemvârlar’ın hâkimiyetleri altında bulunan bölgelerde Şiîlik tam mânasıyla resmîyyet kazandı.[15]

Şiîler’in kurduğu Safevî Hükûmeti devrinde Anadolu’daki “Şîʿa-i Bâtın’îyye” hareketleri değiştir

Akkoyunlular çökmesi üzerine İsmâ‘il Safevî önce Tebriz’i kendisine payitaht edindi ve sonra da buradan İran’ın tamamının fethine başladı. Dokuzuncu hicrî asrın Şiî’ûl-Mezhep mutasavvıfları arasında seçkin bir yere sâhip olan “Hoca Ahmed Hitlânî” ve onun baş müridi olan “Seyyid Muhammed Nûrbahş” Safevîler’in ortaya çıkmasında çok mühim gayretler sarfederek başlıca rolü üstlendiler.

Nûrbahş’ın Mehdi ilân edilmesi hâdisesi değiştir

Nûrbahş’ın Mehdiliğini ilân ederek büyük bir ihtilâlin çıkmasına sebebiyyet veren “Hoca İshâk Hitlânî” Timur’un oğlu “Şahrûh” tarafından i’dam edilirken, o sıralarda henüz bulûğ çağına ermemiş bir çocuk olan “Nûrbahş” i’dam edilmemişti. Şehriyâr köylerinden Sulfan’da ikâmet eden, hattâ H. 871 / M. 1467 yılında Hindistan’a “Mevlâna İmad’ed-Dîn” adında bir de dâî göndermiş olan “Nûrbahş”, H. 889 / M. 1484 tarihine kadar hiç aralıksız Şiîlik propagandalarıyla meşgul olmuştu. Nûrbahş’ın vefâtı üzerine bütün varını yoğunu ayni dâva uğruna harcayan “Şems’ed-Dîn Muhammed Ceylânî Lâhcı” yerine geçti. Hattâ İsmâ‘il Safevî Şiraz’ı feth ettiğinde kendisini ziyâret ederek himmet dualarını almıştı.

 
1510 yılındaki Merv Savaşı'nda İsmâ‘il Safevî’nin ordusunda savaşan Kızılbaşlar.
Nûrbahş’îyye Tarikâtı devrinde “Şîʿa-i Bâtın’îyye” hareketleri değiştir

Şiîliği tamim etmekle ünlü “Nûrbahş’îyye Tarikâtı”, “Seyyid Kâsım Feyiz Bahş” tarafından İran’da kuruldu. Dokuzuncu hicrî asırda Hindistan’a kadar yayılan bu tarikât tamamıyla Bâtınî bir simâ arz etmekteydi. Bunun müridlerinden Keşmir taraflarına dâî olarak atanan “Mîr Şems’ed-Dîn Irakî” de tam bir “Şîʿa-i Bâtın’îyye” mensubuydu. Horasan, Azerbaycan, İran, Irak hudutlarından Anadolu’ya giren “Nûrbahş’îyye Tarikâtı” dervişlerinin gayretleriyle Safevîler, hükûmetlerinin temeltaşlarını atmaya muvaffak oldular.

Devrin meşhur “Şîʿa-i Bâtın’îyye” mübeşşirleri değiştir

Bu devrin Bâtın’ûl-Mezhep şairlerinden Emîr Şahı, Sebnervârî ile, İmamiye Şiası’ndan Hasan Sebzvârî’nin H. 854 / M. 1450 tarihinde İmâm Rıza hakkında inşad ettiği medhiyeler sayesinde şöhret kazanan Şiîler’den “Fahr’ed-Dîn Evhadi Müstevfî”, “İbn-i Hüssâm”, “Baba Sevdâî”, “Kâtibî”, “Nerşizî” ve “Nesîmî” müridleri Şiî zümrelerin sayılmaya değer mübeşşirleri arasında yer almaktaydılar.[16]

Yavuz’un Anadolu’da kırk bin Safevî’yye taraftarını i’damı değiştir

Dokuzuncu hicrî yüzyılın sonlarında İsmâ‘il Safevî’nin Şiîliğinİmamiye-i İsnâ‘aşer’îyye/Onikicilik” mezhebini İran’da resmen kabul etmesinden sonra Anadolu’nun mezhebî vaziyeti de bir hâyli karışık bir hâle gelmişti. Yavuz Sultan Selim ile Safevîler arasında vuku bulan Çaldıran Muharebesi’ne rastlayan zaman dilimi içerisinde, kararlaştırılmış olan İran seferi sebebiyle Safev’îyye yakınlaşmasından doğması olası ihtilâllerin önünü almak için, Yavuz’un emriyle kırk bin Hatai taraftarı Türk de i’dam edilmişti.[17] (kaynak yetersiz)

Safevî – Osmanlı siyâsî mücadelesi değiştir

 
Muhammed Naib Şerif, 1839-42'deki Birinci Anglo-Afgan Savaşı'nda Afganistan'daki Kızılbaşların önderi.

Safevi Hanedanı doğu ve batısında yer alan Sünnî Türk devletleri’ne karşı kendi istiklâlini sürdürebilmek için, İran’da Şiîliği resmi bir devlet mezhebi şekline sokmağa ve İran’ın çeşitli mıntıkalarında yaşayan Sünnîler’e de zorla kabul ettirmeye mecburdular. Siyasi bir maksada yönelik olan bu harekete karşı da, Osmanlı Devleti’nin Sünnîliği şiddetle yüceltmesi ve Safevîler’in Anadolu ve Rumeli’de sürdürmekte oldukları şiddetli Şiîlik yanlısı propagandalarına en hâşin şekillerde mukabelelerde bulunması din kisvesi altında gizlenen siyâsî menfaatlere dayalı tarihî zaruretlerden başka bir şey değildi.[18]

Safevî Hanedanı'nın kuruluşuna katkıda bulunan Türkmen aşiretler değiştir

Kızılbaş ordusunu oluşturan gruplar:

Şiilik mezhepleri değiştir

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Haşim bin ʿAbd Menâf
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Haşimoğulları
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
ʿAbd el-Muttalib bin Haşim
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Amine bint Vehb
 
 
 
 
 
 
ʿAbd Allâh bin ʿAbd el-Muttalib
 
Ebû Tâlib
 
Ez-Zûbeyr
 
Hamza
 
`Abbâs‘binʿAbd‘el’Muttalib
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hatice bint Hüveylid
 
 
 
 
 
 
Muhammed
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
ʿAbd Allâh bin `Abbâs
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Fatıma
 
Ali
 
 
 
 
 
Havlet bint Câ'fer
 
`Alî bin ʿAbd Allâh
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Selman-ı Farisî
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hasan bin Ali
 
Hüseyin Seyyid eş-Şühedâ
 
Muhammed bin Hanefiyye
 
 
Abbâsîler
 
Muhammed "el-İmâm" bin `Alî bin el-`Abbâs
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hasan bin Zeyyîd
 
Zeyyîd bin Hasan
 
Hasan el-Mû'tenâ
 
Zeynelâbidîn
 
Keysanilik
 
 
Bû'Müslim’îyye
 
Mazdekçilik
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Taberistan Alavîleri
 
Hasan bin Zeyd
 
 
ʿAbd Allâh el-Kâmil
 
Muhammed el-Bakır
 
Zeyd bin Ali eş-Şehid
 
Sinbâd
 
Neo’Mazdekçilik
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İbrahim bin ʿAbd Allâh
 
 
Muhammed bin ʿAbd Allâh (Muhammed bin Abdullah el-Mehdi)
 
İdris bin ʿAbd Allâh
İdrîsîler
(Zeyd’îyye)
 
İmamet
 
Zeydilik
 
El-Mukanna’îyye
 
Hurremiyye
(Babek Hûrremî)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yahya bin ʿAbd Allâh
 
 
Zû'n-Nûn el-Mısrî
 
Câ’bir bin Hayyân[19]
 
Câʿfer es-Sadık[20]
 
 
Hasan bin Zeyd'ül-Alevi
 
Kızılbaş
 
Gnostisizm
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Beyazid-i Bestami
 
 
ʿAbd`Allâh‘el’Eftâh‘bin’Câʿfer‘i’Sâdık
 
İsmail bin Ca‘fer es-Sâdık
 
Musa el-Kâzım
 
 
 
 
 
 
Çepniler
 
Tahtacılar
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Fethîlik (Eftâh’îyye)
 
Vâfî Ahmed (ʿAbd Allâh bin Muhammed bin İsmâ‘il) el-Vâfî
 
Muhammed‘bin’İsmâ‘il‘eş’Şâkir (Yediciler)
 
Ali er-Rızâ
 
 
 
 
 
 
Taberistan Zeydî-Alavîler Emîrliği
 
Melamilik
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Muhammed bin ʿAbd Allâh el-Eftâh
 
Takî Muhammed (ʿAhmed bin ʿAbd Allâh bin Muhammed) et-Tâkî
 
İsmaililik (İsmâ‘il’îyye/Yedicilik)
 
Muhammed el-Cevâd
 
 
Tavvûsîlik (Tavvûs’îyye/Altıcılık)
 
Bâtınîlik (Bâtınî İsmâ‘il’îyye)
 
Ezoterizm
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Tasavvuf
 
Razî ʿAbd Allâh (Hüseyin bin ʿAhmed bin ʿAbd Allâh) ez-Zeki
 
 
Kufeli Hamdân Kârmat (Karmatîyye/Yediciler)
 
Ali el-Hâdî
 
 
Vâkıfîlik (Vâkıf’îyye)
 
Mitraizm
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Sâbiîlik
 
Mehdi (Fatımi)
 
Ebû-Saʿid Hasan bin Behrâm Cennâbî (Bahreyn)
 
Hasan el-Askerî
 
Muhammed‘bin’Ali‘en’Nakî
 
Muhammedîlik (Muhammed’îyye)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Muhammed ed-Derezî
 
Fâtımî Devleti
 
Karmatîlik (Yediciler/elʿBakl’îyye)
 
Muhammed el-Mehdi
 
FazlʿAllâh Esterâbâdî (Hurûfilik)
 
 
Muhammad bin Nusayr
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Dürzîlik
 
Mustalilik
 
Nizarîlik
 
 
On İki İmam
 
Hurûfilik
 
 
Nusayrilik
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Mecîd’îyye/Hâfız’îyye
 
Tâyyîb’îyye
 
 
Türkistan Aleviliği
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kabbalah
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Sünnî Buhra
 
DavudîʿBuhra’1094
 
 
Alamut Kalesi
(Sabbahiyye)
 
 
 
 
Muhammed Kebir Arizî
 
 
Mahmud Pâsikhânî
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Câʿferî Buhra (1426)
 
Patanî Buhra (1538)
 
 
SüleymanîʿBuhra’1591
 
Alavî Buhra (1625)
 
 
Tâcü’l-Ârifîn Ebu’l Vefâ Vefâîlik (Vefâ’îyye)
 
 
Nûktâvîlik (Hurûfilik)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hebtiahs Buhra (1754)
 
Etbeî’MelekʿBuhra’1840
 
İleri Davudî Buhra (1977)
 
 
Tac’ed-Dîn Geylânî Halvet’îyye/Zahid’îyye
 
 
Ebu’l Bekâ Baba İlyas Bâbâîlik (Bâbâ’îyye)
 
 
Seyyid Nesîmî (Hurûf’îyye)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yusuf Hemedanî Melâmet’îyye/Kalender’îyye
 
 
Ûveys bin Âmir-î Karenî (Üveys’îyye)
 
 
İmamet (İsnâaşeriyye öğretisi)
 
 
Safî’ûd-Dîn İshak Safev’îyye
 
 
Baba İshak İshak’îyye
 
 
Dedebabalık (Bektaş’îyye)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Ahmed Yesevî Yesevilik / Melâmet’îyye
 
 
Hallâc-ı Mansûr
(En-el Hak)
 
 
Cûneyd El-Bağdâdî
 
 
Sadr’ed-Dîn Mûsa / Hoca Âlâ’ed-Dîn Âli
 
Hâmid’ûd-Dîn-i Veli / Hacı Bayram-ı Veli
 
 
Ahmed er-Rifâi
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kutb’ûd-Dîn Haydar Kalenderilik / Yesevilik
 
Muhy’ûd-Dîn-i Ârabî
(Sufi metafiziği)
 
Abdülkâdir Geylânî (Kadir’îyye)
 
 
Şeyh İbrahim Cûneyd / Haydar
 
 
Bayram’îyye/Celvet’îyye Azîz Mahmûd Hüdâyî
 
 
Rıfâ’îyye
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hacı Bektaş-ı Veli Haydarîlik / Ekberîlik
 
 
Sadr’ed-Dîn Konevî (Ekber’îyye)
 
Yefâ’î / Şah Ni'metullah-i Veli
 
Sultân Ali Mirza Safevî Devleti / I. İsmail
 
 
Sarı Saltık Dede (Saltuk’îyye)
 
Galip Hasan Kuşçuoğlu
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Ahî Evran / Ahilik
 
 
Kızılbaş
 
Ni‘metullâh’îyye
 
İsnâ‘aşer’îyye
 
 
Barak’îyyûn
 
 
Galibi Tarikatı
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Taptuk Emre
 
 
Abdal Mûsa
 
Burhan’ed-Dîn Hâlil’ûllâh
 
 
 
 
Alevilik
 
 
Kürt Alevîliği
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yunus Emre
 
Balım Sultan
 
 
 
 
 
 
Nadir Şah
 
Sultan Sahak
 
 
Adiyy bin Müsafir
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaygusuz Abdal
 
Bektaşilik
 
Nûrbakş’îyye
 
Câʿfer’îyye
 
Yâresânîler
 
 
Êzidîler
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Âli’îyye
 
 
Harabât’îyye
 
Usûlî
 
 
Ahbârî
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Pir Sultan Abdal
 
Celâl’îyye
 
 
 
 
 
 
Afşarlar
 
Luviler
 
 
Kabalizm
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kul Himmet
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kaçar Hanedanı
 
 
 
Işık Alevîliği
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Şeyhilik
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Babilik
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Velâyet-i Fakih yâ Hükûmet-i İslamî
 
 
 
 
Ezelî Bâbîler
 
Bahâîlik
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İran
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde Kızılbaş meseleleri değiştir

Tarihi İpek Yolunun kara bölümünü kontrol eden ve bu ticareti elinde bulunduran Türkmenler’in gittikçe güçlenerek Karadeniz ve Akdeniz’deki limanlara inmeleri başta Osmanlılar olmak üzere Ceneviz ve Venedikliler'i telaşlandırmıştır. Safevî Şahı İsmâ‘il'in daha fazla batıya gelmemesini isteyen Osmanlılar Çaldıran'da Şah İsmâ‘il'in ordusunu bozguna uğratarak bölgede kesin hâkimiyet sağlamıştır. Yükselme ve varlık döneminde sessiz kalan Alevîler, Osmanlı Devleti’nin duraklama döneminde çiftçilerin vergi sorunları (ekonomik), Tımar sistemi’nin bozulması (askerî) ve iyice teokratikleşen yönetim gibi nedenlerle Celali ayaklanmalarını başlattılar. Bu ayaklanmalar Kuyucu Murat Paşa ve IV. Murad gibi padişah ve sadrazamlar tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı. Osmanlı Devleti’nin gerileme döneminde Pir Sultan Abdal’ın bir vali tarafından asılması üzerine sorunlar yeniden baş gösterdi ve Sivas bölgesi ayaklanmaya başladı. Daha sonra, Amasya ve Tokat bölgelerinde başlayıp süren ayaklanmalara, Tanzimat sonrasında Tunceli de katıldı. Osmanlı Devleti’nin dağılma döneminde Dersim ayaklanmaları ile devam eden Celali ayaklanmaları Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla sona ermiştir.

Safevî-Kızılbaş i'tikadının gelişim sürecine tesir eden unsurlar şemâsı değiştir

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Melamilik
 
Çoktanrıcılık
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İslam
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Budizm
 
 
Hinduizm
 
Tengricilik
 
 
 
Hariciler
 
 
 
 
Şiilik
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Sünnilik[21]
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Animizm
 
Şamanizm
 
Totemizm
 
 
Bâtın’îyye
 
 
İmamiye (Şiilik öğretisi)
 
 
Galiyye
 
 
 
Hanefî
 
Malikî
 
 
Şâfiî
 
Hanbelî
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kalender’îyye
 
 
Ebu'l Vefa el-Bağdadi
 
Meymûn el-Kaddâh
 
 
İsmâ‘îl’îyye
 
 
İsnâ‘aşer’îyye
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Arslan`Baba
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Baba İlyas[22]
 
Nizari fıkhı
 
Yedicilik
 
 
Zeyd’îyye
 
 
Sebe’îyye
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hemedânî
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Babailik[22]
 
Sabbah’îyye
 
Mustâ‘lîyye
 
 
El-Dâ’î Kebîr
 
 
Hattâbiyye
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yesev’îyye
 
 
Alamut Kalesi
 
 
Türkistan Aleviliği
 
Nâsır-ı Hûsrev
 
 
On İki İmâmlar[23]
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Alevilik
 
 
 
Alavîler
 
En-Nâsır Li-Dîn-il’Lâh
 
 
Safevî Tarikâtı
 
Keysân’îyye
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kutb’ûd-Dîn
 
 
Safev’îyye
 
İmamet (İsnâaşeriyye öğretisi)
 
Safevî Devleti
 
I. İsmail
 
Mûslim’îyye
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kızılbaş[24]
 
Babekiyye
 
Hurremiyye
 
El-Mukanna
 
Sinbâd
 
 
 
Hurûfilik[25]
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hacı Bektâş
 
 
 
 
Kul Himmet
 
Pir Sultan Abdal
 
Gül Baba
 
BalımʿSultan
 
 
İmadeddin Nesimî
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bektaşi inancı[26]
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hâce Ahmed-i Yesevî
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


Kızılbaş sözcüğünün hakaret olarak kullanılması değiştir

Kubbealtı Lugati'nde kızılbaş sözcüğünün 3. anlamı Halk arasında “İslâmî emirlere uymayan, ahlâkça dürüst olmayan” anlamında aşağılama sözü olarak kullanılır şeklinde verilmektedir.[27] Bazı sözlüklerde incest/ensest sözcüğünün karşılığı olarak kızılbaşlık sözcüğü yer almaktadır.[28][29][30][31] 1966 yılında Turist Ömer filminin bir sahnesinde kız kardeşi ile münasebette bulunan Ömer'e komiser tarafından "Ulan sen kızılbaş mısın?" denilmesi T.B.M.M.'nde gündeme gelmiştir.[32] Star TV'de 1995 yılında Turnike programını sunan Güner Ümit, hamile taklidi yapan hosteslerden biriyle atışırken, "Benden mi hamile kaldın?" sorusuna "Yok, babamdan" cevabını veren hostese "Yoksa sen Kızılbaş mısın?"[33] şeklinde karşılık vermiş ve bu durum tepkilere sebep olmuştur.[34] Kızılbaş sözcüğüne böyle anlamlar yüklenmesinin, münzevi bir hayat sürdürmeleri sebebiyle kendileriyle ilgili ortaya çıkan zanlardan kaynaklandığı iddia edilmektedir.[35]

Ayrıca bakınız değiştir

Kaynakça değiştir

  1. ^ TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 25, sayfa: 546
  2. ^ a b Tufan GÜNDÜZ, Kızılbaşlar Osmanlılar Safevîler, 2. baskı, sayfa: 110-112
  3. ^ W. Floor, H. Javadi, «The Role of Azerbaijani Turkish in Safavid Iran», p. 1

    Browne observed that the Safavid army’s war cry “was not ‘Long live Persia!’ or the like, but, in the Turkish language, ‘O my spiritual guide and master whose sacrifice I am!”

  4. ^ Willem Floor, Hasan Javadi: The Role of Azerbaijani Turkish in Safavid Iran. During the Safavid period Azerbaijani Turkish, or, as it was also referred to at that time, Qizilbash Turkish, occupied an important place in society, and it was spoken both at court and by the common people… Throughout the Safavid period there were two constants to Azerbaijani Turkish as a spoken language in Iran. First, it was and remained the official language of the royal court during the entire Safavid period. Second, the language remained the spoken language of the Turkic Qizilbash tribes and was also spoken in the army.
  5. ^ David Blow: Shah Abbas: The Ruthless King Who Became an Iranian Legend. S. 165. The primary court language remained Turkish. But it was not the Turkish of Istambul. It was a Turkish dialect, the dialect of the Qizilbash Turkomans, which is still spoken today in the province of Azerbaijan, in north-western Iran.
  6. ^ Hammer, Joseph, Von. Büyük Osmanlı Tarihi, Cilt II, İstanbul, 1989.
  7. ^ Grigoriev, Sergei (2000). "Об этнической принадлежности шиитов Афганистана" [On the ethnicity of the Shiites of Afghanistan]. Восток: история и культура (in Russian). Saint Petersburg: 32–46. Кызылбаши, первоначально состоявшие из представителей семи малоазиатских тюркоязычных племен румлу, шамлу, устаджлу, афшар, каджар, текелю и зулкадар, говоривших на азербайджанском языке, были с XV в. одной из главных военно-политических опор Сефевидского государства.
  8. ^ Floor, Willem; Javadi, Hasan (2013). "The Role of Azerbaijani Turkish in Safavid Iran". Iranian Studies. 46 (4): 569. doi:10.1080/00210862.2013.784516. ISSN 0021-0862. JSTOR 24482868. 7 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Eylül 2023. 
  9. ^ Tufan GÜNDÜZ, Anadolu’da Türkmen Aşiretleri “Bozulus Türkmenleri 1540-1640”, s. 14
  10. ^ Abdülbaki Gölpınarlı, Türkiye'de Mezhepler ve Tarikâtlar, İnkılâp Yayınevi, 1997.
  11. ^ RM Savory, Safavids, Encyclopedia of Islam, 2. baskı.
  12. ^ Anthony Bryer. "Greeks and Türkmens: The Pontic Exception", Dumbarton Oaks Papers, Vol. 29 (1975), Appendix II - Genealogy of the Muslim Marriages of the Princesses of Trebizond
  13. ^ Peter Charanis. "Review of Emile Janssens' Trébizonde en Colchide", Speculum, Vol. 45, No. 3 (July 1970), p. 476.
  14. ^ Anthony Bryer, open citation, p. 136.
  15. ^ Ateşgede, Sayfa 346.
  16. ^ Balcıoğlu, Tahir Harimi, Türk Tarihinde Mezhep Cereyanları – Şiîler’in Safevî Hükûmeti ve büyük Şiî misyonerleri, Sayfa 172, Ahmed Said Matbaası, Kanaat Kitabevi, 1940.
  17. ^ Solakzâde Tarihi, Sayfa 361.
  18. ^ Barthold, W., İslâm Medeniyeti Tarihi, Professör Dr. Fuad Köprülü’nün Geniş, izah, düzeltme ve ilâvelerle tercümesi, Sayfa 245, Türk Tarih Kurumu Baskısı, Ankara, 1963.
  19. ^ Muhammed Ebû Zehra: Mezhepler Tarihi, Sayfa 225, Düşün Yayıncılık, İstanbul, 2011. (Câ’bir, i’tikad ve imân esasları konusunda Câ’fer-i Sâdık’tan ders almış ve onun i’tikadını benimsemiştir. Câ’bir bin Hayyân, Câf’er-i Sadık’ın îlmini topladığı beşyüz risâlesini bir araya getirerek tek bir kitâp halinde yayınlamıştır. Câ’bir bu risâlelerin, kendisinin Câf’er-i Sadık’tan edindiği feyz ve ilhâmlar sayesinde teşekkül ettiğini belirtmiştir.)
  20. ^ Muhammed Ebû Zehra, Mezhepler Tarihi, Sayfa 225, Düşün Yayıncılık, İstanbul, 2011. (İmâm Câ’fer’in Allah’ın mevcûdiyetini bilme gayesi için Kozmoloji ilmiyle uğraştığını bildiren deliller vardır. Elde ettiği bilgileri Allah’ın vahdaniyetini ispat etmek amacıyla kullanmıştır. Bu konuda, İmâm Câ’fer-i Sadık, Kur'an’in evren ve tabiât hakkında bilgiler vererek insanları düşündürme methodunu uygulamıştır. Mufaddal bin Amra’ya yazdırdığı “Risalet-ût Tevhîd” adlı kitabında tabiât olaylarının insanın hizmetine sunulmuş olduğunu öne sürerek, hepsinin bir yaratıcının eseri olması gerekliliği hakkında yürüttüğü fikirlerini savunmuştur.)
  21. ^ Balcıoğlu, Tahir Harimî, Türk Tarihinde Mezhep Cereyanları, (Mukaddime ve Notlar: Hilmi Ziya Ülken), Ahmet Sait tab'ı, 271 sayfa, Kanaat Kitabevi, İstanbul, 1940.
  22. ^ a b Ocak, Ahmet Yaşar XII yüzyılda Anadolu'da Babâîler İsyânı, sahife 83-89, İstanbul, 1980.
  23. ^ TDV, İslâm Ansiklopedisi, Cilt 4, Sahife 373-374, İstanbul, 1991.
  24. ^ Araştırmacı, yazar ve tarikât uzmanı Abdülbaki Gölpınarlı'ya göre ise "Kızılbaş" Hurremiyye'in ruhânî torunlarndan başka bir şey değillerdi. (Kaynak: Roger M. Savory, Encyclopaedia of Islam, "Kizil-Bash", Online Edition 2005)
  25. ^ Balcıoğlu, Tahir Harimî, Türk Tarihinde Mezhep Cereyanları – Anadolu Şiilikliğinin çok mühim iki cephesi: Hurûfîliğin esâs âkaidi, Sayfa 198, Kanaat Kitabevi, 1940.
  26. ^ Aleviliğin tanınmış araştırmacılarından Ahmet Yaşar Ocak'a göre ise "Bektâşîler" Türk toplumlarındaki Semen’îyye i'tikadının İslamî bir cilâ altında yeniden ortaya çıkmasından başka bir şey değillerdi. (Kaynak: Ocak, Ahmet Yaşar XII yüzyılda Anadolu'da Babâîler İsyânı, sahife 83-89, İstanbul, 1980.)
  27. ^ Kubbealtı Lugati, kızılbaş maddesi
  28. ^ Ragıb Rıfkı Özgürel (1931), Almanca-Türkçe Büyük Lugat, s. 76
  29. ^ Mehmet Gültekin, İngilizce-Türkçe büyük lûgat, Yeni Basımevi, 1940
  30. ^ Karl Steuerwald (1974), Almanca-Türkçe Sözlük, Otto Harrassowitz Verlag, s. 119: yakın akrabalarla zina; kızılbaşlık
  31. ^ Resuhi Akdikmen (2006), Langenscheidt Pocket Turkish Dictionary: Turkish-English, English-Turkish, s. 404
  32. ^ T.B.M.M. Tutanakları, B : 98 17.6.1966 O : 1
  33. ^ "Milliyet - 11 Ocak 1995". gazetearsivi.milliyet.com.tr. 
  34. ^ NTV Haber, 07.10.2010, İkinci Güner Ümit vakası!
  35. ^ Elise Massicard (2013), The Alevis in Turkey and Europe: Identity and Managing Territorial Diversity, s. 16.