Yunus Emre

Türk şair ve mutasavvıf (1240-1320)

Yunus Emre (Osmanlıcaيونس امره ya da Kul Yunus, Âşık Yunus veya Yunus)[a] (1240-1320), Anadolu sahasında yetişmiş Türk şair ve mutasavvıf.[3] 13. yüzyılın son yarısı ve 14. yüzyılın başlarında yaşamış Türkmen bir derviş olan Yunus Emre, Anadolu'da Türkçe şiirin öncüsü sayılır.[3][4][5] Tarihî şahsiyeti hakkındaki bilgiler yetersiz, hatta birbirini yalanlayıcı nitelikte olmakla birlikte biraz da menkıbelere karışmıştır.[3] Yunus Emre hakkında biyografik bilgi veren velayetnameler ile manzum şiirler dışında temel kaynak bulunmamaktadır.[2]

Yunus Emre
Münif Fehim tarafından çizilmiş Yunus Emre portresi (1947)
Tam adıYunus Emre
Doğumu1240[1]
Sarıköy, Sivrihisar, Eskişehir, Anadolu Selçuklu
Ölümü1320[2]
Yunusemre, Mihalıçcık, Eskişehir
Çağı13. - 14. yüzyıl
Bölgesiİç Anadolu Bölgesi
İlgi alanlarıDivan edebiyatı, Tasavvuf edebiyatı, Şiir, Tasavvuf

Yunus Emre, 1240 yılında Sarıköy’de doğmuştur.[6] Şiirlerindeki bilgilerden evli ve çocuk sahibi olduğu, İsmail adında bir oğlunun bulunduğu anlaşılmaktadır.[7] Her ne kadar ümmi olduğu söylense de tasavvuf yoluna girmeden önce iyi bir medrese eğitimi almış olması olağandır.[8][9] İyi derecede Farsça, Arapça bildiği söylenebilir. Fuat Köprülü, Yunus Emre’nin, “Mevlâna’nın Farsça şiirlerinden zevk alacak kadar” İran edebiyatını bildiğini söylemektedir.[10] Bazı beyitlerinden Maraş, Kayseri, Tebriz, Nahcıvan, Yukarı Azerbaycan, güneyde Bağdat ve Şam'ı dolaştığı anlaşılmaktadır.[11]

Tapduk Emre, Yunus Emre’nin mürşididir.[b][12] Yunus, bu gerçeği divanının 17 ayrı beytinde dile getirmiştir. Tapduk Emre, Yunus Emre'yi Nallıhan’daki zaviyesinde yetiştirmiştir.[13][14]

Yunus Emre, resmî yazışma ve edebiyat dilinin Farsça olduğu, ilmî eserlerin Arapça yazıldığı bir dönemde yetişmiş bir geçiş dönemi şairidir.[15] Bu yüzden eserlerinde yerine göre Türkçe, Arapça, Farsça sözler kullanılmış, hatta bazen üç dilden de sözcükler kullanmıştır.[c][16] Yunus, 13. yüzyılda Anadolu sahasında Oğuz Türklerinin konuşup yazdığı yazı dilinin en önemli temsilcisidir. “Eski Anadolu Türkçesi” de adı verilen bu şivenin oluşumunda; kullandığı kelime ve ifade kalıpları, mecazlar ve terimlerle Türkçenin edebîleşmesi yolunda bir dönüm noktası olmuştur.[17] Şiirlerini genel olarak hece ölçüsüyle yazmakla birlikte, hece ölçüsüne uyan aruz vezinleriyle de şiir söylemiştir. Tek heceli dil olan Türkçe ile aruz vezni uyum sağlama­dığından ister istemez aruz hataları oluşmuştur. Kimi zor kavramları Türkçe kelimelerle rahatlıkla ifade edebilen Yunus Emre, bu özelliğiyle kendisinden sonra yetişecek şairlerin öncüsü olmuş­tur.[15][18] Yunus, Türk dilinin kaderini değiştirmiş, gelecek asırlara damgasını vurmuş, aradan geçen yüzyıllarla bilinirliği daha da artmış büyük bir sufidir. Onun yaşadığı asırda başlattığı millî tarz, takipçileriyle gelişerek sürmüştür.[2]

Yunus Emre'nin Risâletü'n-Nushiyye adlı tasavvufi bir mesnevisi ile Dîvân’ı Türkiye Türkçesinin en önemli metinleri olarak kabul görmektedir.[19] Yunus Emre, yaklaşık 1320 yılında, 82 yaşında ölmüştür. Ancak, nerede defnedildiği kesin olarak bilinmemektedir. Yunus’tan bahseden çeşitli kaynaklar, Sarıköy’de yattığını söylemektedir.[20][21]

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Yunus Emre’nin “yaklaşık” 750. doğum yılı olan 1991 yılını “Uluslararası Yunus Emre Yılı” ilan etti. Fikir babası, zamanın kültür bakanı Namık Kemal Zeybek’ti.[22]

Hayatı değiştir

Yunus Emre öncesi Anadolu’daki durum değiştir

13. yüzyılın başında Moğolların bütün Türkistan, Horasan ve Irak'ı istilasının yol açtığı büyük göç dalgaları sırasında Türkmen gruplar Moğollardan kaçıyordu. Anadolu Selçuklu devletinin de dirlik ve düzenini, Babai Ayaklanması (1240) ile 1243 Kösedağ Muharebesi bozmuştu. Bu Türkmen gruplar, Anadolu’nun uçlarına sığınıyordu. Bu kişilerin arasında, Anadolu’daki dinî kimliğinin oluşmasında önemli ölçüde rol oynayacak dinî zümreler de bulunmaktaydı. Anadolu'da; Ahmed Yesevi, Hacı Bektaş Veli, Tapduk Emre-Yunus Emre ve Hacim Sultan-Said Emre sufi geleneği, aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin kuruluş yüzyılı olan, 13. yüzyılın ortalarından 14. yüzyılın ilk yarısına doğru uzanan bir süreçte meydana geldi.[23]

Yunus'un yaşadığı yıllar, Anadolu Türklüğünün Moğol akın ve yağmalarıyla, iç kavga ve çekişmelerle, siyasi otorite zayıflığıyla, dahası kıtlık ve kuraklıklarla perişan olduğu yıllardı. 13. yüzyılın ikinci yarısı, sadece siyasi çekişmelerin değil, çeşitli mezhep ve inançların, batıni ve mutezile görüşlerin de yoğun bir şekilde yayılmaya başladığı bir zamandı. Böyle bir ortamda, Hacı Bektaş Veli, Ahi Evran gibi ilim ve irfan önderleriyle birlikte Yunus Emre, Allah sevgisini,[24] aşk ve güzel ahlakla ilgili düşüncelerini, İslam tasavvufunu işleyerek yüceltmiştir.

Hayatı değiştir

Menkıbeleri, Hacı Bektaş Veli Velayetnamesi’ne ve sonraki tarihî eser­lere girecek kadar büyük bir ün kazanan Yunus Emre’nin ha­yatı hakkında, kesin olarak bir şey söylenemez. Doğum yeri hakkında rivayetlere dayanan görüşlerse tutarsızdır. Kimi araştırmacılara göre doğum yeri Sarıköy kimi araştırmacılara göre ise Karaman'dır.[25] Yunus ve Divanı'nda birçok yerlerde saygıyla andığı şeyhi Tapduk Emre, Sakarya havzasında yaşamışlardır. Bu nedenle Yunus’un Sarıköy'lü olduğu düşüncesi genel kanı hâline gelmiştir.[26][27] Fuat Köprülü, Yunus hakkında Bektaşi geleneğinde anlatılan rivayetleri kabul etmiş, “13. yüzyılın son yarısında Sivrihisar civarında, yahut Bolu sınırı içindeki Sakarya Suyu civarındaki köylerden birinde yetişmiş bir Türkmen köylüsü” olduğunu dile getirmiştir.[12] Abdülbaki Gölpınarlı’nın belirttiğine göre, Yunus'un tahsil hayatı Konya'da geçmiştir. Hayatı boyunca yolunu ve inancını yaymak için gezmiş, ihtiyar­lık çağını ise doğduğu Sarıköy'de geçirmiştir.[6] Netice itibarıyla, Yunus, Orta Anadolu’da Sakarya Nehri çevresinde bir yerde doğmuş ve Nallıhan’a yakın Emrem Sultan’daki zaviyede Tapduk Emre Dergâhı’nda yaşamıştır.[13][14][25]

Hacı Bektaş Veli Velayetnamesi’nde, Hacı Bektaş’ın “nefes”ini kabul etmeyen Yunus’un “ehlim var, ayalim var,[d] ba­na buğday gerek”[28] sözünden hareketle evlendiği ve çocukları olduğu söylenebilir. Başbakanlık Arşivi’nde 871 sayılı Konya Defteri’ndeki 1518 (H. 924) tarihli bir belgede Yunus’un İsmail adındaki bir oğlundan söz edilir:[25][29] “Amma Yirce nâm yeri bu cemâtten Yunus Emre Karamanoğlu İbrahim Bey'den satun almış imiş elinde mülknâmesi vardır. Yunus Emre fevt olup evlâdına intikal eylemiştir.”[30] Yunus’un bir şiirinde, “Bunda dahi verdin bize oğul u kız çift ü helâl/ Andan dahi geçdi arzum benim âhım didâr için”[e] demesi de evli ve çocuklu olduğuna işarettir.[29]

Ümmi oluşu hakkındaki rivayet; bazı şiirlerinde, bilgiyi gerçeğe ulaşmak için bir vasıta saydığından ilme önem vermemesi, dervişlik tevazusuyla kendisini bir şey bilmez olarak tavsif etmesi ve bilgisine güvenip gururlananları taşlaması yüzündendir.[8] Köprülü’nün deyişiyle: “Zamanında Anadolu’da hâkim olan tasavvuf felsefesini Celâlettin Rumi’den hiçbir surette aşağı sayılamayacak bir manevi kabiliyet ile kavrayan ve onu emsalsiz bir kudretle en basit şekil­ler altında ifadeye muvaffak olan bu adam, ‘harfleri heceleyemeyecek kadar ümmi’ olamazdı.”[8] Yunus’un iyi bir eğitim aldığı, Arapça ve Farsçayı, tefsiri, hadisi, İslam tarihini ve diğer İslam ilimlerini okuduğu şiirlerinden anlaşılmaktadır. Ancak Kur'an’ı anlayacak kadar Arapçayı, Mevlâna'yı anlayacak kadar da Farsçayı öğrenmiş olması,[10][31] İslami ilimleri bilmesi; bir medrese eğitiminin mi, yoksa dergâhta şeyhinden aldığı bir eğitimin mi sonucu olup olmadığı bilinmemektedir.[26] Yunan mitolojisini,[27] evliya ve enbiya menkıbelerini, eski İran efsanelerini bilmektedir,[10] Kur'an’dan, hadisten, erenlerin sözlerinden mazmunlar aldığını ve Mevlâna'nın Mesnevî’sini ve Dîvân-ı Kebîr’indeki gazelleri okuduğunu, yine şiirlerinden anlamaktayız.[27] Şirazlı Sadi'nin bir gazelini, nazmen[f] Türkçeye çevirmiştir.[32] Kendisi de birkaç şiirinde medresede tahsil gördüğünü açıkça söyler.[27]

Yunus, kendinden önce Anadolu'yu etkisi altına alan İran edebiyatı sufiliğine karşı, Türk edebiyatı sufiliğini oluşturur. Onun millî tarz ve şekilli sufiyane şiirleri, Anadolu'da hızla yayılarak takipçisi olan birçok şair yetiştirir. Âşık Paşa, Eşrefoğlu Abdullah Rumi, İbrahim Gülşeni, Aziz Mahmud Hüdayi ve Said Emre bunların en tanınmışlarıdır.[33] Tanpınar, Yunus Dîvân’ını “Anadolu lehçesinin kendisini idraki” olarak niteler.[34] Yunus Dîvân’ının 14. yüzyılın sonuna kadarki Türk şiirinin ve dilinin havası­nı yansıttığını belirtir.[35]

Yunus, Tapduk Emre adlı Babai şeyhine bağlıdır.[8][27] Köprülü, Yunus’un Tapduk Emre’ye mürit oluşunu: “Dîvân’ındaki eserlerinden anlaşıldığına göre, uzun müddet Hak yoluna erişmeye çalışmış, fakat bu emeline ancak Tapduk Emre’ye mürit olduktan sonra muvaffak olabilmiştir.” sözleriyle açıklar.[12] Şeyhinin ölümün­den sonra, onun müritleri Yunus Emre’nin etrafına toplanmıştır. Yunus henüz haya­tta iken menkıbeleri bütün Anadolu’ya yayılmıştır.[8]

Yunus, Mevlâna öldüğüde 34 yaşındadır ve Mevlâna'yı gençlik çağında görmüş, onun meclislerinde bulunmuştur.[6] İki şiirinde, 1273'te ölen Mevlâna Celâlettin’in meclislerinde bulunduğunu anlatır ve ondan büyük bir saygıyla bahseder.[27] Yunus’un, Anadolu'nun birçok şehrini gezdiğini, Azerbaycan taraflarına ve Şam'a gittiğini söyleyen ve bir iki şiirinde şeyhliğinden ve ihtiyarlığından bahseden Yunus, Risâletü'n-Nushiyye adlı mesnevisini 1307-1308'de yazdığını belirtir. Bu bakımdan bu tarihte, olgun bir eser veren ve 1273'te ölen Mevlâna ile çağdaş olan Yunus, 1320 yılında 82 yaşında hayata veda etmiştir. Mısralarında kendisini “Şairler kocası” veya “Âşık Kocası” ibareleriyle tanıtmaktadır.[20]

Ölüm tarihi ve defnedildiği yer hakkında çeşitli tartışmalar vardır. Ancak, Adnan Erzi, Beyazıt Devlet Kütüphanesinde bulduğu bir belgede Yunus Emre’nin H. 720 tarihinde (M. 1320/1321) 72 yaşında öldüğüne dair bir kayıt bulmuştur.[36] Belgedeki verilen diğer tarihlerin doğruluğuna ek olarak, bizzat Yunus'un bahsettiği kişilerin yaşadığı yüzyıllarla da Yunus’un yaşadığı yıllar uymaktadır.[27] Yunus’tan bahseden en eski kaynaklardan Hacı Bektaş Veli Velayetnamesi,[28] Nefahâtü'l-Üns tercümesi[37] ve Şakaik tercümelerinde[38][39][40] onun, Porsuk Çayı’nın Sakarya Nehri’ne karıştığı yer yakınında, yani Sarıköy’de yattığı söylenmektedir.[20][21]

Abdülbaki Gölpınarlı, Yunus’un mezarının Sarıköy’de olduğunu kabul eder. Diğer yerlerde bulunanlar Yunus’a ait makamlardır.[27] Fuat Köprülü de Lamii Çelebi’nin tercümesindeki rivayeti tercih ederek Yunus Emre’nin, Porsuk Çayı’nın Sakarya’ya karıştığı yerde (Sarıköy) gömülü olduğunu “tamamıyla müspet olmamakla beraber, diğer rivayetlere göre herhâlde daha akla yakın” kabul etmektedir.[41]

Yunus'un Sarıköy'deki mezarı açılmış, çıkan kafatasına göre, Yunus'un iskeletin aşağı yukarı altı asırdan önceye ve seksen yaşlarında ölmüş bir adama ait olduğunu söylemiş ve bu suretle eski kaynakların rivayetlerini doğrulamıştır.[27][42]

Bektaşi geleneğinde Yunus Emre’nin hayatı değiştir

Bektaşi geleneğine göre: Hacı Bektaş Veli, Anadolu’ya geldiği sırada, orada Seyyid Mahmud Hayrani, Celâlettin Rumi, Hacı İbrahim Sultan gibi birtakım büyük mutasavvıflar arasında, Emre adlı “kuvvetli velayet sahibi” bir şeyh varmış. Hacı Bektaş’ın daveti üzerine tüm Anadolu erenleri onun yanına gelmişler ancak bu şeyh davete icabet etmemiş. Diğer Anadolu erenleri onun gelmek istemediğini Hacı Bektaş’a bildirmişler. O da, Sarı İsmail ismindeki dervişini gönderip Emre’yi yanına çağırtmış, gelmemesindeki hikmeti sormuş. Emre, perde arkasından çıkan bir elin kendisine nasip verdiğini, hazır bulunduğu o erenler meclisinde Hacı Bektaş adlı bir kimseyi hiç görmediğini söylemiş. Hacı Bektaş Veli, o elin herhangi bir belirtisi olup olmadığını sorunca Emre, avucunda yeşil bir ben gördüğünü söylemiş. O vakit Hacı Bektaş elini uzatmış ve avucundaki yeşil beni hayretle gören Emre, kendisine evvelce el veren mürşidin karşısında bulunduğunu fark etmiş. Tam üç defa hayretle “Tapduk Padişahım!” demiş. İsmi işte o zamandan başlayarak Tapduk Emre olmuş.[43][44][45]

Sivrihisar'ın güneyinde Sarıgök adlı bir köy vardır. O köyde doğ­muş Yunus Emre adlı biri varmış. Bu erin mezarı da gene doğduğu yere yakındır. Yunus, ekincilikle geçinir, yoksul bir adammış.[28] Bir sene kıtlık olmuş, Yunus’un yoksulluğu iyice artmış. Son çare, birçok keramet ve inayetini duyduğu Hacı Bektaş Veli’ye gidip yardım istemeyi düşünmüş. Sığırının üstüne bir miktar alıç (yaban elma) koyup dergâha gelmiş. Pir’in ayağına yüz sürerek hediyesini vermiş ve kendisine bir miktar buğday istemiş. Hacı Bektaş Veli, ona iyilikle muamele ederek, birkaç gün dergâhta misafir etmiş. Ancak Yunus geri dönmek için aceleci davranmış. Dervişler Pir’e, Yunus’un acelesini anlatmış. O da, “Buğday mı ister, yoksa erenler himmeti mi?” diye haber göndermiş. Yunus, buğday istemiş. Bunu duyan Hacı Bektaş, tekrar haber göndermiş, “İsterse, o alıcın her tanesine nefes edeyim.” demiş. Yunus buğdayda ısrarcı imiş. Hacı Bektaş üçüncü defa yine haber göndermiş, “İsterse, her çekirdek sayısınca himmet edeyim.” demiş. Yunus tekrar buğdayda ısrar edince artık buğdayı vermişler. Yunus, dergâhtan çıkıp gitmiş ancak biraz yürüdükten sonra, işlediği hatanın büyüklüğünü anlamış, çok pişman olmuş. Derhâl geri dönerek kusurunu itiraf etmiş. O vakit, Hacı Bektaş, onun kilidini Tapduk Emre’ye verdi­ğini, bu yüzden, isterse ona gitmesini söylemiş. Yunus bu cevabı alır almaz derhâl Tapduk dergâhına giderek başına geleni anlatmış; o da, Yunus’u dergâhının odunculuğuna tayin etmiş. Fedakâr derviş, tam 40 yıl bu hizmette bulunmuş, buna rağmen, eğri ve yaş odun getirdiği hiç görülmemiş. Böyle uzun senelerden sonra bir gün, bir erenler meclisi kurulmuş; orada şeyhi ile beraber oduncu Yunus hazır olduğu gibi, Yunus-ı Gûyende adlı pek tanınmış bir ilahici de varmış. Mecliste Tapduk Emre’ye vect hâli gelmiş, “Şevkimiz var, haydi, sen de biraz terennüm et!” diye Yunus-ı Gûyende’ye seslenmiş ancak bunu birkaç kere söylediği hâlde, ondan hiçbir ses çıkmamış. Nihayet, oduncu Yunus’a dönerek “Haydi, artık zamanı geldi, kilidin açıldı; Hacı Bektaş Veli sözü yerine geldi, durma söyle!” demiş. Bunun üzerine Yunus’un perdesi kalkarak kilidi açılmış, derhâl beliğ ve arifane nutuklar, ilahiler söylemeye başlamış.[28][46][47]

Hayatı hakkında çeşitli fikirler değiştir

Fuat Köprülü, Yunus'un sufiyane şahsiyetinin yalnız Tapduk Emre etkisinde oluştuğunu kabul etmese de tamamıyla Tapduk etkisi altında olmadığını da kabul etmez. 13. yüzyıl Anadolu’sundaki tasavvufi cereyanların niteliği ve Yunus’un şahsi­yeti göz önüne alınmasıyla, Tapduk Emre’nin “manevi siması”nın aydınlanacağını; Tapduk’un, Moğol istilası üzerine Buhara tarafından Ana­dolu’ya gelmiş Sinan Efendi adlı Orta Asyalı bir Türk şeyhi tarafından irşat edildiği hakkında Anadolu dervişleri arasında eskiden beri mevcut bir geleneğin Yunus üzerindeki Ahmet Yesevi etkilerini açıklayacağını söyler.[8]

Abdülbaki Gölpınarlı'ya göre, Yunus Emre, Tapduk Emre'ye intisap etmiştir, Tapduk ise Barak Baba'nın halifesidir. Sarı Saltuk da Barak Baba'nın halifesi olup, Vilayetname'de Barak Baba ve Tapduk Baba Hacı Bektaş’ın halifeleri arasında gösterilir. Hacı Bektaş da Baba İshak'ın halifesi olarak geçer. Yunus Emre'nin bir şiirinde "Baba Tapduk" ifadesini kullanması, onun Babailik zümresine mensup olduğu fikrini destekler.[27] Gölpınarlı'nın belirttiğine göre Yunus, bir beyitten anlaşıldığı üzere,[g] Tapduk Baba'nın dervişidir; Tapduk, Barak Baba'nın, Barak Baba da Sarı Saltuk'un halifesidir.[48]

Talat Halman’a göre, “Aslında hiçbir tarikata girdiği söylenemez… Yunus Emre’yi tarikat ve tekkeler dışında kalmış bağımsız bir mutasavvıf, vicdanı hür bir şair ve manevi güç olarak düşünmektir...”[49]

Taşköprülüzade Ahmed Efendi'nin Şakaiku'n Numaniyye adlı eseri ve tercümelerinde Yunus Emre'nin Tapduk Emre'nin müritlerinden biri olduğu zikredilir. Tapduk Emre ise Sakarya Nehri yakınlarında bir köyde insanlardan uzak yaşayan irşat sahibi ve keramet göstermiş biri olarak tanıtılır. Yunus Emre, şeyhinin zaviyesine odun çeken, eğri bir odun getirmeyen birdir. Şeyhi sorunca, “Bu kapıya eğri odun yaraşmaz.” diye cevap vermiş. Yunus; Türkçe tasavvufta birçok nazmı bulunan, tevhidde makamı yüksek, kerameti olan, vect ve manevi hâl sahibi bir kişi olarak tanıtılır.[38][39][40][50] Yunus’tan Yıldırım Beyazıt (1389-1402) devrinin dervişlerinden biri olarak bahsedilir.[51][52][53]

Mehmed Fahreddin Bursavî, Gülzâr-ı İrfân adlı eserde, Tapduk Emre’nin Yunus Emre’nin şeyhi olduğunu söyler. Bu hususta Yunus’un, “Yûnus bir doğan idi kondu Tapduk koluna/ Ava şikâre geldi bu yuva kuşu değil” beyitini misal verir. Tapduk Emre’nin şeyhinin Şeyh Sinan Buhari olduğunu, Sinan Buhari’nin Buhara'dan Anadolu’ya göç edip Hamit ilinde bir köye yerleştiğini orada ise Tapduk Emre’nin mürşidi olduğunu anlatır. Tapduk Emre’nin, şeyhinin ona “Tapduk” demesiyle Tapduk ismini aldığını, Tapduk’dan kasıt ise mürşidine biat ettiğini tasdik ve beyan olduğunu söyler. Yunus’un, Yıldırım Beyazıt devrinde yaşadığını söyler.[54]

Lamii Çelebi’nin, Molla Cami’nin Nefahatü’l-Üns adlı eserinden tercüme ettiği,[55] Fütûhu'l Mücâhidîn’de Yunus Emre’nin Tapduk Emre’nin müridi olduğundan bahsedilir. Şeyhine yıllarca odun taşıdığını, bir gün bile eğri odun getirmediğini söyler. Tapduk’un Yunus’a, “Yunus bu odunların içinde hiçbir eğri odun görünmez.” dediğini Yunus’un da “Bu kapıdan eğri odun geçmez.” dediğini rivayet eder. Yunus Emre’nin mezarının, Kütahya Suyu’nun Sakarya Suyu’na karıştığı yerin yakınında olduğunu söyler.[37]

Âşıkpaşazade, Tevârih-i Âl-i Osman’da Yunus Emre’nin Orhan Gazi (1324-1362) devrinde yaşamış dervişlerden biri olduğunu söyler: “…dervişlerden Âşık Paşam Hazreti vardı. Ge­yikli Baba, Yunus Emre, Şeyh Tapduk Emre, Ahi Evren, Ka­raca Ahmet Sultan da gazi hünkâr zamanında bulundu­lar. Bunlar da kerametleri açıkça ortada olan ve duaları ka­bul edilen dervişlerdir.”[56][57]

Yunus Emre’nin tarihî şahsiyeti hakkında çok farklı görüş ileri sürülmüştür. Abdurrahim Şerif Beygu, Yunus Emre’nin ve Tapduk Emre’nin mezarının Erzurum’un Düzcü köyünde olduğunu, Yunus’un Yıldırım Beyazıt devrine eriştiğini söylemiştir.[58] Hammer ise Kanuni Sultan Süleyman dönemi (1520-1566) şairleri arasında Yunus’a yer vermiştir.[59]

Menkıbevi ve edebî kişiliği değiştir

Gelin tanşık edelim iş kolayın tutalım
Sevelim sevilelim dünyâya kimse kalmaz[60]

Anlatılagelen bir menkıbeye göre Tapduk, Doğu’dan Anadolu’ya gelen bir evliyaymış. Softalar geçit vermeyeceğinden güvercin kılığına girmiş, ancak softalar da kartal olup ona saldırmış. Tapduk yaralanıp kanlar içinde yere düşmüş. Kartallar, öldü diye orada bırakıp gitmişler. Yaralı güvercini, bir köylü kadın gelip yerden almış. Evine götürüp yaralarını sarmış, iyileştiğindeyse göğe uçurmuş. Anadolu kadınının himmetiyle iyileşen Tapduk’un ruhu, bütün ülkede bir güvercin gibi uçarmış. Yunus’un anahtarını Hacı Bektaş Veli işte o ulu Tapduk’a göndermiş. Yunus gidip bulmuş Tapduk Emre’yi. Tekkesine girmiş, her gün dağdan odun sırtlayıp getirirmiş ama hiç eğri odun getirmemiş. “Niçin?” diye sorulduğunda “Erenler meclisine eğri bir şey yakışmaz.” diye cevap verirmiş. Tapduk’a ve tekkesine otuz yıl, kırk yıl böyle hizmet etmiş.[61]

Süleyman Şeyhî de Yunus’tan, Tapduk Emre’den, şiirlerinden ve tekkeye taşıdığı odunlardan söz etmiş, Mevlâna Celâlettin Rumi’nin Yunus hakkında, “İlahi menzillerin hangisine çıktımsa bu Türkmen kocasının izini önümde buldum, onu geçemedim.” dediğini rivayet etmiştir. Yunus ile Mevlâna Celâlettin Rumi arasında geçtiği aktarılagelen başka bir rivayete göre, Yunus Emre bir gün karşılaştığı Mevlâna’ya, “Mesnevi’yi sen mi yazdın?” diye sormuş, Mevlâna “Evet.” deyince Yunus, “Uzun yazmışsın. Ben olsam, ‘Et ü kemik büründüm / Yûnus diye göründüm’ derdim.” karşılığını vermiş.[25]

Bir diğer menkıbeye göre Yunus’un 3000 şiiri varmış, softalar bu şiirleri şeriata aykırı buluyormuş. Bir gün Molla Kasım adlı bir softa bunları ele geçirerek 1000 tanesini yakmış, 1000 tanesini suya atmış, kalan 1000 şiiri okurken, “Derviş Yûnus bu sözü eğri büğrü söyleme / Seni sîgaya çeken bir Molla Kasım gelir” beytine rastlayınca neye uğradığını şaşırmış, Yunus’un büyüklüğünü anlayarak şiirleri yok etmekten vazgeçmiş ve Yunus’un veliliğine inanmış. Böylelikle 1000 şiir kurtulmuş. Halk arasında şöyle denilegelmiş: “Molla Kasım’ın yaktığı şiirleri melekler, suya attığı şiirleri balıklar, yok etmediği şiirleri insanlar okur o zamandan beri.”[25][61]

Yunus Emre'nin 417 şiirinden 138’i aruz, diğerleri hece vezniyle yazılmıştır.[25] Yunus Emre şiirlerinin ilk kez ne zaman yazıya geçirildiği ve bir divan hâline getirildiği bilinmemektedir. Yunus Emre divanına ait eldeki yazmaların en erkeni olan Bursa nüshası 15. yüzyılın ikinci yarısına, Fatih nüshası tahminen 15. yüzyıla, Nuruosmaniye nüshası ise 1540 yılına aittir. Yunus’un şiirleri semai ve gazel tarzında kaleme alınmıştır. İlahi, nefes veya nutuk başlıkları altında kaydedilen şiirleri farklı birer edebî tür değildir. İlahi, nefes ve nutuk, mutasavvıf şairlerin hak ve hakikatten söyledikleri kelamlardır. Varlıkların her zerresinde Tanrı'yı arayışını coşkun bir şekilde dile getirmiştir. Yunus bu duygu ve bilgiyle olgunlaşıp[62] derinleşen, bazen coşkun[24] bazense rint ve her hâliyle cana yakın görünümde bir derviştir. Yunus, düşünüş ve inanışlarını büyük bir sadelik ve kolaylıkla şiirleştirmeye muvaffak olmuştur.[63] İslami taassubun, üzerinde durmaktan çekindiği birçok mesele ile "cennet, cehennem, sırat" ve benzeri gibi kavramlar, onun en zeki ve en hür düşüncelerine mevzu olmuştur. Derviş geçinenleri ve devlet adamlarını en acımasız şekilde yermiştir. Şiirlerini, önceleri sehl-i mümteni denilen her dilin söyleyemeyeceği bir açıklık ve kolaylıkla terennüm edilmiştir. Yunus Emre'nin "Dîvân"ı dışında bir de "Risâletü'n-Nushiyye" adlı mesnevi türünde kaleme alınmış bir eseri daha vardır.

Ölümü ve etkileri değiştir

 
Yunus Emre'nin anısına yapılan Büyükçekmece, İstanbul'daki heykeli ve temsili mezarı.
 
Yunus Emre Çeşmesi, Viyana’nın Türkenschanzpark parkında bulunmaktadır.

Yunus Emre’nin doğum ve ölüm tarihiyle ilgili bilgiler farklılık arz etmektedir. Adnan Erzi’nin Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ndeki bir yazmaya dayanarak yayımladığı belge,[36] en azından Yunus’un doğumuyla ilgili yorum ve tahminlerden kurtarmıştır.[64][65] Yazmadaki kayıt şudur:


Metin

وفات يونس امره
سنه ۷۲۰ — مدت عمر ۸۲

Transliterasyonu

Vefât-ı Yunus Emre:
Sene 720 — müddet-i ömr 82[66]

Bu belgeye istinaden Yunus Emre’nin, 1240 yılında doğduğu ve 82 yıl ömür sürdüğü, 1320 yılında vefat ettiği ileri sürülebilir. Belgedeki tarih aralığının Yunus’un hayat seyriyle isabetli bir şekilde örtüşmesi, belgenin doğruluğunu kuvvetlendirmektedir. Ayrıca, Yunus Emre’nin hayatıyla ilgili kendi kaleminden çıkan yegane kayıt, Risâletü’n Nushiyye adlı mesnevisinde yazım yılının belirtildiği şu beyittir:[65]

Söze tarih yedi yüz yedi idi,
Yunus canı bu yolda feda idi.[67]

Beyitten anlaşıldığına göre Risâletü’n Nushiyye, 1307 yılında tamamlanmıştır. Belgedeki tarihle eserdeki tarih karşılaştırıldığında Yunus’un bu eseri, ölümünden 13 yıl önce nazma çektiği, 67 yaşın olgunluğuyla kaleme aldığı anlaşılır. Mısralarında kendisini “Şairler Kocası” veya “Âşık Kocası” ibareleriyle tanıtan Yunus’un uzun bir ömür sürdüğünü anlıyoruz.[20]

Sultan II. Murad devrinde Osmanlılara esir düşen György adlı bir Macar tarafından yazılan “Tractatus” adlı eserde Yunus’a ait iki ilahi kaydedilmiştir. Bu akıncı ocaklarında ve zaviyelerde besteli Yunus ilahilerinin okunduğunu göstermektedir.[kaynak belirtilmeli]

Yunus Emre üzerine yayın ve incelemeler ulusal uyanışın da başlangıç dönemi olan 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarına rastlamaktadır. Divan-ı Âşık Yunus Emre adı altında Yunus şiirlerinin topluca, basılı olarak sunuluşu 1885, 1902 ve 1909 yıllarındadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde Yunus Emre üzerine ilk yayınlar II. Meşrutiyet dönemindedir. 1918'de Fuat Köprülü'nün ünlü eseri Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, 1911 yılında Fuat Köprülü Türk Yurdu dergisinde, 1913 yılında Rıza Tevfik Büyük Duygu dergisinde Yunus Emre ile ilgili kaleme aldıkları yazıların bir sonucu olacaktı. Tanınmış Rus şarkiyatçısı Vladimir Gordlevskiy tarafından yazılan makalelerde, 1920’li yıllarda Türkiye’de çok sayıda insanın, Yunus Emre’nin sadece adını değil, aynı zamanda onun şiirlerini de bildiğini, özellikle, tarikatlara bağlı olan dervişlerin, Yunus Emre şiirlerini ezberden okuduğunu belirtmiştir. Cumhuriyet devrinde Burhan Toprak ve Abdülbaki Gölpınarlı'nın derleyip yayınladığı Yunus Emre divanları yayımlanmıştı.[kaynak belirtilmeli]

Etkileri değiştir

Onun şiirleri, hem içeriği hem biçimi hem de dili itibarıyla musiki ile bütünleşecek özellikteydi. Yunus Emre'nin şiirleri güfte olarak hemen besteleriyle buluştu. Bir ermiş olarak kabul edilip sevilen Yunus Emre’nin ilahilerinin yer aldığı risaleler, kutsal kabul edildi. Yunus kitapları da tıpkı kutsal kitap gibi deri, kumaş gibi mahfazalar içinde korundu. Söz olarak ses olarak nesilden nesile aktarıldı. Kandiller, bayramlar, Cuma geceleri, ramazanlar, teravihler, ölümler, doğumlarda bu ilahiler söylendi. Yahya Kemal’in bir yazısında da belirttiği gibi çocuklar okula başlarken yapılan âmin alaylarında ilk onun ilahilerini duydular. Tarikat ayinlerinde onun ilahileri okundu. Hiçbir tarikat onu kabullenmekte ve benimsemekte bir sıkıntı çekmedi. Halveti, Nakfli, Kadirî, Rufai tarikatlarının yanı sıra Alevi erkanlarında, Bektaşi meydanlarında yine o vardı. Onun ilahileriyle Türk musikisi önemli eserler kazandı. Yunus Emre şiirlerinin bestelenmesi sadece dinî musiki ile sınırlı kalmadı. Bu şiirlerin Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği, pop ve rock tarzında bile besteleri yapıldı. Hatta Yunus Emre ilk Türk oratoryosunun da konusu oldu. Ahmet Adnan Saygun tarafından 1942’de, "Yunus Emre Oratoryosu" bestelendi ve geniş bir ilgiye mazhar oldu. Ayla Algan 1969 yılında Yunus’un şiirlerinden oluşan "Bana Seni Gerek Seni" plağını çıkardı. Zekai Dede’den Sadettin Kaynak’a; Muzaffer Ozak’tan Ahmet Hatipoğlu’na Abdullah Dede’den Fehmi Tokay'a, Cüneyd Kosal’dan Selahattin İçli’ye Hacı Faik Bey’den Bekir Sıdkı Sezgin’e, Rifat Bey’den Etem Üngör’e kadar onlarca bestekâr onun şiirlerini besteledi.[kaynak belirtilmeli]

Türbesi değiştir

 
200 ₺ banknotu üzerinde Yunus Emre portresi.[68]

En eski kaynaklar Yunus Emre'nin mezarının Sivrihisar yakınlarındaki Sarıköy’de olduğu belirtmektir.[28][37][51] Sarıköy’deki mezar, Ankara-Eskişehir demir yolu hattının yapımı esnasında 6 Mayıs 1946 tarihinde açılmış, mezardaki kalıntılar geçici bir mezara nakledilmiştir.[69] Gölpınarlı şöyle anlatır:

Yunus'un son zamanlarda Sarıköy'deki merkadi (mezarı) açılmış, çıkan kafatasına göre, mütehassıs, Yunus'un dâhi bir adam olduğunu, iskeletin takriben altı asırdan önceye ve seksen yaşlarında ölmüş bir adama ait bulunduğunu söylemiş ve bu suretle eski kaynakların rivayetleri tamamıyla tahakkuk ve teeyyüt etmiştir. Merkat, geniş bir bahçe içine alınmış, methal (giriş) kapısına, Yunus'un bir mısrasındaki "sevelim sevilelim" sözü, merkadin altındaki çeşmeye "Hak’tan inen şerbeti içtik elhamdülillah" mısrası işlenmiş, kemiklerinin konduğu tabut da, resmen ilan edilmediği hâlde, yirmi binden fazla bir halk kütlesi tarafından kucaklanarak yeni merkadine gömülmüştür.[70]

Evliya Çelebi, Seyahatname’de Yunus Emre’nin mezarının Karaman’da Yunus Emre Cami’nin avlusunda[71][72] bulunduğunu söyler:

…Keresteci Baba Cami (Yunus Emre Cami)’nde Yunus Emrem hazretlerinin mezarı, Türkçe tasavvufi beyitleri ve ilahi şiirleri ile şöhreti yaygındır…[73]

Fahreddin Bursavî’nin “Gülzâr-ı İrfân”da da bahsettiğine göre Karamazak türbesinin yanında[74][75] Yunus Emre ve Âşık Yunus isimli mezarlar bulunmaktadır. Bursavî, Yunus adına iki mezar olmasını halkın yanlış anlaması addetmiştir: “…İnsanların çoğu Âşık Yunus ve Yunus Emre’yi ayrı kişiler zannedip hataya düşmüşler, Yunus Emre ki marifet ve hakikat mertebesinde şeyhi ermiş evliyalardan Tapduk Emre hazretleridir…”[54] Mustafa Tatcı durumu şöyle açıklar: “Âşık Yunus, Bursalı olup H. 843/M. 1439 senesinde vefat etmiştir... Âşık Yunus’un Bursa’da Kara Abdürrezzak (Karamazak) mahallesindeki kabrinde, Bizim Yunus’a ait bir de makam vardır.”[76]

Yunus’un mezarı ya da makamı, bazı tarihî kaynaklarda veya halk öykülerinde çeşitli yerleşim merkezlerinde gösterilmektedir. Yunus’u çok seven halk, manevi kişiliği dolayısıyla ona birçok makam ve mezar izafe etmiştir: Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy, Karaman'da Yunus Emre Cami avlusu, Bursa, Aksaray ile Kırşehir arası, Ünye, Kula ile Salihli arasında Emre Sultan köyü, Erzurum’un Düzcü[58] köyü, Isparta'nın Gönen ilçesi, Afyon'un Sandıklı ilçesi, Sivas’ta bir yol üstü ve Azerbaycan’ın Gah bölgesinin Oncallı kentinde makamları bulunmaktadır.[20]

Eserleri değiştir

Dîvân değiştir

Yunus Emre'nin şiirleri burada toplanmıştır. Şiirler aruz ölçüsüyle ve hece ölçüsüyle yazılmıştır. Fatih nüshası, Nuruosmaniye nüshası, Yahya Efendi nüshası, Karaman nüshası, Balıkesir nüshası, Niyazi Mısri nüshası, Bursa nüshaları bulunmaktadır.

Risâletü'n-Nushiyye değiştir

1307'de yazıldığı sanılmaktadır. Eser, mesnevi tarzında yazılmıştır ve 573 beyitten oluşmaktadır. Eser; dinî, tasavvufi, ahlaki bir kitaptır. Öğütler kitabı anlamına gelmektedir.

Ayrıca bakınız değiştir

Bibliyografya değiştir

Biyografik eserler değiştir

  • Gölpınarlı, Abdülbaki (1941). “Yunus İle Aşık Paşa Ve Yunus'un Batınıliği”. Kenan Basımevi
  • Köprülü, Fuat (1976). “Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar”. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. ss. 257-357.
  • Fuat, Memet (1976). “Yunus Emre”. De Yayınevi.
  • Gölpınarlı, Abdülbaki (1990). “Vilayetname - Manakıbı Hacı Bektaş-ı Veli”. İnkılap Kitabevi. ss. 47-48.
  • Öztelli, Cahit (1992). “Yunus Emre - Yaşamı ve Bütün Şiirleri”. Özgür Yayın Dağıtım.
  • Toprak, Burhan (2004). “Yunus Emre Divanı”. Yeni Zamanlar Yayınları.
  • Ilgınlar, Elif Sena (Ed.). (2005). “Yunus Emre'den Seçmeler”. Timaş Yayınları.
  • Gölpınarlı, Abdülbaki (2006). “Yunus Emre – Hayatı ve Bütün Şiirleri”. İş Bankası Yayınları.
  • Tatcı, Mustafa (2008). “Yunus Emre Külliyatı” (6 Cilt). H Yayınları.
  • Yakıt, İsmail (2009). “Çıktım Erik Dalına - Yunus Emre’de Sembolizm”. Ötüken Neşriyat.
  • Tatcı, Mustafa (2009). “Yunus Emre Divan - Risaletü'n Nushiyye”. H Yayınları.
  • Ocak, Ahmet Yaşar (Ed.). (2012). “Yunus Emre”. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
  • Gevrek, Alev (2012). “Türk Tiyatrosunda Yunus Emre. Toplumsal Yayıncılık.
  • Özçelik, Mustafa (2013). “Bizim Yunus”. Nar Yayınları
  • Timurtaş, Faruk Kadri (Haz.). (2018). “Yunus Emre Divanı”. Kapı Yayınları.
  • Tatcı, Mustafa (Haz.). (2021). “Yunus Emre - Divan”. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları.

Konusu olduğu eserler değiştir

  • Ulu, Mahmut (2012). “Aşka Ağlayan Derviş”. Karatay Akademi.
  • Pala, İskender (2012). “Od”. Kapı Yayınları.
  • Argun, Galip (2013). “Aşk’ın Kandili Yunus Emre”. Paradoks Yayınları.

Notlar değiştir

  1. ^ Yunus, şiirlerinde çoğunlukla bu adları kullanır, bunlara ek olarak; Miskin Yunus, Derviş Yunus, Koca Yunus ve Yunus Emrem mahlaslarına da rastlanır.
  2. ^ Âşık Yûnus girdi yola/ Uğradı Tapduk Emre'ye/ Her dem ciğer kanı ile/ Vasf-ı hâlim yazar oldu (Köprülü, 1976: 268).
  3. ^ Örneğin: Allah, Tanrı ve Çalap; cennet, uçmak; cehennem­, tamu; aşk, sevgi; günah, suç ve cürüm; günahkâr, mücrim; ya­zıklı, eksikli; kâr, assı; mest, esrik; şarap, süci; şirk, ikilik; Az­rail, Canalıcı…
  4. ^ Bir kimsenin bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri ve diğer kimseler.
  5. ^ “Yâ Rabbi! Bu dünyada bize bir kız bir oğlan /iki evlât/ ile iki de helâl /eş/ verdin. Ben bu arzulardan da geçtim. Benim âhım/ inleyişim, zikrim/ cemalini görmek içindir” (Tatcı, 2021: 24).
  6. ^ Yunus, Şirazlı Sadi’nin “Ez con beron neyâmede cânânet ârzûst/ Zünnâr nâborîde vo imânet ârzûst” matlalı şiirini nazmen, “Sen canından geçmedin, canan arzu kılursun;/ Bilden zünnar kesmedin iman arzu kılursun” şeklinde Türkçeye tercüme etmiştir (Gölpınarlı, 2017: 66).
  7. ^ Yunus'a Tapduğ u Saltuğ u Barak'tandır nasîb/ Çün gönülden cûş kıldı ben nice pinhân olam (Gölpınarlı, 2021: 199)

Kaynakça değiştir

  1. ^ Emre, Yunus; Gölpınarlı, Abdülbâki (2006). Yunus Emre hayatı ve bütün şiirleri. Türkiye İş Bankası Kültür yayınları. s. xxviii. ISBN 978-975-458-804-0. 2 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2024. 
  2. ^ a b c Emre, Yunus; Gölpınarlı, Abdülbâki (2006). Yunus Emre hayatı ve bütün şiirleri. Türkiye İş Bankası Kültür yayınları. s. xxxix. ISBN 978-975-458-804-0. 2 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2024. 
  3. ^ a b c Köprülü, Fuat. (1976). Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (3. bas.). Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. s. 261.
  4. ^ Eyuboğlu, İsmet Zeki (1992). Bütün yönleriyle Haci Bektaş Veli: yaşamı, düşünceleri, çevresi, etkisi. 2. baskı. Cağaloğlu-İstanbul: Özgür Yayın Dağıtım. s. 197. ISBN 978-975-447-020-8. 
  5. ^ Emre, Yunus; Tatcı, Mustafa (Haz.) (2021). Dîvân: Seçmeler 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. Ankara. s. 7.
  6. ^ a b c Emre, Yunus; Gölpınarlı, Abdülbâki (2006). Yunus Emre hayatı ve bütün şiirleri. Türkiye İş Bankası Kültür yayınları. s. xxxi. ISBN 978-975-458-804-0. 2 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2024. 
  7. ^ Mustafa Tatcı, Yûnus Emre Dîvânı-Tahlil, İstanbul 1997, s. 46-47.
  8. ^ a b c d e f Köprülü, Fuat. (1982). Türk Edebiyatı Tarihi. Ötüken Yayınları. ss. 265-266.
  9. ^ Emre, Yunus; Gölpınarlı, Abdülbâki (2006). Yunus Emre hayatı ve bütün şiirleri. Türkiye İş Bankası Kültür yayınları. ss. xxxiii-xxxiv. ISBN 978-975-458-804-0. 2 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2024. 
  10. ^ a b c Köprülü, Fuat. (1976). Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (3. bas.). Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. s. 273-274.
  11. ^ Emre, Yunus; Tatcı, Mustafa (Haz.) (2021). Dîvân: Seçmeler 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. Ankara. s. 30.
  12. ^ a b c Köprülü, Fuat. (1976). Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (3. bas.). Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. s. 265.
  13. ^ a b Mustafa Tatcı, Yûnus Emre’nin Mürşidi Tapduk Emre, Ankara 2012, s. 81-93.
  14. ^ a b Emre, Yunus; Tatcı, Mustafa (Haz.) (2021). Dîvân: Seçmeler 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. Ankara. ss. 43-44.
  15. ^ a b Emre, Yunus; Tatcı, Mustafa (Haz.) (2021). Dîvân: Seçmeler 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. Ankara. s.85.
  16. ^ Emre, Yunus; Gölpınarlı, Abdülbâki (2006). Yunus Emre hayatı ve bütün şiirleri. Türkiye İş Bankası Kültür yayınları. s. xxxvii. ISBN 978-975-458-804-0. 2 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2024. 
  17. ^ Emre, Yunus; Tatcı, Mustafa (Haz.) (2021). Dîvân: Seçmeler 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. Ankara. s.89.
  18. ^ Emre, Yunus (2021). Yunus Emre - Divan. Ayrinti Yayinlari. ISBN 978-605-314-488-5. 2 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2024. 
  19. ^ Develi, H. (2015). "Açıklamalı Yunus Emre Sözlüğü’ne Dair/Dervîş Yûnus bu sözü eğri büğrü söyleme 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.." Türk Dili Dergisi, Ocak 2015, s. 83.
  20. ^ a b c d e Emre, Yunus; Tatcı, Mustafa (Haz.) (2021). Dîvân: Seçmeler 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. Ankara. ss. 45-46.
  21. ^ a b Çubukçu, İbrahim Agah (1996). "Yunus Emre ve Din Felsefesi" (PDF). Ankara Üniversitesi, Dergisi. 2 Ocak 2024 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  22. ^ Halman, Talât Sait (2022). A'dan Z'ye Yunus Emre 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. İstanbul: İBB Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü. s. 73.
  23. ^ Alkan, Mustafa. Said Emre: Yunus Emre’nin İzinde Bir Sûfi. Net Kitaplık Yayıncılık. s. 17. ISBN 978-605-2392-78-2. 2 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2024. 
  24. ^ a b Esra Akbalık (2013). "Yunus Emre'nin Şiirlerinde Gönül İmgesi" (PDF). Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi. 11 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 11 Ocak 2014. 
  25. ^ a b c d e f Tatcı, Mustafa. "YÛNUS EMRE". TDV İslâm Ansiklopedisi. 23 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ocak 2024. 
  26. ^ a b Gevrek, Alev (2012). Türk tiyatrosu'nda Yunus Emre. 1. baskı. İstanbul: Toplumsal Yayıncılık. s. 14. ISBN 978-605-87579-7-4. 
  27. ^ a b c d e f g h i j Gölpınarlı, Abdülbaki (1975). Yunus Emre: Hayatı, Sanatı, Şiirleri (8. bas.). Varlık Yayınevi. ss. 11-13.
  28. ^ a b c d e Gölpınarlı, Abdülbaki (1990). Menakıb-ı Hacı Bektâş-ı Velî: Vilâyet-nâme. İnkilap Kitabevi. ss. 47-48.
  29. ^ a b Yunus Emre (2021). Tatcı, Mustafa (Haz.). Dîvân: Seçmeler 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. Ankara. s. 23.
  30. ^ GÜNGÖR, İ. Hulusi. "Devlet Arşivlerinde Yunus Emre ile İlgili Belgelerin Ortaya Koyduğu Gerçekler 6 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.". Vakıf Haftası Dergisi, 8 (1991): 36.
  31. ^ Gölpınarlı, Abdülbaki (2017). Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri (4 bas.). İnkilap Kitabevi. s. 337. 
  32. ^ Gölpınarlı, Abdülbaki (2017). Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri (4 bas.). İnkılap Kitabevi. s. 66. 
  33. ^ Alkan, Mustafa. Said Emre: Yunus Emre’nin İzinde Bir Sûfi. Net Kitaplık Yayıncılık. ss. 45-46. ISBN 978-605-2392-78-2. 2 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2024. 
  34. ^ Tanpınar, Ahmet Hamdi (2010). XIX. asır Türk edebiyatı tarihi. 8. baskı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. s. 19. ISBN 978-975-08-1159-3. 
  35. ^ Tanpınar, Ahmet Hamdi (2010). XIX. asır Türk edebiyatı tarihi. 8. baskı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. s. 20. ISBN 978-975-08-1159-3. 
  36. ^ a b Erzi, Adnan Sadık (Ocak 1950). "Türkiye Kütüphanelerinden Notlar ve Vesikalar I". Belleten. 14 (53). Türk Tarih Kurumu. ss. 84-88. 3 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2024. 
  37. ^ a b c Karaca, Songül (2019). Lâmi'î Çelebi, Fütûhu'l-Mücâhidîn li-Tervîhi Kulûbi'l-Müşâhidîn (Nefehâtü'l-üns tercümesi): İnceleme, tenkitli metin, sözlük, dizin. ss. 1418-1419. 5 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2024. 
  38. ^ a b İbrahim b. Ahmed el-Amâsî (2021). Tercüme-i Şakâ’ik-i Nu‘mâniyye. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. s. 239. 4 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2024. 
  39. ^ a b Mecdî Mehmed Efendi (2022). Hadâ’iku’ş-Şakâ’ik. 1. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. ss. 260-261. 9 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ocak 2024. 
  40. ^ a b Habîbî Ahmed bin Dervîş (2021). ED-DEVHATÜ’L-İRF NİYYE FÎ RAVZATİ ULEM ’İ’L-OSM NİYYE - Habîbî’nin Şakâ’ik Tercümesi 9 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. s. 140
  41. ^ Köprülü, Fuat. (1976). Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (3. bas.). Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. ss. 277-278.
  42. ^ Bardakçı, Murat (10 Haziran 2012). "1940'lı yılların Hamletler'i, Yunus Emre'nin mezarını açıp kafatasıyla resim çektirmişler". Habertürk. Habertürk. 3 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2024. 
  43. ^ Hacı Bektaş Veli; Korkmaz, Esat; Hacı Bektaş Veli (1999). Vilayetname: menakıb-ı Hacı Bektaş Veli. 2. basım. İstanbul: Can Yayınları. s. 41. ISBN 978-975-6791-03-5. 
  44. ^ Köprülü, Fuat. (1976). Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (3. bas.). Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. ss. 257-259.
  45. ^ Gölpınarlı, Abdülbaki (1990). Menakıb-ı Hacı Bektâş-ı Velî: Vilâyet-nâme. İnkilap Kitabevi. s. 21.
  46. ^ Hacı Bektaş Veli; Korkmaz, Esat; Hacı Bektaş Veli (1999). Vilayetname: menakıb-ı Hacı Bektaş Veli. 2. basım. İstanbul: Can Yayınları. ss. 93-94. ISBN 978-975-6791-03-5. 
  47. ^ Köprülü, Fuat. (1976). Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (3. bas.). Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. s. 260.
  48. ^ Emre, Yunus; Gölpınarlı, Abdülbâki (2006). Yunus Emre hayatı ve bütün şiirleri. Türkiye İş Bankası Kültür yayınları. s. XXIV. ISBN 978-975-458-804-0. 2 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2024. 
  49. ^ Halman,Talât Sait (2022). A'dan Z'ye Yunus Emre 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. İstanbul: İBB Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü. s. 19.
  50. ^ Taşköprülüzâde Ahmed Efendi (2019). eş-Şakâ’iku’n-Nu‘mâniyye fî Ulemâi’d-Devleti’l-Osmâniyye,. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. s. 108. 5 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2024. 
  51. ^ a b İbrahim b. Ahmed el-Amâsî (2021). Tercüme-i Şakâ’ik-i Nu‘mâniyye. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. s. 75. 4 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2024. 
  52. ^ Özcan, Abdülkadir. "eş-ŞEKĀİKU'n-NU'MÂNİYYE". TDV İslâm Ansiklopedisi. 1 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2024. 
  53. ^ Habîbî Ahmed bin Dervîş (2021). ED-DEVHATÜ’L-İRF NİYYE FÎ RAVZATİ ULEM ’İ’L-OSM NİYYE - Habîbî’nin Şakâ’ik Tercümesi 9 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. ss. 51-52.
  54. ^ a b Mehmed Fahreddin Bursavî (2023). Gülzâr-ı İrfân. Kültür ve Turizm Bakanlığı. ss. 609-610. 
  55. ^ Uludağ, Süleyman. "NEFEHÂTÜ'l-ÜNS". TDV İslâm Ansiklopedisi. 5 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2024. 
  56. ^ Aşıkpaşazade; Yavuz, Kemal; Saraç, M. A. Yekta (2003). Osmanoğulları'nın tarihi. K kitaplığı Anatolia. Beşiktaş, İstanbul: Koç Kültür Sanat Tanıtım. ss. 296-297. ISBN 978-975-296-043-5. 
  57. ^ Aşıkpaşazade (2013). Tevârihi Âl-i Osman: Âṣıkpaṣazâde tarihi. Kamer Yayınları. s. 315. ISBN 978-975-8035-83-0. 4 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ocak 2024. 
  58. ^ a b Beygu, Abdurrahim Şerif (1936). Erzurum tarihi, anıtları, kitabeleri. Bozkurt Basımevi. ss. 170-175. 9 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ocak 2024. 
  59. ^ Hammer-Purgstall, Joseph : von (1837). Geschichte der Osmanischen Dichtkunst bis auf unsere Zeit: 2: Von der Regierung Sultan Suleimanʼs des Gesetzgebers bis zu der Sultan Muradʼs 3 (Almanca). 2. Hartleben. s. 566. 9 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ocak 2024. 
  60. ^ Gölpınarlı, 2021: 383
  61. ^ a b Halman, Talât Sait (2022). A'dan Z'ye Yunus Emre 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. İstanbul: İBB Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü. ss. 27-29.
  62. ^ Cahit Öztelli. Yûnus Emre. Özgür Yayınları, 1984.
  63. ^ Zekeriya Başkal, "Turfanda Aşk: Modern Zamanlarda Yunus Emre Yorumları", Sütun, 2011.
  64. ^ Emre, Yunus; Gölpınarlı, Abdülbâki (2006). Yunus Emre hayatı ve bütün şiirleri. Türkiye İş Bankası Kültür yayınları. s. xxvii. ISBN 978-975-458-804-0. 2 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2024. 
  65. ^ a b Yunus Emre (2013). Avşar, Ziya (Ed.). Nasihatler Kitabı (Risâletü’n Nushiyye). Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı. s. 11. 
  66. ^ Erzi, Adnan Sadık (Ocak 1950). "Türkiye Kütüphanelerinden Notlar ve Vesikalar I". Belleten. 14(53). Türk Tarih Kurumu. s. 88.
  67. ^ Yunus Emre (2013). Avşar, Ziya (Ed.). Nasihatler Kitabı (Risâletü’n Nushiyye). Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı. s. 139.
  68. ^ "E 9 - İkiyüz Türk Lirası I. Tertip". TCMB. 29 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ocak 2014. 
  69. ^ "Yûnus Emre'nin kabri nasıl taşınmıştı?". Türkiye Yazarlar Birliği. 1 Nisan 2013. 5 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2024. 
  70. ^ Gölpınarlı, 1975: 13
  71. ^ "YUNUS EMRE CAMİİ". Kültür Portalı. 5 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2024. 
  72. ^ "Yunus Emre Camii". www.karaman.gov.tr. 5 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2024. 
  73. ^ Evliya Çelebi (1935). Evliya Çelebi seyahatnamesi. 9. Maarif Vekâleti. s. 315. 5 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2024. 
  74. ^ "Karamazak Türbesi ve Yunus Emre Kabri". www.yildirim.gov.tr. 5 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2024. 
  75. ^ "Bursa Karamazak Aşık Yunus Türbesi ve Yunus Emre Kabri". Tarz-ı Vefa Kervanı. 7 Kasım 2023. 5 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ocak 2024. 
  76. ^ Emre, Yunus; Tatcı, Mustafa (Haz.) (2021). Dîvân: Seçmeler 2 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları. Ankara. ss. 48-49.

Dış bağlantılar değiştir