Kul Himmet
Kul Himmet, 16. yüzyılda yaşamış bir halk ozanıdır. Mezarı, doğduğu yer olan Tokat iline bağlı Almus ilçesinin Görümlü (Varzıl) köyündedir. Alevi-Bektaşi mezhebinin Erdebil Tekkesi'ne bağlı Safeviye kolundan olduğu öne sürülür. Yaşadığı dönemde, Pir Sultan Abdal ve Şah Hatayi'yle adı anılmıştır ve Yedi Ulu Ozan'dan biridir. İnancından dolayı çileli bir hayat geçirdiği, zindanlarda yattığı söylenir. Ölümüyle ilgili kesin bilgiler olmamakla beraber, Pir Sultan Abdal’ın 1560'ta asılmasından sonra uzun süre kaçak yaşayıp köyünde vefat ettiği sanılmaktadır. Sevgi, barış, dostluk temelli nefesler söylemiştir.
16. yüzyılı, gizli-açık ve kaça göçe, başından sonuna değin yaşamış büyük Alevi ozanı ve dedesi Kul Himmet hakkında, dikkate değer özel bir araştırma görülmemektedir. Diğer Alevi-Bektaşi ozanları arasında, cönklerde rastlanan bazı şiirlerinden seçmeler yapılarak ve yaşamına ilişkin tahmini bilgilerle Kul Himmet geçiştirilmiştir. Kul Himmet’in gerek şair olarak gerekse şahsiyet bakımından Pîr Sultan Abdal’dan etkilendiği muhakkaktır. Bazı kaynaklarda Kul Himmet’in Pîr Sultan Abdal’a mürid olduğundan söz edilmekle beraber bu görüş doğru değildir. Onun, “Kul olmuşuz Pîr Sultan’a / Eşiği de kıblegâhtır” mısraları buna tanık gösterilmişse de birinci mısraın doğrusu, “Kul olmuşuz bir sultana” şeklinde olmalıdır.[1] Kul Himmet'i Pir Sultan Abdal'ın mürşidi göstermiş olma yanılgısına rağmen, yaşadığı döneme ilişkin ilk ve en doğru saptama, Sadettin Nüzhet'ten (Bektaşi Şairleri ve Nefesleri, c. 1-2, İstanbul, 1944, ss. 170-198) gelmektedir:
“Hayatı hakkında malumata sahip değiliz. Yalnız ‘Menakıb ül Esrar Behcet ül Ahrar’ adlı eserde bazı şiirleri kayıtlı olduğuna göre, 16. asırda yaşadığı kuvvetle söylenebilir. Bektaşilerin tertip ettikleri mecmualarda Hatayi ve Pir Sultan'la beraber en çok bu şairin manzumelerine tesadüf edilmektedir. Bu da gerek yaşadığı devirde ve gerekse sonraki devirlerde büyük bir şöhret temin ettiğini göstermektedir.”
Kul Himmet, hayatı boyunca Alevî-Bektaşî çevrelerinde büyük bir şöhret kazanmıştır. Şiirlerinde Alevî inancını halkın anlayabileceği bir Türkçe ile etkili bir şekilde ifade etmesi, onun halk tarafından sevilmesinin en önemli sebeplerinden biridir. Abdülbaki Gölpınarlı'nın belirttiğine göre, Erdebil Tekkesi müridleri tarafından tanınan ve sevilen Kul Himmet'in şiirleri, 1017 (1608) istinsah tarihli Menâkıbü’l-esrâr behcetü’l-ahrâr adlı eserde Hatâî ve Pîr Sultan Abdal ile birlikte yer almaktadır.Kul Himmet'in şiirlerinde İslâm tarihi, evliya menkıbeleri, Ali ve on iki imam sevgisiyle özellikle Alevî-Bektaşî inancı doğrultusunda dinî-tasavvufî duyarlılık bulunmaktadır. Şairin şiirlerinde ayrıca, Safevî şahlarına övgü, zamanın zorlukları, gurbet, hasret ve beşerî aşk gibi konular da işlenmiştir.Halkın sevgisi nedeniyle Kul Himmet hakkında çeşitli efsaneler oluşmuştur. Şairin yaklaşık 150 şiiri bulunmaktadır ve bu şiirlerde mahlasının başına "sefil, koca, gedâ, öksüz" gibi sıfatlar getirilmiştir. Şiirlerinin uzunluğu genellikle diğer halk şairlerinin şiirlerinden daha fazladır ve bazen yirmi dörtlüğe kadar çıkar. Kul Himmet, hem hece ölçüsünü hem de aruz ölçüsünü başarıyla kullanmıştır, ancak aruzla yazdığı birkaç şiirinde başarılı olduğu söylenemez. Kul Himmet'in mahlasını kullanan iki başka şair daha vardır. İlki, XVIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIX. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Kul Himmet Üstadım'dır. Diğeri ise İmranlı'nın Söğütlü köyünden diğer bir Kul Himmet Üstadım'dır. Bunların yanı sıra, Sefil Kul Himmet ve Öksüz Kul Himmet adlarını kullanan iki şair daha bulunmaktadır, ancak bunların Kul Himmet ile aynı kişi olduğu belirtilmektedir.[2]
Aleviler arasında Menakıbname, Büyük Buyruk, İmam Cafer Buyruğu, Şeyh Safi Buyruğu, Fütüvvetname, Menankıb-ül Evliya vb. adlarıyla tanınan ve 1608 yılında Bisati'nin kaleminden çıkan Menakıb-ül Esrar Behcet-ül Ahrar yapıtı, bir çeşit ante quem oluşturmaktadır, yani bu yapıtın yazıldığı tarihten önce Kul Himmet ölmüş olmalıdır. Yoksa yaşadığı ortamı ve şiirlerini tanıyan Bisati, kendisiyle mutlaka görüşür, bu konuda Kul Himmet'ten yararlanır ondan uzun uzun sözederdi. Haliyle daha çok şiirlerine yer verirdi. Çünkü gerek Buyruk'ta anlatılan Alevi inancı, Muhammed-Ali yolunun ilkeleri, felsefesi ve nasıl sürdürülmesi gerektiğini en iyi bilen, ayrıca nefeslerinden anlaşıldığı gibi erkanlara bile katkısı bulunmuştur. Ayrıca amacı, Şah Hatayi'nin de birçok nefesinde övdüğü, yücelttiği ve ona candan bağlılığını söylediği Hacı Bektaş Veli gibi, Şeyh Safi'nin de ermiş velilerden olduğunu vurgulamak ve Erdebil'i çekim merkezi yapmaktı. Şeyh Safi'nin İmam Cafer Sadık'tan esinlendiğini ve Buyruğu'ndaki sözleri ondan aldığını ve hatta İmam Cafer'in mührünü taşıdığını şiirlerinde ifade eden Kul Himmet bu propagandaya büyük katkıda bulunmuştur:
Erdebil'den gelince Rum'a
Sözümüz bizim didardan gelir
Şeyh Safi Buyruğu'n eyledim kabul
Sözü onun daim Cafer'den gelir
Makalatın ahiri cemalatın zuhuru
Şeyh Safi'ye değiptir İmam Cafer mühürü
Vikikaynak'ta belgeler |
Kaynakça
değiştir- ^ "TDV İslâm Ansiklopedisi". NURETTİN ALBAYRAK, "KUL HİMMET". 16 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan 2024.
- ^ "TDV İslâm Ansiklopedisi". NURETTİN ALBAYRAK, "KUL HİMMET". 16 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan 2024.