Tarih, araştırma alanı olarak, insan kayıtlarına, yazılı ya da sözlü kaynaklara dayanır. Tarihi bilgi, geçmişteki olaylara ilişkin bilinenlerin, tarihe ilişkin güncel düşünce çerçevesiyle yorumlanmasıyla oluşur.
Tarih kelimesinin Batı dillerindeki tüm karşılıkları Grekçe istoria, istorien sözcüğünden gelmektedir. (Latince: his-toria, İtalyanca: storia, Fransızca: histo-rie, İngilizce: history, Almanca: Histo-rie). İyonya lehçesinde bildirme, haber alma yoluyla bilgi edinme anlamlarında kullanılan kelime, Attika lehçesinde görerek, tanık olarak bilme anlamlarının yanı sıra çok daha geniş bir anlam içeriğiyle fizik, coğrafya, astronomi, bitki ve hayvan bilgisi ve hatta giderek doğa bilgisini kapsayacak şekilde kullanılmıştır.
Daha fazlası...
Roma İmparatorluğu, Roma Cumhuriyeti'nin Augustus liderliğinde M.Ö. 1. yüzyılda yeniden örgütlenmesiyle kurulan antik Roma devletidir. Uzun yıllar Akdeniz çevresinde hüküm süren Roma İmparatorluğu, Kavimler Göçü'yle başlayan karışıklıklardan sonra M.S. 395 tarihinde doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı. Batı kısmı (Batı Roma İmparatorluğu) 476 yılında Kavimler Göçü'nde Avrupa'ya gelen Kuzey Kavimlerinin saldırıları sonucunda yıkılmış, doğu kısmı da varlığını Doğu Roma İmparatorluğu veya Bizans İmparatorluğu olarak 1453'te Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethine kadar sürdürmüştür.
"Roma İmparatorluğu" ünlü Latince Imperium Romanum'un Türkçe'sidir. Bu deyişte imperium sözcüğü bir bölge, vilayet anlamında kullanılmaktadır. Roma İmparatorluğu Avrupa'nın Romalıların egemenliği altında kalan kısmı için kullanılan bir isimdi, denilebilir. Aslında Roma kent sınırlarının aşılması ve yayılma politikası imparatorluk döneminden çok önce başlamıştı. Roma İmparatorluğu en geniş olduğu dönemde yaklaşık 5.900.000 km2 büyüklüğündeydi. Avrupa tarihinin "klasik antikite" dönemindeki en geniş imparatorluğuydu.
Augustus'un otokrasisinden yüzyıllar önce Roma (Roma Krallığı ve Roma Cumhuriyeti) zaten İtalyan Yarımadası'nı aşmış, önemli rakiplerini yenilgiye uğratmıştı. Augustus'un reformları Roma devletini bir imparatorluğa çevirmiş, 3. yüzyılın sonlarındaki Diokletian reformuna kadar sistem büyük oranda değişmeden devam etmiştir. Diokletian reformu imparatorluğu tetrarşiye dönüştürmüştür. Her ne kadar Diokletian'ın sunduğu politik sistem kısa bir süre boyunca varlığını korusa da, imparatorluğun ikiye bölünmesine yol açmıştır. Bu da Roma'nın egemenliğinin iki yüzyıl daha boyunca, Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu olarak sürdürmesine olanak sağlamıştır.
Batı İmparatorluğunun geleneksel çöküş tarihi 4 Eylül 476'dır. Yaklaşık binyıl sonra, 1453'te, daha çok Bizans İmparatorluğu olarak anılan Doğu Roma İmparatorluğu Osmanlıların egemenliğine geçmiştir. Augustus'tan Batı imparatorluğunun çöküşüne kadar Roma Batı Avrasya'da egemen olmuş, nüfusun yarısını barındırmıştır.
|
Misya, Antik Çağ'da Anadolu'nun kuzeybatısında yer alan ve günümüzde yaklaşık olarak Balıkesir iline denk gelen bölgenin adı. İsmini bölgenin yerli halkı olan ve ilk olarak Truva Savaşı döneminde Truvalıların müttefikleri arasında bahsi geçen Misyalılardan almıştır.
Misya'nın güneyinde Lidya, doğusunda Frigya ülkeleri bulunmaktaydı ve Misyalıların kökeni ile bu ülkelerin halklarının kökenleri arasında bağlar mevcuttu. Misya'nın batısındaki Biga Yarımadası bölgesi, Truva kentinin bağlı bölgesi anlamında Troad ismi ile anılmış ve antik çağda aralarında kuvvetli bağlar bulunmakla birlikte Misya'dan ayrı değerlendirilmiştir.
Homeros, atlı birlikleri ile ünlü Trakyalılar, kısrak sütü içen Hippomolgiler ve itaatkar Abiilerle birlikte, "çıplak elle ve mızrakla savaşan aslan yürekli" Misyalıları da Truvalıların müttefikleri arasında zikretmekte, savaşa katılan bazı Misyalıların isimlerini saymaktadır.
Strabo'ya göre Misyalılar canlı varlıkları yemekten kaçınmakta, süt, peynir ve balla beslenmekteydi. Herodot Misyalıların başlangıçta bir Lidya kolonisi olarak ortaya çıktıklarını ve Lidyalılar ve Karyalılar ile akraba oldukları için Milas'taki Karya Zeus'u tapınağında ibadet etme hakkına sahip olan bu üç halk arasında yer aldıklarını belirtmektedir. Yine Herodot, Misyalıların bir dönemde Avrupa yakasına geçerek Adriyatik Denizi'ne kadar uzanan ve güneyde Peneus Nehri'ne kadar inen bölgeyi ele geçirdiklerini yazmaktadır.
|
Notre Dame Katedrali, (Fransızca: Cathédrale Notre Dame de Paris) Paris, Fransa'da bulunan dünyaca ünlü bir katedraldir. Meryem Ana'ya ithafen isimlendirilmiştir. Gotik yapı Île de la Cité'in doğu kısmında, Paris'in diğer tüm önemli yapıları gibi Seine Nehri'nin kıyısında bulunur. Girişi batıya bakar.
Fransız Gotik mimarisinin en güzide örneği olarak bilinen Notre Dame, ayrıca ilk gotik katedrallerden biridir ve Gotik dönem boyunca inşası sürmüştür. Heykellerin ve işlemeli camların ortaçağ Roma mimari üslubundan sonra pek görülmemiş bir dünyevilik içermesi, natüralizm akımının eserlerdeki ağır etkisi sebebiyledir.
Turistler açısından popüler bir yer olmasının yanı sıra, halen bir Roma Katolik katedrali olarak kullanılır ve Paris başpiskoposluğuna ev sahipliği yapar. (15 Şubat 2005'ten beri görevi André Vingt-Trois yürütmektedir.)
 Cité ile  Saint-Michel metro duraklarıyla Notre Dame Katedralı'na ulaşılabilir.
1160 yılında Paris katedrali "Avrupa'nın krallarının bölge kilisesi" olduktan sonra Piskopos Maurice de Sully tarafından "mağrur görevi için yetersiz" bulundu ve "Paris piskoposu" unvanını aldıktan kısa süre sonra Sully katedrali yıktırdı. Efsaneye göre Sully Paris'in yeni görkemli kilisesinin hayalini görmüş ve orijinal kilisenin dışına bu görüntüyü çizmiştir. Kilisenin yapımı için birçok evi yıktırmış ve malzemelerin taşınabilmesi için bir de yeni yol açtırmıştır.
1163'te Kral VII. Louis'nin hükümdarlığı döneminde başlamış olan inşaatın temel taşını Maurice de Sully'nin mi, yoksa Papa Alexander III'ün mü koyduğu tartışma konusudur, fakat her ikisinin de ilgili seremonide hazır bulunduğu bilinmektedir. Piskopos Sully ömrünün büyük kısmını ve parasını katedralin inşaatına vakfetmiştir.
|
- Orta Asya Türklerinde savaşçıların mezarlarının etrafına öldürdüğü düşman sayısınca balbal dikildiğini
- İdil Bulgarları'ın ilk Türk-İslam devleti olduğunu
- Göktürkler'in Türk adını siyasi olarak kullanan ilk Türk devleti olduğunu
- Harezmi'nin Hesab-ül Cebir vel-Mukabele kitabının, matematik tarihinde 1. ve 2. dereceden denklemlerin sistematik çözümlerinin yer aldığı ilk eser olduğunu
- Mozart'ın 35 yıllık ömrüne 626 eser sığdırdığını
- Daha fazlası...
Tarihte bugün
|
|