Mutlak monarşi

Hükümdarın sınırsız yetkilere sahip olduğu yönetim biçimi

Mutlak monarşi, yasama ve yürütme kuvvetlerinin hükümdarda toplandığı bir hükûmet sistemidir. Bu sistemde, devlet içinde tek ve en büyük otorite sahibi hükümdardır. Yasama, yürütme ve hatta yargı yetkisinin sahibi 'hükümdar'dır (monark, kral, padişah...). Mutlak monarşiyi meşruti monarşi ile karıştırmamak gerekir. Meşruti monarşi bir kuvvetler ayrılığı sistemidir. Mutlak monarşi ise kuvvetler birliğini esas alır. Yani mutlak monarşi, devletin tek bir kişi tarafından hiçbir sınırlamaya bağımlı olmayarak yönetildiği rejim türüdür. Merkezi krallık anlamına ya da padişahın tek elden kendi kararlarıyla yönetimine denir.

Yönetim biçimlerine göre devletler1
     Tam başkanlık sistemli cumhuriyetler2      Yarı başkanlık sistemli cumhuriyetler2
     Parlamento güvenine tabi olan veya olmayan, yasama organı tarafından seçilen veya atanan bir yürütme başkanının bulunduğu cumhuriyetler.      Parlamenter sistemli cumhuriyetler2
     Parlamenter anayasal monarşiler      Ayrı bir hükûmet başkanına sahip olan ancak kraliyet ailesinin hâlâ önemli bir yürütme ve/veya yasama yetkisine sahip olduğu anayasal monarşiler
     Mutlak monarşiler      Tek parti devletleri
     Anayasal hükümlerin askıya alındığı ülkeler (Örneğin askerî diktatörlükler)      Yukarıdaki sistemlerin hiçbirine uymayan ülkeler (Örneğin geçici hükûmetler).
1Bu harita Vikipedi'deki Yönetim biçimlerine göre ülkeler listesi maddesine göre derlendi. Kaynaklar için oraya bakınız. 2Anayasal olarak çok partili cumhuriyet olarak kabul edilen birkaç devlet, ülke dışındakiler tarafından genel olarak otoriter devletler olarak tanımlanmaktadır. Bu harita sadece de jure yönetim biçimini gösterir, de facto demokrasi derecesini göstermez.

Mutlak monarşiler Avrupa’da ilk defa Kara Ölüm ve Rönesans’ı takip eden beyliklerin yıkılması gibi siyasi ve sosyal değişimler ile Orta Çağ toplumunun hükümeti dengeleyici güçlerine karşı olarak hükümdarların merkezi bir devlet kurma çabaları sonucunda çıkmıştır. Başlangıçta Burgonya Düklüğü’nde görülmüş ve sonrasında İspanya ve Fransa Krallıkları’nın çeşitli topraklarını merkezileştirmek için bir model olarak yayılmıştır.

Mutlakiyetçi hükûmet sistemi, 16. yüzyılın sonları ve 17. yüzyılda, Fransa Kralı 14. Louis ve İspanya Kralı II. Felipe gibi daha otokratik bir yönetim biçimiyle ilişkilendirilen figürler altında en tepe noktasını gördü. Mutlakiyetçi bir hükümet kurmaya çalışan I. Charles parlamentoyu gereksiz olarak gördü ve bu sonrasında İngiliz İç Savaşı’na ve takiben idamına yol açtı.

Mutlakiyetçilik ilk olarak Fransız Devrimi’nin ardından ve sonrasında I. Dünya Savaşı’nın bitişiyle büyük ölçüde geriledi. Her iki olay da halkın egemenliği temelli hükümet sisteminin halk arasında yaygınlaşmasına yol açtı. Fakat, 19. yüzyılın başlarında Meşruiyetçilik ve Karlizm gibi liberal demokrasiye karşı çıkan yeni siyasi hareketler ile 20. yüzyılın başlarında çıkan bütüncül milliyetçilik için bir temel sağlamıştır.

Günümüzde Mutlak monarşiyle yönetilen ülkeler arasında, Brunei, Esvatini, Umman, Suudi Arabistan, Vatikan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni oluşturan emirlikler vardır.