"The Last Messiah" (Orijinal: Den sidste Messias; Türkçe: Son Mesih) Norveçli filozof Peter Wessel Zapffe'nin 1933 yılında yazdığı bir makaledir. En önemli eserlerinden biri, daha sonra "On the Tragic" adlı kitabında genişletilecek bir teori olarak, Friedrich Nietzsche'nin Üstinsan kavramının yeniden yorumlanmasını tanımlayacaktı. Zapffe, insanlıktaki varoluşsal krizin ve kaygının, aşırı gelişmiş bir zekanın sonucu olduğuna ve insanların bunu "bilincin içeriğini yapay olarak sınırlayarak" üstesinden geldiğine inanıyordu.[1]

İnsan olma durumu değiştir

Zapffe, insan olma durumu'nun trajik bir şekilde aşırı geliştiğini düşünüyor ve onu "biyolojik bir paradoks, nefret edilesi, saçmalık, hastalıklı doğanın abartılışı" olarak nitelendiriyor.[1] Zapffe, dünyayı insanlığın anlam ihtiyacının ötesinde gördü ve temel varoluşsal soruların hiçbirini cevaplayamadı.

Bir türün, bir becerinin fazla evrilmesi sebebiyle yaşama elverişsiz hale dönüşmesi, insan ile sınırlanmış değildir. Bu nedenle, mesela, paleontolojik zamanlarda yaşamış bazı geyiklerin aşırı ağır boynuzlara sahip olduğu için öldüğü düşünülmektedir. Mutasyonlar kör olduğu kabul edilmelidir, çalışır ve dışarı atılırlar, çevreleriyle herhangi bir ilgileri veya bağlantıları olmadan. Depresif hallerde zihin, tüm fantastik ihtişamıyla sahibini dibe çeken bir boynuza benzetilebilir.

Deneme boyunca Zapffe, Nietzsche'den; "tabiri caizse, akıl için çok fazla şey görmenin örneği" şeklinde bahseder.[2]

Zapffe, acının kaynağını insanın zekasına yerleştirdikten sonra, insanlığın neden öylece yok olmadığı üzerine düşündü. İnsanlık; "çabalar, yerleşmiş bir deyişi uzatmak için, zarar veren bilincin fazlalığını az ya da çok bilinçli bir şekilde bastırır"; Zapffe'ye göre bu, "sosyal uyumluluk becerisi ve genellikle sağlıklı ve normal bir yaşam olarak adlandırılan şey" için bir gerekliliktir.[1] Zapffe, bir bireyin "zekanın sorumluluğu" durumu ile mücadele etmesine izin veren dört savunma mekanizması tanımladı.

Kaygının çözümü değiştir

  • İzolasyon, Zapffe'nin belirttiği ilk ilkedir. Bu, "rahatsız edici ve yıkıcı tüm düşünce ve duyguların bilincinden tamamen keyfi bir şekilde uzaklaşma" olarak tanımlanır. Örnek olarak "Düşünmemeli, sadece kafa karıştırıcı." diyor.[1]
  • Zapffe'ye göre, sabitleme veya demir atma ilkesi; "sıvı bilincin içindeki noktaların değişmez hale getirilmesi veya etrafına duvarların inşa edilmesi" şeklinde tanımlar. Sabitleme mekanizması, bireylerin dikkatlerini tutarlı bir şekilde bir noktaya odaklamalarını, sabitlemelerini veya başka bir değişle o noktaya demir atmalarını sağlar. Zapffe, bu mekanizmayı Norveçli oyun yazarı Henrik Ibsen'in, ailenin dolaplardaki iskeletlere karşı hiç yokmuşlar gibi davranıp ailenin tüm üyelerinin kendi hayal dünyalarında yaşamasına izin verildiği, tolere edilebilir bir "modus viendi" geliştirdiği Yaban Ördeği oyunundaki life-lie; insanın varoluşunu katlanılabilir kılmak için anlattığı hikâyeler, kavramı ile karşılaştırır. Zapffe bu mekanizmayı "Tanrı, kilise, ahlak, kader, yaşamın kuralları, insanlık, gelecek" kavramları ile topluma uyarlayıp bunlardan "birincil kolektif demirleme kubbeleri" olarak bahseder. Zapffe bu ilkenin insan olma durumunu uygun bir şekilde ele alma konusunda kusurlara dikkat çeker, bireyin demir attığı noktanın yanlışlığını fark etmesi sonrası kapılabileceği umutsuzluğa karşı uyarıda bulunur. Sabitleme mekanizmasının bir diğer kusuru, demir atılan noktaların çelişmesi sonucu kişinin yıkıcı bir nihilizme sürüklenebilecek olmasıdır. Çapalamanın bir diğer kusuru, Zapffe'nin kişiyi yıkıcı nihilizme getireceğini öne sürdüğü, çelişen sabitleme mekanizmaları arasındaki çatışmadır.
  • Dikkat dağıtma ilkesi, "bireyin dikkatini, sürekli olarak izlenimler ile etkileyerek kritik sınırlar içine çekmesi" şeklinde tanımlanır.[1] Bu ilke, aklın kendi içine dönmesini engellemek amacıyla bireyin enerjisini tek bir fikre veya göreve odaklar.
  • Yüceltme, enerjinin negatif çıkışlardan pozitif olanlara doğru yeniden odaklanmasıdır. Enerjinin pozitif olarak dönüştürülmesi, bir sanat eseri ile veya Zapffe'nin kendi üzerinden bahsettiği "Bu deneme tipik bir süblimasyon çabasıdır; yazar acı çekmiyor, sayfaları dolduruyor ve bir dergide yayınlayacak" şeklinde yazı yazmak ile örneklendirilebilir; "Stilistik ya da artistik yetenekler sayesinde yaşamın dayanılmazlığı zaman zaman değerli deneyimlere dönüştürülebilir."[1]

Son Mesih kavramı değiştir

Zapffe şu sonuca varır: "İnsanlık; biyolojik olarak başarılı olmak gibi kaçınılmaz bir yanılsama içinde düşünmeden ilerlediği sürece, esaslı aslında bir şey değişmeyecektir." 'Son Mesih', "her şeyden önce, ruhunu çırılçıplak soymaya ve bizim en uç düşüncemize, yok oluşa canlı canlı teslim etmeye cesaret eden adam. Yaşamı ve onun kozmik zeminini kavrayan, acısı yaşamın acısı olan bir adam" gelene kadar, insanlık gittikçe umutsuzluğa kapılacaktır.[1] Zapffe, mesihini Musa ile karşılaştırır; "Kendinizi bilin; kısır olun ve sizden sonra dünya sessizliğe bürünsün" diyerek Musa'nın "verimli olun ve çoğalın ve dünyayı doldurun" öğretisini reddeder.[2]

Etkisi değiştir

Korku yazarı ve filozof Thomas Ligotti, The Conspiracy Against the Human Race adlı kitabında,, sık sık "The Last Messiah" makalesine atıfta bulunur ve Zapffe'nin çalışmasını felsefi karamsarlığa bir örnek olarak kullanmak üzere, makaleden alıntılar yapar.[3]

Kaynakça değiştir

  1. ^ a b c d e f g "The Last Messiah". Philosophy Now. Mart-Nisan 2004. 3 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Şubat 2022. 
  2. ^ a b "The View from Mount Zapffe". Philosophy Now. Mart-Nisan 2004. 3 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Şubat 2022. 
  3. ^ Ligotti, Thomas (2018). The conspiracy against the human race : a contrivance of horror. New York. ISBN 978-0-525-50491-7. OCLC 1030445979.