Râşidüddîn Sinân el-İsmâîlî

(Râşidüddin Sinan el-İsmâili sayfasından yönlendirildi)

Raşidüddin Sinan (Arapça: رشيد الدين سنان ; Rašīd ad-Dīn Sinān) (Tam Adı: Sinan ibn Salman ibn Muhammad / Abu al-Hasan Sinan ibn Sulayman ibn Muhammad); 1126'lı yıllarda Basra yakınlarında Vâsıt yolu üzerindeki Akrüssûdan Köyü'nde İmamiye Şiası'na mensup bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Nizari İsmailiyye'ce genellikle Sinan Râşidüddin diye anılır. Aynı zamanda "Dağın Yaşlısı" ve "Öğretmen" (Al Muallim) olarak da bilinir.

İsmâilîlik sembolü, İsmailiye mezhebinin Aslan Hattı, Raşidüddin Sinan 12. yüzyıl'ın son yarısında Suriye'nin çeşitli bölgelerindeki kalelerde varlığını sürdürmüş, Nizari İsmailiyye kolundan çıkan Haşhaşin Cemaati'nin önde gelen lideri.

Hayatı ve Faaliyetleri değiştir

 
Masyâf Kalesi

Basra'dan ayrıldıktan sonra Sinan Nizari İsmaililik'e girdi. Nizari İsmaililik hakkında sağlıklı bilgi edinebilmek için Haşhaşinler'in merkezi Alamut'a gitti. Burada İsmaili öğretilerini, İhvan-ı Safa'nın er-Reas'il'ini ve diğer bazı eserlerini inceledi. Aynı zamanda burada çeşitli dini kitaplar okuyup; Kur'an ve Kitab-ı Mukaddes'le ilgili çeşitli araştırmalar yaptı. Kabala öğretilerini de öğrendiği rivayet edilir.[1]

Sinan Suriye Haşhaşilerinin en önemli lideridir. Basra doğumlu biri olan Sinan kimilerine göre bir simyacıydı. Suriyeli yazarlardan birinin Sinan'a yaptığı ziyarette Sinan kendisi ile ilgili şöyle demiştir:

Çocukluğum Basra'da geçti. Bu öğreti yüreğime işlemişti. Sonra erkek kardeşlerimle aramda geçen bir hadise beni onlardan ayrılmaya mecbur bıraktı, binek hayvanı ve kumanya olmadan Alamut'a doğru yola koyuldum. Alamut'un başında "Elemûtlar Üçüncü Hücceti" olarak Gizlenen-İmâm El-Mohtadî bin el-Hâdi tarafından "Elemût Kalesi Komutanlığı" görevine atanan Muhammed bin Kiya Buzrug Ummid bulunmakta idi.[2] Daha sonraki imam olan El-Kahir bin el-Môhtadî bi-Kuvvet’ûl-Lâh / bi-Ahkâmî’l-Lâh'ın vefatından sonra, yerine yerine oğlu II. Hasan geçene dek Alamut'ta kaldım. II. Hasan Suriye'ye gitmemi emretti.

Sinan daha sonra uzun bir süre Kehf'de kaldı. 1162 yılında Hasan'ın Alamut'ta tahta geçişi ile birlikte Suriye Haşhaşilerinin lideri oldu.[3][4]

1164 yılında II. Hasan, Kıyâmet-i Kûbrâ bildirgesini ilan etti. Suriye'de ise bu görev Sinan'a düşüyordu. Ancak Sinan, II. Hasan tarafından ilan edilen Kıyâmet-i Kûbrâ bildirgesini, oluşan aşırılıklar nedeniyle, bizzat kendisi yürürlükten kaldırmıştır. Kıyâmet-i Kûbrâ bildirgesindeki aşırılıklarının ileriki dönemlerde oluşacak cennet bahçeleri hikâyesine kaynaklık etmiş olabileceği düşünülmektedir.[5][6]

"Râşidüddin Sinan el-İsmâili" ilerleyen dönemlerde sistemli bir Haşhaşi örgütü kurmuş ve neredeyse Alamut'tan hem siyasi hem de öğretisel olarak bağımsız bir şekilde hareket etmiştir. Bu dönemde Sinan Suriye Haşhaşileri tarafından ilahi bir lider olarak görülmüştür ve Dağın Şeyhi olarak anılmıştır. Dağın Şeyhi veya Şeyh-ül Cebel tabiri zannedildiğinin aksine Hasan Sabbah için hiçbir zaman kullanılmamıştır. Bu ifade tamamen Suriye Haşhaşilerine özgüdür.[4]

Sinan döneminin en önemli olayları Masyaf'a düzenlediği başarısız bir saldırıdan sonra Selahaddin Eyyubi'ye yönelik iki suikast girişimi, Halep'te işlenen bir cinayet ve Kudüs Latin Krallığı'nın hükümdarı Monferratlı Conrad'ın öldürülmesidir. Selahaddin, kurduğu güçlü askeriye ve Haçlılara karşı verdiği mücadele ile Müslüman birliğinin ve ortodoksisinin temsilcisi olarak, Haşhaşilerin baş düşmanı haline gelmişti. Haşhaşilerin Selahaddin'e yönelik ilk suikast girişimi, Selahaddin'in Haşhaşilere yönelik olarak Halep'i kuşattığı 1174-75 yıllarında gerçekleşmiştir. Bu girişimde suikastçılar arbede sonucu yakalanmıştır. Sonraki yıl Sinan bir suikast emri daha vermiş ve 22 Mayıs 1176'da Azaz'ı kuşattığı sırada Selahaddin, kendi askerleri kılığına girmiş Haşhaşilerin saldırısına hedef olmuş ancak zırhı sayesinde sadece yaralanmıştır. Bu olaylardan sonra Selahaddin üst düzey güvenlik önlemleri almış ve şahsen tanımadığı hiç kimse yanına yaklaştırılmamıştır. Ağustos 1176 yılında Masyaf'ı kuşatan Selahaddin sonradan geri çekilmiştir. Geri çekilmenin sebeplerine yönelik çeşitli iddialar vardır. Bir iddiaya Hama emiri uzlaşı için araya girip Selahaddin'i ikna etmiştir, İsmaililere göre ise Selahaddin, Sinan'ın doğaüstü güçlerinden korkmuştur. Halep tarihçesinde Hama emirini uzlaşı için araya sokan Haşhaşilerin doğurduğu terör nedeniyle Selahaddin'dir. Masyaf kuşatması sonrası Sinan ile Selahaddin arasında hiçbir olay yaşanmamıştır, hatta aralarında gizli bir uzlaşının ipuçlarına rastlanmaktadır.[4]

Selahaddin'in Haşhaşilere yönelik müsamahasını temize çıkarmaya çalışan Sünni tarihçiler çeşitli hikâyeler üretmiştir. Bunlardan birinde sultanın Sinan'a bir tehdit mektubu gönderdiği belirtilir. Mektuba cevap ise şöyledir:

Mektubunuzu ana hatlarıyla ve detaylarıyla birlikte okuduk, imâlı ve dolaylı tehditleriniz idrak ettik, lakin yukarıda Allah var, bunlar bize vız gelir tırs gider. Sizden evvel de niceleri böyle laflarla karşımıza geldi de hepsini yok ettik, onlara yardım edebilecek bir Allah'ın kulu çıkmadı. Peki siz de gerçeği görmezden gelip yanlışa mı prim vereceksiniz? " O haksızlık edenler hangi akıbete uğrayacaklarını yakında bileceklerdir. (Kur'an, 26/Şu'ara Suresi 227) Gerçekten de kafamın kesilmesini ve kalelerimin dağlardan sökülmesini emretmişseniz, bunlar beyhude umutlar ve boş hayallerdir. Allah'a hamd olsun ki ilk günkü ruhla, davamız dimdik ayaktadır. Bizim işlerimizin dış yüzünü, insanlarımızın meziyetlerini, bir anda nelere kalkışabileceklerini bilirsiniz. Eğer bu davanızda doğru iseniz haydi ölümü canınıza minnet bilin. (Kur'an 2/Bakara 94) Meşhur bir atasözü şöyle der: Bir ördeği nehirle korkutabilir misin? Belânıza hazırlanın, felaketinize uygun giyinip kuşanın, zira sizi kendi ülkenizde hezimete uğratıp intikamımı alacağım ve kendi yıkımınızla kuşatılacaksınız.[4]

Daha ilginç olan, tarihçi Kemaleddin'in kardeşinin şahitliğini konu alan şu hikâyedir:

Kardeşim bana Sinan'ın haberini ilk elden iletmesi emriyle Selahaddin'e bir elçi yolladığını söylemişti. Selahaddin adamın şeceresini ortaya döktükten sonra birkaç kişi dışında tüm maiyetini dışarı çıkartmıştır. Ancak elçi:" Efendim bana bu mesajı size ancak baş başa kaldığımızda iletmesini emretti,

demiştir. Bunun üzerine Selahaddin odada yalnızca iki Memluk bırakarak herkesi dışarı çıkarmış. Ancak elçi iki Memluk'un da dışarı çıkmasını istemiş. Selahaddin bunu reddetmiş, bunun üzerine elçi Memlükler'e dönerek

Efendim namına sizlere bu sultanı öldürmenizi emretsem yapar mısınız?

demesi üzerine, Memlükler kılıçlarını çekerek

Emriniz başımız üstüne

demişler. Bunun üzerine Selahaddin'in şaşkınlıktan donakaldığı ve Sinan ile arasını iyi tutmaya çalışmıştır.[4]

Sinan dönemindeki ikinci önemli olay Halep'teki Zengi hükümdarı el Melikü's-Salih'in veziri Şehabeddin İbnü'l Acemi'nin öldürülmesidir. Bu olayda Sinan'ın Selahaddin ile iş birliği yaptığı iddia edilmektedir.[7]

Haşhaşilerin en önemli suikastı, 28 Nisan 1192'de Sur'daki Kudüs Kralı Montferratlı Conrad'ın Sur'da öldürülmesidir. Suikastçılar Hristiyan keşiş kılığında oldukları için Psikoposun güvenini kazandılar Krala yaklaşıp onu yanından ve sırtından bıçakladılar kral kimi kaynaklara göre birkaç saat sonra öldü bazı kaynaklara göre götürüldüğü kilisede ertesi gün öldü muhafızlar suikastçılardan birini öldürüp diğerini sağ yakaladı işkence altında sorgulanan haşhaşi suikastın arkasında İngiltere Kralı I. Richard olduğunu söyledi. Suikastın arkasında Richardın olması olasıdır zira Richard'ın hamisi 2.Henry Conradın ölümünden 8 gün sonra eşi 1.isabella ile evlendi ve Kudüs kralı oldu.[8] İbnü'l Esîre göre Selahaddin Eyyubi suikast için Sinan'a para verdi.[4] Yaklaşık 35 yıl boyunca Masyaf Kalesi'nde Suriye Haşhaşilerinin liderliğini yapan Dağın Şeyhi (Şeyhü'l Cebel) "Râşidüddin Sinan el-İsmâili" 1192-93 veya 1193-94 yıllarında ölmüştür.[4]

Popüler kültürde değiştir

Ubisoft'un yayımcılığını yaptığı Assassin's Creed video oyunu serisinde Raşidüddin Sinan, Al Mualim karakteriyle canlandırılmıştır. Oyun Üçüncü Haçlı Seferi yıllarında, Altaïr Ibn-La'Ahad isimli suikastçının, öğretmeni Al Mualim'den aldığı görevlerle gerçekleştirdiği suikastları konu alır, oyun Haçlı Seferleri yıllarındaki Kutsal Topraklar'ı betimlemesi yönünden de büyük ilgi çekmiştir.[9]

Kaynakça değiştir

  1. ^ Türkiye Diyanet Vakfı, İslam Ansiklopedisi.
  2. ^ Rawzat'us-Safa, Cilt 4, Sahife 78.
  3. ^ Not 1: Burada bahsedilen Hasan Sabbah değil, ondan daha sonraki dönemde lider olan Elemûtlar-Nizârî Devleti hükümdârı ve Nizârî Bâtınî-İsmâ‘îl’îyye Mezheb'inin Yirmi Üçüncü İmâm-ı Zamânı olan ve "Hasan-ı Evvel bin el-Muhammed bin Ali" adıyla da bilinen El-Kahir bin el-Môhtadî bi-Kuvvet’ûl-Lâh / bi-Ahkâmî’l-Lâh'ın oğlu II. Hasan'dir.
  4. ^ a b c d e f g Bernard Lewis, Alamut Kalesi ve Hasan El Sabbah, Nokta Yayınları.
  5. ^ Not 2: Kıyâmet-i Kûbrâ, İsmaililik'te kurtarıcı İmam'ın gelişi ve dini kuralların kalkması öğretisidir.
  6. ^ Farhad Daftary, İsmaililer, Tarihleri ve Öğretileri, Doruk Yayınları.
  7. ^ James Waterson, Alamut'un Fedaileri, İkon Kitap.
  8. ^ Perry 2013 sayfa 38
  9. ^ "Arşivlenmiş kopya". 22 Haziran 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Haziran 2012. 

Dış bağlantılar değiştir