Mutasım
Mutasım veya Abbas el-Mutasım Billâh Tam Adı: Ebû İshâk "el-Muʻtasım bi’l-Lâh" 'Abbas bin Hârûn er-Reşîd (Arapça: أبو إسحاق “المعتصم بالله” عباس بن هارون الرشيد ; Ebū ʾisḥāq "el-muʿtaṣim bi-llāh" 'Abbas bin hārūn er-rešīd) (d. 794 - ö. 5 Ocak 842), sekizinci Abbasi halifesi. Harun Reşid'in küçük oğluydu ve annesi Harun Reşid'in Türk asıllı bir cariyesi idi. 833'te kardeşi Memun'un yerine tahta geçti.
Mutasım Ebu İshak Abbas el-Mutasım Billâh | |||||
---|---|---|---|---|---|
8. Abbâsî Halifesi | |||||
Hüküm süresi | 833 – 842 | ||||
Önce gelen | Memun | ||||
Sonra gelen | Vasık | ||||
Doğum | 794 | ||||
Ölüm | 5 Ocak 842 | ||||
Çocuk(lar)ı | Vâsik Mütevekkil | ||||
| |||||
Hanedan | Abbâsî Hanedanı | ||||
Babası | Harun Reşid | ||||
Dini | Sünni İslam |
Halifelik öncesi hayatı
değiştirMutasım halife olmadan Ebu İshak adı ile anılmaktaydı. Babası Abbasi Halifesi Harun Reşid, annesi bu halifenin Türk asıllı cariyesi olan Meride idi. Bağdat'ta Abbasi Halifeleri sarayı olan "Huld Sarayı"'nda doğmuştur. Taberi'ye göre birçok otorite tarafından doğum tarihi Ekim 796 (Şaban H.180) olarak verilmekte ama bazıların da doğumu 726 ilkbaharı (H. 179) veya daha önce olarak verilmektedir.[1]
Taberi Mutasım'ı yetişkin iken siyah sakallı, saçlarının uçları gittikçe kırmızıya yaklaşıp saç uçları kırmızı olarak tasvir etmektedir ve gayet güzel gözleri olduğunu bildirmektedir. Diğer tarihçiler onun fiziksel olarak gayet güçlü olduğunu ve okuryazarlığının gayet az, hatta hemen hemen ümmi, olduğunu vurgulamaktadırlar.[1]
Ebu İshak, Harun Reşid'in küçük oğullarından olduğu için yetişmesine pek önem verilmemiştir. Baba-bir-anne-ayrı kardeşleri olan Emin (halifelik dönemi: 809-813) ile Memun (halifelik donemi:813-833) arasında çıkan (bazen "Dördüncü Fitne" veya "Büyük Abbasi İç Savaşı" adı da verilen) büyük iç savaşta Bağdat'ta bulunup orada yaşamıştır. Bu dönemde 817-819'da diğer Abbasi sülalesi mensupları ve Abbasiler devleti ileri gelenleri (abna' el-devle) gibi, 20 Temmuz 817'de Bağdatlıların Halife Memun yerine "Mübarek" taht adı ile halife olduğunu kabul ettikleri İbrahim Bin Mehdi'nin taraftarı idi.[2]
Ebu İshak'ın 816'da Hicaz'a Mekke-Medine'ye Hacca gittiği Taberi tarafından bildirmektedir. Bu hac seferinde yanında askerlerden ve devlet memurlarından oluşan büyük bir refakatçi grubu bulunmakta idi. Bu hac seferine gidişte bu refakatçiler arasında Yemen valisi tayin olup görevine giden Hamduyh bin Alî bin Îsâ bin Mâhân'da katılmıştı. Ebu İshak Mekke'de bu hac seferinde Mekke'de iken kendine refakat eden askerî birliği hacıların yollarını kesip onları soyan "Harici" bir eşkıya lideri üzerine gönderildiği hakkında ayrıntılı olarak vermekte ve ortaya çıkan bir olayı da anlatmaktadır. Bir Türk asıllı "gılman" (kölemen) asker Ebu İshak'ı bir Harici askerinin çok tehlikeli mızrak hücumundan kurtarmış ve ona Farsça "Aşina ma-ra" (Beni Hatırla) diye bağırmıştır. Bundan sonra bu Türk asker "Aşina" lakabıyla "Ebu Cafer Aşina" olarak bilinmiştir. Ebu İshak bu seferde isyancı Hariciler eşkıyaları tepeleyip imha etmiştir.[1]
Ertesi 817 yılında da Ebu İshak tekrar Hicaz'a hac için gitmiştir.[1] Fakat bu hac seferinin ayrıntılarını bildiren hiçbir belge ve bilgi elimizde bulunmamaktadır.
Ebu İshak Hicri 829'da (Hicri 214) Mısır'da çıkan bir isyanı bastırmakla görevlendirilmiştir. O bu isyanı bastırmış ve isyan elebaşlarını idam ettirmiştir.[1]
831'de (Hicri 215) Bağdat'a dönen Ebu İshak kardeşi halife Memun'un Bizanslılar üzerine Anadolu seferine iştirak etmiştir. Taberi'ye göre bu seferde Ebu İshak'ın komuta ettiği Arap ordusu kolu 30 kadar Bizans tahkimli mevki ve kaleyi ele geçirmiştir.[1]
Halifelik yaşamı
değiştirAskerin biat sorunu
değiştirTaberi'ye göre Mutasım, ölen ağabeyi Memun yerine 9 Ağustos 833'te halife olmuştur. Önce askerler Mutasım'a biat etmekten kaçındılar ve Memun'un oğlu Abbas'ın halife olmasını istediler. Fakat Abbas babasının kurmuş olduğu Tyana askeri şehrinden çağrılıp Bağdat'a geldi ve Mutasım'a biat etti. Askerler de ondan sonra Mutasım'a biat ettiler.
Tyana, Bağdat ve yeni Samarra şehri devlet merkezi
değiştirMutasım ağabeyi Memun'un yeniden yaptırıp yerleştiği Tyana şehrini boşaltırdı; şehrin yeni yapılmış olan surlarını yıktırdı. Şehirde taşınamayacak her şey yakılıp şehir ortadan kaldırıldı. Halifelik devlet merkezi yine Bağdat oldu.
Fakat Abbasileri başa getiren ve sonradan Memun'un tuttuğu Horasanlı askerler ile aileleri ve Horasanlı İranlılara karşı bir güç olarak Türk asıllı Kölemenlerden kurulan ordunun askerleri arasında devamlı çatışma bulunmaktaydı. Bağdat'ın yerli Iraklı ahalisi bu iki yabancı unsurdan ve aralarındaki çatışmalardan devamlı tedirgin olmaktaydı. Özellikle Mutasım'ın iktidarına temel olarak kullandığı Türk asıllı kölemen askerler şehir halkı tarafından istenmemekteydi. Bu Türk kölemen askerlerin kışlaları Bağdat şehir duvarları dışında olmakla beraber Türk kölemenler şehir halkı tarafından devamlı şikayet konusu ve sosyal çekişme odağı olmaktaydı. Bağdat şehrinde Türk kölemenler aleyhinde devamlı çekişmeler ve hatta isyanlar çıkmaktaydı.
Sonunda (babasının Rakka'ya ve ağabeyi Memun'un da kendine yeniden yaptırdığı Tyana'ya çekilmesini göz önüne alarak) Mutasım 833de kendi devlet merkezi için Bağdat'ın 125 km güneyinde o zaman bir eski harabe şehri olan Samarra'yı yeni devlet merkezi olarak seçti. Bu şehirde saraylar, camiler,[3] diğer halka yararlı binalar, parklar; devlet divan memurlarının çalıştığı binalar ve askerler için kışlalar kuruldu.[4]
Babek Ayaklanması
değiştirBu Halifeyi, en çok uğraştıran sorun Babek isyanı olmuştur. Babek, kuzey İran'da gelişen Hürremiyye (Ḵhorram-Dīnān) adlı bir dinsel topluluğun başkanıydı. Bu topluluk Ebu Müslim Horasani'nin Abbasiler tarafından öldürülmesinin öcünü almak üzere 816-817de (Hicri 201'de) halife Memun döneminde Azerbaycan civarında isyan etti. 819-820 de Yahya bin Muadh; 822de İsa bin Muhammed bin Ebu Halid; 824-825de Ahmed bin El-Cunayd ve 827-828de Muhammed bin Humayd Tuşi komutalarındaki üzerine gönderilen orduları Bizanslılarla işbirliği yaparak yenilgiye uğratıp geri püskürttü.
Mutasım'ın halifeliği döneminde ise Babek askerlerini ta güneye Hamedan'a kadar göndererek bu bölgelerdeki huzur ve düzeni bozdu. Hamedan'a Mutasım'ın "İshak bin İbrahim bin Müsab" komutasında gönderdiği ordu Babek taraftarlarının ordularını yenip onların Bizans'a kaçmasına neden oldu. Fakat Kuzey İran'da büyük kitleler Babek'in inançlarına katıldılar ve ordularını büyüttüler. Babek'in Hürremiyye ordusunu tarihçiler 100.000-200.000 (Mesudi) olarak vermişlerdir.
Mutasım Babek sorununa katî bir çare aradı ve en sonunda Türk asıllı olan ve gayet yetenekli Abbasi generali olan "Afşin Haydar bin Kavuş"a büyük ve çok iyi disiplinli bir ordu sağlayarak ona mutlaka Babek'in ele geçirilmesi için kati bir emir verdi. Afşin önce bir sıra tahkimli mevki ve kaleden oluşan bir savunma hattı meydana getirdi ve çok iyi organize edilmiş ulak sistemi kurarak sistematik olarak Babek'in hücumlarını durdurmayı başardı. Babek iki yıl Afşin'e karşı durdu; Afşin'in bazı komutanlarını ve askerlerini ona ihanet ettirmeyi başardı. Ama metodik olarak Afşin bütün bu sorunlarını çözerek Erdebil'in kuzeyinde Babek'in bütün korumalı mevkilerini ele geçirdi. Babek son olarak Ermenistan'a kaçıp oradaki bir Ermeni prensine sığındı ve bu prens de 837de Babek'i Afşin'e teslim etti. Böylece Babek'in 23 yıl süren isyanı sona erdirildi.
Bu seferinde Afşin çok sayıda esiri Babek'in zulmünden kurtardı ve Babek'in eline geçirmiş olduğu büyük servetleri ganimet olarak kendine ve ordusuna dağıttı. Sonra elinde esir olan Babek'i ve kardeşini tutuklu olarak Samarra'ya getirdi. Samarra'da Babek bir fil sırtında gezdirildi; 4 Ocak 838de kendi celladı tarafından idam edildi ve kesilmiş kafası çeşitli şehirlerde halka gösterilmek üzere Horasan'a gönderildi. Babek'in kardeşi ise sonradan Bağdat'ta idam edildi.
Bizans'a seferler
değiştirHürremiyye ayaklanmasının bastırılması sonrası Bizans İmparatorluğu'na sığınıp Hristiyan olup Theofobos ismini alan Nasr ve askerlerinin katılımı ile 837de Bizans imparatoru Theofilos güney-doğu Anadolu'ya ve Abbasi halifeliği başkentine hedefle 70.000 kişilik bir ordu ile Abbasi ülkelerine sefere geçti. Bu ordu Malatya (o zamanki Melitene) ve Samsat (o zamanki Samsota) kalelerini eline geçirdi. Sonra bu ordu Suriye'de Mutasım'ın doğum yeri olan Zapetra (Bizanslılarca Sozopetra) kalesine saldırdı; bu kaleyi ele geçirip yıktılar.
Buna karşılık olmak üzere 838'de Mutasım büyük bir ordu ile iki koldan Anadolu'ya girdi. Bizans imparatoru iki Arap kolunun birleşmesini önlemek amacıyla Abbasi generali Afşin komutasındaki bir kolu üzerine 25.000 (veya 40.000) kişilik ordu ile 21 Temmuz 838'de Dazimon Muharebesi adı verilen bir çatışmaya girişti. Afşin, Bizanslıların hücumuna karşı durup bir karsı hücumla bu muharebeyi kazanıp, Bizans ordusunu dağıttı. Bizans ordusu Mutasım'ın Anadolu'da ilerlemesine hiçbir direniş göstermedi. Halife'nin komutasındaki kol ise Ankara kalesini aldı ve Afşin kolu ile orada birleşen büyük Abbasi ordusu, şimdiki Emirdağ-Hisarköy yakınında Bizans'ın ikinci büyük şehri ve çok önemli kalesi olan Amorium üzerine yürüdü. Bu kaleye kuşatmaya karşı şehir 55 gün direndi. Fakat bir Müslüman köle ihanet edip Abbasilere surlarının en zayıf tarafını gösterdi ve oradan surları yaran Arap ordusu 23 Eylül 838'de şehre girdi ve şehri ve kaleyi yakıp yıktı.
Mutasım'a Bizanslılar Gramerci İoannis başkanlığında bir elçiler heyeti gönderdiler. Halife ve saray mensuplarına çok değerli hediyeler sundular. Ayrıca Bağdat halkına da 36.000 Bizans altını dağıtarak halkı barışa teşvik ettiler.
Ordu komutanları komplosu
değiştirAnadolu seferi sırasında ordusunun en yüksek komutanları Mutasım'ın aleyhinde bir komploya karıştılar. Bunlar arasında Şah bin Sahl, Amr-el-Fargana, Ucayf bin Anbasa ve Ahmed bin Halil bulunmaktaydı. Mutasım ordusu ile başkenti Samarra'ya döndükten sonra bu komutanları idam ettirdi. Bu komploya katılmayan Afşin ise bir dinsel kadılar heyeti tarafından inançları ve özellikle eski İran Mazdak mezheplerine inanıp inanmadığı hakkında soruşturmaya tabi tutuldu ama bu kadılar heyeti onun hakkında kesin sonuca varamadı. Fakat Afşin'in Mutasım aleyhinde diğer entrikalara katılmış olduğu tespit edilince, Afşin hapse atıldı ve Afşin 841 ilkbaharında hapiste iken öldü.
İmparatorluğun bölünmesi
değiştirMutasım'ın hilafeti sırasında Abbasi imparatorluğunun bölünmesi hızlandı. Irak ve Suriye Arap olarak karakterini korudu. Horasan ve kuzey doğu gittikçe İranlı karakteri almaya başladı.
Memun'un ünlü generali Tahir, çocuklari ve ahvadı yarı özerk Tahiriler devleti olarak Horasan, Fergana, Herat ve Maveraünnehir eyaletleri valilikleri ellerine aldılar.
Kuzey Afrika'nın batısında, İfrikiye'de kurulan Aglebiler devleti teorik olarak Abbasi halifelerine bağlı olmakla beraber özerk idi ve Sicilya'yı ellerine geçirdiler.
Donanma hazırlama ve tahribi
değiştirBizanslılara karşı Anadolu'da ordusunun başarısını karada sonuca bağlamayan Mutasım 842'de 400 küçük kadırga tipi gemiden oluşan büyük bir donanmayı Suriye kıyılardan Bizans sahillerine hücum etmek üzere hazırlattı. Fakat yola çıkan donanma hiç beklenmedik büyük bir fırtınaya tutuldu ve hemen hemen tüm gemileri parçalanıp battı.
Mutasım'ın ölümü
değiştirMutasım'ın donanmasının bu felaketinden haberi olmadı. Taberi'ye göre 21 Ekim 841'de hasta düştü. Tecrübeli doktoru bir önceki yıl ölmüş ve yeni doktoru bu eski doktorun tedavisine devam etmemiş olduğu için hastalığı gittikçe ciddileşti ve 5 Ocak 842'de Mutasım vefat etti. Yerine oğlu Vasık halife olarak geçti.
Taberi'ye göre Mutasım görecelikle hayatı fazla ciddiye almayan, nazik, hoşa giden ve hayırsever tabiatlı bir hükümdardı.
Dipnotlar
değiştir- ^ a b c d e f Muhammed İbni Carir Taberi (İng. çev. ve ed.: Bosworth, C. E.) (1987) The History of al-Ṭabarī, Volume XXXII: The Reunification of the ʿAbbāsid Caliphate. The Caliphate of al-Ma'mun, A.D. 812–833/A.H. 198–213, Albany, NY: State University of New York Press ISBN=0-88706-058-7 (İngilizce)
- ^ * Kennedy, Hugh (2004). The Prophet and the Age of the Caliphates: The Islamic Near East from the 6th to the 11th Century (İngilizce) (İkinci bas.). Harlow: Longman. ss. 151,156. ISBN 978-0-582-40525-7.
- ^ Özellikle dönmeli şekilde mimarisi çok nadir büyük minaresi olan Büyük Samarra Camii ve Şii imamları Ali el-Hadi ve Hasan al-Askari'nin türbeleri bulunan iki büyük cami
- ^ Sonradan Vasık ve Mutaz zamanlarinda Samarra bir ticari şehir karakteri de kazandı. Samarra 892ye kadar Abbasi halifeliğinin devlet merkezi olarak kaldı.
Ayrıca bakınız
değiştirDış bağlantılar
değiştir- Hitti, Philip H. (çev. Salih Tuğ), (1968) Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi (IV Cilt), İstanbul:Boğaziçi Yayınları.
- Üçok, Bahriye (1979) İslam Tarihi Emeviler- Abbasiler, Devlet Kitapları, Ankara: Milli Eğitim Basımevi (1.Basım:1968)
- Muir, William (1922), The Caliphate, Its Rise, Decline and Fall: Bölüm LXVII, Al-Mo'tasim and al-Wathik29 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) (Erişim tarihi: 30.8.2009)
- Norwich, John Julius (1991), Byzantium: The Apogee Londra:Penguin ISBN 0-394-53779-3 (İngilizce)
- Bosworth, C. E. (ed.) (1987) The History of al-Ṭabarī, Volume XXXII: The Reunification of the ʿAbbāsid Caliphate. The Caliphate of al-Ma'mun, A.D. 812–833/A.H. 198–213, Albany, NY: State University of New York Press ISBN=0-88706-058-7 Google Kitaplar'da Mutasım
- Bosworth, C. E. (ed.) (1991) The History of al-Ṭabarī, Volume XXXIII: Storm and Stress along the Northern Frontiers of the ʿAbbāsid Caliphate. The Caliphate of al-Mu'tasim, A.D. 833–842/A.H. 218–227 , Albany, NY: State University of New York Press ISBN=0-7914-0493-5 Google Kitaplar'da Mutasım
- Treadgold, Warren (1988). The Byzantine Revival, 780-842 (İngilizce). Stanford, Kaliforniya: Stanford University Press. ISBN 978-0-8047-1462-4.