Cemil Merdam Bey

Suriyeli siyasetçi (1895-1960)

Cemil Merdam Bey (Osmanlıcaجميل مردم بك; 1895-1960), Suriyeli bir politikacıydı. Şam'da önde gelen aristokrat bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Osmanlı generali, devlet adamı ve Sadrazam Lala Mustafa Paşa'nın ve sondan bir önceki Memlük Hükümdarı Kansu Gavri'nin soyundan gelmektedir. Paris'te siyaset bilimi okulunda okudu ve siyasi kariyeri orada başladı.

Cemil Merdam Bey
جميل مردم بك
10. ve 21. Suriye Başbakanı
Görev süresi
21 Aralık 1936 - 18 Şubat 1939
Yerine geldiği Ata Bey el-Eyyubi
Yerine gelen Lütfi el-Haffar
Görev süresi
29 Aralık 1946 - 17 Aralık 1948
Yerine geldiği Halid el-Azm
Yerine gelen Halid el-Azm
Maliye Bakanı
Görev süresi
Haziran 1932 - Mayıs 1933
Yerine geldiği Tevfik Şami
Yerine gelen Şakir eş-Şabani
Savunma Bakanı
Görev süresi
5 Nisan 1945 - 26 Ağustos 1945
Yerine geldiği Nasuhi el-Buhari
Yerine gelen Halid el-Azm
Görev süresi
23 Ağustos 1948 - 12 Aralık 1948
Yerine geldiği Ahmed eş-Şarabati
Yerine gelen Halid el-Azm
Dışişleri Bakanı
Görev süresi
19 Ağustos 1943 - 24 Ağustos 1945
Yerine geldiği Naim Antaki
Yerine gelen Mihail İlyan
Görev süresi
1947-1948
Yerine geldiği Naim Antaki
Yerine gelen Muhsin el-Barazi
Kişisel bilgiler
Doğum 1895
Şam, Osmanlı Suriyesi, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 30 Mart 1960 (66-67 yaşlarında)
Kahire, Birleşik Arap Cumhuriyeti
Partisi Ulusal Blok
Evlilik(ler) Sefvat Sami Paşa Merdam Bey

Erken siyasi yaşam değiştir

El-Fetat, 1908'deki Jön Türk Devrimi'nin Türklere Osmanlı İmparatorluğu'nun diğer vatandaşlarından daha fazla öncelik veren milliyetçi gündemine yanıt olarak kurulmuş gizli bir toplumdu. Cemil Merdam Bey, Paris'teki küçük bir öğrenci grubuyla birlikte 1911'de el-Fatat'a katıldı. Toplum, Arap ve Türk vatandaşlarını Osmanlı çerçevesinde birlik olmaya çağırdı, ancak Arapların Türk muadilleriyle eşit hak ve yükümlülüklere sahip olması gerektiğini iddia etti.

Merdam Bey, 1913 Arap Kongresi'nin Paris'te düzenlenmesine yardım ederek, Osmanlı topraklarında adem-i merkeziyetçilik ve reform için çalışmaya hevesli reformist grupları bir araya getirdi. İstanbul'daki yetkililerle kalıcı bir ayrılık yaratmak istemeyen kurucular, başlangıçta Arapların tamamen kurtuluşu için çağrıda bulunmadılar, ancak Osmanlılarla ilişkileri çözmeye çalıştılar. İttihat ve Terakki (İTC) önderliğindeki Osmanlı hükûmeti, kongre organizatörleriyle görüşmek üzere Paris'e bir temsilci gönderdi.[1]

Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi, Orta Doğu'daki dinamikleri önemli ölçüde değiştirdi. Osmanlıların üzerinde anlaşmaya vardığı tavizler göz ardı edildi ve İTC Suriye'ye genel vali atadı. Cemal Paşa, Arapçıları sıkıştırmayı ve Suriye'de düzeni sağlamayı görev edindi.[2] 21 Ağustos 1915 ve 6 Mayıs 1916'da Arapçı örgütlerle bağlantısı olan 32 kişinin Beyrut ve Şam'da halka açık idamı, el-Fetat ve diğer reformist örgütlerin Osmanlı çerçevesi içinde kalma ümidini sona erdirdi. Bundan böyle toplum, çabalarını Osmanlı egemenliğinden kurtulmaya adadı.

Mayıs 1916'ya gelindiğinde, İngilizler ve Fransızlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun beklenen çöküşü ve müteakip toprak kaybından sonra kendilerine nüfuz alanlarını oluşturan gizli bir anlaşma olan Sykes-Picot'u çoktan imzalamışlardı. İngilizler, anlaşmayı onaylamalarına rağmen, Arapları Osmanlı İmparatorluğu'na karşı isyana teşvik etmeye devam ettiler ve karşılığında onlara savaşın sonunda bağımsızlık sözü verdiler. Sykes-Picot Anlaşması, dışişleri komiseri Troçki tarafından 24 Kasım 1917'de İzvestiya gazetesinde kamuoyuna duyuruldu. Bu, 9 Kasım 1917 Balfour Deklarasyonu ile birlikte geleceğin en büyük göstergesiydi, ancak İngilizler ve Fransızlar 11 Kasım 1918'de Osmanlı'nın baskısına uğrayan halkların kurtuluşunu teyit eden ortak bir bildiri yayınladılar. Hem Birleşik Krallık hem de Fransa'nın Arap topraklarıyla ilişkisi, her zaman bu toprakların vatandaşlarının pahasınaydı. Merdam Bey ve diğer Arap milliyetçilerinin sonraki on yıllar boyunca faaliyet göstermeleri bu çerçeve içindeydi.

Suriye'de siyasi hayat değiştir

Suriye'de Fransız karşıtı faaliyet değiştir

Osmanlı İmparatorluğu 1918'de yenildiğinde, İngiltere Levant'taki baskın askerî güçtü. İngilizlerin desteğiyle 3 Ekim'de Şam'a giren Prens Faysal, Akabe'den Halep'e kadar Suriye'nin içini kapsayan bir Arap askeri yönetiminin başına getirildi. Şubat 1919'da Prens Faysal, Suriye'nin bağımsızlığını için sağlamak için Paris Barış Konferansı'na gitti. Bu zamana kadar İngilizler, Fransızlarla kendi başına müzakere ettiğini açıkça belirtmişti. Paris Barış Konferansı'nda söz almak üzere davet edilen delegelerden biri de Merdam Bey'di.[3] Konuşması, heyetine katılmasını isteyen Prens Faysal'ı etkiledi.

Merdam Bey, Mayıs 1919'da Şam'da düzenlenen Suriye Ulusal Kongresi'nin katılımcılarından biriydi. Kongrenin amacı, o zamanlar Lübnan, Ürdün ve Filistin'i içine alan Suriye'nin geleceğini ele almaktı. Haziran 1919'da King-Crane Komisyonu'na iletilen sonuç raporu, "Suriye'nin Filistin olarak bilinen güney kesiminin veya Lübnan'ı da içeren kıyı batı bölgesinin Suriye ülkesinden ayrılmamasını" talep ediyordu. King-Crane Komisyonu, "Suriye'nin birliğinin korunmasını" tavsiye etti. bununla birlikte, İngiltere ve Fransa'nın Levant topraklarını aralarında paylaşmak için halihazırda vardıkları anlaşmalar göz önüne alındığında, komisyon boşuna bir çabaydı.

Suriye'de milliyetçilik ateşi yükseliyordu ve Prens Faysal'ın Ocak 1920'de Clemenceau ile yaptığı ve Fransa'nın Suriye'deki münhasır konumunu tanıyan anlaşmaya karşı direniş vardı.[4] Mart 1920'de Suriye Kongresi, Suriye'nin Faysal'ın kral olduğu bağımsız bir anayasal monarşi olduğunu ilan etti. Merdam Bey, kraliyet kararnamesi ile dışişleri bakan yardımcılığına atandı. O yılın Nisan ayındaki San Remo Konferansı, bölgenin geleceğini ve yüzyıllardır Bilad'üş-Şam olarak anılan toprakların yok edilmesini açıkça dile getirdi. Fransızlar, mandalarını uygulamakta hiç vakit kaybetmedi ve birliklerinin 24 Temmuz'da Suriye'ye girmesiyle monarşiye ve hükûmete ani bir son verdi. Fransız birlikleri ülkeye girerken Faysal istifasını sunmuştu, ancak General Yusuf el-Azma liderliğindeki küçük bir savaşçı grubu Meyselun'da dört saatlik bir muharebede Fransızlara karşı savaştı. El-Azma, savaşta öldürüldü ve ezici bir güç karşısındaki kahramanca duruşuyla Suriye'de hâlâ anılan efsanevi bir kahraman oldu.

Fransızların Suriye'ye girişi, Cemil Merdam Bey ve diğer milliyetçi liderlerin Fransızlar tarafından verilen ölüm cezalarından kaçınmak için ülkeden kaçmasına neden oldu. Merdam Bey, Aralık 1921'de bir af çıkarıldıktan sonra Suriye'ye döndü. Sıkıyönetim, Suriyelilerin örgütlü siyasi dernek kurma hakkını engelledi.[5] Bu nedenle, diğer milliyetçilerle birlikte Merdam Bey, Abdurrahman Şahbandar tarafından başlatılan bir yeraltı hareketi olan Demir El Cemiyeti'ne üye oldu. Faaliyetleri, Fransızlar tarafından kurulan kukla rejimi itibarsızlaştırmanın yanı sıra tüccarlar, mahalle patronları ve öğrencilerle yeniden temas kurmaya odaklandı.

5 Nisan 1922'de Charles Crane (King-Crane Komisyonu'ndan) Şam'a geldi ve iki gün Şahbandar'ın konuğu olarak kaldı, bu süre zarfında bir dizi ileri gelen, aydın, dini lider, tüccar vb. hepsi de Suriye'deki Fransız varlığından duydukları memnuniyetsizliği dile getirdiler. Bu sefer herhangi bir resmi sıfatla Suriye'de olmamasına rağmen, Crane iki gün sonra Şam'dan ayrıldığında, Fransızlar Şahbandar'ı ve cemiyetin diğer dört üyesini tutukladılar. Tutuklanmaları yaygın gösterilere ve protestolara yol açtı ve şehir neredeyse üç hafta boyunca durma noktasına geldi. Fransızlar baskılarında ısrar ettiler ve Mayıs ayında Demir El Hareketi'nin diğerlerinin yanı sıra Cemil Merdam Bey'i tutukladıkları gizli ofislerinin izini sürdüler.[6] Manda yetkilileri bazılarına uzun hapis cezaları verdi ve bazılarını sürgüne gönderdi. Şahbandar sürgün edilmeden önce 20 yıl hapis cezasının 17 ayını çekti ve Merdam Bey Avrupa'ya sürgüne gönderildi. Fransızlar 1924 yazında af çıkardıktan sonra Suriye'ye döndüler.[7]

Yeni Fransız Yüksek Komiseri Maurice Sarail, Ocak 1925'te görevine başladı. O, aynı yılın Ekim ayında seçime girecek siyasi partilerin oluşumuna yol açtı ve siyasi alanın biraz açılmasına izin verdi. Cemil Merdam Bey, Fransız Mandası Suriye'sindeki ilk modern parti olan Halk Partisini kurmak için diğer milliyetçilere katıldı.[8] Halk Partisi üyelik aidatı almıyordu, bu nedenle toprak sahipleri ve tüccarlar gibi daha zengin üyelerinin yanı sıra Avukatlar Birliği gibi meslek birliklerinin katkılarına güveniyordu. Ayrıca Kahire'deki Suriye-Filistin Kongresi'nden ve Amerika'daki Suriyeli göçmenlerden de fonlar geldi.[9] Parti liderliği 12 kişiden oluşuyordu: Şahbandar (Başkan), Faris el-Huri, Lütfi el-Haffar, Abdülmecid Tabbah, Abdülhayri el-Mevki, Fevzi el-Gazi, İhsan aeş-Şerif, Said Haydar, Cemil Merdam Bey, Tevfik Şamiyya ve Edib es-Safadi ve Hasan el-Hekim. Halk tarafından siyasi inançları için bir bedel ödemeye hazır milliyetçiler olarak kabul edildiler ve Haziran 1925'te resmi lansman sırasında üyelik sayısı hızla binin üzerine çıktı.[10]

Suriye isyanı değiştir

Temmuz 1925'te Sultan el-Atraş, Suriye'nin güneydoğusundaki Cebel el-Dürzi'de Fransızlara karşı silahlı bir ayaklanma başlattı. Ağustos ayında Halk Partisi, Dürzi isyancılarla güçlerini birleştirmeye karar verdi ve Şam'a doğru yürüyüşe geçti. Fransızlar, Şam'ın birkaç mil dışında isyancıları durdurdu ve tüm milliyetçilerin tutuklanmasını emretti. Cemil Merdam Bey, Şahbandar ve birkaç milliyetçi liderle birlikte sığınmak için Cebel el-Dürzi'ye gitti.[11] Sultan Atraş ve Halk Fırkası, 9 Eylül'de Cebel el-Dürzi'de bir geçici hükûmet kurdu. Ekim 1925'te Suriye'nin büyük bir kısmı tam bir isyan halindeydi.

1927'de isyan, Fransız Ordusu tarafından vahşice bastırılmıştı ve liderleri gıyaben ölüme mahkum edilmişti. Şahbandar ve Merdam Bey Hayfa'ya kaçarken, Sultan Atraş bir süredir Ürdün'de El-Azrak'tan isyancı operasyonlar yürütüyordu. Hayfa'da İngilizler, Şahbandar'ın Mısır'a sığınmasına izin verirken Merdam Bey'i tutuklayıp ve iade ettiler. Beyrut Hapishanesi'nde birkaç gün kaldıktan sonra Merdam Bey, Lazkiye kıyılarındaki Arvad Adası'na sürgüne gönderildi ve burada genel afla serbest bırakılmadan önce bir yıl geçirdi.[12]

Fransızlar, İngilizlerin Dürzi aşiretinin Ürdün dışında operasyon yürütmesine izin vermesine çileden çıktı ve İngilizlerin isyanı desteklediğine dair şüpheleri arttı. İki yıl süren ayaklanma, en az 6000 Suriyeli'nin ölümüne ve 100.000'inin yerinden edilmesine ek olarak, başkentin bazı bölümleri de dahil olmak üzere Fransızlar tarafından bombalanan çok sayıda köy ve şehrin yıkımına neden oldu. Fransızlar da en az 2000 askerin ölümüyle çok fazla kayıp verdi. Suriye'nin kontrolünü sürdürmek için, Fransız birliklerinin sayısı 1926'da 15.000'den 1927'de yaklaşık 50.000 askere yükseldi.

Ulusal Blok siyasetçisi değiştir

Merdam Bey daha sonra Şam'a döndü ve Ekim 1927'de Suriye'deki önde gelen Fransız karşıtı hareket olan Ulusal Blok'un ortak kuruluşuna yardım etti. Ulusal Blok, amacı diplomasi ve 'onurlu işbirliği' yoluyla bağımsızlığa ulaşmak olan gevşek bir milliyetçiler koalisyonuydu. Çok fazla yıkıma yol açan ve Fransa'nın ülke üzerindeki hakimiyetini güçlendiren isyan için Suriyeliler yüksek bir bedel ödetmişti. Ulusal Blok liderlerinin benimsedikleri yaklaşıma ülke genelinde geniş bir destek vardı ve ülke bağımsızlığına kavuşuncaya kadar siyasi hayata egemen oldular. Faysal'ın eski başbakanlarından Haşim el-Etâsî blok başkanı oldu ve Merdam Bey yürütme konseyinin daimi üyesiydi. Merdam Bey; 1928, 1932, 1936 ve 1943'te, parlamento için milletvekili oldu.

Fransa'nın itibarı, Suriye'deki isyanın acımasızca bastırılmasının ardından uluslararası sahnede zarar görmüştü, manda gücü olarak rolü Milletler Cemiyeti tarafından iyi tanımlanmıştı ve bariz bir şekilde manda şartlarını[13] veya mandanın rolünü bir derebeyi olmaktan çok bir danışman olarak tanımlayan Milletler Cemiyeti Sözleşmesi'nin 22. maddesindeki ruhu yerine getirmede başarısız olmuştu. Fransız hükûmeti, Suriye'deki yaklaşımı daha mantıklı ve dengeli bir konuma kaydırma ihtiyacını kabul etti. Fransızlar şimdilik daha uzlaştırıcı bir yaklaşım benimsemeye istekliydiler ve Suriye'ye anayasal bir rejim verdiler. 1928'de Merdam Bey, diğer milliyetçilerle birlikte anayasayı hazırlamakla görevli bir kurucu meclis üyeliğine seçildi. Fransızlar hükümleri onaylamadılar ve anayasayı askıya alarak ve meclisi görevden alarak tepki gösterdiler.[12]

1932'de Fransızlar seçimlere doğru bir hamle daha yaptı ve manda yönetimini sona erdirmek için bir anlaşma müzakere etmeye hazır olduklarını belirttiler. Merdam Bey, muhalefeti yönetme görevinin kendisine düştüğü parlamentoda sandalye kazanan birkaç Ulusal Blok adayından biriydi. Maliye bakanı olarak atandı, ancak bir yıl sonra Fransızların görevi sona erdirmeye niyeti olmadığı anlaşılınca istifasını sundu. Fransızların Kasım 1933'te Suriye Parlamentosuna tatmin edici olmayan bir anlaşma dayatma girişimi, Merdam Bey liderliğindeki 17 Ulusal Blok milletvekilinin anlaşmayı imzalamaya karşı çoğunluğu ikna etmeyi başarmasıyla başarısızlıkla sonuçlandı. Şam'daki Fransız delege M. Veber meclisteydi ve oylamanın yasallığını kabul etmeyi reddetti ve bunun yerine parlamentoyu dört ay süreyle ertelemeyi seçti.[14]

1934'te Merdam Bey, zamanını ittifaklar kurmaya ve Suriye'nin davasını yurtdışında tanıtmaya adadı. Suudi Arabistan, Mısır, Fransa ve Irak'a gitti. Suudi-Yemen Savaşı'nı sona erdirmeye yönelik bir barış anlaşması hazırlamak için çalışan Arap heyetine katıldı. Taif Antlaşması o yılın Haziran ayında imzalandı.

Ulusal cephede, Ulusal Blok liderleri Fransa ile bir anlaşmaya aracılık etme girişimlerinde defalarca hüsrana uğradı ve 27 Ocak 1936'da Ulusal Blok adına Cemil Merdam Bey, anayasal hayat Suriye'ye geri gelene kadar bir genel grev yapılması çağrısında bulundu. Grev şiddete dönüştü, her iki tarafta da can aldı ve Merdam Bey ve diğer milliyetçi liderlerin sürgüne gönderilmesine yol açtı.[15] Fransızlar bir ay boyunca binlerce insanı tutukladı ve 26 Şubat'a kadar 3000'den fazla kişi hapse atıldı. Aralarında çok sayıda milliyetçi vardı. Fransızlar, yerel ve uluslararası sahnede bir kez daha olumsuz bir ışık altında gösterildi ve Mart ayının başında bir anlaşma müzakerelerini kabul ederek bir dönüş yaptılar.

Mart-Eylül 1936 arasında süren bağımsızlık görüşmeleri için bir Suriye heyeti Paris'e davet edildi. Altı kişilik ekip dört Ulusal Blok temsilcisinden oluşuyordu: Haşim el-Etâsî (Başkan), Cemil Merdam Bey, Sadullah el-Cabiri ve Faris el-Huri. Kalan ikisi Emir Mustafa eş-Şihabi ve Edmond Homsi idi. Bağımsızlık ve Milletler Cemiyeti üyesi olarak tanınma karşılığında (antlaşmanın onaylanmasından sonraki 3 yıl içinde verilecek) Fransa'ya Suriye'de ekonomik ve askeri ayrıcalıklar verildi. Heyet zaferle Suriye'ye döndü ve o yılın Kasım ayında yapılan genel seçimlerin ardından Ulusal Blok ezici bir zafer kazandı. Etâsî devlet başkanı seçildi ve Cemil Merdam Bey'den hükûmeti kurmasını istedi. 27 Aralık'ta Suriye parlamentosu antlaşmayı onayladı ve geriye Fransızların da aynı şeyi yapması kaldı.

 
Ulusal Blok ve Blum, 1936'da Paris'te Fransız-Suriye Antlaşması'nı imzaladı. Soldan sağa, bir Fransız devlet adamı, Mustafa eş-Şihabi, Sadullah el-Cabiri, Cemil Merdam Bey, Haşim al-Etâsî ve Léon Blum.

Etâsî-Merdam Bey ittifakı başından beri sorunlarla doluydu. Anlaşmaya varılmış bir bağımsızlık vaadi varken, Fransızlar antlaşmayı onaylamak için acele etmediler ve Ulusal Blok hükûmetinin önüne her türlü engeli koydular. Diğer şeylerin yanı sıra Cebel el-Dürzi, Lazkiye valiliği ve Gezira'da Fransız destekli ayrılıkçı hareketlerle karşı karşıya kaldılar. 1936'da başlayan Filistin İsyanı, kendi durumlarının hala belirsiz olduğu bir zamanda hükûmet için bir başka meydan okumaydı. Suriye ekonomisi, yüksek işsizlik, kötü hasat ve yükselen enflasyon gibi sorunlarla doluydu.

Türklerin İskenderun üzerindeki iddiaları, 1 Şubat 1937'de Merdam Bey ve el-Cebri'nin (Dışişleri Bakanı) Paris'e gitmesine neden oldu. Görevin amacı, İskenderun sorununu tartışmak, antlaşmanın onaylanmasını hızlandırmak ve geçmişte Fransız askeri mahkemesi tarafından mahkum edilen Suriyeliler için tam af sağlamaktı.[14] Üç hedeften yalnızca sonuncusu Mayıs 1937'de çıkarılan tam af ile gerçekleştirilebildi. İskenderun, 1938'de Türkiye'ye devredildi ve 1939'a kadar antlaşma onaylanmadı. Merdam Bey ve Ulusal Blok iki yıldan az bir sürede zaferden yenilgiye uğradılar.

Merdam Bey için bardağı taşıran son damla, Fransız Yüksek Komisyonunun dini cemaatleri düzenleyen kararnameyi değiştirmesiyle geldi. Fransızların bu hareketi kamuoyunu öfkelendirdi ve Merdam Bey mahkemelere kararnameyi dikkate almamaları talimatını verdi. Merdam Bey, 23 Şubat 1939'da Fransız Yüksek Komisyonuna karşı bir tavır alarak istifasını sundu. İstifasının ardından Ulusal Blok hükûmetin kontrolünü elinde tutamadı ve bir ay sonra istifa etti.

Dr. Şahbandar, kendisi ve diğer isyan liderleri Mayıs 1937'de affedildikten sonra Suriye'ye dönmüştü. Ulusal Bloktaki eski müttefiklerinin etrafında toplanmak yerine, onlara ve özellikle Merdam Bey'e karşı suçlamada bulunan şiddetli bir rakip haline geldi. Sürgünde geçirdiği on yıl, acısını artırmıştı ve siyasi ilgi odağını geri kazanmaya kararlı bir şekilde geri döndü. Muhalefet grubu, Merdam Bey ve diğer Ulusal Blok politikacılarının istifasıyla dağıldı. Çünkü Ulusal Blokun devrilmesinden başka birleştirici bir politika formüle edememişti. Fransızları yeni bir antlaşma müzakere etmek için mahkemeye verme girişimleri reddedildi çünkü faaliyetleri Fransızlar tarafından uzun süredir İngilizler için bir cephe olarak görülüyordu.[16][17]

İkinci Dünya Savaşı sırasında milliyetçiler değiştir

 
1945'te Mısır Kralı Faruk'un Kahire'deki Abidin Sarayı'nda düzenlediği bir ziyafet.

Fransa'nın Alman ve İtalyan yenilgisi ve 22 Haziran 1940'ta ateşkesin imzalanmasının ardından, Suriyeliler kendilerini mağlup yöneticiler tarafından yönetilme gibi ironik bir konumda buldular. Charles de Gaulle'ün ateşkese meydan okuma ve imparatorluğun kaynaklarını Fransa'nın 'onurunun intikamını almak' için kullanma çağrısı, ek bir karmaşıklık katmanı ekledi. Fransa'nın İngiltere'ye karşı tarafsız olmasına rağmen, İngilizler, Almanların Fransız deniz yeteneklerini kullanmasından korktu ve 3 Temmuz 1940'ta Churchill bunların devre dışı bırakılması emrini verdi. Fransız savaş gemilerinin Cezayir kıyılarındaki Mers el-Kebir'de imha edilmesi, binlerce Fransız askerinin ölümüne ve İngiltere ile Vichy Fransası arasındaki diplomatik ilişkilerin 5 Temmuz'da sona ermesine yol açtı. İngilizler artık sıkı bir şekilde De Gaulle'ün kampındaydı ve Suriye hâlâ Vichy yönetimi altındaydı.

Uzun zamandır Fransızlar tarafından İngiltere'nin Suriye'deki adamı olarak tanımlanan Abdurrahman Şahbandar, 6 Temmuz 1940'ta Şam'da öldürüldü. Şahbandar, Emir Abdullah'ın krallığı altında Suriye, Ürdün, Lübnan ve Filistin'den oluşan gevşek bir konfederasyon planına İngiliz desteğini güvence altına almak için büyük çaba sarf etmişti.[18] Birçok Suriyeli politikacıyla, hatta daha önceki günlerde müttefiki olanlarla bile anlaşmazlık içindeydi. Ağustos ayında, Fransız Yüksek Komiseri Puaux, hükûmetine suikastçıların tutuklandığını bildirdi, ancak cinayetin nedeni konusunda spekülasyonlar yaygındı.

O yılın Ekim ayında, Şahbandar'ın ailesi Cemil Merdam Bey, Sadullah el-Cabiri ve Lutfi el-Haffar'a karşı bir hukuk davası açtı. Her üç adam da yakında tutuklanacakları konusunda uyarıldılar ve Bağdat'a gitmek için Şam'dan ayrıldılar. Sanıkların yargılanmasına Aralık 1940'ta başlandı. Bu sırada suikastçıların lideri Assassa tam bir itirafta bulundu: Dr. Şahbandar'ı öldürmeye karar vermelerinin nedeni diniydi, çünkü onu İslam'ın çöküşünden sorumlu olanlardan biri olarak görüyorlardı. Ocak ayının başında, altı kişinin ölüme, birkaç kişinin de hapse mahkûm edilmesi ve Cemil Merdam Bey, Lütfi el-Haffar ve Sadullah el-Cabiri'nin tamamen beraat etmesiyle yargılama sona erdi. Cezalar hemen infaz edildi.[19]

8 Haziran 1941'de İngilizler ve Özgür Fransızlar, Almanların yakında hava limanlarını kullanacaklarından korktukları için Suriye ve Lübnan'ı işgal ettiler. Suriyelilerin ve Lübnanlıların iyi niyetini kazanmak için General Catroux ilanı mandanın sona erdiğini ve Suriye'nin bağımsızlığının tanındığını ilan etti.[20] İngiliz bildirisi Fransızların bildirisini yineledi. Suriye'de savaşın sonuna kadar geri çekilmeyecek olan yoğun bir birliğin varlığına ek olarak, anayasal yaşama dönüş olmadığı göz önüne alındığında, bunlar Suriyeliler tarafından kuşku ile karşılandı.

Suriye bağımsızlığı değiştir

1943'te Fransızlar, Suriye ve Lübnan'da anayasal yaşamı yeniden kurmayı kabul ettiler. Merdam Bey, Ulusal Blok lideri Şükri el-Kuvvetli ile ittifak kurdu ve ortak bir parlamento listesinde yer aldılar. Ulusal Blok, ülkedeki siyaset sahnesine bir kez daha egemen oldu ve Kuvvetli, Ağustos 1943'te devlet başkanı seçildi. Merdam Bey dışişleri bakanı olarak atandı ve Kasım 1944'te ekonomi ve savunma bakanı ve Başbakan Faris el-Huri'nin yardımcısı oldu. Merdam Bey, dört görevi de Ağustos 1945'e kadar sürdürdü.

Lübnan, Fransız bağımsızlık ilanlarını test eden ile ülke oldu ve 8 Kasım 1943'te Lübnan Parlamentosu oybirliğiyle, manda gücünden bahseden tüm maddeleri kaldırarak anayasayı değiştirmeyi oyladı. Fransızların tepkisi hızlı oldu ve 11 Kasım'da Lübnan cumhurbaşkanı ve bakanların çoğu tutuklandı, anayasa değişiklikleri iptal edildi ve parlamento feshedildi. Fransız eylemine, özellikle İngiltere'den gelen iç ve dış tepki, Fransızların mahkumları serbest bırakmasına ve 21 Kasım'da parlamentoyu yeniden kurmasına yol açtı. Merdam Bey'in hükûmeti Lübnan örneğini izledi ve Ocak 1944'e kadar Fransızlar idari yetkilerin çoğunu Lübnan ve Suriye'ye devretti.[21]

Son engel, iç güvenlik güçlerinin ve yerel birliklerin (Troupes Spéciales) Suriye hükûmetine devredilmesiydi. Fransızlar geçmişte kullandıkları aynı geciktirme taktiklerini uyguladılar ve devirden önce bir antlaşma imzalanması için bastırdılar. İngilizler, Suriyelilere bir antlaşma müzakere etmeleri için baskı yaparak Fransızları destekledi. Merdam Bey'in hükûmeti, koşulsuz bağımsızlık için baskı yapmanın zamanının geldiğini düşündükleri için reddetti. Ellerini güçlendirmek için Merdam Bey'in hükûmeti ABD ve Sovyetler Birliği'nnin Suriye'nin bağımsızlığını koşulsuz olarak tanımasını sağlamıştı. Merdam Bey avantaj sağlamak için her iki ülkeye de İngilizlerin Suriyelilere Fransızlarla anlaşma müzakerelerine girmeleri için baskı yaptığını bildirdi. Suriye liderlerinin diğer Arap ülkeleriyle ilişkileri yıllar içinde güçlendi ve Suudi, Irak ve Mısır hükûmetleri Suriye'de gelişen olayları yakından izledi. İngiltere, çıkarlarının olduğu Arap ülkelerini düşman etmek istemediği için, Suriye'deki Fransız politikasıyla bu kadar açık bir şekilde ilişkilendirilmekten çekiniyordu. Aynı zamanda İngiltere, Fransa'nın Orta Doğu'dan ayrılması konusunda istekli değildi çünkü aynı şeyin onlardan da bekleneceğinden korkuyordu. Fransızlar, İngilizlerin Suriye'deki yerlerini almak istediğinden uzun süredir şüpheleniyorlardı.[22]

Suriyeliler, Fransa ile herhangi bir antlaşma olmayacağı yönündeki tutumlarında dimdik durdular ve birliklerin hiçbir koşula bağlı olmaksızın teslim edilmesini talep ettiler. Fransızlar kendi iradelerini ülkeye dayatmak için zora başvurdular. 29 Mayıs 1945'te Fransız komutasındaki Senegalli askerler, tutuklanmaları emredilen hükûmet üyelerini aramak için parlamento binasını bombaladı ve baskın düzenledi. Başkanın ofisine girdiler, tüm evraklarına ve kasasına el koydular. Fransız birliklerinin peşine düştüğü Merdam Bey ve el-Cebri, mecliste bulunamayınca el-Cebri'nin kaldığı Orient Oteli'ni bombalayarak çok sayıda yabancıyı ve iki İngiliz subayını öldürdüler. Daha sonra dışişleri bakanlığını bombaladılar ve resmi tebliğler için kullanılan resmi mührü aldılar.[23] Geceleri Fransızlar şehri bombaladı, elektriği ve yayın kanallarını kesti. Fransızlar, hükûmetin başkentten kaçtığına dair söylentiler yaydı, ancak hükûmet bakanlarının ve Suriye devlet başkanının başkentte kaldığı haberi çıkınca bunlar hızla bozuldu. Birleşmiş Milletlerin açılışı için San Francisco'daki Suriye heyeti ve yeni kurulan Arap Birliği alarmı çalarken, Fransız eylemi protesto edildi.

İngilizler nihayet 1 Haziran'da General Paget'in İngiliz birlikleriyle birlikte gelip Fransız birliklerine kışlaya dönmeleri talimatını vererek harekete geçti. Paget'in Londra'ya gönderdiği raporda şu ifadeler yer aldı: 'Şehir sabah saatlerinde Senegalliler tarafından ateşe ve çok fazla yağmalanmaya maruz kaldı...sahne, çok fazla tahribattan biri.' İngiliz birliklerinin Suriye'deki varlığı, Fransızları hayrete düşürecek şekilde Suriye halkı tarafından sıcak bir şekilde karşılandı. De Gaulle, İngiliz eylemi tarafından kızdırıldı ve 2 Haziran'da, İngiltere'yi Levant'taki entrikalarla alenen suçladığı bir basın toplantısı düzenledi. De Gaulle ayrıca İngiliz büyükelçisi Duff Cooper'ı da çağırdı ve İngiltere'yi Fransa'ya hakaret etmek ve Batı'ya ihanet etmekle suçladı.[24]

Fransız saldırganlığına verilen uluslararası tepki, Fransızların Suriye ve Lübnan'daki katı tutumlarını korumasını zorlaştırdı ve Temmuz 1945'te çok tartışmalı Troupes Spéciales Suriye ve Lübnan kontrolüne devredildi. Geriye Fransız ve İngiliz birliklerinin Suriye'yi boşaltması kaldı. Suriyeliler ve Lübnanlı liderler, uluslararası alandaki baskıyı sürdürdüler ve birliklerin geri çekilmesi taleplerinde Sovyetler Birliği'nin desteğini aldılar. Fransızlar, İngilizlerin geride kalmasından korktukları için İngilizlerin önünden ayrılmaktan çekindiler ve her iki taraftaki büyük gerilimden sonra Aralık 1945'te bir anlaşmaya varıldı.

15 Nisan 1946'da İngiliz ve Fransız birlikleri Suriye'den tahliye edildi ve 17 Nisan Suriye'nin Milli Günü ilan edildi.

Bağımsızlık sonrası değiştir

Ekim 1945'te Kral Faruk ve Kral Abdülaziz'in özel isteği üzerine Merdam Bey Suriye temsilcisi olarak önce Kahire'ye sonra da Riyad'a devredildi. Görevi Ekim 1946'ya kadar sürdü ve bu süre zarfında Arap Birliği Konseyine başkanlık etti ve Filistin'in Arap temsilcisi olarak görevlendirildi. Aralık 1946'da başbakanlığa geri çağrıldı. Ertesi yılın Temmuz ayında Suriye bağımsız bir ulus olarak ilk özgür seçimlerini yaptı. Devlet Başkanı Kuvvetli, Merdam Bey'den bir hükûmet kurmasını istedi.

İstifa değiştir

 
Genelkurmay Başkanı General Hüsnü Zaim, 1948'de Savunma Bakanı Cemil Merdam Bey ile Filistin'deki cephede.

28 Mayıs 1948'de Savunma Bakanı Ahmed eş-Şarabati, Ben-Gurion'un 15 Mayıs'ta İsrail Devleti'nin kuruluşunu ilan etmesinin ardından başlayan 1948 Arap-İsrail Savaşı'ndan üç hafta sonra istifa etti. Merdam Bey savunma bakanı oldu ve Arap ordularının Filistin'deki yenilgisini takiben o yılın Aralık ayında görevinden istifa edene kadar bu görevi sürdürdü.[25]

Daha sonraki yaşam değiştir

 
Cemil Merdam Bey, 1934'te Taif yakınlarında Suudi Arabistan Kralı İbn Suud ile.

Cemil Merdam Bey, Ocak 1949'da Kahire'ye gitmek için Suriye'den ayrıldı ve 1960'taki ölümüne kadar orada yaşamaya devam etti. Onu kamu hayatına döndürmek için birçok girişimde bulunuldu, ancak sağlığı bozulmuştu ve görevlerini yerine getiremeyeceğini hissetti. 1954'te Cumhurbaşkanı Cemal Abdünnasır; Enver Sedat ve diplomat Emin Şaker'i Merdam Bey'i Suriye'ye dönmeye ve devlet başkanlığı seçimlerine katılmaya ikna etmeleri için görevlendirdi. Merdam Bey, askeri darbeyle devrilen Şükri el-Kuvvetli'nin geri dönmesini tavsiye etti. Merdam Bey 1954'te resmen kamu hayatından emekli olduğunu bildiren bir bildiri yayınladı. İlk kalp krizini çoktan geçirmişti.

1958'de Merdam Bey, ailesinin evi madahah'ı (resepsiyon salonu) Şam Ulusal Müzesi'ne bağışladı. 1920'lerde eski Şam'ın Süleymaniye semtindeki büyük yangından kurtulan oda, Şam sanatının enfes bir örneğidir.

Merdam Bey 30 Mart 1960'ta Kahire'de öldü ve Şam'da toprağa verildi.

Kişisel yaşam değiştir

Cemil Merdam Bey, Sefvet Mardam Bey ile evliydi ve iki çocukları vardı; Züheyir Merdam Bey ve Selma Mardam Bey. Selma Mardam Bey anılarının bir kısmını Fransızca, İngilizce ve Arapça olarak yayımladı.[26]

Kuzeni Halil Merdam Bey şair ve Suriye milli marşının bestecisidir.[27]

Kaynakça değiştir

  1. ^ Çiçek, M. Talha (2015). Ute Daniel, Peter Gatrell, Oliver Janz, Heather Jones, Jennifer Keene, Alan Kramer. "Martyrs/Separatists, Syrian and LebaneseMartyrs/Separatists, Syrian and Lebanese". 1914-1918-Online International Encyclopedia of the First World War (İngilizce). doi:10.15463/IE1418.10609. 29 Ağustos 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Ağustos 2022. 
  2. ^ Pasha, Djemal (1922). Pasha, Djemal: Memories of A Turkish Statesman, 1913-1919, New York 1922, p. 138. George H Doran Company. 
  3. ^ Al Shalak, Zuheir (1989). Papers of the Mandate, Forgotten History. Beirut: Dar El Nafa'is. 
  4. ^ "Christopher M. Andrew and A. S. Kanya-Forstner. The Climax of French Imperial Expansion, 1914–1924. Stanford: Stanford University Press. 1981. Pp. 302. $29.50". The American Historical Review. April 1982. doi:10.1086/ahr/87.2.514. ISSN 1937-5239. 
  5. ^ Khoury, Phillip (1987). Syria and the French Mandate. Londra: I B Tauris & Co Ltd. s. 119. ISBN 1-85043-032-2. 
  6. ^ Khoury, Phillip (1987). Syria and the French Mandate. Londra: I B Tauris & Co Ltd. s. 126. ISBN 1-85043-032-2. 
  7. ^ Khoury, Phillip (1987). Syria and the French Mandate. Londra: I B Tauris & Co Ltd. s. 142. ISBN 1-85043-032-2. 
  8. ^ Oriente Moderno, Editors (13 Temmuz 1937). "Sezione Culturale". Oriente Moderno. 17 (12): 640-642. doi:10.1163/22138617-01712002. ISSN 0030-5472. 
  9. ^ Khoury, Phillip (1987). Syria and the French Mandate. Londra: I B Tauris & Co Ltd. s. 143. ISBN 1-85043-032-2. 
  10. ^ Khoury, Phillip (1987). Syria and the French Mandate. Londra: I B Tauris & Co Ltd. ss. 144-5. ISBN 1-85043-032-2. 
  11. ^ P, Mac Callum, Elizabeth (1928). The Nationalist crusade in Syria. The Foreign policy Association (the Academy Press). s. 124. OCLC 459799260. 
  12. ^ a b Mardam Bey, Salma (1994). Syria's Quest for Independence. 0863721753: Ithaca Press. s. 2. 
  13. ^ "French Mandate for Syria and the Lebanon". American Journal of International Law. 17 (S3): 177-182. July 1923. doi:10.2307/2212963. ISSN 0002-9300. 
  14. ^ a b Fry-Rabinovch, Machael- Itmar (1985). Despatches from Damascus Gilbert MacKereth and British Policy in the Levant 1933-39. Kudüs: Daf Chen Press Ltd. s. 164. 
  15. ^ Ṣulḥ, Raghīd. (2004). Lebanon and Arabism : national identity and state formation. Centre for Lebanese Studies. Londra: I.B. Tauris. ss. 20-21. ISBN 1-4175-6591-8. OCLC 57351812. 
  16. ^ Williams, Ann (1993). "Bruce Westrate. The Arab Bureau: British Policy in the Middle East, 1916–1920. University Park, Pa.: Pennsylvania State University Press. 1992. Pp. xvi, 240. $35.00". Albion. 25 (1): 102 & 110. doi:10.2307/4051095. ISSN 0095-1390. JSTOR 4051095. 
  17. ^ Khoury, Phillip (1987). Syria and the French Mandate. Londra: I B Tauris & Co Ltd. ss. 574-575. ISBN 1-85043-032-2. 
  18. ^ Khoury, Phillip (1987). Syria and the French Mandate. Londra: I B Tauris & Co Ltd. s. 587. ISBN 1-85043-032-2. 
  19. ^ "Syria and Lebanon: A Political Essay. By A. H. Hourani. [Issued under the auspices of the Royal Institute of International Affairs.] (New York: Oxford University Press. 1946. Pp. x, 402. $5.00.)". The American Historical Review: 235. January 1947. doi:10.1086/ahr/52.2.319. ISSN 1937-5239. 
  20. ^ Gauson, A B (1987). The Anglo-French Clash in Lebanon and Syria, 1940-45. Macmillan Press. s. 40. 
  21. ^ Mardam Bey, Salma (1994). Syria's Quest for Independence. Beirut: Ithaca Press. s. 116. 
  22. ^ Habib., Hourani, Albert (1954). Syria and Lebanon. Oxford University Press. s. 300. OCLC 398062. 
  23. ^ Mardam Bey, Salma (1994). Syria's Quest for independence. Beirut. ss. 214-217. 
  24. ^ Gauson, A B (1987). The Anglo-French Clash in Lebanon and Syria 1940-45. Macmillan. ss. 177-8. 
  25. ^ Rey, Mathieu (2018). Histoire de la Syria XIX-XXIe Siecle. Pharis Fayard. s. 192. 
  26. ^ Moubayed, Sami M. (2006), Steel & Silk: Men and Women who Shaped Syria 1900-2000, Cune Press, s. 294, ISBN 1885942400 
  27. ^ Al Azmenah. "خليل مردم بك". 21 Eylül 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2007.