Tartışma:Türk dilleri/Arşiv 2

Sayfa dolduğu için arşivlenmiştir. Tartışma silinmedi- Sağdaki bağlantıya tıklayarak eski tartışmayı gözden geçirebilirsiniz. --Erdall 22:18, 25 Nisan 2007 (UTC)

Türk lehçeleri yalanı! değiştir

Yanlış anlaşılmalar değiştir

Türkiyede Türk dilleri için yanlış kullanılan terimler bir sürü ciddi yanlış görüşlere yol açıyor. Türkiyede konuşulan Türkçeye Türkçe veya Türk dili deniliyor ve aynı zamanda Türk dillerine de Türk lehçeleri veya Türk dilinin kolları deniliyor. Böylece tüm Türk dilleri Türkiye Türkçesinin lehçeleri olduğu düşünülüyor. Oysa Türkiye Türkçesi de diğerleri gibi ortak kökten uzaklaşmış ve kendine özgün özelliklere sahibtir. Yani ortak kök Türkiye Türkçesi değildir. Türkiye Türkçesi ile arasında sırf lehçe kadar farkı olan Türk dilleri sadece Oğuz grubu içersinde bulunur. Diğerleri ile arasındaki fark lehçeden daha uzaktır yani dil farkı vardır. Ama diğerleri arasında da birbirini anlayabilen grublar vardır. Bu yüzden tüm dil ailesine toplu olarak Türk lehçeleri demek yanlıştır. Bu meseleyi Dil ve lehçe tartışması başlığı altında açıkladım

19'ncu yüzyıldan kalma dil bilimi değiştir

Türkiyede savunulan bu bakış açısı 19'ncu yüzyılın sonlarında Wilhelm Radloff tarafından ortaya konulmuşdur. Wilhelm Radloff'a göre tüm Türk dilleri bir dilin lehçeleridir. Ancak son yüz yıl içersinde bilim gelişmeye devam etmiştir.. Günümüzde bir Türkolog olabilmek için bu dalı okumuş olmanın yanında birde en az 2 sene bir Türk devletinde yaşamış olmak, en az 2 Türk dilini su gibi konuşabilmek, Türk runlarını okuyabilmek ve eski Türkçe bilmek gerekiyor. Bu yeteneklere sahib olan her Türkolog Türk dillerinin arasında sırf lehçe farkı olmadığını kolayca tespit eder. Günümüzdeki dil biliminde tüm diller belli ailelere ve grublara ayrılır ve bu sınıflandırmalarda kullanılan ölçütler aynı kalır. Bu ölçütlere göre Türk dilleri 6 gruba ayrılan ve toplam 41 dilden oluşan bir dil ailesidir. Eğer Türkiyede Türk dilleri için uygulanan sınıflandırma diğer dil ailelerinde de uygulansaydı ozaman örneğin slav dil ailesi veya cermen dil ailesi değil, Slav lehçeleri ve Cermen lehçeleri olduklarını da kabul edilmesi gerekirdi. Örneğin Sırpça ile Rusça arasındaki fark Türkçe ile Kazakça arasındaki farktan daha küçüktür ama hiçbir Rus ya da Sırp tutupda bunların dil değil lehçe olduğunu söylemez çünkü dil biliminin ölçütleri bellidir ve dünyaca böyle kabul edilir.

Türk dili dünyanın 5'nci büyük dilidir, ve 160.000 kelimeden oluşur diyebilmek için savunulan bu yanlış görüşler Türkiyenin dışında kabul edilmemektedir. Çünkü aynı standart diğer dil ailelerinde uygulandığında onlarda çok büyük ve yaygın diller haline gelecektir.

Bu yalan Türkçülük için faydalı mıdır? değiştir

Türk dilleri Türkçenin kollarıdır denilirken Türkçe ile tam olarak hangi Türk dili kast edildiğini nedense kimse merak edip sormaz. Türkiye Türkçesi kast ediliyor olamaz çünkü diğerlerin bundan türemediği kesindir. Kimsenin bu soruyu sormaması ve lehçeler denilmesinin doğru olmadığı belli olduğu halde bunu böyle kabul etmelerinin sebebi Türkçülük için faydalı olduğuna inanmalarındanmı kaynaklanmaktadır? Orta Asyada olan gelişmeler şunu gösteriyor ki bu asla faydalı değildir. Türkiyeli Türklerin bu yalandan kaynaklanan yanlış görüşlerine göre tek doğru Türkçe Türkiye Türkçesidir ve diğerleri sadece bunu yanlış yazar ya da yanlış konuşur:-)) Oysa örneğin Özbekçe eski ortak dile daha yakındır. Özbekler dilleri ile gururlanır ve Türklerin buna sırf lehçe demelerine öfkelenirler:

Eski SSCB'indeki Türk boylarinin temsilcisi dilciler bazen biraz alingan bir tavirla "Siz bizim dilimizi küçümsiyerek lehçe (yani agiz) durumuna düsürüyorsunuz!" diye üzüntülerini dile getiriyorlar. Tabii ki, burada biraz onlarin ve biraz da bizim karsilikli kabahatimiz var. Biz Türkiye'de kendi konusma ve yazi dilimiz için çekinmeden sadece "dil" terimini kullanirken, disarda da Türkiye Türkçesini "Türk dili" (Turkish language) diye tanistiriyoruz. Ancak, bir Azeri, bir özbek veya bir Tatar kendi ana dili için "Azeri dili", "özbek dili" veya "Tatar dili" terimine basvurdu mu, aceleyle atilarak, "Yok, bu yanlistir, Azeri dili yok, Azeri Türk lehçesi var!" diye israr ediyoruz. Bu ise, ister istemez Türkiye disindaki Türk boylarinin arasinda bizim biraz "üstünlük" tasar-ladigimiz kanisini yayginlastiriyor. Sanki, bizimkisi "Türk dili"de, onlarinki "bizim birer lehçemiz" gibi! Doç. Dr. Timur Kocaoğlu

Özbeklerin ortak bir alfabe üzerine neredeyse tam anlaşılmışken vazgeçip farklı bir latin alfabesini yürürlüğe sokmuş olmaları da bunu göstermiştir. İnternet forumlarında diğer Türklerle iletişim kurmaya çalışan vatandaşlarımızın Yanlış konuşuyorsunuz, yanlış yazıyorsunuz gibi tavırları da Orta Asyalı Türkleri bize yaklaştırmaktan daha çok uzaklaştırır.

Yalanlar üzerine kurulu Türk milliyetçiliği zararlıdır değiştir

Her Türk halkının ana dili ile anlıyabileceği bir yapay Türk dilinin geliştirilmesi mümkün olmadığı artık kabul edilmiş gibidir. Uzun süre boyunca ortak bir Türk dili ve yazısı geliştirilmesi gerektiğini savunan meşur Kırgız Turancı Cengiz Asmarov artık son konuşmalarında Türkiye Türkçesi orta asyanın ingilizcesi olsun fikirini vurgulamaya başlamıştır. Yani sonuçta kardeş halkların birbirlerine yaklaşma isteyi eninde sonunda ilerlemeye devam edecektir. Ama yalanların üzerine kurulan bir Türk milliyetçiliği eninde sonunda yarardan daha çok zarar verecektir. Yalan olduğu kolayca herkez tarafından tespit edilebilen bu dil konusunun farkına varan herkez diğer anlatılanlara da güvenmiyebilir. Oysa ne Türk tarihinin ne de Türk dillerinin saçma abartılara ihtiyacı yoktur.

Vikipedi Türkiyenin propaganda aleti de değildir, bu yüzden yanlış olduğu açıkça ortada olanlar değil dünyaca kabul edilenler yazılır. --Erdall 14:59, 3 Haziran 2007 (UTC)

Vikipedi Türkiye'nin propaganda aleti değilse neden ana sayfanın en altında Türk lehçeleri deniyor?--TOBB ETÜ 15:19, 3 Haziran 2007 (UTC)
O şablonun adını bilmediğim için henüz değiştiremedim.--Erdall 15:22, 3 Haziran 2007 (UTC)
Arkadaşımız erdall galiba almancı olduğundan olsa gerek böyle düşünüyor olabilir.ben buna cevap verme dahi istemiyorum.hayal dünyasının genişliğine yoruyorum.--Hiro Nakamura 15:21, 3 Haziran 2007 (UTC)
Başka bir şey beklememiştim zaten. Eski tartışmaya da bir göz atarsanız Lehçeci arkadaşların şimdiye kadar hiçbiri inandırıcı bir mantıklı cevap veremediklerini görürsünüz. Burada her noktayı tartıştık ve her noktada Türk lehçeleri teriminin yanlış olduğunu gösterdik. Kimse tersini gösteren inandırıcı birşeyler getiremedi bu tartışmaya. Sonunda hatta bir oylama yaptık ve Diller şeklini kullanılmasına karar verdik. selamlar --Erdall 15:28, 3 Haziran 2007 (UTC)


ve tabi türk lehçe ve şivelerinin alfabelerini bilmeyen bir insan doğal olarak anlayamaz ben biliyorum ve rahat rahat anlıyorum ha arada anlayamadıklarım çıkmıyor mu tabiki çıkıyor ama cümlenin gidişine göre onlarda anlaşılıyor.--Hiro Nakamura 15:23, 3 Haziran 2007 (UTC)
O şablon ana sayfada kullanıldığı için koruma altında olabilir. Peki şablon değişti diyelim. Bilindiği gibi lehçe (diyalekt,ağız) aynı dilin farklı bölgelerde konuşulan şekli. Yani konuşucuları her halükarda anlaşabilir. Örneğin bizim Azeri kardeşlerimizle tercümansız anlaşabildiğimiz gibi. Fakat bir Kazak ya da Özbekle tercümanla anlaşabiliriz. Demek ki onlar farklı Azerice farklı. O şablondan Azerice'nin çıkması gerekmez mi? Bunlar Türk dilleri şablonu olursa ne durum ne olacak?--TOBB ETÜ 15:27, 3 Haziran 2007 (UTC)
TOBB ETÜ lütfen maddeyi bir okur musun?. Gerçekten her şeyi güzelce açıklamak için çok zahmet etmiştim. Maddede bunların hepsi yazıyor. Azerice ile Türkiye Türkçesi Oğuz grubuna ait ve birbirlerini anlayabilir. Yani burada Oğuzcanın lehçeleri bile diyebiliriz, ama tüm Türk dillerine Lehçeler diyemeyiz. Dil ailesinin adı Türk dilleri bunda bir şey değişmez. --Erdall 15:33, 3 Haziran 2007 (UTC)
Maddeyi defalarca okudum. Benim demek istediğim. Azerice (Azeri Türkçesi) ile Türkçe (Türkiye Türkçesi)'nin ayrışma zamanlarının çok eski olmadığını belirtmek, bu iki dilin aynı, ortak bir dilin-adı her neyse-lehçeleri olduğunu belirtmekti. Demek ki Azerice diye yeni bir Türk dilinden bahsetmek yanlış olabilir. Bunu Türk dilleri ailesi altında farklı bir dil olarak göstermek uygun olmayabilir.--TOBB ETÜ 15:38, 3 Haziran 2007 (UTC)
Evet orda haklısın, bu ikisi ancak Selçukluların zamanında ayrılmaya başlamış, yani aslında Selçuklu Türkmencesinin lehçeleri de denilebilir. Türkmen lehçeleri ya da Oğuz lehçeleri de denilebilir. Ama bunları böyle adlandıran bir bilimci yok ve bunu değiştirmek bize düşmez. --Erdall 15:43, 3 Haziran 2007 (UTC)

Benim bildiğim üniversiteler arasında lehçe mi şive mi konusunda görüş ayrılığı vardı. Yalnız Talat Tekin bunlar dildir diyordu. (Ondan başka var mı bilmiyorum.) Talat Tekin güya iddiasını kanıtlamak için deneyler yapıyordu. Yaptığı deneylerde de nerede Rusçadan girme kelime var veya ses değişiminin fazla olduğu kelime var onları bulup çıkarmış. Madem bu iş deneylerle yapılıyor, o zaman şuraya Atatürk'ün iki üç tane cümlesini yazarız bakalım sözlüğe bakmadan kaç kişi anlıyor? Deney sonucunda anlayanların sayısı az ise (eğitim almadan veya sözlüğe bakmadan anlaşılmıyorsa) o zaman Atatürk farklı bir dil mi konuşuyordu? Osmanlı şairleriyle Orta Asyalı şairler birbirlerine nazire şiirler yazarlarken nasıldı? Talat Tekin o şiirler arasında deney yapmış mı acaba? Bu imzasız yazı 85.102.168.20 (mesajkatkılar) tarafından eklenmiştir.

Doç. Dr. Timur Kocaoğlu denen şahsın hiç birşey bilmediği kesin. Biz onlara hiç de üstünlük tasarlama çabasında değiliz. Bu adamın yorumu Sovyet Rusyası gibi. Onlar demişlerdi ki: Türkiye Türkleri sizin kültürünüzü yok edecek. Siz farklı dil konuşuyorsunuz. Onlara aldanmayın. Bilmem necilik, şuculuk, buculuk yaptığımız yok. İngilizce'de bile bu terimler oturmuş değil. Adam "Turkish is a Turkic language"'dir diyor (İng.vikipedideki Turkish maddesi). Hahaha! Türkçe bir Türkçe dilidir!!! Saçma. Türk adı bir millet için kullanılıyor. Bir millet 41 tane dil mi konuşuyor. Üstelik de bu millet hiç sömürge olmamış. Hani Kenyalı olsak hem İngilizce hem de yerel dil konuşurduk. Böylece bir millet 2-3 dil konuşmuş olurdu. Ama biz aynı milletiz. Siyasi değil bilimsel bir gerçek bu. Aynı millet olunca da tek bir dil etrafında ya da tek bir ülke olarak birleşmemiz gerekmez. Lehçelerimiz, şivelerimiz zenginliğimizdir. Yine selamlar.--F.Mehmet Kaya 11:34, 10 Haziran 2007 (UTC)

Ayrıca eklemek isterim ki Azeri Türkleri genellikle Azerbacan Türkçesi lafını kullanırlar. AzTV'de bu kullanım fazla olmayabilir. Ama diğer özel TV'lerde bu kullanım yaygındır.--F.Mehmet Kaya 11:36, 10 Haziran 2007 (UTC)

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde "Türk Dilleri Bölümü" veya "Türk Dilleri Anabilim Dalı" olan bir üniversite var mı? Ama araştırırsanız "Çağdaş Türk Lehçeleri Bölümü" olan üniversitelerin varlığını görürsünüz. Talat Tekin'in Türkoloji Eleştirileri kitabında yayınevinin verdiği bilgilere bakarsanız bu zat Hacettepe Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı (dikkatinizi çekerim Türk dilleri değil, Türk dili) bölümünün başkanlığını yapmış. Bugün Hacettepe Üniversitesi'nin sitesine bakarsanız Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde "Yeni Türk Yazı Dilleri" diye bir ders olduğunu görebilirsiniz. Örneklerle Azeri, Türkmen, Özbek, Kazak, Kırgız Türklerinin yeni yazı dillerinden birinin metin üzerinde gramer incelemesi yapılması ve okutulması. Ama yine aynı üniversitenin aynı bölümünde "Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları" diye bir başka dersin olduğunu da görebilirsiniz. Kıpçak ve Oğuz grubu Türk lehçelerinin özellikleri ve edebî metinlerinin değerlendirilmesi." [1] İşte Talat Tekin'in üniversitesinde durum bu! --85.96.95.82 17:55, 10 Haziran 2007 (UTC)

Türk dilleri yalanı! değiştir

Maddede Türk Dil Kurumu tarafından Türk dilleri olarak kabul ediliyormuş gibi bir ifade var. [2] Halbuki Türk Dil Kurumu yayınlarında "yazı dili" kavramına bağlı olarak Türk lehçelerinden bahsederken dil denilmiştir. Şu google aramalarının sonuçlarını takip edin: [3] [4] "Yeni Türk Dilleri Kutlu Olsun!" [5] başlıklı yazıda Ruslar'ın yerel ağızlara bile dil demesinden bahsediliyor.

İstanbul Üniversitesi'nin görüşü olarak gösterilen görüş yalnız İstanbul Üniversitesi ile sınırlı değildir. Muharrem Ergin'in kitabı Türkiye genelindeki bir çok üniversitede okutulmaktadır. Ama genel olarak bakılırsa lehçe görüşü ağırlıktadır. 85.102.170.145 19:30, 10 Haziran 2007 (UTC)

Evet Türkiyede ki bu fikirleri bu tartışmada ve bundan önceki tartışmalarda çok kez konuşmuştuk ve Türk lehçeleri şeklini savunanların tek karşı koyabildikleri cevabları ..ama Türkiyede böyle öğretiliyor! olduğunu tespit etmiştik. Lütfen eski tartışmaları bir gözden geçirin, hep aynı noktada sayıklamıyalım.
Vikipedi de dünyaca ne kabul görüyorsa o bırakılır. Türk dilleri meselesinde Türkiyenin dışında kimse Türk lehçeleri demiyor, ve meselenin ayrıntılarını ele aldığımızda lehçeler kuramının birsürü cevapsız bıraktığı noktaların olduğu ama diller kuramının her noktada açıklık getirdiğini görüyoruz.
Türk lehçeleri görüşünün cevapsız bıraktığı sorular:
1= Türk lehçeleri ve Türk dilinin kolları denilirken tam olarak hangi Türk dilinin temel dil olduğu kabul ediliyor? Bu dil günümüzde hala konuşuluyormu? Yani şu an bütün Türk halkları tarafından anlaşılabilen herhangi bir Türk dili varmı?
2= Eğer böyle bir dil günümüzde artık yoksa ve buna rağmen Türkiyede tüm Türk dillerine toplu halde Türk lehçeleri deniliyorsa ozaman bunu diyenler aynı standartı diğer dil ailelerine de uygulamaları gerekmezmi? Yani slav dillerine slavcanın lehçeleri veya cermen dillerine cermencenin lehçeleri vb...???
3= Eğer lehçenin anlamı anlaşılabilen dil demekse ozaman niye çoğu Türk lehçelerini anlamıyoruz?
Birde benim kendi kendime merak ettiğim soru, Türkiyede milyonlarca öğrencinin arasında hiçbiri bu tür şeyler öğretilirken kalkıpta bu soruları sormak aklına gelmiyormu? Ve birde internetin karşısında oturan bir insan, yani istediği zaman her türlü Türk dilinde yazılı sayfalara ulaşabilen bir insan bu tartışmaya kalkışmadan evvel hangi Türk dillerini anlayıp anlamadığını kendi kendine denemezmi? Örnek (Şorca bir şiir): Kazın agaşka pür özerde kalın çon çadıp tüştür; terek agaşka pür özerde ak mal çayala tüştür. Kırık aşkımnığ altın tayga poltur. Altın tayganın tözü be ak talay ak tüş partır.
Maddenin en altında değişik Türk dillerinde müzik klipleri bağlantıları verdim, yani burda rahatsız edebilecek farklı yazı şekilleri falan yok. Herkez her dili dinleyip anlayıp anlamadığını kendi kendine tespit edebilir. selamlar --Erdall 02:50, 11 Haziran 2007 (UTC)


Dil Dinlenebilir örnekler
Azerice Z.Xanbabayeva - Azerbaycan
Türkmence Çınar Övezowa -Dinle
Özbekçe Şahzoda - Kelasan

Oybek ve Nigora - Sen uçun

Uygurca Şahrizoda - Oynasun

Gul Yaru -Ala şapka

Kazakça NNBek -Kızdar ay
Başkırca Zemfira - Qayda
Kırgızca Hepsi -Jalgan (Yalan)
Tatarca TNV - Tatar tarixı
Karakalpakça Nargiza -Sensiz
Nogayca Nogay Orda
Yakutça SakaTV
Tuvince Tuva Şamanları
Çuvaşça Bir çuvaş çocuk Amarelis çiçeğini tanıtıyor

Karşılıklı anlaşma olmadığı zaman kesinlikle ayrı bir dil olduğunu kim söylüyor? Eğer tek ölçü karşılıklı anlaşabilirlik ise nasıl oluyor da İspanyolca konuşan birisi ile Portekizce konuşan birisi yüksek seviyede birbirini anlayabildiği halde bunlar ayrı birer dil olarak kabul ediliyor? O zaman ölçü birbirini karşılıklı anlamak değil. İtalyancanın lehçelerini araştırın, onlarda da farklı lehçeleri konuşanlar birbirini anlayamayabiliyor. Yani ölçü yine karşılıklı anlaşabilme değil. Sonra siz 1950lerde basılan bir Türkçe kitabı ne kadar anlayabiliyorsunuz? --88.235.212.178 11:38, 11 Haziran 2007 (UTC)

Peki ozaman lehçe ve dil sınırlarını nasıl belirlemek gerekiyor sizce? Türk dilleri arasında birbirini anlayabilen diller olduğunu biliyoruz ve anlaşabirlik ilişkileri maddede açıklanmıştır. Hepsine birlikte toplu halde lehçeler denilmesi yanlış, çünkü konuşulan bir temel dil yok ortada. Anlaşma derecesi diller arasında farklı ve ayrıntılı olarak ele alınması gerekiyor. Türk bilimcilerin makalelerini araştırırken birisinde üst lehçeler ve alt lehçeler diye bir sınıflandırma gördüm. Yani diller kelimesini kullanmayarak Türk dillerini nasıl açıklıyacaklarını şaşırmış gibiler. Bununla sonunda elde edilen tek başarı Türkçe dünyanın en çok konuşulan beşinci büyük dilidir ve 120.000 kelimeden oluşan dünyanın en büyük dilidir diyebilmek.. Bence bu türlü şeyler Vikipediye yakışmaz. --Erdall 12:29, 11 Haziran 2007 (UTC)

Dillerin tasnifi yapılırken tek ölçü anlaşılabilirlik oranı değildir. Bu konunun tarihle, edebiyatla ve başka alanlarla da ilgisi var. Üstelik burada verilen örnekler çoğunlukla yazı diliyle ilgili. Anadolu ağızlarındaki bütün kelimeler Türkiye Türkçesinin yazı dilinde yerini almış mı? Anadolu'da kullanılan bala, çağa, erincek, bibi vs. gibi kelimeler Azerbaycan ve Orta Asya Türkleri arasında da kullanılıyor. Farklılık bazen ses değişmeleri, bazen anlam kaymaları, bazen de farklı dillerden etkilenme gibi sebeplerden kaynaklanıyor. Mesela belki Saha Türkçesini biz anlayamıyoruz ama Saha Türkçesinde çok fazla Rusça kelime var ve bunlar da Eski Türkçe kelimelerle benzer ses değişimine uğramıştır. bahııba teşekkürler ( < Rusça спасибо). Bu tür kelimeleri Ruslar anlayabiliyor mudur? TDK yayınlarından Saha Türkçesi Grameri kitabında Ruslar Sahaların varlığını 1619 yılında kendilerine esir düşen Tunguzlardan öğrenmişlerdir. Sahaların Ruslarla ilk karşılaşmaları 1620 yılında Pende isimli bir tüccarın Yakutsk şehrine gelmesiyle başlar (s.10) deniliyor. Görüyor musunuz, 17. yy.da Ruslarla ilişki kurmaya başlayan Sahalar Rusça kelimeleri kendi hançerelerine uydurmuşlar, kelime tanınamaz hale gelmiş. Aynı şekilde tarihin çok eski çağlarından kalma Türkçe kelimeler de aşağı yukarı Rusça kelimelerle aynı değişikliklere uğrayarak tanınamaz hale gelmiş. --88.235.212.178 13:36, 11 Haziran 2007 (UTC)

Evet ama bu verdiğiniz örnek diğer dillerin gelişmesinde de böyle değilmidir? Aynı dili konuşan bir topluluk bölünür, bir kısım izolasyonda kalır. Kelimelerin anlamları ya da söyleniş şekilleri değişir ve bazen farklı komşu dillerden etkilenirler. Önce lehçe ve zamanla dil olurlar. Ortak temel dil birgün kaybolur ve sırf farklı diller kalır ortada. İşte Türk dilleri de aynı bu şekilde meydana gelmiştir, tüm diğer dil aileleri gibi. Türk dillerinin diğer dil ailelerinden tek farkı göçebe yaşam tarzlarından dolayı sürekli birbirleri ile farklı derecede etkilemiş olmaları. Bu yüzden bugüne kadar bu dillerin bazılarını birleştirerek sayılarını azaltmak mümkün. Böylece sonunda sırf 6 dil (3'ü çok büyük (Türkçe, Özbekçe, Kazakça), diğer 3'ü küçük (Çuvaşça, Yakutça, Halaçca)) kalabilir. Yani Rusların suni şekilde yazı dilleri uydurup bu dilleri birbirinden uzaklaştırarak yaptıkları zarar böyle telafi edilebilir, ama hepsini tek bir yazı dili altında toplanması mümkün değil.
Anadoluda orta asyaya yakın lehçeler bulunduğu doğru. Hatta kendimize yazı dili olarak seçtiğimiz İstanbul ağzı bence diğer Türk dillerine en uzak kalanı. Diğer Türk ülkelerinin sınırları içersinde de aynı bizdeki gibi herkez tarafından anlaşılan esneme payları olduğunu düşünürsek burada faydalanılması gereken imkanların bulunduğu sonucuna varırız. Ama eğer tüm Türkler bir dili konuşur, herkez birbirini anlar diyerek bu yalanı yaymaya devam edersek hiçkimse birşey yapmaz.. --Erdall 03:45, 12 Haziran 2007 (UTC)

Türk lehçeleri yalan değil! gerçek! değiştir

"Türk lehçeleri Türkçe'nin kollarıdır." tanımlamasındaki Türkçe, Anadolu Türkçesi değil, eskiden konuşulan ve belgesi Orhun Kitabeleri olan dildir. Türk lehçelerinin hepsi bir kaynağa dayanır. Daha sonra hepsi birbirinden farklılaşmıştır ama hepsinin gövdesi aynıdır. Şive-Lehçe kavramları türkiye bakış açısıyla değil, tarihi bakış açısıyla oluşturulmuştur. Her "Türk kökenli halk"ın konuştuğu dil, Türk Dilinin birer lehçesidir, biz de Türkiye ya da Anadolu Türkçesi olarak tanımlanan lehçeyi konuşuyoruz. Kazaklar da Kazak Türkçesi olarak adlandırılan başka bir Türk lehçesini konuşmaktadırlar. Söz konusu tanımlamalar "Türkçülük" bakış açısıyla yapılmamıştır. Çünkü bu tanımlamaları biz kendimiz yapmadık, batılı dilbilimcileri yaptı.Türk lehçeleri denmesi makuldur; çünkü Türk kökenli halkların konuştuğu dillerin yapıları, çekimlemeleri, cümle yapıları, sözcüklerin orjinleri %90 aynıdır. Her lehçe aynı gövdeye bağlıdır. Türk dili Tüm Türk kökenli halkların ortak mirasıdır. Örneğin; Kazakistan'da hiçbir dil kursuna gitmeden üç ayda kulağınız o lehçeye alışır; yaklaşık on ayda o lehçeyle konuşmaya başlarsınız. --Orijinnal 05:31, 12 Haziran 2007 (UTC)

Şor şiiri hakkında: değiştir

Yukarıda Örnek verilen şiir: Kazın agaşka pür özerde kalın çon çadıp tüştür; terek agaşka pür özerde ak mal çayala tüştür. Kırık aşkımnığ altın tayga poltur. Altın tayganın tözü be ak talay ak tüş partır.

Bu şiir parçasını okuduğunda, benim kulağıma hiç yabancı gelmiyor, Ama almanca veya ingilizce birşeyler dinlediğimde yabancı geliyor. Kazak TV'sini izlediğimde ya da Özbek TV'sini, kulağıma yabancı sesler ve sözcükler gelmiyor. Ama ispanyolca, fransızca bişey dinlediğimde tam tersi oluyor. --Orijinnal 05:54, 12 Haziran 2007 (UTC)

Türkçe-Kazakça Deneyi değiştir

KÖROĞLUNIÑ QIZILBAS QALDARXANNIÑ BALASI RAYXANMEN SOĞISI


KÖROĞLUNUN KIZILBAŞ KALDARHAN'IN ÇOCUĞU RAYHAN İLE SAVAŞI

Ayla medet jappar xaq,Medet bre cabbar Hak,
Söylesin dep bizdergeKonuşsun diye bizlere
Berip edi til men jaqVermiş idi dil ile çene.
Bir qissani ayaktap,Bir kıssayı bitirip,
Tamam etip keteyin,Tamam edip gideyim,
Jar bolsa eger arwaq*.Yar olursa eğer ruhlar
Neşe bolıp taralğanNe kadar dağılsa da
Bul özbektiñ balası.Bu Özbek'in çocuğu
Qazaqpenen bulardıñKazaklarla bunların
Evelinde bir ekenÖncesinde bir imiş
Atası men babası.Babası ile dedesi.

Kaynak: Türk Dilleri s. 109 (Talat Tekin, Mehmet Ölmez)
*arwaq: ervâh şeklinde Anadolu sahasında da kullanılan bir kelimedir.

Özbekçe değiştir

Alıntı: http://www.kultur.gov.tr/TR/dosyagoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=109898&DOSYAISIM=letifelerfikralar.pdf İKKİ EŞEKNİN YÜKİ / İKİ EŞEĞİN YÜKÜ

Pâdşâ, vezir ve Nesriddin Efendi avge çıqışdi. Yolda pâdşâ üstidegi çekmanini yeçib, Efendige berdi. Bunı körgen vezir hem çekmanini yeçib, Efen-dige uzatdi. Pâdşâ Efendige tegecağlik qılıb:

- Efendi, üstinizdegi bir eşeknin yüki boldımı, dedi. Efendi derhal: - Yok, şahım, körib turıbdiler-ku, ikki eşeknin yüki! deb cevab berdi.

Padişah, vezir ve Nasreddin efendi ava çıktılar. Yolda padişah üstündeki paltosunu çıkarıp, Efendi'ye verdi. Bunu gören vezir de paltosunu çıkarıp Efendi'ye uzattı. Padişah, Efendi'ye takılıp:

- Efendi, üstünüzdekiler bir eşek yükü oldu mu? dedi. Efendi derhal: - Yok padişahım, görüyorsunuz ki, iki eşeğin yükü! diye cevap verdi. --66.199.184.254 12:51, 12 Haziran 2007 (UTC)

Benden bukadar.. değiştir

Karduelis yarı korumayı kaldırır kaldırmaz derhal bir anonim kullanıcı yine maddenin başlangıcını darmadağan etmiş, diller lehçe olmuş sayılar onar milyon yükselmiş.. artık bıktım uğraşmaktan. Yalanınız ile mutlu olun bir yastıkta kocayın. Bu aylarca emek verdiğim sayfayı tamamen boşaltın ve sadece yüksek bir konuşucu sayısı bırakın. Zaten sayılardan başka hiçbirşey ilgilendirmiyor okuyucularımızı. Hatta bu sayfayı ve bütün Türk dilleri maddelerini boşaltın ve hepsini Türkçe maddesine bağlayın, zaten hepsi bir dil değilmi? Şorcayıda Kazakçayıda benim dışımda herkez anlıyor demekki.. helal valla. Sonrada Türk tarihini taş devrinden başlatıp tüm dünyayı Türk ilan edin... Benim işimi gücümü bırakıp hergün aynı değişiklikleri geri alacak değilim. Bu ansiklopedinin hayırlı bir geleceği olduğunada artık inanmıyorum. Size kolay gelsin. Hadi bana eyvallah. --Erdall 20:02, 12 Haziran 2007 (UTC)

Neresi Yalan değiştir

Bilim çevrelerinde yoğunca tartışılan bir konunun burada tartışılmasından başka doğal ne var? Vandalizm yapanlar tabiki haksız. Bu sorun çözümlenmemiş bir sorundur ve birçok görüş vardır. Herkesin kendine göre haklı olan yanı vardır. Üniversiteler bile birbirinden farklı görüş belirtiyorlar. Başka görüşlere yalan denilmemelidir, çünkü her görüşün dayandığı noktalar vardır; bilim yapılırken karşı görüşe yalan denilmemelidir. --Orijinnal 06:37, 13 Haziran 2007 (UTC)

Türkçe ile Türk Dili arasındaki farklar değiştir

  • Türkçe: Anadoluda konuşulan dil. (Turkish)
  • Türk Dili: Dünyada konuşulan dil kümesi. (Turkic)

Kazak Türkçesi derken; buradaki Türkçe, Anadoluda konuşulan Türkçe değil, "Turkic" anlamında Türkçedir. --Orijinnal 06:37, 13 Haziran 2007 (UTC)

Bu tabloya bakınız değiştir

Türk kökenli halkların konuştuğu dillerin yapıları, çekimlemeleri, cümle yapıları, sözcüklerin orjinleri %90 aynıdır. Her lehçe aynı gövdeye bağlıdır. Aşağıdaki kelimeler bas bas bağırıyor biz aynı kökten geliyoruz diye. Hepsi Türk Dili'nin (Turkic Language!!!) bir parçasıdır. .... Turkish Languagenin değil. Herşey bu ülkenin resmi diline Türkçe denilmesinden kaynaklanıyor ve siz dahil pekçok kişi ayırt edemiyor. Keşke Oğuzca deselerdi.--Orijinnal 06:53, 13 Haziran 2007 (UTC)

Eski Türkçe Türkiye Türkçesi Azerbaycan Türkçesi Türkmence Tatarca Kazakça Özbekçe Uygurca
ana anne ana ene ana ana ona ana
burun burun burun burun borın murιn burun burun
qol kol qol qol qul qol qo‘l kol
yol yol yol ýol yul jol yo‘l yol
semiz semiz semiz semiz simez semiz semiz semiz
topraq toprak torpaq topraq tufraq topıraq tuproq tupraq
qan kan qan gan qan qan qon qan
kül kül kül kül köl kül kul kül
sub su su suw su suw suv su
aq ak ak aq aq oq aq
qara kara qara gara qara qara qora qara
qızıl kızıl qızıl qyzyl qızıl qızıl qizil qizil
kök gök göy gök kük kök ko‘k kök

Burda neyin tartışıldığını anlamamış gibisin dostum, boşyere dil döküyorsun. Dillerin aynı kökten geldiğini hepimiz biliyoruz. Diğer dil ailelerinde de ortak kelime hazineleri vardır. Örnek: Cermen dilleri

Deutsch Ah.deutsch Niederländ. Altsächsisch Altenglisch Englisch Altnord. Gotisch Germanisch Indogerm.
Vater fater vader fadar fæder father faðir fadar *fader *pətér
Mutter muoter moeder modar modor mother móðir . *moder *mater
Bruder bruoder broeder brođar brođor brother bróðir broþar *broþer *bhrater
Schwester swester zuster swestar sweostor sister systir swistar *swester *suesor
Tochter tohter dochter dohtar dohtar daughter dóttir dauhtar *duhter *dhugəter
Sohn sunu zoon sunu sunu son sunr sunus *sunuz *suənu
Herz herza hart herta heorte heart hjarta hairto *herton *kerd
Knie knio knie knio cneo knee kné (knussjan) *knewa *genu
Fuß fuoz voet fot fot foot fótr fotus *fot- *pod
(Schaf) Aue ouwi ooi ewwi eowu ewe ær aweþi *awi *owi
Kuh kuo koe ko cu cow kýr . *k(w)ou *gwou
Schwein swin zwijn swin swin swine svín swein *swina *sus/suino
Hund hunt hond hund hund hound hundr hunds *hundaz *kuon
Wasser wazzar water watar wæter water vatn vato *watar *wod
Feuer fiur vuur fiur fyr fire fúrr (fon) *fewur *pehwṛ
(Baum) . . trio treo(w) tree tré triu *trevam *deru
(Rad) . wiel . hweol wheel hvél . *chwegula *qweqwlo
neu niuwi nieuw niuwi niwe new nýr niujis *neuja *neujo

Bunların hepsi ayrı dillerdir. Kimse tutupta bunlar bir dilin lehçesidir demez, çünkü ortada konuşulan bir ortak temel dil yok. Aynı Türk dillerindeki gibi. Hepsinin anlayabildiği ortak bir temel dil varolsaydı Türk lehçeleri denilebilirdi, ama ortada böyle bir dil yok. Varolan dillerin arasında birbirini anlamıyanlar var, yani toplu halde lehçeler demek yanlış. --Erdall 11:28, 13 Haziran 2007 (UTC)

Bkz:

http://en.wikipedia.org/wiki/Andalusian_Spanish
http://en.wikipedia.org/wiki/Talk:Andalusian_Spanish

--88.235.244.97 13:27, 13 Haziran 2007 (UTC)

Hasan Gılnç'ı çimçi telletmişler ..: 31.05.2007 :.. Evelisüün gene bana çarşı taraflarından bi habar elettiler. Bana habarı eleten hölee diyordu. "Amat Emmi irametli Hambal Kerim Dayı'mın güççük torunu Hasan Gılınç'ı böyük mütaahhit Kerim Aydoğan'ılan Ali Böyük Demirel gözelce bi işletmişler. Hasan Gılınç'ı gömgök etmişler." deyordu. "Engi iş nahıl olmuş efe" dedim. Annadıverdiler. Hasan'ın rektife ettirdii, gız gibi, çitin çitin eden bi gara cavası varıdı. Tahı eveli yazdıdım. Hasan, endee moturu Gargıcak'ta evi olan bi cavıra sattıdı. Cavır da Kerim Aydoğan'ın arkadaşımış. Kerim Aydoğan'ılan Ali Büyük Demirel, Hasan Gılınç'ın cavıra motor sattını örenmişler Hasan'a bi şaka edelim demişler. Hasan bi telefon açtırmışlar. "Bilader, sen engi Gara Cava'yı cavıra satdın. Cavır tahı motoru üstüne almadı. Engi cavır arkasında birilen barabar yarmanın oradan denize uçmuş. Cavırın kellesi delinmiş, durumu eyi deel, arkasındaki herifin de golu ganadı, çotu çotma çulfalı kaydı gibi dökülealmış. Nabıcan bilmen* Engi işilen bi ilgilen bakaan. Cavırın birini Antalya'ya birini de Alanya'da Hastane'nin birine götürmüşler" demiş. Hasan'dan gömgök bi ter boşanmış. "Engi motoru satmaz olalım" demiş. Icık soona bi iş mahanasılan Ali Böyük Demirel aramış. Hasan'da engi işi annadıvermiş. Ali Böyük Dmirel, numaradan "töh möh" derimiş. "Bilader, hindimabıcaz, engi cavırda bizim şirketinde alaca varıdı., geddi bizim paralar" derimiş. Hasan sıkıntıdan bi boy fılç gibi tellerimiş. Aşamaadar Hasan Gılınç'ın mırrı gırık galmış. Gamından kederinden iş güce bakmadan evi bulmuş. Aşamılan engi işin yalan olduunu öörenmiş. Sona da, "Bilader şaka edinde emme şakayı uzun sürdürmen. Allah gorusun Adama inme inebilir.' demiş. ....[6] Alanya ağzı ile yazılmış bu metinde anlaşılmayan kelimeler var. Alın size bir Türk dili daha. Bir başka Türk diliyle ilgili bilgi de burada var. [7]. Gördüğünüz gibi Türk dillerinin sayısı çoooooook. --88.235.246.75 15:52, 13 Haziran 2007 (UTC)

Buda yine bir Oğuz grubu lehçesi. Oğuz grubuna ait dilleri anlayabildiğimizi madde de yazmıştım. Yani asıl tartışma konumuz bu değil. Asıl mesele Oğuz grubunun dışındakiler, örneğin yukarıda gösterdiğim şorca şiir parçası.. bunu ne etcez? Bu insanlarla aynı dili konuştuğunu iddia eden arkadaşlardan birisi bu şiiri bana tercüme ederse çok sevinirim. Diğer mühim cevapsız soru: Türk lehçeleri hangi dilin lehçesidir? Yani Türkiyede ikide birde deniliyorya: Türk dili en çok konuşulan diller arasında 5'ncidir, ve sahib olduğu 120.000 kelime ile dünyanın en zengin dilidir diye. İşte burda kast edilen hayali dilin nerede ve kim tarafından konuşulduğunu hala öğrenemedik. 120.000 kelimeden oluşan ve her Türk halkı tarafından anlaşılan bu Türk dilini konuşan adamları bana gösterin, ozaman her dediğinizi kabul edecem.. söz! Ama mühim olan günümüzde hala konuşuluyor olması. Eğer bu dil çoktan ölmüş bir dil ise ozaman bizim dil ailemizin diğer dil ailelerinden hiçbir farkı yok ve bu 120.000 sayısı sırf birsürü dillerin toplam kelime sayısı demektir. --Erdall 02:41, 14 Haziran 2007 (UTC)

Lehçe nedir? değiştir

Lehçeler, bir dilin bilinmeyen, çok eski dönemlerinde ayrılmış kollarına denir. Başka bir deyişle, bir dilin birbirinden uzak bölgelerde, çeşitli nedenlerle, ses, söz dizimi ve söz varlığı bakımından değişikliğe uğramış biçimine lehçe (Alm: Dialekt; Fr: dialecte; İng: dialect) denir. Tanımlardan da anlaşılacağı gibi, 'ağız’da genellikle ses ve söyleyiş farklılığı varken, lehçede ses ve söyleyiş farklılığıyla birlikte, dilin yapısı (söz dizimi) ve söz varlığı da değişmektedir. O kadar ki, bu farklılıklar zamanla lehçelerin birer dil olmasına bile yol açmaktadır. Söz gelimi, Latincenin çeşitli lehçeleri arasındaki yapısal farklılıklar zamanla o kadar büyümüştür ki, sonunda Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Portekizce, Rumence gibi diller ortaya çıkmıştır.Adriyatik Denizi'nden Çin Denizi'ne kadar uzanan çok geniş bir coğrafyada yaşayan Türkçe de birçok lehçelere ayrılmıştır: Batı Türkçesinin Anadolu, Azerî, Türkmen lehçeleri gibi ve Özbek lehçesi, Kazak lehçesi, Kırgız lehçesi...Lehçenin ayrı bir dile dönüşmesi olayına Türk dilinde de rastlanmaktadır. Yaşayan Türk lehçelerinden ikisi, bugün artık birer dile dönüşmüştür. Bunlardan biri, Sibirya’da Lena Nehri'nin iki yanında yaşayan Yakut Türklerinin konuştuğu Yakutça diğeri ise, Orta Volga bölgesinde Kama Irmağı'nın Volga’ya kavuştuğu yerde yaşayan Çuvaş Türklerinin dili olan Çuvaşçadır. Bir dilin lehçeleri arasındaki bağı ya da farklılıkları en iyi lehçeler sözlüğü ortaya koyar. Örneğin, W. Radloff’un “Türk Lehçeler Sözlüğü” bu nitelikte bir sözlüktür. Hüseyin Kâzım’ın “Büyük Türk Lugatı” da bu alanda hazırlanmış büyük bir eserdir. Türk lehçeleri hakkında ilk bilgileri veren eserse Kaşgarlı Mahmut’un ölümsüz eseri “Divanü Lugat-it Türk” ’tür.

TÜRKÇENİN TARİHİ GELİŞİMİ

Türk dilinin oluşumunu yedi aşamada tamamladığı görüşü yaygındır:

Altay Çağı: Türkçe, Altay çağında, henüz ayrı bir dil niteliğini kazanmamıştır. Moğolca ve öteki akraba dillerle birlikte, bir Ana-Altayca içinde bulunmaktadır.

En Eski Türkçe Çağı: En eski Türkçe çağında, Türkçenin Ana-Altaycadan ayrıldığı düşünülmektedir. Böylece, Türk, Moğol, Mançu-Tunguz hatta Kore ve Japon dilleri ortaya çıkmıştır.

İlk Türkçe Çağı: İlk Türkçe çağındaysa Türkçe artık gelişmiş, diğer akraba dillerden ayrılmış bir dildir. Hunların konuştuğu Türkçe bu çağda kendini göstermiştir.

Eski Türkçe Devresi: Bu devre başlangıçtan 10. yüzyıla kadar olan zamanı kapsamaktadır. Bu devrenin bilinen ilk metinleri 8. asırda dikilmiş olan Orhun Anıtları’dır. Orhun Anıtları'nda Göktürk alfabesi kullanılmıştır. Anıtlarda mükemmel ve işlenmiş bir dille karşılaşıyoruz. Bu ise, Türk yazı dilinin daha eski devirlerde meydana gelmiş olduğunu göstermektedir. Elimizde belgeler bulunmadığı için bu hususta fazla bir şey söyleyemiyoruz.

Eski Türkçeden daha gerisi karanlık devirdir. Burada dilimiz Çuvaşça ve Yakutça ile buluşur. Çok daha geride de Türkçe, mensup olduğu öteki Altay dilleri ile, yani Moğolca ve Mançuca ile birleşir.

En eski yazılı kaynaklarımız olan Orhun Anıtları'nda Bilge Kağan’ın, kardeşi Kül Tigin’le beraber Çinlilere karşı yaptıkları savaşlar ve Türk milletinin bütünlüğünü sağlamak için verdikleri mücadeleler anlatılır. Anıtlarda kuvvetli bir hitabet üslubu dikkati çekmektedir. Orhun Anıtlarının yazarları Vezir Tonyukuk ile Yolluğ Tigin’dir. Eldeki belgelere göre bunlar Türklerin en eski yazarlarıdır.

Eski Türkçe döneminin Göktürk Anıtları'ndan sonraki yazılı ürünleri Uygur Türkçesi eserleridir. Uygur Türkleri Soğd yazısını ve Mani ile Buda dinlerini kabul etmişlerdir. Bu dönemde verilen eserlerin tamamı Mani ve Buda dinleriyle ilgilidir. Büyük bir kısmı Turfan kazılarında ele geçen bu eserlerin başta gelenleri Altun Yaruk ve Sekiz Yükmek’tir. Bu eserlerde Buda’nın hayatı, Buda dininin esasları anlatılmış, bazı dualara yer verilmiştir.

Demek ki, Eski Türkçe Devresi kendi arasında Göktürk Türkçesi ve Uygur Türkçesi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Orta Türkçe Devresi: Bu devre 10. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar olan zamanı içine almaktadır. Bütün Türkler bu dönemde Karahanlı Türkçesini kullanmışlardır. Tabii ki bunu yazı dili için söylüyoruz. Bu devrede gerek Türk dilinde gerekse Türk kültüründe önemli değişmeler olmuştur. İslamiyet resmen kabul edilmiş ve alfabe olarak Arap harfleri alınmıştır.

Orta Türkçenin ilk yıllarına ait olan Kutadgu bilig, Divanü Lügat-it Türk ve Atabet-ül Hakayık adlı eserler Ilk İslami Türk eserleri olarak bilinmektedir.

Kutabgu Bilig, Yusuf Has Hacip tarafından 1069 yılında tamamlanmış ve Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han’a sunulmuştur. Eserin adı “Kutlu Olma Bilgisi” şeklinde günümüz Türkcesine aktarılabilir. Kutabgu Bilig, devleti idare edenlerin nasıl davranmaları gerektiğini, halkın ideal bir devlet tarafından nasıl mutlu edilebileceğini, insanların toplum içerisindeki görev ve sorumluluklarının neler olduğunu anlatan dini, ahlaki ve sosyal görüşlerin ağır bastığı manzum bir eserdir ve 6645 beyitten oluşmaktadır. Dil ve kültür tarihi bakımından çok önemli bir kitaptır.

11. yüzyılda yazılmış olan eserlerden birisi de Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lügat-it Türk adlı eseridir. Kaşgarlı Mahmut bu eserini Araplara Türkçe öğretmek amacıyla kaleme almıştır. Aslında bir lügat olan Divanü Lügat-it Türk’te örnek olarak verilen halk şiirleri, atasözleri, deyimler dil ve kültür tarihimiz bakımından son derece önemlidir. Kaşgarlı Mahmut aynı zamanda ilk Türk dili bilginidir. Eserini “Türk dili ile Arap dilinin at başı yürüdükleri bilinsin” diye yazdığını söylemektedir. “Türk dilini öğreniniz, çünkü onların uzun sürecek bir saltanatı olacaktır” hadisini zikreder Kaşgarlı, ilk Türkçü yazarlarımızdandır.

12. yüzyılın başında meydana getirildiği sanılan Atabet-ül Hakayık, Edip Ahmet tarafından yazılmıştır. Öğretici mahiyette dini-ahlakî bir eserdir. Edip Ahmet, dinin faziletlerinden, ilimden, cimrilikten, cömertlikten vb. bahsetmiştir. Eser dörtlükler halinde düzenlenmiştir.

Yeni Türkçe Devresi: Bu devre 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar olan zamanı ihtiva etmektedir. 13. yüzyılın sonlarına doğru Doğu ve Batı Türkleri arasında yeni ve birbirinden farklı yazı dilleri meydana gelmeye başlamıştır. Doğu Türkçesi, Eski Türkçenin ve Karahanlı Türkçesinin bir devamı olarak ortaya çıkmıştır. Doğu Türkçesi, Orta Asya müşterek Türkçesi demektir. Batı Türkçesi iki koldan gelişmiştir. Bunlar Osmanlı ve Azeri Türkçeleridir. Bunlar arasındaki fark 15. yüzyılın sonlarında görülmüştür.

Doğu Türkçesinin bir de Kuzey kolu bulunmaktadır. 15. yüzyıla kadar devam etmiş olan bu dile Kıpçak Türkçesi diyoruz. Kıpçak Türkçesi eserlerine Kuzey Afrika’da ve Mısır’da rastlanmaktadır. Daha sonra Kıpçak Türkçesi Oguz Türkçesi ile birleşmiştir.

Eski Türkçenin devamı durumunda olan Doğu Türkçesi, 15. yüzyıldan itibaren Çağatay Türkçesi diye de adlandırılmıştır. Bu yazı dili 15. yüzyılda Ali Şir Nevai tarafından kurulmuş ve geliştirilmiştir. 16. yüzyılda Babür Şah, Çağatay Türkçesinin en önemli temsilcisi olmuştur.Çağatay Türkçesinin yerinde bugün Özbek Türkçesi bulunmaktadır.

Modern Türkçe Devresi: Bu devre 20. yüzyılı kapsamaktadır. 20. yüzyılda önemli yazı dilleri olarak Türkiye Türkçesi , Özbek Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Kazak Türkçesi vb. görüyoruz.

Lehçe tanımlaması, Göktürkçe'ye göre yapılmaktadır. Göktürkçe diye bir dil olmasa da bugün konuşulan lehçeler onun bir devamıdır. Göktürkçe'de mevcut olan sözcüklerin %82'si Yakutça ve Çuvaşca dışında tüm lehçelerde kullanılmaktadır. Avrupa'daki halklar tarafından konuşulan diller yapısal olarak, cümle yapısı, çekimleme, sözcük türetme açısından birbirinden kopuktur. Türk lehçeleri arasında Yakut ve Çuvaşca hariç böyle bir kopukluk yoktur. Avrupa dilleri arasında dilbilgisi açısından kalın çizgiler vardır. Türk lehçeleri arasında dilbilgisi ve yapısal açıdan sınırlar belirginleşmemiştir. Lehçe, "sadece karşındakini algılayabilmek" tanımına indirgenemez. Benim araştırdığım ve kabul ettiğim görüşüm böyle. Türkçe'nin dünyanın 5. büyük dili olması açısından kafadan atılmış bir tez değildir. Türkçe'nin 5. büyük dil olması bişey ifade etmez. --Orijinnal 06:25, 14 Haziran 2007 (UTC)

Vilâyatı Şarkîye Müdafaai Hukuku Millîye Cemiyetinin maksadı teşekkülü de, (nizamnamelerinin ikinci maddesi) Şark vilâyetlerinde mütemekkin bilcümle unsurların dinî ve siyasî haklarının serbestîi inkışafını temin edecek esbabı meşruaya teşebbüs etmek, mezkûr vilâyetler ahalii islâmiyesinin tarihî ve millî haklarını, indelhace, âlemi medeniyet huzurunda müdafaa eylemek; şark vilâyetlerinde vaki olan mezalim ve cinayatın esbap ve avamili ve fail ve müsebbipleri hakkında bitarafane tahkikat icrasile mücrimlerin müsaraaten tecziyelerini talep etmek; anasır beynindeki suitefehhümün izalesi ile kemafissabık revabıtı hasenenin teyidine gayret etmek, hali harbin vilâyatı şarkîyede tevlit ettiği harabî ve sefalete, hükûmet nezdinde teşebbüsatta bulunmak suretile, mümkün mertebe, çaresaz olmaktan ibaret idi.

Erdall anladınız mı bu metni? Nerede kaldı mutual intelligibiliy? --204.181.94.152 14:50, 14 Haziran 2007 (UTC)

Orjinal'e teşekkür. Nihayet umduğum gibi kaliteli bir cevap almış oldum. Sadece eksik olan noktalar, diğerlerinden 5'nci-6'ncı yüzyıllarda çok erken ayrılmış olması gereken Ön Bulgarca, Komanların yazdığı Codex Cumanicus ve Babür imparatorluğunun kurucusunun Çağatayca yazdırdığı Babürname adlı otobiyografisi.
Ama bu tartışmada gerçekten ilerliyebilmemiz için Türk dillerini diğer dil aileleri ile karşılaştırmamız gerekir. Çünkü asıl sorun burda: çifte standart uygulanıyor! Bunun farkına varmak için diğer dil ailelerini incelemek gerekir. Onlarında Türk dilleri gibi bir geçmişi vardır. Örneğin İngilizce ancak 500 yaşında bir dil. 500 yıl evvel anglosaksonca eski almanca ile pek bir farkı yoktu. Günümüzün saksonları Almanya sınırları içinde yaşar ve Almanca yazı dilini kullanırlar. Ama ingilizce yinede ayrı bir dildir. Hollandaca (Flemenkçe) hatta daha da gençtir, 200-300 yıl evvel eski almancadan kopmuştur. Bunların hepsi 300-500 yıl evvel birbirleri ile konuşabiliyordu. Türk lehçeleri diye sınıflandırma yapanlar bu dillerede tek bir dilin lehçeleridir demeleri gerekmezmi? Türk dillerinin ortak atası Göktürkçe olduğunu kabul etsek bile bu tarihte kalmış ölü bir dildir. Türk halklarının hepsinin anlıyabildiği bir dil günümüzde artık yoktur. Birbirlerini farklı derecede anlıyan ya da anlamıyan Türk dilleri vardır ortada, aynı diğer dil ailelerinde olduğu gibi. Dünyaca kabul edilen ve uygulanan dil bilgisi standartlarına göre Türk dilleri de diğerleri gibi bir dil ailesidir.. tek bir dil değil. selamlar --Erdall 02:52, 15 Haziran 2007 (UTC)

Erdal 500 sene önce Cermenler birbirini anlıyor muyduyu bi kenara bırakın yukardaki 80 senelik metni kaç kişi anlıyor? - - ~ ~ ~ ~

Bir şeye dil demek için... değiştir

Bir şeye dil demek için neden illa onun bizim tarafımızdan anlaşılamaması gerekir. Amerikadaki Siyahî İngilizcesinde garip cümleler var. Benim bile ilk defa duyduğum kullanımlar ("finna") var. Ayrıca cümle yapısı değişik. İngilizce vikipedide "African American Vernacular English" yazarsanız inceleyebilirsiniz. E peki bu İngiltere İngilizcesinden farklı diye buna "Zenci Amerikan Dili" mi diyeceğiz. İngilizce vikipedi öyle demiyor ama. Dialect diyor. Ama nedense biz kendi dilimizin aynı bu örneğe benzeyen parçalarına "ayrı dil" diyoruz.

NOT:Bunlara lehçe dememiz için ortak bir yazı dili, ortak bir Türkçe olması gerekmez. Birleştirme çabamız da yok zaten. Dil ortada zaten. Adı da Türkçe. Ayrıc biz burada Türkçe dünyanın beşinci dili demek için savunmuyoruz. Beşinci dili olsa ne olur bininci olsa ne olur.

İşte Siyahî dili :)) Gördüğünüz gibi cümle yapıları Kazak Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasındaki farktan 2-3 kat daha fazla.

Example Name SE Meaning / Notes
He workin'. Simple progressive He is working [right now].
He be workin'. Habitual/continuative aspect He works frequently or habitually. Better illustrated with "He be workin' Tuesdays all month."
He stay workin'. Intensified continuative He is always working.
He been workin'. Perfect progressive He has been working.
He been had that job. Remote phase (see below) He has had that job for a long time and still has it.
He done worked. Emphasized perfective He has worked. Syntactically, "He worked" is valid, but "done" is used to emphasize the completed nature of the action.[1]
He finna go to work. Immediate future He's about to go to work. Finna is a contraction of "fixing to"; though is also believed to show residual influence of late 16th century archaism "would fain (to)", that persisted until later in some rural dialects spoken in the Carolinas (near the Gullah region). "Fittin' to" is commonly thought to be another form of the original "fixin' (fixing) to", and it is also heard as fitna, fidna, fixna, and finsta.[2]
I was walkin' home, and I had worked all day. Preterite narration. "Had" is used to begin a preterite narration. Usually it occurs in the first clause of the narration, and nowhere else.

İşte böyle.--F.Mehmet Kaya 12:38, 16 Haziran 2007 (UTC)

Buradaki tartışma bir foruma aksetmiş vaziyette. Belki fikir verebilir. [8]

Babür'ün Anıları'ndan Ramazân ayı târix sekiz yüz toqsan toquzda Fergâna vilâyetide on iki yaşda padişah boldum. Fergâna vilâyeti béşinçi iqlîmdin dur. Ma'mûreniñ kenâreside vâqi' boluptur. Şarqı Kâşgar, garbı Semerqand, cenûbı Bedexşânnıñ serxaddi tagları ve şimâlide egerçi burun şehrler bar égendür mişl-i Almalıg ve Almatu ve Yañı kim kütübde Otrar bitirler.

899 tarihinde, Ramazan ayında, (henüz) on iki yaşındayken Fergana vilâyetinde padişah oldum. Fergana vilâyeti beşinci iklimdendir ve mamurenin kenarındadır. Doğusunda Kâşgar, batısında Semerkand, güneyinde Bedehşan'ın sınır dağları ve kuzeyinde evvelce Almalık, Almatı ve Yangı -kitaplarda Otrar yazarlar- gibi şehirler varmış.

Talat Tekin, Mehmet Ölmez, Türk Dilleri, 39 --85.102.165.117 14:47, 16 Haziran 2007 (UTC)

Kusura bakma Fatih ama hiç katılmıyorum. Bu gösterdiğin karşılaştırmanın arasında ancak yapıyorum ve yapıyom kadar bir fark var (He workin/ He is working), ve bu basit konuşma şekli ingilterede de mevcut.
Yukarıda ki arkadaşın verdiği örnek ise yine asıl soru ile alakalı değil. Son 80 yıl içinde dilimizin içindeki arapça ve farsça kelimelerin oranı %70'den %15'e düşürüldü, TDK sağolsun. Zaten bu yüzden Osmanlıcayı ayrı dil olarak, ayrı bir madde içinde ele alıyoruz: Osmanlı Türkçesi.
Asıl soru şu: Türk dilleri her haliyle ve uluslar arası kabul edilen ve her sınıflandırmada uygulanan standartlara göre tıpkı diğerleri gibi bir dil ailesidir. Peki Türkiyedeki görüşlere göre neden diğerlerine dil ailesi derken Türk dillerine lehçeler dememiz gerekiyormuş? Yani Türk dillerinin diğerlerinden farkı nedir? Ve lehçeler denilirse hepsi tarafından anlaşılan ve günümüzde hala konuşulan bir temel dil varolması gerekir. Bu dil nerde ve kim tarafından konuşulur? --Erdall 14:57, 16 Haziran 2007 (UTC)
Neyse, haklı olduğumu bile bile artık bu tartışmadan uzaklaşmak istiyorum. İyice bıktım hep aynı şeyleri tekrarlamaktan ve bu meseleden. selamlar --Erdall 15:16, 16 Haziran 2007 (UTC)

Sadece kelimelere bakılarak yapılan kıyaslamalar yeterli midir?

İngilizce: the houses
Almanca: Die Häuser
Fransızca: les maisons
İspanyolca: las casas
İtalyanca: le case
Portekizce: as casas
Türkiye Türkçesi: evler
Azerbaycan Türkçesi: evlər
Özbek Türkçesi: uylar (üyler)
Kazak Türkçesi: üyder
Birbirine yakın diller arasındaki fark bu basit cümlelerde bile daha belirgin hale geliyor. Türk lehçelerinde ise fark sadece ses değişimine bağlı olarak görülüyor.
İngilizce: I haven't a house. / I have no house.
Almanca: Ich habe kein Haus.
Fransızca: Je n'ai pas une maison. Je n'ai pas de maison.
İspanyolca: No tengo una casa.
İtalyanca: Non ho una casa.
Portekizce: Eu não tenho uma casa
Türkiye Türkçesi: Evim yok.
Azerbaycan Türkçesi: Evim yox(dur).
Özbek Türkçesi: Uyim yo'q. (Üyim yok)
Kazak Türkçesi: Üyim joq.

--88.235.218.212 17:50, 16 Haziran 2007 (UTC)

Dil farkı: Macarca ház ev, ház-ak ev-ler
ház-am van ev-im var, ház-am nincs ev-im yok
Macarcada da Türkçede de sahip olmak anlamında bir fiil yok, kelimeye iyelik eki getiriliyor ve sonrasında var / yok deyiliyor.

--88.235.233.32 19:39, 16 Haziran 2007 (UTC)

Ma’lumki, turkiy qavmlar deganda biz o’zbek, qazoq, qirg’iz, turkman, qoraqalpoq, uyg’ur, totor, boshqird, chuvash, ozarboyjon, qorachoy, turk, gagauz, qo’miq, balqar kabi o’ttizga yaqin millatlarni ko’zda tutishimiz kerak.

[9]

Malum ki, türkî kavimler deyince bizim Özbek, Kazak, Kırgız, Türkmen, Karakalpak, Uygur, Tatar, Başkırd, Çuvaş, Azernaycan, Karaçay, Türk, Gagavuz, Kumuk, Balkar gibi otuza yakın milleti göz önünde tutmamız gerek.

Bunları ayrı milletler gibi gören anlayış lehçeleri de ayrı birer dil gibi görüyor... --85.96.143.197 10:38, 17 Haziran 2007 (UTC)

Oğuz Grubu
  • tr: evim var
  • az: evim var
  • tm: öýim bar
Karluk Grubu
  • uz: uyim bor
  • ug: öyem bar
Kıpçak Grubu
  • kz: üyim bar
  • tt: öyem bar

Bu misalde Oğuz grubundan olan Türkmence, aynı gruptaki Azerbaycan Türkçesi ve Türkiye Türkçesinden daha fazla Karluk ve Kıpçak grubundaki lehçelere benziyor. (Sadece Oğuz grubu lehçelerinin birbirine yakın olması söz konusu değil.) Yine Türkmencede "olmak" fiili karşılığında "bolmak" kullanılır...--11:31, 17 Haziran 2007 (UTC)~

Dilleri ayırmak için 'anlaşılma-anlaşılamama metodu uygulamak saçma. Yukarıdaki arkadaşın da dediği gibi İtalyanca içinde bir sürü ayrı lehçe var, birbirini anlamayan. Bunlardan 40-50 dil çıkabilir. Ama onlar aynı ülkenin sınırları içinde di mi? :)) Bundan Talat Bey bunlara tek İtalyanca der. Ama Türkiye Türkleri Gagauz Türkleriyle aynı ülkede yaşamadığı için bunlar birden dil oluverir. Nedense? İşte bu bilime aykırı. Bunlar lehçedir ve öyle kalacak.--F.Mehmet Kaya 18:32, 17 Haziran 2007 (UTC)

Ayrıca bu Zenci Amerikancasındaki bu farkların Türkiye Türkçesi ile Kazak Türkçesi arasındaki farktan daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Kazak Türkçesinde cümle yapıları bizimki ile aynıdır. "o da geldi"-"o da keldi." (о да келді Bu cümleyi Kazak Türkçesi Sözlüğünden aldım. A.Bayniyazov- Kenan Koç) Ama buna baktığımızda he stay workin'-he's always working bu ikisinin cümle yapıları değişik.--F.Mehmet Kaya 11:51, 18 Haziran 2007 (UTC)

Cümle yapılarının hep aynı kalması Türk dillerini diğer dil ailelerinden farklı görmek için kabul edilebilir bir sebeb. Ancak hep aynı kaldığına nasıl emin olabiliriz? Şu an için elimizde sadece çok basit bir örnek var (evim var- örneği). Bunun gerçekten hep böyle olduğunu yazan bir güvenilir kaynağımız olsa daha iyi olurdu. Bir dil bilimcinin makalesi mesela.
Daha güzel bir karşılaştırmamız olsaydı bunu maddenin içinde gösterip meseleyi de açıklardık. Örneğin:
Diller Cümle yapısı
Türkiye Türkçesi Çocuklar okulda dilimizi latin alfabesi ile yazıyor.
Azerbaycanca Uşaqlar məktəbdə dilimizi latin əlifbası ilə yazır.
Türkmence ?
Özbekçe Bolalar maktabda tilimizni latin alifbosi bilan yozadi.
Uygurca ?
Kazakça Balalar mektepte tilimizdi latin alfavitimen jazadı.
Kırgızca Balalar mektepte tilibizdi latin alfaviti menen cazat.
Tatarca ?
Bu tabelayı tamamlayıp maddeye koyabiliriz. Sonra maddenin başlık yazısını şu şekilde değiştirebiliriz. Değişen kısımları yeşil yaptım:
Türk dilleri veya Türk lehçeleri olarak Doğu Avrupa'dan Sibirya ve Çin'in batısına kadar uzanan bir alanda ana dil olarak 180 milyon kişi tarafından, ikinci dil olarak konuşanlar da sayılırsa 200 milyon kişi tarafından konuşulan, birbirleri ile çok yakın akraba olan ve 40 ayrı yazı diline bölünen bir dil grubu tanımlanır. Türk dilleri Altay dilleri ailesine aittir. En çok konuşulan Türk dili, Türkiye Türkçesi'dir.
Türk dillerini diğer dil ailelerinden farklı kılan mühim bir özelliği, konuşucularının uzun süre göçebe olarak yaşamışlığı ve bu yüzden bu dillerin sürekli birbirlerinden etkilenmiş olmalarıdır. Türk dillerinin çok sayıda aynı anlamda kullanılan ortak kelimelere sahib olmalarının yanında birde cümle yapıları da hep aynı kalır. Bu yüzden Türk dillerinin bir dil ailesi olmadığı, tek bir dilin lehçeleri olduğu görüşü de yaygındır. (Bakınız: "Dil" ve "Lehçe" tartışması)
Tüm Altay dillerinde olduğu gibi Türk dillerinde de büyük ve küçük ses uyumu vardır, yazımda sözcükler son ekler alarak uzarlar ve cümle yapısı özne-nesne-yüklem sırasıyla oluşturulur. Kazakça örnek:
  • jaz (yaz)
  • jaz.u (yazı)
  • jaz.u.šı (yazıcı/yazar)
  • jaz.u.šı.lar (yazıcılar)
  • jaz.u.šı.lar.ım (yazıcılarım)
  • jaz.u.šı.lar.ım.ız (yazıcılarımız)
  • jaz.u.šı.lar.ım.ız.da (yazıcılarımızda)
  • jaz.u.šı.lar.ım.ız.da.γı (yazıcılarımızdayı)
  • jaz.u.šı.lar.ım.ız.da.γı.lar (yazıcılarımızdayılar)
  • jaz.u.šı.lar.ım.ız.da.γı.lar.dan (yazıcılarımızdayılardan)
Umarım bu tartışma bu şekilde verimli ve mantıklı bir sonuca varmış olur. Selamlar --Erdall 02:33, 19 Haziran 2007 (UTC)
Alo? --Erdall 01:51, 20 Haziran 2007 (UTC)

yazıcılarımızdayı ne demek? --88.235.243.134 13:21, 20 Haziran 2007 (UTC)

İngilizce Vikipedide Turkic languages [10] maddesindeki haritalarda yanlışlık yok mu? Türkiye'nin güneydoğusunda geniş bir alan Türkçe konuşulan bölgenin dışında tutulmuş. --85.96.230.85 14:00, 20 Haziran 2007 (UTC) Yukardaki cümlenin Türkmencesi şöyle olabilir: Çagalar mekdepde dilimizi latyn elipbiýi bilen ýazýar.

Diller Cümle yapısı
Türkiye Türkçesi Çocuklar okulda dilimizi latin alfabesi ile yazıyor.
Azerbaycanca Uşaqlar məktəbdə dilimizi latin əlifbası ilə yazır.
Türkmence Çagalar mekdepde dilimizi latyn elipbiýi bile(n) ýazýar.
Özbekçe Bolalar maktabda tilimizni latin alifbosi bilan / ila yozadi.
Uygurca Balilar mektepte tilimizni latin elipbesi bilen yazidu.
Kazakça Balalar mektepte tilimizdi latin alfavitimen jazadı.
Kırgızca Balalar mektepte tilibizdi latin alfaviti menen cazat.
Tatarca Balalar mäktäpdä telebezne latin älifbası bilän / ilä yaza.
İngilizce: The children are writing our language by Latin alphabet.
Almanca: Die Kinder schreiben unsere Sprache mit lateinisches Alphabet (?)
Fransızca: les enfants écrivent notre langue par l'alphabet latin
İspanyolca: los niños escriben nuestro idioma por el alfabeto latino
Portekizce: as crianças escrevem nossa linguagem por alfabeto latino
İtalyanca: i bambini scrivono la nostra lingua dall'alfabeto latino

--88.235.237.162 21:39, 20 Haziran 2007 (UTC)

Uşak, bala ve çağa kelimeleri Anadolu sahasında da kullanılan kelimelerdir. [11] [12] [13]
Azerbaycan Türkçesinde uşaq, bala ve çağa kelimelerinin üçü de kullanılmaktadır. Özbek Türkçesinde de bu kelimeler ushoq, bola ve chaqa şeklindedir. Ayrıca mektep kelimesi Türkiye Türkçesinde hâlâ kullanılan bir kelimedir. --88.235.220.115 19:39, 20 Ağustos 2007 (UTC)

Tabelayı tamamlıyan arkadaşa çok teşekkürler. Ozaman Lehçeler görüşünü yukarıda gösterdiğim şekilde maddeye ilave ediyorum. Böyle tarafsız bir biçimde iki farklı görüşün yan yana gösterilmesi ile, hangisinin doğru olduğu hakkında karar verme görevi sadece okuyucularımıza bırakılmış olacaktır.
jaz.u.šı.lar.ım.ız.da.γı kazakça yazıcılarımıza bağlantılı olan şeyler anlamına geliyor. Arkasına Türkçesini yazarken dikkat etmemişim.
Almanca: Die Kinder schreiben unsere Sprache mit lateinischem Alphabet.. olacak. Mit dem lateinischen Alphabet de denilebilir. selamlar --Erdall 22:43, 20 Haziran 2007 (UTC)
  • jaz (yaz)
  • jaz.w (yazı)
  • jaz.w.şı (yazıcı/yazar)
  • jaz.w.şı.lar (yazıcılar)
  • jaz.w.şı.lar.ım (yazıcılarım)
  • jaz.w.şı.lar.ım.ız (yazıcılarımız)
  • jaz.w.şı.lar.ım.ız.da (yazıcılarımızda)
  • jaz.w.şı.lar.ım.ız.da.ğı (yazıcılarımızdaki)
  • jaz.w.şı.lar.ım.ız.da.ğı.lar (yazıcılarımızdakiler)
  • jaz.w.şı.lar.ım.ız.da.ğı.lar.dan (yazıcılarımızdakilerden)

--88.235.208.140 01:29, 21 Haziran 2007 (UTC) Neo-Latin dilleri diye adlandırılan diller bugün Latinceden çok farklıdır. Mesela Latincede artikel yoktur fakat İspanyolcada, İtalyancada, Fransızcada ve Portekizcede artikel vardır. Latincede isimler ve sıfatlar çekimlenir fakat bu saydığım dillerde böyle bir çekim de yoktur. Temel kabul edilebilen kelimelere bakıldığında mesela "kız" kelimesinin söylenişi aşağı yukarı bütün Türk lehçelerinde aynı iken Latincede puella, İspanyolcada chica, İtalyancada ragazza, Fransızcada fille, Portekizcede menina'dır. --85.96.231.32 19:15, 25 Haziran 2007 (UTC)

Üstdeki kazakça sonekler düzeltmelerinizi maddeye çoktan aktardım, ancak bu son açıklamanızdaki karşılaştırma bence uygun değil. Çünkü sözünü ettiğiniz dil grubu Türk dillerinde olduğu gibi ortak bir dilden kaynaklanan akraba diller değil. Bu roman dilleri denilen grub sırf aynı dilden, yani latinceden etkilenmeleri ile birbirlerine benzemiştir. Ve kız gibi mühim bir sözcük her birisinin kendi kök dilinden kalmış olsa gerek. selamlar --Erdall 01:53, 26 Haziran 2007 (UTC)

Arşivde birisi bunlar lehçeyse neo-latin dillerin de Latincenin lehçesi sayılması gerekir demiş. Onunla ilgili olarak bunları yazdım. --85.96.231.32 14:39, 26 Haziran 2007 (UTC)

Resmi kurumlarda "Türk lehçeleri" ifadesinin kullanımı değiştir

TDK değiştir

Kaynak: www.tdk.org.tr

Türk Dil Kurumunun Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ahmet Yesevi Üniversitesinin iş birliği ile gerçekleştirdiği Türk Lehçeleri Sözlüğü yazılımı Türk lehçeleri arasında karşılıklar kılavuzu olarak hazırlanmıştır. 1991 yılında Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanan Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü adlı eserin veri tabanına aktarılmasından oluşan bu çalışmada Türkiye Türkçesi ile birlikte Azerbaycan, Başkurt, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen ve Uygur lehçelerinin söz varlığından seçilmiş sözler bulunmaktadır. Şu anda yetmiş beş bin söz varlığının bulunduğu bu karşılıklar kılavuzu, Kurumumuzun yürüttüğü Türk Lehçeleri ve Şiveleri Sözlüğü ve Grameri Saha Araştırma Projesi kapsamında hazırlanan sözlüğün de katılımıyla Türk lehçelerinin en kapsamlı sözlüğü ortaya konulmuş olacaktır.

Türk Lehçeleri Sözlüğü - http://tdk.org.tr/lehceler

T.C. Kültür Bakanlığı değiştir

[Çuvaşça-Türkçe Kelime Listesi http://chuvash.org/e/d0a7c483d0b2d0b0d188d0bbd0b02dd182d183d180d0bad0bac483d0bbd0bbd0b020d0bfc495d18020d0b5d0b2c495d180d0bbc49520d181c483d0bcd0b0d185d181d0b5d0bd20d0bfd183d185d185d0b8] Sanırım yapımı sürüyor ama fikir verebilir. -88.235.211.33 08:33, 21 Temmuz 2007 (UTC)

S.S.C.B kurulmadan önce çarlık döneminde bile bunlar lehçe idi. 70-80 yılda mı dil oldular?? Hiçbir farklılık olmadı. Uzaklaşma olmadı. Bunu artık anlamak gerek. --F.Mehmet Kaya 09:57, 3 Ağustos 2007 (UTC)

Fikri Sabit Müteyakkız Zabit olmamak gerek değiştir

--Mskyrider ileti 22:37, 3 Ağustos 2007 (UTC)

Bunun Türkcesi nedir? --Erdall 01:13, 29 Ağustos 2007 (UTC)


Altay dillerinde ses uyumu değiştir

Tüm altay dillerinde olduğu gibi Türk dillerinde de ses uyumu vardır denilmesi yanlış. Japoncada ses uyumu yok. Özbekçede de yok --88.235.225.23 19:46, 29 Ağustos 2007 (UTC)

Almanca Vikipedide al:Altay dilleri maddesinde öyle yazıyordu. Özbekçede ses uyumu olmadığıda yazıyordu, ama japonca hakkında böyle yazmıyordu. Yani haklı olabilirsiniz. O cümleyi ..çoğu Altay dillerinde olduğu gibi.. şeklinde değiştiriyorum. Selamlar --Erdall 13:29, 31 Ağustos 2007 (UTC)

Akademik çalışmalar değiştir

Türk Lehçeleri Grameri, Türk dünyasında yazı dili olarak kullanılan 20 lehçenin ayrı ayrı gramerlerini içine almaktadır: Türkiye Türkçesi, Gagavuz Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Özbek Türkçesi, Yeni Uygur Türkçesi, Kazak Türkçesi, Kırgız Türkçesi, Karakalpak Türkçesi, Nogay Türkçesi, Tatar Türkçesi, Başkurt Türkçesi, Kırım Türkçesi, Karaçay-Malkar Türkçesi, Kumuk Türkçesi, Altay Türkçesi, Hakas Türkçesi, Tuva Türkçesi, Saha Türkçesi, Çuvaş Türkçesi. Gramerlerde her lehçenin ses özellikleri, yapım ekleri, isim ve fiil çekimleri örneklerle gösterilmiştir. Gramerlerin sonunda ayrıca beşer onar sayfalık metin örnekleri verilmiş; böylece okuyucunun ilgili lehçe hakkında daha somut bir fikir edinmesi sağlanmıştır.

Her lehçenin grameri o lehçe üzerinde uzmanlaşmış bilim adamları tarafından yazılmıştır. Prof. Dr. Ahmet Ercilasun'un yazdığı giriş bölümünde de Türkiye’deki Türkoloji ve lehçe çalışmalarının tarihçesini bulacaksınız. Bütün Türk lehçelerinin gramerini içine alan bu hacimde bir eser yalnız Türkiye’de değil, dünyada da ilk defa yazılmış olmaktadır. Eser, hem bilim dünyası ve aydınların ilgisini çekecek, hem de Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları ile Türk Dili ve Edebiyatı bölümleri öğrencilerinin ihtiyaçlarına cevap verecektir. (kitabın tanıtımından) Lehçe sözünün yerleşmiş, kemikleşmiş kullanımını göstermek için yazıyı kısaltmadan gönderiyorum. --Timurberk 09:40, 20 Eylül 2007 (UTC)

  1. ^ Green, African American English, 60–62.
  2. ^ For the meaning and use, although not the etymology: Green, African American English, 70–71.
"Türk dilleri/Arşiv 2" sayfasına geri dön.