Tartışma:Mustafa Kemal Atatürk/Arşiv 2
Burası geçmiş tartışmaları içeren bir arşiv sayfasıdır. Lütfen bu sayfayı düzenlemeyin. Eğer yeni bir tartışma başlatmak istiyorsanız, eskilerden birini canlandırabilirsiniz ya da mevcut tartışma sayfasında yeni bir tartışma başlatabilirsiniz. |
Arşiv 1 | Arşiv 2 | Arşiv 3 | Arşiv 4 | Arşiv 5 |
İngilizce Viki'de..
İngilizce Viki'de bizim ülkemizin kurucusu hakkında daha çok bilgi var.Hiç dikkatini çeken oldu mu?İngilizcesi iyi olan birileri bizdeki eksik bilgileri çevirirse iyi olur.
Teşekkürler...
Atatürk hakkında yabancı sitelerde
Selam arkadaşlar, alman vikipedideydim ve gördüklerime inanamadım. alman vikipedi de yaziyorki, gazi mustafa kemal atatürk bir mason muş. bu doğru mu?
Dogru oldugunu sanmam ama dogru olsa neyi degistirir ki. Insanlari en iyi tanimlayan yaptiklari ve eserleridir nereye uye olduklari degil. Yaptiklarini ve eserlerini dusunmek, bunlarin ne gibi zorluklar karsisinda ne kadar guclu bir insan tarafindan yapildigini hatirlamak, onun buyuklugu karsısında anisina camur atmaya calisan gafillerin zavalliligini bir derece daha ortaya cikariyor.
Arkadaslar, Ataturk maddesine bu zavallilar tarafindan konulmus safsatalari gordugunuzde degistirme sayfasina gidin ve degisikligi kendiniz yapin. Sayfa korunma altinda olmadigi surece en dogrusu, en hizli sekilde bunu yapmak. Dogrusu bizler icin yaptiklari karsisinda minnetkarligimin cok ufak bir parcasi olark bunu yapmak biraz olsun icimi rahatlatiyor. Umarim sizler de boyle dusunursunuz. Saruhan 00:56, 14 Mart 2007 (UTC)
sence doğru olabilir mi?--Thermopylean 13:33, 2 Mart 2007 (UTC)
Atatürk Sayfasının Devamlı Korumada Kalması Gerekli
Bir öneri. Bence bu sayfayı tam koruma halinde tutmalıyız bilinmeyen anonim kullanıcılardan çok fazla saldırı gelmekte. Bu sayfayı sadece üye olanlar değiştirmelidir.
bence korunmamalı
bence korunmamalı sadece saldırı düzenleyen kişilerin iplerinin bloklanması sağlanmalı..
sayfaya yapılan saldırıyı kınıyorum!
Bence de bu dayfa korunma altına alınmalı...Heleki "Hrant Dink" in olumunden ve "Maliye Bakanlığı"ndaki bilgi sızdırma olaylarından sonra bu tur yerlere dış ulkelerden saldırılar olacaktır.
Bence de korunmalı
Bu sayfa bence de koruma altına alınmalıdır. Zaten içeriği son derece mükemmel. Bence art niyetli kişilere karşı sayfa koruma altına alınmalıdır trigger55
Saygısızlık
Atatürkümüzün ölümü hakkındaki bölümü yazan saygısız kişi onun içkiye ve rakıya düşkün olduğunu zırvalamış ve bu nedenle öldüğünü yazmış.Ben bu kısmı metinden çıkardım.Bugün bütün tıp alemi alkolün siroz a etkisinin %15 olduğunu açıklamıştır.Bilgisizce,cahilce sırf halkın gözündeki Atatürk imajını zedelemek için bir takım gerici çevreler onun ölümü ile içkiyi ilişkilendirmek istiyor.bu saygısızlığa çok dikkat edelim.Volki16 14:45, 16 Şubat 2007 (UTC)
Bektaşiliği
Atatürk, Rumelide bazı ailelerde ve yörelerde olduğu gibi Bektaşi idi. Zaten babası Debre veya yabancıların teleffuzuyla Şimdi Makedonya da kalan Debra'dan olup debrenin tamamı alevi - bektaşidir.(bakınız:26.01.1997 tarihli Sabah Gazetesi.)Atatürk Çamlıca Derğahı babası Hasan Rağıp Erensel 'e bağlıdır.Erensel Atürk'ün aynı zamanda çocukluk arkadaşıdır.Erensel de Atatürk'ün Bektaşi olduğunu söylemektedir. Bu derğahtan Yakup Kadri ,Yahya Kemal de nasip aldılar. Hatta Atatürk'ün yakın çevresine Bektaşilikten nasip alanları yerleştirmiştir.Özel Kalem Müdürü,özel doktoru bektaşidirler. İstihbaratın başında (MAH -Milli Amala Hizmet Teşkilatı,şimdiki MİT yerine o dönemde olan teşkilattır.) Erenlerden Alb. Hüsamettin Öztürk 'de bektaşidir. Hatta Posta Telgraf Amirliğine Ali Naci Baykal dedeyi getirmiştir. Bedri Noyan dedeye göre Atatürk bektaşiliğinde oruç var , namaz yoktur. Kur'an da geçen salat, dua demektir.Namaz kılınmaz, dua edilir, denmektedir.
- Söz konusu kaynağa ulaşamadım, destekleyen veri yoksa çıkarılmaya adaydır. - Erhan 11:44, 11 Mart 2007 (UTC)
- ne demek ulaşamadım. Baktın da mı ulaşamadın. yoksa kaynak sahte mi diyorsun? Aç arşivdeki gazeteyi bak orada.
- neden çıkarılsın? Lütfen izah ediniz. Yoksa havadan kaldırma teklifi yersiz ve abele iştigal.
- kalsın. sabah gazetesinden bir kaynak eklenmiştir. Aksinin bilen varsa açıklasın. Debre Bektaşidir. Gidin hala Arnavutlar bektaşidir. Nakşibendi kadiri falan yoktur.--88.229.14.181 17:12, 11 Mart 2007 (UTC)
- Sabah gazetesinin belgeliklerine girdim, söz konusu kayıdı bulamadım. Nerededir?Ve sabah gazatesinin bilimsel kaynak olarak kullanılması ne derece sağlıklıdır ? - Erhan 17:16, 11 Mart 2007 (UTC)
- belgeliklerde demedim. Gazetede var dedim. Belgeliğe atsaydı zaten ben olinki verirdim.
- Çıkarılsın.. Kaynak asılsız gibi gözüküyoru. Bende aradım. Birkaç forum dışında kaynak yok. Hatta Alevi vatandaşlarımızın forumlarında dahi Alevi olmadığından bahsediliyor. Alievi olup olmaması önemli değil, ama bilginin de yanlış olmaması lazım.--ddenkel 17:34, 11 Mart 2007 (UTC)
- Asılsız gözüküyor ne demek? Baktın mı? Hayır. Var diyorum bakmadan asılsız gözüküyor diyor.
Alevilerde alevi kabul etmiyor diyor.Evet rumeli alevi bektaşileri anadolu alevileri alevi saymıyor. Zaten rumeli alevileride biz aleviyiz demiyor, bektaşiyiz diyorlar.
- Arkadaslar, sayfa korunma altinda olmadigi icin, bu gibi duzeysiz ve garip eklemeleri yapacak tipler herzaman cikacaktir. Boyle seyler gozunuze carptiginda hemen gidip degisikligi yapin. Kimsenin boyle sacmaliklari gormesine gerek yok.
- Düzeysizlik sizin ansiklopedik yaklaşımınızda ve gariplikte araştırmadan karşı çıkmanızda. Aleviliği bektaşiliği garip mi görüyorsunuz? Hala aleviliği düzeysizlikle itham çok yanlış. Hem de tipli tipsiz ayırımınız fevkalade ayıp ve ciddi hakarettir. Bektaşilik saçma ha ,helal sana .
- Düzeysiz iddiası çok komik değil mi debra(debre-i bala) bektaşi değil mi? Atatürk yakın çevresinin bilinçsizce mi oluşturdu? Osmanlıya soğukluğunun köklü nedenleri yok mu? Alevilerde bektaşilerin diğer alevilerden ayrıldığını ve rumeli alevilerinin diğer alevilerce alevi tanınmadığını bilmiyor musunuz. Bu satırların yazarı da %5 debre aleviğini atalarının geçmişinde taşımaktadır. Bu kadar referanstan sonra bu çok önemli Ansiklopedik bilgi oylanmamalı mı? Bizim amacımız gerçek bilgi değil mi? O zaman yanlış olduğunu düşünüyorsak madde de yanlışlığını kaynaklarla belirtelim iah edelim. Ama önce bu alt başlığı oylayalım. Ondan sonra ilelim. Ben akrabası olarak bu kadar tarafsız olabiliyorsam, haricin silmesi abes.
- Ayrıca gazetelerin de herşeyi doğru yazıp yazmadığı apayrı bir mevzuu...--ddenkel 00:58, 14 Mart 2007 (UTC)
- debre i bala bektaşi değil mi? Git bak isteren bir tek bektaşi olmayan hala bulamazsın.
Kaynağın bağlantısını tam olarak yazarsanız daha yararlı bir tartışma olabilir.--Machiavelli' msj 21:18, 16 Mart 2007 (UTC)
- web adresi olsa bende verirdim ,ama arşivimden çıkardım. Böyle bir özgür olduğunu sandığım ortama ek bilgi olarak koydum.(bakınız:26.01.1997 tarihli Sabah Gazetesi.)
- Özgür bir ortam.Ancak böyle tartışmalı konularda sağlam, güvenilir ve -şart değil tabiki ama- mümkünse ulaşabileceğimiz bir kaynak gösterimi olması gerekir.Bu tartışma sayfasında bir sonuca ulaşabhilmek için.Ben bu konuda tartışmaya katılacak biri değilim çünkü yeterli bir bilgiye sahip değilim ama öğrenmek isterim.Sadece daha önce Vikipedi'de çok kez rastladım sayfalarca dolusu bir tartışma yerine çözüme çabuk ulaşmak için nacizane bir tavsiyede bulunuyorum.Saygılar.--Machiavelli' msj 20:23, 23 Mart 2007 (UTC)
Bektaşi olduğuna dair kaynak bulunabilir fakat olmadığına dair daha çok kaynak bulunabilir. Çıkarılması doğrudur. Atatürk özellikle dini konuları şov aracı yapmadığı için (bakınız laiklik) bu konuda şahsi beyanı diyebileceğimiz bir sözüne herhangi bir kaynakta rastlamadım. --BIYIKLI 01:48, 1 Nisan 2007 (UTC)
- Atatürk'ün Bektaşi olduğuna ilişkin gazete küpürlerinden daha sağlam kaynaklı bir iddia ile gelinirse bence buraya mutlaka eklenmeli. Ben de bektaşi olmasının olası olduğunu düşünüyorum, ancak doğrulayacak pek fazla kaynak yok. Khutuck msj 12:46, 23 Nisan 2007 (UTC)
Bu gece Tv de bir programı tesadüfen seyrettim. programda Atatürk'ün ailesi hakkında bilgiler veriyordu bir araştırmacı yazar. ismi Sinan Meydan. 10 yıldır bu konuda araştırmalar yaptığını söylüyor. Şu bilgilere ulaşmış (belgeli) : Atatürk'ün ailesi konya'dan göç ettirilmiş. Annesi hanefi-sünni dinine çok bağlı biri hatta onun Sofu olarak da lakabı varmış. Babası da bektaşi yine dinine uzak biri değil. şu kargaları kovaladığı amcası da derviş. ve çocukluğu hakkında da detaylı bilgiler var. bunlara bakarak fikirlerinin nasıl yoğurulduğunu ve geliştiğini görebiliyorsunuz. ayrıca bir günlük tuttuğu söyleniyor. Yaptıklarını, gelişen olaylar hakkındaki düşüncelerini, hislerini bu not defterlerine kendi el yazısıyla yazmış. 34 adet not defteri var. bunların temin edilip buraya konması mükemmel olur kannatindeyim. şu linke[1] de bir bakın.--Koraman 03:42, 20 Mayıs 2007 (UTC)
Atatürk hakkında ingiliz ve fransız wikipedialar
Arkadaşlar, ne yapmak lazım ? İngilizce ve fransızca wikipedialara baktığımızda korkunç hakaretler okuyoruz. Buna özgün tartışma deniyor. O zaman biz de Türkçe wikipedia da ilgili tüm politika ve tarihi kişilikleri taraflı olarak ama taraflı olarak yorumlayalım.
Eğer wikipedia tarafsızsa, vatanımı, ülkemi, tarihi ve ilgili tarihi kişiliklerimi savunmak için yazmaya kalktımmı izin verilmiyor!!! en başta herkesin görebileceği ilk yorumlar ise ilginç!!! hakaretler, ülke hakkında, tarih hakkında yalanlar ve iftiralar. Herkese sabırlar. — Bu imzasız yazı Orcalyne (mesaj•katkılar) tarafından eklenmiştir.
Almanca ve Fransızca bilmediğim için ne yazıldığını anlayamıyorum, fakat özellikle Fransız Vikipedi'nin bizim sayfamızdan çok daha verimli gözüktüğünü söyleyebilirim. Bayağı bir ayrıntı geçmişler. Sayfalarını görünce utandım. Sayfamızı geliştirmek isterdim ama yazılan bilgilerden fazlam yok, eksiğim var. Atatürk sayfamız daha verimli olabilir. Bilgisi olan arkadaşlara duyurulur. --Sallama Çay 11:33, 17 Temmuz 2007 (UTC)
Bulgaristan ve Atatürk
Bulgaristan ve Atatürk öksüz bir madde. Buraya katılması uygun olur. --İnfoCan 05:29, 31 Mart 2007 (UTC)
"Kişiliği" başlığı altında alkol
Alkol alışkanlığı M. K. Atatürk'ün hayatında önemli bir yer tutuyordu ve dahi ölümüne neden olan hastalık sirozdu. Alkole değinmemek bence önemli bir eksiklik.
Neden öldügü kimi ilgilendiriyor? Ne önemi var? Herkes mesela Winston Churchill'in veya diger suikastte ölmemis büyüklerin neden öldügü hakkinda birsey yaziyor mu?HAYIR.. Neden Atatürkün Alkol aliskanligi bu kadar önemli, ja.. Müslüman oldugu icin mi?Ne yani müslüman olupta alkol icen nice Arap seyhini sayalim ozaman.. Bugün T.C.'de en fazla alkol tükeden sehir Konya degil mi?..Her ikinci AB politikacisi alkol aliyor, insanlari üzerinde konusuyorlar mi?Hic duymadim. Dinciler kendilerinin sevmedigi ve tolere etmedigi herseyi Atatürke yüklüyorlar..Yok efendim Homosexuellmis, yok efendim masonmus hatta Jahudi oldugunu bile alman wikipediyasinda biri iddia etmis yok daha neler.. resmen utanc verici.. Ama bu savlar modern ve cagdas düsünen insanlari zaten irdelemez onlar insana insan olarak deger veririler..o yüzden korkulacak birsey yok..ribeiro
Bu maddeyi kayıtlı olmayan kullanıcılara kilitleyebilir miyiz?Çok sık vandalizme uğruyor.--Çağatayileti 12:47, 18 Mayıs 2007 (UTC)
- Tam olarak hangi kısımlarını tarafsız bulduğunuzu belirtebilir misiniz?--Martianmister 09:12, 9 Ağustos 2007 (UTC)
- Buyurun, düzenledim --Zenci fil 11:02, 10 Ağustos 2007 (UTC)
O zaman taraflı etiketini kaldırıyorum.--Martianmister 11:44, 10 Ağustos 2007 (UTC)
- E bravo.. Tarafsızlıktan kastınız bu muydu?
İlk olarak "Değerlendirme ve Eleştiriler" bölümünü tamamen kaldırıyorum.Vikipedi felsefesiyle bu bölümün bir alakası yoktur, Vikipedi bilgi verir, yorum yapamaz.Bunlarda sizin düpedüz kendi yorumlarınız var.
İlginçtir ki, sayfayı düzenleyen deneyimli üyeler de buna ses çıkarmamış.
Demokrasi konusu; Serbest Cumhuriyet Fırkası'ndan haberiniz yok galiba?
Savarona'nın en pahalı yat oluşu, CHP'nin devlet terörü, "Milli Mücadele'nin düşmanı Yunanistan'la barışın temellerini attı" ifadeleri... Bunlar sadece nefret kusması olmuş .. Nutuk konusu ise tam bir saçmalık, her ne kadar muhaliflere ağır eleştiriler barındırsa da Nutuk'un yazılış ve okunuş amacı Milli Mücadele tarihini ideolojik de olsa anlatmaktır."Sırf polemik olsun diye yazıldı" gibi bir hava verilmiş.
Sanırım en iyisi maddeyi sizin dokunmadığınız haline almak.Zenci-fil size Vikipedi'yi daha çok dolaşmanızı ve anlamanızı tavsiye ediyorum. --Çağatayileti 19:23, 10 Ağustos 2007 (UTC)
- Görüşlerinize katılmıyorum. Konunun daha geniş çapta tartışılmasında yarar görüyorum.
- 1. Atatürk'e yönelik (makul) eleştirilerin hiç bilinmediği ve konuşulmadığı bir kültürde bu eleştirileri objektif ve sakin bir dille özetlemenin son derece BİLGİLENDİRİCİ olduğunu düşünüyorum.
- 2. Serbest Cumhuriyet Fırkası hakkında yayımlanmış yazılarım vardır; iyi bildiğim bir konu olduğunu düşünüyorum. 27 yıllık tek parti rejimi süresinde üç aylık bir rekabet denemesi olayın tümü hakkındaki genellemeyi ne kadar etkiler? Kaldı ki bu partinin TBMM seçimlerine katılmasına izin verilmemiştir.
- 3. Makalede Atatürk'ün köpeğini sevdiğine, doğada yürüyüş yaptığına, kitap okuduğuna, akşamları dostlarıyla memleket sohbetleri yaptığına, eşiyle gezilere çıktığına vb. ilişkin bilgiler verilmiş. Dünyanın en pahalı yatını satın aldırması bence en az bunlar kadar ilginç ve aydınlatıcı bir bilgidir.
- 4. "Milli Mücadele'nin düşmanı Yunanistan'la barışın temellerini attı" bence övücü bir cümledir.
- 5. Nutuk hakkındaki değerlendirmem sanırım (Türkiye'de BİLE) ciddi tarihçilerin ortak görüşünü yansıtmaktadır. (ör. Mete Tunçay, Cemil Koçak, Sabahattin Selek) Nutuk metninin hemen hemen TAMAMI, Milli Mücadeleyi MK ile birlikte başlatan ve yürüten -- başta Rauf ve Karabekir olmak üzere -- altı-yedi kişiye karşı son derece sinirli ve hakaretamiz bir polemikten ibarettir. Nutkun söylendiği tarihteki gazete makalelerini okursanız o tarihte de böyle algılandığını göreceksiniz.
- Özetle, yazdıklarımın Wikipedia standartlarına uygun, bilgilendirici ve makul olduğuna inanıyorum. Daha deneyimli ve yetkili editörlerin konuyla ilgilenmesini rica edeceğim. --Zenci fil 20:11, 10 Ağustos 2007 (UTC)
- Görüşlerinize katılmıyorum. Konunun daha geniş çapta tartışılmasında yarar görüyorum.
- Zenci fil'in değerlendirme paragrafı tek taraflı olabilir ama gayet ilginç ve ölçülü yazılmış ve bilgilendirici bir bölüm. Belki dengelemek için farklı bir şeyler eklemek lazım. Ama şimdiki haliyle bile bence bu maddede okumaya değer olan tek kısım. Bunu kesmek düpedüz sansür olur. Karşı düşüncesi olanlar silmek yerine eklemek yolunu seçse daha iyi olur. Bu kadar tahammülsüzlük neden? Nerede kaldı Vikipedi felsefesi?? --Mestan Kuş 07:21, 11 Ağustos 2007 (UTC)
- "Tarihteki Yeri" bölümünde birinci paragraftan sonra o paragrafı açan ve detaylandıran birkaç paragraf eklenmesi iyi olur. Böylece "denge" de sağlanmış olur. Yok mu yazacak bir babayiğit? --Zenci fil 08:57, 11 Ağustos 2007 (UTC)
Anlamamışsınız bile beni; Değerlendirme, eleştiri vesaire olmaz Vikipedi'de.Ne kadar dahice yazılmış olursa olsun.Yazılarınızı ve her türlü yorumunuzu burada yayımlayamazsınız.
Nutuk konusunda anlaşamayacağız galiba.Atatürk Nutuk'ta sadece muhaliflerinden bahsetmiyor.Yani muhalifler ağır eleştirlmiştir ama Nutuk'un tek yazılış amacı muhalifleri eleştirmek değil.
Siz "madem iyi var kötü de olsun" diye kendi yorumlarınızı koyuyorsunuz.Madem tarafsız gözle yazılmasını istiyorsunuz, diğer dillerdeki Vikilere bakın, onları çevirin.--Çağatayileti 20:01, 12 Ağustos 2007 (UTC)
Arkadaşlar burada bence de sübjektif değerlendirmeler bulunmamalı.Diğer dillerdeki Wikipedia'lara bakmaya gerek yok.Evinizdeki bir ansiklopediyi açın ve Atatürk maddesini okuyun.Eğer eleştrilerinizin bir kaynağı varsa bunu belirtirseniz bence iyi olur.Ancak konu ile ilgili kendi düşüncelerinizin bence ansiklopedik olarak bir değeri yok.Yani eğer bu eleştrilerin getirildiğine dair(halk ve ya aydınlar tarafından) bir kaynağınız varsa bu uygun olur.Aksi taktirde bu kısımlar çıkarılmalı bence.Sağlamcıileti 08:21, 13 Ağustos 2007 (UTC)
- En sorunsuz haline geri aldım.Tarafsız yazacak olan varsa önce bir deneme sayfasında yazsın, doğru bulursak buraya koyalım, burada daha fazla da edit savaşı yapmayalım.--Çağatayileti 08:55, 13 Ağustos 2007 (UTC)
- "Vikipedi tarafsız bakış açısını gözetir, bu maddelerin herhangi bir tarafın bakış açısını yansıtmamasına çabalandığı anlamına gelir. Bu bazen birden çok bakış açısının bir arada verilmesi ile sağlanır; tüm bakış açıları doğru bir şekilde belirtilerek her birine yer verilir, böylece okurlar neyin kimin fikri olduğunu bilirler; ve hiçbir görüş "en doğru" ya da "en iyi" olarak gösterilmez." Böyle diyorlar. --Zenci fil 22:50, 13 Ağustos 2007 (UTC)
- "Diğer kullanıcılara ve onların bakış açılarına karşı saygılı olun. Bunun öncelikli anlamı şudur: Bir anlaşmazlık durumunda hemen değişiklikleri geri almayın. Birisi size göre hatalı veya önyargılı değişiklik yaptığında, değişikliği geri almaktan ziyade, geliştirme yolunu seçin." Bi de böyle diyorlar. Bana makul geldi. --Zenci fil 22:53, 13 Ağustos 2007 (UTC)
Değişiklikleri hemen geri almadım.Sadece yorum bölümünü hemen çıkardım.Efendim Mustafa Kemal'in tarafsız geçmişi her yerde vardır, burada benim övmem-sizin sövmenizle tarafsızlık sağlanmasına gerek yok, bu maddenin kalitesini düşürür.Her yerdeki biyografilerle bu iş halledilir.O yüzden yabancı dillerdekine bakalım dedim.
Sizin yazdıklarınız her yerde yazmayan, herkesin söylemediği, ve üzerinde çokça tartışılabilecek şeyler.Doğruluğu kesin olan yargıların dışında oldukları için "tarafsız" olmuyorlar.Bunların maddede yer almasına gerek yok.Yanlış-gereksiz övme varsa kaldırılır, "yurtdışı gezileri" konusu gibi.
Atatürk'ün çoğu konuda başarılı olduğu açık ve kesindir.Bunlar taraflılık yaratmıyor.Siz bunların taraflı olduğunu düşünüp kendi negatif eleştirilerinizi koyuyorsunuz, anlaşmazlık buradan çıkıyor. --Çağatayileti 08:01, 14 Ağustos 2007 (UTC)
- köy çeşmesindeki çağrı üzerine buradayım. maddede yazım, düzenleme vb. değişiklikleri yaparken kimi gizli/açık, övgüleri ve yergileri toparlamaya çalıştım. yeni eklenen ve tartışmaya neden olan bölümün burada durmasında bir sakınca görmüyorum. ancak, kaynaklarla desteklenmesinde fayda var. tarihte doğruluğu kesin olan yargı diye bir şey olamaz. bir tabu konu olduğu doğrudur, konuşulması ve karşı fikirlerin yer bulması, her açıdan yararlı. vikipedide hiçbir maddenin bir 'son hâli' olmadığını, bugün ve gelecekteki vikipedistlerin katılımıyla adım adım yetkinleşeceğini unutmayalım. --kibelemesaj 12:11, 18 Ağustos 2007 (UTC)
- Birinci Libya görevi (1908) başlığında askerlere modern taktikler öğretti.Bu tatbikat süresince isyancı bir şeyhin evini sararak taraflı kelimeler...
Yöneticilik yılları (1911 - 1919) başlığında Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı Devleti de savaşa girmek zorunda kalmıştı. kişisel yorum...
Birinci Dünya Savaşında Atatürk başlığında İtilaf Devletleri'nin yaptığı çıkartma üzerine başlayan Çanakkale Savaşı'nda sezgisi, cesareti ve soğukkanlılığıyla dikkati çekti. taraflı...
Milli Mücadele dönemi (1919 - 1923) başlığında 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı kişisel yorum...
Bunların yanında Tarihteki yeri bölümü taraflı, kişisel yorum ve yargılar içeren doğru düzgün bir üsluba ve bilgiye sahip olmayan bir bölüm tamamen çıkarılmalı.
- minimum toprak kaybı???-> nasıl minimum kim karar verdi
- galiplerine karşı onurlu direnişiyle???-> taraflı
- kararlılıkla Batı'ya???-> taraflı
- istikrarsız dünyasında barışçı ve ılımlı bir dış politikadan ödün vermemesi???->taraflı
- olağanüstü şahsi karizması ve zerafeti???-> zaten taraflı
- belli bir gelişme ve olgunluk düzeyine ulaşmış bulunan demokratik geleneği???-> buna karşılık kadınların seçme ve seçilme hakkı yok mudur, buna göre birçok kaynak demokraside birçok batılı ülkeden üstünlük sağlamış olarak yazmamış mıdır?
- Türkiye'nin Batılılaşma ve modernleşme yönündeki en önemli ve kalıcı devrimleri Osmanlı Devletinin son 100 yılında gerçekleştirilmiştir.??? kişisel yorum
- İslam dininin devlet denetimi ve baskısı altına alınmasından ibaret kalmıştır??? kişisel yorum
- eliyle yürütülen siyasi terör binlerce kişinin idamı??? taraflı
- Türk siyasi elitinin tasfiyesiyle sonuçlanmıştır.??? kim elit kim değil? taraflı
- Kürt sorununun oluşmasına katkıda bulunmuştur.??? kürt sorunu çoğu kaynağa göre çok daha eskilere dayandırılır.
- Türk toplumunun 900 yıllık kültürel birikimiyle bağının kopması ve Türkiye'nin kültürel anlamda adeta yeni kurulan üçüncü dünya ülkeleriyle aynı seviyeye düşmesiyle sonuçlanmıştır.??? kişisel yorum bir kaynak gösterilmiş birçok kaynağa görede büyük bir adımdır?
- Nihayet askeri alanda, 1918 Eylül-Ekim aylarında Mustafa Kemal Paşa komutasındaki üç ordunun tüm mevcuduyla yokedilmesi ve Suriye'nin kaybıyla sonuçlanan muharebeler Türk tarihindeki en ağır askerî hezimetlerden biridir.??? Türk tarihindeki en ağır askerî hezimetlerden??? kim, neye göre karar verdi? Birçok kaynağa görede üstlerine rağmen geri çekilmesi büyük başarıdır gene birçok kaynağa göre geri çektiği ordu Kurtuluş Savaşı'ndaki ordunun temelidir.
Bunların herbiri yüksek derecede taraflılık ve kişisel yoruma sahip. Hepsi yargı belirten ifadeler. Vikipedi'de yargılarda bulnmayız, olanları yazarız yargıya okuyucular karar verir.
Bununla birlikte 1937'de yeryüzünün en pahalı yatı olarak bilinen cümlesinde yeryüzünün kelimesi dönemin olarak değiştirildi. Marsın diyecek değiliz...--Machiavelli' msj 12:54, 20 Ağustos 2007 (UTC)
Zenci fil arkadaşın yapmış olduğu "yokmu bir babayiğit" uyarısını dikkate alarak paragrafı geliştirmeye çalıştım.Umarım yeterince babayiğit olmuştur. --Eldarionmesaj 10:26, 22 Ağustos 2007 (UTC)
- Söylemeden geçemeyeceğim bir noktada "Türkiye'de bu değerlendirme özellikle 1960 İhtilalinden sonra cumhuriyetin resmî görüşü olarak benimsenmiş ve Türk eğitim sisteminin temelini oluşturmuştur" cümlesinde çok ince bir politika kokusu geldi burnuma.Sanki ihtilal sonrası asker zoruyla olmuş bir şeymiş gibi gösterilmiş.Kesinlikle kaynak gerektirir kanaatindeyim. --Eldarionmesaj 14:07, 22 Ağustos 2007 (UTC)
Şimdi ne olacak?Bunları onaylamayanlar var, biri de yönetici.Ben başından beri yorum bulunmaması, sadece biyografi bulundurması taraftarıydım.
Bizim forumdan arkadaşlar Suriye cephesi ile ilgili yazılanları görmüşler; kaynakları taradıklarını, böyle bir şeye rastlamadıklarını söylüyorlar:
Biraz önce inceleyeyim dedim ve bırak böyle bir ifadenin geçmesini, Mustafa Kemal Paşa'nın adı bile geçmiyor o sayfalarda.
Sayfa 445'in girişinde "1 Teşrinievvel= 25 Zilhicce, Salı: Şam'ın sukutu ve diğer cephelerin vukuatı" başlığı var. Suriye olayları 446. sayfanın yarısına değin anlatılmış. Akabinde Kafkas Cephesi'ne geçilmiş.
Sayfa 449'un alt tarafında "27 Teşrinievvel= 21 Muharrem, Pazar: Haleb'in sukutu ve muhtelif cepheler vukuatı" alt başlığıyla bir bölüm daha açılmış. Bu bölüm de sayfa 450'nin ortasına kadar geliyor ama böyle bir ifade yok.
Doğru olsa bile "Türk tarihindeki en ağır askerî hezimetlerden biridir" ifadesi oldukça iddialı.Bir kaç yazar dışında hiç kimse mi bu kadar ağır olduğunu bilmiyormuş?
Sanırım kaygılarım haklı çıkacak. --Çağatayileti 13:15, 24 Ağustos 2007 (UTC)
Lehte/Aleyhte
Lehte görüşler bölümünü abur cubur övgülerle doldurup gövde gösterisi yapma çabalarını çocukça buluyorum. Kendini "Atatürk'ün askeri" olarak tanımlayan bir kullanıcının, TARAFSIZLIK-OBJEKTİFLİK-KARŞIT GÖRÜŞLERE SAYGI ilkelerine dayanan Vikipedi'de Atatürk maddesine dokunmamasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Askerin işi, benim bildiğim, adam öldürmek.
Lehte görüş tabii olacak, olmalıdır. Ama allahaşkına sakin düşünen biri oturup, EVRENSEL BİR PERSPEKTİFTEN MKA'nın övgüye konu olacak yanları nedir diye, ZATEN TARAF OLMAYAN BİRİNİ ikna edebilir cinsten beş-on satır yazamaz mı? --Zenci fil 21:20, 25 Ağustos 2007 (UTC)
daha devam
"olumlu/olumsuz görüşler" altında listelenenler TABİİ ki taraflı görüşlerdir. Tarafsız olduğunu söyleyen yok ki? Yeterince yaygın, tutarlı ve makul görüşler mi? Mesele o kadar. Vikipedi'nin tarafsızlık ilkesine ilişkin genel sayfası hakikaten çok berrak, çok güzel bir metin. Diyor ki, bir konuda birbiriyle çatışan fikirler varsa en iyisi tüm tarafları makul ve sakin bir dille özetlemek. Maç tarzında değil. "Bizim mahallenin çocukları daha coşkun övgüler yazar, seninkine basar" esprisiyle değil. Tabii "asker" tayfasına böyle şeyleri anlatmak güç...
10 Kasım'da kaç tane devlet büyüğü Atamıza yağ çekmişler diye paragraflar düzmenin faydası ne anlamak mümkün değil. Maksat cheerleader gösterisi yapmak mı, konu hakkında lehte ve aleyhte bellibaşlı fikirler nedir diye, BİLMEYENİN ANLAYABİLECEĞİ TÜRDE biraz bilgi vermek mi?--Zenci fil 23:03, 25 Ağustos 2007 (UTC)
- "Kendini Atatürk'ün askeri olarak tanımlayan bir kullanıcı" sıfatı sanırım beni işaret ediyor.Bunu değil insanların yaptığı değişiklikleri kafanıza göre düzeltmenizi çocukça bulun bence.Ayrıca abur cubur bilgiler dediğiniz şeyler konusunda siz bilgisizsiniz sanırım.Bu satırların hepsini İngilizce Vikipedi'den tercüme ettim.İsteyen girip kontrol edebilir.Ayrıca kimin hangi maddeye dokunup dokunmayacağı konusunda karar vermenin sizin haddiniz olmadığını düşünüyorum.Sizin hakkındaki eleştiriler bölümüne yapmış olduğunuz katkılarla taraf olmanız sorun değil de benim yapmış olduğum katkılar mı sorun?Kaldı ki yapmış olduğum katkıların hepsi kaynaklıdır.Ayrıca askerin işi benim bildiğim adam öldürmek cümlesiyle de beni güldürdünüz.Burada ki birçok arkadaş gibi askerliğimi yaptım ve kimseyi öldürmedim.Neden bu kadar asabi ve agresif bir şekilde yapılan değişiklikleri karalıyorsunuz hatta siliyorsunuz anlamak gerçekten çok güç.Son olarak yukarıda yapmış olduğunuz "yokmu bir babayiğit" açıklamasıyla olayı sadece sizin mahalle maçı halinde gördüğünüz çok açık.Yapmış olduğunuz "asker tayfası" suçlamasını görmezden geliyorum ve iyi çalışmalar diliyorum.--Eldarionmesaj 16:21, 26 Ağustos 2007 (UTC)
Suriye Cephesi
Suriye Cephesi ile ilgili en ayrıntılı eser Archibald Wavell'ın The Palestine Campaigns kitabıdır. Genel bilgi bellibaşlı tüm savaş tarihi kitaplarında bulunabilir (örneğin: Lord Carver, The Turkish Front 1914-1918). Norman Stone'un kitabında geniş bir bölüm var. Kinross'un Atatürk biyografisinde de yeterli bilgi vardır.
MK resmen 7. Ordu kumandanı olmakla birlikte Liman von Sanders'in karargâhında genel stratejiyi belirlemiş ve Nablus muharebesinde (Mersinli Cemal Paşa kumandasındaki) 8.ci Orduyu da fiilen MK yönetmiştir. 19 Eylül günü Nablus'ta 8. Ordu tamamen çevrilip esir alınmış, 7. Ordu kurtulmayı başarsa da Şam'a çekilinceye kadar tamamen eriyerek karagâhtan başka birliği kalmamıştır. MK bunun üzerine Ürdün'den gelen 4. ordunun kalıntılarını toparlayarak Rayak'ta bir cephe oluşturmayı denemiş, 8 Ekim'de orada tutunamayarak Halep'e çekilmiş, 24 Ekim'de Halep de düşünce toplam BİR TABUR kadar askerle Kilis'e girmiştir. "Kurtuluş Savaşının çekirdeğini kurtardı" filan hikâye. Kurtulan otuz-kırk tane subaydır.
Üç ordunun toplam mevcudu (İngiliz kaynaklarına göre) 31,000 iken bunun 25,000 kadarı esir alınmış, 5,000 kadarı da şehit düşmüş veya firar etmiştir.
Enver Paşa'nın 60,000 şehit verdiği Sarıkamış harbine göre sayılar küçük olabilir. AMA A) Modern dönem Türk tarihinde üç ordunun tüm mevcuduyla kaybedildiği başka savaş bilmiyorum, B) Altı haftada kaybedilen arazi İsrail'in yarısı artı Ürdün, Suriye ve Lübnan'ın tamamıdır.
Bu boyutta başka hangi hezimet var? Birinci Balkan Savaşı, peki; Plevne'nin düşüşünden sonra 1878 Rus harekâtı; bir de belki Sinop Baskını. O kadar.
MK'nın kabahati miydi? Tabii ki değil! Durum zaten ümitsizdi; verili koşullarda herhalde yapılabileceğin en iyisini yaptı. Tamam. Ama yenilgi yenilgidir, susup geçmek ahlaksızlıktır.
Neden bu kadar az bilinen bir konu? Belki savaşın son günlerine denk geldiği ve İSTANBUL BASININA HİÇ YANSIMADIĞI için. Yani Türk kamuoyunun, Suriye'nin kaybedilmesinden hemen hemen hiç haberi olmadı. Mütarekeden sonra bir olupbitti olarak öğrenildi. --Zenci fil 22:34, 25 Ağustos 2007 (UTC)
- Karşı çıktığım bu eleştirel görüşün var olması değil üslup sorunu ve yargı belirtme durumudur. Yapılması gereken şudur:
- Suriye cephesindeki olay kısaca anlatılır. Sonrada kimilerine göre bu olay şu, şu yönlerden şu sebeple olumludur (kaynak) ancak kimilerine göre ise bu şu şu yönlerden şu sebeple olumsuzdur(kaynak)
- Bunun size göre hikaye olması önemli değildir. Kabul edilebilir tarihçiler tarafından yazılmış kaynakların var olması önemlidir.
- Machiavelli' msj 23:27, 25 Ağustos 2007 (UTC)
Tarafsızlaştırma
Yeterince beklememe rağmen çoğunlukla kişisel görüşlerden oluşan, VP:TBA'ya uygun olmayan bir anlatıma sahip olan bölüm, belirtilen yönlerden düzeltilmeye çalışılmadığı için maddeden çıkarılmıştır. Bölüm üzerinde gerekli değişiklikler yapılmadan ve bir konsensusa varmadan maddeye eklenmemelidir.--Machiavelli' msj 21:15, 28 Ağustos 2007 (UTC)
===Tarihteki yeri===
Atatürk, Osmanlı Devletinin enkazından modern Türk devletini kuran kişi olarak tüm dünyada ve özellikle Türkiye'de çok büyük saygı görmüş ve 20. yüzyılın en önemli siyasi önderlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Türkiye'de bu değerlendirme özellikle 1960 İhtilalinden sonra[kaynak belirtilmeli] cumhuriyetin resmî görüşü olarak benimsenmiş ve Türk eğitim sisteminin temelini oluşturmuştur. Atatürk'e yönelik olumlu yargılar şu başlıklar altında toplanabilir:
Nihayet Atatürk'ün olağanüstü şahsi karizması ve zerafeti de tüm dünyada övgü ile karşılanmıştır.1931 yılında Amerikan Genelkurmay Başkanı Mac Arthur Türkiye ziyaretinde "Atatürk'ün sadık arkadaşlarından biri olmaktan gurur duyduğunu" söylemiştir.[12] Ayrıca ABD başkanı Roosevelt "O büyük bir asker-devlet adamıdır. Atatürk, bir taraftan savaş adamı, öte yandan da barış adamıdır. İçindeki büyük askeri deha, milletini çökmekten kurtarmış ve yine içindeki devlet adamı özelliği, hayatına ışık saçtığı milletinin yeniden doğuşunu sağlamıştır. Bu büyük başarı, insanlarda az rastlanan yetenek birleşimlerinin eseridir" sözleriyle[13] ona olan hayranlığını dile getirmiştir. Aynı zamanda bütün dünyanın Atatürk'e olan hayranlığı cenazesinde de kendini göstermiş 17 ayrı ülke cenaze için özel temsilciler gönderirken, 9 ülke de korteje eşlik etmesi için silahlı birlikler göndermiştir.[14] Naaşı Ankara Etnografya Müzesinden Anıtkabir'e taşınırken ise 138 genç subay, Cumhurbaşkanı, Başbakan, kabinenin bütün üyeleri, bütün milletvekilleri, valiler ve bütün dış temsilcilerden oluşan bir grup korteje eşlik etmişler, 80.000 Türk vatandaşı ve 7.000 asker kortejle beraber yürümüşlerdir. Aynı anda 21 milyon Türk vatandaşı ülkenin her yanında saygı duruşunda bulunmuştur.[15] Hakkındaki eleştirilerAtatürk hakkında, gerek Türkiye'de gerek dünyada eleştirel görüşler de ortaya çıkmıştır. Kişisel özelliklerine ilişkin subjektif yorumlar bir yana bırakılırsa, bu eleştiriler birkaç ana başlık altında toplanabilir:
|
Tarihteki yeri bölümünün büyük kısmını yazmış biri olarak bende fikrimi belirteyim.İlk 4 madde zaten vardı dolayısıyla onlar için yorum yapamayacağım.Özellikle kıyafet devrimi ve eğitim reformuyla ilgili maddeler elden geçmeli.Yorum gibi duran tarafları özellikle cümlelerin son kısımları bunlar çıkarılabilir.Aynı şekilde Nihayet Atatürk'ün olağanüstü şahsi karizması ve zerafeti de tüm dünyada övgü ile karşılanmıştır bölümü de madde de mevcuttu ancak oldukça taraflı görünüyor.Cenazesi kısmında sayılar kalabilir diye düşünüyorum çünkü bunlar bilinen gerçekler ve rakam vermenin taraflı olacağı kanaatinde değilim.Ayrıca hakkında yapılan yorumlar kısmı çıkarılabilir ve sadece kaynaklar bölümünde Kennedy'nin konuşması gibi kalabilir.Ayrıca bu reformlar ile eğitim sistemi başarılı ve yararlı topluluk üyeleri yani takdir edilen bir halk yetişmesini sağlamıştır kısmı çıkarılmalı.Türk kadınlarına, diğer kadın topluluklarından farklı olarak basit hakları ve özgürlükleri elde edebilmek için çaba sarfetmek yerine, Atatürk'ün reformları ve laiklik ilkeleri etrafında toplanmak ve onları savunmak yeterli olmuştur. cümlesi ise tartışılmalı derim.Bunların çoğu benim tarafımdan yazıldı ancak hem çevirip hem taraflı mı diye düşünememişim belli ki. --Eldarionmesaj 21:42, 28 Ağustos 2007 (UTC)
Konu ile ilgili hususlara da yer verdiği için --Machiavelli' msj'ye ilettiğim fikirlerimi aynen buraya da aktarıyorum.
--Tarih 22:01, 28 Ağustos 2007 (UTC)
Bahsettiğiniz iki başlık altında ifade edilen fikirlerin bir kısmı, o kitapların yazarlarının kendi kanaatlerini içermektedir ve zıt tarafların kaynakları esas alınmıştır. Sizin Çoğu fazlasıyla kişisel görüş belirten kelimelerle yazılmış ifadenize tamamen katılıyorum. O kaynakların tamamını incelemeden bu kaynak zayıftır bu kaynak güvenilir değildir demek bizi konuda sağlıklı bir sonuca götürmez. Üstelik bu kaynakları incelemekte hemen olacak bir iş değildir. Ayrıca bu zıt tarafların kaynaklarını istediğiniz kadar çoğaltmak ta mümkündür. Herkes kendi zıt kutuplarının kitaplarını kaynak olarak gösterir ve o kitapların yazarlarının kendi kanaatlerini ve yorumlarını buraya aktarırsa bu tartışmalar uzar gider. Çok alakalı değil ama bir konu hakkındaki iki ayrı tanımlanmayı ifade eden küçük bir örnek vereyim. 19 Mayıs 1919 tarihi Türkler için Kurtuluş Savaşının başlangıcı Yunanistan için ise Pontus Rumlarının sokırımını anma günüdür.
Bahsettiğiniz konulardaki tartışmaları sona erdirmenin veya en aza indirmenin en pratik yolu madde içinde zıt fikirleri taşıyan yazarların kaleminden çıkmış yorumlardan ve sözlerden sizin tamamen katıldığım ifadenizle fazlasıyla kişisel görüş belirten kelimelerle yazılmış cümlelerden kaçınmak olabilir. Bir olay, bir konu veya gelişme anlatılır, hakkında bilgi verilir. Sizin tartışma sayfasında ifade ettiğiniz gibi :
- Suriye cephesindeki olay kısaca anlatılır. Sonrada kimilerine göre bu olay şu, şu yönlerden şu sebeple olumludur (kaynak) ancak kimilerine göre ise bu şu şu yönlerden şu sebeple olumsuzdur(kaynak)
Şeklinde açıklanır. Aksi halde ciddi bir araştımaya dayanmadan Dünyanın en......, Türk tarihinin en ......... ifadeleri ile başlayan cümleler tartışmaları çok uzatır ve başka noktalara getirir. Aslında bu husus İnkılap Tarihi konularının önemli bir kısmı için de veya başka pek çok konu için de geçerlidir. Herkes kendi kaynağını ve o kaynağın yazarının görüşlerini tek doğruymuş gibi kabul eder. Meselâ tarafların bir kısmı aynı şeye İnkılap Tarihi bir kısmı ise Devrim Tarihi adını verir. Tartışılan bir şeyin ismi konusunda bile taraflar anlaşamazsa bu isim başlığının konuları üzerinde anlaşmanın zorluğu daha net ortaya çıkar.
Bahsettiğniz iki başlık altında yazılan iki hususu size açıklamak istiyorum. birincisi şu ifade
- 900 yıldır varlığını sürdüren Osmanlı İmparatorluğu'nda dağıldığı dönemde bile aile ve evlilik konularını düzenleyen bir yasa bulunmamaktaydı
Birincisi Osmanlı devleti 600 yıldan biraz fazla yaşamıştır. 900 yıl filan değil aşağı yukarı herkes bunu bilir. Ayrıca Osmanlı döneminde aile ve evlilik konularını düzenleyen bir yasa bulunmamaktaydı demek tamamen tarihi gerçeklere aykırıdır.
Diğer kısımdan bir başka örnek ise
- Mustafa Kemal Paşa komutasındaki üç ordunun tüm mevcuduyla yokedilmesi ve Suriye'nin kaybıyla sonuçlanan muharebeler Türk tarihindeki en ağır askerî hezimetlerden biridir
Bir defa Filistin Suriye cephesinde Türk ordusu büyük ölçüde esir düşmüştür yani yok edilmemiştir. Hatta ileride Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanlığı makamına seçilecek olan Cemal Gürsel ve Cevdet Sunay da bu esir düşen askerler arasındadır. Türk tarihinin en ağır hezimetlerinden biridir ifadesi de aynı çerçevededir.
Bunlar hatalı olarak kullanılan ifadelere iki küçük örnek. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu gibi örnekler de tartışmaların başlamasına yol açıyor. Bu tartışmaları en azından azaltabilmenin yolu yukarıda ifade ettiğim gibidir. Bu aralar çok yoğun işlerimin olmasından pek fazla vikipediye uğrayamıyorum. Konunun hemen halledilecek bir şey olmaması ve benim vakit sıkıntımın bulunması sebebiyle size yeteri kadar yardımcı olamadığım için kusura bamayın. Bakın böyle tartışmalı bir konu olmayan II. Bayezid maddesini seçkin madde yapmak için yaptığım düzenleme ve düzeltme çalışması 40 günden fazla sürmüştü. Size bu konuda şimdilik söyleyebileceklerim bu kadar. Çalışmalarınızda başarılar dilerim, kolay gelsin.
--Tarih 20:45, 28 Ağustos 2007 (UTC)
Bu tutumunuz bana göre tartışmaları en alt seviyeye indirmek için en pratik yol ve en tutarlı yol. Bir ansiklopedi temel olarak bilgi verir. Maddelerde yazılan bilgilerin veya yapılan işlerin iyi veya kötü olarak değerlendirilmesi, yorumlanması ansilkopedide gereğinden fazla yer alırsa ansiklopedi güvenilir bilgi verme seviyesini düşürmüş olur.
--Tarih 21:49, 28 Ağustos 2007 (UTC)
- 900 yıldır varlığını sürdüren Osmanlı İmparatorluğu'nda dağıldığı dönemde bile aile ve evlilik konularını düzenleyen bir yasa bulunmamaktaydı
Bu satırların yazarı benim.900 yıl konusunda tamamıyla haklısınız onun için diğer kullanıcılardan özür dilerim ancak ikinci yargı İngilizceden direk çeviridir.When the Empire dissolved, there was still no legislation with regard to family and marital relationships. cümlenin orjinali kaynağı da burasıdır(TIMUR, Hıfzı.1956. "The Place of Islamic Law in Turkish Law Reform," Annales de la Faculte de Droit D'Istanbul. Istanbul: Fakülteler Matbaası.)Kaynağın doğruluğu ya da yanlışlığı konusunda bir iddia da bulunmuyorum ancak gördüğümü yazdığımı belirtmek isterim.--Eldarionmesaj 23:25, 28 Ağustos 2007 (UTC)
1923 yılında kurulan ve a) TBMM üyelerinin Cumhuriyet Halk Partisi başkanı sıfatıyla şahsen cumhurbaşkanı tarafından seçilmesine, b) CHP dışında başka partilerin yasaklanmasına dayanan Tek Parti Rejimi, Türkiye'de 1908 Devrimi ile kurularak belli bir gelişme ve olgunluk düzeyine ulaşmış bulunan demokratik geleneği 1950'ye dek kesintiye uğratmıştır.
- Atatürk Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kendi isteğiyle kurdurmuş, İnönü ve Okyar'a ikisine de eşit davranacağını söylemiştir. Fethi Okyar daha liberal bir program ve partiyle CHP'nin karşısına çıkmıştır.Parti daha sonra kapatılsa da sonuçta bu durum haksız genellemeyi bozan bir olaydır.
Demokrat Parti de ilk kez 1946'da seçimlere girdi.1950 tarihi yanlış.
- Türkiye'nin Batılılaşma ve modernleşme yönündeki en önemli ve kalıcı devrimleri Osmanlı Devletinin son 100 yılında gerçekleştirilmiştir. Buna karşılık 1922-1950 dönemi, birtakım biçimsel reformların yanısıra, Türkiye'nin Batı dünyası ile kültürel iletişim ve etkileşimin en düşük düzeye indiği yıllardır.
Bu gereksiz ve çok yanlı bir ifade.Osmanlı Devleti'nin son dönemlerdeki batıcı reformları ve ittifaklarıyla yeni kurulan Cumnhuriyet'in kendi dinamikleriyle bir şeyler yapabilme çabası karşılaştırılmış.
Cumhuriyet kurulurken Batı'yla etkileşime gerek görülmemiş demek ki.
- Tek Parti döneminin benimsediği laiklik anlayışı çağdaş anlamda din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması değil, İslam dininin devlet denetimi ve baskısı altına alınmasından ibaret kalmıştır.
Kime göre?Laiklik vatandaşın inanç özgürlüğünün korunması olarak gelmiştir.Bu yüzden devlet işlerinden din kuralları kaldırılmıştır.İslam dini nasıl devlet baskısına girmiş olabilir ki?1920'den önceki ibadet imkanlarıyla bugünkünün arasında ne fark var?
- Özellikle 1924-27 döneminde İstiklal Mahkemeleri eliyle yürütülen siyasi terör binlerce kişinin idamı ve CHP yönetimindeki çok küçük bir çevre dışında Türk siyasi elitinin tasfiyesiyle sonuçlanmıştır. Tasfiye edilen kesime muhafazakâr ve dindarlar kadar, önemli reformcular, milliyetçiler, liberaller ve sosyalistler de dahildir.
Siyasi terör?PKK'ya bile "terör örgütü" denmiyor Vikipedi'de ??!
İstiklal Mahkemeleri'nin eleştirisi İstiklal Mahkemeleri maddesinde bulunabilir, Atatürk maddesinde yeri bile yok.
- Harf ve Dil devrimleri ve özellikle Arap alfabesiyle yayın ve eğitimin yasaklanması Türk toplumunun 900 yıllık kültürel birikimiyle bağının kopması ve Türkiye'nin kültürel anlamda adeta yeni kurulan üçüncü dünya ülkeleriyle aynı seviyeye düşmesiyle sonuçlanmıştır.
"Kültürel birikim sıfırlandı" gibi bir şey olmuş.Sadece alfabe değişti, dilbilgisinde de sadeleştirmeler yapıldı.Bugünkü edebi birikimimiz sadece 80 yıl öncesine mi dayanıyor?Osmanlı yazarlarının, şairlerinin eserlerine ulaşamıyor muyuz?
- Nihayet askeri alanda, 1918 Eylül-Ekim aylarında Mustafa Kemal Paşa komutasındaki üç ordunun tüm mevcuduyla yokedilmesi ve Suriye'nin kaybıyla sonuçlanan muharebeler Türk tarihindeki en ağır askerî hezimetlerden biridir.
Bunu daha kimseden duymadım.Böyle büyük bir yenilgi olsa duyardık.Tek bir yazarın fantezisine benziyor.
Çok bir şey yazamıyorum, çünkü diyecek bir şeyim yok.Hepimiz Atatürk'ün biyografisini içeren birer kitap alıp kaynak gösterimi yapsak bire kaç gibi bir sonuç çıkar?Kaynak savaşı mı yapacağız burada?Alternatif tezlerin ve yorunların burada yeri olduğunu düşünmüyorum.--Çağatayileti 09:02, 29 Ağustos 2007 (UTC)
Bence kalmalı, biraz düzeltilmeli
1. MK gelişigüzel bir tarihi şahsiyet değildir; 90 yıldan beri ülkenin tarihini, kültürünü, siyasetini derinden etkilemiş ve halen güncelliğini son derece güçlü bir şekilde koruyan bir TARİHİ OLAY'dır. VAKA'dır. Basit bir biyografiyle geçilemez. Bu olayın TÜRK TARİHİNDEKİ YERİ başlı başına bir ansiklopedi maddesi olmalıdır.
2. Herhangi bir tarihi olayın "anlam ve önemi," DAİMA değer yargısı içeren bir veridir. Vikipedi'nin değer yargısı ifade etmesi yanlış olur. Ancak bu konuda çeşitli tarafların ifade ettiği değer yargılarını özetleyerek dengeli bir şekilde aktarması, BİLGİLENDİRME fonksiyonunun gereğidir.
3. Türkiye'de MK hakkında popüler kamuoyunda SADECE OLUMLU DEĞER YARGILARI seslendirilir. Yasa ve siyasi terbiye bunu zorunlu kılar. Olumsuz yargılar (dinci kesim dışında) dillendirilmez veya çok kısıtlı bir akademik alanda bilinir. Dolayısıyla Vikipedi okurlarının (ve yazarlarının) önemli bir kısmı bunlardan HABERSİZDİR. Okumak onları ŞAŞIRTMAKTA ve duygusal tepkilere yol açmaktadır. Oysa bilgisizlikten kaynaklanan duyguların ansiklopedi yazımında yeri olmaması gerekir.
4. Kendini "Atatürkçü" ve hatta "Atatürk'ün Askeri" olarak tanımlayan kullanıcıların bu konuda tarafsız olmadıkları ve olamayacakları açıktır. Dolayısıyla bu kullanıcıların, asgari nezaket gereği, MK ile doğrudan veya dolaylı ilgisi olan maddeleri yazmaktan kaçınmaları gerekir. Bu kadar basit bir gerçeğin ALGILANAMAMASI bile ne kadar ciddi bir zihin karışıklığı ile karşı karşıya olduğumuzun kanıtıdır.
5. Maddenin geriye kalan kısmı, çıkarılan bölümden DAHA TARAFLIDIR. MK'nın kişisel özelliklerinin sadece olumlu yönlerine değinilmiş, eşit derecede belirgin olan olumsuz yönler sessiz geçilmiştir. Başarılar sayılmış, başarısızlıklar es geçilmiştir. 1916'daki askeri darbe teşebbüsü, 1918'de Suriye'nin kaybedilmesi, 1918'de Adana Kız Lisesi Vakası, 1921-22 İstiklal Mahkemeleri, Kurtuluş savaşına kendisiyle birlikte ve kendisinden önce başlayan liderlerin tamamının muhalefete geçmesi, Cavit, Arif, Vasıf ve Kara Kemalin idamı.... vb. değinilmemiştir. "İnkılaplar" listesi olgu değil 1980'den sonra resmi öğreti haline getirilmiş selektif bir şablondur; belirgin bir taraflılık ve değer yargısı taşımaktadır.
--Zenci fil 11:57, 29 Ağustos 2007 (UTC)
- Aferin sana.Ben kemalist olup da başından beri, bir kere "bunlar yanlış hatalı kalksın" vesaire dedim mi?Maddeyi düzelteceğim deyince ilk onay veren bendim .Geldin maddeyi bir kaç yazarın tezleriyle doldurdun. Abartılı-göreceli ifadeler var dedim, internetten yararlanalım dedim cevap bile vermedin.
- Alternatif tezlerini internet sitende, blogunda vesairende yayınla, sen de rahat et, biz de rahat edelim.Kitle kaygın varsa bilemem tabi.
- Gelip buraya bilgisiz yazmış.Ben sana Mustafa Armağancı dedim mi?Hayır demedim. Unutmadan söyleyeyim, çok forum yönettiğim için de iyi bildiğim şey iki yüzlü veya kaba kullanıcılarla hemen irtibatı kesmektir.Aslında bana attığın mesajlara hemen karşılık yazmıştım ama burayı görünce iptal ettim. Devamlı bir şeyler yazabildiğim ve huzur bulduğum için buradayım, seninle uğraşmak için değil.--Çağatayileti 15:32, 29 Ağustos 2007 (UTC)
Her ne kadar kibar bir dil kullanmış olsanız bile, bir arkadaşımızı cahillikle suçlamaktasınız. Lütfen kişisel saldırılardan sakının. Çağatay arkadaş Vikipedi'ye çok kaliteli katkılarda bulunmuş bir arkadaş.
MK maddesinin tarafsızlaştırılmasına gelince: MK'yle ilgili hem olumlu, hem de olumsuz bilgilerin dahil edilmesi gereği konusunda sizinle hemfikirim. Ancak biz Türkiye olarak MK'yi adeta ilahlaştırmış bir ülkeyiz. O yüzden olumsuz bilgiler çoğunlukla hasır altı edilmiş durumda. Ancak bu demek değildir ki MK hakkında öne sürülmüş her olumsuz bilgi doğrudur. MK hakkında öne sürülmüş bir sürü yalan yanlış bilgi de mevcut. Ben şahsen doğruluğu kanıtlanmış olduğu sürece MK hakkındaki her türlü olumsuz bilgilerin bu maddeye dahil edilmesi taraftarıyım. Ancak sağlam ve güvenilir kaynaklar verilmeli ve konu önemiyle orantılı bir miktarda vurgulanmalı. Önemsiz bir konu sadece MK'yla ilgili olumsuz bir nokta olduğu için aşırı derecede abartılırsa gene tarafsızlık zedelenmiş olur.
Suriye cephesi konusunda Kullanıcı:Tarih'e katılıyorum. Suriye'deki yenilgi gerçektir. Atatürk'ün kumandasındaki bir yenilgidir. Ancak doğru bir çerçevede değerlendirilmelidir. Kullanıcı:Tarih'in belirtiği gibi Türk ordusu imha edilmemiş, esir düşmüştür. (Benim kendi dedem de bu esir düşenler arasındaydı. Bana çocukluğumda İngilizlerin ona esir olarak çok iyi davrandıklarını söylemişti). Bence bu yenilginin Türk tarihindeki en büyük yenilgilerden biri olduğunun söylenmesi bir abartmadır. Ayrıca bu yenilginin Suriye'nin kaybedilmesi demek olduğunu ifade etmek te tam doğru değildir. Suriye zaten Hatay hariç çoğunluğu Türk olmayan bir bölgeydi. Çoğunluğu Türk olmayan bir çok bölge gibi kaybedilmesi kaçınılmaz bir bölgeydi. Türkiye I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sonrasında bölgedeki bütün ülkeler gibi etnik çoğunluğa dayalı bir ülke haline geldi. Suriye yenilgisi de bu sürecin bir parçasıdır. Çoğunluğu Türk olan ve stratejik önemi daha büyük olan Çanakkale gibi bölgelerin elde tutulması çok daha önem taşımaktaydı. O yüzden MK'nin Çanakkale Savaşları'ndaki başarısı haklı olarak daha çok ün kazanmıştır. Ayrıca "Türk tarihinin en büyük yenilgilerinden biri" ifadesi Türk tarihinin nerede başladığı sorusunu gündeme getirir. Bu da cevabı zor olan gene başka bir tartışmadır. ---Vikiyazar 15:11, 29 Ağustos 2007 (UTC)
Bazı hatalar
Atatürk'ün ordudan gelen istekler üzerine ordudan istifa ettiği söyleniyor ancak 24 Mayıs 1336 (1920)'de İstanbul sıkıyönetim mahkemesi tarafından Atatürk'ün ordudaki görevlerine son verilir ve idamına karar verilir.
http://tr.wikisource.org/wiki/Atat%C3%BCrk_Hakk%C4%B1nda_Vahdettin_Taraf%C4%B1ndan_Verilen_%C4%B0dam_Ferman%C4%B1
viki kaynağından Atatürk ve arkadaşları hakkında idam fermanını okuyabilirsiniz.
Atatürk'ün Samsun'a gelirken Vahdettin tarafından büyük yetkilerle görevlendirildiği yazmış. Halbuki Atatürk Vahdettin tarafından başkent İstanbul'dan uzaklaştırılmıştır. Bu da Vahdettin'in yaptığı son yanlışı olmuştur.
Nutuk
Ölümsüz önder Atatürk'ün yapıtı Nutuk'u okuduysanız ilgili bölümde Atatürk'ün nasıl gönderildiğini de daha iyi anlarsınız.
Bir diğer itirazım ise Atatürk'ün başkomutan atanmasında yapılan propagandaların bu güne kadar gelmiş uzantıları hakkındadır. Atatürk'ü savaşa göndererek Ankara'dan uzaklaştırmak isteyen bir grup milletvekiline cevabı evet olan Atatürk ayrıca olağanüstü yetkiler istemiştir. Bu yetkileri de belirli bir süre için isteyen Atatürk her kararında olduğu gibi bu kararında da ne kadar isabetli davrandığını göstermiştir.
Bkn. Nutuk
Ufak ama bir itiraz daha Yunanlıların ipleri İngilizlerin elindeydi. Diğer devletlerin bu konu üzerinde pek etkisi olmamakla birlikte özellikle Fransızlardan sınırlıda olsa destek de aldık.
Bir itiraz daha şu devrim - inkılap ayrımına en yeni bir yaklaşım daha getirmek istiyorum. Neden biz Atatürk'ün ısrarla her konuşmasında "Türk devrimi" terimini kullanırken biz ona Atatürk inkılapları diyoruz. Önemli olan burada bir bakış açısını yansıtmasıdır. Atatürk Türk devrimi derken devrimi halkına mal etmiştir. O sadece halkından gelen isteklerin uygulayıcısı olmuştur. Ama öte tarafta Atatürk'ü ağzından düşürmeyen bir kişilik (Kenan Evren) Atatürk'e olmayacak kötülükler etmiş ve Türk devriminin adını Atatürk inkılapları olarak değiştirmiştir. Burada güttüğü amaç ise Atatürk'ün devrimleri kendisinin yaptığı halktan böyle bir isteğin gelmediği düşüncesine kanıt yaratmaktır.
atatürk ömeri severmiş
Türkiya
Sağ taraftaki şablonda Bağlılığı kısmında "Türkiya Büyük Millet Meclisi" yazıyor. Ülkemizin adı ne zaman değişti de haberimiz yok?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Selam. Onu yazan benim. Benim haberim var. Sadece sizin haberiniz yoktu. Hatta Türkiye'den Türkiya'ya değil, Türkiya'dan Türkiye'ye değişti. Mustafa Kemal Paşa özellikle 1921-23 arasında 'Türkiya' kukllanıyordu. A harfi var. Aynı döneme ait belgelerde ve gazetelerde ise 'Türkiye' ifadesi de görebilirsiniz. Ancak bu madde 'Mustafa Kemal Atatürk' maddesidir. Hem kendisine saygı göstermek için hem de bunu bilmeyen Türk gençiliğine öğretmek için 'Türkiya' yazdım. Artık Türk gençleri son kısmı dışında 'Büyük Nutuk'u okumuyor ya. Siz de mi onlardan mısınız? Zorlama niyetim yok fakat şahısen bu Atatürk'e saygısızlıktır. Neyse........Daha sonra 1924 yılında 'Türkiye' ismi hemen hemen sabit olarak kullanmaya başladı. Yine de günümüzün ismine uygun bir şekilde Türkiye yapılmasını teklif edebilirsiniz. OK? Takabeg 11:54, 7 Kasım 2007 (UTC)
- Ayrıca 23 Nisan 1920'de T.B.M.M. değil B.M.M. idi. Yani Türkiya'sı Türkiye'si yoktu. Haberiniz olsun. İyi çalışmalar. Takabeg 11:57, 7 Kasım 2007 (UTC)
Düzeltme
Kibele arkadaşımız. Teşekkür ederim. İttirazım yok. Vikipedide 'Atatürkçü' çoktur, ama sahip çıkan az gibi. Atatürk'ü abartmaksızın gerçek Atatürk'ü tanımalarını diliyorum. Mesela vikipedide Çanakkale Deniz Savaşları maddesinde 18 Mart Kahramanı Cevat Bey (Paşa, Çobanlı) varken başlıca komutanları olarak 'Mustafa Kemal Atatrük' adının yazılması gibi feci durum vardı. Tartışma açmama gerek duymadım ve hemen değiştirdim. 'Hareket Ordusu Kurmay Başkanılığı'na da atanmadı. Nutuk'u okuduysanız anlamışsınız. Atatürk'ün kendisi uydurmadı. Başkalar uydurdular ve uyduruyorlar. Bütün bunlar Atatürk'e saygısızlıktır. İyi çalışmalar. Takabeg 22:50, 7 Kasım 2007 (UTC)
Atatürk'ün Evi
Merhabalar. Evet bugün Atatürk'ün ölüm yıldönümü. Bu maddede
'Şimdi müze olan Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi'ndeki ev, Ragıp Bey'in evidir. Ali Rıza Bey yaşarken, Ahmed Subaşı Mahallesi'ndeki Sanayi Mektebi karşısındaki evde oturmuşlardı.' ifadesi geçiyor.
Bir kaç yıl önce Sabah gazetesinde okudum. İşte buldum...bkz:[2]
Ragıp Bey'in kızlarından Rukiye (Ruhiye) hamımın torunlarından Sayın Ferhat Babür'ün iddiası. Ancak bu tespit edilen bir gerçek midir değil midir? Ben karar veremiyorum.
Selanik'e gittiğimde Islahhane caddesindeki (bugünkü adresi: Aya Dimitriya mahallesinde Apostolu Pavlu Caddesi no.75) evine de ziyaret ettim. İçerisi daha sonra Ankara'da kullandıkları mallarla dolu olduğu için çok lüks. Evin kendisi de gayet büyük geldi. Şimdi İzmir Ticaret Odası'nın desteğiyle Selanik Başkonsolosuluğu bakıyor ve İzmir Ticaret Odası'nın bastırdığı 'Atatürk'ün Evi - Bir ulusun geleceğinin doğduğu yer' başlıklı broşüre göre:
'....Ali Rıza Efendi, Kırmızı Hafız diye şöhret bulan babası Ahmet Efendi'nin (Subaşı) mahallesindeki evinden ayrılarak Koca Kasım Paşa mahallesindeki aslı vakıf olan şimdiki evi sahiplerinden kiralamış, eşi ile birlikte bu eve taşınmışlardır. Ev, o zamananlar, etrafı yüksek duvarlarlar çeviili olup harem ve salamlığı olan üç katlı tapu kayıtlarına göre (Bir bab fevkani oda, bir divânnhane, ve bir tahtessemâ ve iki bab tahtani oda, bir çeşme, bir miktar avlu...) klasik, çıkartmalı bir evdi. Dış yüzü sıva üzerine pembe boyalı olup, alt pencerelerine demi, üst pencerelerine de ahşap kafesler yapılmıştır. Atatürk, 1881 yılında bu evin ikinci katındaki sol tarafa düşen ocaklı odada doğmuştur........'
Atatürk'nün Rüştiye kayıdında 'Mustafa Kemal Ahmet Subaşı' olarak geçiyor. Ahmet Subaşı ve halasının oturduğu Horhor mahalleleri nerede olduğunu bilmiyorum. Bu konuda bilgili arkadaşlarımız Atatürk maddesine yardımcı olsun. İzmirli arkadaşlarımız ticaret odasından daha ayrıntılı bilgileri alabilir misiniz? İyi çalışmalar. Atatürk, Nur içinde yat. Takabeg 21:07, 9 Kasım 2007 (UTC)
- Anlamadım
Arkadaşlar Selanik'teki müze olan eve Atatürk'Ün doğduğu ev diyorlar.Eee bu Ragıp Bey'in evi ise nasıl oluyor ki Atatürk'ün doğduğu ev diyorlar.
Dışbağlantı
Selam. Atatürk maddesinin dışbağlantılarına göz attım.
OnderAtaturk.com (Ticari amaçlı), Atatuerk (anlamsız), Ataturkiye Milli mutabakat, biyografi.info ve 40dk.com (sitenin çoğunluğu Atatürk ile alakasız) vs... uygunsuz gördüm. Daha vardır. Fikirlerinizi almak istiyorum. Takabeg 08:28, 11 Kasım 2007 (UTC)
selam. 40dk.com adına: Eğer siteyi incelemiş olsaydınız "Başöğretmen adı altında Atatürk bilinci oluşturulmak istendiğini anlardınız.. Atatürk'e ait hemen hemen tüm yazılar, fotoğrafları, araştırma yazıları, forum bölümü ve Nutuk sizin için az şey ifade ediyor demek ki.. Nutuk kopyalanabilir ve konu sırasına özenilerek yayınlanmaktadır. Reklam amacı gütmedik. Enteresan bulsam da anlayışınıza saygı duyuyorum. Taneru
- Selam. Evet, 40dk.com faydalı site olduğunu düşündüm. Ancak fazla kapsamlı olup açılış sayfası konuyla alakalı diyemiyorum. İsterseniz doğrudan doğruya alakalı site sayfalarına link atarabilirsiniz. Nutuk konsuna gelince, vikipedinin [Nutuk (eser)] maddesine baktınız mı? Arada bir gereksiz ve asılsız ifadelerle dolduruluyor. Atatürk'ü övmek eşittir Atatürk'ü saymak değildir, Atatürk'ü sevmek değildir. Artık fazla ilgilenemiyorum. Çünkü düzeltirsek te yine tecavüz edilecektir. Şu anki hali feci. İyi çalışmalar. Takabeg 15:39, 13 Aralık 2007 (UTC)
Abdürrahim Tuncak
Selam. Bruno Giordano arkadaşımız, elinize sağlık. Ancak ailesinin bütün fertleri Ermeni tedhişçiler tarafından öldürülen kısmının ihtimali var fakat netliği yok. Ne dersiniz? İyi çalışmalar. Takabeg 07:29, 20 Kasım 2007 (UTC) Halloldu. Takabeg 00:53, 9 Aralık 2007 (UTC)
Yazım hatası
"Debre-i Bâlâ (Yukarı Debre)'dendir." kısmında "dendir" yazılan bölümü "dandır" ile değiştirdim.okunurken parantez içi açıklama için yazılmıştır asıl kısımın sonunun "bala" olduğunu düşünürsek "dandır" olmasını daha uygun gördüm.Yasindemir
Temcit pilavı...
Daha önce pek çok kez geniş geniş tartışılmış ve ayrıca basılı bütün kaynaklara aykırı bir değişiklik maddeye yine yansıtılmış. Maddenin mevcut durumuna göre Mustafa Kemal Atatürk'ün doğum tarihi 19 Mayıs 1881. Oysa daha önce de tartışmalarda dile getirildiği gibi, basılı tarih kaynakları ve devlet arşivleri bunu doğrulamıyor. Atatürk'ün doğum tarihini 19 Mayıs 1881 olarak yazanların tek dayandıkları ise yabancı dillerdeki Wikipedia'lar ve yine onlardan alıntı yapan diğer siteler. Devlet arşivleri ve basılı tarih kitapları doğum tarihini yalnızca 1881 olarak verirken ve Atatürk'ün kendisi de doğum tarihinin tam olarak bilinmediğini dile getirmişken, Vikipedi Atatürk'ün doğum tarihini Atatürk'ün kendisinden, devlet arşivlerinden ve tarih kitaplarından daha mı iyi biliyor? 88.246.164.233 20:19, 22 Kasım 2007 (UTC)
- Selam. Açıkçası doğum tarihi konusunda şahısen emin değilim. Bu maddeyi kendim yazmış olsaydı 1980 ve ya 1981 şeklinde yazardım. Emin olmadığım için ellemedim. Hatta İspanyolca ve Fransızca wikileri gibi 'Atatürk' maddesini 'seçkin madde' yapanlarınkinde '12 Mart' olarak geçtiğini görünce cesaretim ve eminim daha azaldı. 19 Mayıs yazılsa da zarar yok dedim. Diğer noktaları daha önemlidir dedim (ve diyorum). Bu konuda benim bildiğim şu kadardır ki, Atatürk doğum tarihi belli olmadığı için Samsun'a çıktığı gün olsun diye sonradan kendisi öyle istemiş. Yanlış hatırlamıyorsam, Türkiye'nin ilk kadın milletvekillerinden Hatı Çırpan (Satı Kadın) da kendi doğum gününün (yeniden doğdum manasında) 19 Mayıs olduğunu Atatürk'e söylediği için Atatürk'ün beğenini kazanmış ve milletvekili seçilmiş. Şimdi siz isterseniz önce '19 Mayıs'ın sonuna [kaynak belirtilmeli] işaretini ilave edersiniz. Sonra bu işaretini kaldırmaya yani araştırarak doğru bilgi elde etmeye çalışırsınız. 'Herif çamur atıp kaçtı' demesinler. İyi çalışmalar. Takabeg 22:13, 22 Kasım 2007 (UTC)
ATATÜRK'ÜN DOĞUM TARİHİ 04 OCAK 1881
- Teşekkür ederim. Bu maddenin metninde Şevket Süreyya Aydemir'in bu tarihi verdiğini okuyabilirsiniz. Bir ihtimal. İyi çalışmalar ve mutlu yıllar. Takabeg 18:01, 31 Aralık 2007 (UTC)
Kaynakça
- ^ Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye'nin Tarihi, çev. İletişim Yay. İstanbul 1995, sf. 252
- ^ Donald Everett Webster "Atatürk Türkiye'si:Türk reformlarındaki sosyal gelişme" sayfa 245.
- ^ Ernest Wolf-Gazo "John Dewey Türkiye'de:"Eğitim Misyonu" Journal of American Studies of Turkey 3 (1996): 15-42.
- ^ UNESCO için Türk Milli Komisyonu (1963), "Atatürk" sayfaları 165-170
- ^ TIMUR, Hıfzı.1956. "İslami yasaların Türk Medeni Hukuk reformundaki yeri" Annales de la Faculte de Droit D'Istanbul. Istanbul: Fakülteler Matbaası.
- ^ Gurbuz Tufekci,1981, "Atatürk felsefesinin evrenselliği", Türk Dış İşleri Bakanlığı
- ^ Evlilikte kadın hakları
- ^ Nüket Kardam "Türkiye'nin küresel kadın hakları ile ilişkisi" sayfa 88
- ^ Regine ERICHSEN, «Türkiye'deki bilimsel araştırmalar ve bilim politikası», in Cemoti, n° 25 - Les Ouïgours au vingtième siècle, [En ligne], mis en ligne le 5 décembre 2003
- ^ Andrew Mango, Atatürk:Modern Türkiye'nin kurucusunun biyografisi. s.536
- ^ Andrew Mango, Atatürk ve Kürtler, Orta Doğu çalışmaları, Sayı.35, No.4, 1999, s.20
- ^ General Douglas MacArthur'un Anıtkabir'de yer alan elyazısı notları
- ^ Prof. Dr. Süleyman Arslan, Atatürk'ün Devlet Adamlığı Vasfı, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Kasım 1996, Sayı 36, s. 952
- ^ Andrew Mango,"Atatürk",s.526
- ^ ""Atatürk'ün cenazesi"". Time Dergisi. Pazartesi, 23 Kasım, 1953. s. 37–39. Erişim tarihi: 2007-08-07. Tarih değerini gözden geçirin:
|tarih=
(yardım) - ^ Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye'nin Tarihi, çev. İletişim Yay. İstanbul 1995, sf. 317, bu konuda çok güçlü değerlendirmeleri dile getirir.
- ^ Osmanlı reformuna dair herhangi bir standart tarih kitabına başvurulabilir - ör. N. Berkes, R. Davison, C. Findley, Shaw & Shaw, Zürcher. Avrupa modeline göre modern devlet teşkilatı bu dönemde kurulmuştur. Modern ordu, polis ve jandarma 19. yüzyılın eseridir. Ortaokul, lise ve üniversiteden oluşan batılı eğitim sistemi bu dönemde oluşturulmuştur. Bankalar kurulmuş, kâğıt para ve kambiyo senetleri benimsenmiştir. Anayasa fikri, yasama meclisi ve serbest seçimler hayata geçirilmiştir. Basının gelişmesi, sivil örgütlenmelerin yayılması, Batılı edebiyat, müzik ve resim formlarının benimsenmesi, Batılı giyim tarzlarının ve yaşam düzeninin yaygınlaşması bu dönemin eseridir. Demiryolları ve fabrikalar kurulmuş, sendika ve grev kavramları ile tanışılmıştır.
- ^ Örneğin Barbara Ward, Turkey, Oxford UP 1942, sf. 100.
- ^ Çağdaş bir eleştiri için bak. Andrew Davison, Turkey, a "Secular" State?: The Challenge of Description, The South Atlantic Quarterly - Spring/Summer 2003, pp. 333-350. Hasan Hüseyin Ceylan, Cumhuriyet Dönemi Din/Devlet İlişkileri, 3 cilt, Ankara 1991, bu konuda yayımlanmış en kapsamlı derlemelerden biridir. Ayrıca Mete Tunçay, Türkiye Cumhuriyeti'nde Tek Parti Rejimi'nin Kurulması, Ankara 1981, sf. 218-225.
- ^ Bu konudaki en güçlü edebi metinlerden biri Refik Halit Karay'ın Minelbab İlelmihrab adıyla yayımlanan anılarıdır. (İnkılap Kitabevi, 1948-...). Ayrıca Mete Tunçay, Türkiye Cumhuriyeti'nde Tek Parti Rejimi'nin Kurulması, Ankara 1981, sf. 127-175.
- ^ Bu konuda sistemli bir eleştiri için bak. İsmail Beşikçi, Cumhuriyet Halk Fırkası'nın Tüzüğü (1927) ve Kürt Sorunu, Ankara 1979.
- ^ Bak. Geoffrey Lewis, The Turkish Language Reform: A Catastrophic Success, Oxford UP 1999, özellikle sf. 140-152. Cemil Meriç, tüm eserleri; özellikle Jurnal I, sf. 109-110.
- ^ İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, c. 4, sf. 445-450.