Mavi Göl (film, 1980)

(The Blue Lagoon (1980 film) sayfasından yönlendirildi)

Mavi Göl' 1980 yapımı İngiliz romantizm ve macera filmidir. Filmin başrollerini Brooke Shields ve Christopher Atkins paylaşıyorlar. Yönetmenliğini ve yapımcılığını Randal Kleiser'in yaptığı film, Henry De Vere Stacpoole'un aynı adlı romanından[1] uyarlanmıştır. Filmin özgün müzikleri Basil Poledouris tarafından bestelenmiş ve sinematogrofisi Néstor Almendros tarafından yapılmış.

Mavi Göl
Film posteri
YönetmenRandal Kleiser
YapımcıRandal Kleiser
SenaristDouglas Day Stewart
Henry De Vere Stacpoole (Roman)
OyuncularBrooke Shields
Christopher Atkins
Leo McKern
William Daniels
MüzikBasil Poledouris
Görüntü yönetmeniNéstor Almendros
KurguRobert Gordon
DağıtıcıColumbia Pictures
Çıkış tarih(ler)i20 Haziran 1980 (1980-06-20)
Süre104 dk.
ÜlkeABD
Dilİngilizce
Bütçe$4.5 milyon
Hasılat$58,853,106 (yurt içi)
Devam filmiMavi Göl'e Dönüş

Film Büyük Okyanus'un kuzeyinde bir adada mahsur kalan iki gencin çocukluktan ergenliğe geçişini ve birbirlerine aşık olma öykülerini anlatıyor. Aşk ve maceranın yanında büyüme çağındaki bu iki gencin fiziksel, bedensel ve ruhsal gelişimlerini konu alıyor.

Büyük Britanya'nın ileri Viktorya Dönemi'nde, iki genç kuzen; dokuz yaşındaki Richard (Çocuk Richard'ı Glenn Kohan oynamakta) ve yedi yaşındaki Emmeline Lestrange (Çocuk Emmeline'ı Elva Josephson oynamakta) ve bir gemi aşçısı, Paddy Button (Leo McKern), Güney Pasifik'te yanan bir gemiden kurtulup yemyeşil, tropik bir adaya ulaşırlar. Çocukları babaya tesim edemeyeceğini anlayan Paddy, onların bakımlarını üstlendi. Çocuklara hayatta kalma konusunda çok şey öğretti. Günlerin birinde Paddy, yaşadıkları yerin civarında bulunan bir sunakta ceset artıkları görür. Adada yalnız değillerdi. Yerli kabilelerden zarar görmesinler diye çocukların adanın diğer tarafına gitmelerini "yasa" namına yasaklar. Ayrıca onları 'uyutan yemişleri' (muhtemelen Abrus Precatorius) yememeleri konusunda uyarır. Paddy ilerleyen günlerde düşünceli ve efkarlıdır. Yine böyle kafasının karışık olduğu bir gecede romu fazla kaçırıp sarhoş halde eğlenirken okyanusta boğularak ölür. Ertesi sabah çocuklar onu ararken cansız bedeniyle karşılaşırlar. İki buçuk yıl onlara bakan Paddy Button'ın ölümüyle yalnız kalan çocuklar karşıki adaya giderler ve orada yeni bir barınak inşa ederler.

Richard ve Emmeline ergenlik yıllarında, cinsellik konusundaki bilgi noksanlıklarından ötürü, deneyimleri streslidir. Emmeline (Richard'a) cinsel çekim hisseden ilk taraftır, bu konuda rahatsızdır ve 'komik' bulduğu düşüncelerini onunla paylaşmayı reddeder. İlk adet döneminden korkar ve Richard'ın bir kesik olduğunu düşündüğü genitalini incelemesine izin vermez. Richard'da Emeline'a ilgi duymaya başlamıştır. İkili ara sıra tartışıp birbirlerine üstünlük taslarlar.

Emmeline bir gün adanın yasak tarafına girer ve Polinezya dinlerine ait o sunağı görür. Sunaktaki kanı İsa'nın çarmıha gerilip döktüğü kanıyla ilişkilendirir, sunağın Tanrı olduğu sonucuna varır ve Richard'ı adanın diğer tarafında onunla dua etmesi için ikna etmeye çalışır. Richard, yasayı çiğnemesi fikri karşısında şok olur ve ikisi tartışır. Tartışmanın akabinde köşelerine çekilirler. Uykusunda kabus gören Emmeline kabusunda Richard'ı boğulurken ve kızıl ufak yemişlerden yerken görür. Çığlıklarla uyanan Emmeline'ı Richard teskin etmiştir. Emmeline Richard'ı öper ve onu kaybetme korkusunu dile getirir. Daha sonra Richard, Emmeline ile cinsel ilişkiye girmeye çalıştığında Emmeline onu reddeder. Fizyolojik sebeplerden ötürü bunalan Richard, ondan uzaklaşır ve gizlice mastürbasyon yapar.

Bunca yıl sonra ilk kez, ufukta bir gemi belirmiştir ancak Emmeline işaret ateşini yakmaz ve gemi onları fark etmeden geçer. Richard, bu hareketi neticesinde Emmeline ile öfkeli bir biçimde yüzleştiğinde, Emmeline -Richard'ın kabullenmeyişine rağmen- adanın artık onların evi olduğunu ve orada kalmaları gerektiğini iddia eder. Halbuki Richard eve dönüp babasını görmeyi ister. Bu lafları üzerine hırslanan Richard, büyükçe bir yelkenli inşa eder. Erzak yükleyip okyanusa açılır. Emmeline onu endişeyle izlemektedir. Lakin hesaplamalarındaki hatalardan dolayı gemisi sağlam değildir ve birkaç metre açıldıktan sonra gemi kırılır. Emmeline onu alaya alır, ikili arasında yeni bir tartışma alevlenir. Emmeline Richard'ın mastürbasyon yaptığını bildiğini ve bunu Arthur Amca'ya söyleyeceğini belirtip onu tehdit eder. Buna karşılık Richard ise Emmeline'in göğüsleriyle alay eder. Emmeline bu laflarına çok kızar, Richard'a yakın mesafeden bir hindistancevizi fırlatır ve kafasına isabet ettirir. İncinen Richard yere düşer. Emmeline yanına koşup özür diler. Fakat Richard çok öfkelidir, Emmeline'a elinin tersiyle bir şamar vurur. "keşke ölüp gömülsen" der. Sonra Emmeline'ı eşyalarıyla birlikte barınaktan kovar. Emmeline barınağı birlikte inşa ettiklerini vurgulayıp, onun bu kararına sitem etmesine rağmen Richard ona acımaz. Richard'ın erkeksi gücünden çekinen Emmeline, çaresiz bir şekilde eşyalarıyla birlikte kayalık kovukların birine yerleşir.

İlerleyen günlerde Emmeline yanlışlıkla zehirli bir taş balığına (muhtemelen Synanceia) basar. Zehrin etkisiyle ateşlenip yatağa düşer. Richard yine üstünlük taslamak amaçlı o nispetlerinden birini yapmak için kaldığı yere geldiğinde onu kötü halde görür, üzülür. Emmeline, Richard'a 'onu Tanrı'ya götürmesi' için yalvarır. Richard onu adanın diğer tarafına taşır ve sunağın üzerine yatırıp, iyileşmesi için dua eder. Emmeline iyileşir ve Richard onu kaybetme korkusunu itiraf eder. Emmeline yürüme yetisini yeniden kazandıktan sonra, ikisi okyanusta çıplak yüzer. Birlikte oynarken vücutlarının tepkilerini fark eden Richard ve Emmeline, cinsel ilişkiyi keşfeder ve sevgili olurlar. Sık sık birleşmelerinin bir sonucu olarak, Emmeline hamile kalır. Ancak ikisi de hamileliği fark etmez. Dahası, bebeğin rahimde hareket ettiğini hissettiklerinde çok şaşırırlar ve hareketlere midesinin sebep olduğunu zannederler. Şişkinliğe gelince de, haliyle Emmeline çok yemeye başlamıştır. Bundan ötürü kilo aldığını düşünürler.

Öte yandan, San Fransisco'da Arthur (William Daniels tarafından canlandırılmakta) iki evladın da hayatta olduğunu hisseder. Civar adalarda avlanan bir balina avcısı tarafından bulunan evcilik oyuncak setini gördükten sonra iki çocuğu da bulmaya kararlı bir şekilde gemi arayışına girmiştir. Onu adalara götürebilecek bir kaptan bulur ve mürettebatla birlikte yola çıkarlar.

Aylar sonra bir gün, Richard barınakta yalnızdır ve adanın yasak tarafından sesler duyar ve doğrudan sesin geldiği yere gider. Orada, pagan sunağın önünde bir dini tören olarak yerliler dans edip ilahi söylemekte, içlerinden birini kurban etmektelerdir. Richard korkar ve Emmeline için endişelenir. Bir an önce onu bulmak için koşarak uzaklaşır. Çok geçmeden sağ salim kavuşan ikili, Paddy adını verdikleri bir erkek bebek sahibi olurlar.

Gördüklerinden sonra paranoyaklaşan Richard, savunma konusunda pratikler yapıp çeşitli güvenlik önlemleri alır. Artık bir babadır ve koruması gereken bir ailesi vardır. Emmeline ise annelik görevlerini yerine getirmektedir, annelik içgüdülerini dinleyerek bebeğini besleyip büyütmektedir.

Günlerin birinde, genç aile çamurda oynarlarken Richard'ın babası Arthur tarafından yönetilen gemi adaya yaklaşır ve aileyi kıyıda oynarken görür. Gemiyi fark ettiklerinde, Richard ve Emmeline yardım istemek yerine hayatlarından memnun olarak uzaklaşırlar. Çamurla kaplı oldukları için tanımak zordur ve Arthur onları yerli zanneder.

Ailemiz birkaç hafta sonra, ilk barınaklarını görmek, nostalji yaşamak üzere sandala binerler. Paddy Button'ın kemik kalıntılarını da ziyaret ederler. Akabinde Richard muz aramaya çıkar, Emmeline ve Paddy'yi sandalda bırakır. Geçmişi anımsayıp üzüntü ve yas duyan Emmeline, oğulları Paddy'nin kırmızı yemişlerden birkaç tanesini sandala getirdiğini fark etmez. Oturdukları sandal karadan yavaşça uzaklaşmaktadır ve Paddy o an küreklerden birini tekneden dışarı atar. Kendine gelen Emmeline, küreğe ulaşamayınca Richard'a seslenir ve Richard hızla kıyıya gelip elindekileri bırakır, suya atlayıp ona doğru yüzer. O sırada bir köpekbalığı Richard'a yaklaşmaktadır. Emmeline diğer küreği köpekbalığına fırlatır, isabet ettirir ve Richard'a tekneye binmesi için zaman kazandırır. Aile kurtulmuş ama tekne akıntıya kapılmış ve okyanusun açıklarına kilometrelerce sürüklenmiştir.

Günlerce sürüklendikten sonra, Richard ve Emmeline uyandıklarında Paddy'yi topladığı yemişleri yerken görürler. Emmeline çocuğun ağzından yemişlerin birazını çıkarsa da, çocuk yemiştir nihayetinde. Umutsuzca, Richard ve Emmeline da yemişlerden yerler ve ölümü beklemek için uzanırlar. Birkaç saat sonra Arthur, gemisiyle okyanusta seyir halinde iken onları bulur. "Ölmüşler mi?" diye sorar mürettebatının kaptanına. Kaptan (Gus Mercurio tarafından canlandırılır), "Hayır, uyuya kalmışlar" diye yanıtlar. Nitekim halen nefes alıp vermekteydiler.

Oyuncular

değiştir

Kaynakça

değiştir
  1. ^ "The Blue Lagoon PDF" (PDF). Pinkmonkey.com. 12 Haziran 2003 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2022. 

Dış bağlantılar

değiştir