Budizm tarihi. Buda’nın ölümünden 3 ay sonra, öğrencileri Rajagarha’da (günümüzde Rajgir) bir araya gelerek Birinci Budist Konsey'ini düzenlemişlerdir. Buradaki amaç; Buda’nın öğretilerini (Dhamma) ve belirlediği keşiş kurallarını karşılıklı konuşup bir karara bağlamaktır. Sonraki görüşmeler ise yazılı bir kaynağa aktarılmamıştır. İkinci Konsey, Vesali’de yaklaşık 100 yıl sonra yapılmıştır. Günümüzde hala; Ruhani grubun koyduğu kurallar tartışılmaktadır. Bunun nedeni ise, Buda öğretilerinin farklı yorumlanarak değişikliğe uğratılmasıdır. İkinci Konsey esnasında ve devamında gelen toplantılarda Buda’nın asıl öğretilerinden farklı öğretiler benimsemiş 18 okul (Nikaya Okulları) ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra, Mahasanghika olarak bilinen ve Mahayana mezhebinin benimsediği Buda öğretilerine uyarlanmış farklı bir anlayış da görülmüştür.

MÖ 3. yüzyılda, Pataliputra’da (günümüzde Patra) Kral Ashoka’nın himayesindeki keşişlerin önderliğinde 3. Konsey toplanmıştır. Bu toplantının amacı; Budizm öğretilerini tek tip olarak belirlemektir. Buradaki asıl niyet, Budizm’den tamamen sapan mezhepleri yok saymak ve yanlış öğretilerden dini arındırmaktır. Söz konusu Konsey sırasında, bu amaçla Kathayatthu isimli kitap oluşturulmuştur. Bu kitap, felsefi ve skolâstik yazıların bir özeti niteliğindedir. Bu kitapta, yer alan metinler de yine felsefi bir kitap olan Abhidhammapitaka’nın ana hatlarının belirleyicisi olmuştur. Pali’de buda öğretilerinden yola çıkarak yazılan Suttapitaka ve mezheplerin kurallarının toplandığı bir kitap olan Vinayapitaka’dan yola çıkarak Tipitaka olarak bilinen, en eski Budizm yazıtlarından biri olan bir kitap oluşturulmuştur.Sadece bu yazılar göz önünde bulundurularak Konsey’de keşiş topluluklarının bölünmesinin de onaylandığı gerçek esas Budizm öğretileri belirlenmiştir. Değiştirilmeden kabul görmüş esas Budizm öğretileri ve kurallarının toplandığı Theravada, kesin olarak belirlenmemiş ve kabul görmemiştir. Buda’nın kökenini net bir şekilde kanıtlayamayan Mahasanghika’ya ilham kaynağı olmuştur.

Sonraki yüzyıllarda da Buda’nın öğretileri Güney ve Doğu Asya’da da yayılmıştır. Kral Ashoka zamanında (MÖ 3. yüzyıl) Budizm tüm Hindistan’a ve çevresine hakim bir dindir. O zamanlar Afganistan’ın bir bölümü ve Pakistan sınırına kadar olan yerler Kral Ashoka yönetiminde olduğu için söz konusu bu yerler de Budizm’in etkisi altında kalmıştır. Buna ek olarak, Budist düşünce akımı birçok Yunan Heykeltıraşları da etkilemiştir. Büyük İskender’in Gandhara’ya (Afganistan ve Pakistan sınırı arasında bulunan antik bir bölge) gelmesiyle Helenistik kültür ve Hint kültürü etkileşim içinde bulunmuş ve böylece greko-budizm ortaya çıkmıştır. Ayrıca, Afganistan’da Helenistik kültürden etkilenen ve Buda heykelleri yapan heykeltıraşlar bulunmaktadır.

Kral Ashoka dönemin başta gelen Budizm savunucularındandır. Gönderdiği elçiler sayesinde Yakın Doğu, Mısır, Yunan Adaları, Makedonya, Endonezya, Güneydoğu Asya, Kamboçya, Tayland, Tibet, Çin ve Japonya gibi çoğu yerlerde Budizm’i ve Buda’nın öğretilerini yaymaya çalışmıştır.

Budizm hızla yayılırken, Hindistan’da 10. yüzyıldan sonra yavaş yavaş eski gözdeliğini yitirmeye başlamıştır. Halk görece olarak daha anlaşılır bir din olan Hinduizm’e ilgi duymaktadır. Bunun yanında o dönem, İslamiyet de ilgi duyulan dinlerden biridir. Budizm’in son kalesi olarak kabul edilen Hindistan Yarımadası hızla İslamiyeti benimsemekte, Malezya, Endonezya ve Bali’de de Budizm etkisini yitirmektedir.

Buda öğretilerinin ve ilham olduğu diğer öğretilerin anlatmak istediği; tüm şüphelerden tam anlamıyla arınmak, tanrıların demek istedikleri üzerinde düşünmek, dünya zevklerinden bütünüyle uzak olmak düşüncesidir.

Daha önce de bahsedildiği gibi çeşitli kültürlerle ve felsefi düşüncelerle etkileşimde bulunan Budizm, Daoizm’in etkisi altında olan Çin’de Zen’in (bir Mahayana Budist okulu) ortaya çıkmasına neden olmuştur. Daha sonra Japonya'da yayılan Zen, burada derin kültürel izler birakmıştır.

Bugün, dünyada yaklaşık 450 milyon Budist yaşamaktadır. Bu sayı yapılan istatistiklerde değişmelerden dolayı kesin olarak bilinmemektedir. Budizm’in yaygın olarak benimsendiği ülkeler; Çin, Bhutan, Japonya, Kamboçya, Laos, Moğolistan, Birmanya (Myanmar), Sri Lanka, Güney Kore, Tayvan, Tayland, Tibet ve Vietnam’dır. Hindistan’da Budizm’i benimseyen insanlar % 1’den az bir oranı oluşturmaktadır. Son zamanlarda eğitimli kesim Budizm öğretilerine ilgi duymaktadır.

Özellikle 19. yüzyılda, sömürgeciliğin hâkim olduğu dönemde birçok Asya ülkesinde Budizm reformu yaşanmıştır. 1885 yılında Uluslararası Budizm Bayrağı sembolik bir değer kazanmış, 1950 yılında Tayland ve Sri Lanka’daki öncülerin girişimleriyle Dünya Budist Federasyonu (World Fellowship of Buddhists (WFB) kurulmuştur.

19. yüzyıldan beri özellikle 20. yüzyılda endüstri ülkeleri ABD, Avrupa, Avustralya Budizm’e doğru bir yönelişte bulunmuşlardır. Fakat Asya ülkeleri ve Batı ülkelerinin benimsediği Budizm arasında öğreti ve etki bakımından sayısız farklılıklar söz konusudur.

1975 yılında Avrupa, Budizm Birliği gibi farklı organizasyonlar bu farklılıkları ortadan kaldırmak için uzun vadeli iyileştirme sürecinin içine girmişlerdir. Bu gibi organizasyonların diğer bir amacı ise; Avrupa toplumundaki insanların Budizm Dernekleri’ne onların ruhuna, insancılığına, kültürüne ve sosyal yaşamına uyum sağlamasını kolaylaştırmak olmuştur.

Birçok Avrupa ülkesinde Budizm, özellikle 20. yüzyıl sonlarında hem resmi hem kamusal olarak tanınmıştır.

Ayrıca bakınız

değiştir