Berzâh (Arapçaالبرزخ), Arapça kökenli bir söz olup, coğrafyada bir yarımadayı karaya bağlayan, iki yanı su, dar kara parçası, kıstak, anlamına gelmektedir. İslam eskatolojisinde ise öldükten sonra ölenlerin ruhlarının gittiği ve kıyamete kadar kaldıkları düşünülen âlem veya mekândır.[1] Kâbir âlemi olarak da bilinir.[2] Kur'an'da üç yerde geçen berzah kelimesi engel, iki şey arasındaki perde anlamlarında kullanılmıştır.[2]

İslam'da berzah hayatı kişinin ruhunun bedeninden ölüm meleği Azrâil tarafından ayrılmasıyla başlar. Bunun ardından Münker ve Nekir melekleri kişiyi (ruhunu) sorguya çeker. Daha sonra ruh kıyamete kadar bu berzah aleminde kalır. İnanışa göre bu devre iyi müminler için kolay, inanmayanlar yani örneğin müşrikler ve münafıklar içinse çok zor geçer.

Kabir azabına işaret eden İslâmî kaynaklar

değiştir

Kur'an'da kabir azâbına işâret eden ayetler mevcuttur. Bunlardan biri, Firavun ve askerlerinin gece ve gündüz azâba düçar olduğunu haber veren ayettir:[3]

Firavun ve adamları sabah-akşam ateşe atılırlar. Kıyametin kopacağı gün de denilir ki; Firavun hanedanını ateşin en şiddetlisine sokun.

Kabir azâbıyla alakalı birçok hadis vardır. Bunlardan biri, değişik kaynaklarda şöyle nakledilir:[4]

Hz. Peygamber (s.a.s) bir mezarlıktan geçerken, iki mezardaki ölünün bazı küçük şeylerden dolayı azap çekmekte olduklarını gördü. Bu iki mezardaki ölülerden biri hayatında koğuculuk yapıyor, diğeri ise idrardan sakınmıyordu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s) yaş bir dal almış, ortadan ikiye bölmüş ve her bir parçayı iki kabre de birer birer dikmiştir. Bunu gören ashap, niye böyle yaptığını sorduklarında: "Bu iki dal kurumadığı sürece, o ikisinin çekmekte olduğu azabın hafifletilmesi umulur" buyurmuşlardır.

Başka bir hadisin metni ise şöyledir:[5]

Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçedir veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.

Bu konudaki başka bir hadisse şöyledir:[6]

Ölü mezara konulunca, birine Münker, diğerine Nekir adı verilen siyah mavi iki melek gelir; ölüye derler ki: "Şu Muhammed (s.a.s) denilen zat hakkında ne dersin?" O da şöyle cevap verir. "O, Allah'ın kulu ve Resuludur. Ben şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur, Muhammed de O'nun kulu ve elçisidir." Bunun üzerine melekler; "Biz senin böyle diyeceğini zaten bilmekte idik", derler. Sonra onun mezarını yetmiş arşın genişletirler. Daha sonra bu ölünün mezarı ışıklandırılır ve aydınlatılır. Daha sonra melekler ölüye: "Yat ve uyu " derler. O da; "Aileme gidin de durumu haber verin" der. Melekler ona; "Zifafa giren ve sadece en çok sevdiği kişi tarafından uyandırılan şahıs gibi, mahşer gününe kadar sen uyumana devam et." derler." "Eğer ölü münâfık olursa, melekler şöyle der: "Şu Muhammed (s.a.s) denilen zat hakkında ne dersin?" Münâfık da şöyle cevap verir: "Halkın Muhammed hakkında bir şeyler söylediklerini işitmiş, ben de onlar gibi konuşmuştum. Başka bir şey bilmiyorum." Melekler ona; "Böyle diyeceğini zaten biliyorduk" derler. Daha sonra yere "Bu adamı alabildiğine sıkıştır" diye seslenilir. Yer de sıkıştırmaya başlar. Öyle ki o kimse kemiklerini birbirine geçmiş gibi hisseder. Mahşer gününe kadar bu sıkıntı devam eder."

Ayrıca bakınız

değiştir

Kaynakça

değiştir
  1. ^ "Genel Türkçe Sözlük". TDK. 24 Mart 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2009. 
  2. ^ a b "Berzah". sevde.de. 26 Ekim 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2009. 
  3. ^ "Mü′min (40):46". 14 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Ağustos 2017. 
  4. ^ Buhârî, Cenâiz, 82; Müslim, İmân, 34; Ebû Dâvud, Tahâret, 26; Kabir azabı var mıdır? 1 Eylül 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  5. ^ Tirmîzî, Kıyamet, 26; Kabir azabı var mıdır? 1 Eylül 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  6. ^ Tirmîzî, Cenâiz, 70; Kabir azabı var mıdır? 1 Eylül 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.