Kalın yazı== Hoş geldiniz ==

Merhaba Adrianinos, Türkçe ansiklopedi oluşturma projesi olan Vikipedi'ye hoş geldiniz!
Vikipedi'ye katkılarda bulunurken size gerekli olabilecek bilgiler içeren aşağıdaki sayfaları incelemenizde yarar vardır.

Lütfen yardım istemekten çekinmeyin, bütün Vikipedi kullanıcıları size yardımcı olacaklardır. Tartışma sayfalarına ve kullanıcılara mesaj yazdıktan sonra imzanızı atmayı unutmayın! Kolay gelsin.--LandSCape 20:23, 30 Mayıs 2006 (UTC)


Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır değiştir

Tekrar Selamlar,

18 Nisan'da söz ettiğim ve aşşağıda kopyası bulunan değişikliği gerçekleştirdim.

Kolay gelsin,

tauslu


Selamlar,

Elmalılı'nın tefsirinde ilkler bölümünde maalesef hiçbir kaynak gözükmemektedir. Kur'an'dan sure adları verilip, surelerin mealleri gösterilse de maalesef bu kısmın vikipedi'nin özgün araştırmalara yer vermemek maddesi ile ters düşmektedir. Ayrıca bu madde bence burada değil Kur'an mealleri altında tartışılmalıdır. Bu sebeplerden dolayı bu kısmın tamamen çıkarılmasını düşünüyorum. Eğer ki bu konu hakkında bir itirazınız yoksa, 23 Nisan 2007 tarihinde yukarıda bahsettiğim değişikliği gerçekleştireceğim.

Kolay gelsin,

tauslu

Tarafszilik değiştir

Merhaba Adrianinos, dini sayfalara katki yaptiginizi gordum ancak icerik tarafli duruyor. Ansiklopedi ilkeleri itibari ile herkes tarafindan kabul edilen tarafsiz icerik giriyoruz. Bu acidan eklediklerinizi tekrar gozden gecirirseniz sevinirim. Tesekkurler, Citrat 13:37, 19 Temmuz 2006 (UTC)

Selam, taraflı derken, neye göre tarfalı olduğu yazılmalı, ben kaynak olarak doğrudan Kur'an'ı gösteriyorum. Ama bahsettiğiniz ansiklopediler bile, o ansiklopedileri yazanların kullandıkları Kur'an'dan başka kaynaklara da dayanıyor. Üstelik bu bahsettiğim Kur'an'dan başka kaynaklar kendi içinde tutarsızlıklar ve akıl almaz çelişkilerle dolu kitaplardır. Bunu o kitapları okuyarak görebilirsiniz, bahsettiğim kaynaklar "siyer" ve "hadis" denen kitaplardır.

Kur'an bir biçimde KESİNTİSİZ olarak yazılı aktarılmış kitaptır.

Yazdığım konu hakkında, çelişiklikler ve tutarsızlıklar hakkında nette bir sürü site bulabilirsiniz.

Galile, engizisyon mahkemesinde neden yargılanmıştı? Herkesin kabul ettiği, doğru sandığı bir "bilgi"yi reddettiği için değil mi? Kur'an da içinde ataların yaptıklarının/dediklerinin uyulası olmadığını, Kur'an'ın kendisinin referans alınmasını söylüyor.

Tarafsız içerik istemişsiniz, "tarafsız" derken "genel kabul" temel alınacaksa yeniden ansiklopedi yazmaya gerek yok, Larousse benzeri bir ya da birkaç ansiklopediyi tercüme edip buraya asalım öyleyse, sizce haksız mıyım?

Sizin dini bilgiler ile ne denli ilgili olduğunuzu bilmiyorum, ama yazdıklarımı herhangi bir ilahiyatçı ile rahatlıkla tartışırım.

Uyarınız için teşekkür ederim, yazdıkalrımı geri alabilrisiniz, ama gene de eski sürümleri merak edenler olacaktır, onlar için yazıyorum. Yoksa kimseye herhangi bir şeyi dikte etmek gibi derdim yok ya da böyle bir misyonum var ya da herhangi bir misyonum varmış gibi hissettirdi isem özür dilerim.

Merhaba, tarafsizlik Vikipedi'nin oldukca temel kurallarindan biri. Tek bir kaynak ve bakis acisi ile yazi yazmiyoruz. Bu ozellikle suistimale acik din, irk ve politika konulari icin gecerli. Yazdiklarinizin bir bolumu (yada tamami) geri alinabilir; hem fikir degilseniz tartisma sayfalarinda tartisabiliriz ancak bilerek tarafli madde girmemenizi oneririm. Cevabinizi benim kullanici sayfama yazmanizi rica edecegim; mesajinizi gec gordum. Tesekkurler, Citrat 05:47, 22 Temmuz 2006 (UTC)
Merhaba, benim kastettigim tarafsizlikla ilgiliydi; isim sayisi ve diger konulari referans gostererek ilgili kullanicilarla tartisabilirsin. Acikcasi bu tur yaklasim tercih ediliyor; aciklaman icin tesekkurler. Citrat 18:54, 22 Temmuz 2006 (UTC)
Not: Vikipedi:İmza'nda imza konusunda ek bilgi bulabilirsiniz. Yazilarinizin sonuna 4 tane ~ ekleyerek imza atabilirsiniz.
Merhaba Adrianinos, kaynak olarak Kurani gösteriyorum diyorsunuz, ama neden Ahzab suresinin 7 inci ayeti kerimesini,

Allah'in Ibrahim'i, Musayi, Isayi, ve Muhammed'i nebi olarak adlandirdigi ayeti kerimeyi siliyorsunuz. Nebi ler eger kitap getirmeyen Peygamberlerse nasil oluyorda Allah kitap peygamberlerine nebi diye hitap ediyor? Burda büyük bir celiski yokmu?

Mehmet

Selam Mehmet, cevabı aslında açık olduğu yazmamıştım, ama baktım da burada da yazılmalı. Nebiler içinde resül olanı, olmayanı var. Bu yüzden Musa SS'a nebi denmesi yanlış değil, hem nebi hem de resül.

adrianinos, 13 Kasım 2006

Merhaba adrianinos, peki o zaman resüller kitap getiren peygamberse Saffat 133'ü nasil anlayalim.

Saffat 133: Ve inne lûtan le minel murselîn

Ve muhakkak ki Lut gerçekten gönderilmiş olan resûllerdendir. Lut'a hangi kitap gönderildi.

Yüksek saygilarimla Mehmet

Selam Mehmet

Lut için, ayette resül diye yazMIyor, mürsel yazıyor. Bu yüzden dediğinizin bu konuyal ilgisi yok. Standart bir ilahiyat eğitimi alan ya da İmam Hatip lisesi ve veya Kur'an Kursu bitirenin bile bildiği sıradan bir kabuldür bu. Beni bu kabuller de ilgilendirmez.

Adrianinos (mesaj) 10:41, 28 Şubat 2014 (UTC)adrianinosAdrianinos (mesaj) 10:41, 28 Şubat 2014 (UTC)

şeyh edebali değiştir

şeyh edebali maddesine tek cümlelik bir ekleme yapmışsınız. kaynak göstermemişsiniz. ansiklopedik durmuyor. siz kaynak gösterene kadar değişikliği geri alıyorum. iyi günler. --Süleyman Habib 07:37, 12 Ağustos 2006 (UTC)

Kendi kafanıza göre islam dini ile ilgili maddelere ekleme yapmayın her yere fıkıhçıların veya hadisçilerin uydurması gibi kelimeler ekliyorsununuz. Fakat siz kendi uydurmalarınızı sanki tek gerçekmiş gibi sunuyorsunuz. Siz bu konuda ne biliyorsunuz ki ahkam kesiyorsunuz.

 ADINI YAZMAYANA

Hadis, fıkıh, tefsir okumuş Arapça bilen biri olarak yazdım bunlarıü oysa siz yalnızca statükoyu korumaya çalışan bahsini ettiğiniz hadis, fıkıh kitaplarını okumamışsınız, burada ilmihal bilgisi aktarıyorsunuz. Size göre hadisçiler, fıkıhçılara vahiy gelmiş gibi yazmışsınız, onları kutsallaştırmışsınız, oysa o kişiler sizin gibi değiller, siz kraldan daha kralcısınız.

adrianinos, Kasım 2006

İsim değişikliği değiştir

Merhaba Adrianinos,

Tartışma sayfalarında görüş belirtmeden önemli maddelerde isim değişikliği yapma lütfen. Hele Muhammed bin Abdullah gibi özellikle ismin ne şekilde olması gerektiğinin tartışıldığı ve sonuca bağlandığı yerlerde kesinlikle bundan kaçın. Yanlış olduğunu düşünüyorsan tartışma sayfasında yeni bir tartışma başlatabilirsin.

Sevgiler

Vito Genovese 16:19, 3 Kasım 2006 (UTC)


Tekrar merhaba Adrianinos,

Bana anlatmana gerek yok zaten, önemli olan bu görüşlerini tartışma sayfasında paylaşman ve tartışmanın seyrine göre bu kadar önemli bir değişikliği yapman. Zaten söz konusu tartışma sayfasına bakarsan benim de aynı ismin gerekliliğini savunduğumu göreceksin.

Sevgiler

Vito Genovese 14:16, 5 Kasım 2006 (UTC)

  • Merhabalar,

Muhammed bin Abdullah sayfasında ısrarla yapmaya devam ettiğiniz değişiklikler, özellikle maddenin içeriğinin belirli bölümlerinin çıkarılması, Vikipedi:Vandalizm gereğince cezalandırılmanıza neden olabilir. Vikipedi Engelleme Politikası'na göre bu tip davranışlar sebebiyle kullanıcılar engellenebilir. Bu sebeple bu tip davranışları bırakmanız rica olunur. Aksi halde davranışlarınız sebebiyle engellenmeniz talep edilebilir veya bir yönetici tarafından doğrudan engellenebilirsiniz. Teşekkürler, iyi çalışmalar... - Noumenon mesajkatkılar 14:06, 6 Kasım 2006 (UTC)

Kendi uydurmalarınızı maddelere yazmaktan vazgeçin. Doğru düzğün bir İslami bilginiz olsaydı ilk önce adam gibi bir isim seçerdiniz kendinize--85.97.92.247 14:07, 6 Kasım 2006 (UTC)

Kendi Uydurmalarınızı Gerçekmiş Gibi Buraya Yazamazsınız değiştir

Senin gibi hadisçileri fıkıhçıları uydumalarla suçlayan birisi vardı. Devamlı televizyonlara çıkardı sonra milletvekili oldu. Şimdi yüzüne bile bakan kalmadı. Burası kedi uydurmalarınızı gerçekmiş gibi sunma meydanı değildir burada meydanı boş falan zannetmeyin uydurduğunuz her şey gerekirse geri alınır. Boşuna uğraşmayın isterseniz Adrianinos'a göre islam Adrianinos'a göre fıkıh Adrianinos'a göre hadis gibi maddeler açın bakalım onları kim okuyacak yüzyıllar önce tatışılmış ve karara bağlanmış konuları buraya getirip sanki kendiniz ilk defa bulmuş gibi ortaya koymanız çok gülünç yaptığınız her değişiklik bundan sonra takip altında uydurmalarınızı burada sergileyemezsiniz ve gerekirse engellenirsiniz--85.97.92.247 14:28, 6 Kasım 2006 (UTC)


ADINI YAZMAYANA

Savunduğunuz fıkıhçılar ya da hadisçilere vahiy gelmiyordu, zahmet edip onların yazdıklarını okursanız size öğretilen ilmihal bilgisi ile hadis ile fıkıh kitaplarının uyuşmadığını, dahası çeliştiğini göreceksiniz.

Bahsini ettiğiniz ilahiyat profesörü kendisini mehdi sandığı için doğru düzgün yazamıyor-konuşamıyor, bu sanısı onu tutarsız yapıyor. Benim de o kişiyle bir bağım yok, zaten bana da çok kızar.

Arapça bir adım olmadığı için Hesap Günü'nde ortada kalırım hadis kitaplarına göre :)) Bunu hahamlar da söylüyorlar İbranice adı olmayanlar için. Hahamlar da Yehova'nın Adem ile Aden Cenneti'nde İbranice konuştuğunu söylüyorlar. Hadis kitapları ise Arapça konuştuğunu.

Adrianinos'a göre fıkıh ya da hadis olmaz, bunlar Kur'an'a göre yasaktır. Zahmet edip elinize Kur'an alırsanız Casiye Suresi, 6'yı okuyun euzü billah bismillah " fe bi eyyi hadîsin ba'd Allahi ve âyâti Hİ yü'minûne فباى حديث بعد الله و اياته يؤمنون artık Allah ve O'nun ayetlerinden hangi hadise iman ediyorlar/edecekler/ inanacaklar/inanıyorlar? " sadaqa ya da Yusuf Suresi, 112'yi okuyun euzü billah bismillah " mâ kâne hadîsen yüfterâ ما كان حديثا يفترى iftira edilmiş (=uydurulmuş) hadis değildir"

Şimdi Allah demiş ki Ben ve Benim ayetlerim dışında herhangi bir söz-eyleme-sonradan olana inanmayın. Siz ise müslümanlara ( fıkıhçılara-hadisçilere) göre Allah ve O'nun ayetleri dışında da kaynak kabul ediyorsunuz. Ben de mecburen her ikisini de yazıyorum. adrianinos, Kasım 2006

Kendi uydurmalarınızı eklemekten vazgeçin eğer seningerçek ismin bu ise zaten islamiyetle ilgili yazdığın hiç bir şey dikkate alınmaz.--88.240.17.254 15:41, 6 Kasım 2006 (UTC)

Çünkü o zaman sen islamı aslından uzaklaştırmak için çalışan bir misyoner gibi çalışan birisisin demektir.--85.96.161.69 15:44, 6 Kasım 2006 (UTC)


ADINI YAZaMAYAN KİŞİYE

Burası İslam Ansiklopedisi değil, bu ansiklopediyi de İslamcılar hazırlamıyor, ayrıca bu ansiklopedi sünni olmak, şii olmak mecburiyetinde de değil. Sizin sünni, muhtemelen de tarikat ya da cemaat mensubu olmanız sizi ilgilendirir. Polis de olabilirsiniz, adınızı yazmadığınıza göre. Görevli de olabilirsiniz. Burası özgür ansiklopedi ise sizin tavrınız burada yeri yok. Siz de benim yazdıklarımı değiştirmeden, "sünnilere göre", "şiilere göre", "alevilere göre", "tarikatlere göre", "cemaatlere göre", "mezheplere göre", "şafii mezhebine göre", "fıkıhçılara göre", "hadisçilere göre" ... diye ek başlık açarsınız, orada da onu yazarsınız. Siz sünnisiniz diye sizin dediğiniz Allah'ın dediği demek değildir. İslam'ın aslı Sünnilik ya da Şiilik değildir. Mezhepli olmak değildir. Tarikatli olmak değildir. Cemaatli olmak değildir. MuhammedCİ olmak değildir. AliCİ olmak değildir. SahabeCİ olmak değildir. TabiinCi olmak değildir. Ruhban sınıfının ( hocaefendi, şeyh, mürşit, gavs, kutup, imam, ahund, molla) dinini Allah'ın yolu olarak sunmak değildir. Bahsini ettiğin misyonerlerin başı PCID (Dinlerarası Diyalog için Papalık Şurası)'in bir parçası olan Hocaefendi'dir. O adi adam ile de benim ve benim gibilerin işi olmaz. O adam Bahai dinindendir, tıpkı üstadı gibi. Bunu açıkça söylse onu ilgilendirir ama kendisini saklayarak münafıklık yapmaktadır. Bizi Türkiye'deki vatanseverler olarak ilgilendiren kısmı budur.

Senin adın da Arapça değilse yandın fıkıhçılara ya da hadisçilere göre, ne yaparsın bilemem artık.

adrianinos, Kasım 2006

telif uyarı değiştir

Merhaba, Vikipedi'ye hoşgeldiniz. Bülent Ecevit maddesine yaptığınız katkıları takdir ediyoruz, fakat telif hakkı saklı internet kaynaklarindan veya basılı materyallerden alınmış metin veya görüntüleri kabul edemiyoruz. Belki maddeyi kendi sözcüklerinizle tekrar yazmak istersiniz. Daha fazla bilgi için Vikipedi'nin ilke ve kurallarına göz atabilirsiniz. İyi değişiklikler. --Ugur Basakmesaj 09:09, 8 Kasım 2006 (UTC)


Selam

Aslında bu maddeyi yazmak yerine, katkı olsun diye eklemiştim, onları kendi cümlelerimde yeniden yazmayı da düşünüyordum, uyarı için teşekkür ederim. Yeri gelmişken, Ecevit ile ilgili de sayısal çözüm ve istatistik bilgi yazsam, Atatürk maddesinde l'o'ker in itirazı ile karşılaşırım sanırım.

Mustafa Bülend Ecevit, 19 harfli. CHP'nin adı Mustafa olan 3. Umum Reisi/Genel Başkanı. Cunmhuriyet'in 57. yılında, 30 Ekim 1980'de CHP genel başkanlığından istifa ettiğinde yerine tüzük gereği genel sekreteri MUSTAFA Üstündağ genel başkan olmuştu.

17 Kasım 1924 Terakkiperver Cümhuriyet Fırkası kuruldu. 57 yıl sonra 16 Ekim 1981'de CHP kapatıldı. 9 Mayıs 1935 Cumhuriyet Halk Fırkası, Cumhuriyet Halk Partisi oldu. 57 yıl sonra 19 Haziran 1992'de çıkan 3821 sayılı yasa ile 9 Eylül 1992'de CHP yeniden açıldı.

Cumhuriyet Halk Partisi, ilk kurultayı olan Sivas Kongresi'nden, 9 Eylül 1919'dan 16 Ekim 1981'e ( aslında fiilen 12 Eylül 1980'de) kapatılıncaya dek 61 yıl açık kaldı. 1992'den 2006'ya değin de 15 yıldır açık. Bu demek oluyor ki M.B. Ecevit, CHP'nin fiilen 76. yılında öldü.

CHP'nin 19. yılında M. K. Atatürk öldü.

CHP'nin 38. yılında M. B. Ecevit Ankara milletvekili oldu.

CHP'nin 57. yılında 14 ARALIK 1974'de 22. Kurultay'da Kurultay sonucu oluşan Parti Meclisi, Orhan Eyüboğlu'nu yeniden Genel Sekreterliğe getirdi. (Eyüboğlu, Kamil Kırıkoğlu'nun 4 Nisan 1973 tarihinde istifa etmesi üzerine Genel Sekreter olmuştu.) Genel Sekreter Yardımcılıklarına ise Deniz Baykal ve Mustafa Üstündağ getirildi. Baykal, yönetim anlayışı ve çalışma yöntemleri konusundaki görüş ayrılıkları nedeniyle bu görevinden 8 Mart 1976'da istifa etti. 27 KASIM 1976'da 23. Kurultay'da Tüzük değişikliği ile Parti Meclisi ve Merkez Yönetim Kurulu kaldırıldı, yerine 21 kişiden oluşan "Genel Yönetim Kurulu" getirildi. Tüzükte buna bağlı bazı değişiklikler de yapıldı. Parti programına Altı Ok ile simgelenen ilkelerin yanında, demokratik sol politikanın dayandığı altı kural daha getirildi. (özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü, halkın kendini yönetmesi) Kurultayda, Sosyalist Enternasyonel'e katılım kararı da alındı. Ecevit, yeniden Genel Başkan seçildi. Genel Yönetim Kurulu, Orhan Eyüboğlu'nu tekrar Genel Sekreterliğe getirdi.

CHP'nin 76. yılında 18 Şubat 1995'te SHP, CHP'ne katılma kararı aldı. 9 Eylül 1995'te de katıldı. Böylece 19. Meclis'in DYP-SHP Hükumeti bitti, Baykal tek şartla DYP-CHP Hükumeti'ne razı oldu, erken seçim, 24 Aralık 1995. Böyelikle CHP'nin 76. yılında 57 yaşındaki genel başkan, 19. Meclis'i bitirdi.

24 Aralık 1995'teki seçimden sonrak hükumetlerin kurulmasında D. Baykal çok önemli rol oynadı, erken seçim tarihini gene o belirledi, kerhen desteklediği hükumetler kurulmasını sağladı, bunun sonunda 20. Meclis'te bir seri hükumet kuruldu ve D. Baykal, 1999'da Cumhuriyet'in 76. yılına Cumhuriyet'in 57. Hükumetini yetiştirdi. Bu hükumet eski genel başkan M. B. Ecevit'in kurduğu 4. Ecevit hükumeti idi, üstelk hükumeti kurma görevini Sami Süleyman Demirel ( 19 Harfli) vermişti.

...

6.6.6 ( 6 Haziran 2006)'dan 19 gün önce hastahaneye yatırıldı. 171 (= 19 x 9) gün sonra öldü.

...

Daha hiçbirşey yazmadım desem yeridir. ;)

adrianinos, 8 Kasım 2006

şimdi bişey soracam ama gerçekten ciddiyim şaka falan yapmıyor dalga geçmiyorum. bütün bunlar lank diye kafana mı giriyor, bunları bulabilen bir bilgisayar programı mı var, yoksa böyle bir kitap var da ben mi hiç duymadım. gerçekten ilginç olmak la beraber insanı inandırmasa bile bir kaç soru işareti yaratıyor kafamda nasıl yani diye :), kolay gelsin Delamorena 10:07, 8 Kasım 2006 (UTC)


slm :)

Kainatta hiçbirşey rastgele/tesadüfi/random değildir. Tesadüf sandıklarımız/saydıklarımız ise bizim kuralını bilmediklerimizdir. Bunları yazarken Tek-Bir Tanrı >>> Allah inancı/güveni olan biri ve bilimde tümevarım ile tümdengelimin çelişmediği gözlemlere göre yazıyorum. Evrenin düz olduğunu savlayanların tutarsızlıklarını yazsak, bu kısa yer yetmez.

Konu ile ilgili bir bs programı ya da kitap kullanmadım. "Lank diye kafama girenleri" de var.

Donanım, konu ile bilgi tabanı eksikliği yüzünden muhtemelen görülmesi zor bir bağlantıyı yazayım; 3 Kasım 1996'da A. Çatlı öldürülmese idi, A. Öcalan ölecekti. A. Öcalan ölürse, bir sürü öcalanlar çıkacak, birbirilerine düşeceklerdi. Oysa şimdi Talabani-Barzani-A. Öcalan üçlüsünü elinde tutan odaklar Kürtler'i güdüyorlar. Talabani ile Barzani Judeo-Curd ( Yahudi-Kürt melezleri) ve Nakşi tarikati şeyhleri, Öcalan ise Ermeni. 3 Kasım 1996'da A. Çatlı içinde ya da yanında bulunduğu örgüt/örgütler/kurum/kuruluşlar ... içinden desteksiz olarak bir işe kalkıştı ve öldürüldü. Böylece Öcalan'ı bize eliyle teslim ABD, öldürülmüş A. Türkeş'in yerien konan D. Bahçeli ile ölümüş DSP ile Ecevit'e hükumet yolunu açtı, bu koalisyon olması beklenmedik yasaları çıkardı. Başka hükumet ya da koalisyon olsa o yasalar zor çıkardı. Aam ne olduysa oldu, D. Bahçeli büyülendi mi ne? Bursa Uludağ'daki kurultayda "3 KASIM erken seçim" dedi. A. M. Yılmaz çok dedi erken seçimse Eylül'de olsun diye ama Bahçeli bir kez büyülenmişti, 3 Kasım'da Susurluk'un yıldönümünde seçim istedi. Bahçeli bunun hâlâ farkında olmayabilir. Ecevit neden 5 Kasım'da öldü acaba?

Bu yazdıklarım havada kalır, altyapısını yazsam anlaşılır. Ama burasıbunun yeri değil, gereği de yok.

adrianinos, 8 Kasım 2006


Dolasızyan Süleyman Sami Gündoğdu Demirel 38 harfli

adrianinos, 13 Kasım 2006

el-Lât, Abdullah değiştir

  • Merhabalar,

Bu noktalar siyyer açısından önemli olabilir. Ama Türkçe yazdığımız gerçeği durumu değiştiriyor... yani burada Abdullah kullanılmasının sebebi peygamberin babasını İslamîleştirmek değil, bu ismin Türkçe'deki kullanımının bu olması. Ayrıca fikirleriniz ve ortaya attığınız şeyler, belirli bir tabana sahip olmalarına rağmen, a) 100% doğrulanabilir değiller, b) modern İslam tarihcileri ve ilahiyatçılar, özellikle de Türkçe eserlerde Abdullah sözcüğünü kullanıyor - yani bu hususdaki literatür belli. Bu durumda maddenin içeriğindeki Abdullahın Abdullat olması sakıncalı. Ek olarak şu an kullandığımız madde isminin Arapça Vikipedi'de de kullanıldığını hatırlatmakta yararlı. İsterseniz bu fikirleri, güzel ve doğru bir şekilde kaynak göstererek, yorum katmadan, Abdullah gibi bir maddede bir alt başlık altında belirtebilirsiniz ama ne bu fikirlerin ne de bu tip bir kararın, doğrudan ilgisi olmadığı hasebiyle Hz.Muhammed'i konu alan maddede olması doğru değil. Vikipedi, içinde yer alan her bilginin doğrulanabilir olması ilkesi gereğince, var olan bilimsel literatürü kullanmak zorunda. Teşekkürler, iyi çalışmalar... - Noumenon mesajkatkılar 14:11, 8 Kasım 2006 (UTC)


Selam Noumenon

Yazdığınız şu cümle "Ayrıca fikirleriniz ve ortaya attığınız şeyler, belirli bir tabana sahip olmalarına rağmen, a) 100% doğrulanabilir değiller, b) modern İslam tarihcileri ve ilahiyatçılar, özellikle de Türkçe eserlerde Abdullah sözcüğünü kullanıyor" için şunu yazayım; İlahiyatçıların verdiği bu bilgi % 1 bile doğrulanabilir değil. İslamöncesi Araplar'ın kendi yazıları olmadığı gibi, onlar hakkında başkalarının yazdığı kitaplarsa "Allah" ne de "Abdullah Abdillah Abdallah" sözcüğü geçmez.

Şimdi siyer ya da hadis diye bahsedilen kitapların en erkeni, Muhammed SalatSelam öldükten 200 küsur yıl sonra yazılmıştır. Dahası bu 200 küsur yıl sonra yazılan kitapların orijinalleri elde bulunmadığı gibi, birebir nüshası/kopyası da yoktur, içinde bu kitaplardan alıntı olan kitaplar vardır.

Efendimiz SalatSelam'a atfedilen bir dine davet mektubunda bu yazıyor denecektir, ama İLahiyatçılar bu mektubn orijinalliği konusunda da kesin bilgi olmadığını söylemektedirler.

Bu yüzden İslam Ansiklopedisi başta olmak üzere konu ile ilgili yazılan kitaplar, kesin bir bilgiyi değil yalnızca tercihi yazmaktadırlar. Bu tercih de bilimsel değil "tamamen duygusal"dır.

Ne Arap dilinde ne de başka bir dilde, Kur'an gelmezden önce "Allah" sözcüğü yoktur. Zaten Arapça olsa "Ellah" diye okunmalıdır, oysa ezberle gelen daha sonra da yazıya geçirilen bütün okuma ekollerinde ( kıraat,i seb'a ve kıraat-i aşere) bu sözcüğün "ellah" olarak okunaMAyacağı yazılıdır. Tıpkı "Rabb" sözcüğünü "rebb" okutmadıkları gibi. Sözcüğün aslı "Râpu"dur.

Bunları bilgi olsun diye yazdım.

Ayrıca Arapça vikipedide Abdullah yazması bizi ilgilendirmez. Biz Türkçe konuşan-yazanlar olarak yalnızca "Muhammed" yazmalıyız, bu sözcük yanına Türkler başında "Hazret" ibaresini kullanıyorlar diye konsa konsa Türkçe vikipediye bu konabilirdi, bu da gereksizdir, ayrıca Kur'an'a göre yanlıştır da.

Benim mümin olarak ayet gereği SalatSelam diye eklemem de benim gibi müminleri ilgilendirir. Türkçe konuşup-yazanlar içinde mümin olmayanlar da vardır. Bu yüzden de Resulullah (Allah'ın Resulü), Nebi ya da SalatSelam yazmak yanlıştır. Muhammed SS da bunu dememiş midir, hadiçilere-siyercilere göre? Hudeybiye Anlaşması'nda yalnızca kendi adını yazdırtmıştır Allah'ın elçisi yazdırtmamıştır. Gen eyazıyorum kraldan daha kralcı olanlar var. Farkında olmadan Allah + Muhammed, Allah + Muhammed + Ashap, Allah + Muhammed + Ashap + Tabiin + ... + Sadat + Evliya... diye tanrılara tapanlar var "gizli şirk" der buna Akaid kitapları, hadisçiler de buna karşı insanları uyarırlar. Kur'an zaten açıkça yasaklamaktadır da kimsenin Kur'an okuduğu yok.

Bir daha hatırlatayım, tarihte bahsini ettiğimiz nebiden önce kimse "Muhammed" adını kullanmamıştır. Bu adın Kureyşçe söylenişi olan "Muhammed" ve aslı olan "Muhamit" için de geçerlidir.

adrianinos, 9 Kasım 2006

Telif hakları değiştir

 

Lütfen telif hakkı saklı metin eklemeyiniz. Vikipedi'de telif hakkı saklı içerikler kullanılamaz. Ancak kamu malı ilan edilmiş veya GÖBL kaynaklardan içerik aktarabiliriz. Daha fazla bilgiyi Vikipedi:Telif hakkı ile ilgili SSS ve Vikipedi:Telif hakları sayfalarında bulabilirsiniz. Unutmayınız ki uyarılara rağmen ısrarla telif hakkı saklı içerik eklemek bir Vikipedi suçudur ve Vikipedi kuralları (madde 8) gereği engellenebilirsiniz. Teşekkürler, iyi değişiklikler!

Vito Genovese 10:52, 12 Kasım 2006 (UTC)


Borzecki değiştir

merhaba adrianinos, borzecki nazım hikmetin anne tarafından dedesinin soyadı olduğunu, ama türklüğe geçince mustafa celalettin paşa adını aldığını öğrendim. Zira ne internetteki kayıtlarda ne de bugüne kadar nazım ile ilgili okuduğum hiçbirşeyde bu soyadını kullandığına dair bir bilgi yok, o yüzden doğrulanabilir bir bilgi olmadığı için çıkardım, kaynak gösterebilirseniz tekrar ekleriz. kolay gelsinDelamorena 10:20, 14 Kasım 2006 (UTC)


selam

Stalin tarafından SSCB'nde Türkiye ajanı olduğu için aranan birinin kullandığı soyadından bahsediyoruz burada. Bilmem bilir misiniz, A. Türkeş MHP Büyük Kurultayı'nda, Nazım Hikmet'in bir şiirini okumuştu, sizce neden? Kimileri "Verzansky" ya da "Borzenski", "Borjensky" diye kullandığını yazarlar.

http://www.milliyet.com.tr/2002/03/16/guncel/gun03.html

http://nazimhikmet.net/orkun.html

http://turpasinli.blogcu.com/590928/

Nazım Hikmet Ran ( Ahmet Cevat, Ahmet Oğuz Saruhan, Ercüment Er, İbrahim Sabri, Kartal, Kemal Ahmet, M. İhsan, Mazhar Lütfü, Mehmet Nazım, Mehmet Nazım Hikmet, Mümtaz Osman, Nazım Hikmet, Hazım Hikmet Borjensky, Nazım Hikmet Verzansky, Nurettin Eşfak, Orhan Selim),


adrianinos, 15 Kasım 2006

Yukardaki , bütün takma isimleri google da arattım ama güvenilir bir kaynaktan bir türlü bu bilgiyi teyid edemedim, veridiğiniz örnekler ise tamamen tarafli (ya karşı fikirden -yada başka bir şeyi suçlamaya yönelik ki hiç güvenilir gelmedi) Atalarının polonya asıllı ve borzenski soyadını taşıdığını kendisi de teyid etmiş ama Nazım Hikmetin bu soyadını taşıdığını hiç bir güvenilir ( yada resmi diyelim) kaynak yazmıyor. ilk kaynak ta da görüldüğü üzere devletin yayınladığı ansiklopedi de bile borzenski nin ne olduğu bile yazmıyor. Alparslan türkeşin niye bir nazım şiiri okuduğu hakkında hiç bir fikrim yok, bütün bir konuşmanın içinden cımbızla söz ayıklamak pek uygun olmaz ama tahminin türkeşe göre olan vatan hainliğini pekiştirmek olsa gerek (vatan hasretini pekiştirmek için olmayacağına eminim ), nazımın stalin tarafından türk ajanı olarak arandığını da ilk defa duymamam rağmen, bir çok karşıt fikir sahibini öldürten sürgüne gönderen birisinin bu eylemine şaşırmamamak gerekir sanırım.:) bakalım daha neler öğreneceğiz sizden, ilginç bilgilere sahipsiniz. ama sizden hala kanıt isteyeceğim :) kolay gelsin

  • NOT: mesajları benim mesaj sayfama atarsanız daha hızlı görebilirim. Delamorena 12:04, 15 Kasım 2006 (UTC)

öyle bir niyetim var zaten, iyice meraklandım konu hakkında, şu anda fabrika taşındığı için bakamadım ama en kısa sürede onunla ilgili bir araştımra yapalım (rusça) Delamorena 18:38, 15 Kasım 2006 (UTC)


slm

Rusça bilmem, ama dil öğrenmek benim için zor değil. Kiril alfabesini blirim. Bu arada kullanıcı sayfana baktım, Kazım Mirşan'ın kitaplarını mutlaka oku, sonra eğrisini-doğrusunu yazışırız.


adrianinos, 15 Kasım 2006


  • Türkeş'in, Nazımın şiirini okuduğunu hatırlıyorum. O zaman bu şiiri niye okudunuz, diye sormak kısmet olmamıştı. Sebebini, benim anlayabileceğim bir dille açık-seçik anlatırsan çok mutlu olurum. A.Türkeş'in öldürüldüğünü yerine D.Bahçelinin konduğunu yazmışsın.. Bu ciddi bir "ihbar" ve iddiadır.. Bildiklerin varsa C.Savcılığına, oğlu Tuğrul veya kızlarından birine başvurmalısın.. Çünkü bir cinayetten bahsediyorsun, yanılıyor muyum?Yarın birgün MHP nin Kurultayı var..Bahçeli kazanacak mı. Ümit Özdağ niye genel başkan lığa adaylığını koymakta ısrarlı? Bir de Bülent Ecevit'in neden 5 kasımda öldüğünü sormuşsun: Levh-i mahfuzdan aldığın bilgiler varsa ve bu konuda bizleri bilgilendirirsen duacın olurum. Kişi noksanını bilmek gibi irfân olamaz, denilmiş çünkü. (Yönetici arkadaşların, "Siyasete giriyorsun haa.." uyarılarını işitir gibi oluyorum. Ama herkes emin olsun ki siyasi hesaplardan çok, çok cahili olduğum bir konu hakkındaki merakımı gidermek istiyorum, mazur görüle..)


"Dolasızyan Süleyman Sami Gündoğdu Demirel 38 harfli" Cümlesi ile hangi şifreyi çözmüş oluyorsun?..

Harflerin bildiğimiz usullerle toplamı 38 değil, 37.. Eğer "i", "ü" ve "ğ" nin üzerindeki işaretleri sayıyorsan o zaman da kırk küsur oluyor. Yani bu anahtar yanlış kopyalanmış olup, bu kilidi açmaz, diye düşünüyorum.. 38=37 değil çünkü benim mantığıma göre:

"Dolasızyan (10)+ Süleyman(8)+ Sami(4)+ Gündoğdu(8)+Demirel(7) =37 "

"Çok özel" olacak ama, arkadaşlar mazur görsünler, geçmişi determinist bir üslupla hem de rakamlara dayanarak tarif ettiğine göre geleceğe (Gaibe) ait de bilgi sahibi olduğun muhakkak.. Önümüzde seçim var.. Neticeleri hakkında ihsasda bulunsan da "yanlış ata" oynamasam.. Çünkü bu konuda hep burnumun doğrusa gittim ve hep kaybettim.. Bu sefer "Men sabere, zafere" gereği zararımı telafi etsem.. Her şey için şimdiden teşekkürler.--Hasan Sami 21:13, 16 Kasım 2006 (UTC)


selam

Dolaksızyan yazacakken, Dolasızyan yazmışım. Şifre çözmekten de bahsetmedim. Demirel, beğenmesem de Türkiya Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, DSİ Müdürü'dür, 19 sayısıyla ilgisi Türkiya Cumhuriyeti'nin Akrep burcunda olmasından, Demirel'in de Akrep burcunda olmasından ve yönetici olmasındandır.

Türkiya yazmam yanlışlıkla değildi. Sonradan Arapça gibi Türkiyye تركية >>> Türkiye yapıldı, adı konduğunda Türkiya idi.

Ayrıca Süleyman Sami Demirel de 19 harfli.

Konu sürekli yanlış anlaşılıyor burada, sebebi de şu; birileri meselâ Cenk Koray, 19 sayısı ile kişilierin ilintisi/ilişkisi/ilgisi mucizedir dedi, halşuki böyle bir şey yok. Bu yüzden de 19 il ilgili kişi yazınca mucize aranır oldu.

Mustafa Bülend Ecevit de 19 harfli. Neden? CHP Genel Başkanı da ondan.

Ecevit, 19 Mayıs'ta bile ölmüş olabilir, makineye bağlı idi, 48 saat komada kalan kişiye ölü denir. Bitkisel hayat dedikleri biçimde olsa yıllarca yaşayabilir.

Başbuğ'un Almanya'da sağlık kontrolünden çok kısa süre önce geçtikten sonra ölmesi hakkında ilk yazan ben değilim. Konu ile ilgili çok yazan oldu.

Gene A. Türkeş'in ilk kez genel başkan olduğu ve "Başbuğ" ilan edildiği CKMP Kurultayı'ndaki ilk konuşmasını Tevfik Fikret'in bir şiiriyle bitirdiğini hatırlatmam gerekli mi bilmiyorum.

Başbuğ'un bir "vatan haini"nin şiirini okuyacağını düşündüğünüzü sanmıyorum. Nazım Hikmet'im MAH ajanı olup olmadığı araştırılmalı derim, bu yalnızca tahmin.

Ümit Özdağ'ın dereden geçerken at değiştirmeyi istemesi en azından vakitsiz benCE. Devlet Bahçeli'yi MÇP Genel Sekreteri ikenden beri sevmediğimi de beni tanıyan herkes bilir.

Burası için çok siyasete girdik :(((

Gene yanlış anlaşılacak sanırım; bir kimse/nesne hakkında şu gezegen şurada iken şöyle oldu denirse, bu ŞİRK olur. İşin aslı şudur; belli karaktere sahip ruhlar, gönderildiği koordinatlar belli konumlarda iken doğarlar. Bu bir nesnenin bırakıldığında düşmesi gibi bir kanundur. Nasıl bir nesnenin bırakıldığında düşmesi belli ya da belirsiz (Heisenberg) şartlar altında kesin değilse, bu durum da böyledir.

Gene açık anlaşılsın diye yazıyorum, sizi kasdederek yazmıyorum, 8 Kasım 1938'de 21:05:00'da Çankaya'da doğmuş biri ile 8 Kasım 1938'de 21:05:00'da Çankaya'da doğmuş biri ayni koordinatlarda doğmuş olmaz. O yıl senede sapma olmuştur, Güneş sistemi yer değiştirmiştir, ...


Uranüs, Türkiye üzerinde 84 yılda bir açı yapar, bunu astrologlar da yazdılar. Bu açı 1839'da olduğunda (bu sırada muhetmlen 42 yaşında olan, kayıtlara göre 39) Dışişleri Bakanı Büyük/Koca Mustafa Reşid Paşa'nın Gülhane Hatt-ı Hümayunu'nu okumasına denk düştü, böylece mutlakıyetten meşrutiyete geçildi. Bir sonraki ise 1923'te oldu, 42 yaşındaki Mustafa Kemal Paşa Türkiye'yi meşrutiyetten cumhuriyete geçirdi. Bunu Erzurum Kongresi sırasında yapsa id, muhtemelen Türkiya Cumhuriyeti, şimdi ABD gibi bir "süper güç" idi, ama olmadı. Bir sonraki Uranüs konumu 2007 başkanlık gibi bir şey mi?

Dereden geçerken at değiştirmeli mi? Ben MHP'nde oy kullanan bir değilim, bu yüzden konu ile ilgili yapabileceğim bir şey yok. 1997'de Bahçeli'nin seçilmemesi için delegelerden birkaçı ile konuşmuştum. Üstelik o sırada Fettahoğlu Aşireti hakkında bilgim yoktu.


Çok mühim, GELECEK KESİN OLARAK BİLİNEMEZ, YALNIZCA TAHMİN EDİLEBİLİR, tahminin tutarlılığı da bilgi ile bilgiyi doğru kullanma yöntemleri ile ilgilidir.

Gelecek sözcüğü, Kur'an'da geçen " Gaybı ancak Allah bilir" ayetindeki gayb sözcüğü içine girmez. Elimizdeki mushaf Hz. Osman emriyel Kureyşçe yazıldığı için iki farklı kelime kökü birbirine karışmıştır. Bu Türkmence'nin hem "p" hem de "f" için "p" yazması gibidir.

Gevezelik yeter bunca.

adrianinos, 17 Kasım 2006

Ermeni Soykırımı linkleri değiştir

selam

Amerika'dan gelen hassas bir epostayı buraya yapıştırıyorum;

Google'da "Armenian Genocide" (ermeni soykirimi) yazdigimizda ilk 100 sayfa tamamiyla uydurma ermeni iddialarini anlatan sitelerindir. Ve de bunlarin tümü ermeni siteleridir!!!! Bu siralama, sitelerin her gün girilme orani ile yapilir.

Bizim tezimizi anlatan asagi siralardaki siteleri yukari tasimanin tek yolu bu sitelere Girmektir.Lütfen bizim tezimizi anlatan sitelere her gun en az bir kere tiklayin. Bunun en kolay yolu bu siteleri acilis sayfamiz yapmaktir. Ornegin asagidaki siteyi acilis sayfaniz yapin. Ulkenize destek vermek bu kadar kolay!!!

Hadi hemen simdi!!!

Baslat'tan denetim masasina girin, internet seceneklerini tiklayin. Giris sayfasi yazan yerin altindaki adres yerine, asagidaki adresi yazin ya da yapistirin.

http://www.ermenisorunu.gen.tr/english/index.html

ve lutfen bu siteyi baskalarina da gonderin. Ulkemiz icin bu kadarini yapabiliriz!!!! saniyorum.. Ve bu sitenin 5 bin acilis sayfasiyla Google'da ermeni sorununu aramanin ilk maddesi haline getirilebilmesi isten bile degildir...

adrianinos, 17 Kasım 2006


Üst üste sorular, soru içinde değiştir


  • 3 Kasım 1996'da A. Çatlı öldürülmese idi, A. Öcalan ölecekti. Bu cümle sizin.. Levh-i mahfuz'dan mı aldınız bu bilgileri diye, soruyorum. "O ayrı mesele"ye getiriyorsunuz.. Tekrar soruyorum: 3 Kasım 1996'da A.Çatlı öldürülmese idi, A. Öcalan mı ölecekti? Evetse, nereden biliyorsunuz bunu.. Böyle bir senaryo mu vardı ve varsa senaristleri kimdi, siz de bu senaristlerden biri miydiniz, yoksa o "düzen" içerisinde köstebeğiniz mi vardı?
    • [[Bursa Uludağ'daki kurultayda 3 KASIM erken seçim dedi. A. M. Yılmaz çok dedi erken seçimse Eylül'de olsun diye ama Bahçeli bir kez büyülenmişti, 3 Kasım'da Susurluk'un yıldönümünde seçim istedi. Bahçeli bunun hâlâ farkında olmayabilir. Ecevit neden 5 Kasım'da öldü acaba?]]
Burada açık açık Ecevit'in neden 5 Kasım'da öldüğünü soruyorsunuz.. Diğer arkadaşları bilmem de ben bu konunun da cahiliyim, ben size sormuş olayım: Ecevit neden 5 Kasım'da öldü acaba, bir iki gün daha beklese olmaz mıydı, meraktan çatlıyacağım doğrusu?
  • ....öldürülmüş A. Türkeş'in yerine konan D. Bahçeli ile ... Bu cümle de size ait.. Açık iddia var, açık cevap istiyorum: Türkeş'i kim öldürdü.. Oğlu Tuğrul, kızları Umay ve diğerleri, 2. eşi Seval hanım...v.b. bu işin arkasına düşmeseler bile, Yeni Delhi sürgünü bitiminde Gümülcüne'den Türkiye'ye giriş yaptığından, ölümüne kadar; Yeni Delhi Dönüşünden 2-3 gün sonra Ankara Bahçelievlerdeki evindeki ziyaretle başlayan, CKMP Kayseri İl, MHP Kayseri İl teşkilatlarını kuran, 12 Eylül öncesi MHP İl Başkanı, 12 Eylül sonrası Mamak davası sanıklarından biri olarak bu meselenin arkasına düşüyor ve soruyorum: Alparslan Türkeş'i kim öldür(t)dü.. Kıvırmadan, eğip bükmeden cevap veriniz lütfen!


    • Dolasızyan Süleyman Sami Gündoğdu Demirel 38 harfli cümlesi size ait.. Saydım, harf sayısı 38 değil, 37.. Yanlış yazmışım Dolasızyan değil, Dolaksızyan olacaktı demişsiniz.. Kabul. hepimiz bu tür hataları yapabiliriz de, bendeniz diğer arkadaşlar gibi değilim, zeka seviyem vasat çizgisinin biraz altında: Bu cümle ile neyi isbat emek istiyor, ne demeye getiriyorsunuz, yine de anlıyamadım?


  • Seçim tahmini konusundaki sorumu yanlış anlamışsınız: MHP'deki seçimi değil, önümüzdeki yıl yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimini kast etmiştim: Cumhurbaşkanlığı'na adaylığımı koymayı düşünüyorum da. Yoksa öbür minderleri eskiteli tam 30 yıl oldu. Şimdi o minderler başkalarının tapulu arazisi..


  • Son sorum hem size, hem kendime: Böyle bir ansiklopedide bu ne biçim tartışma? İyi misin adrianinos? İyi misin Hasan Sami? (Böyle yazılar buraya değil Vikipedi Türkçe Bunalım Tarihçesi 'ne daha çok yakışır.)--Hasan Sami 12:59, 17 Kasım 2006 (UTC)

selam

38 harf konusu da yalnızca neden? sorusu için idi, bilen varsa yazsın demek isedim. Yoksa o cümle sizin de belirttiğiniz gibi herhangi bir yargı içermiyor.

Teşekkür ederim ilginize, vaktinizi aldım.

Kullandığım takmaad olan "adrianinos" için eleştiri yapmamanıza sevindim. Burada gerçekten d ebir tuhaflık var, Rumluk bir ilgim olmamasına rağmen, bu garip takmaadı kullanmam biraz melamilikten belki de.

Seçim için aslında çok yazmışım da yazımın düzensizliği/karışıklığı/üstünkörülüğü yüzünden anlaşılmıyor, doğrusunuz.

Çatlı hakkında bu yazdıklarım basında kıyıda köşede çıkmış yazılardan alındı, kulaktan dolma konuları buraya yazmadım. Meseleyi burada yazışmayalım, sizin de dediğiniz gibi.

1974'te TOFAŞ ( İtalya- Koç) araba satamayacak bahanesi ile AET'na girmememize engel olan dolayısıyla da AB kurucu olmamamıza engel olan Başbakan M. B. Ecevit idi. Avrupalı parlamenter bu fırsatın tepilmesini şaşkınlıkla karşılamıştı, oysa AET içine girse idik, 1980'e gelen şartlar olamyacaktı, hem siyasi hem de ekonomik olarak (aslında ikisi birlikte oluyor, siyasi-iktisadi). Milli Gelirimiz çok olacaktı. AET kuralları gereği Türkiye'de kanunlar birilerini bu denli kayıramaycaktı...

Ecevit'in Harvard'dan hocası Henry Alfred Kissinger, bu sırada ABD Dışişleri Bakanı idi. Kıbrıs'a biz mi istedik de müdahale ettik yoksa etmemizi Kissinger mı istedi? Ne dersiniz siz olsanız Yunanistan'ın olan bir Kıbrıs istersiniz, yoksa Türkiye'nin olan mı, yoksa her ikisi arasında sürekli problemli olan bir Kıbrıs mı istersiniz?

Theodor Herzl, 2. Abdülhamid Han'dan Filistin'i ya da Kıbrıs'ı istemişti. Kıbrıs'ın Karpaz Burnu Arz-ı Mev'ud içindedir, bu burun sonradan Kıbrıs Adası'na yapışmış bir parçadır. İki yıl önce Kıbrıs Harekâtı sırasında KKK Harekat Başkanı olan Ahmed Ken'an Evren, "Kıbrıs'ta çok bile yer aldık" demişti, demek ki görevi Karpaz'ı Yunanistan'a bırakmamak idi. R. T. Erdoğan başbakan olur olmaz Annan Planı için bir görüşmeye gitti, Ecevit'in basında bir beyanatı çıktı, Erdoğan'a hitaben "Karpaz'ı verme", DİKKAT "Kıbrıs'ı verme" demiyor.

Daha yazayım mı meramımı anlatabildim mi?

adrianinos, 17 Kasım 2006



  • Evet, meramınızın yanında , kendinizi de çok iyi anlatmışsınız. Ben, şu sorularıma bir daha göz atayım; neler sormuşum ki; siz bu maddeler halindeki sorulara, madde madde "güzel cevapları" vermişsiniz..--Hasan Sami 17:42, 19 Kasım 2006 (UTC)

Selam

Önceki yazımda Ecevit'in aslında ne olduğu ve kimlerce kullanıldığını yazmıştım, birkaç örnek ile, Ecevit'in (DSP'nin) ölmüşünü yeniden iktidara getiren ABD değil midir? A. Öcalan'ı Türkiye'ye teslim eden ABD, bunu neden daha önce yapmadı? A. Türkeş sağ olsa idi yapacak mıydı? ABD, Türkeş sağ olsa idi, A. Öcalan'ı Türkiye'ye teslim eder miydi? Ufuk Güldemir, Hürriyet'te yazarken, bir yazı dizisi hazırlamış, ABD'nde Pentagon'a bağlı bir "think tank" kuruluşu RAND Corp.'da 1980'de Ankara büyükelçisi olan James Spain ile görüşmüş ve yazmış, Türkiye'de 1980'de darbe yaptınız demiş Güldemir, Spain de " ... ama Türkiye'yi de Türkeş'e bırakmadık." demiş. Yıllar sonra Engin Ardıç, Star Gazetesi'nde yazmıştı, İstanbul'da Amerikalı bir diplomatik görevli ile Boğaz'da rakı içerken, o da 1980'de darbe yaptınız demiş, diplomatik görevli " Türkiye'yi Türkeş'e bırakmadık" demiş. Ferruh Sezgin'in yazıları ya da en azından yazılarından derlenen "Sistem'in İntikamı" yeniden mi okunmalı?

"3K", Bilderberg/Bildenberg toplantılarında Türkiye ile ilgili bir kısaltma, Kerkük-Kıbrıs-Kürdistan. "3K" için zemin hazırlanması 3 Kasım'da yapılan seçimden sonra oldu. Bahçeli nedense "3K" diye tutturdu, A. M. Yılmaz, erekn seçime zor razı oldua ma olacaksa Eylül'de olsun dedi ama olmadı, Bahçeli "3K" buyurmuştular. R.T.Erdoğan kendisi Gürcistan'a ziyareti sırasında Batum'dan Rize'ye geldiklerini söyledi, birisi Batum'a da Bağdad'dan gelindiğini yazdı. RTE'nın adamı olan bir kişi kitap bile yazı hakkında, İbn-i Arabi'ye atfedilen bir kitaptaki hesaplara dayanarak Erdoğan'ın Musa SS soyundan olduğunu yazmıştı. Bu yahudi demek oluyor ;( Aptullah Cumhur Gül için dedesinin aslen Siirtli Arap olduğunu yazanlar var, doğruluğunu bilemiyorum, annesinin Kayseri'nin yerlisi olduğu da söyleniyor, Yalçın Küçük, Sabataycı olabilir dedi Gül için. Bu hükumetin başı için Siirtten Fadıl Akgündüz, illegal olarak aday oldu, bizzat kendisi başvurmalı idi ama avukatı aracılığıyla başvurdu, kanun açık idi, ama nedense YSK kabul etti ( Tufan Algan, Fettahoğlu Aşireti'nden). Siirtte iki köye sandık kurulmadı nedense, Siirtten bir Arap ile eveli olan RTE, Siirtteki bir konuşması yüzünden mahkum olmuş, siyasetine yasak konmuştu. Her neyseseçim iptal edildi, RTE için siyaset yasağını meclis kaldırdı. Siirt ilk sıradaki Arap Mervan Gül çekildi, RTE milletvekili oldu.

Durmuş Fikri Sağlar'ın yazdığı dizi TV'de oynadı "Kod Adı", bu dizide devlet içindeki bir kurum, A. Çatlı'yı öldürmek için otomobilin elketronik sistemini kontrol altına aldı. D. F. Sağlar, bunun kendi hakkında bir dava konusu olacağından kormuyor mu sizce? Sağlar, bu konu hakkında bizim bilmediğimiz daha neler biliyor bilemeyiz. Dizide kumarhane işi için yolculuk yaparken öldürüldüğü işlendi ama gerçekten öyle miydi? "3K" dan sonra olanlar, ne Türkeş'in ne de Çatlı'nın (ikisini bir tutuyor ya da bir kefeye koyuyor hatta ayni kulvarda gösteriyor değilim, buradaki konu gereği adları yanyana geldi.) ölmesi bu zamanlama ile tesadüf olamaz.

adrianinos, 20 Kasım 2006

"Tengri" kelimesinin kökü değiştir

"Tengri" kelimesinin kökleri hakkinda internet de yeterince sacmalik bulmak mümkün. Bu sacmaliklari Vikipediye aktarmayip, en azindan insanlarin güvenilir bilgileri BURDA bulabilmelerini sagliyalim lütfen. Tarihte büyük rol oynamis olan birsürü Türk halklarinin Türk oldugu batili bilimciler tarafindan inkar edilmekte, cünkü göcebe olduklarindan kazi yapilacak yerlesim yerleri var ne de yeterince yazili kalintilari. Bunlarin Türk oldugunu tespit etmek icin cok az ip uclari var. Bu cok kiymetli ipuclarindan belkide en önemlisi Tengri'ye inanmis olmalari.... !!! Eger simdi bilincsiz bir Turancilik dan dolayi "Tengri" kelimesi ingiliklerdede almanlardada var falan filan diye sacmaliklar yayarsaniz, en eski Türk tarihini türkdüsmani batili bilimcilere yem etmis olursunuz.

"Tengri" kelimesi tanilan en eski Türk kelimelerinden birisidir, ve en eski kanitlari I.Ö. 1766 yilindan kalmadir. Ingilizler simsek anlamina gelen "Thunder" kelimesinin ve almanlarin "Thor" tanrisinin Tengri ile alakasi yoktur. Ayrica gördügüm en büyük sacmalik az önce sildigim.. Kuran'da da bulundugu. Tengri kelimesinin en eski kanitlari kurandan 2000 yil daha eskidir! Lütfen böyle bütün maddeyi kökten alt üst eden ifadeleri eklemek icin güvenilir akademik kaynaklar gösterin, yoksa sayfanin kilitlenmesini rica edicem. Selamlar --Erdall 10:12, 25 Kasım 2006 (UTC)

selam

"Tengri" sözcüğünün İngilizce ya da Cermence ... olduğunu savlamadım. Türkçe, İngilizce'den daha eski bir dildir. Sanırım yanlış anlaşılan nokta şu; orasını aktarayım; İngilizce'nin kelime haznesindeki bir kolda Yutça'dır. Yutça bir Teuton dilidir, Tuetonca Yutça ile akrabadır, bir kökten gelir, eninde sonunda bütün diller Ademce'den gelmiyor mu zaten?

Bakın size Fransızca'dan örnek vereceğim; şimdiki Fransa yerli Keltler ( Gal, Breton ...) olmasına rağmen işgalci Franklar, Cermendirler ancak Fransızca, Latin dilidir, bunu neden yazdım? Irklar ile dilleri karıştırmayalım diye.

Gene Fransızca'dan örnek vereceğim, Fransızca'da HERKESİN KULLANDIĞI TEMEL CÜMLELERDEN BİRİ; "Il m'a dit" = " O bana dedi" , peki ne var bunda diyebilirsin? "O bana dedi", bu cümleyi Eski Türkçe ile yazalım mı ne dersin? "Ol mana didi" = "Il m'a dit".

Üstelik "dit" derken sondaki "t" harfi, geçmiş zaman ekidir, tıpkı "di-di/de-di" de olduğu gibi.

Şimdi ne Fransızlar Türk, ne de Türkler Fransız demek değil bu.

Sizin gösterdiğiniz kaynakta, "teng-mek" fiilinin "memnun olmak, teşekkrü etmek, şükr etmek, hamdetmek..." anlamına geldiği yazılı, bana akademik bir kaynak sormuşsunuz.

Eski Türkçe'deki "teng-mek" ile Alamanca'daki "dænke" ya da İngilizce'deki "thank" bir kökten gelir. Birbirinden gelmez.

İngilizce "ice" ya da Alamanca "eis" derken, Türkçe'de neden "ayaz" dediğinizi düşünün. Türkiye Türkçesi'nde "kol" dediğimize, öteki Türk lehçelerinde neden "el" dendiğini araştırın ve neden İngilizler'in "dirsek" için "elin-boğumu, elin-boğ, el-bow" dediğini sorgulayın.

adrianinos, 25 Kasım 2006

Selam. Evet bütün dillerin köklerini arastirinca sonunda hepsi ayni kökten dogmus oldugu ortaya cikiyor. Senin örneklerine daha eklemeler yapabilirim hatta: Afrikanca Zuvaheli dilinde "Tek" 1 demek. Türkce: Öküz/ Almanca: Okse, Türkce:Kaz/ Almanca:Gans, Türkce:Göz/ Latince:Okos, Türkce:Parca/ Latince:Part vs. vs. Bu arastirmalari bazi turanci zihniyetli bilimcilerimiz hoslarina giden basarili bütün halklarin Türk kökenli oldugunu söylemek icin kullaniyorlar, ama bu cok sacma. Cünkü 4000 yildan daha eski olan meselelerde "Türk" ismini kullanmak anlamsiz. Ama öte yandan Türklerin gercekten avraysada heryere girip cikip nerdeyse her halka karismis, hepsinin tarihinde bir rol oynamis oldugu da yalan degil. Bu konuda yazdigim bazi maddeler: Ön bulgarlar, Hiung-nu - okumani tavsiya ederim. "Tengri"nin etimolojik aciklamasini yanlis anlamissin. "Memnun kalmak" anlamina gelmiyor; "Teng" hecesi eski Türkcede "Dön" hecesi demek. Eski Türklerin inancina göre Gökyüzü Ülker yildizlarina bagli olarak bunlarin etrafinda dönüyordu. Gökyüzü tapilan en yüksek kutsal varlik oldugu icin eskiden "Gök" anlamina gelen "Tengri" kelimesi "Tanri" anlamini aldi. Bunlar maddeden yeterince aciklanmis durumda. Bunlarin yaninda daha spekülatif aciklamalara gerek yok. Özellikle Tengri türk tarihi icin önemli bir hasas nokta oldugu icin buraya spetulasyonlar eklemesek iyi olur. Biraz fazla sert eleştirdiysem kusuruma bakma, selamlar. Iyi calismalar --Erdall 19:44, 25 Kasım 2006 (UTC)

selam

Yine de anlaşamadık; bütün diller Türkçe'den çıkmıştır diye yazmamıştım, bunu da anlatmaya kalkışmamıştım. Yeri geldi yazayım; nerdeyse bütün ülkelerden kemik iliği nakli için örnek toplandı, bu örnekler elbette genetik olarak incelendi. (Sanskritçe gen, Turanca kan. Geni bozuk = Kanı bozuk) Batı Anadolu'daki Oğuzlar/ Türkmenler ile Azerbaycan'daki Türkmenler'in en yakını olan topluluk kim çıktı dersiniz? Çekler.

Şimdi Türk diye adlandırdığımız toplulukların anayurdu Yayık Dağları'dır, Orta Asya değil. Şimdi Mongoloid diye adlandırılan Magami Irkı ile melezleşenler çekik gözlüdürler. Türkler açık renk saçlı, açık tenli, açık renk gözlüdürler.

Suomerce/Summarca/Sümmerce dingir sözcüğü daha eskidir. Suomerler, Türk değildir. Sümerler'in kurduğu devletin halkı yerli Sami topluluklarıdır, ancak işgalci azınlık yönetici sınıf olan Sümerler idi. Bunların akrabaları gene ayni adı taşıyorlar, Suomi, nedense herkes onlara Fin diyor. Öte yandan Laponlar, Sami topluluğudur ya da Kafkasya'daki Osetler Sami topluluğudur.

Bu yazdıklarım genetik bilimi ile anlaşılır. Tarihteki taraflı-tarafsız, kasıtlı-kasıtsız aktarımlar ile değil.

Yineliyorum, ırklar ile diller ayrı konulardır. Kuzey afrika, Yemen, Filistin, Suriye, Arap değiller ama Araplaşmışlar, Arapça konuşuyorlar.

Birkaç örnek yazmışsın, diller arasında sözcük geçişleri olur demeye getirmişsin, bu yazdığın elbette doğru/toğrı/toorı (=true) ancak benim yazdığım o değildi. Fransızca'dan temel bir cümleyi bu yüzden yazdım. "Il m'a dit" cümlesinin buraya yazdığım açıklamasını Fransızca profesörleri bile bilemezler.

Bak gene birkaç örnek yazayım; yük taşıyan anlamında bir sözcük kullanırız "eşek", odun kesmek için üzerine odun konan alete "eşek" denir. Neden kriko için İngilizler "jack" derler?

"go through", "git doğru" demek, sence neden? Neden Sanskritçe "kata" "kit-mek >>> git-mek" demek?

Neden İnglizce'de ıluk/ılık demek için "luke" deniyor?

Neden Turanca "suw" >>> "sub, su" ile sanskritçe "sae" ayni? Buradan İngilizce "sea" ya da "sail" sözcükleri neden var? Neden Kur'an'da ( ki Sanskrtiçe'dir) Yusuf'un kardeşinin eşyaları içine koyduğu "su kabı" için "suva' صواع" deniyor?

Bunlar arada kamlmış birkaç örnek değil, yalnızca burada binlerce sözcük analizi yapmak istemiyorum.

Sıktıysam özür dilerim. Ayrıca bir şeyi kabul ettirmek gibi bir kaygım olmadığından teng-mek eyleminin anlamı için bir şey yazmadım ama "AN-lam" derken Arapça'daki "ma'nâ معنى " sözcüğünün kökü "ANy عنى" dir, çoğulu "meânî معانى" dir. İngilizce'de neden "mean, menaing" sözcüğü de ayni, neden böyle sence? adrianinos, 26 Kasım 2006

Sana yukarida da coktan hak vermistim bu noktada; bütün diller birbirleriyle akraba. Hangi yöne dogru ararsan daima birseyler bulabilirsin.. (nedense kimse afrikaya dogru aramiyor:-) Herneyse, diller akrabalik derecelerine göre dil ailelerine ayrilirlar. Indo-iran dilleri ile Türk dilleri arasinda ki en mühim fark, erkek kadin ayrimi olmamasi (Ingilizce: He, she, it/ Türkce de sirf : O ) ayrica macarca da da ücüncü kisi ayni türkcede ki gibi "O" . Mogolcada bu ücüncü kisi "Ter". Yani türk dillerinden farkli ama yinede disi erkek ayrimi olmadigi icin yakin (altay dilleri).
Türklerin DNA analizlerine gelince; evet Iran milliyetcilerin görüsüne göre, hatta Türk halklari diye birsey yoktur. Türkler sirf iranlilar ile mogollarin karisimindan olusmus bir milletdir. Mogol milliyetciler görüsüne göre de Türkler yoktur, sadece mogol halklari vardir. Bunlardan bazilari az bazilari cok iranlilarla karismislardir. Ama türk bilimcilere sorarsan bir Türk irki var oldugunu duyarsin. Onlara göre Türkler dünyanin en eski en köklü irkidir, ve tarihte güzel seyler basarmis tüm kisiler ve halklar Türkdür:-) Asil gercekler bunlarin arasinda biryerlerdedir. Örnegin 9'ncu yüzyilda orta asyada büyük bir millet olmus iranli Sogdlar zamanla Türkce konusmaya baslamis ve sonunda Türk olmuslardir. Yani genleri iranli geni ama dilleri ve kültürleri Türkcedir. Öte yandan Macarlar zamaninda toplam üc kavimin birlesmesinden meydana gelmisler; 3 Fino-ugyur kavimi ve 7 Türk kavimi. Bir Türk kavimi olmus olan ON OKLAR bu milleti yüzyillarca yönetmis, zamanla hristiyan olmuslar ve macaristan olusmus. Yani genlerinin büyük bölümü Türk ama kendilerini Türk olarak görmemektedirler. Bunlar gibi daha cok cözülmesi gereken bulmacalar var Türk tarihinde. Bu konular hakkinda ama cok sacmaliklarda yaygin oldugu icin bunlari cok tarafsiz tarif edip güvenilir kaynaklar göstermek bence cok mühim. (Bu kaynaklar Internet'de buldugun bilimciler makaleleri de olabilir. Bu sayfaya bir baglanti vererek sayfada gösterebilirsin: Örnegin böyle Karacay balkar türklerinin kökleri) Eger harhangi bir sorularin olursa yardimci olurum (tartisma sayfama yazmalisin). Umarim sende biraz katkilarda bulunursun. --Erdall 20:04, 27 Kasım 2006 (UTC) (ayrica imza ni sistem otomikman atiyor sen sirf 4 tane ~ isareti koyman lazim) selamlar --Erdall 20:04, 27 Kasım 2006 (UTC)


selam

Bana varolan kimi tartışmaları aktarmışsın, ben onların hepsini silip yeniden bakmanı istemiştim. Genetik diye yazdım, tarihçilerin zırvalarını yazmadım, tarih -henüz- bilim değil.

Oğuz sözcüğünün kökü bildiğin OK'tur, OKLar ile OÑLAR birbiri ile yakın topluluklar, TÜRK adlı toplulukla da yakın bunlar.

Oğuzlar, Türk'e benzer denmesi ( bir Uygur Tigini olan Kaşgarlı Hüseyin oğlu Mahmud, El Kitâbü Dîwâni'l-Lugâti't-Türk adlı kitabında böyle yazıyor, Türk-menend yazıyor) , Türkler ile Oklar'ın yakın olmasındandır.

Temelde yazdığım şu idi, şimdi Türki Diller Ailesi (Türki Tilder Familiyası) dediğimiz dillerin kökeni Altay değil, Ural'dır.

Şimdi Türkler dediğimiz toplulukların anadili de Yafesi ( Japhetic) dilidir.

Yazmaktan vazgeçtim :( İşlerim çok, bu yüzden vazgeçtim. Statükonun doğru olduğu savı üzerinden yazılıyor gibi oluyor, bense bunu umursamam bilime göre derim, oysa olmuyor. Yazım özel olarak sana değil Eedall

adrianinos, 28 Kasım 2006

Bu kullanıcı kendi sapkın fikirlerini islamla ilgili maddelede enjekte ediyor lütfen dikkat edin etrafı zehirliyor değiştir

siz misyonermisiniz islamla ilgili maddelere zehirlerinizi aktarmaktan vazgeçin gayrı müslim iseniz zaten islamla ilgili söz söyleyemezsiniz islamla ilgili madddelere saldırılarınızı durdurmazsanız sizi her yere şikayet edeceğim ve aleyhinizde kampanya başlatacağım sizin islami maddelere eklediğiniz yazılar islama saldırıniteliği taşıyor siz kimsiniz yeni şeyhülislammısınız böyle ahkamkesiyorsunu artık peşinizdeyim meydan boş değil

Merhaba. Maddeye eklediğiniz "Ama fıkıhçıların içinde toz, toprak, su bulunmayan bir uzay mekiğinde nasıl abdest ya da teyemmüm alınacağını açıklayamamaktadır." cümlesinin gereksiz bir uç durumu içerdiğini düşünüyorum. Bu noktadan yola çıkarak pekala denizin altında suyu olmayan bir denizaltını da kaale almalıyız, veya kapalı bir alanda mahsur kalınabilen herhangi bir durum ve yeri de. - Krkzn 13:21, 20 Ocak 2007 (UTC)


Selam Krkzn değiştir

Uzay mekiğinde neden toz olaMAyacağını araştırsak mı ne dersiniz? Anlatmak istediğim abdest ya da teyemmümün "maddi temilik" olmadığı idi. Yoksa fıkıhçılara göre yazayım; diyelim ki su ya da buz, kar .. yok, hava sıcak aşırı derecede de terlemişiz, elimizi toprağa vurup yüzümüze süreresek ne olur? Bu temizlik mi pislik mi? ;)

21 Ocak, 2007

Merhaba adrianinos değiştir

Yazdıklarını okudum gayet mantıklı ve düzgün. Öncelikle birşey öğrenmek istiyorum, Arap dilini hangi seviyede bildiğini öğrenebilirmiyim? Namazın 3 Vakit olduğunu biliyorum çok uzun zamandır. Seninde benimle aynı fikirde olduğunu gördüğüme memnun oldum.


Selam adsız değiştir

Arap'tan daha iyi biliyorum.

adrianinos, 21 Ocak 2007


Merhaba adrianinos, ben soruyu sorarken kim olduğumu belirtmeyi unutmuşum, pardon. Öncelikle benim isteğim şu ki Varaka bin Nevfel maddesi beni çok uğraştırdı. Kaynaklar belittim gösterdim, bir yığın gariplikler oldu. Benim isteğim şuki bu maddenin arapçasında neler yazıldığını öğrenmek istiyorum. 56 yaşında El-ezher üniversitesinden mezun bir beyle konuştuğum bana Rahman kelimesinin arapça Güneş le alakalı olduğunu ama güneşten gelen gibi bir tercüme yapılamıyacağını söyledi. Rahman arapça tam karşılığı nedir? Rahman kelimesinin tüm dünyada yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Yardımcı olursan memnun olurum.--Kullanıcı:Astrolog 23.01. 2007 saat:20:33 gönderildi

Çok ilginç oldu şimdi, seni unutmuştum. 6666 Ayet olmadığını sen bana yazmıştın. Kusura bakma şimdi anladım, hatırladım.

Tekrar merhaba, sana "Kusura bakma şimdi anladım, hatırladım. Sorumu da boşver, önemi kalmadı." dememe rağmen bana mesaj yazmışsın teşekkür ederim. Mesaj sayfana girip yazılanları okudum, ilginç geldi. 19 sayısı, melamilik, astroloji. 19 sayısıyla ilgili neler bildiğini merak ediyorum :) Tarihsel bir bilginin doğruluğuna ulaşmak çok zor. --Kullanıcı:Astrolog 24.01. 2007 saat:16:16 gönderildi


Evet, benimle takma adım arasında bir ilişki var tabiki, o ilişkiyide bulmak çokda zor değil aslında:). Varaka bin Nevfel hakkında arapça vikipedi'de ne yazıldığını sormuştum, halen net bir cevap alamadım. Eğer bu maddenin doğru bir şekilde geliştirilmesine yardımcı olursan memnun olurum. --Kullanıcı:Astrolog 26.01. 2007 saat:13:04

adrianinos bana gönderdiğin mesajı okudum, benim asıl bilmek istediğim Varaka bin Nevfel tarafından Hz.Muhammed'in eğitilip eğitilmediyle ilgili bir bilgi varmı? varsa nedir onu öğrenmek istiyorum.

Birde şöyle birşey var! Diyanet in yayınladığı Kuran'ı Kerim Besmele ile başlıyor, aslında bütün Surelerin başına önce euzubillahiminiseytanirracim gelmesi gerekirken sadece besmele'nin yazılması sencede garip değilmi? Bana en önemli yazılması gereken şeyin birçok Kuran tercümesinde olmadığını gördüm. Aslında euzubillahiminiseytanirracim ve sonra besmelenin yer aldığı bir Kuran tercümesi görmedim desem daha doğru olur.

Birde besmele 19 harf'ten oluşuyor acaba arapça euzubillahiminiseytanirracim kaç kelimeden oluşuyor? --Kullanıcı:Astrolog 27.01. 2007 saat:12:09

selam

Besmele için şunu üzüntüyle yazıyorum, çoooooooooook yanlış olarak 18 harf olarak yazarak bütün İlahi Kodlamayı hiçe sayanlar var, örnek olarak Said-i Kürdî, hiç bir şey bilmediği gibi bunda da saçmalamış. Bu 18 harfli besmeleyi de eski bir yazılı kaynaktan şöyle aktarmış; بسم لله الرحمن الرحيم >>> ب س م ل ل ل ه ا ل ر ح م ن ا ل ر ح ي م Oysa bu yazımda da Allah değil, Alllah, üç l ile yazmışlar, neden l (lam) üzerinde "şedde" denen işaretle iki l yazmış oluyorlar. Bir le yazdıktan sonra bir de şeddeli le yazınca, toplam üç le oluyor. Ama bu 18 harfli besmeledeki İlahi Kodlmayaı bozan 3 le konusundan çok Allah yazarken baştaki Elif harfinin konmamasıdır.

Bahsettiğin 19 Harfli yazımın yanlış olanı gene üç le iledir ki şöyledir; بسم الله الرحمن الرحيم . Üç le olmaksızın yazalım, ama dikkat bu yazımda lam-elif لا denen aslında ince l olan harfi tek sayacaksın بسم اللاه الرحمن الرحبم >>> ب س م ا ل لا ه ا ل ر ح م ن ا ل ر ح ي م .

Ayrıca 21 harfli yazılışı da vardır; bu da kodlamayı bozmaz; باسم اللاه الرحمان الرحيم <<< ب ا س م ا ل لا ه ا ل ر ح م ا ن ا ل ر ح ي م .

Bunu şu yüzden yazdım; "İlahi Kod" dediğim "19 mucizesi" diye anlatılan çoğu safsata olan şey değil.

--Kullanıcı:adrianinos 27.01.2006

  • Merhabalar,

Vikipedi'de uyulması şart olan çeşitli ilkeler ve politikalar vardır. Abdest maddesinde yaptığınız değişiklikler Vikipedi:Beş temel taşı sayfasındaki kurallarımızı ihlâl etmektedir. Konuyla ilgili tartışmada yaptığınız değişikliklere dair cevaplar da gelmiştir. Lütfen özgün araştırma, VP:TBA ihlâli (veya kaynaksızlık) gibi özelliklere sahip değişikliklerde bulunmayınız. Ayrıca maddenin topluluk tarafından kabul edilen, Vikipedi'nin temel ilke ve politikalarıyla uyumlu sürümünü ısrarla kendi sürümünüze değiştirmeyinizdir. Ayrıca 3-geri dönüşün de yasaklanmış bir davranış olduğunu hatırlatmak isterim. Teşekkürler, iyi çalışmalar... - Noumenon mesajkatkılar 13:39, 23 Ocak 2007 (UTC)

Rahman kelimesi değiştir

selam,

Rahman kelimesi, Eski Mısır'ın Ra kelimesi ile bir kökten bu doğru ANCAK, Eski Mısır'ın kelimeye verdiği anlam yanlış ya da allegorik ( mecazi) anlamı öz anlamı yerine konmuş, "Ra" kelimesi tabiri caiz ise (= deyim yerindeyse) gene mecazla "baba" anlamına gelir, koruyan, esirgeyen, ama gerekli olduğunda sert olan ... gibi. Rahim kelimesi de mecazla "anne" anlamına gelir.

Rahman kelimesi Arapça değildir, çok eskidir, Kur'an'a göre Kur'an'da "Allah" adı duyurulmadan önce kullanılan kelimedir.

Ra kelimesinin Güneş anlamına getirilmsinin sebebi; Güneş'in ile Ay'ın erkek tanrı, dişi tanrı yerine konmasındandır. Şamaş ile Kumara.

adrianinos, 24 Ocak 2007

adrianinos işlerimin yoğunluğundan yazamadım, bana yazdıklarınla ilgili arapça yada ingilizce bir web sitesi önerebilirmisin? Özellikle Rahman kelimesinin gerçek kureyş arapçasında ne anlama geldiğiyle ilgili, özelliklede rahman kelimesinin arapça olmamasıyla ilgili..o zaman yazdıklarının doğruluğuyla ilgili kaynaklar bulmuş olucaz. Rahman o zaman güneşe denk geliyor, Rahim ismide Ay'a denk düşüyor. Umarım bununla ilgili arapça ve ingilizce bir kaynak çıkar.

Bismillah hir-Rahman nir-Rahim besmele ingilizce sitelerde de böyle yazılıyor, bir çok sitedede Bismillah al-rahman al-rahim bu şekildede yazabiliyor bizim türkçemizdede genellikle böyle okunuyor ir rahman ir rahim . Halbuki bunun Bismillah El Rahman El Rahim olması gerekmezmi? Arapça yazılışı böyleyken Bismillah El Rahman El Rahim

ayrıca bu sitede Allah isminin geçmişi ---Kullanıcı:Astrolog, 29 Ocak 2007, 17:43

Muhamit ben Apt al Lat [değiştir]selam

Bu yazdığın ad, Muhammed bin Abdİllah, birilerinin Allah'ın Elçisi (=Resul al ALlâh, DİKKAT Resulullah yazMAdım.) Efendimiz Muhammed SalatSelam'ın babasına "torpil geçmek" için yazılıyor, yoksa Allah adı Kur'an'dan önce yok. Allah maddesinde yazdığım bütün ayetlere bakmanı salık veririm. Masala göre, Efendimiz SalatSelam, bir gün babasını ve anasını diriltip müslüman yapmış, bu senin bahsettiğin safsata oradan geliyor. Bunu daha önce de ÇOOOOOOOOK yazdım, başka yerlerde, Kur'an'dan önce herhangi bir dilde yazılmış herhangi bir metinde "ALLAH" sözcüğünün bulanın alnını karışlarım.

Örnek olarak, ArapÇI ünlü bir araştırmacı-yazar Prof. Muhammed Hamidullah'ın kitaplarına bak, adam yırtınmış Kur'an'dan önce Arap YAZISI ile yazılmış herhangi bir metin bulmaya ve bulamamış. Neden? Çünki yok.

Örnek olarak Abdullah oğlu Muhammed yazanların neredeyse taptığı Elmalılı M.Hamdi Yazır da yazmış, müslüman olduktan sonra Abd ülLat, Abdü Şems, Abd ül Uzza ... adları Abdullah'a dönüştürüldü diye. Ama olmaz işte, Efendimiz SalatSelam'a tapan müslümanlar babasını da kutsallaştırmak zorundalar.

ARAP YAZISI, ResulUllah SS öldükten sonra ortaya çıktı. En ArapÇI site Suud Kralı Fehd bin AbdilAziz'in sitesi www.qurancomplex.com sitesinin ARAP HARFLERİ ile yazılı kısmında açıklama var ama bu MuahmmedCİler, Araptan daha ArapÇI; kraldan daha kralCIlar. Bu konu ile Muhammed bin Abdullah sayfasındaki tartışmalara yazmıştım ama MuhammedCİlere anlatamadım, üstelik bu yazdıklarım nedense tartışma sayfasından bile silinmiş, Resulullah SS'ın doğum tarihinin belirisiz olduğunu anlatıncaya değin yıldım, hristiyanlara kızar bu MUhammedCiler, neden? Teslis/Üçleme yaptıkları için, oysa bu MuhammedCİlerin hepsi Tesniye/İkileme yaparlar ( Allah + Muhammmed), büyük bir kısmı dörtleme-beşleme... yaparlar Allah + Muhammed + Muhammed'in arkadaşları + Muhammed'in arkadaşlarının arkadaşları + evliya + esfıya ...

adrianinos, 29 Ocak 2007

http://www.qurancomplex.com/Display.asp?section=4&l=arb&f=write00003&trans=

تطور الكتابة العربية عرفت العرب الكتابة في جاهليتها ، وعدَّتها شرطًا في كمال الرجل العربي، مثل معرفة السباحة والرماية وركوب الخيل، وتعود معرفتهم بالكتابة إلى اتصالهم بالأمم المتحضرة في بلاد اليمن وتخوم الشام، فأنشؤوا ممالكهم على أطراف تلك البلاد، وكانت مملكة النَّبَط إحدى هذه الممالك التي قامت على أطراف بلاد الشام في الناحية الشمالية الغربية من شبه الجزيرة العربية (169ق م - 106م) واتخذت البتراء ((سلع )) عاصمة لها، وكانت لهم صِلات بالآراميين؛ فتأثروا بهم، وتحدَّثوا لغتهم، واستنبطوا لأنفسهم خطًا خاصًا بهم عُرف بالخط النبطي، اشتق منه عرب الشمال خطهم الأول، فعرف الخط الأنباري، والخط الحيري، أو الخط المدوّر، والخط المثلث .

محمد طاهر الكردي: تاريخ الخط العربي وآدابه، ط2، مطابع الفرزدق بالرياض، 1402هـ/1982م، 73-74، وفوزي سالم عفيفي: نشأة وتطور الكتابة الخطية العربية ودورها الثقافي والاجتماعي، ط1، وكالة المطبوعات بالكويت، 1400هـ/1980م، 49-52، وعبدالعزيز الدالي: الخطاطة (الكتابة العربية)، مكتبة الخانجي بمصر، 1400هـ/1980م، 22.

adrianinos, 29 Ocak 2007



Allah ile ilgili maddeyi okudum,

TaHa Suresi, 108 ve 109. ile Furkan Suresi, 26. ayette Sur'a üfürüldüğü gün, mahşer günü ve hesap günü için gene "Rahman" adı yazıldır, çünkü Kur'an'dan önceki zamanlarda "Allah" sözcüğü yoktur.

Kur'an'dan önceki zamanlarda "Allah" sözcüğü yoktur yanlışmı anladım, Allah kelimesi çok öncelere dayanan ve var olan bir isim değilmi?

Nitekim, [Meryem Suresi 19/18,26,44,45] ayetlerinde Meryem مريم (Maria םאריא) SS, Zekeriya زكريا(Zacharia זכריא) SS, İbrahim ابرهم(Abraham אברהם) SS konuşurlarken sürekli "Rahman" sözcüğünü kullanırlar, Allah sözcüğünü bilmemektedirler. Zuhruf Suresi, 45.ayette Muhammed SS'a hitaben " senden önce gönderdiğimiz resüllere sor, Rahman'dan başka tapılacak ilahlar kılmış mıyız?" denmekle, gene Kur'an'dan önce "Allah" sözcüğünün duyurulmadığı görülmektedir.

Burdada bilinmediği yazılı, halbuki Muhammed in babasının ismi ;

Abd-Allah ibn Abd-el-Muttalib bin Haşim bin Abdül Menat(عبدالله بن عبد المطلب ابن هاشم بن عبد مناف بن قصي بن كلاب بن مرة بن كعب بن لؤي بن غالب ابن فهر بن مالك بن النضر بن كنانة بن خزيمة بن مدركة بن الياس بن مضر بن نزار بن معد بن عدنا :Tüm soy ağacı arapça),

değilmi, zihnimmi yoruldu...okuduklarımı yanlışmı anlıyorum?


Bana verdiğin cevapla soru arasında ilişki göremedim, bana gönderdiğin linklede sorum arasında bir ilişki göremedim. ---Kullanıcı:Astrolog, 30 Ocak 2007, 00:07

Sevgili Adrianinos Cevabın beni Mutlu etti ancak, özür olurmu!!! değiştir

Cevap açık da ben işin uzmanına göre yazmışım, özür. MS 650 yılı (MS 632'de öldü) itibariyle Muhammed SS'ın babasının adının AbdUllah olduğunu yazan HİÇBİRŞEY YOK.

yazmışsın. Öncelikle şunu belirtmek isterim, bilgilerin yanlış aktarımlarla ve doğrularla dolu. Bu mesajında hatalar var, lütfen kusurma bakma. Lütfen yazdıklarını bir daha oku, sonra araştır ve bana tekrar yaz Lütfen..Sen doğruları bulma yolundasın..belkide az oldu bilemiyorum...Ama desteğe ihtiyacım var.

Seninle birlikte Fatiha Suresini beraber Tercüme yapmamızı istiyorum. İnce, ayrıntılı bir şekilde ..her detaya girilerek, en ince noktaları verilerek , herkezin anlıyabileceği bir Fatiha suresini yorumlamayı teklif ediyorum, tabii senin içinde uygunsa..Ve Sende katılırsan, bende ekler yapıcam. Umarım bu güzel birşey doğurur. İnsanlar anlamadıkları şeyleri anlama şansına sahip olurlar...Sen çok değerli bir insansın... Sevgilerimle... Umarım başladığımız işi tamamlamakta nasip olsun!. Önümüzde açık olsun. ---Kullanıcı: Astrolog

Cevap açık da ben işin uzmanına göre yazmışım, özür. MS 650 yılı (MS 632'de öldü) itibariyle Muhammed SS'ın babasının adının AbdUllah olduğunu yazan HİÇBİRŞEY YOK. Dolayısıyla Allah adı vardı demek için Muhammed'in babasının adı Allah'ın kulu idi demenin de bir anlamı yok, bu ad sonradan yakıştırıldı. Muhammed SS'ın babası Abd ül Lat adında idi. Dedesi Ebu Muttalib (şimdi yanlışlıkla AbdülMuttalib deniyor) bir oğlu daha olursa bu oğlunu Lat'a kurban adamıştı, Hübel putu önünde kurban edilecekti. Ama Ebu Muttalib, oğlunu kurban etmemek için çare sordurdu, en sonunda bir kahineye gidildi, kahine Arap değildi ve sordu bir kişinin kan bedeli nedir? 100 deve dediler, öyleyse 100 deve ile bu oğlan arasında kur'a çekin dedi, kur'a develere çıkıncaya dek bunu sürdürün, develeri kurban edin dedi. Öyle de yaptılar 1000 deveye karşılık oğlan sağ kaldı, çocuğa Abd ül Lat adını koydu. Kureyş kabilesinde Abd ül Uzza, Abdü Menat, Abdü Şems ... gibi adlar da vardı, ama Ebu Muttalib Şeybe oğluna bu adı koydu.

Muhammed SalatSelam ölünce, onun babasının gavur olmasını nedense kendine yediremeyneler, güya Peygamber'in ana-babasını diriltip müslüman yaptığını savladılar, bu kulağa ve MuhammedCiliğe hoş gelen safsata yüzünden Abd ül Lat, AbdULlah oluverdi.

Örnek olarak yazayım ne siyerde, ne hadis kitaplarında Muhammed SalatSelam'ın sünnetli doğduğu ya da sünnet olduğu yazmaz, bunu MuhammedCilere anlatmanız imkânsızdır, ama böyledir. İlahiyatçıları sıkıştır istersen, sana bunun bir Yahudi adeti olduğunu söyleyeceklerdir ama gene de hiçbiri Peygamberin kendisinin sünnetli doğduğu ya da sonradan sünnet olduğu ile ilgili birşey bulamayacaklardır, yalnızca sünnet edilme işinin Medine'de olduğunu söyleyeceklerdir ki bu da çok doğladır, Medine ( Yesrip) yarısı Yahudi olan bir şehirdir.

adrianinos, 30 Ocak 2007

selam Astrolog

Ama tuhaf bir şey yazmışsın, mesela İslam Ansiklopedisi Muhammed bin Abdullah yazıyor diye bu doğru demek değil, öncelikle Kur'an'dan önce ARAP YAZISI ile yazılmış herhangi bir şey yok, bulanın alnını karışlarım. Herhengi bir siyerci/İslam tarihçisi bulup sorabilirsin, İslam tarihi ile ilgili en eski kaynak nedir, hangi yıl yazılmıştır, dahası bu Resulullah SalatSelam öldükten 200 yıl sonra yazılmış kitabın orijinali elde var mı? DİKKAT orijinali olsa bile 200 yıl sonra.

Benim araştırmadığım kanısına nasıl vardın bilmiyorum, siyer, tefsir, hadis, fııh ... dersi okudum ayrıca. Hariçten gazel okumuyorum.

Resulullah Efendimiz SalatSelam'ın adı bile Muhammed değil, Muhamit. Muhammed Kureyş şivesindeki söylenişi, iyi hatırlayın, dede Ebu Muttalib (şimdi yanlış olarak, üstelik siyerde hem Ebu Muttalib, hem de AbdülMuttalib yazdığı halde, AbdülMuttalib deniyor.) torununa adını koyduğunda Kureyş itiraz etti, böyle bir ad duyulmuş değildir dediler. Bunun sebebi adın Arapça ( İsmailoğlu dilinde) olmaması idi. Efendimiz SalatSelam'ın annesi Yesrip'ten Nennaceler ( Araplar Benu Neccar derler)'dendir. Yesrip, Yemen Serabı demektir, Evs ve Hazreç Yemenli'dir Arap değildir. Ebu Muttalib'in annesi Selma da Yesrip'tendir. Prof MUhammed Hamidullah'ın Ebu Muttalib'in adı olan Şeybe'nin "sarışın" anlamına geldiğini, Araplar'da "sarışın" kimsenin bulunmadığını neden yazıyor, sence? Prof Hamidullah başkalarının cesarte edemediklerini yazıyor,. O denli AapÇI olmasına rağmen Kur'an'dan önce ARAP YAZISI ile yazılı bir şey bulamamaktan yakınıyor, üstelik Dünya'da her yeri gezdi bunun için, Türkiye'deki arşivleri bile altüst etti.

Lütfen bir daha araştır derim.

adrianinos, 31 Ocak 2007



Selam adrianinos,

Değerli bilgilerin ve yazdıklarından dolayı çok teşekkür ederim. Yadıklarımı geri alıyorum. Şimdi Fatiha Suresi'ni tercüme edelim derken, Fatiha suresinin inen ilk ayet olmadığını, ilk ayetin Alak suresi olduğunu biliyordum. Ama bilmediğim şey ise senin bana yazdığın;

Senin Fatiha dediğin Hamdele suresi ise, şundan ibarettir, yalnızca bu kadar gelmiştir, daha sonraki kimi vahiyler buna ardına eklenmiştir.

euzü billah bismillah

" el hamdü li Allahi Rabb il alemine el Rahmani el Rahimi Maliki yevm el dini " sadaka

Bundan sonrası şimdi Tebbet ya da Ebi Lehep denen surenin devamıdır.

Hamdele Suresi ile Tebbet'in sonunun birleştirilmesi ile elde edilen metin bir duadır.

Hamdele Suresi ile Tebbet'in sonunun birleştirilmesi ile elde edilen metin bir duadır. yazmışsın. o zaman herkezin bildiği Fatiha suresi diye bir Sure yokmu aslında!!!Lütfen biraz daha ayrıntıya girebilirmisin?


TEBBET SURESİ 1. Elleri kurusun Ebu Leheb’in; zaten kurudu ya.

2. Ne malı kurtardı onu ne de kazandığı.

3. Alevli bir ateşe yaslanacaktır o.

4. Karısı da öyle.

5. Odun hamalı olarak. Gerdanında bir ip olacaktır onun, en sağlam fitillisinden.

İNFİTAR SURESİ (Resmi Sırası : 82 / İniş Sırası : 82) 1. Gök çatlayıp yarıldığı zaman,

2. Yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman,

3. Denizler fışkırtıldığı zaman,

4. Kabirler deşildiği zaman,

5. Benlik bilmiş olacaktır önden gönderdiğini de arkaya bıraktığını da.

6. Ey İnsan! O sonsuz cömertliğin sahibi Rabbine karşı seni gururlu kılan nedir?

7. Rabbin ki seni yarattı, düzenledi, en güzel ölçülerle şekillendirdi.

8. Dilediği herhangi bir biçimde seni oluşturdu.

9. Hayır, iş sanıldığı gibi değil. Siz dini yalanlıyorsunuz.

10. Ve şu kuşkusuz ki, sizin üzerinizde koruyucular-bekçiler var.

11. Çok değerli yazıcılar,

12. Bilirler yapmakta olduğunuzu.

13. Şu da kuşkusuz: İyiler tam bir nimet içindedir,

14. Kötülerse cehennemin ta ortasında.

15. Din günü girerler oraya.

16. Onlar ondan, görülmeyecek şekilde uzaklaşmış değillerdir.

17. Din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir?

18. Evet, din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir?

19. Bir gündür ki o, bir benlik bir başka benlik için hiçbir şeye güç yetiremez. O gün buyruk yalnız Allah’ındır.

İNFİTAR SURESİ (Resmi Sırası : 82 / İniş Sırası : 82) 8 + 2 = 10 ve 19 Ayetten oluşuyor. Belki 19 Ayette değildir, bilmiyorum. Fatiha Suresine dönelim. Böyle bir sure varm? Yoksa Fatiha diye bir Dua'mı var? Biraz daha açıklayıcı olursan çok memnun olurum.

euzü billah bismillah " el hamdü li Allahi Rabb il alemine el Rahmani el Rahimi Maliki yevm el dini "

Fatiha suresi bundan mı ibaret sadece?

--Kullanıcı:Astrolog 31 Ocak 2007 saat: 14:20

Fatiha Suresi ve Alak Suresi değiştir

Fatiha Suresi nedir? selam Astrolog

Fatiha, açılış, suresi şimdi Alak denen suredir, siyer ile hadisi karıştır iki parça halinde gelmiştir, kesintisiz değil. Ayrıca üçünü vahiy olan şimdi Kalem suresinin ilk ayeti diye dizilmiş kısım ile; euzü billah bismillah "ikra bismi Rabbi ke ellezi halaka, halaka el insane min alakın ikra. ve Rabbü ke el ekremi ellezi alleme bi el kalemi alleme el insane ma lem ya´lem nun ve el kalemi ve ma yesturune." sadaka

"Oku, ile adı Rab senin ki yarattı, yarattı insanı tan alak bir oku. ve Rab senin Ekrem ki ta´lim etti ile kalem ta´lim etti insana o şeyi medi bil nokta (. 0) ve kalem/çizgi (-) ve satırlar/yazar/çizer." Doğru oldu.

"Oku! Rabbinin adı ile ki O yarattı. Yarattı insanı bir alaktan. Oku! Ve Ekrem Rabbin ki kalmi öğretti, insana bilmediği nesneleri öğretti ve noktayı/0'ı ve kalemi/çizgiyi/1'i ve satırladıklarını."

Senin Fatiha dediğin Hamdele suresi ise, şundan ibarettir, yalnızca bu kadar gelmiştir, daha sonraki kimi vahiyler buna ardına eklenmiştir.

euzü billah bismillah

" el hamdü li Allahi Rabb il alemine el Rahmani el Rahimi Maliki yevm el dini " sadaka

Bundan sonrası şimdi Tebbet ya da Ebi Lehep denen surenin devamıdır.

Hamdele Suresi ile Tebbet'in sonunun birleştirilmesi ile elde edilen metin bir duadır.

Kullanıcı:adrianinos, 31 Ocak 2007

selam

Fatihat Suresi; şimdi Alak denen suredir ancak bir problem var, şimdiki Alak Suresi'nin yalnızca ilk 5 ayetidir (ayet derken gene şimdiki ayet tanımına göre yazıyorum)onu da yazmıştım zaten; aslına bu ilk iki vahiydir.


euzü billah bismillah İlk Vahiy "iqra bi ismi Rabbi ke elledhî khalaqa, khalaqa el insâne min ´alaqın iqra." İkinci Vahiy "we Rabbü ke el ekremi elledhî ´alleme bi el qalemi ´alleme el insâne mâ lem ya´lem"

Üçüncü Vahiy ise şimdiki Kalem Suresi'nin ilk 6 ayetidir ki 2. Sure olan Kalem Suresi de yalnızca bu kadardır.

euzü billah bismillah "nûn we el qalemi we mâ yesturûne mâ ente bir ni´meti Rabbi ke bi mecnûnin we inne le ke le ecren ghayre memnûnin we inne ke le ´alâ khuluqın ´azîmin fe se tübsıru we yubsırûne bi eyyi küm ül meftûnü "

3. Sure olan Müzzemmil ilk 8 ayet ile sondaki 20. ayettir, aradaki 9-19 ayetleri başka surelerin ayetleri. Böyle gider.

Gelelim soruna; evet Hamdele Suresi şundan ibarettir; euzü billah bismillah

" el hamdü li Allahi Rabb il alemine el Rahmani el Rahimi Maliki yevm el dini " sadaka

Şimdiki hali ile, demek istediğim şu "Besmele + Hamdele Suresi + Tebbet (Ebi Lehep) Suresi'nin sonu [iyyâ ke na´büdü we iyyâ ke neste´înü ihdi nâ el sırât al müsteqîme sırât elledhîne en´am te ´aley him ghayr il maghDHûbi ´aley him we lâ el DHâllîne] + Ammin" bir DUAdır. Sonundaki "ammin" sözcüğü ayet olmadığı için namaz içinde okunaMAz.


Kullanıcı:adrianinos, 1 Şubat, 2007


El-Ezher üniversitesinden Mezun yaşlı bir beyle konuştuğumda aramızda bir tartışma çıkmıştı, o inen ilk surenin Kalem suresi olduğunu bende Alak olduğunu söylemiştim...O kalem , ben alak dedim...sonra baktım Kalem suresi olarak ta alak suresi anılabiliyormuş. Şimdi Peygamberimizin hadislerde bahsettiği Kuran'daki en değerli sure olarak Bahsedilen sure aslında Alak suresinin ilk 5 Ayetimi oluyor??? Burası çok önemli o zaman bütün Müslüman alemi Namazda aslında sure değil, Fatiha adı verilen bir dua okumuş oluyor.

Bu durumda bizim bütün okuduklarımız, aktarılanlar baştan sona hatalarla dolu demektir. Buda oldukça üzücü bir durum. Peygamberimizin hadislerde bahsettiği Asıl Kuran-ı Kerim'in bütün özünü toplayan sure aslında Günümüzde bildiğimiz Alak suresinin ilk 5 Ayetimi oluyor. Birde şöyle bir durum olduğunu düşünüyorum, bu surenin ilk 5 Ayeti indirildikten bir müddet sonra Vahiy gelmesi kesiliyor. Sonrasında Ebu cehil Muhammed e kızarak onu tehdit ediyor ve eğer bir daha seni secde ederken görürsem, seni öldürürüm gibi birşeyler söylemesi üzerine, bu surenin devamı geliyor..

6. İş sanıldığı gibi değil. İnsan gerçekten azar:

7. Kendisini her türlü ihtiyacın üstünde görmüştür.

8. Oysa ki, dönüş yalnız Rabbinedir.

9. Gördün mü o yasaklayanı,

10.Bir kulu namaz kılarken.

11.Gördün mü! Ya o iyilik ve doğruluk üzere ise?!

12.Ya o, takvayı emrediyorsa.

13.Gördün mü! Ya şu yalanlamış, sırt dönmüşse.

14.Bilmedi mi ki Allah gerçekten görür!

15.İş, sandığı gibi değil. Eğer vazgeçmezse yemin olsun, o alnı mutlaka tutup sürteceğiz.

16.O yalancı, o günahkar alnı.

17.Hadi çağırsın meclisini / kurultayını!

18.Biz de çağıracağız zebanileri!

19.Sakın, sakın! Ona boyun eğme; secde et ve yaklaş.

Şimdi 18.ci Ayette ;

18.Biz de çağıracağız zebanileri!

deniliyor. Zebani Cehennemde bulunur. Mesela Meleklerden bir ordu da gelebilirdi, ama zebanileri diyor!!! Bu Dünya aslında bir cehennem olmasın!!. Değerli görüşlerini bekliyorum.

Kullanıcı:Astrolog, 1 Şubat, 2007 13:54

selam

Nereden başlasam?

Resulullah SalatSelam'ın ne dediğini ne yaptığını doğru olarak aktaran elimizde hiçbir şey yok, vahiy katiplerinin yazdığı orijinal siyer vardı, Emeviler imha ettiler, bu orijinalden aktarımlar da tahrif edildi. Elde bulunan tahrif edilmiş siyer ve BÜTÜNÜYLE UYDURMA olan hadis kitapları, Efendimiz SalatSelam'dan 200 küsur yıl sonra yazıldı,üstelik bu yazılanlar da elde yok, bunlardan yapılan aktarımlar var. Dolayısıyla HADİS denen metinler Resulullah SalatSelam'ın değil.

Siyer'de Resulullah SalatSelam'ın "Fatihasız namaz olmaz" ve " Fatiha yedi ayettir" dediği yazılıdır. Doğruluğu tartışılır.

Kalem Suresi'ne Alak Suresi de dendiği nereden okuduğunu buraya yazar mısın? Ben zaten Alak Suresi'nin asıl adının Fatiha Suresi olduğunu ve bunun da şimdiki Alak Suresi'nin ilk 5 ayeti + Kalem Suresi 1. ayeti olduğunu yazmıştım.

adrianinos, 1 Şubat 2007



Zebaniler nerede?

Selam

Sırasını yazmadan yazıyorum;


Tebbet (Ebi Lehep) Suresi aslında şu; şimdiki Alak Suresi 11-19 arası + şimdiki Kalem Suresi 7-16 arası + şimdiki Kalem Suresi 34-47 arası + şimdiki Müzzemmil 9-14 arası + şimdiki Müddessir 11-31 arası + şimdiki Tebbet Suresi + şimdiki Fatiha iyyâke'den sonuna değin.

Bunu neden yazdım?

Zebaniler Cehennemler'e girerse CEHENNEMLER YANAR, Cehennemler'in EBEDİ olan alt katmanlarına SİCCİN denir, üst katmanlarda cezasını çekenler çıktıktan sonra, SİCCİNin ağzı (alt katmanlar, kazan ) ebediyen kapanır, bir de bu KAZANın ( SİCCİNin) altında KAZANI KAYNATAN SEKAR vardır, 19 ZEBANİ bu SEKAR'ın görevli ZULMANİ MELEKLERİdir.

Zebaniler de melektir. Melekler, Kainat'ın programıdırlar, mantık-matematik devreleridirler, insanda var olan akıl onlarda yoktur.

adrianinos, 1 Şubat 2007

Besmelenin 23 harfli imlası değiştir

Yazmanı isterim tabiki, ayrıca şöyle demişsin;

Zebaniler de melektir. Melekler, Kainat'ın programıdırlar, mantık-matematik devreleridirler, insanda var olan akıl onlarda yoktur.

Ben sokağa çıktığımda insan göremiyorum...senin görebilmen ne güzel. Ayrıca insanlara baktığımda konuştuğumda akılda göremiyorum, senin görebilmen çok güzel birşey. Melamilikle alakandan da bahsedersen memnun olurum.


Selam Astrolog

Beşerin HEPSİNDE AKIL vardır ANCAK AKLETMEK HEPSİNDE YOK, bunu demek istedi isen, hemfikiriz. AKLETMEK kimsinde hastalık olabilir de kimileri hasta olmadığı halde başkalarına akıllarını emanet ettikleri, AKLETMEDİKLERİ için, Allah'ın YALNIZCA BEŞERe verdiği AKIL nimetine şükretmeyip küfrettikleri (küfür sözcüğü şükür sözcüğünün tersidir, şimdi Türkçe'de yanlış olarak "sövgü" anlamında kullanılıyor) için AKLı olmayan cinler, hayvnalar, bitkiler... gibi olmayı tercih ediyorlar.

Melamilikla ilgim yalnızca, sözcük anlamı iledir, yoksa Melami ya da Melameti kavramı altında birleşen bir sürü doğru yolda ya da sapık mezhep, tarikat, cemaat ... vardır.

"İnsan kendisini öteki insanlardan daha değerli görmemeli" demek kadar Melami'yim.


adrianinos, 1 Şubat 2007

"İnsan kendisini öteki insanlardan daha değerli görmemeli" demek kadar Melami'yim.

Zaten en güzelide bu yazdığın. Peki Fatiha Suresi le ilgili birşeyler yapmak istiyormusun?.


selam

Anlamadım fatiha ile ilgili ne yapmalıyım?

adrianinos, 2 Şubat 2007


Fatiha suresi ile ilgili vikipedide bir değişiklik yapmayı düşünüyormusun? Orda yazılanların kaçını doğru buluyorsun? Bu arada Kur'an-ı Kerimin ne kadar değiştirildiğini düşünüyorsun?

astrolog 2 şubat 2007 saat:21:14


selam

Elimizde bulunan Mushaf, sure, ayet sırası karışık, sure-ayet sayısı değiştirilmiş, uzun ünlüler için "med harfleri" eklenmiş, imlâsı Kureyş şivesine oturtulmak istenmiş haliyle, Kureyş kabilesi 28 harfle konuşabilme ÖZÜRLÜ olduğu için 38 harfin 28'e indirilmiş hali ile SURE YA DA AYET olarak EKSİĞİ YA DA FAZLASI olmayan bir Kur'an'dır.

adrianinos, 3 Şubat 2007

Tekrar selam, verdiğin bilgiler için teşekkür ederim. Peki bu sitede yayınladıkları bilgiler için ne dersin ( islam karşıtı bir sitede olsa )?

Kuran'ın Orijinalleri Yakıldığı İçin Şimdi Yok...diyorlar!.

Gönderdiğim linkte şöyle bir aktarımda bulunmuşlar;

Ibn Ömer diyor ki: "Hiçbiriniz, Kuran'ın tümünü aldım (elimde bulunduruyorum) demesin. Bilemez ki, Kuran'ın çoğu yok olup gitmiştir. 'Ne kadar ortada varsa o kadarını elimde tutuyorum' desin yalnızca." (Bkz.Suyuti, el İtkan, 2/32.)

Daha çok araştırma yapıyorsun, ama kesin bir yargıya gitmek imkansız gözüküyor. Senin yazdıklarından da şunu anlıyorumki elimizde karman çorban edilmiş bir Kuran var.

Bugüne kadar bu kadar çok kitap okudum hiç 38 harfli arapçayla ilgili bir yazıya şahit olmamıştım. Peki bununla ilgili bir kaynak gösterebilirmisin? Kullanıcı:Astrolog 3 Şubat 2007 saat: 18:52

Bana gönderdiğiniz mesaja besmele ile başlamanıza bakılırsa oldukça dini bütün bir arkadaşımızsınız. O nedenle anlayacağınız şekilde söyleyeceğim. "Allah rızası için maddeleri katletmeyin". --Abuk SABUK 18:50, 3 Şubat 2007 (UTC)

38 harfli arapçayla ilgili değiştir

Daha çok araştırma yapıyorsun, ama kesin bir yargıya gitmek imkansız gözüküyor. Senin yazdıklarından da şunu anlıyorumki elimizde karman çorban edilmiş bir Kuran var.

Bugüne kadar bu kadar çok kitap okudum hiç 38 harfli arapçayla ilgili bir yazıya şahit olmamıştım. Peki bununla ilgili bir kaynak gösterebilirmisin? Kullanıcı:Astrolog 4 Şubat 2007 saat:19:15

selam

Sami dilleri (Semitic Languages) konusunda, başta iki problem var;

Öncelikle Hami dilleri ( Hamitic Languages) ile Sami dilleri bir aile sayılıyor, ikincisi ise ilk alfabenin Fenike alfabesi sayılması problemi.

İlk alfabe Fenike yazısıdır diyenler, bu alfabenin Eski Mısır'daki hiyeroglif >>> hieratik dönüşümden sonra çıktığını da diyorlar, ama bir problem var madem ki öyle neden 22 harfli? Neden şimdi Sami bir dil sayılmayan kökünde Hami de olmayan Eski Mısır dili (Kıbtî, Coptic) ses düzenine göre alfabe olduğunu varsayıyorlar?

Arap alfabesi, Nıbtî ( Nabat, Nabatean) alfabesidnen çıkmadır, Nıbti alfabesinde aslında 38 harf vardır AMA Fenike dolayısıyla Arami-Süryani/İbrani yazısını kutsallaştıran Yahudi-Hristiyan kabulü yüzünden bu 38 harften kimileri başka harflerin farklı yazılışı kabul edilmiştir, meselâ Nıbti alfabesine bakın, b sesi için birden çok harfi vardır.

Arap yazısı için yazdıklarımı bir daha okursanız görülecektir.


adrianinos, 5 Şubat 2007

Sevgili Adrianinos Bu mesajda yazılanlar epey ilgimi çekti, şu sarışınlık, Arapçanın olmaması ve ismin yabancı olması gibi konular. Bunların bulunduğu kitapların ismini yada internet ortamında nerden ulaşılabileceğimi söylersen sevinirim (lütfen Türkçe olsun:)--Erdem Şenol 23:59, 4 Şubat 2007 (UTC)


selam

Bir yanlışı hemen düzelteyim ARAPÇA YOK demedim, ARAP YAZISI YOK dedim.


--Kullanıcı:adrianinos 5 Şubat 2007

Abdullah değiştir

Muhammed peygamber'in babasının adı Abdullah, yani "Allahéın oğlu". "Allah" veya "Ullah", İslam öncesi putperest düzende Kureyş kabilesinin en büyük tanrısının adıdır. Kureyş'ten gelen Muhammed'in dininin tanrısının adının da Allah olması da ilginç bir tesadüf, veya tesadüf olmadan ilginç. Khutuck msj 12:29, 5 Şubat 2007 (UTC)

selam

Yazdıklarınız yanlış, öncelikle "Allah" sözcüğü Kur'an'dan önce herhangi bir dilde, herhangi bir zaman ya da yerde kullanılmış ya da bilinen sözcük değil. İkinci olarak " abd Allah >>> abd Ullah" tamlaması da "Allah'ın kulu" demeye gelir "Allah'ın oğlu" anlamına gelmez.

Birinci yanlışınız için şunu yazayım, Kur'an'dan önce herhangi bir yerde ya da dilde "Allah" yazan bir metin bulmazsınız, olduğunu da kimse savlayamaz. Yalnızca Kur'an; iniş sırasında 5. Sure olan şimdi Fatiha Suresi denen asıl adı Hamdele Suresi'nden sonra, geçmişteki toplulukları anlatırken, birebir konuşmayı aktarmadığı yerlerde, o toplulukların "Allah"'ı inkar ettiklerini yazar. Ama Kur'an; birebir konuşmalarda Kur'an öncesi toplulukların ağzında "Allah" yerine "Rahman" sözcüğü kullanılır. Bu şunun gibidir, bir Amerikalı "In God we trust" diyorsa, bunun çevirisibi soran birine " Biz God'a inanırız" diye çevirmeyiz de "Biz Allah'a inanırız" diye çeviririz ya işte öyle. Bunun açık örneği Kur'an'da Neml Suresi 29 ile 30. ayetinde geçer; Süleyman Nebi, Saba Ecesi Belkıs'a bir "kitap" gönderir. Belkıs bu "kitab"ı yönetici meclisine anlatırken "bana bir kitap gönderildi o Rahman Rahim Allah'ın adı ile başlıyor" der. Oysa ne Süleyman'ın ne de Belkıs'ın dili Arapça değildir, böyle bir şey yazması da mümkün değildir, yalnızca Süleyman Nebi'nin gönderdiği "kitap"ın dili ile yazılan metnin Arapça'ya çevirilmesinden ibarettir.

İkinci yanlışınız için HİÇBİR YAZILI KAYNAK bulamazsınız, yalnızca orientalistlerin ( müsteşrık ya da şarkiyyatçı) tahminlerini bulursunuz.

Bu konudaki en büyük yanlış "ALlah" sözcüğü için Aramice/Süryanice ya da İbranice "lah, laha..." ya da Arapça "ilah" sözcüğünü köken saymaktır.

Bir de dilbilgisi yönüyle hatayı yazayım; Kur'an'a göre "ALlah'ın kulu" demek için "Apt al ALlah" ya da Kureyçe "abd al ALlah" demek gereklidir ama Araplar daha önce bilmedikleri "ALlah" sözcüğünü duyunca bunu kendi dillerine göre hecelmek istediler ve sanki "lah" diye bir sözcüğün artikelli durumu gibi yorumladılar.

İlahiyatçılar'ın bu konudaki hatasının sebebi ise Kur'an'ın "müşrik مشرك " sözcüğü için yaptığı tanımı reddedip, kendi inançalarına göre yeni bir tanım yapmaları yüzündendir.

Kur'an'da "müşriklere sorsan Gökler ile Yer'i kim yarattı? Allah yarattı, derler" ayetlerini YALNIZCA Araplar'a atfettikleri, Araplar'ında putperest(pagan) olamları yüzünden, müşrik = pagan demişlerdir, oysa "pagan" sözcüğünün Arapça'daki karşılığı "şârik شارك" sözcüğüdür. Kur'an'a göre, "Müşrik مشرك" sözcüğü Allah'ın varlığını kabul edip, Allah yanına başka kimse ya da nesneler katana denir, bu kavram için İlahiyatçılar "şirk-i hafi, gizli şirk" derler.

Kur'an'a göre "müşrik" tanımına örnekler yazalım;

Allah + Muhammed Allah + Muhammed + Ashap ( Muhammed'in arkadaşları) Allah + Muhammed + Ashap + Tabiin ( Muhammed'in arkadaşlarının arkadaşları) Allah + Muhammed + Ashap + Tabiin + Evliya ... ...


adrianinos, 5 Şubat 2007

en.wiki Allah maddesi

The word Allāh (الله) is derived from a contraction of the Arabic words al- (the) and ʾilāh (deity, masculine form) — al-ilāh meaning "the god". Cognates of the name "Allāh" exist in other Semitic languages, including Hebrew and Aramaic. ... The word "Allāh" had been used in the Arabic tongue in the pre-Islamic period, which Muslims call Jāhilīyah; it occurs in Arabic classical poetry and was also used by Jews in certain regions (for cognate Hebrew Elōah).


Özet tercüme: Allah kelimesi arapça kelimeler olan al- (the) ve ilah (maskülen formda tanrı, kutsal varlık) kelimelerinden türetilmiştir, al-ilah'ın anlamı (belli, tek) tanrıdır. ... "Allah" kelimesi Arap dilinde islam öncesinde (Cahiliye/Jahiliyah) de kullanılmıştır. Arap klasik şiirinde ve ibranie Eloah (ilah) formatıyla bazı bölgelerde Musevilerce kullanılmıştır.

The pre-Islamic Arabs believed in a host of other terms to signify gods, such as Hubal and al-Lāt, al-`Uzzah, and Manah.[3] Pre-Islamic Jews referred to their supreme creator as Yahweh or Elohim. This view of Allāh by the pre-Islamic pagans is viewed by Muslims as a later development having arisen as a result of moving away from Abrahamic monotheism over time since the building of the Kaaba. The Qur'an transmits a rebuttal to this common belief at the time in the verse "17:40 Has then your Lord (O Pagans!) preferred for you sons, and taken for Himself daughters among the angels? Truly ye utter a most dreadful saying!". Secular historians, meanwhile, have postulated that monotheism is the result of an evolution from henotheism, the belief in a supreme deity as well as various lesser divinities. (See Judaism.) The pagan Arabians also used the word "Allāh" in the names of their children; Muhammad's father, who was born into pagan society, was named "Abdullāh", which translates "servant of Allāh". "Abdullāh" is still used for names of Muslim and non-Muslims (e.g. Christians also used the word, as testified by the Zabad inscription).

The Hebrew word for deity, El (אל) or Elōah (אלוה), was used as an Old Testament synonym for the Tetragrammaton (יהוה), which is the proper name of God according to the Hebrew Bible. The Aramaic word for God is alôh-ô (Syriac dialect) or elâhâ (Biblical dialect), which comes from the same Proto-Semitic word (*ʾilâh-) as the Arabic and Hebrew terms; Jesus is described in Mark 15:34 as having used the word on the cross, with the ending meaning "my", when saying, "My God, my God, why hast thou forsaken me?" (transliterated in Greek as elō-i).

One of the earliest surviving translations of the word Allāh into a foreign language is in a Greek translation of the Shahada, from 86-96 AH (705-715 AD), which translates it as ho theos monos,[4] literally "the one god". Also the cognate Aramaic term appears in the Aramaic version of the New Testament, called the Pshitta (or Peshitta) as one of the words Jesus used to refer to God, e.g., in the sixth Beatitude, "Blessed are the pure in heart for they shall see Alaha." And in the Arabic Bible the same words: "طُوبَى لأَنْقِيَاءِ الْقَلْبِ، فَإِنَّهُمْ سَيَرَوْنَ الله"

vaktim olunca bunu da tercüme ederim. Khutuck msj 15:44, 5 Şubat 2007 (UTC)

selam Çevirisine gerek yok, anlıyorum. Ne yazdığını ve neden ve niçin yazıldığını, yazının altyapısını da biliyorum, ilgi için teşekkür ederim, bu konudan vazgeçtim. Standart müslüman/hristiyan/yahudi kafası değişmez, siz de standart kafada olmasanız da, bu standart kafanın yazdıkalrını bana aktaracaksınız.

Adrianinos (mesaj) 11:08, 28 Şubat 2014 (UTC)adrianinosAdrianinos (mesaj) 11:08, 28 Şubat 2014 (UTC)

Çeviriye gerek yok değiştir

selam, yapılan alıntıda ne yazdığını anlıyorum, çeviriye gerek yok.

Ama ISRAR ediyorum, Kur'an'dan önce Allah sözcüğü yok. Bahsi geçen Arapça İncil, Kur'an'dan sonra yazıldı, bunu da araştır derim. Bir de yeniden yazayım orientalistlerin yakıştırmaları var bu konuda. Lütfen bana ansiklopedik bilgi aktramka yerine net bilgi yazın. Ben Prof. Muhammed Hamidullah'ın kitapalrını önereyim, adam ArapÇI bir adamdır ama yırtındı da bulamadı Kur'an'dan önce yazılmış Arapça bir metni.

adrianinos, 6 Şubat 2007

İşyerinde olduğum için araştırmaya fazla fırsatım yok, vaktim olunca cevap yazarım.Khutuck msj 08:05, 6 Şubat 2007 (UTC)

Merhaba, Muhammed bin Abdullah maddesinde SAV kisaltmasini oldukca detali aciklamissin; istersen onu baska bir basliga tasiyalim. Madde icindeki duzene cok oturmuyor. Ne dersin? Citrat 20:25, 5 Şubat 2007 (UTC)

Merhaba, bu aralar cok sik Vikipedi'ye gelemiyorum ancak ilgili tartismalarin bir kismina baktim. Sikayet ettiginin konularin bir kisminda hakli olabilirsin ancak tartismalara (karsi taraf dahil) duygusal yaklasmamak gerekiyor. Bir kac arkadas da talep etmis; her iddiani "genel kabul goren" referanslarla desteklemen gerekir. Bu tur bir yaklasim her ne kadar burokratik gorunse de tartismalari toparlayabilmek ve uzamamasini saglamak icin elzemdir. Tabii bu konularda saglam kaynak bulmanin zorluklari da cabasi. Tartisma sayfalari bu tur iletisimler icin ayrilmistir; lutfen sabirli olup itiraz edilen degisiklikleri burada ilgililerle tartisin. Spekulatif aciklamalar yada karalamalar genelde maddenin gelisimini baltalamaktadir. Unutmayalim; zamanla madde en dogru halini bulacaktir. Tesekkurler, Citrat 17:39, 6 Şubat 2007 (UTC)

Not: Lutfen tartisma sonuna ~~~~ ile imza atiniz.

Selam GENEL KABUL GÖREN denince, buraya vikipediye gerek yok. Gidelim ayni konu hakkında, ayni verilerle birbirinden apayrı şeyler söyelyen, akedemisyenlerin dediklerinden bir kaçını ya da hepsini buraya yazalım. Ya da İslâm Ansiklopedisi ile oryantalistlerin konu ile ilgili yazdıklarını aktaralım bırakalım. Böyle olacaksa, buraya gerek yok. Burada yalnızca yalan olan, iftira, karalama maksatlı-niyetli olan yada uydurma olanı ayıklamaya çalışmaktır. Bu konuyu yazmaktan vazgeçtim, ilginize teşekkür ederim.

Adrianinos (mesaj) 11:04, 28 Şubat 2014 (UTC)adrianinosAdrianinos (mesaj) 11:04, 28 Şubat 2014 (UTC)

Uyarı ve engelleme notu değiştir

  • Merhabalar,

VP:TBA, VP:D ve VP:ÖAY ihlâlleri sebebiyle engellendiniz. Daha önce VP:T ve bahsi geçen diğer ilkelere dair en azından iki kez uyarılmıştınız. Ayrıca Tartışma:Abdest gibi çeşitli sayfalardaki yorumlarınız kişisel saldırı olarak yorumlanabilir. Vikipedi'nin beş temel taşı, Vikipedi'nin isminden de anlaşılacağı üzere temelini oluşturur ve bu sebeple bunalara uymanız gerekmektedir. İhlâlleriniz dolayısıyla 48 saatliğine, VP:EP #12 ile engellendiniz. Eğer ilke ihlâlini sürdürürseniz daha uzun süreler (veyahut belirli bir noktadan sonra süresiz olarak) engellenebilirsiniz. Lütfen Vikipedi ilkelerine uyalım, diğer katılımcalara dair değil katılımlara dair, saldırı niteliği taşımayacak bir şekilde yorum yapalım ve en önemlisi özgür ansiklopedi kavramının istediğiniz gibi yazabileceğiniz ansiklopedi olmadığının altını çizelim. Teşekkürler, iyi çalışmalar... - Noumenon mesajkatkılar 17:18, 6 Şubat 2007 (UTC)

değişiklikler değiştir

lütfen büyük miktarda değişikliklerde tartışma sayfasına bir not bırakın (eğer vandal hareketi düzeltmiyorsanız) büyük değişiklikler dikkat çekiyor ve merak uyandırıyor.Delamorenamesaj 09:09, 9 Şubat 2007 (UTC)

yaptığınız değişiklikler değiştir

bilgileri açıklama yapmadan siliyorsunuz. Lütfen durun.Delamorenamesaj 09:30, 9 Şubat 2007 (UTC)

konu hakkında bilgim olmadığı için sizin değişiklikleriniz de geri almadım zaten. Zira konuyla ilgili birilerinin bu maddeleri kontrol etmesi en uygunu, ama siz de konuyla bilgilisiniz.Fakat yaptığınız değişiklikler çok büyük ve bazılarının niye değiştirildiğini anlamadım, vandalizm olarak kabul etmemek için bir açıklama istedim sizden o yüzden yanlış anlamayın. burda yapabileceğiniz en güzel şey sildiğiniz bilgilerin maddelerin tartışma kısmına neden sildiğinze dair küçük bir açıklama yazmak olacaktır..Delamorenamesaj 09:42, 9 Şubat 2007 (UTC)
kullanıcı hesabınızı silmek istemenize üzüldüm gerçekten, umarım fikrinizi değiştirirsiniz. ama kararınız kesinse kullanıcı sayfalarınıza {{ }} içinde "sil|kullanıcı isteği" yazabilirsiniz.Delamorenamesaj 09:46, 9 Şubat 2007 (UTC)
dediğim gibi konu hakkında çok bilgim olmadığı için yorum yapamıyorum, sadece benim istemediğim bilgi kaybı olması, eğer dediğiniz gibi yanlış bilgiyse yada kendi yazdığınız bilgilerse silinmesini istemeye istemeye kabul ederim benim için sorun değil zaten (amacım sadece bilgi kaybını önlemek) tek istediğim ne kadar bilgi varsa doğru olduğu sürece burda olsun. diğer yandan kanıtlanamaz bilgileri kabul etmemek ise ne yazık ki bir vikipedi kuralı.Delamorenamesaj 10:01, 9 Şubat 2007 (UTC)
    • Merhaba, baktım da gerçekten fazla katkı yapmışsınız fakat bir pire için yorgan yakyorsunuz, kim demiş kanıtlanamaz diye bilmem ama saçmalamış yani, dinde kanıtlanabilirlik olmaz, bu bilgileri buraya başkaları da öğrensin diye yazdınız değil mi, başkaları daha iyi biliyorsa onlar yazsın, siz silmeseniz? İşinize karıştıysam özür dilerim ama lütfen bir daha düşünün. Danbury ileti 10:08, 9 Şubat 2007 (UTC)

Çok garip

Orhaneli maddesindeki değişiklik değiştir

Öncelikle Vikipedi'ye katkıda bulunmanıza saygı duyuyorum, o maddedeki yazılmış olan diğer tarihler ve girdiler eski hizmetli ve denetçiler tarafında kontrol edilmiş sürümlerdir. Takdir edersin ki Vikipedi'ye eklenen her yeni bilgiyi ve değişikliği doğruda olsa sorgulamak bizim vazifemiz, iyi çalışmalar. Caglarctr (mesaj) 18:09, 27 Şubat 2014 (UTC)

Global account değiştir

Hi Adrianinos! As a Steward I'm involved in the upcoming unification of all accounts organized by the Wikimedia Foundation (see m:Single User Login finalisation announcement). By looking at your account, I realized that you don't have a global account yet. In order to secure your name, I recommend you to create such account on your own by submitting your password on Special:MergeAccount and unifying your local accounts. If you have any problems with doing that or further questions, please don't hesitate to contact me on my talk page. Cheers, DerHexer (mesaj) 11:35, 17 Ocak 2015 (UTC)