Kullanıcı:Kizilgerilla/proje

Menteşeoğulları Beyliği (kısaca Menteş Beyliği olarak da anılır) Türkiye Selçuklu Devleti'nin çökmesi ve dağılmasıyla başlayan Anadolu Beylikleri döneminde Güneybatı Anadolu’da kurulmuş bir Türk beyliğidir. Sınırları aşağı yukarı bugünkü Muğla iline denk gelen bu beyliğin hakimiyeti, 13. yüzyılın ortalarından 15. yüzyılın başlarına kadar devam etti. Diğer Anadolu Beylikleri gibi Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine girdi. Muğla ili Osmanlı Devleti 'nin son dönemlerine kadar Menteşe vilayeti olarak anıldı.

Tarihçe

değiştir

Kuruluşu

değiştir

Coğrafyacı Ebu Sa’id ve ondan naklen Takvimü'l-Buldan, İznik İmparatorluğu zamanında Türkmenlerin Meğri sahilinden içeri girdiklerini, sahil ile Denizli Dağları arasında yerleştiklerini ve buradaki bir nehrin Rumlarla aralarında sınır oluşturduğunu aktarır. Bu bilgiler ışığında, Menteşe Beyliği'ni kuracak olan Türkmenlerin Anadolu Selçukluları’nın elinde bulunan Pamfilya ve Likya kıyılarından deniz yoluyla bölgeye geldiğini söyleyebiliriz.[1] İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Karya sahillerinin 1261 yılından itibaren Türkler tarafından istilaya uğradığını belirtmiştir.[2]

Batı Anadolu'nun gazi beyliklerinden ilki, resmi Selçuklu unvanı "Sahil beyi"ni taşıyan Menteşe tarafından kurulmuştur. Denizden gerçekleştirdiği fetihlerle 1269 yılına değin Karya'nın sahil kesiminin tamamını Strobilos, Stadia ve Trachia limanları da dahil olmak üzere ele geçirmeyi başarmıştır.[3] İmparator VIII. Mihail 1278'de oğlu Andronikos’un kumandasında bir orduyu Anadolu’ya göndermişti. Pahimeres’in bize belirttiği kadarıyla bu dönemde Kaystros, Priene, Milet ve Magedon Türklerin elinde bulunuyordu. Tralles aynı yıl içerisinde tahkim ve iskân olunmuştu. Ancak bu şehir, 1282 yılında “Salpakis Mantachias” komutasındaki Türkler tarafından ele geçirildi. Aynı şekilde Nysa da ele geçirildi.[4] Bu arada Andronikos Nymphaion’da beklemekteydi.[5] Salpakis Mantachias, “sahil-begi Menteşe” yahut “Emîr es-sevâhil” unvanından geliyor olmalıdır.[6] Beyliğe adını veren Menteşe Bey, 1282’den sonra vefat etmiş ve Meğri’deki türbesine defnedilmiştir.[2]

1296 yılında Bizans komutanlarından Aleksios Filantropenos Karya’yı Türklerden geri almak için gelmiş ve Tralles kalesini almıştır. Menteşe Bey’in burada bulunan zevcesi sahil şehirlerinden birine, muhtemelen Meğri’ye çekilmiştir. Aleksios bu başarıdan sonra imparatora isyan etmiş, ancak bu isyan hareketinden sonra öldürülmüştür. Onun ölümüyle birlikte Türkler Karya bölgesini elinde tutmaya devam etmiştir. Menteşe Beyliği Karya tamamıyla Hamitoğulları nüfuzu altına girinceye dek, Likya’nın Föke bölgesini muhafaza etmiştir.[7] Câmiü’d-Düvel, Menteşeoğulları'na ait şehir olarak Muğla, Balat, Milas, Peçin, Boz-Öyük, Mazın, Çine, Davaz, Bırnaz, Meğri, Köyceğiz kasabalarını zikretmektedir.[8]

Mesut Bey

değiştir

Menteşe Bey’den sonra beyliğe oğlu Mesud Bey sahip olmuş, Föke taraflarında da ya biraderinin yüksek hâkimiyetini tanımak veya muhalif olmak suretiyle biraderi Kirman bulunmuştur.[9] Menteşe Bey'in damadı Sasa Bey’in de Magnesia, Priene ve Ayasuluğ bölgesine egemen olduğu anlaşılmaktadır. Düstûrnâme’de Aydın Eli'ne önce Sasa Bey adlı bir gazi erin geldiği; Birgi’yi ilk defa Sasa’nın fethettiği ve aralarındaki işbirliğine değinilerek Aydınoğlu Mehmed Bey’in de Ayasuluğ ve civarını almış olduğu aktarılır.[10] Germiyan hükümdarı Alişîroğlu Yakub Bey’in Filadelfiya kuşatmasına Sasa Bey’le, Aydınoğlu kuvvetleri de katılmıştır. Buna karşı Bizans İmparatoru IX. Mihail bu bölgedeki topraklarını koruyabilmek amacıyla hem Moğol hükümdarına başvurmuş, hem de yabancı Katalan askerlerini yardıma çağırmış, Roger de Flor komutasındaki askerler 1304 ilkbaharında bölgeye sevkedilmiştir.[11] Sasa Bey Katalanlar çekilir çekilmez Tire, Ayasuluğ ve Birgi’yi ilhak etti. Sasa Bey Ayasuluğ'u 24 Kasım 1304 tarihinde almıştır.[12] Sasa Bey'in Birgi'yi almasından birkaç yıl sonra bu yerleşimin ve Ayasuluğ'un Aydınoğlu Mehmed Bey tarafından ele geçirilmesi, aralarındaki dostluğu sonlandırdı. Aralarındaki mücadelede Sasa Bey topraklarını bir bir kaybetti. Aydınoğlu'na karşı Saint Jean Şövalyeleri'yle işbirliği yapmış, ancak yapılan savaşta yaşamını yitirmiştir.[13]

Mesud Bey’in Anadolu Selçuklu hükümdarı II. Mesud adına kesilmiş 1291 tarihli gümüş sikkesi vardır.[14] 1300 yılında donanmasıyla Rodos adasının önemli bir kısmını Rumlardan almış ise de tamamını ele geçirememiştir. Rodos adası, dokuz sene sonra Memlûk Sultanı tarafından Akka’dan çıkarılan Saint Jean Şövalyeleri’nin saldırısına uğramıştır. Öncesinde şövalyeler Kıbrıs adasına gelmişlerse de bunların varlığını tehlikeli gören Kıbrıs kralı şövalyeleri adadan uzaklaştırmış, bunun üzerine Papa ile Fransa kralı Güzel Filip’in yardımlarıyla Rodos adasına hücum ederek burayı 15 Ağustos 1309 tarihinde ele geçirmişlerdir.[14] Diğer yandan, şövalyelerin bir ticaret gemilerini alıkoymuş olduğu Cenevizliler, Menteşe Beyliği'ni kendi mıntıkasında ikamet eden Rodoslu tacirlere karşı hasmane hareketlere teşvik ettiler ve Mesud'a Rodos’a çıkmasına karşılık 50.000 scudi teklif ettiler. Papa V. Clemens, 26 Kasım 1312 tarihli bir berat ile kâfirlerle böyle bir ittifakı Cenevizlilere menetmiştir.[15] 1314’te İlhanlıların Anadolu beylerbeyi Emir Çoban Anadolu beylerinin itaatlerini sağlamak için Anadolu’ya geldiği zaman kendisine itaat edip ordusuna gelenler Menteşe ailesinden kimse yer almamıştır. Mesud Bey’in vefatı 1319'dan önce gerçekleşmiştir. Mesud’un ölümünün ardından Orhan ve İbrahim adındaki iki oğlundan Orhan, kardeşini mağlup ederek idareyi eline almıştır.[14]

Şücaeddin Orhan Bey

değiştir

Orhan Bey 1320’lerden itibaren Rodos’u geri almak için müdahalede bulunsa da başarılı olamamış, donanması mağlup olmuştur.[14] 1330 tarihli Milas’taki bir cami kitabesinde kendisine emir kebir ve Beçin’deki kendisinin yaptırdığı 1332 tarihli eski cami kitabesinde de emir muazzam, sultan-i guzat al-atrak unvanları atfedilmektedir.[16] Seyyah İbn Battuta 1333'te Anadolu’yu gezdiği zaman Beçin’de Orhan Bey'le görüşmüş ve Orhan’ın Beçin’de henüz tamamlanmamış bir cami yaptırmakta olduğunu beyan etmiştir. Cami yine aynı yıl içerisinde tamamlanmış, kitabesi artık mevcut olmayan kıble kapısı üzerine konulmuştur.[17] Oğlu İbrahim Bey’in hükümdar olarak Muğla’da 1344 tarihli bir cami kitabesi bulunduğuna göre Şücaeddin Orhan Bey’in ölümü bu tarihten önce olmuştur.[18]

İbrahim Bey

değiştir

İbrahim Bey, babasının sağlığında Muğla'da emir bulunuyordu. Babasının ölümüyle onun yerini almıştır.[19] Muğla'da bulunan 1344 tarihli bir cami kitabesinde o dönemin hükümdarı olarak kendisinin adı geçmektedir.[20] Latinlerin eline düşmüş olan İzmir’i kurtarmak için Aydınoğlu Umur Bey’e yardıma hazırlandığı sırada Umur’un 1348’de şehit olması ve kardeşi Hızır Bey’in Latinlerle ağır bir barış yapmaya zorlanması üzerine yardımda bulunamamış, fakat Latinlere karşı hazırlanmıştı.[18] Umur Bey'in ölümünden sonra Aydın beyleri, Frenk kuvvetleriyle yaptıkları antlaşmayla korsanlıktan vazgeçmek, donanmanın silahtan arındırılması, liman vergisinin bölüşümü ve konsolosluk açılmasına izin verilmesi gibi maddeleri kabul etmeye mecbur olmuşlardı. Aynı şekilde 1351-52 kışını Ayasuluğ ve Balat limanlarında geçirmiş olan Venedik donanması tehditkâr bir şekilde silahlanan Menteşe’yi 1352 ve 1355 arasında Girit dükü Marino Morosini tarafından imzalanan bir antlaşma ile silahsızlandırdı ve hatta Venediklilere Balat’ta bir kilise yapmalarına müsaade ettirdi. Bu sıralarda Naksos adası düklüğünün de Venedik’ten örnek alarak Ayasuluğ ve Balat ile yaptığı antlaşmaya göre Menteşe, senelik haraç ödemekle sorumlu tutuluyordu.[21] İbrahim Bey, 1360 yılı dolaylarında vefat etmiştir. Ölümünü takiben Musa, Mehmed ve Ahmed Gazi adlarındaki oğulları farklı yörelerde hükümdarlıklarını ilân ettiler.[18]

Dağılma

değiştir

Musa Bey’in Memlûk Sultanı ile muhaberesi olduğu anlaşılır. İskenderiye’yi zaptetmiş olan haçlılara karşı Memlûk Sultanı tarafından yapılacak sefere davet yollu Ağustos 1366 tarihi ile Anadolu beylerine gönderilmiş olan nâme 1365’te Menteşe Beyi'ne de gelmiş idi; filhakika Makrîzî'de yanlış olarak Sultan Orhan denilen Menteşe Beyi'nden 27 Nisan 1365’te gelen cevapta 200 kadırga hazırlandığı bildirilmiş, verilen cevapta Mısır’dan donanma gelmedikçe, hareket etmemesi tavsiye olunmuştur.[22] İskenderiye’ye hücumundan sonra 1365’te Kıbrıs donanmasının Aydın ve Menteşe sahillerini tehdit etmiştir. Musa Bey'in Milas’ta kesilmiş tarihsiz bir sikkesi vardır. Ahmed Gazi’nin Milas ve Peçin’e gelerek, burada 1375’te medresesini yaptırdığına göre, Musa Bey’in bu tarihten evvel vefat ettiği anlaşılır.[23]

Evliya Çelebi 1354 senesinde Stratonikeia'yı Ahmed Gazi'nin zapt ettiğini yazıyor. Buna göre Ahmed Gazi bu tarihten önce hükümdar olmuş olmalıdır. Medrese kitabesinde Ahmed Gazi'nin mahlası Tacettin'dir ve yine oradaki Sultanü's-Sevahil tabiri de bahri kuvvete malik olduğuna işarettir. Zaten Aydınoğulları hükümetinin intihat ve Menteşe oğullarının kuvvetlenerek Venediklileri telaşa düşürdükleri malumdur.[24] Milâs ve Beçin Hükümdarı Ahmed Gazi, gerek Meğri ve gerek Milâs ve Beçin’de iken donanmasiyle faaliyette bulunarak emîr-i kebîr, murabıt, Sultan-ü’s-sevahil ve emîr-i muazzam, sultan-ı mülûk-ü’l Arap ve’l-Acem gibi unvanlarla zikredilmektedir. Ahmed Gazi’nin Palatya’da bir mevlevihane vakfı olduğuna göre bir ara buranın da eline bulunduğu malûm oluyor.[25] Ahmed Gazi’nin Rodos Şövalyeleri ve Kıbrıs Krallığı ile mücadelelerde bulunduğu, onların saldırılarına engel olmak için Rodos limanında bir donanma hazırlanmıştı. Fakat sonunda Venediklilerin aracılığıyla 1365 yılında barış yapılmıştır. Ahmed Gazi’nin bu sıralarda Meğri’de bulunduğu anlaşılıyor.[26] Ahmed Gazi Temmuz 1391’de vefat ederek Beçin’deki türbesine defnedilmiştir. Yerine aynı aileden birisi hükümdar olmak istemiş ise de Yıldırım Bayezid, Menteşe İli'nin bu Beçin ve Milas taraflarının idaresini ümerasından Hoca Firuz Bey’e vermiş ve Menteşeoğlu Mısır’a kaçmıştır.[27]

Kaynakça

değiştir
  1. ^ MEB İslam Ansiklopedisi, s. 724
  2. ^ a b İ. H. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri s. 70
  3. ^ H. İnalcık, The Rise of the Turcoman Maritime Principalities in Anatolia, Byzantium, and the Crusades s. 312
  4. ^ P. Wittek, Menteşe Beyliği, s. 26
  5. ^ P. Wittek, s. 27
  6. ^ P. Wittek, s. 28
  7. ^ MEB İslam Ansiklopedisi, s. 725
  8. ^ P. Wittek, s. 170
  9. ^ İ. H. Uzunçarşılı, s. 71
  10. ^ H. Akın, s. 19
  11. ^ H. Akın, s. 17
  12. ^ P. Wittek, s. 20
  13. ^ P. Wittek, s. 39
  14. ^ a b c d İ. H. Uzunçarşılı, s. 72
  15. ^ P. Wittek, s. 57
  16. ^ İA, s. 725
  17. ^ İ. H. Uzunçarşılı, s. 73
  18. ^ a b c İ. H. Uzunçarşılı s. 74
  19. ^ İ. H. Uzunçarşılı, Kitabeler, s. 171
  20. ^ Kitabeler, s. 172
  21. ^ P. Wittek, s. 70
  22. ^ İA, s. 726
  23. ^ İA, s. 727
  24. ^ İ. H. Uzunçarşılı, Kitabeler, s. 173
  25. ^ İ. H. Uzunçarşılı, s. 76
  26. ^ A.Sevim – Y. Yücel, Türkiye Tarihi, s. 283
  27. ^ İ. H. Uzunçarşılı, s. 77