Denizde erişimi engelleme

Denizde erişimi engelleme, denizde mutlak kontrol sağlamadan düşmanın denizi kullanımını engellenmesidir. İki kavram: deniz kontrolü ve denizde erişimi engelleme kavramları birbirilerine zıt değildir, ancak deniz kontrolünün amacı denizde egemenlik kurmak iken, denizde erişimi engelleme, düşmanın denizi etkin bir şekilde kullanmasını engellenmesidir. Corbett'e göre denizde erişimi engellemenin amacı bu nedenle olumsuzdur. Ve denizcilik stratejisi doğası gereği savunma amaçlıdır. Deniz kontrolünden daha az iddialı bir stratejidir ve daha az güç gerektirdiği için genellikle daha zayıf güç tarafından gerçekleştirilir. Denizde erişimi engelleme, deniz kontrolüne bir alternatif olarak görülebilir ancak deniz kontrolü ile uyumlu olarak da çalışabilir. Bir donanmanın farklı harekât sahalarında, özellikle daha büyük donanmalarda farklı operasyon sahaları olması zorunludur. Bir operasyon alanında denizde erişimi engelleme, başka bir bölgede deniz kontrolü stratejisini uygulamak mümkündür. Soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği hem denizde erişimi engelleme stratejisini hem de denizde yüksek derecede deniz kontrolünü sağlamaya çalışmıştır. Bu tür bir bölge savunma stratejisi Anti-Access / Area Denial (A2 / AD) olarak adlandırılır.

Denizde erişimi engelleme birçok farklı yoldan elde edilir. Seçilen yöntem, coğrafya, motivasyon ve yetenekler gibi çeşitli farklı faktörlere bağlı olabilir. Coğrafi olarak dar sularda, düzlüklerde, sıkışık sularda ve ülkenin kendi sahasında denizde erişimi engelleme operasyonlarını yürütmek daha kolaydır. Motivasyonla ilgili olarak, hem engelleyen devlet hem de bunu engellemeye çalışan devletin amacına dikkat etmek önemlidir. Engellemeye çalışan devletin denize bağımlılığı ne kadar fazlaysa, denizde erişimi engelleme operasyonlarının etkisi o kadar büyük olur. Denizde erişimi engelleme operasyonlarında başarılı olmak için doğru teçhizatlara ihtiyaç vardır, bunlara örnek olarak deniz mayınları, gemi savar füzeleri ve denizaltılar verilebilir.

Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman donanması denizaltı vasıtasıyla denizde erişimi engelleme stratejisini benimsemiştir. Kraliyet Donanması'nın üstünlüğüne karşı Almanya Birinci Dünya Savaşı ve özellikle de İkinci Dünya Savaşı sırasında su üstü gemileri yerine denizaltılar üreterek İngilizlerin deniz ticareti ile elde ettikleri hayati ürünlerin anakaraya ulaşmasını engellemeye çalıştı. Her iki savaşta da Birleşik Krallık, karne uygulaması ve denizaltılara karşı silahlar ve teknikler geliştirerek Alman stratejisine karşı başarıyla direndi. Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliği, denizaltılara yoğun bir şekilde yatırım yaptı ve NATO güçleri ile savaş durumu gelişseydi muhtemelen benzer Denizde erişimi engelleme stratejisi izleyecekti.

II.Dünya Savaşı'ndan bu yana, denizde erişimi engelleme stratejisinin tarihsel olarak en dikkate değer örneği, İran ve Irak'ın Basra Körfezi'ni kapatmaya çalıştıkları Tanker Savaşı'dır.

Kara birlikleri, etkili kıyı savunma hendekleri oluşturmak için füzeler ve sensörler yerleştirir. Hava kuvvetleri, istihbarat toplama, gözetleme ve keşif faaliyetleri gerçekleştirir. Donanma, deniz mayınlarından, su üstü gemileriinden denizaltılara kadar eldeki teçhizatlar ile katmanlı bir savunma oluşturur.

Modern zamanda denizde erişimi engelleme stratejisi, deniz hedeflerini kara tabanlı füzelerle (seyir füzesi veya balistik füze vb.) engelleme üzerine kuruludur. Bu tehditlere yanıt olarak ABD Donanması, Littoral combat shipi geliştirdi.

Kaynakça değiştir