Antik tarihin incelenmesindeki en temel sorun, sadece bir kısmının kayıtlı ve belgelenmiş olması ve bu belgelenmiş kısımındankısmından sadece bir bölümünün günümüze ulaşabilmiş olmasıdır. Antik tarihin bitişinden çok sonraya kadar [[okuryazarlık]] herhangi bir [[kültür]]e yaygınlaşmamıştır, böylece tarihi yazma fırsatına sahip olmuş insan sayısı azdı. Yazılmış tarihler bile yaygınlaşmamış, dağılamamıştır, zira o dönemlerde matbaa makinesi olmadığı için bir eseri çoğaltmanın tek yolu el ile kopyasını çıkartmaktı. Antik Batı'nın okuryazarlık oranı en yüksek uygarlıklarından olan [[Roma İmparatorluğu]]'nun en ünlü ve önemli tarihçilerinden birçoğunun eserlerinin çoğu kayıptır. Örneğin, M.Ö. 1. yüzyılda yaşamış Romalı tarihçi [[Livy]] [[Roma]]'nın tarihini yazmış ve eserinin adını ''[[Ab Urbe Condite]]'' (''Kentin Buluşundan'') koymuştur. Eserin 142 cilt olduğu düşünülmektedir, bugüne sadece 35 cildi ulaşabilmiştir.
Tarihçilerin antik dünyaya dair bilgi edinmelerinin iki ana yolu vardır: [[arkeoloji]] ve birincil kaynakların incelenmesi.