Kutup ışıkları: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Saitcank (mesaj | katkılar)
33. satır:
Genellikle aurora ya dağınık parıltı olarak ya da "perde" şeklinde doğu-batı doğrultusunda uzanmış bir halde görünür. Bazen, "durgun ark" (dinamik aurora) meydana gelir; aslında sürekli gelişir ve değişir. Her perde, her biri manyetik alan çizgilerinin doğrultusunda sıralanmış, paralel ışınlardan oluşur. Bu durum, yeryüzünün manyetik alanı tarafından auroranın biçimlendirildiği düşüncesini verir. Aslında, uydular elektronlara manyetik alan çizgileri ile yol çizerler. Yeryüzüne doğru yaklaştıkça elektronlar helezonik hareket eder. Perde yapısı biçimi "şeritli yapı" adı verilen dizilimle artırılır. Manyetik alan çizgileri ile yolu çizilen parlak aurora parçası dosdoğru gözlemcinin üstünde oluştuğunda, [[perspektif]] etki ile ve ışınların birbirinden uzaklaşmasıyla aurora bir "taç" olarak gözükebilir.
 
İlk defa [[Eski Yunan]] [[kaşif]]/[[coğrafyacı]] [[Pytheas, HiorterPiteas]] bu olayı gündeme getirdi ve [[Celsius]] 1741’de, ne zaman tam üstte aurora gözlemlendiğinde büyük bir manyetik akımın oluştuğunu, manyetik kontrolün kanıtı olarak tanımladı. Bu, büyük [[elektrik akımı]]nın aurora ışığının kaynaklandığı yere doğru aktığını, aurora ile birleştiğini gösterdi. [[Kristian Birkeland]] [3] 1908’de manyetik akımın aurora arkı boyunca, bu tür partikül hareketlerinin genellikle günışığından karanlığa doğru, doğu-batı doğrultusunda hareket ettiğini savundu. Bu yönlenmenin ismi daha sonra "aurorasal elektron hareketi" ismini aldı (ayrıca [[Birkeland akımı]]).
 
29 Temmuz 1998’de, THEMIS sondaları ilk kez auroraya[4] sebep olan manyetosferik fırtınanın başlangıcını görüntülemeyi başardı. Aya üçte bir uzaklığa yerleştirilen beş sondadan ikisi Aurorasal yoğunlaşma başlamadan 96 saniye önce [[manyetik temas]] düşüncesini kullanarak ölçüm yaptı. Angelopoulos[6] "Verilerimiz ilk kez açıkça gösteriyor ki manyetik temas bu olayın tetikleyicisidir." dedi