Orta Çağ felsefesi: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Sabri76 (mesaj | katkılar)
kDeğişiklik özeti yok
Aybeg (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
12. satır:
[[Dosya:Abelard and Heloise.jpeg|thumb|left|100px|[[Peter Abaelard]] und [[Eloise]]]]
 
[[Batı Roma İmparatorluğu]]nun çöküşü meydana getirdiği kaotik ortamda kültürel ve düşünsel gelişmelerde bir bir kesintiye yol açmıştır. Antikçağda oluşan ve süregelen düşünsel gelişmelerden belirgin bir uzaklaşma ve bu gelişmelerin reddedilişi görülür.Din-felsefe ilişkisi bu ortamda grift bir görünüm sunar; bir yanda felsefe din içerisinde kaybolmuş gibi görünürken, bu kayboluş aynı zamanda felsefenin din içinde saklanmasını ve korunmasını getirir. Dinsel düşünce kendisini temellendirmek için felsefeyi muhafaza ederken, bilgi sevgisi olarak anlaşılan haliyle olmasa ve dini amaçlara hizmet için kullanılsa bile belirli bir ölçüde antikçağda şekillenen felsefi düşüncenin korunmasını sağlamıştır. Felsefe bu dönemde açıkça görünür olmasa bile içkin özelliklerini tamamen yitirmemiştir. Bu bağlamda, ''ortaçağ felsefesi'', Kilise öğretileriyle varlığını sürdürmüş, fakat [[Rönesans]]'tan itibaren bilimsel ya da eleştirel düşünceye yönelmeye başlamıştır. Bu söz konusu nitelikteki ortaçağ felsefesini [[Macit Gökberk]] "Hristiyanlaştırılmış Antik Felsefe" olarak değerlendirmektedir. Belirtilmesi gereken başka bir nokta ise, bu felsefenin öteki dönemlerde görülen felsefe yapma tarzından farklı olarak [[statik]] nitelikte oluşudur.
 
Ortaçağ felsefesinde [[Arap felsefesi]]nin ya da [[İslam felsefesi]]nin etkisini de belirtmek gerekir. İslam felsefesi Batı düşüncesinde bu tür gelişmeler olurken, Antikçağ felsefesi ile irtibatlı olmuş, kaynakları çevirmiş, İslam'a özgü iç tartışmalarda bu kavramsal ve yöntemsel araçları kullanmıştır. 1200'lü yıllardan itibaren bu alandaki kaynaklar batı'ya yönelim gösterir, ki felsefe tarihçilerinin çoğu, Batı'daki din-felsefe ayrımlaşmasının hızlanmasında bu etkinin belirgin bir yeri olduğunu söylerler. İslam filozofları da benzer şekilde inancı antikçağ felsefesinden alınan kavramlarla temellendirmeye, akıl ve mantık yoluyla açıklık sağlamaya yönelirler. Bu yönelimle kutsal metinleri yorumlama, tevsirtefsir ve mantık ya da dil analizlerinin ortaya konulduğu görülür. Bu yaklaşım ortaçağ felsefesinin genel karakteristiğidir bir anlamda. [[Yorumsamacılık]]'ın kökleri ortaçağ felsefesine uzanır. Diğer ortaçağ filozofları gibi onlardaonlar tanrıda Tanrı'dan hareket ederek, varlığa ve varoluşa, insan varlığına ve düşüncesine açıklık getirmeye çalışırlar. Bunlarla birlikte antikçağ düşüncesinin taşınması ve geliştirilmesi bakımından [[Farabi]], [[İbni Rüşd]], [[İbn-i Sina]], [[İbni Arabi]] gibi filozofların Batı felsefesi üzerinde etkisi birçok bakımdan belirleyici olmuştur.
 
== Ortaçağda felsefe gelenekleri ==