Vartan Paşa: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
düzeltme AWB ile
→‎Akabi Hikâyesi: düzeltme AWB ile
9. satır:
İlk olarak [[1851]] yılında [[İstanbul]]'da Mühendisoğlu matbaasında basılan Akabi Hikâyesi'nin açıklamalı bir transkripsiyonu ünlü [[Avusturyalılar|Avusturyalı]] [[Türkoloji|Türkolog]] [[Andreas Tietze]] tarafından [[1991]] yılında yeniden yayınlanmıştır. Tietze'nin ''"Türkiye'de yazılmış ve basılmış hakiki ilk modern roman"'' olarak nitelendirdiği Akabi Hikâyesi, [[Hacettepe Üniversitesi]] öğretim üyesi Dr. Gonca Gökalp'e göre, [[18. yüzyıl]] sonlarından başlayarak [[Divan edebiyatı]] ve [[Halk edebiyatı]]ndan farklılaşan ve romana yaklaşan yazılı anlatı anlayışının ilk beş örneğinden biridir. Bu anlamda, [[Şemsettin Sami]]'nin [[1872]] tarihli "Ta'aşşuk-ı Tal'at ve Fitnat" romanı, çoğu kaynaklarda Türk edebiyatında Batılı anlamda romanın başlangıcı kabul edilir.
 
Akabi Hikâyesi, mezhepler arasındaki düşmanlığın kurbanı olan Akabi ile Hagop'un aşkını anlatır. Annesi Anna Dudu ve babası Bogos'un kaderini neredeyse aynen paylaşan Akabi, acımasız bir adam olan amcası tarafından büyütülmüş ve annesini sadece ölüm döşeğindeyken tanımış bir genç kızdır. Son derece kapalı bir yaşam süren Akabi, [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı]] [[Ortodoks]] (''Gregoryen'') Ermenilerindendir. Bir gezinti sırasında tanıştığı Hagop ise [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı]] [[Katolik]] Ermeni cemaatine mensuptur. Mezhep ayrılığını umursamayan gençler birbirlerine âşık olduktan sonra kısa bir mutluluk dönemi yaşarlar. Fakat farklı mezheplerden bu iki gencin birbirlerine olan aşkı ve bağlılığı, aileleri tarafından çok olumsuz karşılanır. Akabi, amcası tarafından tehdit edilir. Hagop'un babası ise romanın ikinci düzey kahramanlarından rahip Fasidyan'ın kışkırtmalarıyla oğluna Akabi'nin bir başkasıyla evlendiği yalanını söyler ve ona sözde Akabi'den gelen bir mektubu verir. Hagop'un dünyası yıkılır ve hastalanır. Hagop'un hasta yattığından habersiz olan Akabi ise, art arda yazdığı mektupların hiçbirine cevap alamayınca giderek ümitsizliğe düşer. Oysa mektupları Hagop'un eline geçmediği gibi, Hagop zaten ateşler içinde yattığından mektup yazabilecek durumda değildir. Kaderleri üzerinde oynanan kötü oyunlardan tamamen habersiz olan iki genç, artık hızla felakete doğru sürüklenmektedir. Akabi intihar etmeye karar verir. Hagop, babasının ve Fasidyan'ın hilesini öğrendiğinde ve Akabi'nin son mektubunu tesadüfen ele geçirdiğinde, sevgilisini intihardan kurtarmak için çok az vakti kalmıştır. Akabi'ye erişmek için insanüstü bir çaba sarfeden Hagop, hâlâ çok hasta olmasına rağmen hemen yola çıkarsa da, gece yarısı bir karakolun önünden geçerken şüpheli bulunarak nezarete konulur. Nihayet serbest bırakıldığında sevgilisinin bulunduğu yere koşar, fakat Akabi oradan ayrılmıştır. Bir uçurumun kenarında duran Akabi, arkasından gelen ayak seslerinin Hagop'a ait olduğunu bilmeksizin, kendisini yakalamak için geldiklerini düşünerek elindeki zehri içer ve kendini denize atar. Hagop, sevgilisini denizden kurtarır, fakat zehrin ölümcül etkisinden kurtaramaz ve Akabi acılar içinde ölür. Sevgilisinin ölümünün ardından Hagop üzüntüsünden tekrar hastalanır ve yirmi gün sonra o da ölür ve roman trajik bir sona erişir.
 
Hagop tutkulu, fedakâr, hassas bir âşık kimliği ile, bir yandan [[Divan edebiyatı]] ve [[Halk edebiyatı]]'nın, örneğin [[Kerem ile Aslı]] hikâyesinin izlerini taşırken, bir yandan da [[Fransızlar|Fransız]] [[şövalye]]lik geleneğinin "amour courtois" (''kibar aşk'') anlayışı içinde yeni bir portreyi temsil etmektedir.
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Vartan_Paşa" sayfasından alınmıştır