Yurtta sulh, cihanda sulh

"Yurtta sulh, cihanda sulh" ilk defa Mustafa Kemal Atatürk tarafından 20 Nisan 1931'de seçim dolayısıyla millete beyannamesinde dile getirilmiştir:[1] "Cumhuriyet Halk Fırkasının müstakar umumî siyasetini şu kısa cümle açıkça ifadeye kâfidir zannederim: Yurtta sulh, cihanda sulh için, çalışıyoruz."[2]

Sözün çeşitli dillerde yazılmış hali (Askerî Müze (İstanbul))

Bu ilke 1961 ve 1982 Anayasalarında da yer alan Türkiye Cumhuriyeti'nin temel dış politika düsturudur. Devlet yönetiminde ve her türlü devlet faaliyetlerinde yönlendirici bir nitelik taşıyan, “Yurtta sulh, cihanda sulh'' ilkesi, sadece bir parola değil, aynı zamanda bir üstün hukuk kuralıdır. “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi bir taraftan yurt içinde huzur ve sükûnu, güven içinde yaşamayı, diğer taraftan da milletlerarası barış ve güvenliği hedef tutar, ilke, hem iç politikanın, hem de dış politikanın temel dayanağıdır.

Dünyada olabilecek herhangi bir rahatsızlığın herkese zarar verebileceğini, bu yüzden de milletlerin diğer milletlerin sorunlarına kayıtsız kalamayacağını ifade eden Atatürkçülüğün bütünleştirici ilkelerindendir. “Yurtta sulh, cihanda sulh” en geniş ve yaygın anlamıyla teknik bir deyim olan kolektif güvenliği, milletlerarası barışın korunmasını ve devamlılığını da ifade eder.[3]

"Yurtta sulh, cihanda sulh" sözü, günümüz Türkçesinde "Yurtta barış, dünyada barış" şeklinde de söylenir.

Kaynakça değiştir

  1. ^ Mehmet Gönlübol, Atatürk’ün Dış Politikası; Amaçlar ve ilkeler, Atatürk Yolu, 1981, s. 269.
  2. ^ Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, C. IV, (1917-1938), s. 549-552.
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2012.