Tartışma:Selâhaddin Eyyûbî/Arşiv 1

EYYUBININ KURDLUGU değiştir

Yazar Ahmed Ağırakça'nın Selahaddin Eyyubi'nin biyografisini yazdığı değerli eserini okumanı tavsiye ederim.

'Azerbeycan'ın Duvin kasabasında yaşayan Hezbani Kürtlerinden olup sonradan Irak'a göçeden Revadiye Kürt aşireti, Irak'ın Tıkrit kasabasına yerleşir ve Miladi 12.Yüzyılın başlarında Eyyub'un dedesi Şazi'nin başkanlığında Irak'a gelip Selçuklu emirlerinden Behruz'un hizmetine girer.' (Ahmed Ağırakça Selahaddin Eyyubi ve kudüs'ün yeniden fethi, sayfa 12, Beyan yayınları)

Yine Irak'ın devrik diktatörü Saddam Hüseyin birçok konuşmasında büyük kürt kumandan Selahaddin'in hemşerisi olduğundan gurur duyduğunu ve onunla aynı kentte doğmanın kendisi için bir onur olduğunu söylemiş ve bu gelmiş geçmiş en büyük kürt düşmanı Zat bile Selahaddin'in Kürt olduğunu kabul etmiştir.

Yine Selahaddin'in kabirinin bulunduğu Suriye Devlet Televizyonu Selahaddin'in hayatını konu alan bir dizi film yayınlamıştır ve bu dizi film tarihçiler tarafından yazılmıştır ve büyük Kürt Kumandan Selahaddin'den bahseder.

Yine İran devletinin resmi kayıtlarında Selahaddin büyük övgülerle geçer, ama hiç bir kayıtda O'nun kürtlüğü inkar edilmez.

Sevgili kardeşim M.Ali, anlayacağın Selahaddin'in kürtlüğü tartışılmayacak bir gerçektir ve tüm tarih kitaplarında bu böyledir. Bazılarının hiç hoşuna gitmese de bu böyledir. Arap kaynaklarına baktığınızda bunun kürt olduğunu göreceksiniz.. kaynak: amin marlof, Arapların gözün de haclı seferleri.. buna bir bakın, bir kürt te yazmamıştır bu kitabı. selahattinle pkk yı aynı kefeye koymak yada bunun üzerin de siyaset yapmak yanlış, bu olayı o günün şartlarına göre değerlendirin.

kaynaksız şablonu değiştir

maddede kaynak belirtilmemiş, kaynak belirtin lütfen. ben şablon koyuyorum. --Süleyman Habib 19:29, 19 Haziran 2006 (UTC)

basimdan gecen bir olayi anlatmak istiyorum.selahhaddin kudusu tekrar fethedince buna en cok sevinenler 

basta filistinluler olmak uzere butun araplar olmustur. cunku isgal altindaki evvela filistin topragi idi.bu filistinli lerin torunlari bu tarihi ve sahsiyeti cok iyi tanimakta ve hatirlamaktadir.tum araplarda oldugu gibi filistinlilerde borclu olduklari bu sahsin kurt oldugunu cok iyi bilmaktedir. soyleki karsilastigim bir filistinli kudus yine selahaddinin torunlarini yani kurtleri bekliyor diye yakinmisti.kisacasi olaya taraf olan hacli ve filistinliler dahil tum kavimler selahaddinin kurtlugu konusunda hemfikirdir.turkler kurtlerin tum tarihlerine sahip ciktiklari gibi selahaddinide sahiplenme gayreti icindeki bilimsel ve tarihsel olarak bu gulunctur.

kanıt nerede değiştir

üstün körü araştırmama rağmen kürtlüğü veya türklüğü hakkında herhangibir güvenilir tarihçinin şudur budur şeklinde bir yazısına rastlamadım. yazı kürt yazılsada türk yazılsada taraflıdır. ve bu ifade oradan kaldırılmalıdır. lütfen kanıt sunalım.Delamorena

16:41, 18 Ağustos 2006 (UTC)


kanitlari bulmak isteyenler lutfen eyyubilerin hakiniyet alani olan silvan hasankeyf mardin ve urfa yorelerine eyyubiler zamaninda organize edilen asiretkerin kokenini arastirsin yada orada hala yasamakta olan eyyubi ailesine bakilsin,bu yeter ornektir. yada bugun turkiyede yasayan eyyubilerin genetik yapisi incelensin.turk arkadaslar bu bilimsel arastirmalardan sonra derin bir hayalkirikligi yasayabilir.goruldugu allahtan bilim varki tarihsel sallamalarda bulunanlar susturulabilir

sana katiliyorum arkadas tarihi calinmaz tarihi gecmis birsey su an her vikipedi sitesinde arastirma yaptim ve inaninki arap degil türk degil ama önemli olan o degil insanlik müslümanlik icin savasti

NE ZAMANDIR KÜRTLERIN TARIHINE SAHIP CIKIYORSUN SEN O DEVLETIN HER ETNIGINE DUGA ET SÜMERLERI ASÜRLERI SKITLER HEPSINI TÜRKLESDIMI?????? GIDIN KENDINIZE BASKA OYALAMA ARAYIN DOGUDA ARASTILMAMIS 10000 YILIK KÜLTÜRE SAHIP OLAN HALKLAR VARDI HASANKEYF VE ÖZELIKLE NEMRUT DAGI SEN KIME SAHIP CIKIYORSUN??????

Tartışmaya objektif yaklaşılmıyor. değiştir

Tüm dilleri tek tek inceledim. Tüm dillerdeki wikilerde Kürt Müslüman olarak belirtilen Eyyubi nedense bir tek viki de Türk olarak belirtiliyor. Bunun arkasında; kahramanlık gösteren herkesi Türk gösterme çabası vardır: Ör: Cengiz Han.

Objektif olamıyoruz. Kürtlerin hep bu topraklarda yaşadığı dikkate alınırsa onlarında bir kaç kahraman çıkarma şansı bulduklarını düşünüyorum. Bir Türk kökenli vikisever olarak bu tarz çabaların hem komik hem de gereksiz olduğunu düşünüyorum. Özellikle aşağıdaki gibi "Türkleşmiştir." gibi ifadenin ne nesnel ne de öznel kaynakları vardır.

"Selahaddin Eyyubi'nin bir Arap-Türk melezi mi yoksa Kürt mü olduğu hakkında farklı teoriler vardır:

Selahaddin Eyyubi, köken olarak Türk ve Arapların evlilik yoluyla karıştığı bir soydan gelse de yetiştiği çevre bakımından tamamen Türk kültürü içinde büyümüş ve Türkleşmiştir. Babası Necmeddin Eyyub, Selçuklu emiri İmadeddin Zengi’nin hizmetinde görevliydi. "

Görüldüğü gibi bu ifade çelişkilidir. Farklı teoriler vardır ama hayır o Türkleşmiştir. Türkleşmese nasıl engeller Haçlı seferlerini :)

Bunlar ilk baktığım diller:

Salahuddin (1137./1138. – 1193. godine) je bio vojni general kurdskih muslimana u 12.

Selaheddînê Eyûbî (en kurd), conegut en àrab

Saladin pe Salahudin (kurdeg:Selahedîn Ayûbî; arabeg

Saladin (1138 v Tikrítu – 1193 v Damašku; kurdsky: Selahadînê Eyûbî; arabsky: Saláhuddín Júsuf ibn Ajjúb; صلاح الدين يوسف ابن ايوب; Saláhuddín je čestný titul, který v arabštině znamená Pravověrný či Pevný ve víře) byl kurdský muslim a vojenský velitel, který žil ve 12. století.

Saladin (1137 eller 1138 – 1193; kurdisk: Selaheddînê Eyûbî; arabisk: Salah ad-Din Yusuf Ibn Ayyub; صلاح الدين يوسف ابن ايوب; Salah ad-Din) var en kurdisk muslimsk ...


Saladin صلاح الدين يوسف بن أيّوب Salah ad-Din Yusuf bin Ayyub, DMG Ṣalāḥ ad-Dīn Yūsuf bin Ayyūb mit dem Titel الملك الناصر al-Malik an-Nasir, DMG al-Malik an-Nāṣir, „der siegreiche Herrscher“ (* 1137 oder 1138 in Tikrit; † 3. März oder 4. März 1193 in Damaskus) gründete die kurdisch-stämmige Dynastie der Ayyubiden von Ägypten und Syrien.

[[Media:]]Saladino (1138 - 1193) (Salah Ad-din Yusuf Ibn Ayyub) fondis la etne kurdan Ayyubida dinastion de Egiptio kaj Sirio.

Al-Nāsir Salāh ad-Dīn Yūsuf ibn Ayyūb (en kurdo Selaheddîn Eyûbîen y en árabe صلاح الدين يوسف الأيوبي que quiere decir Yusuf, hijo de Ayyub, "unificador de la fe" más conocido en occidente como Saladino, Saladin o Saladine)

Gerisine bakmaya bile gerek duymuyorum. Tüm dünya Kürt diyor bizde Türk diyelim. Zaten kendimizi kandırsak yeter. :)

Neden Kürt? değiştir

selahattin neden kurttur? yaniti acik ve net bati oyle diyor. bati oyle diyorsa bize aksini soylemek dusmez tabi tarih'in ne dedigine bakmaya gerek duymadan kabul etmeliyiz bu eziklik içimize oyle oturmuski onlardan farkli dusunemeyiz!!! peki bati neden selahattin kürttür diyor? yanit belli kürtlerin etnik kimligine katki yapmak onlara ulus bilinci kazandirmak dolayisiyla turklere karsi kullanmak. cunku onlarda biliyorki ortak tarihi olmayan hic bir topluluk millet olarak adlandirilamaz. kurtler bir millet degil demiyorum yanlis anlasilmasin onlarda turkler kadar millet olmak haklarina sahip...

peki bir kurt neden ogullarina turkce isim koymus olsun? belki soyle olduda oldu belki karisi turktu vs... hani kaynaginiz nerde demezlermi? siz turktur diyenlere oyle demiyormusunuz? kaynak olarak batili bir tarihci soyle yazmis derseniz kusura bakmayin onlar dunya yuvarlak derse ancak inanirim cunku tarihi bati kadar carpitan baska bir uygarlik yoktur. bazi arkadaslar donemin sairlerinden birinin sozlerini kullanarak turktur demis eger bu kaynak dogruysa eldeki en somut kaynaktir ve kurt diyenlerin suratina bir TOKATTIR.

eyyubi devleti bir kurt devletimidir? dili kurtcemi? halki kurt mü? ordusu ve kumandanlari kurt mu? yöneten sinif kurtlerdenmi geliyor? hepsinin cevabi hayir. aksini iddia edebilen varsa elini operim. Kurt soyu tarihte bir tek devlet kuramamislardir bu acik ve nettir. turkleri tarih calmakla suclayanlar asil tarih hirsizlari olduklarinin farkina biran once varsin. bizim kimseden tarih almaya ihtiyacimiz yok Allah'a sukurler olsun fazlasiyle tarihi kahramanimiz ve devletimiz var.

kurt arkadaslara bir onerim olacak lutfen kendi benliginizi ortaya koyarken komplekslerinizden kurtulun komik olan bizler degil sizlersiniz. zaten 'biz siz' dememizin sebeplerini doguranlarda sizler ve bu komplekslerinizdir. farkli olmak dusman olmak demek degildir bunu ogrenin. ve sizden rica ediyorum turk milli gorusunu ve turklugu agziniza alirken dikkatli olun. SAYGI GORMEK ISTIYORSANIZ SAYGI GOSTERIN.

birde benden once yazan arkadasim türklerin cengiz han'a sahip cikmalarina atifta bulunmus. yanitim su bir turke mogoldur bir mogolada turktur diyemzsin ama onlarin ayni kandan gelen iki toplum oldukarinida inkar edemezsin bu sebeple cengiz han mogol olsa bile(ki oyledir) bizdendir ve sahip cikariz. (sana altaic family basligina bakmayi oneririm)

UTAN BE !!!!! BATI son besyuz yilda bilimsel devrimleri yaparken iyiydi,sen onlardan tren araba ucak cep tlf nu matbaa ve modern caga ait hangi sanaiiye dair yada teknolojiye dair ne varsa al.tibbini elektronigini al ama tum bu cevrelerin bilimsel obur tesbitlerini reddet,neden cunku isine gelmiyor gunumuz sosyal bilimlerini sekillendirenlerin cogu doguludur tum dunya literaturu japon hint cin rus vs...dahil selahaddini kurd bilir bu sadece batiya endexli degildir irkci oldugun her halinden belli cunku irkcilar bilimi kabul etmez onlar atalarinin kurt gibi hayvanlarla cinsel iliski kuran cinsel sapikliklari ile meydana gelen milletlerin hikayesine inanirlar.halbuki bilim kesinlikle bir kurttan insan olamaz deyip irkcilari genetik bilimi geregi utandirmaktadir sen git buna inan mogollar turk degildir.cengizhan da mogoldur.ulan git ozbeklere turk de senin kicina tekmeyi atarlar.biz ozbegiz derler git kazaklara turk de.turk iscilere yaptiklari iskenceyi sana da yapsinlar birakin bu masallarida artik biraz bilimsel olunda turklerin tarihine iskit sumer hitit selahattin ilhanli alanlar ismet inonu turgut ozal molla gurani bediuzzaman babur devleti altinorda eftalitler eretna ogullari kadi burhaneddin mimar sinan sokullu eyyubiler mu kitasi gunesin ulkesi vs...katmadan sekil verin hatta son irkcilar kizilderilileri turk akrabasi yapti birde utanmadan altaic demissin tungusklari ve uralik halklari unutmusun finno ugric halklarida allahtn macarlarin finno ugric oldugu kanitlandi neredeyse onlarida turk yapacaksin zavalli bulgar muslumani pomak kardeslerimin dili slav olmasina ragmen onlari turklestirmeye calistiginiz gibi YETER BE birakin herkesi turk etme cabasini birakin herkesi allah nasil yaratti ise oyle kalsin ha birde BATIYA O KADAR KARSIYSAN doguya goc et.turkmenistana atalarinin geldige yere .unutmaki turkiyede o bati dedigin cenahta yer aliyor...

Türk kardeşlerimizle, Ortadoğunun Büyük Lideri vasıtasıyla ırk tartışmasına girmek her ne kadar rahatsız edici olsa da Biz atalarımızdan ,dedelerimizden dinledik İslam sevdalısı Kürt Generali Saladin 'i sizlere de tavsiyem bütün kaynaklara bakın gerçekleri görün.// Deli kanlı senin ne kadar cahil olduğun Kazakların ve Özbeklerin Türk olmadığını iddia etmenden belli. Buraya kompozisyon yazıp kendimi yormayacağım. Tek tavsiyem Kiril alfabesini öğren ve Kazak Wikipediasına gir. Latin alfabesini biliyorsundur inşallah, Özbek Wikipediasına gir. Kendi "TÜRK" kimliklerine bizden daha çok sahip çıkıyorlar. ( Türk diyorum üstüne alınma) Saygılarımla

Saygılarımla.

hakaretle dolu yazinin ardindan sana kinle ve yine senin ki gibi hakaret iceren bir yaziyla karsilik vermem senin kendi uzerine almis oldugun sifati benimde kabul etmem anlamina gelir o sebeple senin seviyenin biraz uzerinde de olsa nispeten sakin bir yaziyla karsilik verecegim kusura bakma umarim anlarsin.

TURK ne demektir? bu soruya eger damarlarimda tasidigim kan yanitini veriyorsam bil ki ben irkciyim. bu soruya yuksek karakter sahibi bir milletin adidir diyorsam bil ki ben milliyetciyim. bu soruya kendini turk olarak tanimlayan herkesin genel adidir diyorsam bil ki ben Son basbug Ataturk un yolunda ilerleyen bir TURK evladiyim.

Batiya ve batici dusunceye karsiyim. Batinin bireyci dusunce yapisina karsiyim. Onlarin bana dikte ettigi kimlige karsiyim. Kendi milletimin evlatlarina Turklukten utanmalarini salik vermelerine karsiyim. Kurtculuk davasini kendi davalari gibi gorup Turklugu her gecen gun santim santim eritmelerine karsiyim. Atam bana muassir medeniyetler seviyesine eris ogudunu verdigi halde onlar teknolojide ilimde bizden ustunse o seviyede degilsek demek ki Atamiz mezarinda rahat degil. Bu halde bile onlar gibi yasamak sevdasinda isek onlarin ogretilerini kayitsiz sartsiz kabul etmissek yine bilin ki Atamiz mezarinda rahat degil. Su sarf ettigin cumleler uzerine senin gerceklikle yakindan uzaktan alakan olmadigini ne yazik ki anladim. Bana irkci yakistirmasini layik gorupde Kurt General sozcugunu sarfederek asil irkciligi yapiyorsan uzulerek soyluyorum buyuk bir tezat icerisindesin derhal kurtul. Utanmadan Altaic dedim utanacak bir durum goremiyorum. Macarlar a Turktur denilmedi. en azindan ben yazimda boyle birsey belirtmedim. Dilimiz Ural Altay dil gurubuna bagli Anadolu Turkcesidir. Ayni ailede Mogolca Macarca Fince ve Diger Turk Dilleri ve lehceleri yer alir. Mogolca Macarca Fince VE Turkce alt guruplari bulunan 4 farkli ama bir o kadarda akraba dillerdir. Ural ve Altay daglarinin arasinda bulunan bozkirlar bu dillerin dogdugu topraklardir ki bu dil gurubuna isim olmuslardir. Tezim bu milletlerin Turk oldugunu belirtmiyor. Ancak akraba kavimler oldugumuz gun gibi asikardir. Kazaklar yasayis sekilleri dinleri dilleri goz onune alindiginda Turkluk ozelliklerini tamamiyle tasiyan insanlardir. Orada yasanan olaylar onlarin Turk olmadigi anlamini vermez. Eger boyle dusunuyorsan sana tavsiyem yuzeysel bakis acini degistirmendir. Ozbekler Turk ve Mogol orijinden gelmis bir millettir daha cok mogollara yakin olmalarina karsin cografyaninda etkisiyle turklesmis ve turkluk ozelliklerini almislardir. Kurttan tureyis islam oncesi Turklerin mitolojik bir destanidir. Nasil Yunanlilar Misirlilar mitolojik destanlara sahipse eski Turklerde sahiplerdi. Bunlara gercekmis gibi "sapikca hayvanlarla iliskiye girmek" diyorsan o zaman yunan ve misir mitolojisindeki sapiklardan ne diye bahsediyorsun merak ediyorum dogrusu. Adi uzerinde Mit gerceklikle yakindan uzaktan alakasi olmayan oykulerdir bunlar. Arkadasim kisacasi sacmalamanin hic bir anlami yok kendini kucultmek istemiyorsan tabiki.

emevilerden sonra islam dünyasında milliyetçilik çok çok zayıflamıştır.ta ki fransız ihtilali ve onun doğuya olan yansımalarına kadar. o dönemde yaşayanların kendi etnik kimliklerini bizim kadar umursadığını sanmıyorum. yorum bilgi karışık oldu.--mahir nejat 09:28, 27 Aralık 2006 (UTC)

Batıya göre kendi bildiği doğru değiştir

Tarihte batı ne diyorsa o doğrudur diye bir şey varmı? Selahattin Eyyubi' nin çocuklarını isterseniz saymasın kardeşlerinin ismide öz Türkçe isimlerdir. Bu Sultan' ın Türk olduğunu apaçık ortaya koymaktadır. Batıdaki anti-Türkçü' ler yine kendilerine göre başkalarının tarihini yazmışlar, kendilerininkini nasıl yazdılarsa... Kısacası kanıtlar ortaya koymaktadır. Ayrıca tarih kitaplarına göre de Eyyubiler Türk devleti olarak görülmekte bu da Selahattin' in Türk olduğunu göstermektedir.Bir diğer kanıt ise Eyyubiler' in bayrağında da Selçuklular, Artuklular ve Mengücekliler' de olduğu gibi kartal simgesi vardır. Tarihte tarafsızlık önemlidir. Tarihte kanıtlara değilde batıya bakılırsa büyük yanılgılara neden olunur. Batı kendi tarihini önce bi yazsın -olmayan şeyi yazmak da zordur ama- daha sonra başkalarına tarih kugulasın. Son söz Kanıtlar ortada.----nasiratamesaj 19:35, 18 Ocak 2007 (UTC)

kartal simgesi türklere özgü bir simge degildir. ne icin o zaman diger türk beylikerde yoktur? ayria seladin nuredin zenginin devletini miraz olarak almis. yani zengilerin simgelerini devam kulanmis. ayrica kendi amcasinin ismi türkce degildir. yani bütün ailesi türk degildir. amcasin ismi serkuh dur. anlamida daglarin aslani dir. babasinin ismide türk isim degildir. kendi cocuklarina türk isimleri vermiscede bunun anlamimi pek abartmaya gerek yok. ona göre bugün milionlarca türk mehmet'leri, ahmet'leri, ali'leri, hasan'lari türk degilde araplardir. seladinin ailesinin kökü de türkiyeden degilde kafkasyadan. ayrica eyyübiler bir türk devletise o zaman niye cumhurbaskanligin simgesinin niye 17 yildizi degilde sadece 16 yildizlar var???? KureCewlik81 15:28, 18 Ocak 2007 (UTC)

Ben sana diyorumki kanıtlar ortada. Türkler Ahmet Mustafa gibi isimleri İslam isimleri olduğu için kullanılırlar. Ancak sen bana şunu cevapla. Selahaddin kürtse veya başka bir ırktansa neden çocuklarına Türk ismi vermiştir. Kartal simgesine gelince bu simgenin her Türk devletinin bayrağında olması gerekiyor mu? Şu satırlar bile Selahaddin' nin Türk olduğuna kanıttır. Nitekim bir Arap şairi Selahattin Eyyûbî'nin Halep'i de alması üzerine yazdığı şiirde "Arap milleti, Türklerin devletiyle yüceldi. Ehl-i Salib (Haçlılar) davası Eyyûb'un oğlu tarafından perişan edildi" ifadelerine yer vermiştir. Cumhurbaşkanlığı amblemine gelince 16 yıldız 16 büyük Türk devletini simgeler. Eyyubiler' in bunların içinde olmadığını ne biliyorsun. 16 devletin haricinde hanlıklar ve beylikler vardır. Yani aklında tutamayacağın kadar büyüüükkk bir Türk Tarihi vardır. Eyyubiler ve Selahaddin Eyyubi de bunlardan biridir.----nasiratamesaj 19:35, 18 Ocak 2007 (UTC)

kartal simgesi eski misir medeniyetin vardi, ondan öteri Romalilarda ve avrupalarda. demeki bu güc anlamaina geldiyi simge tek türklerin degildir. sen bir arap tarihicini kaynak gösterdin. bende bir ermeni tarihicinin Haytun'u gösterim:"Postea vero sarraceni amiserunt dominium egipti et medi, qui cordins vulgariter dicebantur, regni egipti dominium occupaverunt"-->"Sonunda Araplar Misirin yönetimini kaybettiler ve medler, ki onlara Kürtler deniyordu, misir'a egemen oldular." (Minorsky 1996).

Cumhurbaşkanlığı Forsu'ndaki 16 yildizlarin anlmai burda yaziyor:Cumhurbaşkanlığı Forsu. KureCewlik81 00:03, 22 Ocak 2007 (UTC)

  • Cumhurbaşkanlığı forsunda da olmaması bu devletin Türk olmadığına ve Selahaddin' in Türk olmadığına kanıt mıdır? Araplarda Romalılarda kartal simgesi vardı diyorsun. Önemli olan onlarda da olması değil ki bu durumda kanıt göstermen gerekir. Kartal simgesinin şeklidir, duruşudur. Sonra Türk hakkında Ermeni kimki tarih yazıyor. Ermeni ne biliyor kanıtı nedir. Bak arkadaşım sen Kürt olabilirsin ama bu Selahaddin Eyyubi' nin de kürt olduğunu göstermezki. Ayrıca sana bir tavsiye TÜrkler' i okumak istiyorsan git büyük Türk tarihçilerini veya Rus tarihçilerini oku. Ermenisi Rumu Yunanı; Türk' ü sevmedikleri için nefretlerini kinlerini o saçma sapan kitaplarına döküyorlar. Bunlar kürtler içinse tam tersini yapıyorlar. şimdi tam teşkilatlı tarih kitapları yazmaya başladırlar. Bunlar zamanında kendilerine tarih yazmışlardır. Tarih yapmamışlardır. Şimdi ise bunu kürtler için olumlu Türkler için olunsuz yönde yapıyorlar. Ve inanırmısın hiç bir kanıtları yok. Kanıt gösterdikleri şeyleri de kendileri hazırlıyorlar zaten. Amaç bellidir. Söylemeye gerek yok. Arif olan anlar.Eğer detaylı tartışmak istersen mesaj sayfamdan msn adresimi ekle görüşelim.----nasiratamesaj 13:19, 22 Ocak 2007 (UTC)

Sanirim iki teoriyede maddede yer vermek yerinde olacaktir(önceki hali öyleydi ancak degisiklik yapilmis).

Not: Cumhubaskanligi forsunda sadece tarihte önemli rol oynamis ve uzun süreli hayatta kalabilmis Türk devletlerinin sayisi kadar yildiz var. Tarihte nerdeyse Cumhubaskanligi forsundaki sayinin iki kati kadar Türk devleti kurulmus ve yikilmistir.

--Ruzgarmesaj 13:09, 22 Ocak 2007 (UTC)

tastisma zemini sagliksiz.. değiştir

tastisma zemini sagliksiz diye baslik attim. soyle ki; turkler ile kurdler arasinda suregelen bir sorun var. KURD SORUNU.. bu boyle iken kurd hakkindaki turkun sozu gecersizdir.. buna bakilmaz.. cunku bastan onyargi soz konusudur. o sebeple turkler ile kurdlerin bunu tartismasi sacmaliktan ve sonucsuzluktan oteye gitmez.. yapilacak olan ise bu taraflar disindaki kaynaklara bakmaktir. amaci gercegi ogrenmek olana tavsiyem budur, digerlerine ne desem bos. inanmak istediklerinden baskasina inanmayacakladir cunku..

Salahaddin-i Eyyubi El Kurdi (biyografya) değiştir

Selahaddin-i Eyubi, Azerbaycan'ın Duvin kasabasında yaşayan, Hezbani Kürtlerindendir. Sonradan Irak'a göç eden Ravâdiye Kürt aşireti, Irak'ın Tikrit kasabasına yerleşir. Miladi 12.yy’ın başlarında Selahaddin-i Kürdi’nin dedesi Şazi başkanlığında Irak’ta Selçuklu Emirlerinden Behruz'un hizmetine girerler. Eyyubi ailesi, Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar zamanında Irak'a göç etmişti. Selahaddin-i Kurdi'nin dedesi Şazi ibn Mervan Pers sarayında yüksek rütbeye, Selçuklu prenslerinin özel öğretmenliğine yükselir ve Bağdat şehrinin valiliğine getirilir. Şazi'nin oğlu Necmeddin Eyyub de Tikrit'e vali tayin edilir.

Selahaddin-i Kurdi babası Eyyub ibn Şazi ibn Mervan el Kürdi'nin Tikrit valiliği sırasında Miladi 1138 yılında dünyaya gelmiştir. Asıl ismi Yusuf’tur, Selahaddin adını sonradan alır. Salah-ad-din "dinin onuru" anlamına gelir.

Bir müddet sonra Selçukluların Musul emiri İmadeddin Zengi, Tikrit'i muhasarası sırasında, Selahaddin'in babası Necmeddin Eyyub ile amcası Şirkuh , zor bir anında Selçuklu emiri İmadeddin Zengi'ye yardımları dokunur. Daha sonra kazaen Selahaddin'in amcası Şirkuh'un Selçuklu emiri Behruz'un bir adamını öldürmesi ve bazı tatsızlıkların çıkmasıyla araları açılır ve Tikrit'ten çıkarlar. Bunun üzerine Necmeddin Eyyub oğlu Selahaddin ve kardeşi Şirkuh ile beraber Musul'a İmadeddin Zengi’nin hizmetine girerler. İmadeddin Zengi de Necmeddin Eyyub'u Baalbek valiliğine atar. Kardeşi Şirkuh'u da onun hizmetine vermiştir.

Selahaddin'i Eyyubi El-Kurdi'nin çocukluğunun en güzel yılları burada geçer. O, bu yıllarını ilim tahsil etmek, ata binmek, silah kullanmak, kılıç sallamak, yönetim usullerini öğrenmekle geçirmiştir.

Eyyub ve Şirkuh, daha sonra Selçuklu emiri Nurettin Mahmut Zenginin hizmetine girip Dımaşk'a yerleşirler. Necmeddin Eyyub kısa zamanda Dımaşk'ın en ileri gelen emirleri arasında yer alır. Selahaddin-i Kurdi de cihad ruhunu ve sorumluluk duygusunu Dımaşk'ta kazanır. Nurettin Mahmut Zenginin giriştiği fetihlerde Eyyubi ailesinin büyük katkıları olmuştur.

Selahaddin-i Kurdi o yıllarda ilimle uğraşıp bundan büyük bir zevk alırdı. Onun için alimlerle bir arada olmak, kitap okumak, ilmi sohbetleri dinlemek kadar güzel bir şey yoktu. Selahaddin’in devlet kademelerindeki ilk hizmeti de Dımaşk Şurta emirliği görevi idi. Bu görevi sırasında şehirdeki her türlü kötülüğü azaltmış ve özellikle hırsızların kökünü kazımıştı. Selahaddin-i Kurdi hangi işe el atmışsa o işi en güzel şekilde hakkını vererek yapmıştır. Bu da onun ileriki yıllarda çok büyük başarılar elde etmesini sağlamıştır.

Mısır Fâtımî veziri Şaver ibn Mucîr es-Sa'di rakibi olan diğer vezir Dırgam ibn Âmir el-Lahmî ile aralarındaki anlaşmazlıktan ötürü Selçuklu emiri Nureddin Zengi'den yardım talebinde bulunurlar. Bunun üzerine Nurettin Zengi, Şirkuh'u komutan, Selahaddin'i de Şirkuh'a yardımcı olarak kendisini temsilen Mısır'a gönderir. Selahaddin bu seferde savaş sanatındaki dehasını ve büyük maharetlerini ortaya koymuştur. Şirkuh ve yeğeni Selahaddin Mısır’da çok büyük kahramanlıklar gösterirler. Mısır veziri Şaver'e destek olup rakibi Dırgam'ı mağlup etmesine yardımcı olurlar.

Bu olaydan sonra Mısır veziri Şaver, Şirkuh ve Selahaddin'in Mısır'a hakim olmasından endişelenerek Kudüs Kralı Amaury'dan yardım ister. Gerek Haçlılar, gerekse Nureddin Zengi için Mısır'ı ele geçirmek en büyük istekleriydi. Selahaddin, askerlerin düşmanın çokluğu karşısında çekindiklerini görünce, onlara cihadın ne demek olduğunu şu sözlerle anlattı: "Madem ki ölümden korkuyoruz, neden evlerimizde oturup da eş ve çocuklarımızla zevk ve eğlence içinde rahatça yaşamaya bakmıyoruz. Bizim görevimiz karşımızdaki düşmanın azlığı veya çokluğuna bakmak ve ona göre savaşıp savaşmamaya karar vermek değildir. Bizim görevimiz onlarla Allah'ın adı yüce olsun diye sonuna kadar savaşmaktır". Bu sözler askere büyük etki yaptı. Kahramanca savaştılar ve Haçlıları püskürtüp geri çekilmelerini sağladılar.

Haçlıların geri çekilmesi ile Selahaddin göstermiş olduğu büyük başarılarla halkın üzerinde büyük etki bırakmıştı. Bu durumu kendi aleyhine olarak düşünen Mısır Veziri Şaver, Selahaddin ve Şirkuh' a karşı suikast hazırlattı. Bu durumdan haberdar olan Selahaddin ve Şirkuh Fatımi Halifesini haberdar eder. Fatımi halifesi de vezir Şaver'in daha evvel de yapmış olduğu bir çok hatalardan dolayı onun ölüm emrini vererek Şirkuh'u onun yerine vali tayin eder. Valilik görevinde iki ay gibi kısa bir süre kalan Şirkuh vefat etmiştir. Fatımi hükümdarı el- Adıd kimi vezir edineceği konusunda düşünmeye başlar. Nureddin Mahmut Zengi'nin Mısır daki ileri gelen kumandanları ordunun başına kimi getireceklerini tartışırlar. Bir çok bilgin Fatımi hükümdarı el-Adıd'ı ikna ederek Selahaddin'i bu göreve tayin ettirip, arkasından vezirlik görevine gelmesini sağladılar. Selahaddin bu göreve atandığı vakit henüz 32 yaşındaydı.

Selahaddin-i Kurdi, çocuklarına ve kumandanlarına durmadan Allah korkusunu anlatır; O’nun emirlerine uymalarını, yasaklarından kaçınmalarını, zulümden uzak durmalarını ve adaletle hükmetmelerini tavsiye eder dururdu. Selahaddin’in Allah'la olan bağları çok kuvvetliydi. Yaptığı her işi Allah'ın rızasını gözeterek yapar ve Allah'tan başka hiçbir güçten korkmadığı için savaştan savaşa gitmekten çekinmezdi.

Selahaddini-i Kurdi’nin ordudaki başarıları ve askerlerin ihtiyaçlarıyla yakından ilgilenmesi, hepsinin arasında adaletle hükmetmesi, hiçbir ayrım gözetmemesi, askerlerinin de ona karşı son derece bağlı kalmasını sağlıyordu. Selahaddin’in Mısır'ı büyük bir inançla savunması, Fatımilere bağlı ve Şia mezhebine mensup olan halkın Şii-Sünni ayırımını asgariye indirmiş ve iki Müslüman kitle arasında ki düşmanlığın ve dargınlığın yavaş yavaş silinmesine ön ayak olmuştur. Her iki tarafı aynı safta Dimyat ve Gazze savaşında Haçlı-Bizanslılara karşı beraberce omuz omuza savaştırmıştır.


Fatımi Halifesi el-Adıd 13 Eylül 1171 yılında vefat edince onun ölümüyle 272 yıl süren Fatımi Devleti tarihe karışmış oldu. Selahaddin Cuma günü Mısır da Abbasi Halifesi Mustazi 'bi Emrillah adına hutbe okutturdu. Fatımilerin son Halifesinin ölümüyle yıllardır birikmiş olan mal ve paralarla dolu hazineye el koyan Selahaddin, tek bir kuruşuna el sürmeden hepsini halka ve askerlere dağıttı.


Nureddin Zengi’nin de vefatıyla Selahaddin el- Kurdi, İslam Dünyasının önde gelen büyük devlet adamları arasına girer. O günkü İslam Dünyası param parça olmuştu ve Haçlılar bu fırsatı kaçırmak istemiyorlardı. Selahaddin-i Kürdi ise Müslümanları bir arada toplamak için elinden geleni yapıyordu. Mısır, Kuzey Afrika, Yemen, El-Cezire ve Kürt ülkesine sahip olunca onları tek bir sancak ve tek bir otorite altında topladığından dolayı Abbasi Halifesi Selahaddin-i Kürdiye şükranlarını ve memnuniyetlerini bildirmişti.


Selahaddin’i Eyyubi Kürt tarihinde önemli bir yere sahiptir. Üstün zekası, komuta yeteneği, taktik zenginliğiyle Eyyubi devletinin en yetenekli yöneticisidir. Ayrıca imanı ve onuru ile şanlı bir geçmişi bulunmaktadır. Bir Kürt evladı olarak ümmeti bir araya getirme, birlik beraberliği sağlamak için bir yaşam mücadelesi vermiştir. Kendilerine son derece güvenen Haçlılar Selahadin-i Kurdi’ye güç yetirememişlerdir.


Selahaddin-i Kurdi, Kudüs Krallığı üzerine arka arkaya 3 saldırı düzenler. Haçlıların Kızıl Denize açılan tek limanı olan Eğle'yi hakimiyeti altına alır.


Selahaddin-i Kurdi, Mısır ve Suriye'nin tek bir yönetim altında toplanmasını sağlamak ve özellikle İslam Birliğini gerçekleştirmek için çalışır. Bu sırada Abbasi Halifesi kendisine Mısır ve Suriye Hükümdarı ünvanını verir. O günden sonra Mısır ve Suriye hükümdarı ile adına para bastırmış, hutbe okutmuş ve bağımsız bir hükümdar olarak bütün bu bölgede yeni bir devlet kurmuştur. Tarihte " Eyyubiler Devleti " olarak bilinen bu devletin en önemli özelliği; Haçlılara karşı giriştiği amansız mücadeleler ve Kudüs'ü Haçlıların işgalinden kurtarması olmuştur.


Selahaddin-i Kurdi Şam bölgesinde ki Dımaşk, Halep, Hama, Humus, Baalbek, Menbiç, Azzaz şehirlerini tamamen hakimiyetine aldığı gibi Mısır, Libya, Sudan'ın kuzeyi ve Yemen'i de devletinin sınırları içine almıştı. Selahaddin-i Kurdi her türlü engellemelere rağmen 1183'te kardeşi el-Adid'i görevlendirerek Dımaşk'ta oluşacak bir İslam birliği konferansına İslam Emirlerini davet eder.Çünkü Selahaddin-i Kurdi Haçlıların birleşerek İslam ülkelerine yapmış oldukları saldırılarda Kudüs'ü ele geçirmiş olduklarını görmüştü. Bu durumda İslam ülkelerini de ancak birleşip iman gücüyle hareket ederek başarılı olacaklarını biliyordu.


2 Ekim 1187 de Selahaddin-i Kurdi Kudüs'ü haçlıların elinden kurtarmak için İslam birliğinde yer alan ülkeleri de çağırarak büyük bir ordu ile Haçlılarla amansız bir mücadeleye girişir. Sonunda Kudüs özgürlüğüne kavuşur ve Selahaddin-i Kurdi Haçlıları mağlup eder. Bu yenilgiyi bir türlü kabul edemeyen Haçlılar bu defa ikinci kez Kudüs'e saldırı düzenlemişlerdir. Avrupa'nın en büyük devletleri olan İngiltere, Almanya ve Fransa kralı bu sefere katılmış ve büyük ordular hazırlayıp İslam Diyarını yeniden işgal etmek ve Kudüs'ü yeniden müslümanların elinden almak için adeta Avrupa'yı ayağa kaldırmışlardır. Diğer taraftan Müslümanlar da mübarek belde olan Kudüs'ü Haçlılara bırakmaya hiçte niyetli değillerdi. Bunda da Selahaddin-i Kurdi'nin büyük emeği olmuştur. Özellikle Cuma günlerinde hutbeler okuyarak halkın coşkusunu taze tutmuştur. Allah'a daha çok yakınlaşmak için bu savaşın yapılması gerektiğini söylemiştir. Müslümanların sert ve çetin direnişiyle karşılaşan haçlı orduları geri püskürtülmüştür. Bir türlü Selahaddin-i Kurdi'yle başa çıkamayan Avrupa ülkeleri, 2 Eylül 1192 günü İngiliz Kralıyla 5 yıllık Remle barış anlaşmasını imzalamışlardır.


Selahaddin-i Kurdi sonraki yıllarda Kudüs'ün imar işleriyle uğraşmıştır. Onun döneminde Şam ve Kâhire olmak üzere çeşitli kentlerde bir çok medrese, cami, vakıf ve diğer bayındırlık eserleri yapılmıştı. Ayrıca onun döneminde pek çok Kürt yazar, şair, bilim adamı ve aydın yetişmiştir. Sina yarım adasında bir kale inşa ettirmişti. Kaleye bitişik olarak iki mescit ve bir su sarnıçı yaptırıp, kapısına takvasını gösteren güzel bir hitabe yazdırmıştır. İskenderiye, Kahire Dımaşk Halep, Meyafarqin, Musul ve Elcezire de sayısız cami ve mescid imar ettirmiştir.


Remle barış anlaşmasından sonra 4 Kasım 1192 de Dımaşk'a gitmiş, bir yıl sonra malarya veya menenjit hastalığına yakalanıp 4 Mart 1193 yılında sabaha karşı Allah'ın rahmetine kavuşur. Öldüğünde 57 yaşında idi, 17 erkek ve bir kız çocuğu vardı. Selahaddin-i Kurdi ana dili Kürtçe'nin dışında Arapça, Farsça,ve Türkçe biliyordu.Savaştan savaşa koşmasına rağmen asla namazı geciktirmemiş, vakit girdiği anda at sırtında yolda gidiyorken bile hemen iner ve namazını kılardı. Sünnetleri bile asla ihmal etmezdi. Gece namazına kalkmazsa sabah namazından evvel nafile namaz kılardı. Kuran'ı hıfz etmiş bir hafızdı. Tarih bilgisinde de kendisini geliştirmeyi ihmal etmemiştir. Zamanının en güçlü alimlerinden İslam hukukunu okumuştu. Spor yapmayı ve çevgan oynamayı çok severdi.


Kaynaklar: Selahaddin-i Eyyubi ve Kudüs'ün Yeniden Fethi Prof. Dr. Ahmed Ağırakça Kürt Sultanı Selahaddin ve Eyyubi Hanedanı Tori


Çalıntı tarih ve ödünç komutan.. değiştir

  • Kürtler dağdan ineli kaç yıl oldu?.. Selahaddin Eyyubi'nin Annesi düzovada kurulu Tigrit (Irak-Saddam'ın doğduğu yer)'li bir Türk. Devlet kurmak için tarihe sahip olmak gerek. Peki ya tarih yoksa? Çalıntı tarih, ödünç komutanla devlet kurulmaz.( Belki birileri tarafından kurdurulur ama, o da "Devlet" olmaz.) Ana dili kürtçeymiş de ayrıca Arapça, Farsça, Türkçe biliyormuş.. Evvela; hangi kürtçe? Arapça ve Farsçayı anladık da peki Türkçeyi niçin ve nereden öğrenmiş ki?.(Türk anasından olmasın?) Prof. etiketli birinin, Selahaddin Eyyubi'nin namazı-niyazı hakkında verdiği mufassal(!) malûmata bakın.. Abdestinin kaçını su ile almış, kaç kere teyemmüm etmiş, kullandığı misvak hangi bölgede yetişirmiş acaba? "Kuşluk" da kılar mıymış? Başka, daha başka? Mızraklı ilmihal gibi yazılmış kaynak mı olur?
"Ana"sı Türk olan'ın "ana" dili ne olur? Muhayyel bir devlet için temel dayanakların gerekliliği kaçınılmaz ama, bu kadarına da atma Recep din kardeşiyiz derler.. Selahaddin Eyyubinin hangi soydan olduğuna dair buraya ciddi kaynaklar konulmalı.. Haçlı'ya karşı sefer düzenlemiş bir komutan hakkında hâlâ haçlı zihniyette olanlarla; milliyetleri, dinleri (Türk-kürt-İslâm)gereği duygusal davranabileceklerin durumları göz önünde tutulmalı ve bu madde "gerçek" hedef alınarak yazılmalı. Kimsenin ideolojisine alet edilmemeli. Hepimizin şöyle veya böyle farklı görüşlerimiz var. Ama burada ansiklopedi için varız ve bunun için de subjektifliğimizi kapının dışında bırakmalıyız. ( Bu görüşlerim ortayadır. Kimse muhatap alınmadı! Kimseyi de incitmek niyetinde değilim)--Hasan Sami 06:36, 1 Şubat 2007 (UTC)

Burda belkide en saglikli kaynaklar tarih kitaplaridir. Ben istersen bir kac tanesinin ISBN numarasini yazim sen bak kac tanesinde, etnik kokeni, Turk diye gecdigi ve kac tanesi Kurt yazdigi. Kendi kendimize burda PC basinda oturarak Selahaddinin etnik grubunumu bulacagiz? Anasi Turk ise ana dilide Turk mus. Bu ne bicim teori. Ana dilin ne oldugunu iyi bir arastir. Biz burda en saglikli kaynagi bularak maddeye koymaya calismamiz lazimdir bu vikipedi kuralaridir bunu degistirmek istersen yoneticilere bas vurmani oneririm. Ayrica lutfen Kurtce diline hakaret etme. Wikipediasi bile olan bir dile hakaret etmek bence yanlis. Ozgurgerilla 11:40, 1 Şubat 2007 (UTC) TARTISALIM Simdi tartismada iki ayri kutup var.birincisi selahaddini turk ikincisi kurd sayiyor birinci siniftakiler batili kaynaklari kesinlikle redediyor ve selahaddinin turk ordusu ile birlikte hareket ediyor olmasindan yada ana tarafi itibariyle turk olmasindan dolayi turklesen kurt yada oz be oz turk saymak istiyor.ikincisi ise tum dunya dillerine ve kulturlerine kurt olarak belirtilmesini ornek aliyor burada birde ucuncu sinif varki bunlar objektif olamayan irkcilar ki onlari hic kaale almayalim.yok efendim anasi turk olanin ana dili ne olur.onu tabi babasina soracan.yani kalkipta fatih sultan mehmedin anasi rum diye ana dili rumcami olur.yapmayin be simdi objektif olursak selahaddin hacli kaynaklarinda kurd olarak belirtilmekte.ayrica arap ve fars kaynaklarida ayni ifadeleri kullanmakta.geriye sadece turkler kaliyor.selahaddinin turk oldugu dusuncesi ilk defa cumhuriyet sonrasi milliyetcilik hezeyani ile ortaya cikti.daha once osmanlilar donemindede selahaddini kurdi olarak kabul gormustu ancak cumhuriyet doneminde kurd lafzi yasaklandigi icin bediuzzaman saidi kurdi bile bir gunde nursi oluverdi selahaddin gibi. irkcinin biri kurtler ne zaman daglardan indi diyor.hicbir zaman cunku onlar hala o daglarda.inmelerine gerek yok cunku o daglar onlarin ana vatani.turkler bozkirlardan gelince kurtler zaten o daglarda avasim denilen sehirlerde abbasiler ve farslilar beraber rum diyarina karsi cihada katilmaktaydilar.turkler islami 10ncu yuzyilda benimsediklerinde kurtler ucyuzyildir zaten muslumandi.iste bu avasimda cihad eden kurtlerki selahaddinin dedeleri olan hazbani asireti bunlardan biri idi ve bu aile mervani kurt beyliginde yonetici konumda idi ancak selcuklu devleti mervanilere son verince ordu selcuklulara gecti. iste hazbaniler o zamandan sonra selcuklulara ,onlar yikildiktan sonrada zengilere hizmet ettiler.turkler anadoluya gelince kurd devlet gelenegini ornek aldilar ozellikle mervaniler bu etkide en ondeydi.iste selahaddin bu devlet geleneginde parali turk askerlerinide yanina alarak eyyubileri kurdu.turkler eyyubilerde asli unsur degildir.ordudaki turkler memluktur yani parali turk askerleri ve asiret kuvvetlerine dayanan kurtlerdir.tabiiki parali askerler kudusun fethi sonrasi ayrildi ve misira yerlesti.ancak kurd kuvvetleri yerinde kaldi.misira yerlesen bu parali oldu daha sonra memluk devletini kurdu.onun icin eyyubi devleti kurt sultanligi sayilir


Iyi güzel de, bunlari neden kaynakları ile maddeye yazmıyorsunuz? Ayrıca lutfen yazınızı imzalamayı unutmayınız. Ozgurgerilla 01:41, 17 Şubat 2007 (UTC)

Sonuç cümlesi değiştir

Sonuç olarak baba tarafından Türkmen, Kürt veya Kürtleştirilmiş Arap olması konusunda ortak görüş yoktur. Ancak amcasının Şirkuh (Farsça aslan) adına sahip olması baba tarafından Türk olması olasılığını azaltmaktadır.

Sevgili Krkzn bu çıkarıma göre eğer tarihe geçersem ve ilerde kaynak eksikliği olursa; benim babamın adı Ziya olduğuna göre ben de Arap kökenli olarak nitelendirilebilirim bu durumda.--Erdem Şenol 22:24, 22 Şubat 2007 (UTC)

Eğer hiç bir başka kaynak yoksa, ve babanın adı Ziya ise, ve Ziya arapça ise, birisinin "Erdem aslında İsveçlidir" demesinden daha olasıdır derim. Ayrıca o çağda şimdinin aksine adları kökenine bakmadan verilmediğini de unutmayalım. Bugün birisi çocuğuna rahatlıkla sibel veya selen derken o zamanlarda Türk'ten başkasının da çocuğuna Pusatlıtigin diyeceğini zannetmiyorum. Bu arada benim de soyadım abdullah...anla yani ne oluyor.

Maddeye yaptığım bu eklemeyi bilgisunarda bulduğum bir araştırma sonucundan derledim. Zaten sanırım yeterince farklılaşmadı, her an telif nedeniyle de silinebilir. Demek istediğim adamın kökeni hakkında kesin bilgi yok. Oturup sabaha kadar Türktü Araptı Kürttü tartışması yapılabilir. O yüzden kaynağıyla birlikte yazdım görüşleri. Bu madde böyle kalacak dokunanı yakarım da demiyorum. Değişmesi gereken bir şey olduğunu düşünüyorsanız tabii ki değiştirirsiniz. Aynen benim az önce değiştirdiğim gibi. Ama bunca farklı şeyi iddia eden kaynak varken, ahanda bu adam sadece budur (=Türk,Kürt veya Arap he neyse) demek bence yanlıştır. Viki olarak eşit davranmamız gerekir. İngilizce vikide bu ilkeyi ezip geçmişler, bu onların ayıbıdır. Umarım anlatabilmişimdir. - Erhan 22:37, 22 Şubat 2007 (UTC)

Sevgili Krkzn mesajı yeni gördüm de, şimdi şu varki eğer adamın ana ve baba tarafı ile evlat iisimlerine bakılıp ihtimal hesabı yapılacaksa ve bu hesaba herşey dahil olacak ise olasılık hesabında Türk olma yüzdesi daha fazla; çocuklarının adı, kardeşlerinin adı dayısı v.s artı kültür biçiminide hesaba katıp üstüne güçlü bir hükümdarın gücünü eklersek, o devirde saltanat yada hükümranlık hakkı unutulmamalıdırki güç ile elde edilmektedir, güç kiminse söz onundur, bu durumda bu adam neden eğer Kürt ise onun imarelerini hiçbir yerde kullanmadı. Bayrakta bile Türk kartalı var Krkzn, neden? Bunu İslama bağlamak kolaycılıktan başka birşey değil. Yada tam tersinden ele alalım hadi ben kanıtlamaktan vazgeçtim Türk olduğunu, Kürt olduğuna dair verilerin hepsi incelendiğinde ipe-sapa gelmez kiralık tarihçilerin yazdıklarından başka ne var? Bu ısmarlama bir tarih ile olmaz, gerçeklik, doğrulanabilirlik ve tarafsızlık bu ansiklopedide asıl ise maddeler ona göre yazılmalı benim derdim bu başka birşey deği, ha Selahaddin olmuş ha olmamış farketmez onun gibi binlercesi var bizde.--Erdem Şenol 00:04, 26 Şubat 2007 (UTC)
Yazılanları son derece ters köşeden değerlendirdiğini görüyorum. Teker teker ele alalım.
1) Maddede bu adam Türk'tür yazmıyor. Maddede bu adam Kürt'tür de yazmıyor. Hatta bu adam "şudur" yazmıyor. Neden? a) Çünkü kesin kaynak yok. b) bir insanın kimliğini ne belirler o belli değil.
Peki ne yazıyor? 1) baba tarafından Türk olması olasılığını azaltmaktadır. Lütfen şunu tekrar oku. Baba tarafı hakkında olan kaynaklara bakıyoruz, kesinlik yok. Biz de viki olarak ne yapıyoruz, tüm görüşlere yer veriyoruz. Bu görüşler çelişkili. Biri Kürttür diyor, diğeri Arap (baba tarafından söz ediyorum). Ve son olarak da ne eklenmiş, amcasının adının Şirkuh olmasının (baba tarafının) Türk olması olasılığını azalttığını. Bu ne demek? Babası Kürt mü demek? Baba tarafı Arap mı demek? Hayır. Bu demek ki, eğer bir adam Selçuklu döneminde yaşıyorsa, ve Türklerde Kılıçaslan, Alparslan gibi adlar yaygınsa, ve bir Türk durup dururken Farsça aslan adını kullanmayacağına göre, Türk olma olasılığını azalttığını yazıyor. Benim soyadım abdullah. Arapça bir ad. Şimdi birileri çıkar ve Erhan ya Arap ya Kürt ya da Türk derse, ve hakkımda sadece soyadım biliniyorsa, o zaman Arap tarafı ağır basar. Ama sadece o kadar. Ancak ağar basar ve hiç bir şey kanıtlamaz. Etmesi mantık dışı olur çünkü Türk'üm ve bu soyadı dedemin kişisel seçimi.
Saat geç ve fazla yazasım yok. Kısa keselim. Maddede var olan kaynaklardan çıkarılabilen sonuçları yazıyor. Ana sonuç ise en sonda. Selahaddin'in ne kökenli olduğunu 100% kesinlikle bilmiyoruz. VE zaten bir insanın ne olduğunu ne belirler? DNA'sı mı? Göz rengi mi? Deri rengi mi? Alyuvar sayısı mı? Örneğin Apo'nun annesi Türk. Şimdi birisi Apo yarı Türk dese ona gülmez misin? Tabii gülersin, adam kendini Kürt olarak tanımlıyor. O kimliği seçmiş kendine onu yaşıyor. Veya Osmanlı sultanları. Bir kısmının anne tarafı yabancı. Şimdi bu sultanlar yarı frenkti denebilir mi? Osmanlı padişahı Türk değil diyene ancak gülerler. O yıllarda insanın sadece baba tarafına bakıyolarmış. Baban nereliyse sen de oralı oluyormuşsun. Fakat bugün pekala biliyoruz ki insanın kimliği bilinçlidir. Eğer ki Apo ben Kürdüm diyorsa bilinci ile yapıyor. Osmanlı padişahı kendini Türk sayıyorsa, Türk harsı içerisinden büyüdüğü ve onu benimsediği için yapıyor. Eğer ki Selahaddin çocuklarına Türk adı veriyorsa, Türk ailesinin başına geçiyorsa, ordularını Türk yöntemleri ile yönetiyorsa, simgeleri kabul ediyorsa, Türk harsını benimsemiş ise, bence o adam Türk'tür. Ama bence.
Biz viki olarak dediğin gibi doğrulanabilirlikten yana olmalıyız. Ve şu anda var olan kaynaklar bunlar. Ve bende bu kaynakların iddialarını yazdım. Kim, neden, neyi iddia ediyor diye. Kürttür diyenler sadece baba tarafına dayanıyorlar, Batılı kaynaklar anne tarafından hiç söz bile etmiyorlar ki son derece yanlı olduklarının göstergesi. Onlar da pekala biliyorlar ki bir insanın kimliği bilincidir. Ama işlerine gelmiyor. Örneğin ben Yunanistan'da doğdum, orada büyüdüm. Ancak annem babam Türk asıllı, bana Türk harsını sundular, ve ben de bugün kendimi Türk sayıyorum. İlerde nasip olur da önemli bir iş yaparsam, anında tüm kaynaklara Türk asıllı Yunan olarak geçerim. Çünkü bugün insanın ulusal kimliğine bakıyorlar.
Maddeye gelince bence sonuç bölümüne kimliği neyin belirlediği ile ilgili bir bölüm eklenebilir. Mesela, kimlik tanımları verilir (kalıtımsal geçmişe göre, bilince göre, vb), ve her tanıma göre şudur veya budur denebilir. Onun ötesi doğrulanabilirliği ve tarafsızlığı bence çiğner. Umarım anlatabilmişimdir. - Erhan 00:34, 26 Şubat 2007 (UTC)
Arkadaşlar saçmalamayın. Ne alaka Selahattin'in Kürt olduğu? Onun yaşadığı devirde Kürt diye bir isim bile geçmiyordu. Selahattin Türk'tü ve bunu tarihi kaynaklar doğruluyor. Ali Tayyar Önder'in Türkiye'nin Etnik kökeni isimli kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Belgelerle Selahattin'in ve devletinin Türk olduğunu kanıtlıyor 88.224.198.205
ali tayyar önderin kitapinda nerdese herkes türk sayiliyor. yani cogu yerinde sacmaliyor.KureCewlik81 13:59, 23 Şubat 2007 (UTC)
En azından Ali Tayyar Önder belge göstererek onlara Türk demiş. Batılı tarihçilere bakarsak Kurtuluş Savaşı diye birşey olmadı, Çanakkale Savaşında dört kişi öldü biri de attan düşerek. Yani bunlara ne demeli? İnanacak mıyız bunlara?Batılı tarihçilere bakarsak Mezopotamya ve Anadolu'da kurulan tüm devletler, Sümerlerden tut Hititlere kadar, hepsi Kürttür. Peki kanıt nerde? Dillerine bakıyorsun 6000 kelimelik Sümerce'nin 4000'i aşkın kelimesi Türkçe kökenli(Bkz Sümer ve Türk Dillerinin tarihi ilgisi ve Türk dilini yaşı meselesi, Prof Dr Osman Nedim Tuna), bu kavimlerin hepsi Orta Asya menşeili. Artık şunu kavrayın. Batı bizim değerlerimizin hiçbirini doğru olduğunu bildiği halde tanımıyor. Selahattin'in de Türk olduğunu biliyorlar fakat uluslararası platformda tanımıyorlar. Lütfen bu gerçeği artık kavrayın ve atalarımıza sahip çıkalım. ( Emrehan)
yau tarihde anadoluyunun ve mezopotamyanin halkarin bütünü ne türklerdi ve ne kürtlerdi. her iki görüs'de asiri. gercek orta yoldur. herseyin arkasinda hepde türk düsmanliği görmek yanliş'dir. ve oratasya otomatikce türk degildir. ortaasyada büyük üc grup vardir: iraniler,türki halklar ve cin halklari. KureCewlik81 23:17, 25 Şubat 2007 (UTC)
Anadolu ve Mezopotamya halklarına Türk dediğim yok. Yapılan dilbilimsel araştırmalar Sümerce'nin Türk diline yakın olduğunu ispatlamış. Ortaasya'da büyük üç grup var dedin; peki yapılan dilbilimsel araştırmalar neden Sümerce'nin Türkçeye yakın olduğunu ispatlamış da Fars ya da Çin dilleriyle yahut başka bir kavmin diliyle akraba olduğunu kanıtlayamamış? ( Bkz. Prof. Dr. Osman Nedim Tuna, Sümerce ve Türk dilinin Tarihi İlgisi ve Türk Dilinin Yaşı Meselesi, TDK Yayınları)( Emrehan)
istersen sümerce konusu burada konusmalayim. senin belirtin kitapa sadece 160 türk kökenli kelimelerden bas ediliyor. ama sen 6000 sümerce kelimelerden 4000 demistin. ve acaba kac tane sümerce kelimeleri vardir (1000'den fazlami?). ayrica irani dillerin'dende gecmis kelimelerde vardir, ama türk arastirmacilar buna fazla dikkat etmezler, cünkü onlara tc'nin ilk yillarinda yeni türk tarih tezin cerceversi icinde sümerleri türk göstermek görevi verilmisidir ve bugün hala bazi arastirmacilar böyle davraniyor. sümerce bugün eski dravid dillerinle bir teorik dil grubuna koyulmakadir, hic bir ispat baska bir modern dil'le akrabalik göstermiyor. ayrica benim bas etidim üc gruplarin sadece en önemlileri.KureCewlik81 15:38, 26 Şubat 2007 (UTC)
Siz de kendinize göre haklısınız tabii. Ama eski Anadolu kavimlerini Kürt yapma görevi verilmiş Batılı araştırmacılara nazaran bizim araştırmacılarımızın tezleri daha mantıklı ve belgeli.Ama burdaki tartışma konusu eski kavimler değil Selahaddin'dir. Onun da Türk olması, en kötüsünden Arap olması, bir Kürt olmasından daha mantıklı ve belgelidir.(Emrehan)

NİÇİN KÜRT? değiştir

 Bana Selahattin Eyyubi'nin Kürt olduğunu "B-E-L-G-E-L-E-R"le açıklayabilecek biri var mı?--YoungOttoman 14:48, 18 Mart 2007 (UTC)

Selahaddin Eyyubi'yi Yeniden Okumak Çarşamba, 13 Temmuz 2005 - (19:13) Halis Çelebi Gazeteci-Yazar

2005 yılı bahar ayında Selahaddin Eyyubi filminin gösterime girmesiyle birlikte Selahaddin'in hayatı ve fırtınalı tarihi yeniden anılmaya başlandı. Biz burada o insanı efsaneden çok, eleştirel bir gözle değerlendirmek istiyoruz. Filhakika, İnsanların, Selahaddin Eyyubi hakkında düştükleri görüş ayrılığının benzerini başka hiçbir insan hakkında bulamıyoruz. Tıpkı Yahudi ve Hıristiyanların Hz. İbrahim hakkında düştükleri görüş ayrılığı gibi… Selahaddin Eyyubi'nin Kürtlere, Araplara ve Acemlere dayandırılması hususunda birçok kimse ihtilaf etmiştir. Araplar, onu Hıttin savaşının kahramanı kabul etmişlerdir. Bazıları da yalan ve iftirayla onu “Arap milliyetçiliği” listesine almışlardır. Selahaddin Eyyubi, ırkçı bir insan değildi. Onun yaşadığı çağ, dini bir çağdı. Onun kabilesi de Kürtçe konuşuyordu, önde gelen komutanları ve etrafındakiler de Kürtçe konuşuyorlardı. Tıpkı Napolyon'un etrafında bulunanların Korsikaca konuştukları gibi. Ancak Napolyon Korsika'dan daha büyüktü. Selahaddin Eyyubi de Kürdistan'dan daha büyüktü. Bugün her bir Avrupalı Napolyon'u anmaya devam etmektedir. Alman “Der Spiegel” dergisi Napolyon'la ilgili olarak “Avrupa'nın Fikir Babası” olduğu kavramını kullanarak Napolyon'un, Fransız devriminin ilkelerini tüm kıtlara taşıdığına yer verdi.


Alman Filozofu G. W. F. Hegel, Napolyon'un 1806 yılında Jena Savaşı'nda galip gelmesinin Almanya'daki 'ancien regime'in sonunu getireceğini ve Fransızların eşitlik ve özgürlük ilkelerinin dünyaya hakim olacağını düşünmüş ve bununda tarihin sonu olduğunu söylemişti. Hegel'in düşüncelerinden ilham alan Francis Fukuyama da, “Tarihin Sonu” adlı ünlü kitabını yazmıştı. Fukuyama, 1975 yılından bu yana yaşananları gözlemleyerek aynı şekilde düşünüyordu. Sosyalist rejimlerin çökmesi ve Soğuk Savaş'ın bitmesinin etkisini göz önüne alarak üniversal bir kültür ortaya çıkacağını gündeme getiriyordu. Amerika'ya göre tarihin sonu, liberal, ekonomik ve siyasal demokrasi ilkelerinin tüm dünyada gerçekleşmesidir. Bu, insan ve tarih konusunu vakıf olmamak demektir. Zaten Francis Fukuyama'nın da tarih okulu öğrencisi olduğu düşünülemez.


Kürtlere gelince, onlar da Selahaddin Eyyubi'ye şövenist (ırkçı) anlamda bir Kürt olarak bakıyorlar.. Selahaddin Eyyubi ırkçı bir insan değildi. Tıpkı Hz. İbrahim'in Asuri olmadığı gibi. Tam tersine Hz. İbrahim hanif bir Müslüman idi. Selahaddin Eyyubi, İslam medeniyetinin ve Doğu-Batı çekişmesinin kaygısını taşıyan biriydi. Şayet bugünlerde Selahaddin Eyyubi mezarından kalkıp gelse, gördüklerine çok şaşırırdı. Kürtlerin, Arapların ve Türklerin tamamını reddederdi. Nasıl birbirleriyle savaştıklarına ve bölgede hiçbir Haçlı kalmadıktan sonra İsrail'deki sekizinci Haçlı seferlerini nasıl unuttuklarına hayret ederdi.


Selahaddin Eyyubi'nin kutsanması ve idolleştirilmesinin sebebi, İslam ümmetinin medeniyetsel olarak gerilemesinden kaynaklanmaktadır. Bu psikolojide bilinen bir kuraldır; çöküş oranıyla doğru orantılı olarak hatasını örtbas etme yöntemi. Tıpkı her şeyini kaybetmiş müflis birisinin, dedesinin büyük servetiyle gurur duyması gibi… Ay sadece gündüzleri sönük görünür… Selahaddin Eyyubi'nin aydınlık gücü İslam dünyasının (Arap,Türk, Kürt ve Acem olarak) karanlıkta olduğu bir dönemde ortaya çıkmıştır. Bilinmeli ki, halklar efsaneleri sever ve hayallerle yaşarlar. Bu gün ise Selahaddin bir efsanedir. Oysa Selahaddin Eyyubi, Allah'ın kullarından olup, bizim gibi bir insandı. Yer, içer, gezer, cihad eder ve seyahat ederdi.


Bertrand Russell “Sultan” adlı eserinde, liderlerin ve tebasının yönteminin çözüldüğü görüşüne varmış, Lenin ve Hitler'in aynı inanç ürünü olduğunu kabul etmiştir. Russell'a göre Napolyon ve Mussolin de aynı ekolündedirler. Napolyon, askeri donanımı en iyi şekilde kullanmanın dışında askeri başarıya bir ilavede bulunmamıştır. Belki de Selahaddin Eyyubi'nin başarısının sırrı, her iki ekolü kendisinde toplamış olmasıdır. Kendi tebası arasında hamaseti yayan tasavvufi gruplara kendisini dayadı. Musul Atabeyliğinden Zengiler devletini miras aldı. Mısır'da iki asır hüküm süren Fatımiler devletini yıkarak orayı kendi yönetimine kattı.Toprağın ve askeri lojistiği kullanmasını iyi bildi. 1187 yılında Haçlılarla Hıttin'de büyük çatışmaya girdi. Haçlılar, kendilerini keskin kılıçların yok etmesinden önce sıcak bölgelerde susuzluktan yok olup gittiler.


Selahaddin Eyyubi, Abbasi devletinin ölü bir döneminde geldi. Hilafet devletine yeni devletler, mevcut yapıya yeni yapılar kattı. Devleti kardeşleri ve çocuklarına bıraktı. Tıpkı günümüz Arap liderlerinin yönetimi, siyasi başarıdan çok akraba bağını göz önünde bulundurarak, kendi çocuklarına miras bıraktıkları gibi… Böylece kendi etraflarına kümelenen yakınları aracılığıyla insanlara hayatı zindan ettiler. Lakin, Selahaddin Eyyubi kendi çağıyla uyum içerisindeydi. Arap yöneticiler ise, çağın dengelerini alt üst ettiler, ülkeleri gerisin geriye döndü. Bu ülkelerde yaşayan vatandaşlar olup bitenden habersiz kendi başlarının çaresine bakmaktadırlar.


Doğrusu Selahaddin Eyyubi, dürüst ve şeffaf birisiydi.. Vefat ettiğinde geriye 17 dirhemden başka bir şey bırakmamıştı. Ne var ki o, devletini 17 çocuğu ve kardeşi arasında paylaştırdı. Kendisinden sonra çocukları ve kardeşleri birbirleriyle savaşarak ülkeyi param parça ettiler. Sonunda devletleri kendilerinden daha iyi olmayan Memluklüler'in eliyle son buldu. Selahaddin Eyyubi hakkında çoğu kimse fazla bir şey bilmemektedir. Selahaddin Eyyubi, Hallac'ın başına gelenleri hatırlatarak Sühreverdi tarikatının ortadan kalkmasına ve düşüncelerinden dolayı insanların öldürülmesine imzasını atmıştır. İbn Useybia “Tabakâtu'l Etıbbâ” adlı kitabında, Selahaddin Eyyubi'nin kardeşi ve Halep Valisi olan Melik Zahir'in öldürdüğü Halep'li bir gencin hayat öyküsünü aktarmıştır. Bu gencin öldürülme gerekçesi ise, insanların inançlarını bozma olarak gösterilmiştir. Melik Zahir, kendisine bağlı saray mollalarından aldığı fetvayla gencin öldürülmesi emrini vermiştir.


Bu sözler şaşırtıcı olup Kürtleri, Arapları, ve İslamcıları kızdırabilir. Şahısları kutsamak putperestliktir. Bugün Selahaddin Eyyubi'nin kişiliğinin eleştirilmesi imkansız ve kabul edilemezdir. Ne var ki, tarih, yaşanan olaylar ve gerçekler duygularımızdan daha büyüktür. Nitekim Aristo, 'hayat düşünen için bir komedi, reaksiyon gösteren için bir trajedidir' demektedir. Ve Nietzsche de, karamsarlığı gerilemenin bir işareti, iyimserliği ise yüzeysellik olarak görür... Doğru olan ise, trajediden iyimserliğin doğmasıdır.


Aynı şekilde insanlar Selahaddin Eyyubi'nin 1188 yılında Kudüs'ü haçlılardan geri alıp ondan sonra gelen Eyyubiler'in, Kudüs'ü Kral II. Friedrich 'e anlaşma yoluyla geri verilmesini gereği gibi değerlendirememişlerdir. Bunu ancak tarihçiler anlayabilir. Bu gafletin sebebi ise, Selahaddin Eyyubi'nin tarihteki şöhretidir. Halklar eleştiriyi sevmezler. Nefse, eleştiriden daha sevimsiz gelen bir şey yoktur. Nefis, övgüyle sarhoş olduğu kadar içkiyle sarhoş olmaz. Tıpkı bugünlerde Türkiye Başbakanı Tayyib Erdoğan'ın Ermeni katliamı ile ilgili olarak, Türk tarihinde utanmayı gerektiren bir şey yoktur, demesi gibi. Osmanlı Sultanına bazıları yeni gelişmeler olduğunu ve Avrupa'yı ziyaret etmesini tavsiye ettiklerinde onun cevabı: Müslüman Sultanlar, Avrupa'yı ancak fetihçi olarak ziyaret ederler, şeklinde olmuştur. Fakat, bugün Türkiye'nin, Avrupa'dan kendisini AB'ye alması için gösterdiği çabaya bir bakın. Avrupa da kanunlarının değiştirilmesini, Ermeni katliamının tanınmasını ve Öcalan'ın idam sehpasından kurtarılmasını dayatmaktadır.


Irkı Kürt, kalbi Müslüman, dili Arapça ve hepimiz için Doğunun başarılı bir askeri ve hoşgörülü bir insanı olan Selahaddin Eyyubi, tüm dünyaya iyi bir anı bırakmıştır. O da Haçlıların boğazında bıraktığı hezimet lokmasıdır. Bundan dolayı General Gourand , Suriye ve Lübnan'ı işgal ettikten sonra Selahaddin Eyyubi'nin kabrine özel bir ziyarette bulunarak ayağıyla mezarına vurup: “Kalk Ey Selahaddin, biz tekrar geldik”, demişti. Bu durum, Charles'ın Türkler'le Gelibolu savaşında temenni ettiği şeydir. Osmanlı Hanedanının kabrini ziyaret edip: Ey Sultan Murat, Sen bizi Viyana'da ziyaret etmiştin. İşte biz de seni Sultanlığın eşiğinde ziyaret ediyoruz, diye seslenmekti.

Bu makale “Ali Arslan” tarafında İslam Dünyası için tercüme edilmiştir.


SELAHADDİN EYYUBİ ÖZ VE ÖZ TÜRKTÜR değiştir

Öncelikle millet kavramı zamana göre değişen, dinamik, farklı zamanlarda farklı biçim alabilen bir kavramdır. Kimi zaman bir ülkeye mensup olan kişiler milleti oluştururken kimi zaman ise bir kültüre ait, bir dli konuşan kişiler bir milleti oluşturmaktadır, kimi zaman ise bir dine ait kişiler bir milleti oluşturmaktadır, kimi zaman ise bir etnik kökene sahip kişiler bir milleti oluşturmaktadır. Selahaddin Eyyubi' nin kökeni konusunu gelin birlikte bilimsel bir gözle inceleyelim. öncelikle Selahaddin Eyyubi' nin yaşadığı dönemde millet demek ümmet demekti, Türk veya Kürt veya Arap şeklinde bir ayrım olmadığı bigi tüm müslümanlar bir ümmetti, bir milletti, Haçlı seferlerine karşı Türk, Kürt, Arap ayrımı olmadan tüm müslümanların bir arada savaşmasıda bunun ispatıdır. Selahaddin Eyyubi bu bağlamda değerlendirildiğinde İslam milletinden idi. Ancak olayı etnik köken ve kültürel olarak değerlendirecek olursak, Selahadiin Eyyubi' nin etnik kökeninin 16. yüzyıla kadar Türk olduğu kabul edilmekte iken, 16. yüzyıldan sonra bir iki kişinin elde fazla bilimsel veri olmadan daha ziyade şahsi görüş ve duyguları ile yazdığı bir iki kitap sonrasında birden bire, Selahaddin Eyyubi öldükten 350 yıl sonra Kürt olduğu iddiaları ortaya atılmıştır, ancak bununda hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Daha sonra dünyada ortaya çıkan milliyetçilik akımları sonucu bu yüzyılımızda da Orta Doğu bölgesinde bölgeyi bölerek bir millet yaratma çabaları sonucu tarihsel bir dayanak arayanlar, fazla kişinin etnik kökeni hakkında hüküm yürütmediği ve elde fazla veri olmayan çok değerli bir şahsı yanlarına çekmek maksadı ile Kürt olduğu iddialarını ortaya atmışlardır. Oysaki Selahaddin Eyyubi bir Türk Devleti' nin komutanı idi, kardeşlerinin isimleri öz ve özTtürkçe idi, Kürt kökenli bir aile çocuklarına Turanşah, Böri, Tuğtekin gibi öz Türkçe isimler koyar mı ?, hele hele de bundan 800 sene önce. Selahaddin Eyyubi kurduğu devletin simgesi olarak Kartal seçmiştir, bir Türk kadın ile evlenmiştir.

Bütün bunları bir tarafa bırakarak etnik köken konusuna genetik bir gözle bakacak olursak.Genetik %50 babadan, %50 anneden gelir.

Selahaddin Eyyubi' nin annesi Türktür ve bu kesindir, Selahaddin Eyyubi' nin eşide Türktür, Selahaddin Eyyubi' nin babasının anneside Türktür. Selahaddin Eyyubi' nin babasının babasının etnik kökeni bilinmese veya Kürt, Arap olsa bile Selahaddin Eyyubi' nin babasının annesi Türk olduğu için Selahaddin Eyyubi' nin babasındaki Türklük oranı en az %50, Selahaddin Eyyubi' nin anneside Türk olduğu için Selahaddin Eyyubi' deki Türklük oranı en az %75 idi ve bu oran Osmanlı padişahlarının birçoğunun annesinin kökeni farklı bir etnik kökenden olduğu için, osmanlı padişahlarının birçoğundan bile daha fazladır, hal böyle iken ülkemizde Osmanlıya sahip çıkılıpta Selahaddin Eyyubi' nin fazla sahiplenilmemesi sonucu Selahaddin Eyyubi gibi Öztürk bir komutan Osmanlılardan daha fazla Türk kanı taşıyan bir komutan sanki Türk değilmiş gibi bir durum ortaya çıkmıştır. Selahaddin Eyyubi' nin eşide Türk olduğu için Eyyubilerdeki Türklük oranı en az %87,5 tur ve bu genetik olarak böyledir. Hal böyle olunca Selahaddin Eyyubi' de Türktür, bunu böyle kabul etmek gerekir. Kaldıki, Selahaddin Eyyubi ve Osmanlılar hepsi bizim atalarımızdır. Kaldıki Türkler ve Kürtler birdirler, Türkler ve Kürtler öz ve öz kardeştir, Bugün Türkiye' de yaşayan Kürtler bize Orta Asya Türklerinden daha yakındır, aynı ülkede yaşıyoruz kız alıp kız vermişiz, yüzlerce yıllık ortak tarihimiz var ve Kürtlerin Orta Asya kökenli ve Turani bir kavim olduğu yönünde, Türklerle çok yakın olduğu ve ortak atadan geldiği yönünde ciddi iddialar vardır, dillerimizde çok yakındır, birçok ortak kelimemiz vardır ve bunlarda araştırılmalıdır. Örneğin Türklere eskiden Orta Asya' da Türük denilmekte idi ve Türkler eskiden yazıyı sağdan sola yazarlardı, yani Türük kelimesinin tersten okunuşu Kürüttür, Yani Türk kelimesinin tersten okunuşu Kürttür, yani bunlar aslında ortak bir kavimdir, eski dilde tarihi belgelerde hepsi birdir.

Yani sonuç olarak Selahaddin Eyyubi' de, Osmanlılarda bizim tarihimizdir, atalarımızdır ve etnik kökenden ziyade insanlığa ve ülkemize , milletimize getirdiği faydaları ile değerlendirmek lazımdır. Türk etnik bir kökenden ziyade bir kültürün, bir coğrafyanın, bir yaşam biçiminin insanlarının ortak bir adıdır. saf ırk olmadığı gibi bütün insanlar aynı soydan gelir, evlilikler yoluyla kanlar karışır, hele hele tarihin başladığı Orta Doğu ve Orta Asya bölgelerinde bu durum dahada karışıktır, bu coğrafyada yaşayan halkların hepsi kardeştir, hepsi birbiri ile akrabadır, kökeni, inancı önemli değildir. Selahaddin Eyyubi' ye yeter ki herkes sahip çıksın, gerek Türklerin gereksede başkalarının Selahaddin Eyyubi gibi bir komutana sahip çıkması gurur vericidir, dolayısyla Selahaddin Eyyubi' nin kökeni konusundaki tartışmalarda aslında bu coğrafyanın insanlarının ne kadarda içiçe geçmiş ve kardeş olduklarının da bir ispatıdır.

Bu saaten sonra Selahaddin Eyyubi' nin kökeninin bir önemi varmıdır ? Selahaddin Eyyubi, Türk, Kürt, Arap farketmez bu coğrafyanın yetiştirdiği, bu coğrafyanın evladıdır ve bununla da gurur duymak gerekir.

Kaldıki, zamanında Avrupa' nın haçlı seferlerine karşı hiçbir ayrım yapmadan bu coğrafya bir araya gelmiş ve birlikte omuz omuza savaşarak can vermiştir, o zaman bu tartışmalar ortada yoktur, çünkü çokta gereksizdir, çünkü herkes birdir. bugün, avrupa tekrar bu coğrafyaya bir savaş açacak olsa, Haçlı Seferi düzenleyecek olsa biz sen Türksün, sen Kürtsün, sen Arapsın diye bir ayrım mı yapacağız yoksa hep birlikte omuz omuza kardeşçe savaşacakmıyız ? Zamanında bir millet olup kendisine savaş açanlara karşı topraklarını savunmuş bir coğrafyanın insanlarının torunlarının bugün bu kadar ufak meseleler yüzünden ayrı düşmesi söz konusu bile olmamalı. Çünkü bu coğrafyanın insanının hepsi birdir. Selahaddin Eyyubi Filipinler' in atası değildir,Avrupa' nın atası değildir, ABD' nin atası değildir, Güney Amerika' nın atası değildir, Afrika' nın atası değildir.

Selahaddin Eyyubi' de, Osmanlılar da bu toprakların atasıdır, bizim atamızdır. Dolayısıyla hepimiz ortak tarihimize sahip çıkmalıyız.

  • Ben bir Türk'üm. Bakınız annemin sülalesi ve babamın sülalesinde Kürtlük ya da Ermenilik pekâlâ olabilir. Bunun kıymeti harbiyesi benim Türküm deyişimdeki nazarriyede nedir acaba? Hiçtir. Türk olmak Kürt olmak ya da başka bir milletten olmak ırksal sanrılardan gelir ama asıl belirleyen baştakiler olur. Meselâ; Fatih Sultan Mehmet ırk olarak ne kadar Türk'tür yahut Yavuz Selim... Anneleri ne kadar Türk idi de Osmanlı padişahlarının da ırkı safi Türk olabiliyor? Hayır!

Ama Türklük Kürtlük bir ırksal yaklaşımla ele alınırsa derimki hanginiz ispat edebilir ki ataları arasında Ermeni, Kürt, Türk hatta Yunanlı yetmez Arap devam eder bir biçimde yakın coğrafyada yaşayan{tarihin derinliklerindeki milletlere kadar inilabilir} milletlerden birinin çocuğu olmadığını; kim ispat edebilir. 'Bir milletten olmak demek o milletin var ettiği kültürü kendinde hissetmenden başlar tarihin derinliklerinde kimi şahsiyetler ve onların ideolojileri ile perçinlenir ama önemlisi bir dil ile hem iletişimin hem de aktarımın sağlanır.

!O hâlde Selahaddin Türk olursa Türkler kendilerini unure edecek Kürt ise Kürtler. Benim kendimi onure etmem için ne Selahaddin'e ne Cengiz Han'a ihtiyacım var. Bakınız bunlarla geçmişte hep kalırsınız. Oysa tarih ve tarihsel şahsiyetler ve olaylar bugüne bir bakış açısı oluşturur. Arkadaşlar Batı dediğimiz toplumdakiler Kuantum fiziği ile Dünya'yı temelden sarsmaya çok yakın. Ama Uzak Doğu elleri böğründe beklemiyor o da nerdeyse yetişmiş. sadece Kuantum Fiziği mi tabiki de hayır ama aklıma en keskin örnek olarak o geldi.
Hem sen bir sefilsen atan Selahaddin olmuş Fatih olmuş Mustafa Kemal Atatürk olmuş ne fayda. Sen bir aşağılık sefilsin. Şimdi ben Türkiye Cumhuriyetinin ırkımın hiç önem arz etmediği bir türk vatandaşıyım: Dilimle, kültürümle, bakış açımla ve önemlisi insanlığa karşı duruşumla. Başta dediğim gibi belki soyum Ermeni ya da Kürt'tür[Ayrıca baba tarafım Tunceli Ovacık olduğunu söylüyor. Yoksa ben asimile mi oldum? Sakın böyle bir yaklaşımda bulunmaya kalkmayın. Zira yazımı anlamdığınız kesinlikle ortaya çıkar ki en büyük cahilliktir okuduğunu anlamamak.] Teşekkürler
"Selâhaddin Eyyûbî/Arşiv 1" sayfasına geri dön.