Taksir

bir davranışın ya da suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi

Basit şekliyle taksir (Lat. negligentia)[1] bir kişinin kendisinden beklenen özen ve dikkati göstermeden sergilediği davranışın kanunda öngörülen sonuca yol açması durumudur.[2]

Tanımı ve konusu

değiştir

Arapça kökenli bir kelime olan taksir, sözlük anlamı itibarıyla bir işi eksik yapma, kusur etme anlamına gelir.[3] Taksir kavramı, kişilerin davranışlarında makul özeni gösterme ve bu davranışların diğer kişilere veya mallara karşı neden olabileceği öngörülebilir zararları dikkate alma yükümlülüğü ile ilgilidir.[4] Bu kavramda irade, hukuken önem arz etmeyen bir neticeye yöneliktir. Yani, kişi gerçekleştirdiği fiilin sonuçlarını doğrudan istemese de olağan sonuçların oluşabileceğini öngörmesi beklenir. Taksirin hukuki boyutları, genellikle dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali üzerinde yoğunlaşır. Kişinin bu yükümlülüğü yerine getirmemesi durumunda ortaya çıkan zarar doğrultusunda sorumluluğu söz konusu olur.

Taksirin unsurları arasında taksirle işlenebilen bir suç olması, fiilin isteyerek yapılması, neticenin iradi olmaması, fiille netice arasında nedensellik bağının bulunması ve neticenin öngörülebilir olması yer alır. Bu unsurlar, taksirli suçların belirlenmesinde ve değerlendirilmesinde önemli rol oynamaktadır.

Taksirli suçların cezalandırılması, toplumsal düzenin korunması ve bireylerin daha dikkatli ve özenli davranmalarını teşvik etmek amacı taşır.[5] Bu şekilde, bireylerin sadece kendi çıkarlarını değil, aynı zamanda toplumsal çıkarları da gözeterek hareket etmeleri sağlanır. Hukuk düzeninin bu alandaki amacı, potansiyel zararların önlenmesi ve toplumsal yaşamın güvenliğinin sağlanmasıdır.

Unsurlar

değiştir
 
Taksirli fiilin cezalandırılabilmesi için neticenin öngörülebilir olması gerekir.

Bir kişinin taksirli bir fiilden dolayı cezalandırılabilmesi için işlediği fiilde taksirli suçun unsurlarının oluşmuş olması gerekir.[6] Kara Avrupası hukuk sistemini benimsemiş hukuk düzenlerinde taksirli bir suçun cezalandırılabilmesi için belirli şartlar bulunmaktadır:

  1. Failin neticeyi meydana getiren hareketi iradi olarak yapması şarttır.
  2. Taksirli bir fiilin cezalandırılabilmesi için kanunda buna ilişkin açık bir hüküm bulunması gerekir.
  3. Failin dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal etmesi gerekir.
  4. Taksirli suç, failin dikkatsizliği ve özen yükümlülüğüne aykırılığı neticesinde ortaya çıkmalı,[7] fiilin faile objektif olarak isnat edilebilmesi gerekir. Kişi dikkatsiz davrandığının farkında olmakla birlikte meydana gelen netice olağandışı ve istisnai ise faile objektif olarak isnat edilemez.

Dikkat ve özen yükümlülüğü

değiştir

Failin dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal etmesi şartı taksirin haksızlık unsurunu teşkil etmektedir. Trafik kuralları gibi toplumsal hayatın düzen içinde ve güvenli bir şekilde sürdürülmesiyle ilgili olarak kanunla veya diğer pozitif düzenlemelerle getirilen kurallar[a] kişilere dikkat ve özen görevi yüklenen kurallardır. Herkesten istenen ortalama talepler daha ziyade hukuk normlarında belirtilmektedir. Örneğin araçlarıyla trafiğe katılanlar için karayolları trafik mevzuatı, işçi sağlığı ve iş güvenliği bakımından iş hukuku mevzuatı, tıbbi müdahaleler için tıp mevzuatı çeşitli yükümlülükler öngörmektedir. Şayet bu tür hukuk normlarında tanımlanmış ortalama talepler bulunmuyorsa, bu durumda genel meslek ve yaşam tecrübesine bakılmalıdır.

Taksirin özen yükümlülüğü, bakım standardı[b] ve illiyet bağı olmak üzere üç unsurunun bulunduğu, ortak hukuk sistemlerinden Hint Haksız Fiil Hukuku'nda[8] mesleğin icrasına dair dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ederek işlenen taksirli suçtan bahsedilebilmesi için vasıflı bir profesyonelin varlığını gerektiren vasıflı bir görevin söz konusu olması gerekir.[9] Böyle bir profesyonelin taksirle sorumlu tutulabilmesi için becerisini makul bir yeterlilikle kullanması beklenir.[9]

1852 tarihli eski Avusturya Ceza Kanunu'nun 335. ve 431. maddelerinde de meslekî taksir için cezai sorumluluğa işaret edilmekteydi. Failin makamı, mesleği, zanaatı veya içinde bulunduğu özel şartlar sebebiyle icra ve ihmalinin insan hayatı ve vücut bütünlüğü için tehlikeye ya da tehlikenin büyümesine sebebiyet verebileceğini kavrayabilmesi durumunda ceza hukuku yönünden sorumlu olacağı açık bir şekilde belirtilmekteydi.[10]

İlliyet bağı

değiştir

Faili taksirli bir fiilden sorumlu tutulabilmesi için zararın sadece özensizlikten kaynaklandığının değil, fiil ile özensizlik arasında hukuken objektif bir sebep-sonuç ilişkisinin bulunduğunun da ispatlanması gerekir.[11] Kişinin kendisinden beklenen özen yükümlülüğüne aykırı davranışının neticesinin öngörülebilirliği, suçun manevi unsurunun bir parçasıdır. Bu bağlamda failin davranışını gerçekleştirmeden önce neticeyi öngörmesi ya da öngörebilecek durumda olması, kast ve taksir arasındaki ayrımın belirlenmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Psikolojik teoriye göre, irade özgürlüğüne sahip olan fail, hukuka aykırı davranışı bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiğinde kast söz konusu olurken, davranışın sonucunu öngörebilecek durumda olmasına rağmen gerekli özeni göstermeyerek neticenin meydana gelmesine sebep olduğunda taksir söz konusu olmaktadır.[12] Öldürme amacı olmadan birinin kasten bıçaklanarak yaralandığı durumda bıçağın kişinin vücuduna girmesi, ölümle sonuçlanabilecek özgü bir tehlike yaratır.[13] Kasten yaralama fiilinin ağır neticesi olan ölüm öngörülebilir bir durum olarak kabul edilir ve bu fiilin ölümle sonuçlanabileceğinin öngörülmemesi ancak istisnai hallerde mümkün olabileceğinden[13] kasten yaralama ile yargılanan fail, ayrıca taksirli olarak öldürme suçundan da cezai olarak sorumlu tutulur.

Gelişimi

değiştir

Roma hukukunda "culpa" terimi dar anlamda, bir kimsenin kasıtlı olmasa da yeterince dikkatli davranmaması veya tedbirsizliği sonucu zararın doğması durumlarını ifade etmekteydi.[14] Bu tür fiiller özellikle "Lex Aquilia" gibi yasa metinlerinde tanımlanmış ve üzerinde tartışılmıştır.[15]

Modern ceza hukukunda bir kişinin davranışlarının, kişiden kişiye önemli ölçüde değişebilen kişisel niteliklerine ve koşullarına göre değerlendirilmesini içermesi sebebiyle suçun subjektif unsurunun bir parçası kabul edilen taksir;[16][17] ülkelerin hukuki düzenlemelerindeki farklılıklara karşın genel olarak benzer tanımlamalara sahip olmuştur. Modern Fransız ve İngiliz ceza kanunları taksir konusunda farklı bakış açılarına sahip olsalar da ikisi de bir fiilin cezalandırılabilmesi için kural olarak kişinin mens rea, yani suç işleme kastıyla hareket etmiş olmasını şart koşmuşlardır.[18][19] 19 Ekim 1930'da kabul edilen İtalyan Ceza Kanunu [it] da Fransız ve İngiliz ceza kanunlarına benzer bir şekilde 42. maddesinde kimsenin kanunda suç olarak öngörülen bir fiili, kural olarak kasten işlemedikçe cezalandırılamayacağını belirtmiş ancak kastı aşan suçlar veya 43. maddesinin üçüncü fıkrası "failin öngörmesine rağmen istemediği ve ihmal, dikkatsizlik veya tecrübesizlik nedeniyle ya da kanunlara, yönetmeliklere, emirlere veya disiplin kurallarına uymama nedeniyle" meydana geldiğini belirttiği taksirli suçları hariç tutmuştur.[20] Aynı şekilde Türk Ceza Kanunu'nun taksirle ilgili maddesinin gerekçesi de taksirle işlenen belirli fiillerin cezai sorumluluğunu istisnai olarak tanımlamış[21] ve bu fiilleri kanunda öngörülen hallerle sınırlı tutmuştur. 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı kanunun 23. maddesi, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçların [en] faile isnat edilebilmesi için temel suçun kasten işlenmiş olmasını ve ağır veya diğer sonuçlar bakımından ise bilinçli ya da bilinçsiz fark etmeksizin en azından taksirle hareket edilmiş olmasını şart koşarak[22] bir önceki ceza kanununda düzenlenen kastı aşan suçları da kapsamına almıştır.[23]

  1. ^ Örneğin çocuğun bakımı ile ilgili kurallar toplumsal hayatın gerekli kıldığı genel tecrübe kurallarına dahildir.
  2. ^ Başka bir deyişle, insani ilişkilerin gidişatını normal olarak düzenleyen düşüncelerin rehberliğinde makul bir insanın yapacağı bir şeyin yapılmaması veya makul bir insanın yapmayacağı bir şeyin yapılmasından kaynaklanan görev ihlali.

Kaynakça

değiştir
  1. ^ "Negligence". Oxford Living Dictionaries. Oxford University Press. 6 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Haziran 2024. 
  2. ^ "Negligence". Britannica English. Merriam Webster. Erişim tarihi: 20 Haziran 2024. 
  3. ^ "قصر kelimesinin Almaany Türkçe Arapça çevirisi ve anlamı". almaany.com. İhmal: Gereken önemi göstermeme. 
  4. ^ Feinman, Jay (2010). Law 101. New York: Oxford University Press. ISBN 978-0-19-539513-6. 
  5. ^ Ekici Şahin, M., Ceza Hukukunda Taksirden Doğan Sorumluluk (Konuşma Metni), Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 1, Temmuz 2017, Sayfa: 99-108
  6. ^ Boehm, Theodore R. (2003). "A Tangled Webb – Reexamining the Role of Duty in Indiana Negligence Actions". Indiana Law Review. 37 (1). Erişim tarihi: 20 Haziran 2024. 
  7. ^ Koca, Mahmut; Üzülmez, İlhan. "Taksirli suçların teorik yapısı ve bu bağlamda iş kazalarından kaynaklanan cezai sorumluluğa ilişkin değerlendirmeler". 2020/1 64. sayı ss.239-268. Adalet Dergisi. 
  8. ^ Ratanlal & Dhirajlal, Singh J, G.P. (Ed.), The Law of Torts, 24., Butterworths 
  9. ^ a b Jacob Mathew v State of Punjab davası: "The patient has a right to sue for negligence if any of those obligations are not fulfilled. In addition to exercising a reasonable level of caution, the practitioner must bring to the work a fair level of competence and knowledge. Without a doubt, the doctor has some freedom in deciding what course of action to recommend for the patient, and this freedom is comparatively greater in emergency situations." [Bu yükümlülüklerden herhangi birinin yerine getirilmemesi durumunda hastanın ihmal nedeniyle dava açma hakkı vardır. Uygulayıcı, makul düzeyde dikkatli olmanın yanı sıra, işe adil düzeyde yeterlilik ve bilgi de getirmelidir. Şüphesiz, doktorun hastaya hangi hareket tarzını tavsiye edeceğine karar verme konusunda bir miktar özgürlüğü vardır ve bu özgürlük, acil durumlarda nispeten daha fazladır.]
  10. ^ Heinrich, Gebauer (Çeviren: Kayıhan İçel), Meslekî Taksir İçin Cezaî Sorumluluk, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: 33, Sayı: 3-4, 304-312, (1968).
  11. ^ Hacıfazlıoğlu, Tuğçe, Taksirin Unsurları, Fasikül Hukuk Dergisi, Cilt: 10, Sayı: 101, Nisan 2018, Sayfa: 10-16 (abonelik gereklidir)
  12. ^ Dönmezer, Sulhi; Erman, Sahir (1997). Nazarî ve Tatbikî Ceza Hukuku Genel Kısım. II. İstanbul: Sulhi Garan Matbaası. ISBN 9789753535489. 
  13. ^ a b Koca, Mahmut; Üzülmez, İlhan (2013). "Kasten Yaralama Sonucu Ölüme Sebep Olma". İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası. s. 811. Erişim tarihi: 24 Haziran 2024. 
  14. ^ Karadeniz Çelebican, Özcan (2020). Roma Hukuku (18. bas.). Ankara. s. 289. ISBN 9786058037229. 
  15. ^ Öcal, Bahar (2011). "Damnum Iniuria Datum'da Iniuria ve Culpa Ilişkisi". Hukuk Fakültesi Dergisi. İnönü Üniversitesi. 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Haziran 2024. 
  16. ^ Seavey, W. A. (1927). Negligence. Subjective or Objective? Harvard Law Review, 41(1), 1–28. DOI:10.2307/1330404
  17. ^ Weigend, Thomas, 'Subjective Elements of Criminal Liability', in Markus D. Dubber, and Tatjana Hörnle (eds), The Oxford Handbook of Criminal Law (2014; online edn, Oxford Academic, 4 Mart 2015), DOI:10.1093/oxfordhb/9780199673599.013.0022, Erişim tarihi: 21 Haziran 2024. (abonelik gereklidir)
  18. ^ Criminalising Medical Malpractice A Comparative Perspective (İngilizce). Routledge. 2 Haziran 2020. s. 28. ISBN 9781351582308. Erişim tarihi: 23 Haziran 2024. 
  19. ^ Code Pénal (CP) madde 121-3
  20. ^ Mantovani, Ferrando (2007). Principi di diritto penale (2. bas.). CEDAM. ss. 159-163. ISBN 9788813273347. 
  21. ^ Ünal, Ertuğrul (2015). "Taksirle Ölüme Sebebiyet Verme Suçu (TCK m. 85)" (PDF). İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. İstanbul. 4 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 21 Haziran 2024. 
  22. ^ Çiftçioğlu, Cengiz Topel. "Türk Ceza Kanunu'nda Taksir". s. 320. Erişim tarihi: 21 Haziran 2024. 
  23. ^ Kavlu, Bengünur (2020). "Sonucu Nedeniyle Ağırlaşmış Suçlar" [Aggravated Crimes By Their Result]. 21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum. ss. 575-606.