Türk Toplumunda Kadın Hareketi ve Kadına Verilen Haklar

Türk toplumunun nüfusunun önemli bir kısmını kapsayan kadınlar, yasal anlamda eşit sayılmasına rağmen bugüne kadar birçok alanda haksızlığa ve ayrımcı muameleye maruz kalmıştır. Bunun en temel sebebi ise kadının toplumdaki algılanma şeklidir. Toplumsal cinsiyet yönlendirmelerinden dolayı kadınların üstlendiği görev ve sorumluluklar da erkeklerden farklı olmuştur.Türk kültüründe kadının yerine değinilecek olursa; toplumun eski çağlarından günümüze azalarak gelen bir kadın erkeklere göre daha güçsüz ve değersizdir. , kadının en önemli rolü anne olmaktır. , kadın ev işlerini yapar, eşinin ve ailesinin bakımıyla yükümlü kişidir. algısı vardır. Bu uzun zamandır süregelen geleneksel ve ayrımcılığa yol açan algılar sebebiyle kadın çoğu zaman değersizleştirilmiş, kötü koşullu ve düşük ücretli işlerde çalıştırılmıştır. Hatta çoğu zaman kadınların çalışmaması gerektiği düşünülüp eğitim hakkı elinden alınmış, sadece ev işlerinden ve aile bakımını üstlenmek ile yükümlü tutulmuştur. Geçmişte ve günümüzde kadınlarımız bu algıya çoğu kez karşı çıkmış ve haklarını elde etmek için çeşitli kadın hareketi oluşumları ortaya koymuşlardır. Günümüzde de bu tarz eylemler farklı çerçevelerde sürdürülmektedir. Kadın hareketleri ülkelerin politikasına, siyasi partilerin söylemine, politikalarına ve sivil toplum kuruluşlarının anlayışlarına etki etmektedir. Kadın hareketleri geliştikleri sosyal ortamlardan etkilenmekte ve toplumların dönüşüm süreçlerine paralel bir değişim yaşamaktadır. Kadın hareketlerinin ilk temeli Aydınlanma Çağı'nda atılmıştır. Olympe de Gouges 1791 yılında “Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi” (Déclaration des droits de la Femme et de la Citoyenne) ile İnsan Hakları ve Sivil Haklar Bildirisi’nden (1789) hemen sonra kadınlar için aynı hakları ve yükümlülükleri talep etmiştir. Çünkü o zaman diliminde insan ve sivil hakları ifadesi sadece erkekler için geçerliydi.[1] Türkiye'deki kadın hareketi tarihine bakacak olursak, Türk kadınları batıda yürütülen kadın kurtuluşu hareketlerinden etkilenerek, 10 yıl kadar bir gecikmeyle de olsa 1980 yılının başlarında eylemlerini belirgin biçimde ortaya koymaya başlamışlardır.

Dosya:Victim-girl-scene-society-stressed-600w-1829029337 .webp

Kadın Hareketlerinin Gelişimi değiştir

Türk kadın hareketlerini 4 başlık altında inceleyebiliriz;

Dosya:Woman-leading-group-demonstrators-on-600w-1110245372.webp
kadın eylemleri

1) Osmanlı Döneminde Kadın Hareketlerinin Gelişimi değiştir

1908 yılı 2. Meşrutiyet dönemine denk gelen bu yılda kadınlar örgütlenmeye başlayarak başta “Osmanlı Kadınları Çalıştırma Cemiyet-i İslamiyesi” olmak üzere çeşitli dernek ve yardım kuruluşları ortaya çıkarmışlardır. Seslerini duyurmak isteyen kadınlar gazete, dergi, kulüp ve dernek gibi alanlarda aktif olmuşlardır. Bu dönemde feminizm doruk noktasına ulaşmıştır. Osmanlı Dönemi’ndeki dernekleri kuruluş amaçlarına göre yardım dernekleri, kadınları eğiterek meslek kazandırmayı amaç edinen dernekler, kültür amaçlı dernekler, ülke sorunlarına çözüm bulmayı amaçlayan dernekler, ülke savunmasına yönelik dernekler, farklı etnik grupların kadın dernekleri, siyasi partilerin kadın kolları, feminist kadın dernekleri ve son olarak da siyasal amaçlı kadın dernekleri olarak ayrı ayrı sınıflandırmak mümkündür (Sezer, 2018).[2]

2)Cumhuriyet Döneminde Kadın Hareketlerinin Gelişimi değiştir

Cumhuriyet döneminin kadınlar açısından en belirgin kazanımı 1930 yılında seçme yani oy kullanma hakkının, 1933 yılında köy heyetlerine seçme-seçilme hakkının ve 1934 yılında ise milletvekili seçme ve seçilme hakkının tanınması ile kadın-erkek eşitliği savunulmaya çalışılması diğer bir deyişle kadının statüsünde iyileştirme yollarına gidilmiş olmasıdır (Sezer, 2018).[2] Cumhuriyet döneminin ana fikri olan batılılaşma ve modernleşme hedeflerine böylece bir adım daha yaklaşılmıştır. Kadınlar toplumsal yaşamın yanında siyasal alanda söz hakları elde etmiş ve kadın-erkek toplumsal her alanda eşit hale gelmiştir.

3)1980 Sonrası (2.Dalga) Kadın Hareketlerinin Gelişimi değiştir

Batı dünyasından da hareketle feminizm ideolojisinin benimsenmesiyle kadınlar artık kadınlara özgül sorunları temele alan bu hareketlilik ile kadın grupları arasındaki dayanışmayı sağlamayı amaçlıyordu.1990 yılında kadın politikalarını geliştirmek amacıyla “Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü” - KSSGM kurulmuştur. Dolayısıyla kadın sorunlarının devlet tarafından kabul edildiğini göstermesi açısından önemli bir adım olmuştur.[2] 2.dalga hareketleri, hareketlere sivil ayaklanmaların da dahil olması ile diğer hareketlerden daha sansasyonel bir özelliğe sahiptir.Bedenimiz Bizimdir!’ görüşü hâkimdir. Kürtaj, cinsellik ve istismar gibi konuların temel alındığı dönemdir.[3]

4) Günümüz Türk Dünyasında Kadın Hareketleri ve Kadın Emeği Mücadelesi değiştir

Sosyal politika kapsamında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR), Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Kalkınma Bakanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) gibi kurum ve kuruluşlar kadın emeğinin güçlendirilmesi ve kalkındırılması sürecinde, kadının çalışma hayatına etkin katılımı ile kalkınmanın fırsat ve imkânlarından eşit biçimde yararlanmasını sağlayacak ortak çalışmalar yaparak özellikle 2023 Türkiye hedefleri kapsamında “kadınların işgücüne katılma oranı ve istihdamı artırılacak, kayıt dışı istihdam ile mücadele edilecektir” temel amacı altında alınacak tedbirler ve yönetilecek politik kararlarda söz konusu sorumlu kurum ve kuruluş ve sivil toplum örgütlerinin işbirliği son derece önemlidir.[2]