Sosyal katılım (veya sosyal ilgi), kişinin bir topluluğa veya topluma katılım derecesini ifade eder.

Tanımlar

değiştir

Prohaska, Anderson ve Binstock (2012) sosyal katılım teriminin yaygın olarak kişinin bir sosyal grubun faaliyetlerine katılımını ifade etmek için kullanıldığını belirtmişlerdir.[1] Terim; Avison, McLeod ve Pescosolido (2007) tarafından "bir bireyin geniş bir yelpazedeki sosyal rollere ve ilişkilere katılma derecesi" olarak tanımlanmıştır.[2] Zhang, Jiang ve Carroll ise sosyal katılımı; "bir üyenin grupta kalma ve diğer üyelerle etkileşime girme bağlantısı" olarak tanımlamıştır.[3]

Prohaska, Anderson ve Binstock (2012); terimin literatürde her zaman tutarlı bir şekilde kullanılmadığını ve bazen sosyal bilimlerdeki benzer (ancak farklı) birkaç kavramla karıştırılabileceğini belirtmişlerdir. Sosyal ağ; aktiviteden ziyade bir gruba odaklandığından, sosyal katılım ve sosyal ağ kavramları birbirinden farklıdır.[1] Benzer şekilde, sosyal katılım ve sosyal sermaye arasındaki farka dikkat çekerler; sosyal sermaye "topluluklarla olan sosyal bağlantıları aracılığıyla bireylere ve gruplara sunulan kaynaklar" olarak tanımlanır.[1] Sivil katılım da; siyasi faaliyet, üyelik ve sivil toplum kuruluşlarında gönüllülük anlamına geldiğinden sosyal katılımdan farklıdır.[1]

Özellikleri

değiştir

Sosyal katılım, sosyal sermayeyi ve sosyal normları güçlendiren ortak faaliyetlere katılımla ilgilidir.[3] Sosyal katılımın temel unsurları; aktivite (bir şey yapmak), etkileşim (bu aktivitede en az iki kişinin yer alması gerekir), sosyal değişim (aktivite başkalarına bir şeyler vermeyi veya başkalarından bir şeyler almayı içerir) ve zorlama eksikliğidir (bir bireyi faaliyete girmeye zorlayan hiçbir dış güç yoktur).[1] Çoğunlukla sosyal katılım, kişinin ödeme aldığı aktiviteleri veya aile yükümlülüklerini hariç tutar.[1]

Sosyal katılımın ortak bir ölçüsü, ölçülebilir faaliyet hacmidir.[3] İbadet yerlerine gitmek gibi geleneksel bir sosyal katılım biçimi, kişinin ibadethanelere yaptığı ziyaretlerin sayısıyla ölçülebilir. İnternet ortamında; bir tartışma panosundaki sosyal katılım ölçütü, yapılan gönderi sayısı biçimini alabilir.[3]

Sosyal bilimciler tarafından sosyal katılımı inceleyen ana konulardan birisi, bireylerin çeşitli topluluklarla ne kadar meşgul olup olmadığına ilişkindir.[3] Bazı araştırmalar; modern bilişim ve iletişim teknolojilerinin, bireylerin daha uzak veya sanal topluluklarla sosyal olarak meşgul olmalarını kolaylaştırdığını ve böylece yerel topluluklara katılımlarını azalttığını ileri sürmüştür.[3]

Sosyal katılım için olumlu davranışların ve fırsatların teşvik edilmesi, pozitif gençlik gelişimi alanında kilit hedefler olarak da hizmet eder.[4]

Sağlık

değiştir

Yüksek sosyal katılım; gelişmiş mutluluk,[5] sağlık ve esenlik ile tanımlanmıştır;[6] ancak bağlam önemlidir.[2] Bir suç örgütüne üyelik gibi sapkın ve kusurlu faaliyetlere yüksek düzeyde sosyal katılım; kişinin sağlığına zarar verebilir ve bu gruplara çok fazla dahil olmak (çok fazla sosyal role sahip olmak), roller arasındaki çatışmalardan dolayı strese yol açabilir.[2]

Sosyal katılım ve yoksulluk

değiştir
 
Eleanor Roosevelt'in "Bütün insanlığın Magna Carta'sı" olarak tanımladığı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi

Yoksulluk, kişinin sosyal katılım işine girme yeteneğini büyük ölçüde etkileyebilecek sosyal bir sorundur. Dünya Ergoterapistler Federasyonu (WFOT), BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni tam olarak desteklemektedir. Çalışma hakkını tehdit eden küresel koşullar; yoksulluk, hastalık, sosyal ayrımcılık, yerinden edilme, doğal ve insan kaynaklı afetler ve silahlı çatışmalar gibi etkenlerden meydana gelmektedir. Çalışma hakkı ayrıca; kültürel inanç ve geleneklere, yerel koşullara, kurumsal güç ve uygulamalara tabidir. WFOT, tüm insanların amaçlı ve bağlı bir yaşam sürme ve günlük işlerini güvenlik ve barış içinde sürdürme haklarını ihlal eden her türlü eylemi veya durumu şiddetle kınamaktadır. Sosyal faaliyetlere katılım, bireyin istihdamından veya eksikliğinden etkilenebilir.

Ayrıca; meslek hakkını tehdit eden küresel koşullar, engelli bireylere özel olarak ele alınmıştır. Engellilerin Haklarına Dair Sözleşme; engellilerin insan haklarından tam olarak yararlanmasını teşvik etme, koruma ve sağlama gerekliliğini de vurgulamaktadır. 4-32. maddeler, engellilerin haklarını ve taraf devletlerin onlara karşı yükümlülüklerini tanımlar. Bu sözleşmeye özgü haklar; bilgi teknolojisi dahil erişilebilirlik hakları, bağımsız yaşama ve topluma dahil olma hakları (Madde 19), kişisel hareketlilik (Madde 20), habilitasyon, rehabilitasyon (Madde 26) ve katılım hakları; ve siyasi ve kamusal hayata, kültürel hayata, eğlenceye ve spora katılım (Madde 29 ve 30) haklarını içerir. Ayrıca Sözleşme tarafları, engellilerin insan hakları konusunda farkındalık yaratmalı (Madde 8) ve yollara, binalara ve bilgiye erişimi sağlamalıdır (Madde 9).

Yoksulluk ve sosyal katılım mesleğine sınırlı erişim, mesleki bir adaletsizliktir.

Mesleki adalet; geniş anlamda tanımlanmıştır ve kültürel, sosyal, politik (mevcut ve tarihi) ve coğrafi bağlamla ilgili farklılıkları tanıyan evrensel meslek haklarını gerektirir. İş adaleti; tüm insanların hayatta kalmak için ihtiyaç duydukları, anlamlı olarak tanımladıkları ve kendi refahlarına ve topluluklarının refahına olumlu katkıda bulunan mesleklere girme hakkının yerine getirilmesidir (WFOT, 2019). Mesleki adalet, aşağıdaki durumlar için herkesin mesleki haklarını savunur:[5]

  • Ottawa Sözleşmesi ile uyumlu olarak; popülasyonların, toplulukların, ailelerin ve bireylerin gelişebilmesi ve potansiyellerini gerçekleştirebilmesi için hayatta kalma, sağlık ve esenliği destekleyen bir dizi mesleğe katılın.
  • Baskı, şiddet, zorlama veya tehdit içermeyen ancak yaptığınız seçimle birlikte diğer insanlar, yaşam formları ve gezegen için sorumluluk geldiğini kabul ederek meslekleri seçin.
  • Güvenlik, insan onuru veya hakkaniyet riski olmaksızın gerekli ve seçilmiş mesleklerde özgürce yer alın.

Çalışma alanları: Birleşmiş Milletlerde sosyal içerme

değiştir

Politika oluşturmanın tüm aşamalarında; yerli halklar, engelliler, yaşlılar, gençler ve kadınlar gibi dezavantajlı sosyal grupların geride bırakılmamasını sağlamak için sosyal içerme kritik öneme sahiptir. UN DESA (Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Bölümü); tüm dezavantajlı grupların katılımı için veri toplama ve mekanizmalar için yeni metodolojilerin kullanımı konusunda hükûmetleri eğiterek, ülkelere – cinsiyet, gelir grubu ve kırsal-kentsel eşitsizlikler dahil olmak üzere – sosyal güvenlik boyutlarına hitap eden politikalar geliştirmelerinde yardımcı olmaktadır (Birleşmiş Milletler, n.d.).[6]

Kapsam belirleme misyonları da dahil olmak üzere hükûmetlere ve diğer ilgili paydaşlara sosyal politika konularında yüksek kaliteli danışmanlık hizmetleri ve teknik uzmanlık sağlanması ve ayrıca sosyal kalkınmayla ilgili uluslararası araçlarla alakalı olarak mevcut yasal ve politika çerçevelerinin analizi;

  • Kapasite ihtiyaçları değerlendirmesinde, sonuç odaklı yönetim ve sosyal politikaların izlenmesi ve değerlendirilmesinde sağlam metodolojiler geliştirmek;
  • Kanıta dayalı politika oluşturma, uygulama, izleme ve raporlamayı kolaylaştırmak için yerli halklar, gençler, kadınlar, yaşlılar ve engelliler gibi dezavantajlı sosyal gruplar hakkında veri toplama metodolojileri;
  • Sosyal etki ve eşitsizlik analizi (gelir ve kırsal kentsel eşitsizlikler dahil);
  • Afrika için Engellilik Araç Seti: Amacı, Engelli Kişilerin Haklarına İlişkin sözleşmeyi uygulamaktır.

Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme (CRPD)

değiştir

Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme ve İhtiyari Protokolü, 13 Aralık 2006'da New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde kabul edilmiş ve 30 Mart 2007'de imzalanmıştır. Sözleşmeye 82 imza, İhtiyari Protokol'e 44 imza atıldı ve sözleşmeye 1 onay verildi. Bu, açılış gününde bir BM Sözleşmesine tarihteki en yüksek imzacı sayısıdır. 21. yüzyılın ilk kapsamlı insan hakları sözleşmesidir ve bölgesel entegrasyon örgütlerinin imzasına açılan ilk insan hakları sözleşmesidir. Sözleşme, 3 Mayıs 2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.[7]

 
CRPD üyesi ülkeler

Sözleşme, Birleşmiş Milletler'in engellilere yönelik tutum ve yaklaşımları değiştirmek için on yıllardır sürdürdüğü çalışmaları takip etmektedir. Engellileri hayırseverlik, tıbbi tedavi ve sosyal korumanın "nesneleri" olarak görmekten; bu hakları talep edebilen, özgür ve bilgilendirilmiş rızalarına dayalı olarak yaşamları için kararlar verebilen ve aynı zamanda toplumun aktif üyeleri olan engellileri; hakları olan, bu hakları talep edebilecek ve yaşamları için kararlar alabilecek "özneler" olarak görmeye geçiş yeni bir boyuta taşınmaktadır.

Sözleşme; açık, sosyal gelişme boyutu olan bir insan hakları belgesi olarak tasarlanmıştır. Engellilerin geniş bir sınıflandırmasını benimser ve herhangi bir türden engeli olan herkesin tüm insan haklarından ve temel özgürlüklerden yararlanması gerektiğini bir kez daha teyit etmektedir. Tüm hak kategorilerinin engelliler için nasıl geçerli olduğunu açıklığa kavuşturmakta, nitelendirmekte ve engellilerin haklarını etkin bir şekilde kullanabilmeleri için uyarlamaların yapılması gereken alanları ve haklarının ihlal edildiği ve hakların korunmasının güçlendirilmesi gereken alanları belirlemektedir.

Sözleşme, 2002'den 2006'ya kadar bir Genel Kurul Ad Hoc Komitesinin sekiz oturumunda müzakere edildi ve bu da onu en hızlı müzakere edilen insan hakları anlaşması haline getirmiştir.[7]

Ergoterapi ve sosyal katılım

değiştir
 
Birinci Dünya Savaşı sırasında mesleki terapi: yatalak yaralılar örgü örüyor.

Ergoterapi (İş ve uğraşı terapisi), meslek yoluyla sağlığı ve refahı teşvik etmek ile ilgilenen müşteri merkezli bir sağlık mesleğidir. Ergoterapinin birincil amacı, insanların günlük yaşam aktivitelerine katılmalarını sağlamaktır. Ergoterapistler bu sonuca; istedikleri, ihtiyaç duydukları veya yapmaları beklenen mesleklerle meşgul olma yeteneklerini geliştirmek için insanlarla ve topluluklarla birlikte çalışarak veya mesleki katılımlarını daha iyi desteklemek için mesleği veya çevreyi değiştirerek ulaşırlar (WFOT 2012). Ergoterapistler çeşitli ortamlarda çalışırlar ve günlük yaşam aktivitelerine bireysel katılımın desteklenmesini, günlük yaşamın araçsal aktiviteleri, dinlenme ve uyku, eğitim, iş, oyun, gündelik hayat ve sosyal katılım gibi konuları içerebilen bireyselleştirilmiş müşteri merkezli bir yaklaşımla mesleğe odaklanırlar (Ergoterapi Uygulama Çerçevesi: Alan ve Süreç).[8][9]

WFOT'tan toplum temelli rehabilitasyon

değiştir

Bu pozisyon hem gelişmiş hem de gelişmekte olan toplumlarda; ergoterapistlerin engelli kişiler, aileleri ve toplulukları ile koalisyonlar kurmaları, onlarla ve sorunları için savunma yapmaları, bireysel deneyimleri paylaşmaları ve profesyonel kuruluşların engellilerin sosyal katılım ihtiyaçlarını ve onur ve katılım haklarını desteklemelerini sağlama anlamına gelir. WFOT, toplum temelli rehabilitasyonun (CBR) gerçekte ne olduğu veya ne olması gerektiği konusunda çok çeşitli görüşler ve felsefeler olduğunu kabul eder. CBR, engellilikle ilgili çok çeşitli uygulamaları kapsayabilir. Bu makale, engelli insanların rehabilitasyonu, fırsatların eşitlenmesi ve sosyal entegrasyonu için toplum gelişimi içinde bir strateji olarak CBR anlayışına dayanmaktadır. Ergoterapistler; mesleki apartheid, mesleki yoksunluk ve mesleki adalet gibi yeni kavramlar tarafından yönlendirilen ve bilgilendirilen bu gerçekler hakkında eleştirel bir farkındalık ve anlayış geliştiriyorlar. Ergoterapistler; CBR'nin temel ilkeleriyle uyumlu görünen, meslek yoluyla kendi kaderlerini inşa etme kapasitelerini ve güçlerini geliştirme konusunda engelliler de dahil olmak üzere tüm insanların hakkı olan belirli temel ilkeleri ilerletmeye kararlıdır. CBR'de uygulama-araştırma-eğitim projeleri.[10]

Ayrıca bakınız

değiştir

Kaynakça

değiştir
  1. ^ a b c d e f Thomas R. Prohaska; Lynda A. Anderson; Robert H. Binstock (5 Nisan 2012). Public Health for an Aging Society (İngilizce). JHU Press. ss. 249-252. 6 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2021. 
  2. ^ a b c William R. Avison; Jane D. McLeod; Bernice A. Pescosolido (8 Ocak 2007). Mental Health, Social Mirror (İngilizce). Springer. s. 333. 6 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2021. 
  3. ^ a b c d e f Zhang, S., Jiang, H., & Carroll, J. M. (2011) (2 Ağustos 2014). "Wayback Machine" (PDF). web.archive.org. ss. 569-578. 2 Ağustos 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2021. 
  4. ^ "Keys to Quality Youth Development". University of Minnesota Extension. 8 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ekim 2014. 
  5. ^ a b Therapists, World Federation of Occupational (31 Temmuz 2020). "Occupational Therapy and Human Rights (Revised)". WFOT (İngilizce). 22 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Temmuz 2020. 
  6. ^ a b "Areas of Work: Social inclusion | Capacity Development". www.un.org. 6 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Temmuz 2020. 
  7. ^ a b United Nations (2007). "Convention on the right of persons with disabilities (CRPD) and optional protocol". 
  8. ^ "Occupational Therapy Practice Framework: Domain and Process (3rd Edition)". American Journal of Occupational Therapy (İngilizce). 68 (Supplement_1): S1-S48. 1 Mart 2014. doi:10.5014/ajot.2014.682006. ISSN 0272-9490. 28 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2021. 
  9. ^ Therapists, World Federation of Occupational (31 Temmuz 2020). "About Occupational Therapy". WFOT (İngilizce). 13 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Temmuz 2020. 
  10. ^ Therapists, World Federation of Occupational (30 Temmuz 2020). "Community Based Rehabilitation". WFOT (İngilizce). 5 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Temmuz 2020.