Resim etiketleri ile en yaygın mağara altı çökeltileri gösteriliyor.


Etimolojik olarak bu terim Yununca kaynaklıdır. Spelaion Yunanca’da mağara anlamına gelirken, Thema ise depozit, çökel demektir. Bu iki kelimenin birleşmesiyle oluşan speleotem mağara çökeli anlamına gelir, terminolojide akmataş, damlataş gibi terimlerle de anılmaktadır. Speleotem özellikle kimyasal çözünme sonucu oluşan; sarkıt, dikit gibi mağara çökelleri için önerilen bir terimdir. Kimyasal çökeller mağaranın en önemli ve yaygın çökelleridir. Yer altı suları geçtikleri yerlerdeki karbonatlı ve sülfatlı kayaçları eriterek, çözerek, mağaranın tavan, taban ve duvarlarında değişik biçim ve renkte yeniden çökerek speleotemleri oluşturur. Damlama ve sızma yolu ile oluşan speleotemler sarkıt, dikit, sütun, duvar damlataşlar, göğüslük gibi çökeller, oluşum biçim ve yerlerine göre isimlendirirler. [1]


En yaygın speleotem sarkıt (stalaktit)’tır. Bunlar tavandan sarkan, damlaların tavanda havayla karşılışıp kayarken CO2' ini yavaşça kaybetmeleri sonucu oluşan konsantrik CaCO3 yapılarıdır. Orta kesimlerde içi boş bir tüp bulunur. Gelişiminin erken evrelerindeki bu yapılara "soda samanı” (soda straw) adı verilir. Her bir damla küçük küçük CaCO3 pul bırakarak sonuçta zamanla büyük sarkıtları oluşturur. Mağara tabanından yukarıya, tavana doğru gelişen yapılara dikit (stalagmit) denir. Dikiti besleyen su tavandan düşen tanelerdir. Bunların merkezi kesiminde, sarkıtlardan farklı olarak, bir tüp bulunmaz. Sarkıt ve dikitler zamanla birbirine kavuşabilir ve böylece kolonlar (column) oluşur. [2]

KAYNAKÇA

değiştir
  1. ^ Gürcan, Gülgün. "Çatalhöyük’te bulunan Speleotem örneklerinin incelenmesi." (2010).
  2. ^ http://jeoloji.ogu.edu.tr/dosyalar/geneljeo-2-notlar-2014.pdf