Ksacalide

Sosyolojinin Hukukla birleşmesi

Hukuk, değer ve değerlendirme ile ilgili bir alan olmasından dolayı insan davranışlarına yönelik normatif bir düzen olarak karşımıza çıkmaktadır.Her bir hukuk kuralında, örtük şekilde, değerli bulunan, kabul edilen bir davranış biçimi ve aynı şekilde değersiz bulunan, kabul edilmeyen bir davranış biçimine gönderme vardır.[1]

Sosyoloji,içerisinde yaşamakta olduğumuz modern dünyayı anlamamıza ve yorumlamamıza yarayan genç bir bilim dalıdır. Bu bağlamda,sosyolojinin gelişimi ve ilgilendiği toplumsal alanlar özellikle son iki yüzyıllık yoğun toplumsal değişimlerle birlikte değerlendirilir. [2]

Hukuk Sosyolojisinin savunduğu ideolojileri, düşünürleri tarafından desteklenen olgular toplum yapısının düzen sağlamak ve kaos ortamlarında toplumda yaşayan bireylerin can, mal ve güvenliğini sağlamak amacıyla hukuk bilim dalıyla toplum yapısını inceleyen sosyoloji bilim dalının ana kavramlar etrafında birleşerek bu bilim dalını temellerini oluşturmuşlardır.

Hukuk tam anlamıyla insanların, var olan düzen ve toplum kurallarına uymayan insanları hem maddi hem manevi açıdan belirli bir düzene tabi tutarak toplum düzenine entegre etmeye çalışılarak düzenleyici bir sistematik bilimdir. Bu bilim, toplumun var olduğu ilk andan itibaren toplumun var olan düzenini ve insanların can, mal, güvenliğini korumak amacı altında toplumda oluşan kaosları bir şekilde kontrolü altında tutmayı bilmiştir. Bu bağlamda sosyoloji bilimiyle toplum anlayışı açısından benzemektedir. Çünkü bu iki bilim dalı insanlığın ortaya çıktığı dönemlerden bu yana yaşamış ve hep birlikte ayakta kalmayı başarmıştır. Bu iki bilim dalı birlikte çalışmaya başladığından bu yana toplum düzeni ve insan ilişkilerini bir düzen içerisinde tutmuş ve sıradan olmayan insanların düşüncelerini baskı altına alarak düzeni baş kaldırmasını engellemiştir.

Hukuk Sosyolojisi felsefi düşünürleri tarafından öngörülen durum toplum düzenin hukuk ve sosyoloji bilim dallarının birlikte olması durumunda toplumda yaşayan bireylerin bakış açılarındaki aykırı düşünceyi yıkabileceklerini ve insanların gündelik yaşamında hiç bir problem olmadan yaşayabileceklerini savunmuşlardır.