CEHENNEM NEDİR.....CEHENNEMİN TABAKALARI:


1- CEHENMEN: Derin kuyu, cehaletin derin kuyusu, cehalet ateşi, yakıp yıkıcı olan


Kuranda 110 yerde geçer.


2- SAİR: Öteki, öbürü görme, ayrımcılık içinde olmak, Allah ayrı kendini ayrı görme, başkası, diğeri 


Şura 7: ……ve ferîkun fîs saîr.....ve bir kısmı da ötekileştirmenin cehaletinde kalır.   


3- SEKAR : Şaşırmış, yanlış değerlendirmeler yapmak, kendi bildikleriyle hakikatler arasında kalıp şaşırmışlık durumu. 


Velid bin mugire efendimizi dinliyor, ondan etkileniyor, ona inanmada meyil gösteriyor. Bu durum Amr bin hişama gidiyor, o da ona eski bildiklerini hatırlatıyor ve velid bin mugire eski bildiklerine dönüyor.


İşte sekar, şaşırmış ve eski bildiklerinden vazgeçememiş bir haldir.

Cehalet bilişlerini terk etmeden hakikat bulunmaz.


Müddessir 27: Ve mâ edrâke mâ sekar 

Meali: İdrak ettin mi şaşırmışlığı? 


4- CAHİM: Kendini farklı görüp, üstün görme hali. Azmış olan. Allahın sıfatlarını kendine nisbet edip bir azmışlık içinde olan. Tevhid şuurunu idrak edemeyip kendi çıkarlarına göre hareket eden. Azmışlığın cehaletinde olan. Kalpler cehalette kalıp, kendilerini üstün gören. 


Saffat 64 :İnnehâ şeceretun tahrucu fî aslil cahîm: 


Meali: Muhakkak ki o fena hallerin geldiği yerin kaynağı, benlik içinde olup kendine varlık isnat etmenin cehaletidir. 


5- HUTAME: Kırıp geçirmek, parçalamak, tevhid edememek, ikilikte kalmak. Kalbinde hem Allah var hem ben varım durumu taşıyanın hali. 


Araplarda bir söz vardır çobanların en kötüsü hutame olandır derler. Yani koyunları bir arada tutamayan, dağıtan anlamında kullanılır. 

Kişiye hakikatler sunulmuştur fakat kişi eski cehalet bilişlerinde kaldığından dolayı, bir türlü tevhid şuuruna ulaşamamıştır


Hümeze 4: Kellâ le yunbezenne fîl hutameh. 

Meali: Hayır, o halde olanların içlerinde dışlamışlık, parçalamışlık halleri vardır. 


6- LEZA: Zaaf, Kendi suret varlığında kalmak, cehennemim tam ortası denir. Kendi vücud varlığının gururunda, zaafında kalan kolay kolay bu cehaletten kurtulamaz. 


Mearic 15: Kellâ, innehâ lezâ:

Meali:Hayır muhakkak ki onlar, fenayı vücut zaaflarında kalanlardır.


7- HAVİYE: Huviy kelimesinden gelir. Hüviyet yani aslının ne olduğunun şuurundan düşmek. Yukarıdan düşmek, uçurum, hakikatten düşmek, kendi öz varlığının ne olduğunun şuurundan uzaklaşmak.

Kişi hak ve halk birliğinin idrakine vardığını düşünür ama eski cehalet bildikleri tekrar ortaya çıkar ve böylece ikiliğe düşer ve halkiyet şuurundan eski cehalet bilişlerine düşer. 

Her varlık kuldur şuurundan uzaklaşır.

İşte eski cehalet bildiklerini gönlünden tamamen temizleyemeyen, gönlünde zerre kadar da olsa o kibri taşıyan bu hale düşer. 

İnsanın ve tüm varlığın Huviyeti Allah'tır.

Güzel insan Hz Muhammed, Kalbinde zerre kadar kibri olan iman etmiş sayılmaz, der.

İşte İMAN makamı da HUVVİYET makamıdır. 

Yani kendini ve cümle alemi tutan zatı mutlak olan Allah şuurunda durmak. 

Bu şuurdan düşen Haviye cehennemindedir.  


Karia 9: Fe ummuhu hâviyetun: 

Meali: işte o aslını anlayamaz, hakikatlerden cehalet hallerine düşer. 


8- VEYL CEHENNEMİ: Helak olmak, yazık etmek. Kişiye hakikatler sunulmuştur, Tevhid şuurunun tüm dersleri sunulmuştur. Fakat o kendine üstünlük çıkarmıştır. Kendini makam sahibi görmüştür. 

İman sahibi olmuşken, o imanı kendine mahsus görmek, bazılarını imansız görmek. 


Murselat 37: Veylun yevmeizin lil mukezzibîn: 

Meali: Her an her şeyde yetkili olanı yalanlayanların yazık o hallerine