Şair Haşmet, Haşmet bin Abbas, (ö. 1768, Rodos), Osmanlı divan şairidir.

Latifeleri, hicivleri ile tanınan bir şairdir. Devrin ünlü şairi ve devlet adamı Koca Ragıp Paşa'nın himayesinde yetişmişti. Ragıp Paşa ve Fıtnat Hanım ile yakın dostluk kurdu. Şiirleri ile olduğu gibi bu üçlünün arasındaki günümüze kadar ulaşan şakalaşmalar ile de hatırlanır.

Yaşamı değiştir

18. yüzyılda İstanbul'da dünyaya geldi. Doğum yılı kesin olarak bilinmez, 1720-1730 arasında doğmuş olduğu tahmin edilir.[1] Kazasker Abbas Efendi'nin oğludur.[2] Asıl adı Mehmet idi.

İlköğrenimini babasından aldıktan sonra medrese öğrenimi gördü, müderrislik yaptı. Gençlik çağlarında Koca Ragıp Paşa'ın himayesini kazandı. Şairliğin yanı sıra ok atmada, kılıç ve tüfek kullanmada ustalaştı.[1] Müderrislikte dereceler alarak ilerledi.

Şiirleri bazı kimselerin hatırlarını incittiğinden önce İstinye'de babasının yalısında ikamete memur edildi; sonra Bursa'ya (1759) sürüldü. Altı yıl kadar kaldığı Bursa'da şehrin önde gelen sanatçı ve bilim adamlarını etrafında topladı. Bu dönemde dost olduğu İmamzade Said Efendi, Haşmet'in şiirlerini toplayıp divan şeklinde düzenlemeyi üstlendi.

Şair, Bursa’dan sonra İzmir'e ve Rodos'a sürülmüş; 1768'de sürgünde iken hayatını kaybetmiştir. Mezarı, Rodos’ta Murad Reis Türbesi civarındadır.[3]

Eserleri değiştir

Beyit sayısı üç bini bulan bir Divan'ı vardır. Haşmet'in Divanı'nda yer alan şiirler, şair Bursa'dayken arkadaşı İmamzade tarafından bir araya getirilmiş olanlardır.

Sened-i Şuara, Koca Ragıp Paşa adına yazılmış bir eserdir; şiirin faziletlerini anlatır. Haşmet, bu eserde Arap dili ve edebiyatı ile dini ilimler konusundaki bilgilerini ve sanat gücünü ortaya koymuştur.

En önemli eserlerinden birisi, Sûr-nâme (Vilâdet-nâme) adlı mensur-nazım eserdir. Bu eser, III. Mustafa’nın kızı Hibetulah‘ın doğumunu kutlamak için Koca Ragıp Paşa’nın isteği üzerine kaleme alınmıştır. III. Mustafa'dan önceki iki padişah (I. Mahmut ve III. Osman)'ın çocukları olmamıştı. Bu nedenle, Mustafa'nın 1759'da doğan kızı Hibetullah için, çağın birçok şairi tarihler düşürmüşler, kutlama manzumeleri yazmışlardı. Olayın doğurduğu genel sevinç ve yapılan eğlenceler Sûr-nâme'de oldukça canlı bir dille anlatılmıştır.[2] Eserde olaylar günlere göre değil fıkralara, makalalere ve yapılan eğlencelere göre gruplandırılarak anlatıldığından yazılış ve tertip itibarıyla de diğer Sur-nâme’lerden ayrılmaktadır.

Şairin, İntisâbü'l-mülük adlı küçük eseri III. Mustafa'yı övmek için yazılmıştır. Hâb-nâme, Vâkıa-nâme adlarını da taşıyan bu eser, Padişah III. Mustafa’nın 1757 yılında tahta cülus ettiği günün gecesi Haşmet’in görmüş gibi hayal ettiği bazı olayları konu edinmektedir.

Dört eseri de “Haşmet Külliyatı” adıyla 1994'te yayımlanmıştır.[4]

Kaynakça değiştir