Bilecikli Uzun Ömer

Bilecikli Uzun Ömer (1922; Bilecik - 4 Şubat 1960; Üsküdar) ya da gerçek adıyla Ömer Özkan, 2,25 metrelik boyuyla ünlenmiş bir Piyango bileti satıcısıdır.[1][2]

Bilecikli Uzun Ömer
Doğum1922
Abbaslık, Bilecik
Ölüm4 Şubat 1960 (38 yaşında)
Üsküdar, İstanbul
Diğer ad(lar)ıÖmer Özkan
MeslekPiyango bileti satıcısı
Boy2,25 m (7 ft 4+12 in)

Uzun Ömer, 1922 yılında Bilecik'in Abbaslık köyünde doğmuştur. Doğumundan iki ay sonra ailesi, Yunan İşgali altındaki köylerinden kaçarak savaş bitene kadar dağlarda yaşamış;[1] daha sonra da İstanbul'a göç etmiştir.[3] En bilinen özelliği devlik hastalığıdır ve yaşadığı dönemde dünyanın en uzun adamı olarak ünlenmiştir. Babasının, Ömer'in aksine 1,68 metre boyunda olduğu bilinmektedir.

Boyunun uzunluğu halk arasında bir rivayetle açıklanır. Bir gün yoksul ailesinin kapısını ak sakallı bir ihtiyar çalar ve Allah rızası için bir parça ekmek ister. Annesinin ekmekle birlikte evdeki yiyeceklerden de vermesi üzerine ihtiyar, "Allah sizden razı olsun, evinizde kıtlık olmasın, çocuğunuza iyi bakın." diye bir duayla teşekkür eder. Annesi eve girdiğinde bütün kapların yemek dolu olduğunu görür. Zamanla bu yemekler tükenir; fakat Ömer'in boyu gittikçe uzar.[1]

Uzun Ömer, İstanbul'da Karaköy Postanesi'nin yanındaki küçük bir gişede dönemin piyangosu olan Tayyare Piyangosu'nun biletlerini satmaya başlar. Buranın kamulaştırılmasıyla o dönemde vapur iskelesi olarak da işlev gören Galata Köprüsü'nün altında açtığı yeni gişede piyango bileti satmaya devam eder.[1]

II. Dünya Savaşı nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntılardan dolayı karneyle dağıtılan 300 gram ekmekle doymayan Uzun Ömer, dönemin İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar'la görüşür. Cumhuriyet Gazetesi'nin 15 Nisan 1942 tarihli haberi bu görüşmeyi şu şekilde aktarır:[3]

“....2 metre 25 santim boyunda ve 160 kilo ağırlığında, Bilecik’li Ömer isminde birisi, dün sabah vilayette Dr. Lütfi Kırdar’a müracaat ederek 300 gram ekmekle idare edemediğini ve ağır vücudu göz önünde tutularak, kendisine daha fazla miktarda ekmek verilmesini rica etmiştir....”

Uzun Ömer, Sait Faik Abasıyanık'ın 13 Temmuz 1947 yılında yayımlanan, Uzun Ömer adlı öyküsüne de konu olmuştur. Sait Faik Uzun Ömer'den şöyle bahsetmektedir:

Akşam olunca Ömer efendi gişesini kapar, Köprü'nün merdivenlerini uzun, dalgın bir hülya aleminde çıkar. Kendinden altmışar,yetmişer, seksener santim aşağıda insanların üstüne saffet dolu, hüsran dolu gözleriyle bakarak bir tramvay vatmanının yanında iki büklüm Beşiktaş'taki evine döner. Babasını yemeklerini yerler. Sonra tahtadan yapılmış hususi karyolası kırıldığı için yerde hususi yapılmış şiltesine uzanır, gözlerini kapar, helal süt emmiş bir eş düşünür.

4 Şubat 1960 tarihinde, 38 yaşında, kalp yetmezliği sonucu ölen Uzun Ömer, özel bir tabutla defnedilmiştir.[1] 58 numara olan ayakkabıları, köprü altındaki gişesinde, gişeyi kendisinden sonra işletenler tarafından uzun yıllar sergilenmiştir.

Kaynakça

değiştir
  1. ^ a b c d e Durbaş, Refik (2009). "Köprü'nün unutulmaz üç simgesi..." Sabah Gazetesi. 9 Şubat 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ağustos 2012. 
  2. ^ Özemre, Ahmet Yüksel (2006). Galatasarayı Mekteb-i Sultânî'sinde Sekiz Yılım. Kubbealtı Neşriyat. s. 71. 
  3. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 2 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Ağustos 2016. 

Dış bağlantılar

değiştir