Bağdad'ın düşmesi
Bu maddedeki bilgilerin doğrulanabilmesi için ek kaynaklar gerekli. (Mayıs 2024) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Bağdad'ın düşmesi (11 Mart 1917). I. Dünya Savaşı'nın Irak Cephesi'nde Osmanlı'nın elindeki Bağdat'ın İngilizler tarafından işgali.
Bağdat'ın Düşmesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
I. Dünya Savaşı ve Irak Cephesi | |||||||
General Maude'nin Bağdat'a girmesi 11 Mart 1917 | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Osmanlı Devleti | |||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Frederick Maude |
Halil (Kut) Paşa Kâzım Karabekir Ali İhsan (Sâbis) Paşa | ||||||
Çatışan birlikler | |||||||
I. Kolordu III. Kolordu (70,000) | 6. Ordu (25,000) | ||||||
Kayıplar | |||||||
Bilinmiyor | 9,000+ esir |
Bağdat’ın kaybına sebebiyet veren olaylar
değiştirBaşkumandanlık Vekâletinin Almanların direktiflerine uyup, İngilizlerin önceki yenilgilerinin intikamını almak için hazırlandıkları bir sırada 35.000-40.000 civarında muharip askerden oluşan kuvvetin sadece 10.000 kadarını İngilizlere karşı Bağdat'a açılan kapı olan Kutü’l-Amâre'de bırakması büyük bir hataydı. Almanlar, Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girmesinde büyük rol oynamış ve bunu her şeyden önce Alman cephelerinin emniyeti için istemişti. Osmanlı ordusu bu dönemde zayıf, yorgun ve donanımdan yoksundu. Bütün olanak ve gayretler, Almanlar tarafından siyasal maksat ve emellerine hizmet için ortaya atılmış olduğu şüphesiz olan İran cephesine verilerek, bu cephenin geliştirilmesine gayret sarf edilmiş ve asıl vatan parçası olan Irak cephesi ihmal edilmişti. Bu bağlamda, İran cephesinin yaratılmasından 6 Ordu kumandanı Mareşal Von der Goltz'u sorumlu görmektedir. Goltz Paşa, Irak'ın zayıf ordusundan 1915 yılının Aralık ayı sonlarında yaklaşık iki bin asker ve dört topu çekip, İran'a göndererek İran cephesini yaratmıştı. Goltz Paşa 1916 yılının Nisan ayında Bağdat'ta tifüsten vefat ettikten sonra bu politika, Başkomutanlık Karargâhı ile 6. Ordu kumandanı Halil (Kut) Paşa tarafından devam ettirilmişti.[1]
İngilizlerin Kut'ta uğradıkları çok elim mağlubiyetin acısını çıkarmak için er geç karşı taarruza geçecekleri bilinmeliydi. Bu noktada İngilizlerin yedi ay süresince yapmış olduğu hazırlıkları görmezden gelmek ve Albay Ali İhsan (Sabis) Bey emrindeki 13. Kolorduyu İran'a göndermek 6. Ordu kumandanının hatasından başka bir şey değildi. Hiç olmazsa Ruslar Hanikin'den İran içlerine atıldıktan sonra bu kolordu süratle tekrar Dicle cephesine geri getirilmeliydi, ancak bu da yapılmamıştı. Dolayısıyla fetih ve istilâ emelleri ile 13. Kolordunun Irak harekâtı alanından alınarak İran içlerine ve Hemedan'a kadar gönderilmesi Bağdat'ın ve netice itibarıyla de Irak'ın kaybedilmesine sebep olmuştu.[1]
6. Ordu kumandanı yaklaşan tehlikeyi görmezden gelmiş; 18. Kolordu kumandanı Albay Kâzım Bey'in uyarılarına da aldırış etmemişti. Albay Kâzım Bey, Ordu Kumandanının gözünü açmaya çalışmıştı, ancak bunu başaramamıştı. Ordu Kumandanı, 1916 yılının Aralık ayında Kâzım Bey'in 13. Kolordunun bir an önce Bağdat'a çağrılması yönündeki ikazlarını da dikkate almamıştı.[1]
Sir Frederick Stanley Maude'un gelişi
değiştirKut garnizonunun 29 Nisan 1916'da teslim olmasının ardından Irak'taki İngiliz Ordusu büyük bir revizyondan geçti. Sir Frederick Stanley Maude'a İngiltere'nin askerî itibarını yeniden tesis etme görevi verilmişti.
Maude, 1916 yılı sonlarını ordusunu yeniden inşa etmekle geçirdi. Askerlerin çoğu Hindistan'da toplanıp deniz yoluyla Basra'ya gönderildi. Bu birlikler eğitilirken, İngiliz istihkam subayları kıyıdan Basra'ya ve ötesine kadar uzanan bir demiryolu inşa etti.
İngilizler harekâtı, 50.000 kadar asker ile 13 Aralık 1916'da başlattılar. Ordunun çoğunluğu Hindistan'dan gelen birlikler ile İngiliz 13. Tümeninden oluşuyordu. Halil (Kut) Paşa'nın ise komutası altında yaklaşık 25.000 kişilik bir kuvvet vardı.
Bağdat'a yürüyüş
değiştirBu harekâtta İngilizler için herhangi bir aksilik yaşanmadı. Maude, temkinli bir şekilde ilerleyerek Dicle Nehri'nin her iki yakasından harekete geçti. Osmanlı kuvvetleri, İngilizlerin ele geçirdiği Khadairi Bend adlı müstahkem bir bölgeye saldırdı (6 Ocak - 19 Ocak 1917). İngilizler daha sonra Osmanlı kuvvetlerini Hai Nehri boyunca uzanan savunma hattından iki hafta içerisinde çıkardı (25 Ocak'tan 4 Şubat'a kadar). Dahra Bend adı verilen bir başka Osmanlı mevzisi 16 Şubat'ta ele geçirildi. Nihayet İngilizler 24 Şubat 1917'de İkinci Kut Muharebesi'nde Kut'u yeniden ele geçirdi.
Kâzım Bey, Townshend'ın Birinci Kut Muharebesi'nde olduğu gibi ordusunun Kut'ta sıkışıp kalmasına izin vermedi. (Bkz. İkinci Kut Muharebesi)
Bağdat'a doğru yürüyüş 5 Mart 1917'de yeniden başladı. Üç gün sonra Maude'un kolordusu şehrin eteklerindeki Diyala Nehri'ne ulaştı.
Halil (Kut) Paşa, Bağdat'ı, Bağdat'ın yaklaşık 35 mil güneyinde, Diyala ve Dicle nehirlerinin birleştiği yerde savunmayı tercih etti. Osmanlı birlikleri 9 Mart'taki ilk İngiliz saldırısına direndi. Bunun üzerine Maude, ordusunun büyük kısmını kuzeye kaydırdı. Osmanlı mevzilerini aşabileceğine ve doğrudan Bağdat'a saldırabileceğine inanıyordu. Halil Paşa, İngilizlerin nehrin diğer tarafındaki ilerleyişini karşılamak için ordusunu savunma mevzilerinden çıkararak karşılık verdi. Diyala Nehri'ni tutmak için tek bir alay kalmıştı. İngilizler 10 Mart 1917'de ani bir saldırıyla bu alayı da bozguna uğrattı. Bu ani yenilgi Halil Paşa'nın sinirlerini bozdu ve ordusuna kuzeye, Bağdat'a çekilme emri verdi.
Osmanlı hükûmeti 10 Mart akşamı saat 8'de Bağdat'ın boşaltılması emrini verdi, ancak durum hızla Halil Paşa'nın kontrolünden çıkıyordu. İngilizler Osmanlı birliklerinin hemen arkasından gelerek 11 Mart'ta Bağdat'ı savaşmadan ele geçirdi. Bir hafta sonra Maude, "Ordularımız şehirlerinize ve topraklarınıza fatih ya da düşman olarak değil, kurtarıcı olarak girmiştir" cümlesini içeren Bağdat Bildirisi'ni yayınladı.[2] Yaklaşık 9.000 Osmanlı askeri çatışma sırasında yakalandı ve İngilizlere esir düştü.
Bağdat’ın Savunulması ve Kaybı
değiştir18. Kolordunun 5/6 Mart 1917 gecesi başlayan geri çekilmesi, 6 Mart 1917 sabahı Diyale nehri batısına gelmesi ile tamamlanmıştı. Bağdat'ın ne şekilde savunulacağı düşüncesi Bağdat'ın düşmesinden ancak beş gün önce 6 Mart 1917'de tartışma konusu olmuş ve konuya ilişkin Başkomutanlık Vekâleti, Ordu Komutanı ve Kolordu Komutanı farklı görüşlerde bulunmuşlardı. Aynı bölümde “Durumun Muhakemesi” alt başlığında 10 Mart 1917 akşamı Har Köşkü'nde toplanan harp meclisine yer verilmiştir.[1]
Ordu, Kolordu ve Tümen Komutanları ile Kurmay Başkanları hazır bulunduğu bu meclisin gündemi Bağdat'ın savunulması ve yahut boşaltılması konusuydu. Ordu Komutanı 11 Mart 1917 için kesin neticeli muharebenin tutulan hatta verilmesini uygun buluyordu. Zira 6. Ordu Komutanı Halil Paşa, bu büyük tarihi şehrin kolay kolay ve mevcut kuvvetin üçte birine mal olacak bir muharebe vermeden terk edilmesinin ordu için silinmez bir leke bırakacağı düşüncesindeydi. 18. Kolordu Komutanı Kâzım Bey ise İngiliz zırhlı otomobillerinin 14. Tümenin gerisine sarktığını, bunun erlerin maneviyatını bozduğunu, 14. Tümenin büyük gayretle akşama kadar mevzilerini sebatla savunduğunu, sağ sahilde düşmanın büyük bir kuşatma hareketine karşı kâfi bir ihtiyat bulunmadığından Ümmü't-Tubl mevziinin yarın kuşatılacağını ve buradaki muharebenin bir imha muharebesi şeklinde sonuçlanabileceğini ifade etmişti.
Bu mecliste uzun süren tartışmalardan sonra Bağdat'ın terk edilerek, tümenlerin geri çekilmesi kararlaştırıldı. 18. Kolordu Komutanlığının saat 20.10'da tümenlere bildirdiği geri çekilme emrine göre, sağ sahilde bulunan tümenler Bağdat'ın 16 kilometre kuzeyinde Avce ve sol sahildekiler ise Başyenice - Elcedideye çekilerek bu mevkilerde tahkimat yapacaklardı.[3]
10 Mart 1917 akşamına doğru düşmanın birçok süvari ve piyade kuvvetinin Dicle'nin sağ sahilinde 51. Tümen sağ kanadına doğru ilerlemesi ve Dlyala cephesindeki 14. Tümenin de Diyala'yı batıya doğru geçen İngiliz kuvvetleri tarafından sıkıştırması ordu ve kolorduyu yeniden bir karar vermek zorunda bırakmıştı. Düşman sağ sahilde bu gün tespit edilebilmiş ise de yarın için yapılacak bir muharebede düşmanın Kazımiye istikametinde 51. Tümen gerilerine doğru yapacağı bir kuşatma hareketine karşı koyabilecek elde hiçbir ihtiyat kuvveti kalmamıştı. Sol sahilde bulunan 14. Tümen ise son verdiği raporda, bulunduğu hatta ancak akşama kadar direnebileceğini bildiriyordu.[3]
Kolordu Komutanı Albay Kâzım Bey, bir an önce sabah olmadan hazır hareket serbestliğine sahipken ordunun çekilmesinin en doğru harekât tarzı olacağı düşüncesindeydi. Kolordu Komutanı Albay Kâzım Beyin mütalaasına itiraz etmemekle beraber Halil Paşa; “Evet, fakat Bağdat nasıl terk olunur,” diyebilmişti. Buna rağmen gerçeği kabul edip, çekilmeye onay vermek zorunda kalmıştı. Alınan karar gereğince 18. Kolordu Komutanı Albay Kâzım Beyin çekilme emrini 10 Mart 1917 akşamı saat 20.00'de birliklerine tebliği üzerine 18. Kolordu 10/11 Mart 1917 gecesi Bağdat'ı tahliye ederek, Bağdat'ın kuzeyindeki Müşahede İstasyonu civarına çekildi.
Geri çekilmeden önce Bağdat şehrindeki bütün yaralı ve hastalar Samerra'ya nakledilmiş ve ağır hastalar ve yaralılar bir eczacı yarbay emrinde şehirde bırakılmıştı. Ordu karargâhı ile hükûmet görevlileri de bir gün önceden Bağdat'ı terk etmişlerdi.[3] Saat 23.30'a kadar sağ sahildeki 51 ve 52 nci Tümenler Har Köprüsü civarında toplanarak Müşahede istasyonu istikametinde ve sol sahildeki 14 ncü Tümen de 44 ncü Alayla birlikte Bağdat'ın kuzey doğusundaki tuğla ocaklarında toplandıktan sonra Başyenice istikametinde yürüyüşe geçmişlerdi. Bu sırada Bağdat'taki resmi ve askerî bina ve kuruluşlar da ateş almış olduğundan müthiş tarakalar (makineli tüfek sesleri) ortalığı sarsmakta ve alev sütunları yükseklere kadar çıkmakta idi.
Halil Paşa'nın 10 Mart 1917 akşamı saat 20.00'de 6. Ordu'nun Bağdat'tan çekilmesine ilişkin Başkomutanlık Vekâletine gönderdiği rapor kısaca şöyledir:
“ | Düşmanın üç aydan beri sayıca pek üstün bir kuvvet ve bol cephane ile durmaksızın yapmış olduğu taarruz karşısında 18.Kolordunun hemen tamamıyla âciz kaldığını ve maneviyatının Komutandan en genç ere kadar o derece kırılmış olduğunu anlıyorum ki, eğer yarın düşmanın bütün kuvvetine karşı muharebe edersek Bağdat’ın kaybedileceğine ve bütün kuvvetin topları ile beraber esir olacağı kanaatindeyim. Muharebeyi kesmek, Ordunun maddi ve manevi kuvvetini ıslah etmek zaruretini takdir ederek Bağdat’ı terk etmek ve 18.Kolorduyu 10/11 Mart 1917 gecesi Dicle boyunca kuzeye çekmek gibi elim bir zaruretle karşı karşıya bulunmaktayım. | ” |
— Halil (Kut) Paşa - 6. Ordu Kumandanı - 10 Mart 1917[4] |
Bağdat'ın düşüşünden sonra
değiştirSonuç İngilizler için kesin bir zafer, Osmanlı hükûmeti içinse bir başka yenilgiydi. İngilizler için Kut'un kaybedilmesinden kaynaklanan aşağılanma kısmen telafi edilmişti. Osmanlı hükûmeti İran'daki askeri operasyonlarına son vermek ve İngilizlerin Musul'u ele geçirmek için ilerlemesini engellemek için yeni bir ordu kurmak zorunda kaldı.
İngilizler 1914'te savaşın başlamasına yakın Basra Vilayetini ele geçirmişlerdi. İngiliz kuvvetleri için iyi bir haber olsa da, bu durum Londra'daki İngiliz hükûmeti ile Hindistan'daki İngiliz hükûmeti arasında bölgenin nasıl yönetileceği konusunda büyük bir bürokratik kavgaya neden oldu.
Bağdat'ı ele geçirdikten sonra Maude, Basra'dan Bağdat'a kadar Mezopotamya'nın fiili valisi oldu. Dicle Kolordusu Siyasi Sorumlusu Sir Percy Cox, vilayetin İngiliz-Hint ortak yönetimi altında olduğunu belirten bir bildiri yayınlamaya çalıştı, ancak Londra Cox'a bildirisini yayınlamamasını emretti ve bunun yerine Arap liderlerden İngiliz yönetimine yardım etmelerini isteyen kendi bildirisini yayınladı.
Aynı zamanda Hindistan sömürge hükûmetinin farklı fikirleri vardı. Ne de olsa, Basra'nın işgalinden Bağdat'ın işgaline kadar olan sürenin arkasındaki ana unsurlar ilk etapta onlardı. Hindistan'daki İngiliz hükûmeti bu yeni bölgenin doğrudan kendi kontrolü altında olmasını istiyordu.
Bu güç mücadelesi Lord Curzon liderliğinde Mezopotamya İdare Komitesi'nin kurulmasına neden oldu. Komitenin ana görevi Basra ve Bağdat vilayetlerini kimin yöneteceğini belirlemekti. Komitenin kararı Basra için İngiliz-Hint değil İngiliz yönetimi, Bağdat için ise Arap otoritesi şeklindeydi. Buradaki geçici hükûmet daha sonra Irak Mandası'na dönüşecekti.
Kaynakça
değiştirDipnot
- ^ a b c d "Birinci Dünya Savaşı Irak Cephesi Hatıratından: "Bağdat ve Son Hadise-i Ziya'ı"". 100.Yılında Uluslararası Bağdat (Medînetü’s-Selâm) ve Kûtü’l Amâre Sempozyumu. VAKANÜVİS - Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi. 19 Eylül 2019. 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mayıs 2024.
- ^ The proclamation of Baghdad 13 Ağustos 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Sir Stanley Maude, Harper's Magazine
- ^ a b c BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞIMDA KAFKAS VE IRAK CEPHESİNDE 5 NCİ SEFERİ KUVVETLER (52 İNCİ TÜMEN) (PDF). Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. 2006. s. 91. 3 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 25 Mayıs 2024.
- ^ 18.Kolordunun 10 Mart 1917’deki muharip kuvveti 500 kılıç, 9.000 tüfek, 48 top, İngiliz Dicle Ordusu 3.864 kılıç,41.479 tüfek ve 176 top idi. Binbaşı Mehmet Emin Bey, a.g.e., s.125.
Alıntı
- Bruce, A. (n.d.). 17 February – 11 March 1917 – The Capture of Baghdad. [Electronic Version]. An Illustrated Companion to the First World War.
- Duffy, M. (2002). Battles: The Capture of Baghdad, 1917. The First World War. Retrieved 17 August 2005.
- Fromkin, David (2001). A Peace to End All Peace: The Fall of the Ottoman Empire and the Creation of the Modern Middle East. New York: Henry Holt and Company. 0-8050-6884-8.
- Official Dispatch about the Operations Leading to the Fall of Baghdad, General Maude.
- Report about the capture of Baghdad, Manchester Guardian.
- BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞIMDA KAFKAS VE IRAK CEPHESİNDE 5 NCİ SEFERİ KUVVETLER (52 İNCİ TÜMEN), Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. 2006. s. 91. Erişim tarihi: 25 Mayıs 2024.
- Birinci Dünya Savaşı Irak Cephesi Hatıratından: "Bağdat ve Son Hadise-i Ziya'ı", 100.Yılında Uluslararası Bağdat (Medînetü's-Selâm) ve Kûtü'l Amâre Sempozyumu. VAKANÜVİS - Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi. 19 Eylül 2019. Erişim tarihi: 25 Mayıs 2024.
Dış bağlantılar
değiştir- Barker, A. J. The Bastard War: The Mesopotamian Campaign of 1914–1918. New York: Dial Press, 1967. OCLC 2118235