Ahlakçılık yanılgısı
Ahlakçılık yanılgısı, bir durum ya da davranışın ahlakî açıdan istenmezliğinin, doğaya aykırı olduğunu iddia etmek için temel olarak kullanıldığı bir safsatadır. Terim, 1978 yılında biyolog Bernard Davis (1916-1994) tarafından ahlakçı safsata olarak ortaya atılmıştır. Almanca'da kavram, Norbert Bischof tarafından "moralistischer Trugschluss" (Türkçe: ahlakçı safsata) terimi altında kullanılmıştır.
Bu türden safsatalar tipik olarak "N doğru olsaydı, U olacaktı" şeklindedir. Burada U toplumsal, ahlakî veya siyasî olarak istenmeyen bir şey olabilir. Ahlaki olanın a priori olarak doğal olduğu savına dayanır. Ahlakçılık yanılgısı kimi zaman doğalcılık yanılgısının tersi olarak anlaşılır. Ancak doğalcılık yanılgısının değişik bir türü olarak görülebilir. Aralarındaki fark, argümanı kuranın niyetine bağlıdır. Eğer mevcut toplumsal davranışlar, sözkonusu olguların doğal oldukları argümanı ile gerekçelendirilirse, bu doğalcılık yanılgısı; fakat aynı toplumsal davranışlar, doğaya aykırı oldukları argümanı ile gerekçelendirildiğinde ise, bu ahlakçılık yanılgısı olur.
Örnekler
değiştirAhlakçılık yanılgısı
değiştir- "Savaş insanlar için yıkıcı ve trajiktir, dolayısıyla insan doğasında yoktur."
- "Et yemek hayvanlara ve çevreye zarar verir, bu nedenle kimse onu fizyolojik olarak kullanamaz."
- "Erkekler ve kadınlar eşit fırsatlara sahip olmalı, böylece kadınlar ve erkekler her şeyi eşit derecede iyi yapabilir."
- "İçtiğim hapın üzerimde iyileştirici etkileri olmalı, bu yüzden üzerimde iyileştirici etkileri vardır." (Plasebo etkisine örnek)
Doğalcılık yanılgısı
değiştir- "Savaşa izin verilmeli çünkü şiddet insanda içgüdüseldir."
- "Veganlık aptalcadır çünkü insanlar binlerce yıldır et yiyor."
- "Erkekler ve kadınlar toplumda aynı rollere sahip olmamalı çünkü erkeklerin kas kütlesi daha çoktur ve kadınlar doğum yapar."
- "Zina kabul edilebilirdir çünkü insanlar doğal olarak daha çok cinsel partner ister."