1956 Gürcistan protestoları

1956 Gürcistan protestoları, 1956 Tiflis ayaklanması veya 9 Mart Katliamı, Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde Nikita Kruşçev'in destalinizasyon politikalarına karşı Josef Stalin'i destekleyen Sovyet Gürcülerin düzenlediği protestolar dizisi. Eylemlerin merkezi cumhuriyetin başkenti Tiflis'te idi. Stalin'in ölümünün üçüncü yıldönümünde gerçekleştirilen spontan mitinglerde Kruşçev'in gizli söylevi yoğun şekilde protesto edildi ve hızla kontrol edilemez kitle gösterilerine dönüştü ve ortaya çıkan isyan dalgası kentin yaşamını felç etti. Protestolarda Sovyetler Birliği hükûmetinin değişmesi gerektiği ve Gürcistan'ın Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını ilan etmesi gibi siyasi talepler ortaya çıktı.[6]

1956 Gürcistan protestoları
Destalinizasyon
9 Mart Katliamı'nı anmak amacıyla gösterilerdeki taleplerin iletildiği Rustaveli Caddesi'ndeki eski İletişim Binası'na yerleştirilen plaka.
Tarih 4-10 Mart 1956
Yer Tiflis • Gori • Kutaisi • Rustavi • Sohum • Batum
Sebep Destalinizasyon
Sonuç Olaylar bastırıldı.
Taraflar
 • Destalinizasyon karşıtı Sovyet Gürcü protestocular  • Sovyetler Birliği hükûmeti
Öne çıkan kişiler
N. I. Parastishvili  • Nikita Kruşçev
 • İvan Fedyuninskiy
 • Vasily Gladkov
Sayı
 • 70.000'den fazla kişi (ilk gün)
Kayıplar
 • 22-800 arası ölü[1][2][2][3][4][5]

İstikrarsızlık ortamında Gürcü yetkililer sorumluluğu Sovyet ordusuna devretti. Ardından 9 Mart'ta şehre yerleştirilen askerî birlikler, resmi Sovyet görüşündeki "hükûmet savunması" amacıyla hükûmet binalarını ele geçiren üniversite öğrencilerine ateş açtı.[4] Olaylar sonucunda çok sayıda ölü olmasına rağmen geri adım atmayan göstericiler 10 Mart'a kadar direnişlerini sürdürdü, ancak sonunda tanklar eşliğinde dağıtıldı. Ölü sayısına dair veriler çeşitli kaynaklarda birkaç düzineden birkaç yüze kadar değişmektedir.[5][7]

Arka plan

değiştir

Kruşçev'in konuşması

değiştir

25 Şubat 1956 tarihinde düzenlenen Sovyetler Birliği Komünist Partisi 20. Kongresi'nin kapalı oturumunda Sovyetler Birliği Komünist Partisi genel sekreteri Nikita Kruşçev, bir önceki Sovyetler Birliği Komünist Partisi genel sekreteri Josef Stalin döneminde özellikle Kızıl Ordu'da gerçekleştirilen tasfiye politikalarını eleştirdiği "gizli bir konuşma" yaptı. Vladimir Lenin'i savunmaya ve komünizmin diğer ideallerine destek söylemlerine devam ederken Sovyetler Birliği Komünist Partisi'ndeki yönetici kademelerde Stalin'e dair bir kişilik kültü oluştuğunu iddia etti.

Sovyet komünizminin ilk yıllarından bu yana de Stalin'e dair ana sembol olarak kurulan "Vozhd" (Lider) ve "Ulusların Babası" gibi lakaplar Kruşçev'in yönetimi sırasında da Sovyetler Birliği'nde yaygın bir kullanım olmaya devam etmekteydi. Bu sebeple yeni ortaya çıkan destalinizasyon politikaları Sovyet halkı şok etkisi yarattı.[4]

Gürcistan'da tepkiler

değiştir

Partinin Gürcü milliyetçiliğini kısıtlamasına rağmen, Kruşçev'in Stalin politikalarının kaldırılması hamlesi Sovyet Gürcüleri açısından ulusal gurura vurulan bir darbe oldu.[8] Özellikle Gürcü genç kuşak büyük oranla Stalin'e hayranlık duymakta ve onu örnek almaktaydı.[5] Stalin'in "dehalarına" yönelik daimi bir övgü mevcuttu onun "Rusya'yı yöneten bir Gürcü" olduğu efsanesi Gürcülerde ulusal bir gurura vesile oluyordu. Stalin'in başarılarının inkârı, Gürcü ulusal bilincinin Rus/Sovyet yöneticilerinin kendilerine kötü muamele etmesinin bir sembolü olarak görüldü..[5][8]

Siyasi protestolarla birlikte gelişen yurtseverlik duygusu, Kruşçev'in eski dönemlerde yaşanan tüm "kötü şeylerin" Stalin'e atfetmesi ve imalı olarak Gürcü ulusuna laf dokundurması Gürcüler'in ulusal gururuna dokundu.[2] O zamanlar Kutaisi'de Komsomol lideri olan ve nihayetinde Sovyetler Birliği'nin dağılması Gürcistan devlet başkanı olacak olan Eduard Şevardnadze, daha sonra Kruşçev'in konuşmasının sonunda Gürcüler hakkındaki ironik ifadesinin Gürcü gençlerin gururuna zarar verdiğini belirtti.[9]

Stalin döneminde Gürcistan'da yaşanan olaylar ve 1956 Gürcistan protestoları farklı şekillerde yorumlanır. Ancak olayların Stalinizmin yeniden canlanması olduğu ve 1924'teki Ağustos Ayaklanması 'ndan bu yana Gürcü milliyetçiliğinin ilk açık ifadesi olduğu birçok kaynağın ortak olduğu görüştür.[5]

Gürcistan'daki olaylar büyük ölçüde Sovyet basınında ele alınmadı ve bu konu birkaç on yıl boyunca bir tabu teması haline geldi. Sık sık birbiriyle çelişse de, olaylar sırasında yaşananlar birkaç çağdaş raporun, görgü tanıklarının anlattıklarının ve hayatta kalan birkaç gizli Sovyet belgesinin analiziyle günümüze ulaşmıştır.[4]

Gösteriler

değiştir

Gürcistan SSC İçişleri Bakanı Vladimir Janjgava'nın özel raporuna göre, gösteriler 4 Mart 1956'da, üniversite öğrencilerinden oluşan grupların Stalin'in ölümünün üçüncü yıldönümünü anmak üzere Tiflis şehir merkezindeki Kura Nehri'nde bir araya gelmesiyle başladı. Kruşçev'in gerçekleştirdiği konuşmaya öfkeli olan öğrenciler bölgeye gönderien polislere karşı saldırgan tavırlara sahipti. Gürcü komünist Parastishvili Stalin anıtına tırmandı, bir şişeden biraz şarap içti, şişeyi parçaladı ve ardından "Stalin'in düşmanları bu şişe gibi ölsün!" diye bağırdı.[4][9]

Gösteriler yavaş yavaş büyüdü, Stalin anıtına çelenkler getiren insan sayısı giderek daha fazla oldu. Yerel yetkililer bu faaliyetlere aktif olarak karşı çıkmadı. Başkentteki gösteriler, cumhuriyetin Gori, Kutaisi, Rustavi, Sohum ve Batum gibi diğer bölgelerinde de benzer protestoları tetikledi.[4]

6 Mart'a kadar Tiflis'teki gösteriler daha organize ve çok sayıda olmaya başladı. O gün Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin kapalı bir mektubu olan “Kişilik Kültü Üzerine”, Parti Genel Sekreteri'nin geçen Şubat ayında düzenlenen Parti Kongresi'nin son gününde okuduğu konuşmanın bir özeti, katıldığı özel bir oturumda yüksek sesle okundu. Gürcistan SSC Bakanlar Konseyi'nin sürpriz oturumuyla ilgili haberler Tiflis'te hızla yayıldı ve bu olay protestoları tetikledi.[4]

7 Mart başlarında Tiflis Üniversitesi öğrencileri ile diğer enstitülerden ve okullardan gelen öğrenciler derslere katılmadı ve sokaklara çıktı. Göstericiler Rustaveli Bulvarı'ndan Lenin Meydanı'na giderek Hükûmet Konağı'nda ve daha sonra Belediye Binasında durarak "Yaşasın Büyük Stalin! Yaşasın Lenin ve Stalin Partisi! Yaşasın Sovyet Gürcistan!" şeklinde sloganlar atmaya başladı. Civardaki arabalar kornalarıyla gruba destek verdi. Polis topluluğu dağıtmaya çalıştı, ancak başarısız oldu ve protestocular Stalin anıtında yeniden toplandılar.[4]

Protestocular yetkililere taleplerini ilettiler. Talepler arasında Stalin'in doğum günü olan 18 Aralık'ın resmi bir tatil günü sayılması, Stalin'in hayatına ayrılan makalelerin tüm yerel gazetelerde yayınlanması, Mikheil Chiaureli'nin Stalin'i övdüğü Berlin'in Düşüşü ve Unutulmaz Yıl 1919 filmlerinin sinemalarda gösterilmesi ve o sırada Gürcistan'ı ziyaret eden Çinli mareşal Zhu De'nin gösteri alanına davet edilmesi vardı.[4][9] Gün sonunda göstericilerin sayısı 70.000'e ulaştı. Sovyetler Birliği İçişleri Bakanlığı başlangıçta protestoların ölçeğini küçümsedi ve bakan Janjghava'ya dayanan bilgiler 8 Mart'ta Merkez Komite'ye ulaştı.[4]

Protestolarda şehir yaşamı felç oldu. Toplantılar eşzamanlı olarak çeşitli yerlerde, özellikle Lenin Meydanı'nda ve çelenk kaplı Stalin anıtında gerçekleştirildi. Merkez sokaklar, Kruşçev'i yüksek sesle kınayan, Stalin'in itibarının iade edilmesini ve yıldönümü kutlamalarına izin verilmesini talep eden çok sayıda göstericilerle doluydu. Göstericiler özellikle Vyaçeslav Molotov'dan Stalin'i savunmasını istedi. Barikatlar kuruldu, otobüsler ve arabalar devrildi. Göstericiler trafiği yönlendirdi ve bazı durumlarda durdurdu. Direnen sürücülerle ve polislerle çatışmalar meydana g eldi. Birkaç eylemci tutuklandığında gösteriler daha da büyüdü ve kalabalık daha saldırganlaştı. Gürcistan Komünist Partisi birinci sekreteri Vasil Mjavanadze protestoculara hitap etti ve protestoları ziyaret eden Çinli mareşal Zhu De kalabalığı selamladı, ancak Stalin anıtını ziyaret etmeyi reddetti ve göstericiler dağılmadı.[4]

Gösteriler devam ederken, yerel hükûmet durum üzerindeki kontrolünü kaybetmeye başladı. Protestoların ölçeği büyüdükçe hükûmete bağlı olan polislerin tepkileri gitgide daha ağır bir hale geldi. 9 Mart başında yetkililer gerginlikleri etkisiz hale getirmeye çalıştılar ve Stalin'in ölüm yıldönümü kutlamalarına izin verdiler. Ancak gecikmiş ödün verme girişimleri protestocuların dağılmasına yönelik bir sonuç vermedi. 9 Mart gününün ilerleyen saatlerinde, Stalin anıtının yanında birçok parti yetkilisinin huzurunda siyasi talepler yüksek sesle okundu.[4]

Daha sonra bu dilekçenin yazarı olarak belirlenen Ruben Kipiani'nin ifadesine göre talepler şunlardı: Stalin'e yönelik "kapalı mektubun" SBKP Merkez Komitesi'nde geri döndürülmesi, Anastas Mikoyan, Nikolay Bulganin ve Nikita Kruşçev'in hem parti hem de hükûmet görevlerine son verilmesi, yeni bir hükûmet oluşturulması; Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti lideri ve Azerbaycan Komünist Partisi birinci sekreteri Mir Cafer Bağırov'un hapishaneden çıkarılması, Sovyet Gürcü yetkilileri olan Akaki Mgeladze ve Mjavandze'nin Parti Merkez Komitesi Politbürosu'na getirilmesi, Stalin'in oğlu Vasiliy Stalin'in Merkez Komiteye atanması ve genel bir af çıkarılması. Moskova'ya telgraf göndermek için Rustaveli Caddesi'ndeki yakındaki İletişim Binası'na yaklaşık on kişinin gönderilmesine karar verildi.[4]

Bununla birlikte aynı dönemde Sovyet karşıtı başka mitingler de düzenlenmeye başladı. Kolmeurneobis Meydanı'nda toplanan grup yasaklı Sovyet karşıtı Dideba marşını söylemeye ve Sovyet öncesi Gürcistan'a ait bayrakları sallamaya başladı. Bu protestolara karşı çıkan Gürcülerle protestocular arasında kavgalar çıktı. Ardından broşürler dağıtıldı. Görgü tanığı olan Gürcü-Yahudi yazar Faina Baazova'ya göre, broşürler Gürcistan'ın Sovyetler Birliği'nden ayrılmasını istiyordu, bu talep daha önce duyulmamış bir talep idi.[4]

Takip eden olaylardaki detaylar tam olarak bilinmemektedir. O günün ilerleyen saatlerinde Transkafkasya Askerî Bölgesi'nden birlikleri olaylara müdahale etmek için getirme kararı, İvan Fedyuninskiy tarafından Moskova'da alındı.[10] Bununla birlikte bölgedeki Gürcü birlikleri, sadakatsizlik olabileceğinden şüphelenildiği için söz konusu yerlere konuşlandırılmadı. Sovyet İçişleri Bakanlığı yetkilileri Tiflis'in kontrolden çıktığını bildirdi. Bakanlık yetkilileri protestocuların birçoğunun sarhoş ve silahlı olduğu, şehri yağmaladıkları, etnik Ruslara ve Gürcistan Ermenilerine dair pogromlar gerçekleştirmeyi hedeflediklerini ve hükûmet binalarını ele geçirmeyi planladıklarını iddia etti.[4]

Aynı akşam yetkililer mitinglerin durdurulması çağrısında bulundu ve Tiflis garnizonu komutanı Tümgeneral Gladkov 10 Mart gece yarısından itibaren sokağa çıkma yasağı başlatıldığını duyurdu. Bunun üzerine birçok protestocu yaklaşmakta olan durumu bir tehdit algıladı ve şehir merkezinden uzaklaştı. Ancak gece yarısına yakın insanlar İletişim Binasına gönderilen heyetin "kimlik kontolü" nedeniyle gözaltına alındığını öğrendi. Kalabalık bu delegeleri kurtarmak için tekrar bölgeye gitti ve binayı koruyan askerlerle çatıştı. Birlikler protestocuların binaya girişini önlemek için kalabalığa ateş etmeye başladı. Aynı zamanda, tanklar göstericileri Lenin Meydanı'ndan ve Stalin anıtından çıkarmak için kullanıldı. Protestocular 10 Mart'ta mitinglere devam etmeyi denediler, ancak birlikler tarafından dağıtıldılar. O gün çok sayıda gösterici öldü. Ölümlere dair resmi bir rapor mevcut değildir, ancak tahminler 22 ila 800 arasındadır. Ayrıca olaylar sırasında yüzlerce kişi yaralanmıştır. Ardından gelen dalgada 200'den fazla kişi tutuklandı ve daha sonra Sibirya'daki çalışma kamplarına sürüldü.[2][4][5]

Sonuçlar

değiştir

Mart 1956 gösterileri Gürcistan Komünist Partisi içindeki çatlakları genişletti, çünkü bazı yetkililer halkla dayanışma gösterdiklerini açıkça ifade etti. Temmuz 1956'da Moskova Merkez Komitesi Gürcü Komünist liderliğini eleştiren bir karar çıkardı ve Ağustos ayında Tiflis'teki parti ikinci sekreterinin yerini bir Rus aldı. Ancak Mjavanadze, röportajlarında kurban sayısını en aza indirerek ve partinin yeni görüşleri tartışmak için bir konferans programına sahip olduğunu duyurarak Gürcüleri sakinleştirdi. Hükûmet açısından bir başarı olan bu tavrı için Mjavanadze, Haziran 1957'de Merkez Komite Başkanlığında aday üyeliğe yükseltildi.[5]

Nisan 1978'e kadar Gürcistan'daki Sovyet yönetimine karşı koyma konusunda belirgin bir girişimde bulunulmasa da, Sovyet hükûmetine karşı içten içe kin sürdürülmeye devam edildi. Gürcistan'daki birçok insan ordunun protestoculara ateş etmesini emretmekten Kruşçev'i bizzat sorumlu tuttu. Tiflis olayları Gürcistan'ın Sovyetler Birliği'nin bağımsız hale gelme taleplerinin yayılmasını sağladı. Gürcüler açısından Sovyet birliğine olan sadakat ciddi şekilde tehlikeye düştü ve Sovyet karşıtı bir duygu yeniden ortaya çıkan Gürcü milliyetçiliğinin önemli bir özelliği haline geldi.[5][7] Protestoların bastırılmasının rağmen, 1956 olayları sonunda Gürcistan halkı Sovyetler Birliği'ne olan sadakatinin ciddi şekilde sorgulamaya başladı.[7] Tarihçi Ronald Grigor Suny, "Sovyet hükûmetinden gelen hızlı ve acımasız tepki, Sovyet sisteminin ne kadarının değişeceğine ve Stalin'in otoriterizminin ne kadarını koruyacağına dair ikilemi çözemediğini açıkça gösterdi. Hükûmetin Tiflis'teki kafa karışıklığı, reformun partinin temel iktidar tekelini koruma kararlılığıyla sınırlı olacağının kanlı bir işaretiydi." yorumunu yaptı.[5]

1956 olayının hemen ardından Sovyetler Birliği'nden açıkça ayrılma çağrısı yapan ilk Gürcü yeraltı grupları ortaya çıktı. Genellikle küçük ve zayıflardı ve Sovyet yetkilileri onları hızla etkisiz hale getirebildiler. Ancak, her ikisi de Mart 1956 mitinginin genç katılımcıları olan ve 1980'lerde Gürcistan'ı bağımsızlık mücadelesine yönlendirecek olan Merab Kostava ve Zviad Gamsahurdia gibi yeni bir muhalif kuşağa kaynak verdiler.[7]

Ayrıca bakınız

değiştir

Kaynakça

değiştir
  1. ^ Lurye, Lev (2007), 1956 god. Seredina veka, s. 134. 5-7654-4961-1
  2. ^ a b c d Lang, David Marshall (1962), A Modern History of Georgia, s. 264–265. London: Weidenfeld and Nicolson.
  3. ^ Berets, Sergey, Кризис коммунистического движения 21 Mart 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (Crisis of the Communist movement). BBC News. 6 Mart 2006
  4. ^ a b c d e f g h i j k l m n o p Kozlov, Vladimir A (çeviri MacKinnon, Elaine McClarnand; 2002), Mass Uprisings in the USSR: Protest and Rebellion in the Post-Stalin Years, s. 112–136. M.E. Sharpe, 0-7656-0668-2
  5. ^ a b c d e f g h i Suny, Ronald Grigor (1994), The Making of the Georgian Nation, s. 303–305. Indiana University Press, 0-253-20915-3
  6. ^ Nahaylo, Bohdan; Swoboda, Victor (1990), Soviet disunion: a history of the nationalities problem in the USSR, s. 120. Free Press, 0-02-922401-2
  7. ^ a b c d Cornell, Svante E. (2002), Autonomy and Conflict: Ethnoterritoriality and Separatism in the South Caucasus: Cases in Georgia, s. 146–149. Uppsala University, Department of Peace and Conflict Research, 91-506-1600-5
  8. ^ a b Tarkhan-Mouravi, George, From Independence to Independence: 70 Years of Soviet Georgia, Bölüm: Awde, Nicholas; Wright, John (ed., 1998), The Georgians: A Handbook. Curzon Press, 0-7007-0640-2 (metin 29 Mart 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.)
  9. ^ a b c Лурье, Лев Яковлевич (2007). 1956 год: середина века. ОЛМА Медиа Групп. s. 135. ISBN 978-5-7654-4961-5. 19 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Nisan 2020. 
  10. ^ Sakwa, Richard (1998), Soviet Politics in Perspective, s. 243. Routledge, 0-415-07153-4