Özsoy Operası (Op. 9) Ahmed Adnan Saygun’un bestelediği ve Firdevsî'nin Şehnâme'sinden uyarlanan Türkçe olan librettosunu Münir Hayri Egeli’nin yazdığı 1 (revizyondan once 3) perdelik 12 tablodan oluşan Türkiye Cumhuriyeti tarihinin sahnelenen ilk operasıdır.

Özsoy
MüzikAhmet Adnan Saygun
LibrettoMünir Hayri Egeli
Gala19 Haziran,1934
İlk gösterim yeriAnkara Halkevi, Ankara
Oyuncular
  • Feridun - bariton
  • Hatun (UluAnne) - soprano
  • Ahriman
  • Ozan
  • Baş Şaman
  • Köse Ağa
  • Birinci Bey
  • Züppe
  • İkinci Bey
  • Bir Zabit
  • Kaymakam
  • Felekler
  • Ses
  • Ayşım
  • Mehmet
  • Bir Köylü
  • Sarıklı
  • Politikacı
  • Tembel, Sefih, Bedbin
  • Danscılar

Opera Atatürk’ün isteği üzerine temasını bizzat Atatürk’ün verdiği ve Türkiye'yi ziyaret edecek olan İran Şahı Rıza Şah Pehlevi onuruna sahnelenmesini istediği operanin libretto'sunu Münir Hayri Egeli, Mustafa Kemal Atatürk’ün yönergeleri ve denetimi ile yazmış, Ahmet Adnan Saygun daha 27 yaşındayken ve 2 ay gibi kısa bir sürede bestelemiştir.[1]

Opera Hakkında değiştir

İlk kez 19 Haziran 1934 gecesi, Münir Hayri Egeli'nin rejisi ve Ahmet Adnan Saygun'un orkestra şefliği altında "İstanbul Konservatuvarı" yaylı sazlar heyeti ile "Riyaseti Cumhur Bando Heyeti" tarafından ile iki devlet başkanının önünde Ankara Halkevi’nde sahnelenmiştir.İlk sahnelendiğinde üç perdelik, dramatik türde bir opera olarak bestelenip sahnelenmiştir. Atatürk ve İran Şahı Rıza Şah Pehlevi onuruna ilk sahnelendiğinde operada, bariton Nurullah Taşkıran, soprano Nimet Vahit ve Semiha Berksoy da oynamışlardır. Türkiye ulusal operasının yaratılmasında önemli bir adım sayılmaktadır.

Operada işlenen ana tema yüzyıllar boyunca Türkiye ve İran'ın kardeş olduğunun vurgulanmasıdır. Opera, İranlıların Şehnâme destanından esinlenilmiştir. Öykü, Hakan Feridun'un ikiz oğulları Tur (Kurt) ile İraç (Aslan) üzerine kuruludur. İkizler doğduğunda şeytanın gazabı onları birbirinden ayırır. Ayrı yollara gidip birbirlerinden uzaklaşırlar. Ama yüzyıllar sonra buluşup kardeş olduklarını anlarlar. Tıpkı "ayrı yollara giden ikizler" Türkiye ve İran gibi.

Eserin sonunda, iki kardeşten Tur'un adı geçtiğinde, sahnedeki oyuncular, Ankara Halkevi'nin locasında operayı izlemekte olan Atatürk'ü, İraç (Aslan) sorulduğunda ise yanındaki Rıza Pehlevi'yi işaret ettiler. Bu jest karşısında çok duygulanan Rıza Şah Pehlevi, "Kardeşim!" diyerek, Atatürk'e sarılmıştır. Ankara Halk Evi’nde sahnelenen ilk temsilin hemen ardından iki devlet başkanı Dışişleri Bakanlığına giderek orada Türk - İran dostluğunun temelini atmışlardır.

Operanin sonraki gösterimleri Atatürk'ün ölümünden çok sonra gerçekleşmiştir.

Bununla beraber 3 Şubat 1982'de Atatürk’ün 100. doğum yıldönümü nedeniyle, tam 48 yıl sonra tekrar sahnelenmesi gündeme geldiğinde eserin bestecisi Ahmet Adnan Saygun, bu 3 perde 12 tablodan oluşan operayı, bir perdelik özet haline getirmiştir.

Özsoy Operası 1982 yılından sonra birkaç kez daha sahnelenmiştir.

19 Haziran 2007 tarihinde, Semiha Berksoy Opera Vakfı tarafından Beşiktaş Resim ve Heykel Müzesi'nde organize edilen bir etkinlikle "Özsoy Operası'nın ilk temsilinin yıldönümü", konuşmalar ve bir konserle kutlanmıştır.[2]

Roller değiştir

Rol Ses tipi Prömiyerde Roller, 17 Haziran 1934
(Orkestra şefi: Ahmet Adnan Saygun)[3]
Feridun Bariton Nurullah Şevket Bey - Gazi Terbiye Enstitüsü muallimlerinden
Hatun (UluAnne) Soprano Nimet Vahit Hanim. Konservatuvar muallimlerinden
Ayşım Soprano Semiha Hanım İstanbul Konservatuvarı talebesi
Tembel, Sefih, Bedbin Soprano Semiha Hanım
Ahriman Süleyman Bey
Ozan Hamdi Selçuk
Baş Şaman Salih Bey
Köse Ağa Salih Bey
I. Bey Fethi Bey
Züppe Fethi Bey
II. Bey Kemal Bey
Bir Zabit Kemal Bey
Kaymakam Kemal Bey
Felekler Nigar Hanım, Muhsine Hanım, Muazzez Hanım, Yıldız Hanım, Nüzhet Hanım, Nimet Hanım.
Mehmet Ö.C.Bey Gazi Terbiye Enstitüsü muallimlerinden
Bir Köylü Bedri Bey
Sarıklı Bedri Bey
Politikacı Hayati
Danslar Selma ve Azade hanımların idaresinde Kız Lisesi ve Orta mektebi talebelerinden

Perran – Leyla – Vesamet – Belkıs – Nedret – Enise - Melahat hanımlar

Prömiyere temsilde İstanbul Konservatuvarı yaylı sazlar heyetiyle Riyaset-i Cumhur Bando Heyeti'nden oluşan orkestra şefi (eserin bestecisi) Ahmet Adnan Saygun, dans ve koreografi Selma ve Azade Selim Sırrı; sahne yönetimi Hami bey; dekorlar ve kostümler Mahmut ve Galip beyler tarafından yapılmıştır. Koro Ankara Kız Lisesi, Ankara Kız orta mektebi, Ankara Beden Terbiyesi Enstitüsü öğrencilerinden oluşmuş olup koro idarecileri Muallim Halil Bedi bey ve Mediha Adnan hanım idi. Kondüit Şevket bey, suflör Enver Necip bey idi.

Konu özeti değiştir

Zaman - 40.000 Yıl önce bir mavi gece

Oyunun açlışını yapan ve tarihsel bir geçmişten de söz eden Öz Ozan'ın belirttiğine göre olay, kırk bin yıl öncesinde bir mavi gecede geçer. Baş Şaman'ın öngörüsüne göre, seçilmiş bey Feridun'un çocuğu o gece dünyaya gelecektir. Uzun zamandır bu günü bekleyen Beyler ve halk, Feridun´un çağrısı üzerine mutlu haberi alabilmek ve kutlamak amacıyla sunularıyla gelerek toplanırlar.

Bekleyiş sürmekte, halk, Hakan Feridun'a bir yavru vermesi için Tanrı'ya yakarmaktadır. Hakan'ın baş danışmani Baş Şaman gelerek halkı ve beyleri selamlar. Herkesin beklemekten sabrı tükenmektedir. Baş Şaman geçmişteki zalim hükümdar Dahhak'tan söz ederek o sıkıntılı yılların hatırlanması gerektiğini, bu sayede mutluluğun güzelliğinin artacağını söyler. Beyler ve halk ise herkesi boyunduruğu altında ezen ve pek çok gencin ölümüne yol açan o kötülük kaynağını anmak bile istemezler.

O sırada bir asker Feridun'un gelişini haber verir. Halk Feridun'a iyi dileklerini sunarken Feridun da onların kahramanlığını ve gözü pekliğini över. Özgürlüklerine kavuşmak için hep birlikte kahramanca savaşmışlar ve sonunda başarmışlardır. Şimdi ise Feridun'un doğacak çocuğunu birlikte beklemektedirler. Halk bu kez de Feridun'la birlikte Öz Soy'un devamını sağlayacak çocuğun doğumu için dua eder. Bu arada hızla gelen bir haberci Feridun'un iki erkek çocuğunun doğduğunu haber verir. Bu haber çok büyük bir sevinç yaratmış bu mutluluk herkesin gözlerini yaşartmıştır.

Halk eğlenmekte ve Hatun ile bebekleri beklemektedir. Az sonra Hatun'un gelmekte olduğu haberi verilir. Hatun dünyaya getirmekten gurur duyduğu iki bebeği ile birlikte halkın arasında yerini almıştır. Halk onu büyük bir sevinç ve övgüyle karşılar. Hatun ise büyük bir gururla bebeklerini yurda armağan ettiğini söyler. Feridun, Hatun'un bu sözünden çok etkilenmiş, çok mutlu olmuştur.

O sırada göğün yedi katından iyi dileklerini sunmak üzere yedi felekler gelirler. Her biri birbirinden güzel sungularını dile getirirler. Herkes çok mutludur ancak henüz her şey bitmemiştir. Bir anda yeraltının bekçileri ortaya çıkarlar, az sonra da onların başbuğu davetsiz konuk Ahriman'ın korkunç kahkahası duyulur. Kendisi davet edilmediği için çok kızgındır. Yedi Feleklerin dileklerini bozmaya gücü yoktur. Ancak, bu da, Hatun'un yalvarmaları da onun uğursuz bir dilekte bulunmasını engelleyemez. Yine de bu her şeyin sonu olmayacaktır.

Ayrıca bakınız değiştir

Kaynakça değiştir

  1. ^ Atatürk'ün uşağı olan Cemal Granda bu operanın 20 günde yazıldığını belirtir. Bakınız Turhan Gürkan, Atatürk'ün Uşağının Gizli Defteri, Fer Yayınları, İstanbul, 1971 s.93
  2. ^ Hızlan, Doğan (Sonbahar 2003). "Özsoy Operası'ndan kulis gözlemleri". Hürriyet Gazetesi. Erişim tarihi: 30 Ocak 2009. 
  3. ^ Bayik, Mustafa. "Atatürk'ün Ana Fikrini Verdiği İlk Opera, Özsoy Destanı". www.beethovenlives.net. 31 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ocak 2009. 

Dış bağlantılar değiştir