Birinci Balkan Savaşı: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Metehan2 (mesaj | katkılar)
k 78.181.175.10 (mesaj) tarafından yapılan değişiklikler geri alınarak, Dr.Suskun tarafından değiştirilmiş önceki sürüm geri getirildi. (TW)
Etiket: Geri al
Aybeg (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
30. satır:
}}
{{Birinci Balkan Savaşı}}
'''Birinci Balkan Savaşı''', 7 Ekim 1912-30 Mayıs 1913'te [[Bulgaristan Krallığı]], [[Sırbistan Krallığı]], [[Yunanistan Krallığı]] ve [[Karadağ Krallığı]]'ndan oluşan [[Balkan Birliği]]'nin [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı Devleti]]'ne karşı giriştiği savaş. Bu savaş ile Balkan Devletleri, [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı Devleti]]'nin Balkanlardaki topraklarının büyük bir bölümünü ele geçirmiştir. Bu savaş sonucunda Osmanlı Devleti [[Edirne]] ve [[Kırklareli]]'ye kadar olan [[Midye-Enez hattıHattı]]'nın batısındaki tüm topraklarını Balkan Devletleri'ne bırakmak zorunda kaldı.
 
== Savaş Öncesi ==
<!--[[Dosya:Chataldja armistice.jpg|thumb|sol|200px|[[Çatalca]] Mütarekesi]]--->
 
1878 tarihli [[Berlin Antlaşması (1878)|Berlin Antlaşması]]'nda umduğunu bulamayan [[Bulgaristan]] bağımsızlığını kazandıktan sonra [[Balkanlar]]'da etkin bir politika izlemeye başlamıştı. [[Bosna-Hersek]]'in ilhakı ise [[Sırbistan]]'ı aynı yönde bir politika izlemeye itti.
 
1912 yılında bu iki devletin çıkarlarının çatışmaması için [[Rusya]], [[Bulgaristan Krallığı|Bulgaristan]] ve [[Sırbistan Krallığı|Sırbistan]] arasında arabuluculuk ve düzenleyicilik yapmaya başladı. [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı Devleti]]'ne karşı yapılan ittifaka [[Yunanistan Krallığı|Yunanistan]] ve [[Karadağ Krallığı|Karadağ]] da katıldı.
51. satır:
Bulgaristan, askeri açıdan bağımsızlığını kazandıktan kısa süre sonra Balkan Devletleri içindeki en güçlü orduya sahip devletlerden biri oldu. 4 devletin en güçlüsüydü. Rus ve yabancı yardımları sayesinde oluşturulmuş iyi donanımlı, iyi eğitimli ve güçlü bir orduya sahipti.<ref name=Hall16>Hall (2000), p. 16</ref> Bulgaristan'da 4.3 milyon nüfusa karşılık 599,878 askerden oluşan bir ordu bulunmaktaydı.<ref name=Hall18>Hall (2000), p. 18</ref> 9 piyade tümeni, 1 süvari tümeni ve 1,116 topu bulunmaktaydı.<ref name=Hall16>Hall (2000), p. 16</ref> Ülkeyi yöneten [[I. Ferdinand (Bulgaristan)|Çar Ferdinand]] ordunun görünen komutanıydı, ama fiili komutan General Michail Savov'du. Ama Bulgaristan donanma yönünden ise küçük bir güce sahipti, donanma sadece 6 torpido bottan ibaretti. En fazla [[Karadeniz]]'de harekat yapabilecek kapasitedeydi.<ref name=Hall17>Hall (2000), p. 17</ref>
 
Bulgaristan bu durumda savaş hedefi olarakiçin [[Trakya]] ve [[Makedonya (bölge)|Makedonya]]'ya yı hedeflemişti. Ana kuvvetler Trakya'da 3 ordu şeklinde teşkilatlanmıştı. 1. Bulgar Ordusu 79.370 askerle general [[Vasil Kutinçev]] komutasında 3 piyade tümeni ile [[Yambol]]'un güneyinde konuşlanmıştı ve [[Tunca]] nehri boyunca harekat yapacaktı. 2. Bulgar Ordusu ise 122.748 asker ile general [[Nikola İvanov]] emrinde 2 piyade tümeni ve 1 piyade tugayından ibaretti. İlk ordunun hemen batısında ana hedef olarak [[Edirne]]'yi ve güçlü istihkamlarını almayı hedefleyecekti. Plana göre 3 piyade tümeninden oluşan [[Radko Dimitriev]] komutasındaki 94,884 asker mevcuduna sahip 3. Bulgar Ordusu ise önce 1. Bulgar Ordusu'nun arkasına gizlenip, yayılan süvari kuvvetleri ile Osmanlı odaklarından gizlenecek; ardından sürpriz şekilde [[Istranca Dağları]]'nı aşıp, saldırıya geçip doğruca (Kırk Kilise) adıyla da bilinen [[Kırklaleli]] ve mevzilerine saldıracaktı. 49.180 kişilik 2. Piyade Tümeni ve 48.523 kişilik 7. Piyade Tümeni ise bağımsız bir rol üstlenecek ve [[Batı Trakya]] ile Doğu [[Makedonya (bölge)|Makedonya]]'da harekat düzenleyip müttefik ülkelerin ordularıyla birlikte buraları ele geçirecekti.
 
=== Sırbistan ===
60. satır:
[[Dosya:Serbian aspirations 1912.jpg|sol|thumb|200px|Sırpların 1. Balkan Savaşı'na girmelerine sebep hayalini kurdukları devlet toprakları]]
 
132.000 askerden oluşan 1. Sırp Ordusu, General [[Petar Bojović]] emrindeydi ve güç, olarak diğer Sırp Orduları içinde en güçlüsüydü. Üsküp yakınlarında merkezdeydi. 2. Sırp Ordusu, 74.000 askerle General [[Stepa Stepanović]]'in komutasındaydı. 1. Sırp Tümeni yanında müttefik Bulgaristan'ın 7. Rila Tümeni'nde birlikte hareket etmekteydi. Ordunun sol kanadını oluşturup Makedonya'nın [[Stracin]] şehri ve ötesine doğru ilerlemekle görevliydi. Bulgar tümeni her ne kadar harekat öncesi Sırp ve bulgarBulgar ordusunun anlaşmalarına uygun şekilde hareket etmesi yönünde anlaşmaya karşın; savaşın başlamasında sonra General Stepanoviç'in emirlerine uymayı bırakıp, sadece Bulgaristan Yüksek Komuta Merkezi'nin emirlerini uygulamaya başladı. 3. Sırp Ordusu, General [[Božidar Janković]] komutasında 76.000 askerden oluşmaktaydı ve Kosova'yı ele geçirip ardından diğer ordularla Ovče Polje platosunda, Osmanlı Vardar Ordusu ile yapılacak nihai savaşa katılacaktı. Bunun yanında 2 önemli askeri yığınak tada Kuzeybatı Sırbistan ve karşısındaki Sırp-Avusturya Macaristan sınırına yapılmıştı. Bu ordulardan biri 25.000 kişilik General Mihail Zhivkovich emrindeki Ibar Ordusu diğeri ise Yarbay Milovoje Anđelković emrinde 12.000 kişilik Javor Tugayı'ydı.
 
=== Yunanistan ===
80. satır:
==== Balkanlarda Osmanlı Ordusunun Durumu ====
 
Osmanlı Devletinde ise sorunlar çok fazlaydı. 1908 yılındaki [[II. Meşrutiyet]]'in ilanı sonrası siyasal çalkantılar devam etmekteydi ve I. Balkan Savaşı öncesi [[İttihat ve Terakki Partisi]] ile [[Hürriyet ve İtilaf Fırkası]] arasında çekişme yaşanmaktaydı. Diğer taraftan Osmanlı Ordusu, Trablusgarb'tada İtalyanlar ile savaşırken, [[Yemen]]'de çıkan isyan sonrası büyük bir hata içine düşerek, Rumeli'deki taburların bir kısmını bu isyanı bastırmak için Yemen'e gönderdi. Bunun yanında bir diğer sorun da nüfustu. Osmanlı İmparatorluğu'nun nüfusu 1912 yılında 26 milyon olsa da; bunun sadece 6.1 milyonu Balkanlar'da yaşıyordu. Dahası bu nüfustan hiç askerlik yapmayan Hristiyan ahaliyi düşünce geriye sadece 2.3 milyonluk bir Müslüman Türk nüfus çıkıyordu ki, Anadolu'dan takviye almadan Rumeli'deki halktan bir ordu oluşturulmak istense sadece bu 2.3 milyonluk kesimden çıkartılmak zorundaydı.
 
Bunun yanında İmparatorluk bir de Trablusgarb'da İtalyanlar ile savaş içindeydi ve Donanma'nın bir kısmı 12 adalara saldıran ve işgal eden İtalyan donanması ile uğraşmakta veya Trablusgarb'a askeri destek sağlamaktaydı. Dahası İtalyan donanması [[Beyrut Muharebesi (1912)|Beyrut Deniz Muharebesi]] gibi deniz savaşları ile Osmanlı donanmasının savaş ve taşıma yapan bir kısım gemilerini yok etmişti. Yine [[Trablusgarb Savaşı]] için bir kısım subay ve asker Libya'daydı. İtalyanlarla olan Trablusgarb Savaşı, ancak I. Balkan Savaşı'nın çıkmasından birkaç gün sonra 15 Ekim 1912'de sonra erdirilebildi. Trablusgarb'ın Osmanlı'nın elinden çıkması, [[Rodos]]'u da içine alan 12 adaların ise İtalya'dan antlaşma masasında geri alınabilecek iken; Balkan savaşında Yunanlar tarafından işgal edilmesini engellemek için geçici olarak İtalyanların eline bırakılması ile sonuçlandı (1. Dünya Savaşında Osmanlı ve İtalya ayrı taraflarda savaşa girince zaten fiilen işgal altındaki 12 adalar resmen İtalyanlarca işgal edilip İtalyan toprağı oldu). Ayrıca Osmanlıların bir kısım kuvvetlerini de Balkanlara geç aktarmasına veya hiç aktaramamasına sebep oldu. Osmanlı, I. Balkan Savaşı öncesi Balkanlarda ordularının yerini sağlamlaştırabilecek bir hamle yapamadı.<ref name=Hall19>Hall (2000), p. 19</ref>
[[Dosya:Ottoman redif soldiers.jpg|thumb|200px|Osmanlı redif askerleri]]
 
Yine oluşan siyasal çekişmeli ortamda ordu reformları ihmal edilmişti. Almanların yardımıyla orduda bir kısım modernizasyonlar yapılmışsa da bunlar yetersizdi, Osmanlı İmparatorluğu hala askeri refomlarınareformlarına ve orduya bir şekil verememişti. İşin daha da kötüsü ordunun siyasetin içine düşmesi yanında Rumeli'de ikmal yollarında yaşanan sorunlardı. Rumeli'deki Osmanlı Demiryolu ağı, Rumeli'ye ulaşmak için, korumak için zayıf ve asker taşımak için yetersiz bir durumdaydı. Anadolu ile bağlantıda sorunlar yaşanmaktaydı. Deniz yolunda ise Yunanlar donanmalarını geliştirmişler ve Osmanlılardan denizde üstün bir konuma erişmişlerdi. Bu da sorunlara yol açabilecekti.<ref>Uyar & Erickson (2009), pp. 226–227</ref> Dahası I. Balkan Savaşı'nın hemen öncesi Osmanlı Yüksek Komutası Balkanlardaki 70.000 askerin ve bunların bulunduğu mobil askeri birliklerin tasarruf ve yaş haddi gerekçeleriyle terhis edilmesine karar vererek ölümcül bir hata yaptı; tecrübeli askerlerden yoksunluk, ve böyle büyük çapta bir askeri terhis Balkan Savaşı'nda Osmanlının felaketini hazırlayan en büyük nedenlerden biri oldu.<ref name=Hall18>Hall (2000), p. 18</ref><ref>Uyar & Erickson (2009), pp. 225–226</ref> Yine Osmanlı Ordusu iki tür birlikten oluşmaktaydı ''Nizam'' denen birlikler düzenli ve iyi donanımlı askerlerden oluşmaktaydı buna karşın ''Redif'' denen takviye (yedek) askeri kuvvetler ise disiplinsiz ve tecrübesiz, eğitimsiz askerlerden oluşmaktaydı en önemlisi topçu başta olmak üzere yetersiz ekipmanlara sahipti. Bir de bunun yanında Yunanlar, Bulgarlar veya Sırpların aksine Osmanlı seferberlik sistemi eski ve hantal bir pozisyondaydı. Öyle ki I. Balkan Savaşı boyunca savaşan ordular, hiçbir zaman hedeflediği sayıya ulaşamadı. Osmanlı İmparatorluğu'nun savaş öncesi Rumeli'de 3 ordusu vardı. Bunlardan biri Makedonya Ordusu, diğeri Vardar ordusu (ikisinin birleşimi batı ordusunu oluşturmaktadır) ve sonuncusu Trakya Ordusu (doğu Ordusu) idi, bu orduların toplamda 1.203 hareketli ve korumalı bölgelerde 1.115 sabit topu vardı.
Osmanlının savaş öncesi Rumeli'de 3 ordusu vardı. Bunlardan biri Makedonya Ordusu, diğeri Vardar ordusu (ikisinin birleşimi batı ordusunu oluşturmaktadır) ve sonuncusu Trakya Ordusu (doğu Ordusu) idi, bu orduların toplamda 1.203 hareketli ve korumalı bölgelerde 1.115 sabit topu vardı.
 
Teşkilatlanan osmanlıOsmanlı ordusuna bir göz atılırsa;
*Doğu ordusu olan Trakya Ordusu 115.000 askerden oluşmaktaydı ve Bulgarlara karşı pozisyon almıştı. Nazım Paşa komutasında 7 kolorduda 11 düzenli piyade taburu, 13 redif ve 1+ (bir tümenden fazla ama 2 tümenden az) süvari tümenine sahipti:
** [[1. Kolordu (Osmanlı)|I. Kolordu]] 3 tümenden oluşmaktadır (2. piyade tümeni (eksik alay), 3. piyade ve 1. Geçici Piyade Tümenleri).
** [[2. Kolordu (Osmanlı)|II. Kolordu]] 3 tümenden oluşmaktadır (4. (eksik alay) 5. Piyade Tümenleri ve Uşak Redif tümeni).
Satır 118 ⟶ 117:
[[Dosya:Ottoman retreat from Lule Burgas to Chataldja.jpg|thumb|200px|[[Lüleburgaz|Lüle Burgaz]]'dan [[Çatalca]]'ya doğru çekilen Osmanlı birlikleri]]
 
Organizasyon planına göre Osmanlı'nın Batı ordusu (Vardar ve Makedonya Orduları) savaş durumunda 598.000 askere ulaşacak ve bu şekilde düşmana karşı koyacaktı. Fakat demir yollarındaki yetersizlik bunun yanında hantal ve yanlış Osmanlı'nın seferberlik sisteminde de hatalar vardı. Zira askere alınacak kişiler askere alındıkları ordunun yakınındaki bölgelerden alınırdı, bu seferberlik açısından silah altına alma ve askerlerin bölgeyi tanıması, zorlanmaması gibi belli bir kolaylık sağlasa da dezavantajları çoktu zira savaşılan bölgeye yakın ordunun olduğu yerde silah altına alınan bu kişiler, eğer silah altına alındıkları yerler cephe hattı ve düşman işgali tehlikesi olan yerlerdeyse bu bölge yakınında köylerinin, şehirlerinin başına gelenlerden derhal haberdar olduklarından bu durum onları demoralize edip dikkat dağınıklığı ve ailelerini korumak için firarlara sebep oluyordu. Örneğin Priştine ve Üsküp şehirlerinin ileride Sırpların eline geçtiğini veya buraya Sırplarının yürüdüğünü öğrenen, cephede savaşan tümenlerdeki Üsküplü Arnavut ve Türk redif askerlerin pek çoğu ailelerinin durumundan endişelenerek kurtarmak için panik içinde bulundukları yerleri terk edip bu yerlere gitmişlerdir. Sonuçta da Osmanlı ordusunda bu firarlar ağır sorunlara neden olmuştur. Ancak I. Dünya Savaşı'ndaki seferberlik programında imparatorluk bu sistemden dönebilmiştir. Balkan Savaşı'ndaki firar sorununun temel nedenlerinden biri de budur. Bu durum bazı kimselerce haksız şekilde "Balkanlarda Arnavutlar Osmanlılara ihanet etti" şeklinde düşünülmüştür. Bunu ihanet iddialarını destekleyecek öne sürdükleri bir dayanak tada 1911'de Arnavutluk'ta ve 1912'de Kosova'da çıkan Arnavutluk isyanlarıdır. Oysaki durum hiç de öyle değildi: zira 1911 yılındaki ve 1912 yılındaki isyanlara karşın Arnavutların çoğu sırpSırp, karadağ, yunan egemenliğinden çok Osmanlı yönetimi taraftarıydı ve özellikle Sırplarla çekişmeli durumdaydılar. Aynı eleştirilen Arnavutlar bu savaşta, Osmanlının "İşkodra Savunması" esnasında gönüllü birlikler kurup Osmanlı yanında Karadağ-Sırp birleşik ordusuna karşı savaşmışlardır. İşkodra'daki direniş ancak Nisan 1913'te savaşın sonuna yakın sert ve acımasız çatışmalardan, ablukadan sonra aç, susuz kalan şehir ile ilgili yapılan müzakerelerle teslim olması ile kırılmıştır. Ancak sonradan [[Esat Paşa Toptani]] gibi Arnavutlardan az sayıda kişiler sonradan Sırplarca etkilenerek Osmanlı aleyhine dönmüştür ancak bu kişiler de pek fazla Arnavutlardan taraftar bulmamıştır. Kaldı ki sadece Arnavutlardan değil Türklerden de Osmanlı aleyhine Balkan savaşında çalışan kişilere rastlanmaktadır. Büyük Sırbistan hayali Arnavutlar dışında Avusturya-Macaristan İmparatatorluğuİmparatorluğu'nu da tedirgin etmekteydi. Bu imparatorlukta bölgede Slav veya Rus egemenliği yerine Osmanlıların bölgede olmasına taraftardı. Zira Sırbistan ve Rusya'nın kendi içindeki slavSlav azınlığı kışkırtacağı korkusu içindeydi, diğer taraftan Sırbistan'da bu imparatorluktan toprak koparma peşindeydi. Avusturya-Macaristan savaşta Osmanlı ordularının çöktüğünü fark ettiğinde ve Sırbistan'ın genişlemesinin kaçınılmaz olduğunu anladığında, bölgede bir Arnavutluk devleti kurulmasını ve bu şekilde Sırp egemenliğinin kırılmasını sağlamaya çalışmış, onlara hamilik etmiştir. Arnavutluk'un bağımsızlığın ilanı da apar topar yapılmıştır. Zira Osmanlı'nın artık kendilerine yardım imkânı kalmayıp: yaşadığı topraklarının Sırp, Karadağ ve Yunanlarca parçalanacağı ve katliama uğrayacakları korkusu ile yapılmış bir bağımsızlık ilanıdır.
 
Bununla birlikte ihanet iddialarına bir başka dayanak tada özellikle [[Kumanova Muharebesi]]'nde görülen orduya alınan hristiyanHristiyan askerlerin firarı sorunudur ki, bu yönden bu iddialara hak verilebilir. Zira NY Times vsgibi gazetelerde belirtildiği üzere özellikle redif tümenlerine Balkan Savaşı'nda gerekli adaptasyon yapılmadan alınan kimi yerlerde ordunun %15-%20sini20'sini oluşturan Osmanlı yönetimindeki bölgelerdeki Sırp, Yunan ve Bulgar azınlıklardan bir kısmı karşılarında kendi milletlerinden olan orduları görünce cepheden firar etmişlerdir. Ancak ihanet dışında burada Osmanlı seferberlik hizmetlerini eleştirmek gerekir. Zira seferberlik sırasında asker adaptasyonları bu kişilere eğitim verilmeden apar topar silahlandırılarak ön cepheye sürülmüşlerdir, dahası I. Dünya Savaşı'nda da hristiyanHristiyan ve diğer azınlıklardan silah altına alınan kişiler vardır. Ancak bunlar için Osmanlı ordusu, 1. Balkan Savaşı'ndaki gibi firar sorunu ile karşılaşmamıştır. Zira bu azınlık askerleri özel olarak seçilerek, adaptasyon süreçleri tamamlanarak ve kritik pozisyonlardan çok geri hizmetlerde görevlendirilerek kullanılmışlardır. Bu da 1I. Balkan Savaşı'nın kaybedilmesindeki temel nedenlerden birinin de Osmanlı'nın o dönemdeki seferberlik sistemi olduğunun açık göstergesidir.</ref> Seferberlik sistemi çok dramatik şekilde savaşı ve orduda mevcut asker sayısını etkiledi. Savaş başlangıcında Batı Ordusu'nda yalnızca 200.000 asker mevcuttu.<ref name="Erickson2"/> Takviye olarak daha fazla insan savaş boyunca gelse de savaştaki ağır kayıplar nedeniyle Batı Ordusu hiçbir zaman istenen sayının yakınına dahi ulaşamadı. Savaş sırasında Osmanlılar Suriye'den gerek ''Nizam'' (Nizamiye) ve gerekse ''Redif'' askerleri getirmeyi planlamıştı. Ancak bu da hiçbir zaman tam olarak gerçekleşmedi; çünkü Yunanlar Ege'de deniz hakimiyetini ele geçirip takviyelerin denizden gelmesine engel oldular. Askerler de kara yolundan sevk edilmek zorunda kaldılar ve sonuçta bu takviyeler ya hiç Balkanlara gelmedi veya istenen vakitte gelemedi.<ref>Uyar & Erickson (2009), p. 227</ref>
Osmanlı Komuta Konseyi, Alman Askeri Danışmanlığı misyonunda düşmanlarının durumuna göre 12 farklı savaş planı hazırlamıştı. Özellikle 5 nolu Yunanistan , Bulgaristan ve Karadağ'a karşı hazırlanan savaş planı iyi geliştirilmiş bir plandı ve ordunun çeşitli kademelerine kendi yerel savaş planlarında kullanılmak ve geliştirilmek üzere gönderildi.<ref>Erickson (2003), p. 62</ref><ref>Özetle '''5 nolu plan''':Osmanlı Ordusuna askeri danışman olarak gönderilen Alman Kurmaylarından [[Colmar von der Goltz]] tarafından hazırlanan Osmanlı harekat planında Osmanlı ordusu Makedonya'da savunma halinde kalacak ve eğer gerekirse aşamalı olarak düşmana kayıp verdire verdire kademeli olarak [[Arnavutluk]]'a çekilecekti. [[Stratejik savunma]] üstüne kurulu bu taktik uyarınca bu savaşı esas etkileyecek muharebeler [[Trakya]]'da Balkan orduları içinde en güçlü kara ordusuna sahip [[Bulgaristan Krallığı]] ordusuna karşı yapılacak ve Osmanlı Ordusu özellikle bu ordu üzerine odaklanacaktı. Önce Bulgar ordusu burada durdurulup ardından püskürtülüp yenilgiye uğratılacak ve böylece Trakya-Rumeli hattındaki yollarda en iyi şekilde korunacaktı. Trakya ne pahasına olursa olsun elde tutulacaktı. Osmanlı'nın esas kuvvetleri de burayı korumaya ve Bulgar ordusunu savunma aşamasından sonra burada yenmeye odaklanacaktı. Ancak bundan sonra bir ilerleme söz konusu olacaktı. Yunanistan ve Karadağ'a karşı da aynı şekilde stratejik savunma üstüne kurulu gerekirse kademeli geri çekilmeyi içeren bir taktik izlenecekti. Bu taktiğin yararı Osmanlılara seferberliğini tamamlaması ve ordusunu toparlaması için zaman kazandıracak, kara yolları elde tutulacağından belki de en yararlı şekilde takviyeler Rumeli'ye ulaşabilecekti. Osmanlılar ya çok az bir toprak kaybı veyahut belli kazançlarla bu savaşı bitirebilecekti. Ahmet İzzet Paşa tarafından kabul edilen bu plan, ne yazık ki savaşın hemen öncesi yerine geçen halefi Nazım Paşa tarafından iptal edildi. Ölümüne kadar danışman ve kurmay olarak çalıştığı Osmanlı Ordusuna 1. Dünya Savaşı'nda, [[Halil Kut|Halil Paşa]] ile birlikte Kut'ta büyük bir zafer kazandıran, ve pek çok Türk subayının eğitiminde yararı bulunan ve Osmanlı subaylarından büyük saygı gören Goltz Paşa'nın haklılığı savaş sonunda anlaşıldığında Osmanlılar için artık çok geçti.</ref>
Osmanlı Hükûmeti 16 Ekim 1912'de harp ilan etmekte, ancak ordusunun son tertip 120 taburunu terhis etmiş, 35 taburunu başında Genelkurmay Başkanı Ahmet İzzet Paşa olmak üzere Yemen'e göndermiş, İtalyanların İzmir'e çıkarma ihtimaline karşı Balkanlardaki kuvvetlerinin bir kısmını İzmir'e intikal ettirmiş, seferberliğini tamamlayamamış, silahlı kuvvetlerini bir salgın hastalık gibi saran "Mektepli", "Alaylı", "Redif", "Zadegan", "Kurmay" subay çekişmelerini giderememiş, ordunun silah ve teçhizattaki eksikliklerini tamamlayamamış, yeterli eğitim ve tatbikat yaptırılamamıştı.<ref>[http://www.kho.edu.tr/kutuphane/kitap/ozetler/00087ozet.htm İbrahim Artuç, Balkan Savaşı, Kastaş AŞ, İstanbul]</ref> Bunun yanında Alman askeri danışmanlığının hazırladığı savunma planı Osmanlı Ordusu kurmaylarınca göz ardı edildi; zira o sırada yeni Harbiye Nazırı olan Nazım Paşa; daha önce Ahmet İzzet Paşa'nın da onayıyla yapılan bu savunma planlarının ve görüşünün aksine kitaplarını olduğu Fransız General Ferdinand Foch'un Fransız Saldırı doktrinini benimsemiş biriydi.<ref>'''Balkan Harbi (1912-1913) (1993). Harbin Sebepleri, Askeri Hazirliklar ve Osmani Devletinin Harbi Girisi. Genelkurmay Basimevi.''' '''Erickson, Edward J. (2003). Defeat in Detail: The Ottoman Army in the Balkans, 1912–1913. Greenwood Publishing Group. ISBN 0-275-97888-5.''' Planına göre önce Sırplar üzerine yürünüp Sırp Ordusu yenilecek ardından Yunan ve Bulgar Orduları durdurulacak ve bu devletlerin ülkelerinin birinin veya birkaçının üzerine yürünmeye başlandığında onları koruyan Büyük devletler (İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya-Macaristan, Almanya...) [[1897 Osmanlı-Yunan Savaşı]]'ndaki gibi Osmanlı ilerlemesini durdurmak için diplomatik müdahalede bulunacak ve sonuçta Osmanlı İmparatorluğu toprak kaybına uğramadan aksine belki minik toprak kazançları ile bu savaşı sonlandıracaktı. Ancak bu plan başarısız olmaya mahkûmdu. Zira Osmanlı Devleti seferberliğini tamamlayamamış ve savaş öncesi ağır hatalar yapmıştı. Ordular hedeflenen sayının çok altındaydı, donanma ve kuvvetler dağınık konumdaydı. Asker eğitimsiz haldeydi buna karşın geçen zamanda Balkan devletleri Osmanlının aksine ordu ve donanmalarını iyi şekilde güçlendirmişlerdi. Savunma planlarının aksine [[Ferdinand Foch]] tarafından geliştirilen Fransız saldırı doktrinini benimseyip buna göre seferberliği doğru düzgün tamamlanmadan orduyu cephe saldırısına yönlendirmek bu savaşta Osmanlı için yıkım oldu.</ref> Nazım Paşa'nın bu hatası bütün savaşı Osmanlı aleyhine etkileyecek nedenlerden biri olmuştur. Savaşın kaybedilmesinden hemen sonra Nazım Paşa, bu önemli hatalarından dolayı İttihatçı fedailer tarafından öldürüldü.<ref>Sacit Kutlu, Milliyetçilik ve Emperyalizm Yüzyılında Balkanlar ve Osmanlı Devleti, Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2007, s.32</ref><ref>'''Erickson, Edward J. (2003). Defeat in Detail: The Ottoman Army in the Balkans, 1912–1913. Greenwood Publishing Group. ISBN 0-275-97888-5.sayfa:333''' Bununla birlikte Goltz ve Ahmet İzzet Paşa'nın '''5 nolu planında da''' bir önemli hata bulunmaktadır. Bu hatada her ne kadar 4 Balkan devletinin olası saldırısına karşı hazırlanmış olsa da Yunanların dinamik deniz gücüne karşı tam bir taktiksel savunma içermemesidir. Oysaki Yunan Deniz gücü yüzünden Osmanlılar Çanakkale'yi korumak için bir güç tutmak zorunda kalmış, başta Selanik olmak üzere önemli Osmanlı limanlarını abluka altına alıp, Osmanlı donanmasını Marmara'ya hapsetmiş, Suriye'den denizden takviye gelmesi engelenmiştir.</ref>
 
==== Osmanlı Donanmasının Durumu ====
[[Dosya:barbaroshayreddin.jpg|thumb|250px|sağ|Resimde ''Barbaros Hayreddin,'' adlı Osmanlı Amiral Gemisi (Bu geminin kardeşi ''Turgut Reis'' gemisi Averof'a göre daha iyi zırfzırh ve korumaya sahip olmasına karşın hızı 5 knot daha düşüktü.)]]
Osmanlı Donanmasının özellikle 1897 Türk-Yunan Savaşındaki kötü performansı nedeniyle, Osmanlı hükûmeti donanmada reformlara başlamak zorunda kaldı. Eski gemiler emekliye ayrıldı; yerine Fransa ve Almanya'dan yeni gemiler alındı. Buna ilave olarak Osmanlı Devleti 1907 yılında İngiliz donanma misyonundan eğitim ve taktik konusunda yardım istedi.<ref>Langensiepen & Güleryüz (1995), pp. 9–14</ref> Amiral Bu yardım İngiltere tarafından kabul edildi. Sir [[Douglas Gamble]] başkanlığında bir heyet İstanbul'a geldi. Bununla birlikte bu misyon, görevi başarıya ulaşmasını neredeyse imkânsız görüyordu. Zira [[Genç Türkler]] İhtilali sonucu [[II. Abdülhamit]] tahtan indirilmiş ve Osmanlı Devleti politik açıdan karışık bir halde bürünmüştü. Dahası 1908 ile 1911 yılları arasındaki dönemde Osmanlı Donanma Bakanlığı tam 9 kere el değiştirdi. Bunun üzerine genç subaylarla, donanmanın çoğu kadrosunu elinde tutan ama hiç aktif görevlere katılmayan yaşlı eski subaylar arasında donanma içinde iç mücadeleler yaşanmakta idi ve yaşlı eski subaylar bu reformları engellemeye çalışıyordu. Bir de bunun üzerine Osmanlı gemi inşa programı üzerinde İngiliz kontrolü Osmanlı Bakanlarının şüpheleri ile karşılaştı ve Gamble'ın yeni gemiler alımı ve yapımı konusundaki planları için gerekli fonlar hiç hazır olmadı.
 
Satır 132 ⟶ 131:
== I. Balkan Savaşı ve Londra Konferansı ==
[[Dosya:Muhajir.jpg|thumb|220px|sol|Birinci Balkan Savaşı sırasında [[Balkanlar]]dan göçen muhacirler, [[İstanbul]], 1912.]]
[[Dosya:Ioannina liberation 1913.JPG|thumb|sağ|220px|''[[Yanya]]'nın [[Yunanlar]]a teslimi'', [[Yunanistan Krallığı]] veliahtıveliahdı [[I. Konstantin (Yunanistan)|Konstantin]]'e kılıcı teslim eden [[Mehmet Esat Bülkat|Esad Paşa]]. (21 Şubat 1913)]]
Bu devletlerin savaş ilanında, Balkanları koruyacak büyük bir [[Osmanlı Ordusu]] bulunmuyordu. Böylece, güçsüz ve küçük ordulara karşı birçok zafer kazandılar. Bulgarlar, yönünü doğuya yöneltti ve Trakya'nın önemli kısmını işgal etti. Sırplar, Priştine, Üsküp ve Manastır'ı, Yunanlar ise Serfice, Selanik, Bozcaada, Limni, Sakız ve Midilli adalarını kolayca işgal etti. Sırplar ve Karadağlılar ise, Arnavutluk'u paylaştılar. Osmanlı Ordusu, bu yenilgilere karşı önemli bir harekatta bulunamıyordu.
 
Satır 140 ⟶ 139:
Yapılan bu konferans ile, [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı Devleti]] büyük bir kayba uğradı. Bu kayıp şöyledir:
 
* [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı Devleti]], 167.312&nbsp;km²'lik alan kaybetti. Bu alanda, 6.582.000 nüfus vardı.
* [[Bulgaristan]], 25.257&nbsp;km²
* [[Yunanistan]], 55.919&nbsp;km²
Satır 147 ⟶ 146:
* [[Arnavutluk]], 25.734&nbsp;km²'lik alan kazandı.
[[Osmanlı İmparatorluğu]]'nun savaş sonrası [[Avrupa]]'da kalan toprağı 26.000&nbsp;km² idi. Avrupa'daki toprakların %83'ü ve nüfusun %69'u kaybedildi.<ref name="uslu">[http://www.academia.edu/2966094/Balkan_Savaslari_ve_Balkan_Savaslarinda_Bulgaristan ''Balkan Savaşları ve Balkan Savaşları'nda Bulgaristan''], Süleyman Uslu</ref> Ayrıca [[Oniki ada|12 Ada]], [[Ege adaları]] ve [[Girit]] kaybedildi.<ref name="uslu"/> Balkan Devletlerinin, bu toprak kazancı ile nüfusları, önemli oranda arttı. Bu devletlerden, [[Bulgaristan]], en çok toprak kazanan devlet olurken, en az toprak kazanan devlet ise [[Karadağ]] oldu. Bu savaş sonucunda, [[Kırklareli]]'ye kadar olan tüm topraklar kaybedildi. Ancak, bu toprak dağıtımında birçok devlet birbirine düştü. Nedeni ise; toprak paylaşımının adaletsizliği bahane edildi. Bu nedenle, [[İkinci Balkan Savaşı|II. Balkan Savaşı]] başladı.
 
<!--
==Kara Savaşları==