Paralı Askerler (Birleşik Krallık filmi, 1970): Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
k düzeltme, değiştirildi: Kuva-yi Milliye → Kuvâ-yi Milliye (6) AWB ile
39. satır:
Filmin senaryosunu, bir rolde de görünen [[Leo Gordon]] (1922-2000) yazmıştır. Film 1922 yılında, [[Türk Kurtuluş Savaşı]] sırasında Türkiye'de geçmektedir. Filmin başlıca rollerini [[Hollywood]]'un iki ünlü oyuncusu [[Tony Curtis]] ve [[Charles Bronson]]'un yanı sıra Fransız [[Michèle Mercier]] paylaşmışlardır. Türk oyunculardan [[Fikret Hakan]] filmde oldukça önemli bir rolde gözükürken [[Salih Güney]]'in nispeten daha küçük bir rolü vardır. Filmin diğer Türk oyuncuları arasında [[Erol Keskin (oyuncu)|Erol Keskin]], [[Yüksel Gözen]], [[Bülent Gültekin]], [[Mümtaz Alpaslan]], [[Suna Keskin]] ve [[Kayhan Yıldızoğlu]] sayılabilir. Filmin çekimleri tamamıyla Türkiye'de gerçekleştirilmiştir.<ref>Filmin bitiş jeneriği, DVD'de 95. dakikadaki ibare</ref>
 
Filmde Josh ve Adam adında iki paralı askerin silah satmak amacıyla Anadolu'ya gelmesi, daha sonra Türk Kurtuluş Savaşı'na Türklerin yanında katılması, milis güçler ve KuvaKuvâ-yi Milliye arasındaki ilişkiler anlatılıyor.
 
== Konusu ==
Filmin konusu, artık neredeyse çökmüş olan [[Osmanlı İmparatorluğu]]'nun son zamanlarında, 1922 yılında [[Anadolu]] topraklarında geçer. Batı Anadolu bölgesi hala [[Yunanistan|Yunan]] ordusunun işgali altındadır. [[KuvaKuvâ-yi Milliye]] bir kurtuluş savaşı sürdürürken, Padişah'a bağlı güçler Yunanlarla iş birliği yaparak bu ulusal güçlere karşı direnirler. Anadolu'daki savaş ve kargaşa haliyle birçok fırsatçı maceraperesti de bu topraklara çekmektedir. [[Amerika Birleşik Devletleri Ordusu|Amerikan ordusu]]nun eski askerleri olan Adam Dyer (Tony Curtis) ve Josh Corey (Charles Bronson), bu maceraperestlerden ikisidir. İkilinin yolları [[Ege Denizi]]'nde silah taşıyan bir [[mavna]]da kesişir. Mavnada o devir için çok gelişkin silahlar olan [[Thompson M1A1|Thompson]] makineli tüfekleri vardır. Silahların kime gideceği çok da önemli değildir. Bu ikili sadece kişisel maddi çıkarlarını düşünürler. Zaten onları ve beraberlerindeki bir düzine kadar [[paralı asker]]i bir arada tutan da bu çıkar birliğidir. Çıkarları o an neyi gerektiriyorsa onu yaparlar. İlk çıktıkları liman olan İzmir'de Yunan askerleriyle çatışırlar, daha sonra onlarla kısa bir süre işbirliği yapacaklar, aynı şekilde önce İstanbul hükümetine bağlı askerlerle, sonra da Ankara yanlısı güçlerle kader birliği edeceklerdir. Zaman zaman birbirlerine de kazık atmaktan geri kalmayacaklardır.
 
İzmir'den sonra atlarla yola devam eden paralı askerler kafilesi [[Kapadokya]] bölgesine ulaştığında burada onları daha önce Padişah'a bağlıyken şimdi kendi hesaplarına çalışan milis güçlerinin komutanlarından Albay Ahmet Elçi (Fikret Hakan) ve askerleri karşılar. Albay Elçi ve Yüzbaşı Enver (Salih Güney) Amerikalıları, emrinde oldukları bölge valisi Osman Bey (Gregoire Aslan)'e götürürler. Osman Bey silahlarla ilgilenir gibi gözükür ama asıl amacının başka olduğu anlaşılır. Osman Bey hem üç kızını (kızların dadısı Ayla'yı Michèle Mercier oynuyor) hem de yüklüce bir altın stoğunu trenle Batı Anadolu'ya taşımaya hazırlanmaktadır. Amerikalı maceraperestleri, Albay Elçi ve diğer Osmanlı askerleri ile birlikte bu trene muhafızlık etmeleri için tutmuştur. Nitekim tren yolda KuvaKuvâ-yi Milliye askerlerinin saldırısına uğrar. Ancak trenin hem zırhlı oluşu hem de paralı askerlerin ağır silahlarla donatılmış olması sonucunda KuvaKuvâ-yi Milliye askerleri geri püskürtülür. Tren tahrip olduğu için yola bu kez atlı olarak devam ederler. Mola verdikleri bir antik kentin yıkıntılarında Albay Elçi'nin başka bir art niyeti daha ortaya çıkar: Bu altınları zimmetine geçirip Roma'ya kaçmayı planlamaktadır. Çünkü Yunanların ve onların iş birlikçilerinin yenileceği günlerin çok yakın olduğunu hissetmiştir ve kendisini bu kargaşadan sıyırmanın en kârlı yolunun bu olduğunu düşünmektedir. Daha sonra mola verdikleri bir köy aynı taraftan oldukları halde Yunanlar tarafından topa tutulur. Yunanlarla ateşkes görüşmeleri sürerken Ayla Albay Elçi'yi bıçaklayarak öldürür. Bu sırada aniden ortaya çıkan Türk uçakları Yunan birliğini yerle bir ederken bunu fırsat bilen paralı askerler kızlarla birlikte bir Yunan kamyonuna atlayıp İzmir'e varırlar.
 
İzmir kargaşa içindedir. Büyük bir kalabalık, işgal kuvvetleriyle birlikte yakılıp yıkılmış şehri terk etmek için birbirlerini ezmektedir. Paralı askerler tam bir gemiye atlayıp kaçacaklarken Ulusal Güçler'in donanmasına ait bir gemi tarafından önleri kesilir. Tutuklanarak KuvaKuvâ-yi Milliye karargahına getirilirler. Burada [[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]] olduğu varsayılan (ama açıkça belirtilmeyen) Türk General (Patrick Magee)'in huzuruna çıkartılırlar. Ayla da onun yanındadır. Aslında Ayla'nın General'in sağ kolu olduğu ve Anadolu'ya ayak bastıkları ilk andan itibaren paralı askerlerin attıkları bütün adımlardan karargahın haberi olduğu anlaşılır. Bir sürpriz daha olur, General aslında altınla veya silahla ilgilenmiyordur. Paralı askerlerin taşıdığı mücevher çantasının gizli bölümüne gizlenmiş, dünyada bir eşi daha bulunmayan tarihi bir [[Kur'an]]'ın peşindedir. Ona göre [[Halife Osman]]'dan kalan ve 13 yüzyıldır dini ve politik otoritenin bir sembolü olmuş bu kitap yanlış ellere geçerse Müslüman dünyasını olumsuz bir biçimde yönlendirebilecektir. Bu iki Amerikalıdan hoşlanmamasına rağmen General kitabı getirdikleri için onları bağışlar ve ülkeden ayrılmalarına izin verir.
 
== Filmdeki mekanlar ==
99. satır:
|[[Erol Keskin (oyuncu)|Erol Keskin]] ||
|-
|[[Kayhan Yıldızoğlu]] || Karargâhtaki KuvaKuvâ-yi Milliyeci
|-
|[[Suna Keskin]] || Kafedeki kız