Abdülkadir el-Cezâirî: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Bjelica (mesaj | katkılar)
k Hayrabolu59 tarafından yapılan değişiklikler geri alınarak, Yeni Üye tarafından değiştirilmiş önceki sürüm geri getirildi.
Etiket: Geri döndürme
düzeltme, değiştirildi: 1840 → 1840 (2) AWB ile
34. satır:
Abdülkadir Cezayiri çevresindeki ileri gelenlerin öğütlerine pek seyrek olarak başvuran ve yetkiyi bütünüyle elinde tutan bir önderdi. Başlıca dayanağı, yurttaşlarını bir araya toplayıp istilacıya karşı birleştirebilecek biricik güç olan din duygusuydu. Ama bu, çağdaş bir devlet kurma çalışmalarında kendisine yardımcı olabilecek çeşitli uluslardan yetenekli kişileri [[Yahudi|Musevi]] ye da [[Hıristiyan]] olmalarına bakmaksızın çevresinde toplanmasına engel olmadı. Bu Avrupalı uzmanların en tanınmışı sonradan diplomatlık da yapan [[Léon Roches]]'tur; geçirdiği serüvenleri ''Trente deux ans a travers l'Islam'' (İslam Dünyasında 32 Yıl) adlı kitapta anlatmıştır. Abdülkadir, kabilelerin donatımını sağladığı askerler ya da gönüllüler tarafından desteklenen ve yaklaşık 2,000 kişiden oluşan düzenli bir ordu kurdu. Fransız işgali altındaki topraklara yakın kasabalar saldırılara çok açık olacağından iç kesimdeki [[Sebdou]], [[Saida]], [[Tihert]], [[Taza]] ve [[Boghar]] gibi yerleşim birimlerini tahkim etti.Buralarda askeri donatım fabrikaları, ambarlar ve atölyeler açtı, başta [[İngiltere]]'den olmak üzere dışarıdan yapılan silah alımlarını karşılamak üzere satılacak fazla ürünleri buralarda depoladı. Belirlenmiş ücret alan görevlilere dayalı yeni bir yönetim sistemi oluşturdu. Eğitimi yaygınlaştırarak, bağımsızlık ve milliyet kavramlarının halk arasında güçlenmesini sağladı.
 
Orléans dükünün öncü kolları Demir Geçidini aşınca, Emir Abdülkadir bunu Tafna Antlaşması ile kendisine verilen topraklara yönelik bir saldırı saydı. Örgütlenme çalışmalarını henüz tamamlamamış olmasına karşın, beklenmedik bir saldırıya geçerek Mitica Ovasındaki Fransız koloni birimlerini yok etti. Bu olay üzerine savaş şiddetini yitirdi. Bu durum, bütün [[Cezayir]]'i ele geçirmek için gerekli donanım ve silahı alma konusunda Fransız hükümetini ikna eden General Bugeaud'un [[1840]]'ta genel vali olarak atanmasına değin sürdü. Bu atamayla birlikte yedi yıllık sert ve acımasız bir savaş başladı. Büyük çaplı çarpışmalardan kaçınan Abdülkadir, gerekli darbeyi indirir indirmez geri çekilebilen tüfekli süvariler kullandığı ardı arkası kesilmeyen küçük çarpışmaları tercih etti. Ancak, karşısında Bugeaud tarafından son derece haraketli kollar halinde düzenlenmiş piyadelerden oluşan bir Fransız ordusu bulunuyordu. Ayrıca, Bugeaud ve yardımcılarının, açlık çeken insanları önderlerini terke zorlamak amacıyla uyguladıkları yıkımla baş etmek zorunda kalmıştı.
 
1841'de Fransızlar Cezayirlilerin müstahkem mevkilerini yıkınca, Abdülkadir zorunlu olarak Oran'ın iç kesimlerinde göçebe yaşamı sürmeye başladı. Ertesi yıl Tlemsen'in elinden çıkmasıyla [[Fas]]lı müttefikleriyle bağlantısını sürdürmesi güçleşti. Daha başka tersliklere ve Fransız birliklerinin güneydeki ilerlemesine karşın, Fas'a ulaşmayı başardı.Bugeaud karşısında [[Isly]]'da yenilgiye uğrayan [[Fas]] sultanı, Abdülkadir'i ülkesinin orta kesimlerinde alıkoymak zorunda kaldı. Abdülkadir, Dahra'da patlak veren bir ayaklanmadan yararlanarak yeniden Cezayir'e girdi. Sidi İbrahim ileri karakolunu ele geçirdi ve kendisini izleyen Fransız birliklerinden sürekli kaçarak ülkenin iç kesimlerine doğru çekildi.
41. satır:
Abdülkadir, Temmuz 1846'da, geri kalan bir avuç adamıyla birlikte yeniden [[Fas]]'a sığındı. Ancak kendisini bir yük olarak gören Fas sultanının desteğini yitirince Cezayir'e dönmek zorunda kaldı. Doğu'ya gönderileceğine söz verilmesi üzerine, General Christophe de Lamoriciére ile Bugeaud'un yerini almış olan Kral [[Louis-Philippe]]'ın oğlu Aumale düküne onurlu bir biçimde teslim oldu.
 
Ancak Louis-Philippe oğlunun verdiği sözü yerine getirmekten kaçındı.Abdülkadir bir süre [[Fransa]]'daki [[Château de Pau]]'da tutuklu kaldı. Ardından [[Amboise]]'de hapsedildi. Önce cumhurbaşkanı, ardından imparator olan [[Louis-Napoléon]] [[1852]]'de Abdülkadir'in [[Bursa]]'ya gitmesine izin verdi. Oradan [[Şam]]'a geçen Abdülkadir örnek bir yaşantı sürerek ''Zikru'l-Akil ve Tenbihu'l-Gafil'' (Akıllılara Çağrı, Aldırışsızlara Uyarı) adlı bir kitap yazdı. Fransız hükûmeti kendisine yüklü bir emekli aylığı bağladı ve [[Kıbayl]] kabilesinden gelme bir muhafız birliği verdi. Hatta [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı]] denetiminden çıkarmak istedikleri [[Mısır]] ile [[Anadolu]] arasında bir yerlerde hükümdar olması yönünde girişimde bulundu. Abdülkadir, 1871 [[Cezayir]] ayaklanması sırasında [[Konstantin (şehir)|Konstantin]]'in güneyindeki kabileleri ayaklandırmaya çalışan oğullarından birini evlatlıktan reddetti. 1883'te [[Şam]]'da öldü.<ref>[[Encyclopædia Britannica|Encyclopædia Britannica Fifteenth Edition]]</ref>
 
Günümüzde Cezayirliler kendisini en büyük halk kahramanlarından biri olarak görmektedirler.