Halil (Memlûk sultanı): Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmiş revizyon] | [kontrol edilmiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
düzeltme |
kDeğişiklik özeti yok |
||
31. satır:
==Yaşamı==
===Sultanlıktan önce===
Yaklaşık 1262'de [[Kahire]]'de doğmuş olup babası Memluklu Sultanı olan [[Nasır Muhammed bin Kalavun]]'dur. 128'de ağabeyi olan Salih Ali bin Kalavun'un beklenmedik bir şekilde ölmesinden hemen sonra Sultan olan babası tarafından Sultan'lık varisi yapıldı ve aynı zamanda ortak hükümdar olarak ilan edildi. Emir Halil'in aleytarları o zaman Emir Halil'in kardeşinin beklenmedik ölümüne ona zehir vererek sebep olduğunu iddia etmişlerdir.<ref>El-Makrizi
Babası Sultan Kalavun 1284'te [[Akka]] merkezli [[Kudüs Krallığı]]
===Sultan olması ve yeni idareci emirler tayinleri ===
Babasının ölümü üzerine Memluk emirleri Sultan Kalavun'a verdikleri söz üzerine oğlu ve varış olan El-Eşref Halil'i Memluklu Sultanı olarak kabul ettiler. Kasım 1293'de tahta çıktığında sefer mevsimi geç olduğu için
Fakat tahta geçmesi sırasında Memluklu sultanların cülusunda çok olağan olan bazı karışıklıklar ortaya çıktı.
44. satır:
Fatheddin, Halil'in müslümanlar üzerinde hüküm etmesine izin veremem.
</blockquote>
dediğini ve bu nedenle belgeyi imzalamadığını iddia etti.<ref>El-Makrizi,... c.2. s.219</ref><ref>İbni Taghri,...c.8
<blockquote>
Fatheddin, babam beni sultan yapmak için imza vermedi ama Tanrı bana bu görevi verdi.
52. satır:
El Eşref Halil'in sonraki icraatı babasının döneminde çok güç kazanmış olan çeşitli emirlerle uğraşması gerekti.
Önce babasına yardımcı sultan olan Emir Hüsameddin Turuntay ve onun kliğine bağlı çok güçlü bir emir olan Emir [[Adil Kitbuga]]'nın tutuklanmasını emretmek oldu. El-Eşref Emir Turuntay tarafından kendini öldürmek için bir komplo planlandığını öğrenmişti. El-Eşref Halil Emir Turuntay'ı hiç sevmemekteydi çünkü daha babası Sultan Kalavun ve ağabeyi hayatta iken bu emirin ağabeyi olan Salih Ali'yi tuttuğunu ve onu tahta geçirmeye çalışmak isteğini bilmekteydi. Yeni Sultan tutuklanmış olan iki emiri, Turuntay ve Kitbuga'yı,
<blockquote>
Düşmanından bir gün bile daha fazla yaşayan kişi her isteğini tatmin etmiştir.
60. satır:
Sultan Kalavun'un veziri olan Emir Baydar el-Mansuri El-Eşref Halil Sultan olunca tutuklanan Emir Turuntay yerine yardımcı sultan oldu.<ref>El-Makrizi, c.2 s.217 ve 219</ref>
Emir [[Laçın el-Mansuri]]
İbni El-Salus Şemseddin Muhammed Arap asıllı [[Şam]] şehrinde doğup yetişmiş bir tüccardı. Şehir çarşını kontrol eden "muhtesip" olma görevine
Böylece El-Eşref Halil önemli kölemen emirlerinin yerlerini değiştirip kendine bağlı kişileri iş başına geçirdikten sonra babasının son isteğinin başında olan Akka kalesi ve diğer Filistin ve Lübnan sahillerinde kalan Haçlı merkezlerini eline geçirmeye ve böylece Haçlıları doğu Akdeniz kıyılarından uzaklaştırma hedefini başarma çabasına koyuldu.
72. satır:
El-Eşref Halil Sultan olunca Akka'da Tapınak Şövalyelerinin 20. "Büyük Üstadı" olan "Beauje'lu Giyom"'a bir mesaj göndererek Akka'nın hiç kan dökülmeden teslim edilmesini istediğini bildirdi.<ref name="runciman3">[[Steven Runciman|Runciman, Steven]], (çev. Fikret Işıltan) (1992), ''Haçlı Seferleri Tarihi: III. Cilt Akka Krallığı ve Haçlı Seferleri'', Ankara:Türk Tarih Kurumu Yayınları ISBN 975-16-0511-3</ref> eğer şehir teslim edilmezse hiç boşuna aracılar, elçiler ve hediyeler göndermemesini söyleyip, katiyetle yakında kaleyi kuşatmaya geleceklerini bildirdi. Buna rağmen Akka'dan Arapça konuşan Sir Philip Mainebeuf başkanlığında; Bartolemeo adlı bir [[Pisa]]'lı şövalye ve George adlı bir yazıcıdan oluşan bir elçilik heyeti Akka'dan Kahire'ye hediyelerle birlikte gönderildi. Bu heyet Sultan'dan Akka'ya hücum etmemesini isteyecekti. Fakat Sultan Halil bu heyete konuşmayı kabul etmedi. Elçiler tutuklanıp zindana koyuldular.<ref name="runciman3"/><ref>El-Makrizi,... c.2 ş.120</ref>
İlkbaharda El-Eşref Halil Akka kalesi üzerine sefere çıktı. Mart 1291'de Mısır ordusu Kahire'den harekete geçti. Kendisi önce Şam'a geçti ve haremini orada bıraktı. Ülkenin her tarafından [[Kuşatma makinesi|kuşatma makineleri]] ve asker toplandı. Şam'da ve Mısır'da 100 kusur mancınık yapılmıştı ve bunlar Akke'ye doğru götürülmeye başlandı. Gayet büyük mancınıklar arasında Karak'dan gelen adı "El-Mansuri (Galip)" ve
Müslüman tarafında çok sayıda kronikçi-tarihçi bu kuşatma hakkında tarih yazmıştır. Bunlar arasında Kerek, Suriye'den gelen bir ordunun komutanı olan [[II. Baybars]] <ref>Baybars'ın 11 ciltlik "Zobdat al-Fıkrah Fi Tarih el-Hicret" tarih kitabı bulunmaktadır</ref>, Eyyubi asıllı Hama'dan gelen orduda bir alt komutan olan Ebu El-Feda <ref>Ebu El-Feda'nın Arapça eseri "Tarihu 'el-Müktasar fi Ekbar el-Başer" veya "Tarih-i Ebu el-Fida" adlı Adem-Havva'dan 1329'a kadar gelen İnsanlık Tarihidir</ref> ve El-Makrizi sayılabilir.
Akka'da bulunan Frank Haçlıları 1290
Akka şehrinin surları çok güçlü idi ve bu surlar çok yakın bir geçmişte Kral Henri'nin emri ile onartılmış ve pekiştirilmiş idi. Bu surlar bir yatık L şeklinde şehrin üzerinde bulunan yarımadayı ana karadan ayıran kıstak üzerinde idi. Surlar, şehrin doğusunda bulunan Montmusart varoş semtinde Akdeniz kıyısından iki duvar halinde kıstağın ortasına güney doğuya uzanmakta; burada bir keskin çıkıntı bulunmakta ve sonra yine iki duvar şeklinde tam güney şehrin limanının mendireğinin hemen doğusuna gelmekte idi. Bu çift duvarlı surlar üzerinde düzenli aralıklarda olmaya 12 tane kule bulunmakta idi. Bu kuleler çift duvarlı surların iki duvarının ortasında yapılmışlardı. Bu kuleler değişik eski önemli Haçlı komutanı tarafından yaptırılmıştı ve çoğu onların ismini taşımaktaydı. Kuzeyden güneye doğru "Tapınak Şövalayeler Kulesi", "Maupaş Kulesi", "Horpitalier Kulesi", "San Antoni Kulesi", "Blois Kontesi Kulesi", "İngiliz Kulesi", "Lanetlenmişler Kulesi", "Kral Hugh Kulesi",
Haçlı savunucular için kale sür çıkıntısı olan "Kral Hugh Kulesi" en rizikolu kale mevkii idi. Buranın savunmasını Kudüs Kralı ve aynı zamanda Kıbrıs Kralı olan Henri'nin Kıbrıslı güçleri komutanları kralın kardeşi Amalrik komutasında yüklenmişlerdi. Bu kulenin hemen arkasında bulunan "Lanetlenmiş Kule" savunması kral ordusundan takviyelerle Töton Şövalyelerine verilmişti. "Kral Hugh Kulesi"'nin sol tarafında ve kuzeybatı yönelik Montmuşard varoşu surlarında önce Büyük Üstadları komutasında Hospitalier Şövalyeleri; sonra ta Akdeniz kıyısına kadarki surları Büyük Üstadları Peter de Savery komutasında Tapınak Şövalyeleri savunmaktaydılar. "Kral Hugh Kulesi"'nin sağ tarfaındaki surları ise önce Gürailly'li John ve Grandson'lu Otto komutasında İngiltere'li ve Fransa'lı Haçlı şövalyeler; sonra Vendikliler ve onların yanında Pisalılar ve Akka Körfezi deniz kıyısına kadar Akka'lı Komünlüler savunma görevi yapmaktaydılar.<ref name="runciman3"/>▼
▲Haçlı savunucular için kale sür çıkıntısı olan "Kral Hugh Kulesi" en rizikolu kale mevkii idi. Buranın savunmasını Kudüs Kralı ve aynı zamanda Kıbrıs Kralı olan Henri'nin Kıbrıslı güçleri komutanları kralın kardeşi Amalrik komutasında yüklenmişlerdi. Bu kulenin hemen arkasında bulunan "Lanetlenmiş Kule" savunması kral ordusundan takviyelerle Töton Şövalyelerine verilmişti. "Kral Hugh Kulesi"'nin sol tarafında ve kuzeybatı yönelik Montmuşard varoşu surlarında önce Büyük Üstadları komutasında
5 Nisan 1291'de Memluklulara orduları ile Sultan El-Eşref Halil Akka kalesi önüne gelip şehri kuşatmaya başladı.<ref name="runciman3"/><ref>İbn Taghri,... c.8 ş.5</ref><ref>El-Makrizi,... c.1 ş.223</ref> Kuzeyde Tapınak Şövalyeleri karşında Hama'dan gelen Emir Muzaffer Takayıddın komutası Suriyeli birlikler; Hospitalierler karşısında [[Laçin el-Mansuri|Emir Laçin]] komutasında Şam'dan gelen Suriyeli birlikler; sonra diğer Suriyeli birlikler ve Mısır'dan gelen ordu birlikleri to Akke Körfezi ne kadar sıralanmışlrdi. Sultan El-Eşref Halil'in "Dihliz" adı verilen kırmızı renkli büyük otağı Memluklu kuşatma orduları komuta merkezi de olarak Akka Körfezi kıyısından kuzeyde ve kara içinde "Papalık Temsilcisi Kulesi" karşısında kurulmuştu.<ref name="runciman3"/>▼
▲5 Nisan 1291'de Memluklulara orduları ile Sultan El-Eşref Halil Akka kalesi önüne gelip şehri kuşatmaya başladı.<ref name="runciman3"/><ref>İbn Taghri,... c.8 ş.5</ref><ref>El-Makrizi,... c.1 ş.223</ref> Kuzeyde Tapınak Şövalyeleri karşında Hama'dan gelen Emir Muzaffer Takayıddın komutası Suriyeli birlikler;
6 Nisan'da surlar etrafında hazırlanmış olan müslüman mancınıkları Akka surlarına ateşe verilmiş yanar maddeler ve taş gülleler savurmaya başladılar. Bu bombardıman 8 gün devam etti. Zaman zaman duvarlar tırmanan Memluklu güçleri ile savunucu Haçlılar şahsi çarpışmalara giriştiler. Bu 8 gün sonunda Memluklular kalenin etrafında mevziler kazmayı tamamladılar ve surlara daha yaklaşmak için sepet örgülü dolu küfeler getirerek mevzileri şehir surlara daha da yaklaştırıp surların tam kenarlarına eriştiler. Meluklu lağımcılar bazı surlar altına dehlizler kazıp bu surları çökertmeye başladılar. Daha hızlı atış yapan küçük mancınıklar da bu mevzilere getirildi. Şehir savunucuları deniz yoluyla Kıbrıs'tan ve Avrupa'dan devamlı takviye almaktaydılar ama savunucu sayısı gene'de Sultan Halil'in büyük ordusun yakında küçük kalmaktaydı. 15 Nişan gecesi Grailly'li John komutasında Tapınak Şövalyeleri birlikleri bir gece huruç hareketine girişti. Hama'lı Suriye ordusuna bu huruç bir sürpriz baskın saklinde gelmişti ve huruç ordusu onların kampına kadar geldi . Ama bu kampta gece görüş eksikliği dolayısıyla atları çadır iplerine takılıp tökezlemeye başladı. Kendilerini baskından toplayan Suriyeliler bu huruç yapan Haçlı birliklerine hücum edip onlara büyük zayiat verdiler. Birkaç gün sonra Hospitalier Şövalyelri bir daha gece huruç hareketine giriştiler. Fakat gece çok karanlıktı ve fazla ilerleyemeden Memluklu orduları meşaleler ve ateşler yaparak bu Haçlılar hurucunun sürpriz baskın olmasını önlediler. Bundan sonr Haçlılar gece huruç baskınlarının hiç sonuç vermediğine karar vererek bu türlü hücumlardan kaçındılar.<ref name="runciman3"/>▼
▲6 Nisan'da surlar etrafında hazırlanmış olan müslüman mancınıkları Akka surlarına ateşe verilmiş yanar maddeler ve taş gülleler savurmaya başladılar. Bu bombardıman 8 gün devam etti. Zaman zaman duvarlar tırmanan Memluklu güçleri ile savunucu Haçlılar şahsi çarpışmalara giriştiler. Bu 8 gün sonunda Memluklular kalenin etrafında mevziler kazmayı tamamladılar ve surlara daha yaklaşmak için sepet örgülü dolu küfeler getirerek mevzileri şehir surlara daha da
5 Mayıs'ta Kıbrıs Kralı II. Henri 100 süvari ve 2.000 piyade takviye taşıyan 40 kadar gemiyle Kıbrıs'tan Akka'ya geldi. Fakat II. Henri'de Akka savunmasının imkansızlıggini gördü. Haçlılar iki şövalyeyi Sultan Halil'e eci olarak gönderdiler. Bu iki şövalye Sultan önünde diz çöktüler. Sultan Halil onlara sahri teslim etmek için şehrin anahtarlarını mı getirdiklerini sordu. Sovalyeler şehrin teslim olmayacağını bildirdiler. Ama Sultan'dan şehirde yaşayan sivil halka merhametli davranmasını; Haçlıların daha önce Müslümanlara yaptıkları adaletsizlik ve mezalımı tazminatla karşılamaya hazır olduklarını ve babası Kalavun'la Akka Haçlılarıyla yapılmış olan barış anlatmasını tekrar uygulamaya hazır olduklarını belirtiler. Sultan Halil eğer Akka barışla teslim edilirse kalede bulunan herkesin hayatını bağışlayacağını bildirdi. Ama elçiler bunu kabul etmediler. Tam Sultan ve elçiler konuşmayı bitirmişlerdi ki kaleden atılan büyük bir maçınık güllesi Sultan'ın otağının yanına düştü. Sultan Halil buna çok kızıp bunun bir Haçlı komplosu olduğunu ve elçilerin de bundan haberdar olduğunu kabul edip elçilerin katledilmesine emir vermekte iken yanında bulunan Emir Sencer El-Suça elini domuzların kanına bulamayıp onları affetmesini Sultan'dan diledi ve Sultan elçileri geri gönderdi.<ref name="runciman3"/> ▼
▲5 Mayıs'ta Kıbrıs Kralı II. Henri 100 süvari ve 2.000 piyade takviye taşıyan 40 kadar gemiyle Kıbrıs'tan Akka'ya geldi. Fakat II. Henri'de Akka savunmasının imkansızlıggini gördü. Haçlılar iki şövalyeyi Sultan Halil'e eci olarak gönderdiler. Bu iki şövalye Sultan önünde diz çöktüler. Sultan Halil onlara sahri teslim etmek için şehrin anahtarlarını mı getirdiklerini sordu.
[[Dosya:SiegeOfAcre1291BNF.JPG|thumb|sol|1291 Akka Kuşataması'nın Ortaçağlarda hazırlanmış bir resmi]]
Lağımcıların gayretleri ile birçok kule altına dehlizler açılmıştı ve bunların bulunan dehliz tahta direk desteklerinin yakılması ile çökertilmeye başlandı. 8 Mayıs'ta Kudüs ve Kıbrıs Kralı II. Henri'nin savunduğu "Kral Hugh Kulesi" korunmayacak harabeye dönmüştü; savunmacı Kral kuleyi tamamiyle yakarak oradan çekildi. O hafta içinde "San Antoni Kulesi", "İngiltere Kulesi", "Blois Kontesi Kulesi" ve "San Nikola Kulesi" çökme alametleri göstermeye başladı ve
Şehrin kuşatmasındaki insan ve servet zayiatı hakkında inanılır kaynak bulunmamaktadır. Suchem'li Ludolph'un biraz abartılmış yazısına göre
<blockquote>
Akka'da ve diğer yerlerde yaklaşık olarak 106.000 kişi ya öldürüldü ya da esir alındı ve
....
500'den fazla şehrin en güzide asıl kadın ve kızları; kralların ve preslerin kızları, şehir düşmekte iken kıymet biçilemeyecek kadar değerde altın ve mücevhertan yapılmış
</blockquote>
Memluklu ordusunun eline geçmeyen tek bina çok müstahkem bir iç kale şeklinde olan ve şehrin batısında sahilde bulunan
Akka kalesi 1104'te haçlılar eline geçmişti ve 100 yılı aşkın olarak Haçlılar elinde bulunmaktaydı. Selahaddin Eyyubi'nin 1187 yılında Kudüs'ü tekrar ele geçirmesi ile Haçlılar Kutsal [[Kudüs Krallığı]] başkenti olmuştu. 1187'de [[Selahaddin Eyyubi]] bir kuşatmadan sonra Akka kalesini Müslümanlar eline geçirmişti. Müslüman savunucular 1189'da bir Haçlı kuşatmasına başarı ile karşı koymuşlardı. Fakat 1191'de [[Üçüncü Haçlı Seferi]] sırasında İngiliz Kralı [[I. Richard|Arslan Yürekli Risar]] tarafından tekrar Haçlılar eline geçmişti. O zamandan itibaren Akka, Kutsal [[Kudüs Krallığı]] başkenti olmuştu. 1291'de Memluklu Sultanı El-Eşref Halil Haçlı hristiyanlara sembol olmuş kaleyi tekrar Müslümanlar eline geçirmişti.
Bu çok korunaklı sahil şehrinin tekrar denizden gelecek bir Haçlı ordusunun ve donanmasının eline geçmemesi için El-Eşref Halil şehrin ve kalesinin tümüyle yıktırılmasını emrini verdi. Pazarlar, dükkanlar, özel evler içlerinde bulunan eşyalardan boşaltıldılar; sonra da yakılabilecekler yakılarak diğerleri de son zemine kadar yıkılarak özel binalar yaşanmaz hale getirildi. Hala ayakta kalan kalenin surları ve kuleleri tamamıyla yıkılıp taş üstüne taş bulunmaz hale getirildiler. Şehirde bulunan Akka Katedrali de tamamiyle yıkılıp yerle bir edildi, Bu binada bulunan cephe kaplama taşları ve uygun bina taşları gemilere yüklendi ve Kahire'ye götürüldü. Sultan El-Eşref Halil'in Kahire kalesinde yaptırdığı Halil Camii ve külliyesi buradan giden taşlarla yapıldı. Özellikle camii cephesindeki mermer cephe duvarı Akke Katedrali'nden gelmiştir. Diğer kiliseler de yıkılıp yerle bir edildi. Ancak yıkılan San Dominik Kilisesi içinde bulunan Saksonyalı Jordan'ın mezarı ayakta bırakıldığı ve bunun nedenin de bu kişinin mezarı açıldığında cesedin hiç çürümediğinin görülmesi idi.<ref name="runciman3"/>
Akka kalesinin alınması haberi Memluklular şehirlerine, özellikle Şam ve Kahire'ye eriştiği zaman şehirler bayram yerlerine döndüler. Sultan El-Eşref Halil Şam'a büyük bir alayla girdi. Önünde esir düşmüş Haçlı savunucular askerler yürümekteydiler
Sultan Mısır'a geldiğinde Akka kalesinden ilk gelen elçi heyetini, özellikle Philip Mainebeuf'u, ve Mısır'a getirilmiş olan Akka kalesi savunucular esirlerini serbest bıraktırdı.<ref>İbni Taghri,...c.8 ş.9</ref>
=== [[Sur (şehir)|Sur]], [[Sayda]], [[Beyrut]], [[Hayfa]] ve [[Tartus]]'un ele geçirilmesi===
[[Sur (şehir)|Sür]] şehri limanı Frank Haçlılar tarafından Suriye sahillerinde en çok limani kullanılan korunaklı kale idi. Bu kale Sultan Selahaddin tarafından iki defa kuşatma altına alınmıştı ve her iki defa da kaleyi fetihte başarısız kalmıştı. Hacli Kudüs Krallığına tabi olan Sur'un yerel haçlı hükümdarlığı Sultan El-Eşref Halil'in Akka'yı fethetmesinden hemen önce "Margeret Lusignanlı"'dan <ref>Margeret Lusığnanlı Jean.</ref> yeğenı olan "Amalrik Surlu"'ya geçmişti. 19 Mayıs günü Sultan El-Eşref Halil hala fethettiği Akka 'da bulunmakta iken Emir El-Suçai komutasında bir büyük keşif birliğini Sur önlerine gönderdi. Kalede çok küçük bir muhafız birliği bulunması ve Akka'dan kaçan çok sayıda Hristiyan muhacirin Sur'a gelmesini gören vekiliharç idareci (bailli) olan Adam Cafrenli bu keşif birliğinin şehir önünde görülmesi ile
[[Dosya:SidonSeaCastle.jpg|thumb|Sahile yakın bir ada üzerinde olan [[Sayda]] kalesi kalıntısı]]]]
Akka'yı fethinden bir ay sonra Sultan El-Eşref Halil Sayda kalesini kuşatıp fethetmek üzere Emir El-Sucai komutasında bir askeri birliği kale önüne gönderdi. [[Tapınak Şövalyeleri]] büyük ustaları Theobald Gaudin komutasında Akka direnişinden sonra geriye kalan nispeten küçük şövalyeler gücü ve tarikatın hazinesi sahile 90 m yakın bir ada üzerinde bulunan Sayda kalesine nakledilmişti. Daha Memluklu ordusu kale önüne gelmekte olduğu haberini alan bu ordu daha gelmeden Gaudin Tapınak Şövalyesi hazinesi ile birlikte bir gemi ile Sayda'dan ayrıldı ve Kıbrıs'a yöneldi. Sayda ada kalesinde kalan şövalyelere Kıbrıs'tan takviye güçler göndereceğini de vadetti. Fakat Gaudin bu vaadini gerçekleştirmedi. Memluklu kuşatma birliği kaleyi kuşatınca kalenin savunması orada geride kalanlar tarafından yapılması gerekti. Memluklular karadan 90 m ilerideki adaya doğru denizi doldurmaya başladılar ve böylelikle kara ile adayı birbirine bağlamayı hedef aldılar. Bu gelişmeyi gören şövalye savunucular bir aksam karanlıkta adadaki kaleyi boşaltarak denizden daha kuzeyde bulan [[Tartus]] kalesine kaçtılar. Memluk kuşatma güçlü komutanı Emir El-Sucai 14 Temmuz'da adadaki kalenin yıkılması için emir verdi.<refe>Günümüzde Sayda önündeki ada kale duvarları kalıntı halinde hala bulunmaktadır.<nowiki></ref></nowiki>
Sayda'nın fethinden sonra Emir El-Sucai [[Beyrut]] kalesi üzerine yürüdü. Beyrut küçük bir Haçlı askerleri garnizonu ihtiva etmekle beraber Frank Haçlılar için önemli bir ticaret limanı olarak kullanılmaktaydı. Beyrut'ta hüküm süren kadın hükümdar Eschive İbelinli (1253-1312) El-Eşref Halil'in babası olan Sultan Kalavun ile halla geçerli olduğunu sandığı bir barış antlaşması yapmış olduğu için kendinin Memluklu ordusunun hedefi olarak görmemekteydi. Beyrut kalesi önüne gelen Memluklu ordusu komutanı Emir El-Sucai kalesindeki askerlerinin
[[Hayfa]] limanı 31 Temmuz'da çok az direniş gösterdikten
Böylece [[Birinci Haçlı Seferi]] sonunda Frank Haçlıların Doğu Akdeniz kıyılarında ve Filistin'de ellerine geçirdikleri ve çeşitli Haçlı devletleri kurdukları arazilerin hepsi Müslümanlar eline tekra geri geçti. Bu arazilerde bulunan tek Haçlı yerleşkesi Arvad adası ve kalesi kalmıştı ve bu kale de 1302'de Memluklular eline geçti.
[[Dosya:Hromkla Halfeti.jpg|thumb|180px|sağ|Firat Nehri
1292'de Memluklu Sultanı El-Eşref Halil yanında bulunan veziri İbni El-Salus ile birlikte Şam'a geldi. Sonra emrinde bir Memluklu ordusu ile [[Halep]] üzerinden Klikya Ermeni Patrikliği'nin merkezi olan [[Rumkale]]<ref>Gunumuzde Rumkale [[Gaziantep]]'in [[Nizip]] ilçesi sınırları içinde bulunan ve [[Birecik Barajı]] gölünün oluşmasıyla doğmuş bir yarımada üzerinde yer alan bir harebedir.</ref> kalesine yürüyüp bu sarp kaleyi kuşatmaya başladı. Bu kuşatma için Memluklularain 30 tane mancınık kulladığı yazılmıştır.<ref>Ebu Fida Cilt:13 say.:386. El Makrizi kuşatmada 20 tane mancınık kullanıldığını yazar. Al Makrizi Cilt:2 say.:214.</ref> Bu kuşatma 30 gün sürmüştür ve sonunda bu sarp kale Sultan El-Eşref Halil'e teslim olmuştur.<ref>El_Makrizi, Cilt:2 say.:234. El-Makrizi aynı eserde bu kalenin isminin Sultan tarafından "Kalat-ı El-Müslimin" adına çevrildiğini de bildirmektedir.</ref> Sultan El-Eşref Halil Emir Sucai'yi bu kalenin muhafızı olarak bıraktı ve yanında bu kuşatmada alınan esirlerle birlikte Şam'a geri döndü. Buradan Sultan El-Eşref Halil Mısır'a gitmeye yola çıktı. Şam'dan ayrılırken şehir halkının çoğunun iştirak ettiği ve binlerce mum yakılması ile büyük bir "fener alayı" yapıldı. Sultan Halil Kahire'ye eriştiği zaman da şehrin "Bab El-Nasr (Zafer Kapısı)"'ndan giriş yapıp binlerce yanar mum taşıyan halkın bir Fener Alayı ile karşılandı.
127. satır:
Sultan El-Eşref Halil ile Avrupalı Hristiyan ülkeleri olan [[Kıbrıs Krallığı]], [[Aragon Krallığı]] ve [[Sicilya Krallığı]] ile geniş ticari ilişkileri bulunmaktaydı ve bu ilişkilerin barış içinde devamı için onlarla askeri antlaşmalar da imzalamıştı.
Buna karşılık Sultan El-Eşref Halil [[Bağdad]]'i elinde bulunduran Moğol [[İlhanlılar]]la
<blockquote>
Han'ın düşünceleri benim düşüncelerime çok benzemektedir. Ben daha önce olduğu gibi Bağdad şehrini tekrar Müslümanlarin sınırları içine geçirmeyi düşünmekteyim. Bakalım hangimiz düşüncelerimizi daha hızla gerçekleştirbileceğiz.
134. satır:
=== İçişleri sorunları ve Sultan'ın bir suikastla öldürülmesi===
Bir askeri komutan olarak El-Eşref Halil kendinden önce sultanlık yapmış olan Sultan [[Baybars]] ve babası Sultan [[Kalavun]]'un yetenekliği ve gayretliliğine sahipti. Ama emri altında bulunan kölemen emirlerin çoğu kendisini sevmemekteydiler. Hükümdarlığın başladığı yıllarda babasına hizmet etmiş olan önemli memluklu emirleri tutuklatmış
Sultan El-Eşref Halil babasının da uyguladığı, Kıpçak Türk asıllı memluk kölemen askerler yerine Çerkes asıllı memluk askerler ve emirleri tercih etme siyasetinde devam etti. Bu siyaset memluk askerleri ve emir komutanları arasında rekabet ve hoşnutsuzluk doğurdu. Filistin'de Frank Haçlılara karşı galibiyetlerinden sonra El-Halil'in daha da kibirli hareket etmeye başladı ve memluk emirlerine gayet sert tavırlar takınmaya başladı. Gönderdiği mesajları ve devlet belgelerini sadece isminin ilk harfi olan "خ" (Kha) harfi ile imzalamaya başladı. Veziri olan İbni el-Salus Şam'da bir tüccar iken sultanın hizmetine girmiş ve onun hükümdarlığı döneminde gayet hızla ilerleyip devletin en yüksek yönetici görevine geçmişti. İbni el-Salus'un bu kadar hızla ilerlemesi; onun diğer memluklu emirlere karşı gayet haşin hareketleri ve Sultan'ın ona karşı gayet yumuşak davranması diğer Memluklu emirlerinin kıskançlığını çekti.<ref>El-Makrizi, Cilt.2
Aralık 1293'de Sultan El-Eşref Halil maiyetinde vezir İbni El-Sulus, Emir Baydara ve diğer memluklu emirler ile birlikte Kuzey Mısır'da bulunan "Turuğ (günümüzde Kom Turuğa)" bölgesine kuş avı seferine gitmişti. Vezirini vergi toplamalarını teftiş etmek ve avda bazı gerekli malzemeleri getirmek üzere yakında şehir olan [[İskenderiye]]'ye göndermişti. İskenderiye geldiği zaman El-Sulus bütün vergilerin Emir Baydar'ın yardımcı emirleri tarafından toplanmış ve şehirden götürülmüş olduğunu öğrendi. Bunu hemen Sultan El-Eşref Halil'e bildirdi. Bunu öğrenen Sultan hemen Emir Baydar'ı "Dihliz" adı verilen sultan çadırına huzuruna çağırarak etrafında bulunan diğer emirler gözleri önünde ona hakaretlerde bulunup onu tutuklatıp idam ettirme tehdidi yaptı. Sultanın huzurundan gayet hoşnutsuz bir şekilde çıkan Emir Baydar diğer önemli memluklu emirleri olan
14 Aralık günü Sultan El-Eşref Halil yakın arkadaşı Emir [[Şihabüddin Ahmed]] ile bir gezintiye çıktığı sırada Emir Baydar ve kliği Sultana hücum edip onu öldürdüler ve sultana ölümcül darbeleri vuranların başta Emir Baydar yanında Emir Hüsameddin Lacin ile Emir Bahadır Ras Nubah olduğu belirtilmektedir.<ref>http://wdm.cs.waikato.ac.nz:8080/service?task=search&id=1314242&term=Al-Ashraf%20Khalil</ref> Sultanın kölemen memlukluları ve diğer önemli emirler Emir Baydar'ı tutukladılar.
<blockquote>
Evet diğer emirlerin gözü altında ve onların tavsiyelerine uyarak onu ben öldürdüm. O babasının memluklularına ve emirlerine hiç saygı göstermedi. İbni El-Sulus'u vezir yaptı. İzzeddin El-Afram'ı tutuklattı. Sungur El-Asgar'ı ve diğer bazı emirleri idam ettirdi. Kendi köle memluklularına yüksek unvanlar ve görevler verdi.
</blockquote>
İtirafında Emir Kitbuğa'nın da bu suikast planından haberdar olduğunu ve hatta ilk defa bu konuyu onun
Emir Baydar Sultanın bu memlukluları tarafından hemen idam edildi. Kesilen başı Kahire'ye gönderildi. İbni El-Sulus İskenderiye'de tutuklanıp tutuklu olarak Kahire'ye gönderildi ve orada kendisine işkence yapıldı ve dayak atılarak öldürüldü. Sultan El-Eşref Halil'e yapılan suikast komplosuna katılan emirlere gayet haşin cezalar verilip hepsi idam edildiler. Bunlar arasında olması gereken Emir Lacin ve Emir Kara Sungur kaçıp izlerini kaybettirdiler.<ref>Bunlardan Emir Lacin sonradan ortaya çıktı ve Sultan [[Nasır Muhammed]] tarafından affedildi. 1296-1299 döneminde [[Laçın el-Mansuri]] adı ile
Sultan El-Eşref Halil'in öldürülmesi haberinin halka yayılmayıp gizli kalmasına karar verildi. Devletin yüksek idarecileri 9 yaşında olan kardeşi [[Nasır Muhammed bin Kalavun]]'un Sultan olarak tahta çıkmasını ve yardımcı Sultan Emir Kitbuğa ve vezir El-Sacayı olmasını kabul ettiler. Fakat bu suikast açıklanmadan önce Nasır Muhammed bin Kalavun'un babasının yardımcı Sultanı olduğu açıklandı. Babası ağzından Suriye'de bulunan memluklu emirlere bu şöyle bir ferman olarak bildirildi:
<blockquote>
Kardeşim olan Nasır Muhammed bin Kalavun'u kendime yardımcı Sultan ve varis olarak seçtim. Ben düşmanlarımla savaşa gittiğimde benim yerime hükümdarlık yetkilerini kullanacaktır.
</blockquote>
<ref>El-Makrizi Cilt:2 say:249-2590 bildirildiğine göre vezir olan El-Sacayı tavsiyesi ile bu mesaj her valiye de gönderilnmiştir.</ref> Ülkede her şeyin kontrol altına alındığı anlaşıldıktan sonra Sultan El-Eşref Halil'in
Sultan El-Eşref Halil 3 yıl 2 ay boyunca Memluklu Sultanı olmuştur. İki tane kız çocuğu bulunmaktaydı. Bu hükümdarlık döneminde en önemli başarısı [[Akka]]'nin fethi ve Haçlı Kudüs Krallığı'nın sona erdirilmesi olmuştur. Tarihçiler onun gayet akıllı bir hükümdar olduğunu; boş vaktinde okumayı ve bilimsel konuları öğrenmeyi tercih ettiğini bildirmişlerdir.
162. satır:
* Clot, André
** (çev. Turhan Ilgaz) (2005), ''Kölelerin İmparatorluğu Memlüklerin Mısır'ı'', İstanbul:Epsilon Yayınları ISBN 975-331-772-7.
** (2009) ''L'Égypte des Mameloüks 1250-1517. L'empire des esclaves'',
* Türk Ansiklopedisi, Memlükler (Mısır) maddesi.
* El-Makrizi,
|