I. Kılıç Arslan: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
düzeltme, yazış şekli: yanısıra → yanı sıra AWB ile
Yzkoc (mesaj | katkılar)
düzeltme
66. satır:
Haçlı Seferlerine çıkan ilk ordu Keşiş [[Pierre L'Ermite]]'in idaresinde toplanmış [[Fransızlar|Fransız]], [[Almanlar|Alman]], [[İtalyanlar|İtalyan]] ve diğer milletlerden oluşan disiplinsiz bir kitleydi. 1 Ağustos [[1096]]'da [[İstanbul]]'a varan bu ordu hemen Boğaz'dan Anadolu'ya geçirilerek [[Yalova]] yakınlarındaki [[Kibotos]] karargâhına yerleştirildi. Haçlılar böylece [[Türkiye Selçuklu Devleti]]'nin sınırına ulaşarak yağma akınları yapmaya başladı. İmparator I. Aleksios’la, Bizans’ın kendilerine sağlayacağı yardıma karşılık Anadolu’da ele geçirecekleri yerleri bu devlete bırakacakları hususunda bir anlaşma yapan Haçlılar, Selçuklu başkenti [[İznik]] yakınlarına kadar ilerleyerek buradaki köyleri yağmaladılar.
 
Eylül ayı sonlarına doğru 6.000 kişilik Alman-İtalyan birliği [[İznik]] civarındaki [[Kserigordon]] adında bir kaleyi ele geçirdiğini öğrenen Sultan Kılıç Arslan bir ordu göndererek kaleyi geri aldı. Selçuklu karşısında alınan bu mağlubiyetin intikamını almak üzere yaklaşık 20.000 kişiden oluşan Haçlı ordusu [[Kibitos]]'tan ayrılarak [[İznik]] üzerine yürüdü. Düşmanı karşılamak üzere yola çıkan Selçuklu ordusu ''Drakon'' (''Kırkgeçit'') adlı köyde [[Kırkgeçit Muharebesi|yapılan savaşta]] galip gelerek Haçlı karargahını da ele geçirdi.<ref name= "1.Kılıç Arslan" /> Ancak bunlar, Anna Komnini'ye göre İlhan'ın, İbn[[İbnü'l ul-Kalanisi]]'ye göre Kılıç Arslan'ın kardeşi Kulan Arslan'ın (bazı kaynaklarda Davud olarak geçer) komutasındaki Selçuklu ordusu ve Türkmenler tarafından İzmit'e ulaşamadan imha edilmiştir. Bazı kaynaklara göre Anadolu Selçukluları 60.000 Haçlıyı imha etmiştir.<ref>Prof. Dr. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.129</ref><ref>Aleksiad, II, s.210-211</ref><ref>Albert d'Aix, Historie des faits et des Gestes dans les regions d'Outremer, Fi. trc. M. Guizot, Paris 1824, I, s.23-33</ref><ref>Raymond d'Agiles, (M. Guizot), II, s.237-238</ref><ref>İbnİbnü'l ül-Kalanisi, s.134</ref>
=== Malatya kuşatması ===
Keşiş [[Pierre L'Ermite]]'in ordusuna karşı kazanılan başarı, Kılıç Arslan'ın Haçlılar'ı küçümsemesine yol açtı. Haçlıların [[İznik]]'e kadar ilerleyemeyeceğini ve ülkesi için bir tehdit olamayacağını düşünerek Kardeşi Kulan Arslan’ı yerine vekil bırakıp Ermeni Gabriel'in kontrolündeki [[Malatya]] üzerine yürüdü; Eski bir Bizans valisi olan Ermeni Gabriel, daha sonra Türk beylerinin hakimiyetini tanıyarak hakimiyetini korumuştu. Kılıç Arslan, Orta Anadolu’da güçlü bir devlet haline gelen Selçukluların rakibi [[Danişmendliler]]’in genişlemesini engellemek ve babasının ölümüne neden olan Suriye Selçuk Meliki [[I. Tutuş|Tutuş’u]] ortadan kaldırmak için bu sefere çıkmıştı.<ref name=sefer/>
83. satır:
Halbuki Kılıç Arslan, düklerin ve kontların komutasında gelen Haçlılar'a gerekli ehemmiyeti vermemiş ve bunları da Keşiş Piyer'in idaresindeki Haçlılar gibi zannederek İznik'teki adamlarının yardım çağrılarına önem vermemişti. Ayrıca İznik'e doğru gelirken gönderdiği mektuplarda da böyle söyleyerek müdafileri cesaretlendirmekteydi.<ref>Prof. Dr. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.129-130</ref>
 
Haçlılar ise Anadolu içlerine doğru ilerlemeye başlamışlardır.<ref>Prof. Dr. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.130</ref><ref>Historie anonyme, s.34-43</ref><ref>Keşiş Robert, Historie de la Premiere Croisade, Fr. trc., M. Guizot, s.329-334</ref><ref>Foucher de Chartres, s.24-27</ref><ref>Aleksiad, III, s.7-23</ref><ref>Urfalı Mathieu, s.214-216</ref><ref>Süryani Mihael, s.187</ref><ref>Süryani anonimi, s.70</ref><ref>'Azimi s.372</ref><ref>İbnİbnü'l ul-Kalanisi s.134</ref><ref>İbn ül-Esir, X, s.95</ref><ref>Sıbt, XIII, 121 b</ref><ref>C. Riant, Inventaire critique des lettres historiques des Croisades (Archives de l'Orient Latin), Paris 1881, I, S.148</ref>
 
Kılıç Arslan ordusuyla İznik önünden çekildikten sonra Anadolu'daki Türk kuvvetlerini toplamaya çalıştı. [[Gümüştekin Gazi|Danişmendli Gümüştekin]] ile Kayseri emiri Hasan'ı (Kılıç Arslan'ın kardeşi [[Kulan Arslan]]'ın oğlu olduğu söylenir,<ref name=hacigokmen/>)yardımına çağırdı.<ref name= "1.Kılıç Arslan" /> yardımına çağırdı<ref name= "1.Kılıç Arslan" /> ve kuvvetlerini Dorileon'da (Eskişehir) toplamıştır.
106. satır:
{{Ana|1101 Haçlı Seferi}}
[[Dosya:Crusade of 1101 v1.svg|thumb|300px|1101 yılındaki Haçlı seferi.]]
Danişmend Gazi; 1100 yılında Suriye'de yerleşmiş bulunan Haçlılar'ı Malatya civarında mağlup ve esir ederek bazı Haçlı prenslerini [[Niksar]]'da hapsetmiştir. Bu esnada Kılıç Arslan'ın da Danişmend Gazi ile beraber bulunduğu veya yardım kuvveti gönderdiği bazı kaynaklarda belirtilse de bunlar kesin değildir.<ref name="'Azimi, s.375">'Azimi, s.375</ref><ref>İbnİbnü'l ül-Kalanisi, s.138</ref> Nitekim Danişmend Ahmed Gazi'nin bu zaferi ve bazı Frank prenslerinin esir düşmesi sonucu Avrupa'dan yeni Haçlı orduları harekete geçmiştir. Bu 1101 yılı ek Haçlı seferi İstanbul'dan birbiri arkasından yürüyüşe geçen üç değişik sefer ordusu halindeydi. Birincisi Mayıs 1001'de [[İtalya]]'dan Lombardlardan oluşan 20.000 kişilik bir Haçlı ordusu Ankara üzerinden Niksar ve Merzifon'a yürüdü. İkinci ek Haçlı ordusu Haziran sonunda Nevers Kontu Giyom'un komutasında Fransızlardan oluşmaktaydı ve Ankara, Konya üzerinden Ereğli'ye ilerledi. Üçüncü ek Haçlı ordusu Akitanya'lı Giyom idaresinde Fransızlar ve Baverya Dükü Wolf komutasında Almanlardan oluşmakta idi ve ikinci orduyu bir hafta arayla takip edip Bizans topraklarından sonra [[Anadolu]]'ya geçen bu Haçlı ordusu, [[İznik]]-[[Eskişehir]] istikametinde ilerlerken Kılıç Arslan'ın taarruzları karşısında kayıplar vermiştir. Daha sonra bu ordu; [[Çankırı]] ve [[Ankara]]'yı geçip [[Niksar]]'a ulaşmak isterken Kılıç Arslan ve Danişmend Ahmed Gazi tarafından Amasya civarında, 1101 yılında tamamen ortadan kaldırılmıştır. Bu ilk ordunun arkasından gelen; Nevers, Poitier kontları ve Saint Gilles kumandasındaki ordu, Niksar yolunun tehlikelerini görerek [[Birinci Haçlı Seferi]]'ndeki gibi [[Akşehir]], [[Konya]] ve [[Ereğli]] yolunu takip etmiştir. Sultan, bu orduyu Eskişehir, Akşehir, Konya bölgelerinde çok kayba uğratmış ve Ereğli'de tamamen kılıçtan geçirmiştir. Bu zaferle beraber Türkler, Birinci Haçlı Seferi'nin intikamını almıştır. Kaynaklar, I. Haçlı Seferi'ne katılan 300.000 kişiden sadece birkaç bininin [[Antakya]]'ya ulaşabildiğini belirtirler.<ref name="'Azimi, s.375"/><ref>Urfalı Mathieu, s.241-244</ref><ref>Albert d'Aix, s.32-35</ref><ref>Foucher de Chartres, s.132-134</ref><ref>Guillaume de Tyr, I, s.327-328</ref><ref>Süryani Anonimi, s.74</ref><ref>İbn ul-Esir, X ,s.120</ref>
 
Birinci Haçlı Seferi’nden sonra uzaktan takip stratejisi uygulayan I. Kılıç Arslan, 1001'deki ek Haçlı seferi için stratejisini değiştirdi. Haçlı ordusunun yolu üzerinde ve yakınlarında bulunan bütün yerleşimleri ve yetiştirilen hububat ve yiyecekleri yakıp yıkmaya; Haçlı ordusuna iaşe ve hayvan yemi sağlanmasını önlemeye çalıştı. Önemli su, kuyu ve kaynaklarını battal etmeye veya zehirlemeye karar vererek Haçlıların susuzluktan zayıf düşmelerini sağladı. Bu yeni strateji daha başarılı sonuçlar verdi ve 1101 yılı ek Haçlı seferine iştirak eden üç Haçlı ordusu da, Anadolu içinde (birincisi Merzifon'da; ikincisi ve üçüncüsü de Ereğli'de) imha edildi.
114. satır:
I. Haçlı Seferi ile beraber Haçlılar; Anadolu'dan geçme ümit ve cesaretlerini kaybetmişlerdir. Yine Bizans imparatoru I. Aleksios; Haçlı seferlerinin artık tehlikeli olmaya başladığını görünce Kılıç Arslan'la temas kurmuştur. Amasya zaferinden sonra Danişmend [[Gümüştekin Gazi]]'in Malatya'yı fethetmesi ve diğer meseleler, Kılıç Arslan'ı şarka çekmekteydi. Böylece Anadolu Selçukluları ile Bizans arasında Haçlılar'a karşı bir antlaşma yapılmıştır.{{kaynak belirt}} Bu antlaşmayla beraber fiili olarak Bizans işgalinde bulunan Marmara sahilleri, İzmir bölgesi ve Antalya havalisi Bizans'a, geri kalan Anadolu Türklere bırakılmıştır. Ayrıca Müslüman ve Hristiyan kaynaklar, I. Aleksios ile Kılıç Arslan arasında Haçlılar'a karşı bir ittifak yapıldığını doğrularlar ve Bizanslılar'ın, Kılıç Arslan'dan aldıkları destekle Bohemond komutasındaki Haçlılar'ı mağlup ettiğini belirtirler.{{kaynak belirt}}
 
Kılıç Arslan, babası [[Kutalmışoğlu Süleyman Şah|Süleyman Şah]]'ın fethettiği ancak 1097 yılında [[Haçlılar]] tarafından ele geçirilen [[Antakya]]'yı geri almak için 1103 yılında sefer düzenledi. Haçlılarla mücadelesi sırasında diğer Anadolu Türk beylerinin yanı sıra Danişmend Beyi Gümüştekin’le de işbirliği yapmış olmasına rağmen, Antakya seferine çıktığı sırada Danişmend Beyi ile arası, 18 Eylül 1102’de Malatya’nın Gümüştekin tarafından zapt edilmiş olması nedeniyle açıktı. Gümüştekin tarafından [[Niksar]]'da esir tutulan Antakya Kontu [[I. Boemondo]] fidyesi konusunda da aralarında anlaşmazlık vardı. I. Boemondo, serbest bırakılması karşılığında fidye ödemeyi teklif ediyor; Kontu kendisi için tehlikeli bulan Bizans İmparatoru ise onun hapiste tutulması karşılığında iki katını öneriyordu. Kılıç Arslan, hem Anadolu Sultanı olması ve hem de Amasya’daki haçlı yenilgisinde Danişmend beyi ile birlikte savaşması nedeniyle teklif edilen tutarın yarısını kendisine istiyordu.<ref name=etarih>“I. Kılıçarslan (1092-1107)”, ''E-tarih.org sitesi, 19.01.2019''</ref> Kılıç Arslan, Maraş’a geldiği sırada Gümüştekin’in Boemond’un teklifini kabul edip onu serbest bırakıldığını öğrenince Antakya seferini yarıda bıraktı ve Danişmend üzerine yürümüştür. Kılıç Arslan ve Gümüştekin arasında 1103 yılı ağustos ayında Maraş yakınlarında yapılan muharebede Gümüştekin yenilgiye uğramıştır. Sivas’a çekilen Gümüştekin 1104 yılında ölmüştür.<ref>Sıbt, s.139a</ref><ref>İbnİbnü'l ul-Kalanisi, s.143</ref><ref>Urfalı Mathieu, s.261</ref><ref>Ceren Ünal, [http://dergipark.gov.tr/download/article-file/58802 “Danişmendoğlu Melik Şemseddin İsmail Döneminde Basılmış Bir Bakır Sikke] sh.: 508</ref> Gümüştekin’le yaptığı muharebeden sonra aynı yıl Maraş’ı ele geçirmiştir.
Gümüştekin’in ölümünü ve ardından yaşanan taht kavgalarını değerlendirerek Malatya’yı kuşatmıştır. Kent, 1105 yılı 28 Haziran – 2 Eylül arasında kuşatma altında mücadele eden Gümüştekin’in oğlu Yağı-sıyan, daha fazla direnilemeyeceğini anlayarak şehri teslim etmiştir.<ref>Süryani Mihael, s.192</ref><ref>Ebu'l Ferec, s.239</ref>
 
Kılıç Arslan'ın şarkta yayılma siyasetini başlatmasıyla beraber Büyük Selçuklular ile Anadolu Selçukluları arasındaki ailevi rekabet tekrar alevlenmiştir. Babası Süleyman Şah gibi Kılıç Arslan ve haleflerini şarka çeken başlıca nedenlerden biri Büyük Selçuklular'la olan ailevi rekabettir. Başka bir nedense İslam medeniyeti hudutları içinde gelişen şarkın, Orta Anadolu'ya göre çok ileri bir medeniyete sahip olmasıdır. Bu dönem Doğu Anadolu'da, Büyük Selçuklular'a bağlı beyler hüküm sürmekteydi. [[Diyarbakır]]'da Yınal oğlu İbrahim, [[Siirt]]'te Kızıl Arslan, [[Erzen]]'de Alp-tekin, [[Hani]]'de Şahruh, Ahlat'ta Sökmen (Kutbi), [[Harput]]'ta Çubuk oğlu Mehmed ve [[Meyyafarkin]]'de (günümüzde [[Silvan]]) Ziyaeddin Mehmed hakimdi. Kılıç Arslan buraları almak niyetindeydi ve [[Muhammed Tapar]] ile [[Berkyaruk]] arasındaki taht mücadeleleri kendisine fırsat vermekteydi. Haçlılar karşısında kazandığı savaşlar ve Malatya'nın ele geçirilmesi Kılıç Arslan'ın bölgedeki itibarını yükseltmişti.
 
Nitekim Ziyaeddin Mehmed, Sultan'ı Meyyafarkin'e davet etmiş ve Kılıç Arslan onu vezir yaparak Elbistan'ı kendisine ikta etmiştir. Yine aynı yılda, 1105 yılında diğer Doğu Anadolu beylikleri de Kılıç Arslan'a bağlılıklarını bildirmişlerdir. Daha sonra Kılıç Arslan; babasının kölesi ve kendisinin atabeyi Humar-taş'ı (Sıbt, 144a) Meyyafarkin'e vali yapmıştır.<ref>İbn ul-Azrak, 166a</ref><ref>Sıbt, 144a</ref><ref>Süryani Mihael, s.193</ref><ref>İbn ül-Esir, X, s.135</ref> Bütün Doğu Anadolu halkı, Haçlılar'a karşı Sultan Kılıç Arslan'ın idaresine girmekten memnun olmuştur. Doğu Anadolu'da sadece Erzurum'a hakim [[Saltuklu Beyliği|Saltuklu]] ve Ahlat'a hakim [[Sökmenliler Beyliği|Sökmenli]] beyleri Büyük Selçuklular'a bağlılığı devam etmişlerdir. [[Silvan|Meyyâfârikîn]] beyi tarafından şehir kendisine teslim edildi. Bölgede etkin beylerin büyük kısmı kendisine itaatlerini bildirdiler. Daha sonra Kılıç Arslan, topladığı Doğu Anadolu emirleriyle beraber Urfa kontu [[Baudoin]]'e karşı harekete geçmiştir. Çünkü Baudouin civar bölgelere ve Mardin Artuklu beyi Uluğ-salar'ın memleketine akın yaparak birçok ganimet elde etmişti. Kılıç Arslan 1106 yılında Urfa'yı kuşattı; ancak şehrin sağlam surlarını aşamadı. Bu sırada Musul Valisi [[Çökürmüş]]'ün [[Harran]]'daki adamları şehri teslim etmek üzere kendisini çağırmasıyla kuşatmayı kaldırdı ve [[Harran]]'a giderek şehri teslim aldı. Fakat hastalanan Kılıç Arslan, Malatya'ya dönünce Urfa kuşatması kalmış ve Anadolu Selçukluları'nın şarkta genişleme siyaseti bir müddet ileri gidememiştir.<ref>Urfalı Mathieu,s.253, 263</ref><ref>İbnİbnü'l ul-Kalanisi, s.150</ref><ref>İbn ul-Esir, X, s.145</ref><ref>'Azimi, s.376</ref>
 
Kılıç Arslan'ın Güneydoğu Anadolu'daki faaliyetleri [[Büyük Selçuklu Sultanı]] [[Muhammed Tapar]]'ın dikkatini çekti ve [[Musul]] valisi olan Çökürmüş'ün yerine Emir [[Çavlı]]'yı görevlendirdi. Çökürmüş Bey, Emir Çavlı tarafından yenilgiye uğratılmasına rağmen şehir halkı [[Musul]]'u vermediği gibi Kılıç Arslan'a haber gönderip şehri teslim almasını istediler. Şehir ileri gelenleri yapılan anlaşma uyarınca Kılıç Arslan 22 Mart [[1107]]'de [[Musul]]'a girdi. Burada ilk iş olarak [[Muhammed Tapar]] adına okutulan hutbeyi kendi adına çevirerek [[Büyük Selçuklu Devleti|Büyük Selçuklu Sultanlığı]]'na adaylığını gösterdi.<ref name= "1.Kılıç Arslan" />
128. satır:
Kılıç Arslan rakibine nazaran daha az bir kuvvete sahipti ve Bizanslılar'la beraber olan askerleri kendisine henüz iltihak etmiş değildi. Buna rağmen yaz mevsiminin sıcağında, 13 Temmuz 1107 tarihinde Kılıç Arslan başlarda üstünlüğe elinde tutuyordu. Fakat Kılıç Arslan'a bağlılıklarını bildiren Doğu Anadolu beyleri şimdi eskiden bağlı oldukları Büyük Selçuklu sultanı Muhammed Tapar'ın kumandanı Çavlı'nın askerlerinin sayıca çok olmasından da endişeye kapılarak taraf değiştirdiler ve Sultan'ın bozguna uğramasına sebep olmuşlardır. Bu tehlikeli duruma rağmen Kılıç Arslan atılganlık göstermiş ve bizzat Çavlı'nın üzerine atlayarak onun savaş gömleğini (Kezagand) kesmiştir. Buna rağmen muharebenin sonucu değişmemiş ve Kılıç Arslan çekilmeye karar vermiştir. Bu çekilme sırasında atıyla Habur Çayı'nı geçmek isterken, 14 Haziran 1107 günü kendisinin ve atının zırhlarının ağırlığı sebebiyle boğularak ölmüştür. Birkaç gün sonra kıyıya vuran cesedi; civardaki Şemsaniyye köyüne ve oradan tabuta konarak Meyyafarkin'e (Silvan) götürülerek defnedilmiştir. Meyyafarkin valisi bulunan atabeyi Kılıç Arslan'a bir türbe yaptırmış ve bu türbe "Kubbet us-Sultan" adını almıştır. Daha sonra bu türbeye birçok Türk büyüğü ve bizzat Kılıç Arslan'ın kızı Sa'ide Hatun 1130 yılında defnedilmiş, buraya bir zaviye yapılmıştır. İlerleyen zamanlarda büyüyen bu yere Sultan mahallesi denmiştir.<ref name= "1.Kılıç Arslan" />
 
Emir Çavlı, kazandığı bu zaferden sonra Musul üzerine yürümüş ve mukavemet edemiyeceğini anlayan Bozmış Bey, şehri teslim ederek Kılıç Arslan'ın zevcesi ve küçük oğlu Tuğrul-Arslan'ı Malatya'ya götürmüştür. Kılıç Arslan'ın diğer oğlu Mesud (Şahin Şah) ise Çavlı tarafından yakalanıp Sultan Muhammed Tapar'a göndermiştir.<ref>İbn ul-Azrak, 166a-167</ref><ref>İbnİbnü'l ul-Kalanisi, s.156-158</ref><ref>İbn ul-Esir, X, s.148-151</ref><ref>Sıbt, 144a, 150a-151a</ref><ref>Urfalı Mathieu, s.263-264</ref><ref>Süryani Mihael, s.162-193</ref><ref>Ebu'l Ferec, s.240-241</ref> Ahlat beyi Sökmen; 1109 Mayıs ayı esnasında, şiddetli bir kış içinde süren yedi aylık bir kuşatma sonucu Kılıç Arslan'ın atabeyi Humar-taş'ın elindeki Meyyafarkin'i almış ve onun me'un, a'şar, kist, darbhane, ihtisab ve emlak vergilerini kaldırmıştır.<ref>İbn ul-Azrak, 166b</ref>
Kılıç Arslan; babası Süleyman Şah gibi Büyük Selçuklular'a karşı hakimiyet mücadelesine ve rekabete girişmiş, bu yolda iddialı bir şekilde ilerleyerek Musul'u topraklarına katmış ama daha fazla ilerleyemerek mağlup olmuş ve [[Habur Çayı]]'nı geçerken boğularak hayatını kaybetmiştir. Anadolu Selçukluları'nın mağlup olduğu ve Kılıç Arslan'ın, Habur Çayı'nda boğularak vefat ettiği savaştan sonra Büyük Selçuklu ülkesinde, Emir Çavlı'nın yine mağlup olduğu ve Kılıç Arslan'ın Bağdat şehrini işgal ettiği şeklinde bazı dedikodular yayılmış ve bunun üzerine endişelenen dönemin Büyük Selçuklu sultanı [[Muhammed Tapar]]; [[Haşhaşiler]]'e karşı ilan ettiği cihad hareketini durdurmuş ama Kılıç Arslan'ın zafer kazandığı şeklindeki haberlerin asılsızlığını öğrenince cihada devam etmiştir.<ref>İbn ul-Esir, X, s.151</ref><ref>Prof. Dr. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.139</ref><ref>Prof. Dr. Osman Turan, Selçuklular Tarihi, s.228</ref>