I. İsmail: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Gerekçe: + kaynak gerektiren bilgi eklentisi
düzeltme AWB ile
35. satır:
 
=== Akkoyunlu dönemi ===
[[Dosya:Shah Ismail Hatayi.jpg|thumb|160px|rightsağ|Şah İsmail (Hatayi)]]
Akkoyunlu tahtına geçen Rüstem Bey kardeşi Baysungur ile yaşanan saltanat mücadelesinde Haydar'ın oğullarından yararlanmak için İsmail ve kardeşlerini hapisten çıkarıp serbest bıraktı. Nerede ise 4,5 sene (1489-1493)<ref>Roger, M.Savory, “İsma'il I”, The Encyclopaedia Of Islam, Netherland 1978, IV, s. 186</ref> hapiste kalmış İsmail kardeşleri ve annesi ile [[Tebriz]]'e geldiklerinde Rüstem tarafından çok saygılı bir şekilde karşılandılar. Fakat savaş sırasında İsmail'in büyük kardeşi Sultan Ali'nin ve [[Kızılbaşlar]]'ın cesurca çarpıştıklarını görünce korkuya kapılır, kendisini ve neslini ortaya çıkacak tehlikelerden korumak için Şeyh Cüneyd neslini ortadan kaldırmaya karar verir.<ref>[http://books.google.com.au/books?id=wiAZyeSKKWwC&pg=PA240&dq=safavi+junayd&lr=&as_brr=3#v=onepage&q=safavi%20junayd&f=false A History of Persia, By Percy Molesworth Sykes, pg.241]</ref> Önce [[Erdebil]]'e gitmelerine izin verilmiş kardeşlerin orada güçlenmesinden endişe eden Rüstem Bey onları tekrar [[Tebriz]]'e getirdi. Burada müritlerinin birinden Rüstem'in onu öldüreceğini duyan Sultan Ali kardeşleri ile birlikte Erdebil'e yola çıktı, onların gitmesini öğrenen Rüstem Bey arkalarından ordu yolladı, [[Erdebil]] yakınlarında Şam Esbi çevresindeki çatışmada Sultan Ali'yi öldürüldü. Ölümünden önce Şeyh Sultan Ali İsmail'i varisi ilan eder. [[Kızılbaşlar]], İsmail'in arandığını öğrenince onu bir süre [[Erdebil]]'de daha sonra da [[Reşt]]'te gizlenmesini sağlarlar. Daha sonra iki kardeş Şii olan [[Lahican]] Valisi Karkiya Mirza Ali'nin davetini kabul edip [[Lahican]]’a gittiler. Onların Lahican’da olduğuna emin olan Rüstem 300 kişilik askeri güç yolladı, fakat Karkiya her iki kardeşi bir sepete koyarak onları ağaçtan sallayarak kardeşlerin Lahican topraklarında olmadığına yemin etmesi üzerine onlar [[Tebriz]]’e geri döndüler.<ref>Yusufcemali, Teşkîl-i Devlet-i Safevî ve Ta’mîm-i Mezheb-i Şiî Devazdeh Emâmi Be Unvan-i Tenha Mezheb-i Resmî, s. 117</ref> Birkaç ay sonra büyük kardeş İbrahim, annesinden uzak kalmaya dayanamadı ve [[Erdebil]]’e yola düştü.<ref>Torkeman, Tarih- i Âlem Ârâ-i Abbasî, Kitap I, s. 25</ref> Onun sonraki hayatı hakkında bilgi yoktur.
 
İsmail, [[Lahican]]’da Şii alimlerinden Mevlâna Şemseddin Lahicî’den [[Arapça]], [[Farsça]], [[Kur’an]], [[tefsir]] ve [[Şiî mezhebi]]nin prensiplerini ve [[Kızılbaş]] reislerden harp tekniklerini öğrendi.<ref name="TDV">TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 38, sayfa: 253</ref> Onun [[Lahican]]’da savaş eğitimi alıp almadığı konusunda pek bilgi yoktur.<ref>Yusufcemali, Teşkil-i Devlet-i Safevî ve Temim-i Mezheb-i Şiî Devazdeh Emami Be Unvan-i Tenha Mezheb-i Resmî, s. 118.</ref> Harekete geçmeye karar veren İsmail 1499 yılının [[Ağustos]] ayında yalnızca 7 sufi ile [[Lahican]]’ı terk etti. [[Erdebil]]'e vararak annesi ile görüştü, ecdatlarının mezarlarını ziyaret etti,<ref>Menuçehr Parsadust, Şah İsmail-i Evvel, Şirket-i Sehâmî-i İntişar, Tahran 1387. s.253</ref> fakat Erdebil hâkimi Câkirlü Ali Bey’in baskısı ile Erdebil’i terk etmek zorunda kaldı.
[[Dosya:The Battle between Shah Ismail and Shaybani Khan.jpg|thumb|rightsağ|160px|[[Ebu'l Hayır]] ([[Şeybani Hanlığı]])'na karşı zaferi]]
 
=== Şeyhlikten Şahlığa ===
52. satır:
== İran'ı Şiileştirmesi ==
{{anamadde|Safevîlerin İran'ı Şiileştirmesi}}
Şah İsmail, 1501 yılında [[Tebriz]]'de tahta oturduktan sonra [[İsnâaşeriyye|Şiiliği]] resmî mezhep ilan etmek için Kızılbaş emirleri ile istişare etti. Emirler [[Tebriz]] halkının dörtte üçünün Sünni olduğunu, başlarında bir Şii hükümdar istemeyeceklerini ve buna karşı çıkacaklarını ifade ettiler. Şah İsmail ise, "''Kimseden korkmuyorum. Allah ve [[On İki İmam]] benimledir. Eğer bir söz söylenirse kılıcımı çeker ve kimseyi sağ bırakmam.''"<ref>Cihangüşa-yı Hakan, s. 147</ref> dedi. Ertesi gün Tebriz Cuma Camii'nde Şii alim Mevlana Ahmed Erdebilî On İki İmam adına hutbe irad etti. Camide neredeyse her iki kişinin arasında silahlı bir Kızılbaş bulunuyordu. Şah İsmail, hutbenin okunduğu minberin yanındaydı. Cami ahalisinin yarısı bu durumdan memnuniyet duyarken diğer yarısı homurdanmaya başlayınca Kızılbaşlar kılıçları ile onları susturdular.<ref>Alem-ârâ-yı Şah İsmail, s. 60-61</ref> Hutbe bittikten sonra [[Ebubekir]], [[Ömer]] ve [[Osman]]'a lanet okundu ve artık her yerde ilk üç halifeye lanet okunması gerektiği ve okumayanların katledilmesi emredildi.<ref name=":0" /><ref name=":1" /><ref name=":2" /> Ayrıca ezana "''Muhammed ve Ali hayrü'l-beşer''", "''Eşhedü enne Aliyye veliyullah''" ve "''Hayyi alâ hayrü'l-amel''" ifadeleri eklendi.<ref name="Ahsenü’t-Tevârih, s. 114">Ahsenü’t-Tevârih, s. 114</ref>
 
== Şah İsmail döneminde Safevi-Osmanlı ilişkileri ==
58. satır:
 
== Katliam yaptığı iddiaları ==
[[Tebriz]]'i aldıktan sonra [[Akkoyunlu]] hanedanına mensup kişiler ile babası [[Şeyh Haydar]]'a karşı savaşanların mezarları açılıp kemikleri yakıldı. [[Akkoyunlu Elvend Mirza]]'nın askerlerinden 800'den fazlası kılıçtan geçirildi. Babası [[Şeyh Haydar]]'ın başının köpeklere atılmasının intikamını bütün sokak köpeklerini öldürerek aldı.<ref>Giovvanni Maria Agiolello, Vincenzo D'Alessandri, Seyyahların Gözüyle Sultanlar ve Savaşlar, sayfa:185</ref> İlk üç halifeye lanet okumayanların katledilmesi,<ref name=":0">Hülasatu’t-Tevârih, s. 72-74</ref><ref name=":1">Ahsenü’t-Tevârih, s. 85-86</ref><ref name="Cevâhirü’l-Ahbâr, s. 119:2">Cevâhirü’lLubbü’t-AhbârTevârih, s. 119394</ref><ref name=":2Cevâhirü’l-Ahbâr, s. 119">Lubbü’tCevâhirü’l-TevârihAhbâr, s. 394119</ref><ref>Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 16-17</ref><ref>Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 40-41</ref><ref>Zeyl-i Habibü’s-Siyer, s. 65</ref><ref>Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 47</ref> [[Safeviler]]e ve [[Şiiler]]e sevgi duyan kişilere zulmeden [[Sünniler]]in intikam ateşinde yakılmaları emredildi.<ref name="Zeyl-i Habibü’s-Siyer, s. 66">Zeyl-i Habibü’s-Siyer, s. 66</ref> [[Tebriz]] ele geçirildikten sonra [[Azerbaycan]]'da pek çok kişi katledildi.<ref name="Zeyl-i Habibü’s-Siyer, s. 66"/><ref>Ravzatü’s-Safeviyye, s. 154</ref><br />
 
[[Asta]] kalesi bir ay direndikten sonra aman dileyerek kaleyi teslim ettiler ancak kale halkına ve [[Türkmenler]]e katliam yapıldı ve kimi rivayetlere göre 30.000<ref name="Tarih-i Elfî, s. 322">Tarih-i Elfî, s. 322</ref><ref>Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. s. 24-27</ref> kimi rivayetlere göre 10.000<ref>Ahsenü’-Tevârih, s. 101, 108-109</ref> kişi katledildi. [[Türkmenler]]in lideri kazığa geçirtilip yakıldı.<ref name="Cevâhirü’l-Ahbâr, s. 119"/><ref name="Tarih-i Elfî, s. 322"/><ref>Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 49-51</ref><ref>Hülasatu’t-Tevârih, c. I, s. 83</ref><ref>Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 42</ref><ref>Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 24-27</ref>
[[Yezd]] ele geçirildikten sonra şehirde katliam yapılarak en az 7000 kişi öldürüldü.<ref>Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 32</ref> [[Ebruh]] hakimi, [[Osmanlı İmparatorluğu|Osmanlı]] elçisinin gözü önünde<ref name="Habibü's-Siyer, c. IV, S. 480">Habibü's-Siyer, c. IV, S. 480</ref> kadın, erkek akrabalarıyla beraber ateşte yakıldı.<ref>Lubbü’t-Tevârih, s. 400</ref><ref>Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 43, 44</ref><ref>Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 51</ref><ref>Cevâhirü’l-Ahbâr, s. 122-123</ref> [[Kızılbaşlar]], [[Tabes]]'i ele geçirdikten sonra 7.000<ref name="Ahsenü’t-Tevârih, s. 114"/><ref name="Habibü's-Siyer, c. IV, S. 480"/><ref>Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 31</ref><ref>Cevâhirü’l-Ahbâr, s. 123</ref><ref>Ahsenü’t-Tevârih, s. 114</ref><ref>Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 52</ref><ref name="Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 44">Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 44</ref> veya 1.000<ref name="Lubbü’t-Tevârih, s. 401">Lubbü’t-Tevârih, s. 401</ref> kişi katledildi.
 
Babası [[Şeyh Haydar]]'la savaşanlar soruşturuldu ve bunun neticesinde pek çok [[Türkmen]] kabilesine mensup kişi öldürüldü.<ref name="Tekmiletü’l-Ahbâr, s. 44"/><ref name="Lubbü’t-Tevârih, s. 401"/><ref>Alem-ârâ-yı Abbasî, c. I, s. 53</ref><ref>Hülasatu’t-Tevârih, c. I, s. 87</ref> [[Bağdat]]'a girince çoluk çocuk ayırt etmeden<ref>Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 35</ref> pek çok Türkmen katledildi.<ref>Ahsenü’-Tevârih, s. 136-137</ref> [[Ebu Hanife]]'nin türbesini yıkıp mezarını açıp kemiklerini yaktılar.<ref>Tarih-i İlçi-yi Nizamşah, s. 37</ref><br />
68. satır:
 
== Şairliği ==
[[Dosya:Hatayi yazma.jpg|thumb|rightsağ|İsmail'in Divan'ının Milli Şura Meclisi Kütüphanesi'nde (İran) bulunan bir yazma nüshasından iki sayfa]]Şah İsmail, [[Hatai]] mahlasıyla şiirler yazdı. Sanatçı kişiliği çok zor koşullar altında geçen çocukluğu sırasında oluştu. Aruz ve heceyle yazdığı şiirler Azerbaycan edebiyatının Nesimi ve Fuzuli arasındaki döneminin en güçlü temsilcisi olduğunu kanıtlar. Özellikle heceyle yazdığı şiirler Anadolu'da gelişen tekke edebiyatını büyük ölçüde etkiler. Alevi-Bektaşi edebiyatının en güzel örneklerini sunar. "[[Hatai]]" takma adı ile [[Azerbaycan Türkçesi]]nde şiirler de yazmıştır.
 
Şiirlerinde dini ve siyasi motifler de vardır:
"https://tr.wikipedia.org/wiki/I._İsmail" sayfasından alınmıştır