Orta Çağ'da Avrupa mutfağı: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
YBot (mesaj | katkılar)
k vb. gibi → gibi
düzeltme AWB ile
1. satır:
{{Seçkin madde}}
[[Dosya:Tacuinum Sanitatis-threshing.jpg|thumb|rightsağ|250px|Harman döven köylüler. ''[[Takvim es-sıhha]]'''dan, 15'nci yüzyıl.]]
''' Orta Çağ mutfağı''', [[5. yüzyıl]]dan [[16. yüzyıl]]a kadar [[Avrupa]] kültürlerinin [[besin]]lerine, yeme alışkanlıklarına ve yemek pişirme yöntemlerine verilen genel addır. Bu dönem boyunca beslenme düzeni ve pişirme yöntemleri Avrupa genelinde değişimlere uğramış ve tüm bu değişiklikler Avrupa'nın modern [[mutfak]] kültürünün temelini oluşturmuştur.
 
11. satır:
== Öğünler ==
 
[[Dosya:Les Très Riches Heures du duc de Berry Janvier.jpg|thumb|200px|rightsağ|Berry Dükü John büyük bir yemekte. Dük, bir [[kardinal]]le birlikte büyük masada sunak örtüsü altında oturuyor. [[Şömine]]nin önünde duran masanın çevresinde pek çok hizmetli var. Masanın üstünde, Dük'ün solunda, gemi biçiminde bir tuz kabı durmakta. Très Riches Heures du Duc de Berry adlı kitaptan. Tarih, [[1410]]'lar.]]
 
[[Orta Çağ]]'da gün ortasında öğle yemeği ve ilerleyen saatlerde daha hafif bir akşam yemeği olmak üzere günde genellikle iki öğün yemek yenirdi. Gelenek ve görenekler akşam yemeğinin çok erken yenmesini hoş karşılamazdı, bu nedenle [[din adamları]] ve seçkinler sınıfı bunu yapmaktan özellikle kaçınırdı. Çalışan erkekler [[kahvaltı]] yaparlardı, küçük çocukların, kadınların, yaşlıların ve hastaların da kahvaltı etmesi hoşgörülürdü. Zira kilise oburluğa ve diğer bedensel zaaflara karşı pek çok vaaz vermekteydi. Buna karşılık, çok para harcanan [[ziyafet]]ler, alkollü içeceklerin makul ölçüde tüketildiği geç saatlere dek süren akşam yemekleri olan ''reresoper''ler ([[Oksitanca]]: ''rèire-sopar'') ahlaki yönden yadırganmazdı. Fazla [[alkol]] tüketiminin kilise tarafından yasaklanmış olmasının nedeni, verdiği sarhoşluğun kişiyi kumara, kötü dil kullanmaya ve iffetsiz davranışlara sürüklemesidir. Kilise tarafından pek hoş karşılanmamış olmakla birlikte küçük ara öğünler ve atıştırmalar sık sık yapılırdı ve çalışan erkekler iş saatlerinde ''nuncheon'' adı verilen birkaç lokmalık yiyecekleri yemek üzere işverenlerinden izinli olurlardı.<ref name="H 2">Henisch 2: ''Mealtimes''</ref>
21. satır:
Varlıklı kişiler için pek çok şey daha farklıydı. Konuklara, temizliği vurgulamak amacıyla başlamadan önce ve yemek aralarında ellerini yıkayabilsinler diye kâseler ve keten havlular verilirdi. Toplumsal görenekler, kadınların görkemli bir yemekteyken daha kibar, temiz ve tertipli olmasına yönelik kurallar içerdiğinden bu işlemler kadınlar için çok daha güç oluyordu. Bu nedenle ev sahibinin karısı genelde kendi arkadaş çevresiyle önce ayrı yemek yer, daha sonra ortama katılır ve konuklarla yemek yerdi. İyi bir akşam yemeği genelde erkekler arasında düzenlenir, en muteber konuk dışında eşlerini ya da nedimelerini yemeğe getirene pek sık rastlanmazdı. Toplumdaki sınıflar arası ayrılıklar bu görgü kuralları ile daha da pekişmişti. Geleneklere göre düşük sınıftakiler seçkinlere, gençler ise büyüklerine yardım etmeli, erkekler kadınların giysilerini kirletme riskinden kaçınmalı ve kadınlar da kendilerine yakışacak biçimde yemek yemeliydi. İçki kadehlerini paylaşmak en cömertçe hazırlanmış davetlerde bile, kürsüde oturanlar dışında herkes için yaygın bir davranıştı. Ekmek bölmek ve akşam yemeğindeki arkadaşlarına et kesmek ev sahibi erkeğin göreviydi.<ref name="s64">Adamson, pp. 161–164.</ref>
 
[[Dosya:Spätgotische Keramik Burg Vianden.JPG|thumb|180px|leftsol|O döneme ait perdahlanmış seramikten yapılma sofra gereçleri]]
 
Yiyecekler çoğunlukla [[tabak]]ta, bazen de [[güveç]] içinde servis edilirdi. Konuklar kendi haklarını [[kaşık]] yardımıyla ya da elleriyle önlerinde bulunan ve tahta ya da kalaydan yapılmış tabaklara alırlardı. Sofrada [[bıçak]] kullanılır ancak konukların kendi bıçaklarını kendilerinin getirmesi beklenirdi. Yalnızca çok seçkin konuklara evden bıçak çıkartılırdı. Bıçaklar iyi tanıdığı olması ya da çok seçkin bir konuk olmaması şartıyla diğer konuklardan en azından biriyle ortaklaşa kullanılırdı. [[Çatal]] ise [[Avrupa]]'da [[15. yüzyıl]]a kadar yaygın değildi ve en çok [[İtalya]]'da kullanılırdı. İtalya'da da [[14. yüzyıl]]da tüm sosyal sınıflar arasında yaygınlaşana kadar pek kullanılmamıştı. Yemek kültüründeki bu alışkanlıkların, [[11. yüzyıl]]da [[Bizans İmparatorluğu|Bizans]] Prensesi [[Theodora Anna Dukena Selvo|Theodora Dukena]]'nın sofra âdâbının etkisiyle değiştiği söylenebilir. [[Ostia]] [[Dük]]ü'nün eşi olan prensesin, ülkesinden getirdiği refakatçilerin yemeğini önce hadımağalarına kestirmesi ve prensesin lokmalarını [[altın]]dan yapılmış bir çatalla yemesi için çalışmaları İtalyalı ev sahiplerini çok şaşırtmış ve daha sonra Ostia piskoposu çok yabancı olduğu bu kuralları kibirlilik olarak değerlendirmiştir.<ref>Henisch, pp. 185–186.</ref>
27. satır:
== Yemek pişirme yöntemleri ==
 
[[Dosya:Chaucer cook.jpg|thumb|150px|rightsağ|[[Geoffrey Chaucer]]'ın ''Canterbury Hikâyeleri'' adlı kitabının bir baskısında bulunan aşçı betimlemesi. Aşçının sol elinde tuttuğu kanca benzeri araç, Orta Çağ aşçılarının en çok başvurduğu mutfak eşyalarından biridir.]]
 
[[Avrupa]]'da tüm pişirme yöntemleri [[ateş]]in kullanılmaya başlanması ile gelişti. Sobalar, [[18. yüzyıl]]a dek kullanımda değildi ve bir aşçının yemeği açık ateş üzerinde pişirmeyi bilmesi gerekiyordu. Ocak ve şömineler ise pahalı olması nedeniyle sadece büyük malikânelerde ve fırınlarda bulunurdu. Orta Çağ toplumlarında ocağın bir komşu ile paylaşılması yaygın bir davranıştı. Bunun yanında taşınabilir ocaklar da vardı. Bunlar yiyeceklerle doldurulur ve daha sonra kömür ile yakılırdı. Bu ocakların tekerlek üzerinde hareket eden daha büyük türleri de bulunurdu ve caddelerde hamur işi yiyecekleri satmak için gezdirilerek kullanılırdı. Ancak pek çok ailede yemek sadece yalın toprak kaplarda pişirilirdi. Ateşten yararlanmanın en etkili ve kolay yolu olan bu kaplar sayesinde yemeklerin suları da ziyan olmaz, [[çorba]] olarak içilirdi.<ref name="A ch 2">Adamson, 2: ''Food Preparation''</ref> Ayrıca bu döneme ilişkin pek çok kanıt, pişirilen yemeklerde [[yağ]] oranının çok yüksek olduğunu göstermektedir. Ancak yorucu çalışma şartları ve şişmanlığın daha çok kabul görmesi nedeniyle bu önemsenmemiştir. Bu dönemde sadece yoksul kişiler, hastalar ve kendini çok yememeye alıştırmış dindar kişiler zayıf olmuştur.<ref>Dembinska, p. 143.</ref>
35. satır:
=== Orta Çağ mutfakları ===
 
[[Dosya:Hieronymus Bosch 094.jpg|thumb|300px|leftsol|[[Hieronymus Bosch]]'un bir resminde [[oda]]nın ortasında hem [[ısı]] veren hem de yemek pişirilen [[ateş]]]]
 
Pek çok evde yemekler, ısıdan olabildiğince çok yararlanabilmek amacıyla ana yaşam alanının ortasında, açık bir ocakta pişirilirdi. Mutfaklar yemek odalarıya birlikte tasarlanırken, [[Orta Çağ]]'da en zengin kişilerin evlerinde bile ocaklar böyle kullanılırdı. Avrupa'da ayrı bir oda olarak [[Mutfak (oda)|mutfağın]] gelişmesi Orta Çağ'ın sonlarına doğru oldu. Bunu etkileyen ilk adım, ocakların odanın ortasından duvarlara taşınması oldu. Bunun sonucunda ocakların olduğu bu bölge duvarlar ile ayrı bir oda ya da bir kanat hâline getirildi. Böylece mutfaktaki koku, duman ve koşuşturmanın konuklarca görülmesinin önüne geçiliyor ve [[yangın]] riski de azaltılıyordu.
41. satır:
[[Tava]], [[tencere]], [[çaydanlık]] gibi günümüzün mutfak kültüründe de hâlâ kullanılan pek çok mutfak gereci, yoksullar için aşırı pahalı olsalar da o dönemde kullanılmaya başlanmıştır. Açık ateş üzerinde pişirme yaparken, küçük boyutlu bıldırcın etlerinden, bir bütün sığıra kadar pek çok şey için yararlanılabilecek, ayrı büyüklüklerde şişler kullanılmıştır. Tencere ve kazanların yanmasını ya da taşmasını önlemek için ise bir kanca ve kalın bir ip yardımıyla tavana asılarak hazırlanan, ayarlanabilir basit vinç sistemleri kullanılmıştır. Çoğu zaman tencere, tava ve kazanlar ya doğrudan ateşe koyulmuş ya da demir üçayaklar üzerinde korların üzerine bırakılmıştır. Aşçıların işini kolaylaştırmak için çeşit çeşit [[bıçak]]lar, [[kepçe]]ler, karıştırma kaşıkları ve [[rende]]ler yapılmıştır. Orta Çağ yemeklerinde kullanılan malzemelerin çok iyi dövülmüş, süzülmüş, dilimlenmiş ve çeşnilendirilmiş olması makbul olduğundan, varlıklıların mutfaklarında [[havan]] ve [[kevgir]]ler de en çok kullanılan gereçlerden olmuştur. Bunun nedeni, dönemin doktorlarının yemek ne kadar iyi kıvamlı olursa, vücudun besini o kadar hızlı sindirebileceğine ilişkin bir inancı olmasına dayanmaktadır. Aşçıların kullandığı bir başka yöntem de av hayvanının derisini yüzerek eti parçalamak, çeşitli [[baharat]]lar ve diğer [[sos]]larla tatlandırdıktan sonra yeniden kendi derisinin içine sokmak ya da bu deriyi bambaşka bir biçimde (bazen başka bir hayvan görünümünde) dikmek olurdu.<ref name="A ch 2"/>
 
[[Dosya:Decameron 1432-cooking on spit.jpg|thumb|200px|rightsağ|Ocakta çevrilen bir hayvan. Etten damlayan yağlar, daha sonra [[sos]] yapımında ve etin yağlanması işlemlerinde kullanılmak üzere alttaki tepside toplanıyor. [[Giovanni Boccacio]]'nun [[Decameron]]'undan, 1432]]
 
Soylu ailelerin ve kraliyetin mutfaklarında, [[kiler]] sorumluları, fırıncılar, kâğıt helvacılar, sosçular, kasaplar, et kesicileri, komiler, süt ve süt işlerinden sorumlu kadınlan, kâhyalar ve birçok bulaşıkçıdan oluşan yüzlerce personel çalışırdı. Normal mutfaklarda yemek pişirmek için çevredeki [[orman]]lardan toplanan odunlar yeterli olsa da, büyük mutfaklarda her gün birkaç yüz kişi için en az iki öğün yemek çıkarmak zorunda kalındığı için daha fazlasına ihtiyaç olurdu. Bu konuyla ilgili olarak [[Savoya|Savoya Dükü]] [[VIII. Amadeus]]'un başaşçısı Chiquart [[15. yüzyıl]]da yazmış olduğu ''Du fait de cuisine'' ([[Türkçe]]: ''Mutfaklar üzerine'') adlı kitabında bir başaşçının en azından 1000 kağnı yükü kuru, iyi yanan oduna ve büyükçe bir ambar dolusu kömüre sahip olması gerektiğini söylemiştir.<ref>Scully, p. 96.</ref>
53. satır:
== Tahıllar ==
 
[[Dosya:Baker punishment.jpg|thumb|leftsol|200px|Bir müşterisini kandırmaya çalışırken yakalanan fırıncı, satmaya çalıştığı ekmek boynuna asılmış bir biçimde atlı kızak ile yollarda sürüklenirken.]]
 
Toplumun tüm kesimlerinde yiyeceklerin temelini [[tahıl]]lar ve bunlardan yapılan yemekler oluşturuyordu. Bu genellikle [[ekmek]] ya da daha az yaygın olarak [[yulaf lapası]], [[makarna]], un çorbası da olabiliyordu. Bu dönemde Avrupa genelinde tahmin edilen ekmek tüketimi bir günde kişi başına 1 - 1.5 kilogram kadardır. Tüketilen en yaygın tahıllar [[çavdar]], [[arpa]], [[kara buğday]], [[darı]] ve [[yulaf]]tır. [[Pirinç]] ise Orta Çağ boyunca çok pahalı bir tüketim maddesi olarak kalmış, yalnızca Orta Çağ'ın sonlarına doğru [[İtalya]]'nın kuzey bölgelerinde kısıtlı bir biçimde yetiştirilebilmiştir. Buğday tüm Avrupa'da oldukça yaygın olarak kullanılmış, diğer tüm tahıllar arasında en besleyicisi olarak kabul edilmiştir. Ancak diğer tahıllara göre daha saygın bir yeri olduğu için fiyatı da daima yüksek olmuştur. Bugün Avrupa'da en çok kullanılan [[Un (tahıl)|un]] türü olan elenmiş beyaz un, o dönemde yalnızca soylu kişilerin sofrasında bulunmuş, yoksullar, kepek oranı daha yüksek, esmer ekmekler yemişlerdir. Hasat mevsimi sonunda tahıllar az ise ve [[kıtlık]] başlarsa tahıllar; [[kestane]], kurutulmuş tohumlar, [[meşe palamudu]] ve [[eğreltiotu]] gibi besin değeri olan ya da olmayan pek çok sebze türü ile tamamlanabilirdi.
59. satır:
Orta Çağ yemeklerinin en yaygın ögelerinden biri de yemeklerin sularıdır. Gerek büyük [[ziyafet]]lerde, gerekse küçük atıştırmalarda, lokmalar hâlindeki ekmek; [[şarap]], et suyu, çorba ya da sos gibi besinlere bandırılıp ıstlatılarak yenirdi. En yaygın yemekler, ezilerek su ya da et suyunda kaynatılmış, baharatlarla servis edilen lapalardı. Tahılların tüm türleri ile yemekler yapılırdı. Su yerine süt ya da [[badem sütü]] ile hazırlanıp şekerle tatlandırılarak tatlı olarak da yenilebilirdi. [[Et]], [[yumurta]], [[sebze]] ve [[meyve]] kullanılarak yapılan hamur işi yiyecekler <ref>Bu dönemdeki hamur işi yiyeceklerin alt kısmında yenmeyen bir kabuk olurdu. Bugün yapılan türde bütünüyle yenilebilir hamur işlerinin ortaya çıkması [[Avrupa]]'da [[14. yüzyıl]]dan sonra olmuştur.</ref> tüm Avrupa'da yaygındı. Özellikle Orta Çağ'ın sonlarına doğru bu tür tatlılar ile birlikte yenen bisküvi, kurabiye ve gofretler yüksek prestijli olmanın bir göstergesi durumuna geldi. Hem tahıllardan yapılan ekmeklerin kırıntıları, hem de un, çorba ve yahniler için en sık başvurulan koyulaştırıcı maddelerdi. Badem sütü ile karıştırılarak da içilirdi.
 
[[Dosya:Medieval baker.jpg|thumb|300px|rightsağ|Yardımcısı ile birlikte çalışan bir fırıncı, dönemin en yaygın besinlerinden yuvarlak biçimli hamurlar ile ekmek yapıyor.]]
 
Ekmeğin Orta Çağ sofralarında sahip olduğu önem, fırıncıların tüm Avrupa toplumlarında büyük rol oynaması sonucunu doğurmuştur. Şehirlerde ilk örgütlenenler fırıncılar olmuş, yasalarla ekmek fiyatları sabit duruma getirilmiştir. [[1266]] ''Ekmek ve Bira Kanunnamesi'' ile [[İngiltere]]'de bir ekmeğin yapıldığı ana maddenin tane büyüklüğüne göre fiyatı, ağırlığı ve boyutları ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Fırıncıların kâr payları kazanç tablolarında taahhüt edilmiş, ancak daha sonra Hayırsever Fırıncılar Derneği'nin lobi çalışmalarıyla yakacak parasından, ekmeğe eklenen tuza kadar pek çok gerecin fiyatı eklenerek bu pay artırılmıştır. Ekmek bu denli yaygın ve önemli bir besin olduğundan ekmek ve ekmekle ilgili herhangi bir işte dolandırıcılık yapmak ya da birini kandırmaya çalışmak, çok büyük suç olarak algılanırdı. Ekmeğin ağırlığında oynama yapan, kötü malzemeler ile ekmeğin kalitesini düşüren fırıncılar yakalandığında çok ağır cezalara çarptırılırdı. Fırıncılar, dolandırıcı olarak ün salmamak için kimi zaman 12 ekmek fiyatına 13 ekmek verirlerdi.<ref>Scully, pp. 35–38.</ref>
67. satır:
== Meyve ve sebzeler ==
 
[[Dosya:Tacuinum Sanitatis-cabbage harvest.jpg|thumb|rightsağ|200px|[[Lahana]] hasadı. [[Takvim es-sıhha]], [[15. yüzyıl]]]]
 
Tahıllar kadar olmasa da, [[lahana]], [[pancar]], [[soğan]], [[sarımsak]] ve [[havuç]] gibi sebzeler de yaygın biçimde tüketilmiştir. Sebzeler, çalışanlar ve köylü sınıfındakiler tarafından sıklıkla tüketilmiş ama her zaman ete göre daha az prestijli besinler olmuştur. Orta Çağ'ın sonlarına doğru ortaya çıkmaya başlayan, genelde varlıklı ailelere yönelik yazılmış yemek tarifi kitapları da [[meze]] ve [[çorba]] türlerinin dışında sebzeleri çok az kullanmıştır. [[Havuç|Havucun]] bu dönemde iki türlüsü tüketilmiştir; daha tatlı olan kırmızımsı-morumsu tür ve daha az kaliteli yeşil-sarı tür. Bugün dünyada yaygın biçimde kullanılan turuncu havuç türü ise [[17. yüzyıl]]a kadar [[Avrupa]]'da görülmemiştir. [[Nohut]], [[bakla]], [[bezelye]] gibi tanecikli yeşil bitkiler yaygın olarak tüketilmiştir ve et dışında protein gereksinimini sağlayan en önemli besinler olmuşlardır. Bezelyeler dışında bu yiyecekler dönemin beslenme uzmanlarınca gaz yaptığı gerekçesiyle hoş karşılanmamıştır. Toplumda orta sınıfa mensup kişiler için sebzelerin önemi [[16. yüzyıl]]da [[Almanya]]'da basılan, köylülerin günde 3 ila 4 kez lahana turşusu yediğini yazan eserlerde belirtilmiştir.<ref>Lahana ve benzeri yiyeceklerin Almanca konuşan toplumlarda en sık tüketilen yiyeceklerden biri olduğu, Walther Ryff'in [[1546]] tarihli beslenme kitabında ve [[Hieronymus Bock]]'un [[1550]] tarihli ''Deutsche Speißkamer'' adlı kitabında belirtilmiştir. ''Regional Cuisines'' (''bölgesel mutfaklar'') sayfa 136'e bakınız</ref>
93. satır:
== İçecekler ==
 
[[Dosya:Monk sneaking a drink.jpg|thumb|leftsol|200px|[[Şarap]] içen bir [[Katolik]] rahibi.]]
 
Modern çağlarda [[su]]yun yemeklerde içilmesi yaygın bir davranış olarak kabul görse de Orta Çağ'da suyun temizliğine yönelik kaygılar, tıbbi öneriler ve toplum gözündeki alçak değeri nedeniyle yemekler sırasında daha az tüketilmiş, alkollü içecekler her zaman suya tercih edilmiştir. Alkollü içeceklerin daha besleyici ve sindirime daha çok yardımcı olduğuna inanılırdı ve diğer içeceklere göre çürüme-kokma gibi bozulmalara maruz kalma riskini daha az taşıması da çok büyük bir avantaj olarak görülürdü. [[Şarap]], [[Fransa]]'nın büyük bir bölümünde ve batı [[Akdeniz]] başta olmak üzere üzümün yetiştirilebildiği hemen her yerde günlük olarak tüketilirdi. Daha kuzeye çıkıldıkça şarap, burjuva sınıfının ve onu almaya gücü yeten soylu kesimin tercih ettiği bir içecekti. Köylüler ve çalışan kesim arasında çok daha az yaygındı. Kuzey bölgelerde çalışan kesimin en çok başvurduğu başlıca alkollü içecekler [[bira]] ve [[ale]]ydi. Birayı uzun süre muhafaza etmenin oldukça güç olması nedeniyle özellikle [[şerbetçiotu]]nun toplanma zamanında bira genelde taze olarak tüketilirdi. Bu dönemde tüketilen biralar bugünkülere göre daha koyu renkte ve daha az alkol oranı içermekteydi. Sade [[süt]] yoksullar ve hastalar dışında yetişkinler tarafından tüketilmezdi. Süt, küçük çocuklara ve yaşlılara ayrılmış bir içecekti. Sütü bozulmadan yeteri kadar saklayacak gelişmişlikte bir teknoloji olmadığından diğer süt ürünlerine kıyasla sade süt daha az yaygın bir içecekti.<ref>Adamson, pp. 48–51.</ref>
101. satır:
=== Şarap ===
{{Ana madde|Şarap}}
[[Dosya:Medieval wine conservation.jpg|thumb|200px|rightsağ|Şarabın nasıl saklanacağını gösteren bir kadın.]]
 
Şarap yaygın olarak tüketilir ve en seçkin, en sağlıklı içecek olarak kabul edilirdi. [[Antik Yunanistan]]lı tıp bilgini [[Galen]] yazmış olduğu kitaplarda şaraba sek ve acımsı bir içecek olarak değinmiştir. Şarabın bu değerleri içine su katılarak düşürülmüştür. Pek sevilerek tüketilmeyen içecekler olan su ve biranın aksine şarabın (hepsinin içinde özellikle de kırmızı şarabın) tüketilmesinin [[sindirim]]i kolaylaştırdığına, [[kan dolaşımı]]nı güçlendirdiğine ve iyi bir ruh hâli sağladığına inanılırdı. Şarabın kalitesi mahsülün türüne ve daha önemlisi suyunu çıkartma kalitesine bağlı olarak değişkenlik gösterirdi. İlk ezme işlemi sonucunda en iyi ve en pahalı şarap elde edilirdi ve toplumun üst sınıflarında yaşayanlara satılırdı. İkinci ve üçüncü ezme işlemlerinde ortaya çıkan şarap daha düşük nitelikte olur ve daha az alkol oranına sahip olurdu. Bunlar da yoksullara satılırdı. Normal halk, tüketildiğinde sarhoşluğa neden olmayacak olan, düşük alkol oranlı, ikinci hatta üçüncü kalite beyaz ve pembe şarapları bol miktarda tüketirdi. En yoksul kişiler ya da fazla yemek yememeye kendini alıştırmış çok dindar olanlar için sulandırılmuş [[sirke]] başvurulabilecek tek içecek olabilirdi.
113. satır:
{{cquote|...ancak neden yapılmış olursa olsun, ister [[arpa]], ister [[buğday]], ister [[yulaf]]; bira [[Beyin|beyne]] ve [[mide]]ye zarar verir. Soluğun kötü kokmasına, [[diş]] çürümelerine neden olur. Karnı [[Osuruk|pis gazlar]] ile doldurur. Sonuçta bunu beyaz şarap ile birlikte içen kişi hemen sarhoş olur; ama bira boşaltım sistemini kesinlikle pek iyi çalıştırır, temizler, kişinin etlerinin de beyaz ve yumuşacık olmasını sağlar. }}
 
[[Dosya:The Brewer designed and engraved in the Sixteenth. Century by J Amman.png|thumb|leftsol|[[17. yüzyıl]]ın başlarında [[bira]] fıçılarının saklandığı bir mahzen.]]
 
Biranın kişiye verdiği sarhoşluğun şarabın verdiğinden daha az sürdüğüne inanılıyordu ve şarabın verdiği sahte susuzluk duygusuna neden olmadığı söyleniyordu. Kuzey Avrupa toplumlarındaki kadar aşırı olmasa da [[Fransa]]'nın kuzeyinde ve [[İtalya]]'da da bira tüketiliyordu. [[Normandiya]]lıların İngiltere'yi fethi nedeniyle ya da Fransa - İngiltere arasında sık sık yolculuk yapan tüccarlar sayesinde Fransızların tanıdıkları bir içki olan ve arpayla yapılan ancak içinde [[şerbetçiotu]] kullanılmayan ''godale''den ([[İngilizce]]: ''Good ale'', bu dönemde pek çok sözcük gibi bu da doğrudan [[Fransızca]]ya girmiştir) Fransa'da [[14. yüzyıl]]da yazılan bir yemek kitabı olan ''Le Menagier de Paris''`de bahsedilmiştir. Bunun yanında İngiltere'de sıcak süt ve soğuk alenin karıştırılmasıyla elde edilen ve baharatlarla tatlandırılan ''posset'' adlı içki de oldukça yaygın olarak tüketilirdi.<ref>Scully, pp. 151–154.</ref>
129. satır:
== Baharat ve otlar ==
 
[[Dosya:Le livre des merveilles de Marco Polo-pepper.jpg|thumb|250px|leftsol|Biber hasadı. [[Marco Polo]]'nun seyahat kitabının Fransızca baskısından bir çizim]]
 
Baharatlar, en çok tüketilenleri [[kara biber]], [[tarçın]], [[muskat]], [[zencefil]] ve [[karanfil]] olmak üzere Orta Çağ'da mevcut olan en lüks tüketim mallarıydı. Tüm baharat ve otlar [[Asya]] ve [[Afrika]] pazarlarından ithal edilmeliydi ve bu da malları son derece pahalı hâle getiriyordu. Orta Çağın sonlarına doğru Batı [[Avrupa]]'ya yılda ortalama 1000 ton biber ve 1000 ton başka baharat türünün girdiği sanılmaktadır. Bu oranın toplam tutarı, 1.500.000 kişinin bir yıllık tahıl tüketimine eşitti.<ref>Adamson, p. 65; örnekle: [[İngiltere]]'nin [[1340]] yılında [[Kara ölüm]]den hemen önce toplam nüfusu 5.000.000 kadardı, [[1450]]'de ise tam 3.000.000 düşmüştü. (''Fontana'' p. 36).</ref> [[Biber]] en yaygın olarak tüketilen baharat olmasına karşın baharatlar arasında en seçkin ve özel olanı [[safran]]dı. Tadının yanı sıra parlak sarı - kırmızı rengi içinde kullanılırdı. Bugün yaygın olarak kullanılma özelliklerini yitirmiş olan pek çok baharat, Orta Çağ sonu Fransız mutfağında yerini bütünüyle bibere bırakmıştır. [[Uzun biber]], [[hint sümbülü]], [[kübabe]] ve [[galanga]] o çağda yaygın olarak kullanılmış ancak bugün artık unutulmuş baharatlardandır. [[Şeker]] de bugünkü durumunun aksine yüksek fiyatı ve dışarıdan gelmesi nedeniyle bir baharat türü olarak muamele görmüştür.
143. satır:
== Beslenme alışkanlıkları ==
 
[[Dosya:Beaver fish tail.jpg|thumb|rightsağ|250px|[[Orta Çağ]] boyunca [[kunduz]] kuyruklarının yaradılışının balıklarınki gibi olduğuna inanılırdı ve oruç günlerinde özgürce tüketilirdi. ''Livre des simples médecines'', 1480'lerden.]]
 
[[Akdeniz]] kültürlerinin beslenme alışkanlıkları [[Antik tarih|antik dönemlerden]] beri tahılların, özellikle de bazı [[buğday]] türlerinin üzerine kuruluydu. Orta Çağda [[yulaf lapası]], un çorbası ve daha sonraları ekmek bu bölgelerdeki nüfusun beslenmesinin ana ögesi durumuna geldi. Buğdaya bağımlılık bu Akdeniz mutfaklarında Orta Çağa kadar önemini korurken, Hristiyanlık'ın yayılmaya başlamasıyla kuzeye de yayıldı. [[Ekmek]], ''Aşai Rabbani Ayini'''ninde olduğu gibi pek çok dinî törende sahip olduğu önemli görevler nedeniyle diğer gıdalar arasında yüksek bir saygınlık elde etti. Dönemin diğer kutsal sayılan gıdaları zeytinyağı ve şaraptı ancak bunların da önemi ılıman bölgelerin dışında, zeytin ve asma yetişmeyen bölgelerde daha büyüktü.