Nasreddin Hoca: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
+
+
113. satır:
 
=== Efsanevi kişiliği ===
[[Dosya:Nasrettin_Hoca.JPG|thumb|Hitit Aslanı'na ters binmiş Nasreddin Hoca heykeli, Ankara]]
[[Fıkra]]lardan türeyip Nasreddin Hoca'yı ermiş, bilgin, hazırcevap, deli dolu gösteren ve birçok farklı kişilik özelliği yansıtan çeşitli anlatılar mevcuttur. Fıkralarının sayısının geçmiş yazılı eserlere doğru gidildikçe azalması bir takım anonim fıkraların zamanla Nasreddin Hoca adına bağlanmış olabileceği ihtimalini güçlendirmekte{{sfn|Boratav|2014|p=34}} ve efsanevi Nasreddin Hoca kişiliğinin bu şekilde çeşitlendiğini düşündürmektedir. ''Saltuknâme''{{'}}de geçen bir fıkraya göre aynı şeyhin müridi olan Sarı Saltuk, Nasreddin'e Akşehir'de rastlar. Nasreddin, Saltuk'a altın, gümüş tabaklar içinde yiyecek ikram eder. Bu gösteriş karşısında Sarı Saltuk, kendi kendine "Bu adam acaba bu kadar serveti babasından miras mı aldı yoksa kendini mi kazandı?" diye sorar. Misafirinin aklından geçenleri sezen Nasreddin der ki: "Bütün bunlar babamdan kaldı. Benim, bu dünyaya gelirken getirdiğim ve bir gün dünyayı terk ederken de götüreceğim üç nesnedir." Saltuk'un "Bu üç nesne nedir?" sorusuna Nasreddin Hoca'nın cevabı "Bir sikimle iki taşağım." olur. Bu kaba sözler Sarı Saltuk'un garibine gider ama düşüncesini yüksek sesle anlatmaya cesaret edemeyerek kendi kendine "Böyle bilge bir adam manasız şeyler söylemez, her halde sözlerinin gizli bir manası vardır. Acaba ne demek istedi?" diye düşünür. Nasreddin misafirinin aklından geçenleri sezer ve der ki: "Kafanı boş yere yorma, söyleyeyim; bu üç şeyden maksadım: Birincisi iman, ikincisi amel, üçüncüsü de ihlâstır."{{sfn|Boratav|2014|p=18}}{{sfn|Gölpınarlı|1961|p=10}} Bu fıkra Nasreddin Hoca'nın kişiliğinin bir türlü mistik yorumudur ve ölümünden henüz iki yüzyıl sonra kişiliğine aslından tamamen farklı, karşısındakinin düşüncelerini keşfetme gibi nitelikler yakıştırıldığı görülmektedir.{{sfn|Boratav|2014|p=19}}
 
Satır 131 ⟶ 130:
İkinci anlamıyla gerçekten akıldan noksan, saçma işler yapan aptal insan profiline dair [[Karatepeli fıkraları]]na benzer Nasreddin Hoca fıkraları bulunmaktadır.{{sfn|Boratav|2014|p=46}} ''Saltuknâme''{{'}}de yer alan bir fıkra bu minvalde örnek olarak gösterilmektedir:{{sfn|Boratav|2014|p=46}}
{{Alıntı|Saltuk, Nasreddin Hoca ile görüşmek için evine geldiği zaman hocayı bulamayınca karısından onun Sivrihisar'a gitmiş olduğunu öğrenmiş. Kadından hocanın kasabaya niçin gittiğini sormasına aldığı karşılık şudur: "Sivrihisar'ın musarrifleri haber gönderdiler, dahi ayıtdılar: Gelsün bize biraz akıl koysun biz dahı iller gibi uslanalum.}}
[[Dosya:Nasreddin (18th-century work).jpg|210px|küçükresim|[[İsmail Hami Danişmend]]'in eleştirdiği Nasreddin Hoca anlatılarından birinin resmedildiği, hocayı eşeğe ters binmiş şekilde gösteren 18. yüzyıla ait bir çalışma.]]
 
Karatepeli fıkraları mahiyetindeki Nasreddin Hoca fıkralarının ana kişisi eski tarihli anlatılarda Nasreddin Hoca değil "bir Sivrihisarlı" olarak da yer almakta olup bu fıkraların en eskisi 15. yüzyıla kadar inmektedir.<ref name=nhfmsk/>{{sfn|Boratav|2014|p=46}} Nasreddin Hoca'nın güldürü kişiliği ile [[Lâmiî Çelebi]]'nin de aktardığı üzere{{sfn|Boratav|2014|p=32}}{{sfn|Gölpınarlı|1961|p=10}} Sivrihisarlıların tuhaf insanlar olarak nitelenmesinin arasındaki ilişkiye cevap bulmak adına [[Bodleian Kütüphanesi]]ndeki 43 hikâye arasında Sivrihisar'dan söz edilen iki hikâyeyi ve [[Fransa Millî Kütüphanesi]]ndeki iki hikâyeyi karşılaştıran{{sfn|Boratav|2014|p=27}} Pertev Naili Boratav, Nasreddin Hoca'nın nüktedan kişiliğinin Sivrihisar halkına aktarıldığı yönüne meyilli olduğu belirtmekle birlikte tersi bir durumun da imkansız olmadığını söylemiştir.{{sfn|Boratav|2014|p=33}} Günümüzde Nasreddin Hoca'nın kerametine verilen bir anlam değişmesiyle Sivrihisarlılar da Kayserililer gibi işini bilen, cin fikirli insanlar olarak anılmaktadırlar.{{sfn|Boratav|2014|p=47}}
 
Satır 137 ⟶ 136:
 
== Halk inanışları ==
[[Dosya:Aksehir nasrettin hoca turbesi 3.jpg|250px210px|küçükresim|[[Nasreddin Hoca Türbesi]]'nden bir görünüm.]]
Ölümünün ardından Türk kültürünün motiflerinden biri haline gelen Nasreddin Hoca, zamanla kendisi etrafında inanışlar meydana gelmiştir.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=79}} Buna göre Nasreddin Hoca'nın ağlayarak değil gülerek doğduğuna inanılmaktadır.{{sfn|Boratav|2014|p=41}} Akşehir'de bulunan türbesini ziyaret edenlerin ise gülmekten kendilerini alamayacaklarına, gülmemek için kendini zorlayan kişinin ise başına muhakkak bir şey geleceğine inanılır.{{sfn|Boratav|2014|p=19}} Akşehir'de düğün sahibinin Nasreddin Hoca'nın türbesine gidip onu ve mollalarını düğün ziyafetine davet etmesi bir gelenek halini almış olup bu yapılmadığında çiftin geçimsizlikten müzdarip olacağı inancı yörede hakimdir.{{sfn|Boratav|2014|p=20}} Yine yeni doğan çocukların göbek bağının türbeye gömüldüğünde çocuğun Nasreddin Hoca gibi zeki, hoşgörülü ve güleryüzlü bir insan olacağı kabul edilmektedir.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=79}} Akşehir'den ayrılanların Nasreddin Hoca'nın türbesine gidip dua etmesi bir gelenek olup [[Mustafa Kemal Atatürk|Mustafa Kemal]]'in de [[Türk Kurtuluş Savaşı|Millî Mücadele]] yıllarında şehirden ayrılırken türbeyi ziyaret ettiği bilinmektedir.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=79}} Akşehir'de hocanın türbesinden alınan toprağın kuru ağrı denilen göz hastalığını iyileştirdiğine inanılır ve kuraklık dönemlerinde türbe önünde yağmur duasına çıkılır.{{sfn|Boratav|2014|p=41}}<ref name=fatnhdk/> [[Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Anma ve Mizah Günleri]]ne ilk davet edilen de yine Nasreddin Hoca'dır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=80}}
 
Satır 143 ⟶ 142:
 
== Kültürel yayılım alanı ==
[[Dosya:MASamarkandNasreddin.jpg|thumb|Semerkant'ta Nasreddin Hoca heykeli]]
Nasreddin Hoca Anadolu kökenli bir karakter olmasına karşın fıkraları [[Doğu Türkistan]]'dan [[Macaristan]]'a, [[Sibirya|Güney Sibirya]]'dan [[Kuzey Afrika]]'ya Türkçe konuşulan ve [[Osmanlı İmparatorluğu]] hakimiyeti altında bulunan bölgelerde anlatılarak{{sfn|Boratav|2014|p=30}} zaman içerisinde farklı ülkelerde farklı diller konuşan insanlarca da benimsenmiştir.<ref name=tdvia/><ref>{{dergi kaynağı|soyadı=Akkuş|ad=Metin|başlık=Doğu Kültüründe Nasreddin Hoca Tipinin Benzerleri|dergi=Manas Sosyal Bilimler Dergisi|yıl=2003|cilt=4|sayı=7|sayfalar=57-62|yayıncı=Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi|yer=Bişkek|issn=1624-7215}}</ref> Günümüzde Türklerin siyasi ve kültürel etkisine bağlı olarak [[Bulgarlar]], [[Çinliler]], [[Ermeniler]], [[Gürcüler]], [[İtalyanlar]], [[Ruslar]]ın aralarında bulunduğu Türk olmayan toplumlarda da Nasreddin Hoca fıkraları yer almaktadır.<ref name=tdokmonhkf/> Fıkralar düzenlenip yazıldıkları çevrenin ulusal ve bölgesel özellikleri gereğince değişmiş, temalar ve hikâyenin kahramanı yeni biçimler almıştır.{{sfn|Boratav|2014|p=96}}
 
Satır 216 ⟶ 214:
 
[[Kırım Tatarları]] arasında da Nasreddin Hoca kültürü yer almakta olup bunun yanı sıra kendi güldürü tiplemeleri olan [[Ahmet Akay]]'a ait fıkraların birçoğunun kaynağı da Nasreddin Hoca fıkralarıdır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=108}} [[Kırım Özerk Cumhuriyeti|Kırım]]'da Nasreddin Hoca'ya dair yayınlanan ilk derleme olan 1937 yılına ait ''Anekdotı o Hoce Nasreddinne i Ahmet Akay''{{'}}da da bu görülmektedir.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=108}}
 
[[Dosya:Statue_of_Nasreddin_in_Schaerbeek_04.jpg|thumb|Brüksel'de Nasreddin Hoca heykeli]]
[[Kumuklar]]da Nasreddin Hoca, fıkralarının yanı sıra "Molla Nasreddin'in eşeği gibi", "Molla Nasreddin'in sürgüsü gibi" deyimlerde de yer almakta; Nasreddin Hoca'nın [[Muhammed]]'den sonra dünyanın gülmeyi unuttuğu için dünyaya gönderildiğine inanılmaktadır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=103}} 19. ve 20. yüzyıllarda Anadolu'da basılan Nasreddin Hoca eserlerinin [[Dağıstan]]'a taşınmasıyla fıkralar Kumuklar arasında yayılmış, bu coğrafyada ilk eserler ise 1914 yılında ''Lâtâifû Molla Nasruddin Havâca'' adlı kitabıyla Hacı Akayım ve 1929 yılında ''Molla Nasreddin'in Haharları'' adlı kitabıyla [[Nuhay Batırmurzayev]] tarafından verilmiştir.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=104}} Ayav Akavov'un ''Hitler'in Sorularına Nasreddin Hoca'nın Cevapları'' kitabı Nasreddin Hoca'yı çağdaş bir tipleme olarak ele alması, Yusuf Gereyev'in ''Molla Nasreddinni Yoldaşı'' kitabı ise Nasreddin Hoca'yı ateist, gelenek ve göreneklere karşı bir şekilde ele alması yönleriyle geleneksel bakış açısının dışında kitaplardır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=104}} Kitapların haricinde Nasreddin Hoca adına birçok şiir yazılmış, 1995 yılının sonlarında ''Hoca Nasreddin'' adında bir dergi yayınlanmış{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=105}} ve 1938 yılında Muhammed Kurbanov tarafından bir oyun yazılmıştır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=104}}
 
[[Dosya:Nasr Eddin Hodja statue in Bukhara Liab -i-Haouz complex.JPG|thumb|[[Buhara]]'da Nasreddin Hoca heykeli.]]
Nasreddin Hoca, [[Özbekler]]in yaşadığı coğrafyaya 19. yüzyılın ikinci yarısında girmiştir. Günümüzde Özbekistan'da Nasreddin Hoca'nın genel olarak padişah, din adamları, alimler ile birlikte işlenmiş ve süpermarket alışverişleri gibi konular barındıran çağdaş fıkraları da olmak üzere kendisine bağlanan binlerce fıkrası bulunmaktadır ve buna uygun olarak çeşitli derleme eserler de yayınlamıştır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=95}}{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=96}} Abduğafur adında bir hattatça yazılan 1862 yılına ait yazma Özbekistan'daki ilk Nasreddin Hoca fıkra derlemesidir.<ref name=ömnhtf/> Ayrıca Şerif Rıza tarafından 1941'de [[Taşkent]]'te yayınlanan ''Afandi Latifalari'', [[Abdulla Kahhar]] tarafından 1959'da yayınlanan ''Afandi Latifaları'', [[Abdulla Sabir]] ve Adham Raba tarafından 1960'ta yayınlanan ''Nasriddin Afandi Latifalari'' derlemeleri Özbekistan'da Nasreddin Hoca hakkında yazılan başlıca kitaplardır.<ref name=ömnhtf/> Bunların haricinde 1932-1941 yılları arasında ''Dulistan'', ''Sovet Adabiyatı'', ''Literaturniy Uzbekistan'', ''Kolhoznik'', ''Yangi Fergana'', ''Yarkın Hayat'' ve ''Kızıl Özbekistan'' gibi dergilerde sıklıkla Nasreddin Hoca fıkraları işlenmiştir.<ref name=ömnhtf/> Günümüzde de ''Muştum'' dergisi fıkralara manzum ve mensur şekillerde yer vermektedir.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=95}} Ayrıca ülkede Nasreddin Hoca ile ilgili filmler çekilmiş ve tiyatro oyunları yazılmıştır. Bunların haricinde Özbekistan'da da Türkiye'de olduğu gibi Nasreddin Hoca'nın gerçekten yaşayıp yaşamadığına dair bir tartışma olsa da{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=95}} halk arasında Buharalı bir saksıcının oğlu olduğu, tüm hayatını burada geçirdiği inanışı hakimdir ve şehirde bir heykeli bulunmaktadır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=95}} Akademik olarak ise Nasreddin Hoca'nın Anadolulu olduğu kabul edilmektedir.<ref name=nhfis/>
 
[[Tatarlar]] arasında da görülen Nasreddin Hoca fıkralarına dair [[Tataristan]]'da yayınlanan ilk eserler İstanbul ve Kahire'de basılan eserlerin çevirileridir. Kazan'da basılan ilk çeviri 1845 yılında yayınlanmıştır ve 124 fıkra içermektedir. Ardından ise 1883 yılında yayınlanan ve Çağatayca ile hazırlanan ''Letâif-i Hoca Nasreddin Efendi'' gelmektedir.<ref name=tdnhf/> II. Dünya Savaşı sırasında askerlerin moralini yükseltmek amacıyla Sovyet hükûmeti tarafından ''Hoca Nasretdin Front'ta'' adıyla yayınlanan fıkralar halk arasında da ilgi görmüş, daha sonra kitaplaştırılmıştır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=99}} Tatarlar arasındaki Nasreddin Hoca'ya dair fıkralarda geleneksel yönler görüldüğü gibi Özbekistan'da olduğu gibi basın toplantısı, uçak gibi modern unsurlar da yer almaktadır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=100}} Bunun yanı sıra Nasreddin Hoca'nın bineği Tatar anlatılarında eşek yerine at olarak değişmiş, dinî motifli fıkralar da Sovyetler Birliği döneminde değişikliklere uğramıştır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=101}} Ayrıca Tatar güldürü tiplemesi Mokıt ile Nasreddin Hoca fıkraları birbirlerine bağlanmıştır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=100}}
{{Çoklu resim
| align = right
| direction = vertical
| width = 250
 
[[Dosya: | image1 = Nasr Eddin Hodja statue in Bukhara Liab -i-Haouz complex.JPG|thumb|[[Buhara]]'da Nasreddin Hoca heykeli.]]
| caption1 = [[Buhara]]'daki Nasreddin Hoca heykeli.
 
| image2 = MASamarkandNasreddin.jpg
| caption2 = [[Semerkand]]'daki Nasreddin Hoca heykeli.
}}
[[Türkmenler]] arasında Nasreddin Hoca fıkralarının hangi yolla yayıldığı belirli olmasa da bezirgânlar aracılığıyla Anadolu'dan Azerbaycan ve İran'a buralardan da [[Türkmenistan]]'a taşındığı üzerine durulmaktadır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=97}} Türkmenler arasında ince düşünceli, zeki, adil, insancıl, önsezisi olan, hazırcevap bir fıkra tipi olarak bilinen Nasreddin Hoca'nın millî bir halk tiplemesi olmasına karşın aslen Anadolu'da 13.-14. yüzyıllarda yaşadığı çoğu Türkmen akademisyen tarafından kabul edilse de Türkmen halkbilimci Şamuhammet Halmuhammedov'un Nasreddin Hoca'nın doğu halklarının İslâm devletine karşı verdiği özgürlük mücadelesi esnasında ortaya çıktığını savunması gibi farklı görüşler de öne sürülmektedir.<ref name=tnhtif>{{dergi kaynağı|soyadı=Şahin|ad=Halil İbrahim|başlık=Türkmenistan'da Nasrettin Hoca’nın Timur ile İlgili Fıkraları|dergi=Eski Yeni|yıl=2012|ay=Eylül|sayı=43|sayfalar=50-55|yayıncı=Eskişehir Valiliği Yayınları|issn=1309-1956}}</ref> Ayrıca Keymir Kör, Ata Köpek Mergeni ve [[Memmetveli Kemine]] gibi diğer Türkmen güldürü tiplerinin Nasreddin Hoca'dan türediğine dair görüşler de öne sürülmektedir.<ref name=tnhtif/> Türkmenistan'da konu ile ilgili ilk kitap N. Soyunov tarafından [[Aşkabat]]'ta 1937 yılında çıkarılan ''Nasreddin Ependi''{{'}}dir.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı=Rahmankulov|ad=Feyzullah|başlık=Uluslararası Nasreddin Hoca Bilgi Şöleni (Sempozyumu) Bildirileri (İzmir, 24-26 Aralık 1996)|yıl=1997|yayıncı=Atatürk Kültür Merkezi Yayınları|yer=Ankara|isbn=9751609763|sayfalar=203-209|bölüm=Türkmen Mizahı ve Nasreddin Hoca}}</ref> P. Aliyev'in ''Kemine'nin Saylanan Eserleri'', [[Berdi Kerbabayev]]'in ''Şorta Sözler'', [[Aman Kekilov]] ve Meti Köseyev'in ''Yomaklar ve Deyişmeler'' eserleri de Nasreddin Hoca fıkraları açısından ülkede basılan önemli eserler arasında yer almaktadır.<ref>{{dergi kaynağı|soyadı=Türkmen|ad=Fikret|başlık=Türkmenistan'da Mizah Tipleri|dergi=Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi|yıl=2009|cilt=9|sayı=2|sayfalar=191-196|yayıncı=Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Yayınları|yer=İzmir|yazarbağı=Fikret Türkmen}}</ref> Bunların haricinde O. Akmamedov'un 1978 yılında Rusça ''Dvadtsat Tri Nasreddina'' adlı eserden Türkmenceye çevirdiği 1087 fıkra içeren ''Yigirmi Üç Ependi'' adlı kitabı Nasreddin Ependi fıkralarına dair ülkedeki en geniş külliyatı oluşturmaktadır.<ref name=tdnhf/>
 
Satır 263 ⟶ 271:
 
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ermenice ve Türkçe olarak [[İstanbul]], [[İzmir]] ve [[Tiflis]]'te çeşitli Nasreddin Hoca kitapları yayınlayan [[Ermeniler]] arasında hem yazılı hem de sözlü olarak bir Nasreddin Hoca geleneği bulunmakta ve Nasreddin Hoca'nın [[Erivan]]'da yaşamış bir Ermeni olduğuna inanılmaktadır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=116}} Bir diğer Kafkas ulusu Gürcüler arasında anlatılan fıkralar Azericenin kültürel etki sahasında bulunan [[Gürcistan]]'a bu yolla girmiştir.<ref name=abnhhgy>{{kitap kaynağı|soyadı=Binnetoğlu|ad=Alihan|başlık=Uluslararası Nasreddin Hoca Bilgi Şöleni (Sempozyumu) Bildirileri (İzmir, 24-26 Aralık 1996)|yıl=1997|yayıncı=Atatürk Kültür Merkezi Yayınları|yer=Ankara|isbn=9751609763|sayfalar=105-110|bölüm=Nasreddin Hoca Hikayelerinin Gürcistan'da Yayılması}}</ref> Fıkraların kaynaklarıysa ülke dışındaki yayınların Gürcüceye çevirisi ve ülke içerisindeki Türkçe konuşan toplulukların yaptığı derlemelerdir.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=115}} Gürcistan'daki en eski kaydına 17. yüzyılın sonunda [[Sulkhan-Saba Orbeliani]] tarafından yazılan ''[[Tsigni Sibrdzne Sits'ruisa]]'' adlı eserde görülen<ref name=abnhhgy/> Nasreddin Hoca anlatıları 19. yüzyılın başında ''Zagafgaziya'' gazetesinde de neşredilmiş, Nasreddin Hoca fıkralarına dair müstakil ilk kitapsa 1884'te ''Molla Nesreddin Ehvalatları'' adıyla M. Ahpatelov tarafından yayınlanmıştır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=116}} Bu örneklerin ardından da çalışmalar gelmeye devam ederek çeşitli antoloji ve şiirleştirilmiş hikâye kitapları yayınlanmıştır.<ref name=abnhhgy/> Özellikle Aleksandr Şahbaratov, İosif Grişaşvili, Mihail Cavabişvili, Lado Mrelaşvili gibi yazarların 19. ve 20. yüzyıllardaki çalışmaları ile birlikte Nasreddin Hoca çağdaş Gürcü edebiyatında kendine yer edinmiştir.<ref name=abnhhgy/>
[[Dosya:Meshur Nasradin Hoca ve Pelagati Mezhake.pdf|200px|küçükresim|sol|[[Karamanlıca]] olarak 1908 yılında yayınlanan ''Meshur Nasradin Hoca ve Pelagati Mezhake''.]]
Sovyetler Birliği döneminde [[Türk devletleri listesi#Sovyetler Birliği dönemi cumhuriyetleri|Türk cumhuriyetleri]]nde konu üzerine yapılan çeşitli araştırmalar Rusçaya çevrilmiş, Rusça filmler çekilmiş ve [[Ruslar]] arasında Nasreddin Hoca fıkraları tanınır hale gelmiştir.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=114}} N. Osmanova'nın 1970'te Farsçadan Rusçaya çevirdiği 535 fıkra ihtiva eden ''Molla Nasreddin'' 100.000 adet basılmış; Nasreddin Hoca'nın hayatının roman tarzında anlatıldığı ve Orta Asyalı bir kişilik olarak ele alındığı [[Leonid Solovyov]]'un ''[[Povest o Hoce Nasreddine]]'' adlı iki ciltlik eseri ise çeşitli dillere çevrilerek yayınlanmış ve bir buçuk milyon tiraj ile şimdiye kadar bir Nasreddin Hoca kitabının ulaştığı en yüksek satış sayısına ulaşmıştır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=114}}
 
Sovyetler Birliği döneminde [[Türk devletleri listesi#Sovyetler Birliği dönemi cumhuriyetleri|Türk cumhuriyetleri]]nde konu üzerine yapılan çeşitli araştırmalar Rusçaya çevrilmiş, Rusça filmler çekilmiş ve [[Ruslar]] arasında Nasreddin Hoca fıkraları tanınır hale gelmiştir.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=114}} N. Osmanova'nın 1970'te Farsçadan Rusçaya çevirdiği 535 fıkra ihtiva eden ''Molla Nasreddin'' 100.000 adet basılmış; Nasreddin Hoca'nın hayatının roman tarzında anlatıldığı ve Orta Asyalı bir kişilik olarak ele alındığı [[Leonid Solovyov]]'un ''[[Povest o Hoce Nasreddine]]'' adlı iki ciltlik eseri ise çeşitli dillere çevrilerek yayınlanmış ve bir buçuk milyon tiraj ile şimdiye kadar bir Nasreddin Hoca kitabının ulaştığı en yüksek satış sayısına ulaşmıştır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=114}}
[[Dosya:Meshur Nasradin Hoca ve Pelagati Mezhake.pdf|200px|küçükresim|sol|[[Karamanlıca]] olarak 1908 yılında yayınlanan ''Meshur Nasradin Hoca ve Pelagati Mezhake''.]]
Nasreddin Hoca hakkında birçok çocuk kitabının yayınlandığı [[Pakistan]]'da Seyyid Said Ahmet'in ''Molla Nasreddin Fıkraları'' adındaki [[Urduca]] 76 fıkra içeren kitabı bilimsel içeriği ile öne çıkmaktadır.<ref>{{dergi kaynağı|soyadı=Bilik|ad=Nuriye|başlık=Nasreddin Hoca Fıkralarının Pakistan'daki Nasreddin Hoca Fıkralarıyla Mukayesesi|dergi=Nüsha|yıl=2004|ay=Güz|sayı=15|sayfalar=53-62|issn=1303-0752}}</ref> Çavduri Serdar Muhammet Han Aziz'in Nasreddin Hoca'nın hayatına ve 194 adet fıkrasına yer verdiği ''Molla Nasreddin'' kitabı ise ülkede konu üzerine yayınlanmış önemli eserler arasındadır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=112}} 1982'de Türkiye'ye göç eden Pakistanlılar arasında da Nasreddin Hoca fıkraları tespit edilmiş, İsveçli Türkolog [[Gunnar Jarring]] tarafından tespit edilen sözlü geleneğe ait bazı fıkralar yazıya geçirilmiştir.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=113}} [[Tacikistan]]'da anlatılan Nasreddin Hoca fıkralarının ise İran ya da Türkmenistan yoluyla ülkeye girdiği düşünülmektedir.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=114}} Ülkede yer alan Türklerin sözlü geleneğinde yer edinen Nasreddin Hoca'nın fıkraları [[Tacikler]]in millî güldürü tiplemesi Müşfikî ile birbirlerine bağlanmış durumdadır.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=114}}
 
Satır 271 ⟶ 279:
 
== Sanat ve popüler kültürde Nasreddin Hoca ==
[[Dosya:Fotothek df roe-neg 0006189 010 Szene aus der Aufführung einer Hodsha Nasreddin-.jpg|250px|küçükresim|1951'de [[Leipzig]]'de sahnelenen Nasreddin Hoca kukla oyunundan bir sahne.]]
Nasreddin Hoca'ya bir sanat ve popüler kültür ögesi olarak oldukça rağbet edilmektedir. Tam tarihi bilinmeyen ancak 1775 ila 1782 arasında yazıldığı düşünülen ''[[Nasreddin Hoca'nın Mansıbı]]'' adlı eser Nasreddin Hoca'ya dair bilinen en eski oyundur.<ref>{{dergi kaynağı|soyadı=Gürsoy|ad=Ülkü|başlık=Nasreddin Hoca'nın Mansıbı|dergi=
Millî Folklor|yıl=1996|sayı=31-32|sayfalar=24-26|yayıncı=Geleneksel Yayıncılık|issn=1300-3984}}</ref> Bunun haricinde [[İkinci Meşrutiyet]]'in ilk yıllarında [[Millî Osmanlı Operet Kumpanyası]] 1914 yılında İzmir'de ''Nasrettin Hoca'nın Telaşı'' adlı bir oyun sergilemiştir.<ref name=imcikitf>Nemutlu, Özlem (2005). "II. Meşrutiyetten Cumhuriyetin İlânına Kadar İzmir'de Tiyatro Faaliyetleri". (doktora tezi). Ege Üniversitesi</ref> Yine aynı dönemlerde [[Bahâ Tevfik]] ve Ahmet Nebil de aynı adla revü şeklinde bir oyun yazmışlar, ilk sahnelenmesi 9 Ekim 1916 tarihinde İzmir'deki İris Sineması'nda gerçeklemiştir.<ref name=imcikitf/> Her iki oyun da Meşrutiyet yıllarında gerek İzmir gerekse de İstanbul'da çokça temsil edilmiştir.<ref name=imcikitf/> [[Sabahattin Kalender|Sabahattin Bey]] 1930'larda ''Nasrettin Hoca'' adlı bir operet sahnelemiş<ref>{{web kaynağı|başlık=Nasrettin Hoca yenilendi|url=http://arsiv.ntv.com.tr/news/146656.asp|yayıncı=ntv.com.tr|erişimtarihi=4 Eylül 2016|arşivurl=https://archive.is/gJ29Y|arşivtarihi=4 Eylül 2016}}</ref>, aynı dönemde [[Ziya Şakir Soku|Ziya Şakir]] ile [[Ömer Seyfettin]] de ''Nasreddin Hoca'' adlı oyunlar yazmışlardır.<ref>{{kitap kaynağı|soyadı=Soku|ad=Ziya Şakir|başlık=Nasreddin Hoca|yıl=2012|yayıncı=Akıl Fikir Yayınları|yer=İstanbul|isbn=9786055283018|yazarbağı=Ziya Şakir Soku|sayfalar=93}}</ref><ref>{{kitap kaynağı|soyadı=And|ad=Metin|başlık=100 Soruda Türk Tiyatrosu Tarihi|yıl=1970|yayıncı=Gerçek Yayınevi|yer=İstanbul|sayfalar=233|yazarbağı=Metin And}}</ref> [[Halide Edib Adıvar]] 1945 yılında yazdığı ''[[Maske ve Ruh]]'' adlı oyununda Nasreddin Hoca'ya yer vermiş<ref>{{dergi kaynağı|soyadı=Karaca|ad=Nesrin|başlık=Halide Edip Adıvar'ın Nasrettin Hoca üzerinden ironik çağ eleştirisi: Maske ve Ruh|dergi=Türkoloji Dergisi|yıl=2013|cilt=20|sayı=1|sayfalar=13-38|doi=10.1501/Trkol_0000000265|yayıncı=Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi|issn=0255-2981}}</ref><ref>{{dergi kaynağı|soyadı=Çamurdan|ad=Eser|başlık=Maske ve Ruh|dergi=Tiyatro Dergisi|yıl=1997|sayı=67|sayfalar=27-29|yayıncı=Tiyatro Yapım Yayıncılık|issn=1300-7963}}</ref>; 1951'de Adnan Çakmakçıoğlu, 1954'te İsmail Hakkı Sunat, 1962'de ise Aydın Su Nasreddin Hoca ve fıkralarını tiyatro oyunu olarak ele alan diğer isimler olmuştur. Kumuk yazar Muhammed Kurbanov tarafından 1938 yılında yazılan ''Molla Nasreddin'' adlı oyun Dağıstan'da ve Sovyetler Birliği'nde; Özbekistan'daysa ''Xo'ja Nasriddin'' operası, ''Nasriddinning Yoshligi'' balesi ve ''Nasriddin Afandi'' müzikal komedisi birçok tiyatroda yüzlerce kez sahnelenmiştir.{{sfn|Sakaoğlu|Alptekin|2014|p=104}}<ref name=tdokmonhkf/> Azeri yazar [[Yusif Ezimzade]]'nin 1959'da ''Nesreddin'' adıyla<ref name=hhamnhybe/>, Çekoslovak yazar [[Jiří Mahen]]'in ''Nasreddin čili Nedokonalá pomsta'' adıyla 1930'da ve ''Jánošík Ulička odvahy Nasreddin'' adıyla 1962'de<ref>{{web kaynağı|ad1=Jiří|soyadı1=Poláček|ad2=Naděžda|soyadı2=Peňáková|başlık=Dramatická tvorba Jiřího Mahena|url=https://is.muni.cz/th/361800/pedf_b/Bakalarska_prace_-_Dramaticka_tvorba_Jiriho_Mahena.pdf|yayıncı=is.muni.cz|erişimtarihi=8 Temmuz 2017|arşivurl=https://archive.is/5bYBQ|arşivtarihi=8 Temmuz 2017|dil=Çekçe}}</ref><ref>{{web kaynağı|başlık=Jánošík; Ulička odvahy; Nasreddin|url=https://search.mlp.cz/cz/titul/janosik-ulicka-odvahy-nasreddin/2051246/|yayıncı=mlp.cz|erişimtarihi=8 Temmuz 2017|arşivurl=https://archive.is/udQSu|arşivtarihi=8 Temmuz 2017}}</ref>, yine Çekoslovak yazar [[Josef Kainar]]'ınsa 1964'te ''Nebožtík Nasredin'' adıyla<ref>{{web kaynağı|başlık=Nebožtík Nasredin (divadelní záznam)|url=https://www.csfd.cz/film/57387-neboztik-nasredin/komentare/|yayıncı=csfd.cz|erişimtarihi=8 Temmuz 2017|arşivurl=https://archive.is/QjKQS|arşivtarihi=8 Temmuz 2017|dil=Çekçe}}</ref><ref>{{web kaynağı|başlık=Nebožtík Nasredin (TV divadelní představení)|url=https://www.fdb.cz/film/neboztik-nasredin/55655|yayıncı=fdb.cz|erişimtarihi=8 Temmuz 2017|arşivurl=https://archive.is/eUqfx|arşivtarihi=8 Temmuz 2017|dil=Çekçe}}</ref> yazdığı oyunlar bulunmaktadır.
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Nasreddin_Hoca" sayfasından alınmıştır