Warcraft III: The Frozen Throne: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Pinar (mesaj | katkılar)
kDeğişiklik özeti yok
Sabri76 (mesaj | katkılar)
kDeğişiklik özeti yok
207. satır:
Warcraft I’den 2,800 yıl önce
 
High Elfler bu dev Troll ordusu ile savaşırken, gelişmeye başlayan İnsanlar, kendi kabile toprakları için savaşmaktaydılar. İnsanlığın ilk savaşları ne onurdan ne de ayrımdan söz edilebilecek savaşlardı.Herkes kadın, çocuk, yaşlı demeden katlediliyordu.Ancak sadece bir Kabile, Adı Arathi olan kabile, Trollerin gözden kaçırılmayacak kadar dev bir tehtit olduğunu görebildi.Arathi bu yüzden bütün Kabileleri kendi kontrolüne almak istedi ki, Sıra kendilerine geldiğinde Trollere karşı savaşı kazanabilsinler.
 
Bu düşüncenin ardından geçen altı yıl boyunca Arathi tüm Kabilelerle savaştı ve her zaferin sonucunda, Arathi barış ve eşitlik vaad ettivadetti ve ele geçirilmiş insanların saygısını kazandı.Bunun sonucunda Arathi Ordusu inanılmaz derecede büyüdü.Artık güçlerinin Trollere karşı gelebileceğine inanan insanlar, Lordaeron’un güneyinde bir kale kurdular.Adı Strom koyulan bu Kale, Arathi Milletinin başkenti olurken, Krallığın adı Arathor oldu.Arathor zenginleşirken, Lordaeron’un başka yerlerinde yaşayan insanlar Arahor’un güvenli topraklarına yerleşmeyi seçtiler.
 
Tek bir Bayrakta birleşen İnsan kabileleri, iyimser ve güçlü bir Kültür geliştirmeye başladılar.Thoradin, Arathor’un Kralı, Gizemli Elflerin halen Troll işgalinde olduğunu biliyordu, ancak kendi insanlarının güvenliğini tehlikeye atmak istemiyordu.Elfler ve Trollere karşı çok az şey bilen İnsanlar aslında her iki ırka da soğuk bakmaktaydı.Aylar sonra Elflerin düştüğüne dair dedikodular Thoradin’in kulağında geldiğinde perişan iki tane High Elf Elçisi Strom’dan içer girmişti, böylece Thoradin Troll Tehdidinin burada duramayacağını anladı: Sıra çok yakında onlara gelecekti.
323. satır:
Bu sırada Kil’jaeden Draenor adı verilen bir gezegen gördü.Çimenlik oldukça güzel bir gezegen olan Draenor, şamanistik, klan yönetimi ile yaşayan Orcları ve barışçık Draeneileri gördü.Şerefli ve Soyul Orc klanları dünya üzerinde avlanıyor ve düzen içerisinde yaşarken, Draenei ise dev şehirler kurmaktaydı.Kil’jaeden Dreanor’un sakinlerinin Burning Legion’un yeni güçleri olabileceğini düşündü.
 
İki Irktan, Kil’jaeden savaşçı orkların Legion’un bozulmuşluğuna çok kolay aldanıcağını gördü.Hemen Yaşlı Orc Şamanı, Ner’zhul’a tıpkı Azshara’ya Sargeras’ın yaptığı gibi reddedemeyeceği şeyleri vaad ettivadetti.Şamanı kullanarak Orc Klanları arası savaşları başlattı, ve Orcların kana susamış savaşçılara dönmesi çok uzun sürmedi.Kil’jaeden daha sonra Ner’zhul’un ve Halkının kendilerini sonsuza kadar savaşa ve ölüme adamalarını istedi.Ancak Yaşlı Şaman, halkının durumundan hiç memnun olmayınca bir şekilde Kil’jaeden’in emrilerine karşı geldi.
 
Ner’zhul’un direncini kıramayan Kil’jaeden kendine başka bir orc aramaya başladı ve kendine mükemmel bir aday buldu: Ner’zhul’un hırslı öğrencisi Gul’dan.Kil’jaeden aynı şekilde vaadlerdevaatlerde bulundu Gul’dan’a ve buna hemen kanan Gul’dan gücün karşılığında sadık bir uşak olacağına yemin etti.Genç orc bu güçle evrenin görebileceği en güçlü Warlock’lardan biri oldu.Başka orc’lara bu güçleri anlatarak eski geleneksel şamanistik güçleri silmeye başladı.
 
Kil’jaeden orcların gittikçe zayıfladığını gördü ve Gölge Meclisini Gul’dan’a kurdu.Bu gizli Mecils tüm clan’lari birleştirmek ve Warlock güçlerini yaymak için çalışmaya başladı.Warlock gücü kullanan Orclar yüzünden Dreanor kendi içinde yokolmaya başladı, topraklar karardı ve çimenlikler kurudu.Zamanla Orc’ların Ev dedikleri dünya kırmızı, verimsiz topraklı bir yere dönüştü.Yaratık enerjileri yavaş yavaş dünyayı yok etmekteydi.
346. satır:
Kil’jaeden Azeroth’un İşgali için Horde’yi hazırlarken, Medivh’de ruhu için Sargeras’la savaşmaya başlamıştı.Stromwind’in en güçlüsü Kral Llane, arkadaşının içinde tuttuğu büyüyen karanlığı fark etmiş ve onun için endişelenmeye başlamıştı.Llane bu endişelerini Anduin Lothar’a açtığında o bile Medivh’e ne olduğunu tam olarak açıklayamamıştı.
 
Azeroth’a Horde’yi sürmek için son teşvik Sargeras’ın kendisinden geldi.Sargeras Gul’dan’a sonsuz güç vaad ettivadetti.Ona Bin Yıl önce Denizlerin altında Bekçi Aegwynn’in Kendinden kalan bazı güçlü eşyaların onu Yaşayan bir Tanrı yapacağını söyledi.Gul’dan kabul etti ve Azeroth’daki düşmanlarının yenildikten sonra onu alacağını söyledi.Her şeyin planlandığından iyi gittiğini gören Sargeras, saldırıların başlatılması emrini verdi.
 
Medivh bu arada delirme noktasında kendini kaybetmek üzereydi.Karazghan’dan çıkan Medivh Sargeras’ın yönendirilmesi ile Azeroth’un Güneydoğusuna gittiğinde Orc Warlocklarla karşılaştı.Warlock’lar ve Medivh’in beraber çabaları ile Kara Kapı açılmış oldu.Kara kapı Azeroth ve Draenor arasınında bir geçit görevi görmekteydi ve Dev Orduların içinden geçebilmesini sağlayacak kadar da büyüktü.Gul’dan önden Öncü Keşif birlikleri göndererek Düşmanları hakkında bilgi sahibi oldu.
379. satır:
Ne yazık ki, İkinci Savaşın son günlerinde Alliance’nin yenilgisi neredeyse kesinleşmişken Dünya üzerindeki en Güçlü iki Orc arasındaki bir anlaşmazlık dünyanın kaderini değiştirdi.Lordareon’un Başkentine Kuşatma yapan Doomhammer, Alliance’nin son Savaşan Ordusunu yok etmek için plan yaparken, Gul’dan ise Kuşatmadan ayrılıp yanında Tüm Horde’nin yarısını götürerek, Doomhammer’i yalnız bıraktı.Gul’dan bundan sonra Denize açıkarak kayboldu.Böylece Horde kazanabileceği en büyük şansı kaybetti.
 
Güç için aç olan Gul’dan, Tanrı olmak için Kil’jaeden’in ona vaad ettiğivadettiği yere giderek, umutsuzca denizin dibinde Sargeras’ın Tapınağını aradı.Kendi Irkdaşlarını yalnız bırakan Gul’dan Orcların ne yaptığını bile düşünmüyordu.Arkasında Stormreaver ve Twilight’s Hammer Klanları olan Gul’dan, Sargeras’ın Tapınağını Lordaeron’un Kuzey-Batısındaki Açık Denizlerde buldu.Dev bir ayinle Aegwynn’in denize gömdüğü Tapınağı tekrar su yüzüne çıkardı.Ancak Tapınağa girdiğinde tek bulduğu Delirmiş Yaratıklar oldu.
 
Bu İhanetten sonra Doomhammer, Tüm Güçlerini Gul’dan’ı yok etmek için peşinden gönderdi.Bunun yanında Gul’dan ise çoktan Tapınakta parçalanmıştı.Burada Orclar arasında dev bir savaş yaşandı.Bu İhanet’in bedeli ödenmişti, ancak Horde çok yara almıştı.Bu da Alliance’ye sadece umut değil, tekrar gruplanıp saldırıya geçme şansı vermişti.
416. satır:
Lich King Doğmuştu.
 
Zamanı geldiğinde,Kil’jaedan Lich King’i de yaratmasının nedeni olan görevi açıkladı.. Ner’zhul Azeroth’a veba yayacaktı.Böylelikle insan ırkı tamamen ortadan kalkacaktı. Vebadan ölen herkes Undead olarak tekrar dirilecek ve ruhları Ner’zhul’a bağlı kalacaktı.. Kil’jaedan başardığı takdirde Ner’zhul’a üzerindeki laneti kaldırmayı ve sağlıklı bir vücut vermeyi vaad etmiştivadetmişti.
 
Nerz’hul görevini yapmak için hazır olsa da Kil’jaedan tedbiri elinden bırakmayacaktı. Aynı zamanda Lich King’i de gözetimi altında tutmaktaydıBu noktada Kil’jaedan elit iblis gardiyanını Ner’zhul’un görevini tamamlasını sağlaması için çağırdı. Tichondrius, dreadlordların en güçlüsü; veba’nın şiddetine ve Lich King’in durdurulamaz kıyım gücüne hayran kalmıştı.
481. satır:
 
Aylar süren arayışı sonunda, Archmage Icecrown’a ulaştı. Lich King’in karanlık kalesine ulaştığında gardların, sanki bekleniyormuşçasına, tek bir şey söylemeden geçmesine izin vermesine şaşırdı. Kel’Thuzad sessizce Icecrown’un derinliklerine inen yolu buldu ve ruhunu Frozen Throne’un önünde, Lich King’e sundu.
Lich King ise bulduğu bu son müttefikten oldukça memnundu. Kel’Thuzad’a ölümsüzlük ve sonsuz güç vaat ettivadetti. Karanlık bilgi ve güç peşindeki Kel’Thuzad, ilk misyonunu kabul etti. Misyonu insanlığın arasına girip, Lich King’i tanrı olarak kabul eden bir din yaymaktı.
 
Lich King, Archmage’e misyonunda yardım etmek için insanlığını onda bıraktı. Yaşlanmış ama halen karizmatik olan Archmage, illüzyon ve ikna yeteneklerini kullanarak Lordaeron’luları Lich King’e çekti.
Kel’Thuzad Lordaeron’a üzüntüyle geri döndü. Sonraki üç yılda, servetini ve zekasını kendi fikirlerini benimsettiği insanları bir araya getirip toplamak için kullandı. Kardeşlik, The cult of the Damned (Lanetlilerin birliği), yandaşlarına Ner’zhul’a hizmetleri ve sadıklıkları karşısında Azeroth’da ölümsüz hayat vaat ettivadetti. Aylar geçtikçe, Kel’Thuzad Lordaeron’un yorgun ve dertlerine çare arayan halkı arasından kendine birçok gönüllü buldu. Görevi düşündüğünden de basit olmuştu: Kutsal Işığa inananların inançlarını Ner’zhul’un kara gölgesine çekmek. Cult of the Damned, sayıca büyürken ve Lordaeron’daki etkisi artarken, Kel’Thuzad, örgütün çalışmalarının Lordaeron otoritelerinden gizli kalmasını sağlıyordu.
 
Kel’thuzad Lordaeron’da başarılı oldukça,Lich King de son hazırlıklarını yapmaya başlamıştı. Veba salgınının enerjisini Veba-Kazanlarına koyan Ner’zhul,Kel’Thuzad’a kazanları Lordaeron’a götürmesi için emir verdi. Tapınanlar tarafından korunan kazanlar vebayı yaymakta ana görevi üstleniyordu.