Hunad Hatun: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
k yazı hatası
k →‎Yaşamı: İmla Hatası Giderildi ünvan -> unvan AWB ile
3. satır:
Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yaptırdığı medreseler, aşevleri ve daha pek çok eser bırakmıştır. Kayseri’de adını taşıyan büyük bir [[Hunat Hatun Külliyesi|külliyesi]] vardır.
== Yaşamı ==
Babası, Antalya yakınındaki Kalanoros (Alanya) Kalesi’nin hakimi Kir Fard' idi. Kimi kaynaklara göre babası Adom adlı bir Ermeni büyüğünün oğlu olarak gösterilse de “Kir” ünvanıunvanı, Bizanslı bir asilzâde olduğunu gösterir.<ref name=kirfard>[http://proje.akdeniz.edu.tr/mcri/mjh/2-1/MJH-9-Mehmet_Ali_Hacigokmen-I_Alaeddin_Keykubatin_1220_1237_Kayinpederi_Kir_Fard_Hakkinda_Bir_Arastirma.pdf Mehmet Ali Hacıgökmen, '''I. Alaeddin Keykubad’ın Kayınpederi Kir Fard Hakkında Bir Araştırma''', ''Mediterranean Journal of Humanities, II/1, 2012'']</ref> Amcası ise Alara Kalesi’nin hakimi idi.
 
1146’da Konya’yı kuşatıp alamayan Bizans’ın otoritesi Anadolu’dan çekilmiş; [[Miryokefalon Muharebesi]] ve [[IV. Haçlı Seferi]]’nden sonra Akdeniz sahili ile bağlantısı kesilmiş ve Akdeniz’de bağımsız hareket eden şehirler ortaya çıkmıştı.<ref name=kirfard/>. Kalanaros Kalesi hakimi babası Kir Fard da Bizans bölgeden otoritesini çekince bağımsız hareket etmeye başlamıştı; bölgenin ruhani lideri gibiydi. Aleaddin Keykubad Alanyayı kuşattmış ve Kir Fard Keykubad'a bir mektup göndererek anlaşma yapmak istemiştir. Mektupta "Eğer bana aman ve ülkenizde kalan ömrümü geçirecek bir yer verilirse büyük bir lütuf olacaktır" yazılıdır. I. Aleaddin Keykubad, Kir Fard’ın bu teklifini kabul etmiş ve "Sadakatini ispat için ailesi efradından birini akrabalığımıza arz ederse hakkındaki güvencemiz artmış olur" diye cevap vermiştir. Bunun üzerine Kir Fard kızını I. Aleaddin Keykubad’a eş olarak göndermiştir.<ref name="sizinti.com.tr">http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/hayirsever-hunat-hatun.html</ref> Kendisine kaleyi devreden Kir Fard’a [[Akşehir]] ve iki [[karye]]si mülk olarak verildi<ref name=kirfard/>
 
Prensesin evlenmeden önceki Prenses Destina'dır.<ref name="sizinti.com.tr"/> Evlendikten sonra “''Mahperi''” ismini aldı. Kendisine verilen ''Huand (Hont)'' ünvanıunvanı, Farsça “Efendi” “Büyük Hatun” anlamına gelir; halk arasında “''Hunat''” a çevrilerek asıl isminin yerine geçmiştir.<ref name=ans>[http://www.kayseri.bel.tr/web2/uploads/eDergiler/kayseri-ansiklopedisi-cilt3/files/assets/basic-html/page223.html Mehmet Çayırdağ, '''Hunat (Huvand/Huand) Külliyesi''', ''Kayseri Ansiklopedisi Cilt3'']</ref> Evlendikten sonra uzun süre Hristiyan olarak yaşamıştır. Bu durumun Alâeddin Keykubat’ın saltanatının son yıllarına kadar devam ettiği bilinir.<ref name=kirfard/>
 
Hayatının büyük bölümünü Kayseri’deki Keykubadiye Sarayı’nda geçiren Hunad Mahperi Hatun’un Sultan Alaâeddin Keykubad ile evliliğinden [[II. Gıyaseddin Keyhüsrev]] adlı oğlu dünyaya geldi. Alâeddin Keykubad Mısır Eyyubi hükümdarı Melik Adil’in kızı Melike Adile (Gaziye Hatun) ile ikinci bir evlilik yapıp bu evlilikten iki kız iki oğlan çocuk sahibi olmuş ve 1237’de ortanca oğlu İzeddin Kılıçarslan’ı veliaht ilan etmiştir. Sultanın bu olaydan kısa bir süre sonra zehirlenerek aniden ölmesi üzerine iki Sultan eşi arasında kendi oğullarını devletin başına geçirmek için büyük bir mücadele yaşandı. Dönemin vezirleri ve emirlerinin yardımıyla mücadeleyi Hunat Hatun kazandı, Anadolu Selçuklu tahtına oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev geçirildi. Taht mücadelesinin sonunda Melike Adil Ankara Kalesi’nde, oğulları [[Uluborlu|Borgulu]] Kalesi’nde öldürülmüş, kızları Anadolu’dan uzaklaştırılmıştır.<ref name=nermin/> Tarihçiler daha sonraki hadiselere bakarak, Sultan’ın zehirlenmesi hadisesinde, büyük oğlu Keyhüsrev ve kendisine yakın emirleri ile Valide Sultan Hunat Hatun’un ilgisinin olduğunu düşünmüşlerdir.<ref name=ans/>
13. satır:
Oğlunun saltanatı sırasında Hunat Hatun’un Müslüman olduğu ve kendini hayır işlerine verdiği bilinmektedir. Kayseri’de kendi adını taşıyan [[Hunad Hatun Külliyesi|bir külliye]] yaptırmıştır. Medrese, cami, türbe ve hamamdan oluşan külliyedeki yapılardan caminin inşa kitabesinde Hicri 635 (Miladi takvime göre 1238) yılında yapıldığı yazılıdır. Eşinin şüpheli biçimde zehirlenerek ölmesi, Melike Adil’in ve oğullarının öldürülmesinden sonra Hunat Hatun’un Müslüman olması ve cami yaptırması kimi kaynaklarda kendini affettirmek, geçmişini unutturmak çabası olarak değerlendirilmiştir.<ref name=nermin>[http://acikerisim.fsm.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11352/1114/%C5%9Eaman%20Do%C4%9Fan.pdf?sequence=1&isAllowed=y Nermin Şaman Doğan, '''Kayseri’deki Selçuklu Dönemi Kadın Türbeleri''', ''Vakıflar Dergisi, Sayı 39, Haziran 2013'']</ref>
 
Kayseri’deki külliye içindeki türbesini sağlığında yaptırdığı düşünülür. Geçmişteki Hristiyan kimliği ve eşinin tartışmalı ölümü nedeniyle siyasi anlamda çekingen davrandığı, başkent Konya’dan uzak durduğu düşünülür. İmar faaliyetlerini Kayseri’nin yanı sıra Tokat, Amasya, Yozgat, Sivas çevrelerine yoğunlaştırmıştır.<ref name=nermin/>. Bu çevrelerde büyük boyutlu hanlar inşa ettirmiştir. Kitabelerde unvanı “'''Saffetü'd-dünya ve'd Din Mah-peri Hatun''” (Din ve dünyanın yüz akı) olarak geçer. Bu gibi ifadeler hükümdarlara mahsus idi; hanımların ismi “Saffetü'd-dünya ve'd Din” ünvanındanunvanından sonra geçmezdi. Mahperi Hatun isminin bu ünvanlaunvanla kullanılması, oğlunun saltanat döneminde gücünün büyük olduğunu gösterir.<ref name=kirfard/>
 
Halk arasında Hunat Hatun’un Müslüman olmasına, kendisine İncesu’yun Tekke Dağı’nda birzaviye yaptırıp etrafındaki geniş araziyi vakıf olarak bağışladığı [[Şeyh Turasan Veli]]’nin sebep olduğunu anlatan bir menkıbe de bulunmaktadır.<ref name=ans/>
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Hunad_Hatun" sayfasından alınmıştır