Deli Hüseyin Paşa: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Hiroşi (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
düzeltme AWB ile
1. satır:
 
{{Makam sahibi bilgi kutusu
|isim = Deli Hüseyin Paşa
Satır 23 ⟶ 22:
|dönemsonu3 = 1659
|öncegelen3 = [[Çavuşzade Mehmed Paşa]]
|sonragelen3 = [[Biko Ali Paşa]]
|doğum_tarihi =
|doğum_yeri = [[Bursa]]
Satır 29 ⟶ 28:
|ölüm_yeri = [[İstanbul]]
}}
'''Deli Hüseyin Paşa''' (ö. [[1659]]) Osmanlı padişahları [[IV. Murad]], Sultan [[ İbrahim]] dönemlerinde iki kez toplam 5 yıl süreyle [[Kaptan-ı Derya]]lık, [[IV. Mehmed]] döneminde de 28 Şubat 1656 - 5 Mart 1656 tarihleri arasında altı gün [[sadrazam]]lık yapmış; çeşitli eyalet valiliği, uzun yıllar Girit Serdarlığı ve üç kez Kapatan-ı Deryalık dahil yüksek devlet görevlerinde bulunmuş bir [[Osmanlı]] devlet adamı ve askeridir.
 
==Yaşamı==
 
Hüseyin Paşa Bursa [[Yenişehir]] Akçapınar köyünde doğdu. İstanbul'a gelip önce Osmanlı Eski Sarayı'na odun işleri ile ilgilenmek için alındı. İran şahı tarafından gönderilen ve bozulup kırılması çok zor olan bir yayı kırıp atması ile kendini gösterdi. Bunun üzerine Topkapı Sarayı'nda [[Enderûn]]’da eğitildi. Saray'da [[Zülüflü Baltacılar]] sınıfına girerek ağa dairesinde hizmet gördü. Önce küçük [[imrahor]]luk ve takiben büyük imrahorluk görevlerine atandı.<ref name="yasamyapit"> Yayın Kurulu, "Hüseyin Paşa (Deli)" (1999) ''Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, Cilt.1 Sayfa.588-589'', İstanbul:Yapı Kredi Kültür Yayıncılık A.Ş. ISBN 975-08-0071-01.</ref><ref name="TDV"> İlgürel, Mücteba (1999) "Hüseyin Paşa, Deli", ''Türkiye Diyanet Vakfı İslam Anasiklopedisi Cilt:19 Sayfa:4-6 '', İstanbul:TDV Yayınları. Online:[[http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c19/c190005.pdf]]</ref>
 
1634 yılında vezirlik rütbesiyle [[Kaptan-ı derya]]'lığa getirildi. Bir müddet sonra açılan Sultan [[IV. Murad]]'ın [[Revan Seferi]]'ne donanma işlerini donanma kethüdâsı olan [[Uzun Piyale Paşa|Uzun Piyale Bey]]’e bırakarak "derya kalemi"ne bağlı zeâmet ve timar sahipleri ve askerleriyle birlikte Kaptan-ı derya olarak katıldı. Revan kalesinin fethinde gösterediği büyük gayret ve özellikle topçuluktaki mahareti ile Hüseyin Paşa sultanın dikkatini çekti. Daha sonra [[Tebriz]] üzerine yapılan [[Azerbaycan]] Seferi harekâtına katıldı.<ref name="yasamyapit"/><ref name="TDV"/>
 
Dönüşte Diyarbekir’deyken 1635 yılında devletin önemli eyaletlerinden biri olan Mısır’a Beylerbeyi tâyin edildi. 1 yıl 9 ay Mısır Valisi gorevinde kaldı. Mısır Valisi iken adı bazı suistismallere karıştığı için valilikten ve vezirlikten azledilip İstanbul'a çağırıldı.<ref name="yasamyapit"/><ref name="TDV"/>
 
İstanbul’a gelince, bir müddet [[Çinili Köşk']]de hapise atıldı. Mal ve emlâkına el konulma ile cezalandırıldı. Ancak bir dönem sonra eski itibarını kazanıp vezirlik rütbesi iade edildi. <ref name="yasamyapit"/><ref name="TDV"/>
 
1638'de Sultan IV. Murad'ın nedimi olarak onun [[Bağdad Seferi]]'ne katıldı. Bu sefer sırasında ordu [[Konya]]’ya yaklaşırken Anadolu Beylerbeyliği'ne atandı. Kuşatma devam etmekte iken kendi tarafına düşen iki kaleyi kolaylıkla zaptetti. Bağdat sokaklarındaki çarpışmalarla Bağdat’ın içinde sükûnu sağlamada büyük rolü oldu. Ayrıca iç kaledeki Narin Kuleyi bir bölük asker ile ele geçirdi.<ref name="yasamyapit"/><ref name="TDV"/>
Satır 51 ⟶ 50:
Şubat 1642’de [[Bosna]] valisi tayin edildi. Takiben [[Bağdad]] valiliğine getirildi. Bağdat’ta bir süredir bozulmuş olan asayişi sagladi ve Şat üzerindeki Kameriye Camii’ni onarttı. Burada başarılı hizmetlerde bulundu. Bunun üzerine padişah musahipliği ile İstanbul'a çağrıldı. Fakat rakiplerinin çabaları sonucu hemen 1644 yılında [[Budin]] beylerbeyi atanıp İstanbul'dan uzaklaştırıldı.<ref name="yasamyapit"/><ref name="TDV"/>
 
1646’da Girit Seferi başlangıcında tayinler de hızlanmıştı. Ele geçen [[Hanya]] Muhafızlığına getirildi ve kendisine ikinci vezir rütbesi verildi. Mevsimin kış olmasına rağmen bu görevine gitmek için Hüseyin Paşa Anadolu'dan emrine verilen birliklerle Girit'e gitmeye harekete geçti. Fakat büyük bir fırtana dolayısıyla Benefşe Limanı'na sığınmak zorunda kaldı. Burada kışlayacağı söylentilerinin yayılmasını sağlayarak Venedik donanması saldırısıdan kurtuldu. İstanbul'dan gönderilen 7 kadırgalık ve Rodos filosundan gönderilen 10 kadırgalık bir filo eşliğinde 3 gün içinde Hanya'ya ulaşmayı başardı. <ref name="TDV"/>
 
Adada kaybettikleri arazileri geri almak için saldırılara devam etmekte olan Venediklileri geri püskürttü ve Hanza-Tuzla arasında emniyeti sağladı. Venedikliler’in teşvikiyle çeteler kurarak etrafı rahatsız eden atlı Rum dağ köylülerine karşı adada 300 kişilik bir süvari birliği kurdu. Savaşlarda gösterdiği cesareti sebebiyle Hüseyin Paşa “deli” lakabını aldı. Girit Serdarı olan [[Sultanzade Mehmed Paşa|Sultanzade Civankapıcıbaşı Mehmed Paşa]] maiyetinde Suda kuşatmasına katıldı. Burada serdarın ölümü üzerinde Deli Hüseyin Paşa Girit Serdarı tayin edildi. Deli Hüseyin Paşa hemen ordu komutanlarını toplayarak çok muhkem olan ve donanmanın deniz tarafından kuşatmada yetersiz kalmasi nedenleri ile Suda Kalesi kuşatamasının kaldırılmasını teklif etti ve bu teklifi kabul edildi. Sonra Resmo’nun kuşatılması kararlaştırıldı.<ref name="yasamyapit"/> <ref name="TDV"/>
 
[[Resmo]] ve [[Sivrihisar]] başta olmak üzere, doğu Girit’in bütün şehirlerini Osmanlılar eline geçirdi. Karargâhını Resmo’da kuran Deli Hüseyin Paşa, kan ve barut içinde kalmış olan Resmo kalesini yeniden tâmir ettirdi. Şehirdeki bir kiliseyi Sultan İbrahim adına câmiye çevirdi. Kendi adına da bir cami, medrese ve hamam inşa ettirdi. Ayrıca şehrin imarı için çeşitli tedbirler aldı.<ref name="TDV"/>
Satır 59 ⟶ 58:
Deli Hüseyin Paşa, bir taraftan îmâr faâliyetlerini sürdürürken, diğer taraftan müstahkem [[Kandiye]] Kalesini zaptetmek üzere hazırlıklara girişti. Ancak bu sırada yardıma gelmekte olan Osmanlı donanması Kandiye Boğazı önünde Venediklilere yenilince, kuşatma saldırısından bir netice alınamadı. Hüseyin Paşa, buna rağmen kuşatmayı kaldırmadı. Gerekli destek ve yardımı alamaması kalenin düşmesini engelledi.<ref name="yasamyapit"/><ref name="TDV"/>
 
Uzun müddet Girit Serdarı olarak adada kalan Deli Hüseyin Paşa ada Rum halkının Osmanlı Devleti idaresine alışması için tedbirler alıp Venediklilerinin gaddar idaresinden gocunmuş olan Rum halkını âdil vergi sistemiyle Osmanlı devleti idaresine ısındırma siyaseti uygulamaya başladı. <ref name="yasamyapit"/><ref name="TDV"/>
 
Fakat hakkında malî suistimal şikayetleri İstanbul'a erişmişti ve bu nedenle İstanbul merkezî idaresi adanın özellikle gelirlerini incelemek üzere adaya müfettiş gönderdi. Deli Hüseyin Paşa bundan çok alındı. Bunun yanında adada bulunan yeniçerilere ulufe vermek icin yeterli gelir bulunmamakta ve ulufeler ödenmemekte idi. Ulufe alamayan askerler Deli Hüseyin Paşa'nın otağına saldırıp otağı talan ettiler. Deli Hüseyin Paşa istifa etmek istedi; ama bu istifa istiği kabul edilmedi. <ref name="yasamyapit"/>
 
Şubat 1656'da Sadrazam [[Ermeni Suleyman Paşa]] sedaretten azledilince Deli Hüseyin Paşa'nin sedarete getirilmesine karar verildi. Sedaret mühr-ü hümayunu gemi ile ona Girit'e gönderildi. Fakat haber Girit'e erişmeden Kaptan-ı Derya ve İstanbul Sedaret Kaymakamı olan [[Zurnazen Mustafa Paşa]] kışkırtması ile 29 Şubat 1656'de (sonradan [[Vaka-i Vakvakiye]] adı verilen) büyük bir kapıkulu askeri isyanı ortaya çıktı. Bu isyanı sona erdirmek amacı ile daha mühr-ü humayun Girit'e yarıyola bile varmadan bu kararı bozduran (Deli Huseyin Paşa'nin rakibi olan) Zurnazen Mustafa Paşa asaleten sadrazam olarak tayin edildi. Böylece Deli Hüseyin Paşa haberi bile olmaksızın 6 gün sadrazamlık yaptıktan sonra azledilmiş kabul edildi. <ref name="yasamyapit"/>
 
15 Eylül 1656'de [[Köprülü Mehmed Paşa]] özel imtiyazlara sadrazam tayin edildi. Bu sırada Girit Serdarı olan Deli Hǜseyin Paşa [[Kandiye Kuşatması]] ile uğraşmakta idi. Bu kuşatma 1 Mayıs 1648'da başlamış ve 1656'da küçük çatışmalar; lağım kazıp mayınlamalar halinde devam etmekteydi. Yeni sadrazam [[Köprülü Mehmed Paşa]] bu kuşatmayı başarısız olarak kabul etmekte idi. Girit’teki kuvvetlere gönderilen parayı da Deli Hüseyin Paşa'nın kötüye kullandığına da inanmıştı. Onun için Deli Huseyin Paşa'yı Girit Serdar'lığından alıp devlet merkezine çağırdı.<ref name="TDV"/>
 
Deli Hüseyin Paşa merkeze gelip Edirne'de Sultan [[IV. Mehmed]] huzuruna çıktı ve iltifat gördü. Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa bundan hoşlanmadı; kendisine rakip olarak gördüğü Hüseyin Paşa’yı ortadan kaldırmak için çabalara başladı. Fakat Hüseyin Paşa devlet ilerigelenleri arasında popülerdi. Sadrazam onu saf dışı bırakmak için dönemin şeyhülislâmı [[Bolevî Mustafa Efendi]]’den fetva istemişti; ama şeyhülislam buna yanaşmamıştı. Dârüssaâde ağası ve Vâlide [[Turhan Sultan]] da Deli Hüseyin Paşa'yı himaye etmekteydiler. Sadrazam kendine rakip olacak gördüğü Deli Hüseyin Paşa'yı bertaraf edemedi. <ref name="TDV"/>
 
Onu üçüncü kez Kaptanıderya olarak atamak zorunda kaldı. Deli Hüseyin Paşa, sadrazamın kendi aleyhinde emelleri olduğunu bilmekteydi. Bunun için kaptaniderya gorevi sirasinda gayet davranmaya baslayip herhangi bir şikâyete fırsat vermemeye çalıştı. Örneğin derya beylerinin yeni kaptan-ı deryâya hediyeler sunmaları bir gelenek haline gelmişken Huseyin Paşa böyle hediyeleri almaktan kaçındı. <ref name="TDV"/>
 
Bunun üzerine Sadrazam 13 Aralık 1658’de Hüseyin Paşa'yı geniş yetkilerle Rumeli beylerbeyi olarak atadı. Bu görevi sırasında kapı halkının masraflarını karşılamak üzere Hüseyin Paşa, halktan bir miktar cerîme talep etti. Bu talep üzerine [[Filibe]] Kadısı Süleyman Efendi merkeze bir şikâyetnâme gönderdi. Ayrıca Rumeli’den diğer şikâyetler de yapıldı. Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa Hüseyin Paşa'nin her hareketini yakından takip ettirmekte idi. Bu şikayetler Sadrazam tarafından birer firsat olarak görüldü. Hüseyin Paşa görevden alınarak İstanbul’a çağrıldı. Bu şikayetlerin birer sadrazam tertibi olması aşikar görünmekte iken Sultan IV. Mehmed'in huzurunda Hüseyin Paşa sorgulandı ve suçu sabit görüldu. [[Yedikule]] zindanına hapis edildi, 29 Aralık 1658'de dostlarının af edilmesi ricalarina rağmen Yedikule Zindanı’nda idam edildi. <ref name="TDV"/>
 
Bu olay halk arasında büyük bir infiale sebep oldu. <ref name="TDV"/>
 
Deli Hüseyin Paşa’nın mezarı Yedikule dahilindeki has bahçede Yaldızlı (Mücevher) kapıdadır. Mezartaşı Üsküf serpuşlu olup kitâbesizdir.<ref name="TDV"/>
Satır 86 ⟶ 85:
Boğdurularak idam edilen Baltaoğlu Deli Hüseyin Paşa'nın düşmanları tarafından bir fitneye kurban gittiği Devrin Padişahı tarafından anlaşılınca , Bu durumdan üzüntü duyan devrin padişahı Girit'e yapılan ikinci camiye Baltaoğlu Deli Hüseyin Paşa Camii adını vermiştir.
 
Oğlu Sarı Mustafa Paşa Sultan [[III. Ahmed]]’in kızı Sâliha Sultan’la evlenmiştir.<ref name="TDV"/>
 
Eski nüfus kayıtlarına göre Akçapınar köyü, Yenişehir, İnegöl ve Bursa'da yaşayan Uysal Sülalesi Deli Hüseyin Paşa'nın günümüze ulaşan torunlarıdır.
Satır 100 ⟶ 99:
* Joseph von Hammer-Purgstall, (Tür. çev.: Abdülkadir Karahan), (1966), ''Osmanlı Tarihi cilt II'', İstanbul: Milliyet Yayınları,
* Yücel, Yaşar ve Sevim, Ali , (1991) ''Türkiye tarihi Cilt III'', İstanbul: AKDTYKTTK Yayınları, say. 139-145
* Yılmaz, Mevlüt Uluğtekin (2007) ''Osmanlı'nın Arka Bahçesi''. Ankara:MUY Yayınları, , ISBN: 944334204 (2012 Istanbul: Togan Yayinevi, ISBN: 9786055224073) say. 162-164
 
 
 
== Dış bağlantılar ==
 
* İlgürel, Mücteba (1999) "Hüseyin Paşa, Deli", ''Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Cilt:19 Sayfa:4-6 '', İstanbul:TDV Yayınları. Online:[[http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c19/c190005.pdf]]
 
{{başlangıç kutusu}}