Aspirin: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmiş revizyon] | [kontrol edilmiş revizyon] |
İçerik silindi İçerik eklendi
düzeltme AWB ile |
Aranan Kan (mesaj | katkılar) Yazım hatası: Yanlış yazılan orjinal kelimesi orijinal olarak düzeltildi. |
||
57. satır:
ASAnın kalp krizini, felci, bazı kanser türlerini önleyici etkisi kanıtlanmıştır. [[Bayer]]’in kimyagerlerinden Dr. Felix Hoffmann, [[10 Ağustos]] [[1897]] tarihinde salisilik asidi asetik asit ile sentezleyerek saf asetilsalisilik asidi üretmeyi başardıktan 11 gün sonra aynı yolla diasetilmorfini sentezlemiş ve [[eroin]]i bulmuştur. Kuru öksürük ve [[verem]]in tedavisinde kullanılan eroine büyük ümit bağlanmıştı. Aynı zamanda [[I. Dünya Savaşı]]’nda ağır yaralı hastalara ağrı kesici olarak verilmiştir. [[Morfin]] bağımlılarını kurtarmak için fayda sağlayabileceği ileri sürülmüştür. Ancak eroinin kendisinin bağımlılık yapan çok ciddi bir uyuşturucu olduğu anlaşılınca, 1930’lu yılların başında adı ilaç listelerinden silinmiştir.
1900’lü yılların başında [[Avrupa]]’daki grip salgınının yok edilmesinde rol oynayan ASA, Aspirin markasıyla özdeşleşmiş durumdadır. ASA ya da Aspirin denince akla daha ziyade kanı sulandırıcı etkisi geliyor. Kalp krizi ve
Hoffmann, [[romatizma]]l ağrılarla baş edemeyen babasını iyileştirebilmek amacıyla salisilik asidi geliştirmeye çalışır. O zamana kadar kullanılmış olan salisilik asit esaslı [[sodyum]] salisilat ilacı hem çok kötü bir tada sahiptir hem de uzun süre alındığı için midesi rahatsızlanan kişileri her kullanışlarında hasta etmektedir.
[[File:F. Hoffmann ASS-Protokoll.jpg|thumb|right|1897 Tarihine ait [[Felix Hoffmann]]'ın Aspirini buluduğu günün
1950’lerden sonra bu ilacın kalp krizi ve felç riskini azaltabileceği yönünde fikirler ortaya atılıyordu. [[1971]]’de [[İngiliz]] [[farmakolog]] Sir [[John R. Vane]]’nin, ASA’nın insan metabolizmasındaki ağrıyı nasıl durdurduğunu belirlemesi, Hoffmann’dan sonraki en büyük adımdır. O güne kadar maddenin etkisi biliniyor, yeni etki alanlarına ulaşılıyor ancak bu etkiyi nasıl ve hangi süreçle yaptığı bilinmiyordu. Bu buluşsu Vane’ye [[1982]] yılında [[Nobel Tıp Ödülü]]’nü kazandırdı.
|