Cezmi: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
25. satır:
}}
'''''Cezmi''''', [[Tanzimat Edebiyatı]] yazarlarından [[Namık Kemal]] tarafından yazılan [[roman]]. İlk basımı 1880'de yapılan roman, [[Türk Edebiyatı]]'nın ilk [[tarihi roman]]ı olma özelliği taşır. Kitapta [[II. Selim]] döneminde İranlılarla yapılan savaşta yer alan vatansever asker Cezmi'nin başından geçenler anlatılmaktadır.
Namık Kemal Cezmi
Gönül Yayıncılık, 2012, Yenimahalle - ANKARA
Cezmi dünyaya 962 (1546) tarihinde geldi. Doğuştan şairdi. Bu ustalığı sayesinde Ahmet Paşa ile tanıştı. Atlı sporda olduğu kadar şairlikte de usta olduğu anlaşıldı Ve şairliğinin ünüyle Nevi ile tanıştı.[14]
Adil giray, doğuştan büyük şair yaratıldığı gibi, akıl yetkilerinin başka yönleri de o oranda, yani olağanüstü bir düzeyde idi. Şah Tasmasb, elli üç yıl süren uzun bir hükümdarlıktan sonra 984 tarihinde ölmüştü. Kızı dediğimiz Perihan, gelini dediğimiz en büyük çocuğu olan Mehmed Hüdabende’nin eşi Şehriyar Hanım, torunu dediğimiz de Hüdabende ile Şehriyar’ın birleşmelerinin ürünü olan Hamza Mirza’dır. Perihan 18-19 yaşlarında tabiatın güzellik fıskiyesi ışık sütunu denilebilecek kadar güzel bir varlıktı.[20,21,22]
Şehriyar hanım ise kırkına yaklaşmış fakat tazeliğini kaybetmemiş görünüşte zarif, fakat fesat bir kadındı. Hamza Mirzaya gelince olağan üstü cesur, hiç bir tehlikeden çekinmeyen biridir. Askerliğe doğuştan bir yatkınlığı vardı.[21,22]
Asker, Gürcü ve Çerkez önderlerinin etkisi altındaydı. Gürcülerin önderleri Mirza Ali han ve Hüseyin Kuli, Çerkezlerin önderi ise Dağıstan Şemhaldi. Şah Tahmasb öldüğünde, Hüseyin bey(Yüzbaşı) şehzadelerden birinin kendi gücüyle saltanat tahtına çıkarmak ve o sayede manevi bir saltanat elde etmek hevesiyle korucuları başına topladı. Gürcü takımını daha güçlü gördüğü için Haydar Mirza’yı tercih ederek Gürcü önderlerinin birliğine katıldı.[23,24]
Tahmasb’ın ölümü dışarıda duyulur duyulmaz, Hüseyin bey ve Gürcü önderleri seçtikleri padişahı alkışlamak için ellerinde silahlarıyla saray çevresine akın ettiler ve yüksek sesle kutlama duaları okudular. O sırada sarayın kapıları hızla açıldı. Kapılardan hızla bir atlı girdi. Atı beyazdı, elinde bir kılıç vardı. Bu atlı Perihan idi. Gürcülerle korucuların Haydar Mirza’yı tahta çıkarmak için uğraştıklarını haber almıştı. Bu nedenle askerlerinin, öteki tarafın askerlerine yenilmesini önlemek için Çerkezlerle sarayın bir başka kapısından içeri girmişti.[25]
Haydar Mirza’ya ve yandaşlarını yok ettiler. Tahmasb’ın çocuklarından olup, o zamanlar Kahkaha kalesinde bulunan İsmail’i tahta çıkarmak için çağırdılar. İsmail’i o zamana kadar gösterdiği yumuşak, sessi hali ve adaletli davranışları idi. Yumuşak huyluluğu ve iyilikseverliği tahta çıkıncaya kadar sürdü. İsmail düşmanlığı ve kinciliğini o dereceye getirmişti. Sonunda Şah İsmail bir buçuk yıl geçer geçmez, bir Ramazan gecesi bir odada öldü.[29]
Cezmi, tımarı İstanbul’da bulunan bir sipahinin oğluydu. Daha iki yaşına girer girmez annesini, yirmi yaşında iken babasını ve amcasını kaybetti. Çocuk denilecek kadar genç; ama bünyesi yaşlanmaktan korunmuş kadar güçlü; babasından miras aldığı kılıç ise, vücudunu düşmanın kötülüklerinden korumaya yeterli idi.[38]
1570 yılında İran seferi başladı. Çıldır sahrasında Tokmak Han ordusuna rastlamışlar ve az sayıda olmalarına rağmen savaşa girmişlerdi. Onları kurtarmak Diyarbakır Beylerbeyi Paşa’nın erlerinin görevlendirildiği Cezmi’ye haber verdiler. Derviş Paşa Sokullu ailesinden iyiliksever, atılgan bir genç kahramandı. Binicilikte beylerin ve belki Osmanlı sipahisinin hepsinden üstün sayılırdı. Hatta o zamanda ve belki her vakitte dünyanın en birinci süvarisi olan Arap atlıları bile onun öğrencisi olmakla övünürlerdi.[61]
Diğer sefer başladı. İranlılar sürekli saldırılarla bizim askerlerimizi kuşattılar ve epeyce adamı da telef ettiler. Derviş paşa yanında bulunan şehitlerden arta kalanlarla iki üç saat kadar kılıç kılıca savaştılar. Tokmak Han tarafından bir süvari birliği gönderilmiş ve bu kuvvet, paşanın adamlarından 39 yiğidi şehit etti ve kendisini de attan aşağı almıştı. İçine düştüğü bu tehlikeli durumdan kurtulup da binecek bir hayvana sahip olunca, şiddetli saldırılara kalktı. Tokmak Han, ardı ardına yeni birlikler göndererek güçlerini artırdı ve savaş alevlenmeye başladı. Cezmi, bulunduğu birkaç yüz adım uzaklıktan paşanın içine düştüğü tehlikeyi görünce ‘’Paşa yerlerde yatıyor! Dinini seven arkamdan gelsin diyerek Paşanın çevresini kuşatan düşman askerine herkesten önce yetişti. Hayvanını paşaya sunduğu için yaya kalan Cezmi Acem süvarisini öldürüp atına binerek savaşçıların arasına karıştı. Aradan biraz zaman geçer geçmez, havada kızıl bir toz kalktı. Bu toz da Özdemiroğlu Osman paşa birliğiydi. Savaştan sonra Cezmi’yi bulup yanına getirdiklerinde Cezmi’ye altın kabzalı kılıç, zümrütlü hançer ve beş yüz altın armağan edildi. [65,66,67,68,69]
Sefer sırasında Pertev’i kurtarır. Bu kurtarış sonucu 2 bin kadar acem askeride idam edilmekten kurtulur. Ve Kısa bir süre Pertev’in evinde kalır.[80,81,82]
Eriş Han savaşından sonra Tatar askerinin büyük bölümü Saadet Giray ve Mübarek giray ile Kırım’a dönmüş, Adil Giray ile Gazi Giray 15 bin asker ile kalmıştı. Şehzadeler at çayırlatmaya çıktıklarında İran ordusu Mahmudabad’da 4 bin kadar Tatar’a rastladı. Gazi Giray eser edildi. Ardından kardeşine yardıma giden Adil Girayda esir edildi.[94,95,96,97]
 
Kitabın kahramanları; Adil Giray, Şehriyar, Perihan, Cezmi, Abbas ve Hamza Mirza'dır.
 
{{Namık Kemal}}
"https://tr.wikipedia.org/wiki/Cezmi" sayfasından alınmıştır