Martin Heidegger: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Aybeg (mesaj | katkılar)
Alissagiroglu (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
39. satır:
 
== Felsefesi ==
Heidegger'in felsefi çalışmalarında hocası [[Edmund Husserl]]'in ve [[fenomenoloji]] felsefesinin etkileri açıkca görülür. Buna bağlı olarak felsefe-dışı sayılan pek çok kavramı felsefeye taşıdı ve varoluşçu felsefecilerde (örneğin [[Søren Kierkegaard|Kierkegaard]]'ın korku, umutsuzluk, kaygı vb. kavramlarla yaptığı gibi) görülen tarzda analizlere yöneldi ve bunları derinleştirdi.[[Kaygı]], [[sıkıntı]], [[merak]], [[ölüm]], [[korku]] gibi terimleri felsefe düzlemine taşıdı. Fenomenolojiyi [[Varlık]] sorunu bağlamında yeniden yorumladı ve kullandı. Heidegger'in Husserl etkisi ile kendine özgü bir ''varoluşçu felsefe'' oluşturduğunu söylemek mümkündür. Diğer taraftan Heidegger, kendi felsefesinin Sartre tarafından yanlış olmazanlaşıldığını ve varoluşçuluğun düşüncesini açıklamak için doğru bir terim olmadığını belirtmiştir.
 
Heidegger'ın varoluşçu düşüncesine göre, insan bu dünyaya öylece ''bırakılmıştır''. Bu ''bırakılmışlık'' fikri birkaç yönden varoluşçu felsefenin temel argümanlarını sürdürür ve derinleştirir. Varoluşa bırakılmışlığı ile insan kendi varlık'ını oluşturma özgürlüğüne zorunlu olarak bırakılmıştir aslında. Ama ''başlangıçta'', bırakılışın kendisi bir özgürlük yokluğudur -''sondaki'' ölümün kaçınılamazlığı gibi.
 
''İnsan'', varoluşun ortasına öylece, ''orada-bir-varlık-olarak'' ( [[Dasein]] ) atılmıştır. Bu bir tercih ya da seçimin sonucu değildir. Ve insan, bu ''bırakılmışlık içinde'' tercihler ve seçimleriyle kendi yaşamını ileriye dogru ''kurar''. Burada ''zorunlu'' bir ''özgürlük deneyimi'' sözkonusudur. İnsan kendi varlığını gerçekleştirmek üzere sürekli seçimler ve tercihler yapmak durumundadır, yani özgürlüğünü gerçekleştirmek zorundadır. Ölüme kadar. Heidegger'in felsefesinde ölüm fikri, bu bakımdan önemli bir yer tutar. İnsan, bırakılmışlığında ölüme yazgılıdır ve varoluşunu buna göre gerçekleştirmelidir.
 
Heidegger ayrıca, genel anlamda söylenecek olursa, [[teknik]]'in gelişimiyle birlikte şekillenen dünyanın eleştirisini yapmaya yönelmiştir ve modern dünyada buna karşı düsüncenin görevlerini belirlemeye calışmıştır. " [[Varlık sorusu]] ", onun tüm felsefi çalışmalarinin özü ve özetidir. Bu çalışma varlık'ın unutulmusluğunaunutulmuşluğuna yapılan bir itirazla başlar ve devam eder. Kant, Hegel ve Husserl'den etkilendiğini belirtmenin yanı sıra, [[Friedrich Wilhelm Nietzsche|Nietzsche]] ile girdiği eleştirel ilişkinin de belirtilmesi gerekir. Heidegger, yapısalcılığa benzer ama başka bağlamlarda [[Dil]] konusunu felsefeye temel bir kategori olarak sokmuştur. Onun bütün felsefi kategorileri ''dil'' dolayımıyla işlerlik kazanır.
:"Dil Varlık'ın evidir", der Heidegger.